:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi
Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Kız İsimleri Sözlüğü
_AL0n3_
#11
D
DAMLA:Çok küçük miktarda su. Çok az.
DAMLA: Yağmur ya da bir sıvının çok küçük yuvarlak biçimli parçası
DEFNE: Yaprakları güzel kokulu, yaz-kış yeşil olan bir bitki
DEMET: Çiçek bağlamı, deste
DEMRE: Noel Baba'nın doğduğu sanılan tarihi yer
DENİZ: Yeryüzünün çoğunu örten engin su
DEREN: Toplayan, düzenleyen, pekiştiren
DERİN: Sığ olmayan
DERYA: Büyük deniz anlamında
DERYANUR:Bilgisiyle ışık saçan.
DESEN: Çiçek, çizgi gibi süs şekilleri
DESTE:Bağlam,demet.
DESTEGÜL: Mevlevi dervişlerinin giydiği ince kumaştan yelek. Bağlanmış gül demeti.
DEVİN: Hareket, kımıldanış
DEVİNSU: Suyun ritmik hareketleri. Akarsu.
DEVRİM: Yerleşik toplumsal düzenini , köklü, hızlı ve geniş kapsamlı olarak değiştirme.
DEVRİN:Bir kişi veya olayın gündemde olduğu tarih dönemi.
DİCLE: Bir nehir adı. Ulu ırmak.
DİDAR:Güzel yüz. Görme.
DİDE: Göz, göz bebeği
DİDEM: Gözüm gibi sevdiğim, sevgilim
DİLA:Gönlümü çalan.
DİLAN:Gönüllerce olan,yürekler dolusu.
DİLARA: Gönül alan, gönül okşayan.
DİLAY: Gönle ışık saçan, ay kadar güzel
DİLBER:Gönlü yakan güzel. Alımlı güzel kadın.
DİLDAR: Gönlü baskı altında tutan sevgili
DİLDE: Ünü her tarafa yayılmış, herkesin konuştuğu, herkesin dilinde olan kimse
DİLEK: İstek, rica,arzu.
DİLEM: Gönül ilacı
DİLER: Dilemek eyleminden
DİLHAN: İçten ve yürekten konuşan
DİLNİŞİN: Gönülde yer tutan,hoş,güzel
DİLRÜBA: Gönlü şen,dertsiz
DİLSEREN:Hatiplik yeteneğini gözler önüne seren.
DİLSU: Dil+Su
DİLŞAH: Gönül şahı,sevgili,sultan.
DOÄžA: Yaradılış ve yapı özelliklerinin tümü; Tabiat
DOÄžANGÜN: Doğmakta olan gün
DOÄžAY: Ayın yeni doğuş hali
DOÄžU: Güneşin doğduğu ana yön
DOLUNAY:Ayın tam yuvarlak olduğu an
DORA: Doruk, zirve
DURUGÜL:Gül gibi temiz olan.
DUYGU: Kişi, olay ve nesnelerin bireyin iç dünyasında uyandırdığı izlenim
DUYGUN: Duygulu,hassas,hisli kişi.
DUYGUNİSA: Duygulu,hassas kadın.
DÜŞÜM: Hayalimdeki, düşlediğim, istediğim anlamında
Ara
Cevapla
_AL0n3_
#12
E
EBRU:1.Keman kaş. 2.Bulut rengi. 3.Bir sanat dalı
ECE: Kraliçe. Güzel kız,kadın.
ECEGÜN: Çok güzel bir günde doğan
ECEM: Kraliçem, sevgili kraliçe anlamında
ECENAZ:Nazlı güzel.
ECESU: Su gibi berrak ve güzel.
ECMEL: Çok güzel
EDA: Naz, cilve. Davranış,tavır. Verme,ödeme. (Namaz için)kılma,yerine getirme. Üslup.
EFİL:Rüzgar,dalgalanma.
EFSUN: Büyü, sihir
EGE: Türkiye'nin batısında yer alan deniz
ELANAZ:Ela gözlü,nazlı güzel.
ELANUR:Ela gözleriyle nur saçan.
ELÇİN: Deste, tutam
ELİF: Kibar, narin yapılı, ince-uzun boylu kız.
ELİFE:Tutku,istek,alışılan şey.
ELİZ:El izi.
ELVAN: Renkler,çeşitler.
EMEL:Arzu,özlem.
EMET: Bereket, bolluk
EMİNE: İnanılır,güvenilir.
ENER: Dağ eteği
EREM: Cennet
ERENDİZ: Jüpiter gezegeninin adı
ERÇİL: Doğru,inanılır,güvenilir kişi.
ERDA: Beyaz karınca.
ERKE: Enerji, iş başarma gücü; Nazlı
ERNA: İşveli,cilveli,şen şakrak sevgili.
ESEN: Sağlıklı, salim
ESENGÜL: Rüzgar gibi esen,Gül gibi güzel kokan.
ESER: Emek sonucu ortaya çıkan ürün, yapıt; Yok olmuş bir nesneden kalan parça
ESİM: Rüzgar gibi olan.
ESİN: Sabah rüzgarı
ESMA: İsimler,adlar. Çok yüksek olan.
ESMACAN: Adı can olan.
ESMAGÜL: Adı gül.
ESMANUR: Adı nur.
ESNA: Yüksek, yüce. Bir işin yapıldığı an.
ESRA: En çabuk, çok çabuk
EŞAY: Ayin güzelliğiyle eşdeğer güzelliğe sahip olan.
EŞLEM: Selametli, güvenilir
EVA: Havva. Yaratılan ilk kadın.
EVİN: Bir şeyin içindeki öz; Buğday tanesinin olgunlaşmış içi, özü
EYLÜL: Sonbaharda bir ay adı
EZGİ: Melodi, şarkı, türkü
EZGİN: Sesi düzenli gelen. Paraca durumu bozuk olan. Çok sıkıntı çekmiş.
F
FATMA: Çocuğunu sütten kesen kadın.
FATMAGÜL: Gül gibi güzel yeni anne olmuş kadın .
FAZİLET: Erdemli, iyi ahlaklı
FERAH: Aydınlık, iç açıcı
FERAHGÜL: Güzelliğiyle neşe saçan.
FERAHNUR: İnsanın gönlünü ışık saçarak aydınlatan
FERAY: Ay ışığı, ayın parlaklığı,ışıltı saçması.
FERCAN: İnsanın ruhuna aydınlık veren bir içtenliğe sahip olan
FERDA: Gelecek zaman, yarın; Kıyamet
FERDACAN: İçtenliğini hiç kaybetmeyecek olan.
FERHAN: Sevinçli, gönlü hoş
FERİ: Köke değil dallara ait olan. İkinci derecede olan.
FERİDE: Eşi benzeri olmayan,tek. Çok değerli inci.
FERİS: Şık,zarif.
FERİSU: Temizliği ve berraklığıyla ışık saçan.
FERNUR: Aydınlık,ışık.
FERSUDE: Eskimiş,yıpranmış,örselenmiş.
FERZİN: Kraliçe
FEYZA: Bolluk, çokluk, bereket. Taşkın.
FEZA: Boşluk, sinirsizlik; Uzay
FİDAN: Yeni yetişen ağaç
FİGEN: Yaralayan, kıran
FİLİZ: Tohumdan çıkan sürgün. İnce ve güzel vücutlu.
FİRDEVS: Cennetler. Cennet bahçeleri.
FİRUZE: Açık mavi renkte, değerli bir süs taşı
FULYA: Nergisgillerden güzel kokulu sarı bir çiçek
FUNDA: Çalı ormanı, çalılık; Püskül, tepelik
FÜRUZAN: Parlayan, parlak
FÜSUN: Büyü

G
GAMZE: Göz kırpma, gözle işaret; Nazlı bakma; Gülerken bazı kişilerde yanaklarda beliren çukur
GAYE: Amaç, erek
GAZAL: Ak geyik, ahu; Geyik yavrusu; Güzel söz (mecazi)
GAZEL: Konusu daha çok sevgi ve içki olan, manzume; Tek kişinin özel ahenkte okuduğu müzik parçası; Sonbahar vaktinde düşen yapraklar
GECE: Gün batımından ağarmasına kadar geçen süre
GELİNCİK: Yazın kırlarda yetişen parlak kırmızı renkli bir çiçek
GENCAY: Yeni doğmuş ay; Hilal biçimindeki ay
GERÇEK: Yakıştırma veya yalanı olmayan
GİZEM: Sır; Aklın erişemediği çözülemeyen şey
GONCA: Tam açılmamış çiçek
GONCAGÜL: Gül goncası.
GÖK: Yerin göz ile görülebilen ufuklarından başlayarak yukarıda kubbenin içi gibi gözüken sonsuz boşluk; Mavi renk
GÖKAY: Hem gök, hem ay; Güzel ay
GÖKBEN: Ben gökyüzü anlamında
GÖKÇE: Gök mavisi, mavi gözlü güzel
GÖKÇENAZ: Nazlı mavi.
GÖKSU: Türkiye'nin çeşitli yerlerinde bulunan akarsuların adı
GÖKYEL: Kuzeydoğudan esen rüzgar, poyraz
GÖNEN: Rutubet, yaşlık; Ekilecek toprağın tavlandırılması
GÖNÜL: İstek, arzu, sevgi.
GÖNÜLGÜL: Gül gibi zarif bir gönlü olan.
GÖRKE: Heybetli
GÖRKEM: Göz alıcı ve gösterişli olma durumu,ihtişam.
GÖZDE: Çok sevilen, beğenilen nitelikte olan. Çok güzel.
GÖZDEM: Beğendiğim,sevdiğim,saydığım,bitanem.
GÖZDENAZ: Nazlı güzel.
GÖZDENUR: İnsanlara vermiş olduğu iç huzurla herkesin beğenisini kazanan.
GÖZEN: İlgi çekici, samimi; Sulak yer; Pınar
GÜHER: Cevher
GÜL: Gülgillerin örneği olan bitki ve bunun çiçeğine verilen ad; Gülmek eyleminden gül
GÜLAL: Gülün kırmızısı gibi güzel.
GÜLAY: Gül gibi güzel, ay gibi aydınlık olan.
GÜLBAHAR: Ebru yapmakta kullanılan koyu kırmızı toprak rengi
GÜLBEN: Gül yüzlü,gül gibi beni olan.
GÜLBİN: Gül fidanı, gül yetişen yer.
GÜLCAN: Gül gibi güzel kişi.
GÜLCE: Gül gibi.
GÜLÇİÇEK: Her yönüyle güzel olan.
GÜLÇİN: Gül toplayan, gül seven.
GÜLDEN: Güle ilişkin, gülden yapılmış. Gül soluklu.
GÜLEDA: Gül gibi güzel ve nazlı.
GÜLEN: Güleç yüzlü, mutlu anlamında
GÜLENAY: Güleç ay, gülümseyen ay; Ay gibi gülümseyen güzel
GÜLFEM: Ağzı gül gibi olan
GÜLFER: Zarifliği ve güzelliğiyle göz kamaştıran.
GÜLGEN: Güler yüzlü
GÜLGÜN: Gül renkli; Gülen, gülümseyen
GÜLHAN: Gül kadar çok sevilen, han, hakan
GÜLİN: Güzel,zarif.
GÜLİNAZ: Nazlı,güzel.
GÜLİSTAN: Gül bahçesi
GÜLİZ: Gül yetiştiren
GÜLİZAR: Al yanaklı, gül yanaklı; Alaturka müzikte bir bileşik bir makam
GÜLNİHAL: Gül fidanı.
GÜLNİSA: Gül gibi kadınlar anlamında
GÜLNUR: Işık saçan güzellik.
GÜLPERİ: Gizemli gül, saklı gül.
GÜLRİZ: Gül saçan
GÜLRU: Gül yüzlü, gül yanaklı
GÜLSANEM: Çok güzel kadın.
GÜLSELİ(N): Coşkulu bir güzelliğe sahip olan.
GÜLSU: Gül ve su gibi güzel
GÜLSÜN: Yaşam boyu yüzü gülsün anlamında
GÜLŞAH: Gül dalı; Güzelliğiyle ün salmış olan
GÜLŞEN: Gül bahçesi
GÜLTEN: Gül tenli, vücudu gül gibi
GÜLÜM: Bana ait olan gül. Canım.
GÜLÜMSE: Tebessüm et
GÜN: 24 saatlik zaman dilimi; Güneşin yeryüzüne gönderdiği ışık; Güneş, yaşam
GÜNAL: Işık al, ışıklı ol
GÜNAY: Hem gün, hem ay
GÜNÇİÇEK: Ay çiçek
GÜNDÜZ: Günün aydınlık bölümü
GÜNEŞ: Çevresindeki gezegenlere ısı ve ışık veren büyük gök cismi
GÜNEY: Her zaman güneş gören, güneşli yer; Bir yön
GÜNHAN: Oğuzhan'ın altı oğlundan biri
GÜNNAZ: Nazlı kişi.
GÜNNUR: Güneş gibi ışık saçan.
GÜRAY: Bol ışıklı ay, güçlü ay
GÜRDAL: Güçlü dal, sık dal
GÜVEN: Güvenmekten, yürekli ol anlamında
GÜZ: Sonbahar
GÜZAY: Güneş olmayan yer; Kuzey; Güz ve ay
GÜZEL: Hoşa giden,hayranlık uyandıran
GÜZİN: Seçilmiş, seçkin. Beğenilen.
GÜZÜN: Güz mevsiminde olan
Ara
Cevapla
_AL0n3_
#13
H
HABİBE: Sevgili,seven dost.
HALE: Ayın çevresindeki ışık halkası.
HALENUR: Kutsal ışık
HANDAN: Güleç, sevinçli,şen şakrak.
HANDE: Gülüş,gülme. Açılma. Eğlenme.
HANİFE: Allah'ın birliğine inanan; Hz. Muhammed zamanından önce tek tanrıya inanan
HARİKA: Sıradanlığın üstündeki nitelikleriyle insanda hayranlık uyandıran
HASİBE: Değerli,soyca temiz,soylu.
HASLET: Doğuştan gelen güzel huy
HAVVA: Yaratılan ilk kadın.
HAYAL: Varmış, olmuş gibi zihinde canlandırılan imge, görüntü
HAYAT: Ömür, yaşam
HAZAL: Kuruyup dökülen ağaç yapraklarının güzelliği
HAZAN: Sonbahar
HAZAR: Barış
HENNA: Kına ağacı.
HERA: Mitolojide analığın yüceliğini temsil eden tanrıça
HESNA: Güzel,hanımefendi kadın.
HEVES: Bir şeye duyulan istek
HEVİN: Aşk, sevda
HELİN: Yuva
HİCRAN: Ayrılık,bir yerden ayrılmak. Ayrılığın sebep olduğu dayanılmaz acı.
HİLÂL: Ayın yay biçimindeki görünüşü,yeni ay,ayça.
HİLDE: Kurtulmak, yükselmek, ilerlemek
HOŞSEDA: Hoşa giden ses
HÜLYA: İnsanın kurduğu tatlı düş; Sevda
HÜMA: Efsanelerde geçen, yere konmayıp sürekli gökte kaldığına inanılan cennet kuşu
HÜMEYRA: Kızıllık, pembelik
HÜNER: İnce ve şaşırtıcı ustalık
HÜRREM: Sevinçli, güler yüzlü
HÜSNA: Pek çok güzel
HÜSÜN: Güzellik
I
IÄžIL: Çok yavaş akan su
ILGAZ: Atın dört nala koşması. Hücum,akın.
ILGIM: Serap
ILGIN: Beyaz ya da pembe, çiçekli, çok hafif yapraklı bir ağaççık (genellikle küçük akarsu kıyılarında bulunur)
ILGIT: Esinti ve akış için kullanılan yavaş yavaş anlamında
ILIM: Uzlaşmacı yumuşaklık
IRMAK: Akarsuların en büyüğü
IŞIK: Cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji. Aydınlık,nur.
IŞIL: Pırıltı, parlaklık, ışık, aydınlık
IŞILAY: Işıltılı ay, parlayan ay
IŞILTI: Parıltı,titrek ışık.
IŞIN: Bir kaynaktan belli bir doğrultuya giden ışık çizgisi
IŞINBIKE: Aydınlık saçan kadın.
ITIR: Güzel koku; El ve yüze sürülen çiçek özü, esans
İ

İCLAL: Ağırlama,ikram. Büyüklük,ululuk.
İDİL: Kır yaşamı içinde aşk konusunu işleyen kısa şiir; Volga ırmağına Türkler'in verdiği ad
İDİLSU: Su için yazılmış şarkı.
İLAYDA: Su perisi
İLBÜKE: İlbey hanımı, seçkin hanım
İLCAN: Ülkenin canı,sevdiği.
iLkcan : iLk cocuk , iLk can Tongue
İLGİ: İki şey arasındaki ilişki; Bir şeye duyulan merak; Eğilim
İLGİN: Yabancı,gurbette yaşayan.
İLGÜN: Ülke güneşi. Başkaları,yabancılar.
İLKAY: Ayın ilk hali.
İLKBAHAR: Yılın ılık mevsimi
İLKCAN: İlk doğan çocuklara verilen ad.
İLKE: Temel alınan düşünce, kural
İLKGÜZ: Eylül ayı
İLKİM: İlk çocuğum anlamında
İLKİN: İlk çocuklar için kullanılan adlardan. Önce,öncelikle.
İLKNUR: İlk ışık
İLKYAZ: İlkbahar
İLMA: Parlatma. Belirleme,işaret etme.
İLSEL: İlle ilişkili, yurtla ilişkili
İLSU: Ülkenin suyu,bereketi.
İLTER: Yurdu koruyan, yurtsever.
İMER: Zengin,varlıklı.
İMGE: Düş, hayal, görüntü, tasarım
İMRAN: Evine bağlı, evcimen anlamında
İMREN: İmrenmek fiilinden, görünen şeyi edinme isteği.
İNANÇ: İnanılan şey
İNCİ: Süslemede kullanılan, istiridyede yetişmiş değerli madde
İNCİLAY: Parlama,ışıldama
İNCİNUR: İnci gibi ışıklı,parlak.
İPAR: Yüksek dağların kar tutmayan yerlerinde yetişen çiçek
İPEK: İpekböceği kozasından elde edilen ince, parlak kumaş. Kibar,zarif.
İREM: Bahçeleriyle ünlü masal kenti
İREN: Özgür, serbest
İRİS: Mitolojide Tanrıların elçisi
İSMİHAN: Hükümdar ismi
İYEM: Güzellik,iyilik.
İZEL: El izi anlamında
İZEM: Büyüklük, ululuk
İZGİ: Güzel, adaletli, zeki
İZLEM: İzlemek eylemi
İZİM: Önceden bulunduğum yerde bıraktığım belirti anlamında
Ara
Cevapla
_AL0n3_
#14
K
KADER: Alınyazısı,yazgı. Talih.
KAİNAT: Var edilen şeylerin hepsi, yaratılanlar
KAMELYA: Pembe,kırmızı,beyaz çiçekler açan bir süs bitkisi.
KAMER: 1. ay; Mecazi parlak ve güzel anlamında
KAMİLE: Tam,eksiksiz. Kemale ermiş. Bilgin,bilgili.
KAMURAN: İstediğine ulaşmış,mutlu.
KARACA: Rengi karaya yakın, esmer; Avrupa ve Asya'nın ılıman bölgelerinde yaşayan kısa ve çatallı boynuzlu bir memeli hayvan
KARANFİL: Kokulu bir çiçek.
KARDELEN: Kar kalkmadan çiçek açan süs bitkisi
KARMEN: Parlak kırmızı.
KAYRA: Yüksek tutulan ya da sayılan birinden gelen iyilik; Tanrıdan geldiğine inanılan iyilik; İhsan, lütuf
KERİME: Cömert. Ulu,büyük. Kız çocuk.
KEVSER: Cennette bulunduğuna inanılan su.
KIVANÇ: Sevinç
KIVILCIM: Yanmakta olan bir maddeden sıçrayan küçük ateş parçası
KIZILTAN: Kızıl renk almış tan
KÖSEM: Sürünün önünden giden,yol gösteren koç. Cildi temiz,pürüzsüz.
KUÄžU: Beyaz tüylü bir su kuşu
KUMRU: Sevgilisine düşkünlüğüyle bilinen güvercin benzeri bir kuş
KUMSAL: Kumla örtülü deniz kıyısı
KUTAY: Kutlu,uğurlu ay
KUTSAL: Güçlü bir dinsel saygı uyandıran kimse
KUZEY: Bir yön
KÜBRA: Büyük, ulu; Büyük önerme

L
LAL: Parlak, koyu kırmızı renkte olan
LALE: Çan biçiminde bir çiçek
LALEHAN: Lalelerin sultanı.
LALEZAR: Lale yetiştirilen yer,lale bahçesi.
LAMİA: Parlayan, parlak.
LATİFE: Yumuşak,hoş,güzel,nazik. Güldüren güzel söz,şaka.
LEMA: Parıltı,parlayış.
LEMAN: Parlama,parıltı.
LEMİS: Dokunma,elleme.
LERZAN: Titreyen,titrek
LEYAN: Parlayan,parlayıcı. Konfor. Lüks hayat.
LEYLA: Saçları gece gibi simsiyah olan kadın; Çok karanlık gecede görülen ışık.
LEYLİFER: Gece ışığı
LİLA: Açık eflatun
LİNET: Sürgün.

M
MAHİRE: Hünerli,becerikli.
MAHPERİ: Güzeller güzeli.
MAİDE: Üzerinde yemekler bulunan sofra; Yemek, ziyafet
MANOLYA: Bir süs bitkisi
MARAL: Dişi geyik
MAVİSU: Deniz
MAYIS: Bir bahar ayı
MEBRUKE: Kutlu kadın ("mübarek kelimesinin dişisi")
MEDİHA: Övülen,beğenilen,sevilen kadın.
MEHİR: Ay parçası
MEHPARE: Ay parçası gibi güzel.
MEHTAP: Ay ışığı,dolunay.
MEHVEŞ: Ay gibi güzel kadın
MELDA: İnce ve taze bedenli
MELEK: Tanrı katında bulunan ruhani varlıkların her biri; Pek güzel, yumuşak huylu ve masum (mecazi)
MELİHA: Güzel,şirin,sevimli.
MELİKE: Kadın hükümdar,padişah eşi.
MELİS: Bal, bal arısı
MELİSA: Oğul otu
MELTEM: Yazın karadan denize doğru esen yel
MENEKŞE: Mor beyaz renkli, kokulu, yuvarlak yapraklı bir çiçek
MERAL: Dişi geyik,ceylan.
MERCAN: deniz dibine ağaç gibi kök salarak büyüyen, hayvan gibi duyguya sahip, kırmızı renkli, kalker iskeletli bir canlı türü
MERİÇ: Bulgaristan'dan çıkıp Edirne yakınlarında Arda ve Tunca ile birleştikten sonra Türk-Yunan sınırı boyunca akarak Enez yakınlarında Ege Denizi'ne dökülen ırmak
MERİH: Mars gezegeni
MERVE: Mekke'de Safa dağının karşısındaki kırmızı renkli tepenin adı
MERYEM: İsa peygamberin annesinin adı
MERZE: Mercan.
MEYYAL: Meyleden,aşırı istekli. Fazlaca eğilen. Eğik.
MISRA: Manzumenin satırlarından her biri,dizeler.
MİHRİBAN: Dost,sevgili,yarendeş. İyi yürekli,güler yüzlü.
MİHRİCAN: Dost,sevgili. Sonbahar.
MİHRİGÜL: Güler yüzlü,dost,sevecen,güzel.
MİHRİNAZ: Çok nazlı.
MİHRİNUR: Güldüğünde ışıklar saçan.
MİMOZA: Bir süs bitkisi
MİNA: Mine. Liman. Şişe,cam,billur. Şarap şişesi.
MİNE: İnce ve parlak nakış; Madenler üzerine vurulan renkli cam tabakası; Şişe, cam, billur sırça
MİRAY: Yılın ilk aylarında doğan
MİRCAN: Güneş gibi aydınlık.
MÜGE: İnci çiçeği
MÜJDE: Sevindirici haber; İyi haber getirene verilen bağış
MÜJGAN: Kirpikler.

N
NADİDE: Az bulunur,görülmemiş. Çok değerli,eşsiz.
NADİRE: Az bulunan.
NAÄžME: Güzel uyumlu ses, ezgi; Birinin yalandan ve nazlanarak söylediği söz
NAHİDE: Venüs gezegeni. Ergenlik çağında genç kız.
NARİN: İnce, ince yapılı, kibar
NAŞİDE: Şair,şiir okuyan ve yazan.
NAZ: İsteksiz gibi görünen, çekingen davranış
NAZAN: Cilve yapan,nazlanan,nazenin.
NAZER: Nazar
NAZGÜL: Gül kadar güzel olan,nazlı.
NAZLI(M): Naz yapan; İşveli(m), edalı(m)
NAZLIHAN: Naz yapan han anlamında
NECLA: Evlat,çocuk. Soylu.
NEFİSE: Çok güzel,değerli.
NEHAR: Gündüz anlamındadır
NEHİR: Akarsu, ırmak
NEHİRE: Gereğinden fazla.
NERGİS: Bir süs bitkisi
NERMİN: Yumuşak,narin,ince.
NESLİ: Soylu.
NESLİHAN: Han soyundan. Sevgi ile hükmeden.
NESLİŞAH: Şah soyundan
NESRİN: Yaban gülü
NEŞE(M): Gönül açıklığı(m), sevinc(im)
NEŞVE: Keyif,neşe.
NEVA: Ses, ahenk; Güç, zenginlik, servet; Nasip; Türk müziğinde bir makam
NEVAL: Talih,kader,kısmet.
NEVADE: Torun anlamında
NEVBAHAR: İlkbahar, ilkyaz
NEVESER: Türk Müziğinde Dede Efendi'nin bulduğu bileşik bir makam
NEVGECE: Yeni yeni oluşan gece
NEVGÜL: Yeni açmış gül
NEVİD: Yeni, yepyeni
NEVRA: Beyaz çiçek. Işıklı olma,parlaklık.
NEVRES: Yeni yetişen.
NEYİR: Işıklı, aydınlık, parlak
NİGAR: Resim kadar güzel sevgili; Nakış; Resim
NİHAL: İnce ve düzgün vücutlu sevgili. Fidan,taze sürgün.
NİHAN: Saklanmış, gizli olan; Sır
NİL: Çivit. Mısır'da bir nehir
NİLAY: Işıklı mavi,ışıklı lacivert.
NİLGÜN: Lacivert renkli, çivit renginde
NİLÜFER: Durgun sularda yetişen, değişik renkli ve uzun ömürlü su bitkisi
NİRAN: Nurlar,aydınlıklar,ışıklar. Ateşler. Cehennem.
NİSA: Kadın,kadınlar.
NİSAN: Gelin çiçeği; İlkbaharın ilk ayı
NUR: Aydınlık, parıltı, parlaklık
NURAN: Nurlu,ışıklı.
NURAY: Işık saçan.
NURCAN: Aydınlık insan.
NURFER: Işık veren,aydınlatan,ferahlatan.
NURGÜL: Nur+Gül
NURGÜN: Nur+Gün
NURPERİ: Bir peri kadar göz kamaştırıcı güzelliğe sahip olan.
NURSAL: Işıksal ışıkla ilgili
NURSAY: Işık gibi say, ışık gibi bil anlamında
NURSELİ: Işık seli (yağmuru) anlamında
NURSEZA: Nura layık, ışığa, aydınlığa layık anlamında
NURTEN: Işık gibi duru tenli anlamında
NUTİYE:Gökyüzündeki en parlak yıldız
NÜKET: Nükte, zarif, güzel sözler
NÜKHET: Güzel koku
NÜKTE: İnce anlamlı, düşündürücü şaka söz
Ara
Cevapla
_AL0n3_
#15
OOKSAL: Ok at; Oka ilişkin
OKŞAN: Sevil,şefkat gör.
OLCA: Ganimet,bolluk.
OLCAY: Mutlu, ongun; Rastlantıları düzenlediği ve böylece de insanlara iyi ya da kötü durumlar hazırladığı sanılan şey, şans, talih
OLGAÇ: Bilgi ve görgüde olgunlaşan
OMAY: Gözde,sevilen,beğenilen.
ONGU: Sağlık,mutluluk.
ONGÜL: Ön ayak olmak; İlk gül
ORKİDE: Salepgillerden güzel çiçekli birtakım bitki türlerinin ortak adı
OYA: Bir nesneye oyularak yapılan süs; Genellikle ipek veya ibrişim ile iğne, mekik, tığ kullanılarak yapılan ince dantel
OYLUM: Hacim, dirim; İçi oyulmuş, çukur duruma getirilmiş; Resimde derinlik, üç boyutluk etkisi, mimarlıkta mekan karşılığı

Ö
ÖDÜL: Armağan
ÖÄžÜN: Kendini yücelt. Zaman. Kez,defa.
ÖÄžÜT: Tavsiye.
ÖMÜR: Yaşama süresi,hayat.
ÖNAY: Yeni çıkmış ay
ÖNGÜL: Direnen,inatçı. Kılavuz. Öncü,teşvik eden.
ÖRGÜN: Türlü ve düzenli parçalardan oluşan
ÖVGÜ: Övme, övmek için söylenen söz
ÖVGÜN: Övülmüş, övülen kişi
ÖVÜNÇ: Övünmeye yol açan ya da hak kazandıran şey, kıvanç, sevinç, övünç,
ÖYKÜ: Hikaye, ayrıntılarıyla anlatılan olay
ÖZBEN: Bireyin kendi varlığı; Gerçek ben anlamında
ÖZDE: Kişinin kendi içinde, özünde, canda olan
ÖZDEN: Özle, öz varlıkla, gerçekle ilgili
ÖZEN: Büyük hassasiyet göstermek
ÖZGE: Yabancı. İyi,güzel. Cana yakın,şakacı. Yürekli,gözü pek
ÖZGEN: Başına buyruk. Rahat. Özü geniş. Kuzu kulağı otunun filizi
ÖZGÜL: Gerçek gül, benim gülüm anlamında
ÖZGÜR: Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya, koşula bağlı olmayan, başına buyruk, hür
ÖZLEM: Bir şeye karşı duyulan istek, bir kimseyi ya da bir şeyi görme, kavuşma isteği; Hasret
ÖZLEN: Görme isteği uyandır, kavuşma isteği ver, seni özlesinler
ÖZNİL: Nil gibi verimli.
ÖZNUR: Özü ışıklı,aydınlık.
ÖZSU: Besleyici su, besisuyu, bitkilerin dokularında bulunan su
ÖZÜN: Şiir. Hak edilmiş ün.
ÖZTEN: Güzel tenli.


P
PAMİRA: Orta Asya'da bir yayla
PAPATYA: Baharda çiçek açan bir kır bitkisi
PARLA: Parlamak eyleminden parla, ışık saç; Başarılı ol, ünün sanın artsın; Güzel ol, güzel görünüşlü ol
PELİN: Acı ve güzel kokulu bir bitki
PELİNSU: Pelin+Su, hem pelin hem su anlamında
PERÇEM: Kahkül
PERİ: Cisimleri çok latif ve görünmez olan hoş yaratık; Güzel insan, güzel kimse
PERRAN: Uçan, uçucu
PERVİN: Ülker yıldızı
PETEK: Arıların bal topladıkları balmumu yuvacıkları
PEYDA: Belli, açık, ortaya çıkmak, oluşmak
PINAR: Büyük su kaynağı
PIRILTI: Pırıldayan şeyin çıkardığı ışık
R
RABİA: Dördüncü.
RAHŞAN: Parlayan, parlak, aydınlık,ışıltı.
RANA: İyi, güzel, yumuşak, hoş
RAVZA: Sulu, su yatağı yer; Bahçe
REBİA: Bahar.
RENAN: Çok ses çıkaran, çınlayan
RENGİN: Boyalı, renkli; Hoş, latif ve güzel
REVAN: Yürüyen, giden; akan, akıp giden. Ruh,can.
REYHAN: Yaprakları güzel kokan bir süs bitkisi, fesleğen
REZZAN: Ağırbaşlı, onurlu
RİMA: Dişi ceylan yavrusu
ROSA: Gül rengi,pembe kırmızı arası bir renk.
RUHAN: Güzel kokulu
RUHSAR: Yanak, yüz, güzel yüz
RUHŞEN: Neşeli,canlı.
RUHUGÜL: Gül kadar temiz bir ruha sahip olan.
RUKİYE: Büyü,sihir.
RÜÇHAN: Üstünlük
RÜYA: Düş; Gerçekleşmesi imkansız durum, hayal; Gerçekleşmesi beklenen şey, umut


S
SABA: Gündoğusundan esen hafif ve tatlı rüzgar. Türk müziğinde bir makam
SABAH: Günün ağarmasıyla başlayan ilk saatler
SAHRA: Kır,ova,çöl
SALİHA: Yararlı,iyi,elverişli.
SANAL: Sanlı ol, ünlen
SANEM: Çok güzel kadın; Put
SARA: Halis, saf, katkısız
SARE: Olmak, oldu; Cemaat, topluluk; İhtiyaç, susuzluk
SARGIN: Albenili, çekici, büyüleyici,yıldızı şirin, hoşa giden, sevimli, güzel
SAYE: Gölge; Koruma, yardım, sahip çıkma
SAYGIN: Sayılan, sevilen
SAYIL: Her zaman saygı gör
SEBLA: Uzun kirpikli göz
SEÇİL: Beğeni, sevgi, üstünlük gösterilen
SEÇKİN: Benzerler arasında nitelikleriyle göze çarpan, elit
SEDA: Ses; Doğa veya bir engele çarpıp geri dönen ses, yankı
SEDEF: Midye ve istiridye gibi deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan pırıltılı, beyaz, sert bir madde; Bu maddeden yapılmış veya bu madde ile süslenmiş
SEDEN: Uyanık, tetikte; Gözü açık olmak
SEGAH: Doğu müziğinin makamlarından
SEHER: Tan ağartısı
SEL: Taşkın su
SELDA: Bir söğüt cinsi
SELEN: Haber, müjde
SELİN: Gür akan su
SELİNTİ: Ufak sel
SELİS: Akıcı söz
SELMA: Barış içinde,huzur,erinç.
SELMİN: Barış ve sevgi duygusuyla dolu olan
SELVA: Amerika'da Amazon, Afrika'da Nijer ırmakları gibi ekvator bölgesinde büyük suların geçtiği havzalarda bulunan geniş ve balta girmemiş ormanlara verilen ad.
SELVİ: İnce uzun ağaç
SEMA: Gökyüzü; Göç
SEMANUR: Nurlu gökyüzü
SEMEN: Yasemin çiçeği. Semizlik.
SEMİN: Değerli, pahalı; Semizlik
SEMİRAMİS: Babil'in Asma Bahçeleri'ni kurduran Asur kraliçesi
SEMRA: Esmer kadın.
SENA: Övmek, methetmek; Şimşek parıltısı; Yücelik, yükseklik; Aydınlık; Bir ot adi
SENAHAN: Metheden, alkışlayan, öven
SENAR: Yar, aşık, seven insan
SENAY: Ay gibi güzelsin.
SENEM: Kars dolaylarında kadın ve erkeklerin karşılıklı olarak oynadıkları bir halk dansı; Arapça'da put; Arapça'da kendine tapılacak kadar güzel olan kadın, sevgili, güzel
SERA: Varlıklı olmak, zengin olmak; Şarkı söyleyen; Yer, toprak; Ok yapımında kullanılan bir ağaç
SERAP: Çorak yerlerde, çölde, sıcak ve ışığın etkisiyle, ileride, yakında ya da ufukta su veya yeşillik var gibi görünmesi olayı
SERAY: Ay gibi güzel
SEREN: Gemi direği
SERMA: Kış soğuğu
SERPİL: Gelişmek,büyümek.
SERPİN: Yağmur
SERRA: Rahatlık,kolaylık
SERTAP (SERTAB): İnatçı anlamında
SEVAL: Severek al anlamında
SEVDA: Vurgunluk, tutkunluk, aşk; Heves, arzu, kuvvetli istek
SEVDEM: Sevginin en son demi
SEVEN: Bir başkasına sevgi duyan
SEVGİ: İnsanı bir şeye ya da bir kişiye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu
SEVGÜL: Gül gibi sevilen.
SEVİL: Her zaman sevilen biri ol
SEVİM: Sevmek eylemi; Bir kişi ya da bir şeyde bulunan o kişi ya da şeyi başkalarına sevdiren özellik
SEVİNÇ: İstenilen şeyin olmasıyla duyulan coşku
SEVTAP: Tapılacak kadar çok sevilen.
SEYLAN: Sel, akma, akış
SEYYAL: Akıcı, akışkan
SEZEN: Hisseden, sezgili
SEZER: Açık bir kanıt olmaksızın, olmuş ya da olacak bir şeyi duyumsar
SEZGİ: Sezmek eyleminden sezgi; Sezme yeteneği
SEZİN: Sezinleme işi, sezme. Duygulu,anlayışlı.
SILA: Bir süre ayrı kaldığı bir yere veya yakınlarına kavuşmak; Doğup büyüdüğü ve özlediği yer; Bahşiş, hediye; Bağ
SİBEL: Henüz yere düşmemiş yağmur damlası (Fransızca "si belle": öylesine güzel anlamında)
SİM: Gümüş gibi parlak ve beyaz
SİMA: Yüz, çehre
SİMGE: Anlamı olan harf, bitki gibi işaretler
SİMİRNA: İzmir'in eski adı. Aynı zamanda Amazon savaşçılarının kraliçesinin adı.
SİNEM: Yüreğim, çok sevdiğim
SİTARE: Yıldız
SONEDA: Nazlı olmaması temenni edilen
SONGÜZ: Kasım ayının halk arasındaki adı
SONYAZ: Sonbahar
SU: Canlıların yaşaması için en gerekli olan kokusu, rengi olmayan sıvı
SUMRU: Bir şeyin yüksek yeri, tepesi
SUNA: Boylu, poslu, yakışıklı. Yaban ördeği.
SURPERİ: Peri güzeli.
SUZAN: Yakan,yakıcı.
SÜHEYLA: Yumuşak ve iyi huylu,mütevazı kadın.
SÜNDÜS: Ham ipek,ipekli.
SÜSEN: Nisan-Haziran dönemlerinde açan güzel kokulu bir çiçek
Ara
Cevapla
_AL0n3_
#16
T
TAÇNUR : Mutluluk
TAHİRE : Gündoğusundan esen rüzgar
TAİBE : Tövbe eden, pişmanlık duyan
TALHA : Güzellik
TALİA : Güzel, şirin
TALİHA : Rastlantıları düzenlediğine ve insanlara iyi veya kötü durumlar hazırladığına inanılan doğa üstü güç, şans, felek
TAMAY : Dolunay, ayın on dördüncü
TANAY : Secde eden
TANSELİ : Şafak vakti gelen sel
TANSU : Göğüsle ilgili
TANYEL : Katıksız, arı - Seçilmiş
TANYELİ : Tan vakti esen rüzgar
TARA : Sahur zamanı doğan kız çocuğuna verilen ad
TAYYİBE : 1.İyi davranış. 2.Yatıştırıcı, hoşa giden söz
TENAY : Uygun, yakışan - Yetkili olan - Dine uygun hareket eden
TENDÜ : Öz, asıl
TENNUR : Yüksek, ulu
TİJEN : Taç, taçlar
TİLBE : Put - Güzel kadın
TUBA : 1.Cennette bulunduğun inanılan büyük ağaç. 2.Güzellik, iyilik. 3.Rahat
TUÄžÇE : Küçük tuğ
TULÜ : Doğuş, doğma (güneş için) anlamında
TÜLAY : Ayın ince ışığı
TÜLİN : Ayın çevresinde görülen ışık halkası
TÜNAY : Gece ve ay
TÜRKAN : 1.Kraliçe. 2.Güzel kız
TÜRKÜ : Yankı, ses
TÜRKAN : 1.Kraliçe. 2.Güzel kız

U
UBEYDE : Tanrının kölesi
UÄžURGÜL : Uğurlu gül
UHDE : Birinin yapmakla yükümlü olduğu iş, görev.
ULYA : En yüce, en ulu, yüksek
UMAY : Devlet kuşu
UMUR : Görgü, deneyim
UZEL : Usta, becerikli
Ara
Cevapla
_AL0n3_
#17
Ü
ÜLGEN:Bir iyilik Tanrısının adı.Yüce
ÜLKÜ : Amaç, ideal
ÜMRAN : 1.Bayındırlık. 2.Uygarlık, medeniyet. 3.İlerleme, mutluluk, refah
ÜNZİLE : Gönderilmiş
ÜZGÜ : Yersiz ve gereksiz olarak çektirilen üzüntü, eziyet.
V
VAHİBE : Hibe eden, bağışlayan.
VAHİDE : Tek yalnızca bir tane.
VARİDE : Gelen, erişen - Söylenti
VEDİA : Korunması için bırakılan emanet
VERDA : Gül.
VİLDAN : Yeni doğmuş çocuklar
VİRA : Durmadan, aralıksız, sürekli.
VUSLAT: Sevgiliye kavusma
Y
YAÄžMUR : Bulutlardan yeryüzüne düşen su damlacıkları.
YAPRAK : Bitkilerin solunumunu sağlayan, yeşil ve türlü biçimlerdeki ince bölüm
YAREN : Dost, arkadaş
YASEMİN : Çeşitli renklerde kokulu çiçekleri olan bir bitki
YAŞAM : Hayat
YELDA : 1.Uzun. 2.Yılın en uzun gecesi
YELİZ : Ferah yer, aydınlık, havadar
YEŞİM : Açık yeşil ve pembe renkli kolay işlenen değerli bir taş
YILDIZ : Gökyüzündeki ışıklı cisimlerin her biri.
YONCA : Çiçekleri kırmızı veya mor renkli çayır bitkilerinin genel adı
YUDUM : Bir içimlik sıvı
YÜKSEL : Başarı kazan, yücel
YUDUM : Bir içimlik sıvı
Z
ZEHRA : Çok beyaz, parlak yüzlü
ZEHRE : Çiçek.
ZELİHA : Züleyha, su perisi
ZENNAN : Kadınlar
ZENNUR : Zinnur, nurlu, ışıklı
ZEREN : Anlayışlı, kavrayışlı.
ZERİN : Altından ya da altına benzer olan.
ZERRİN : Altından yapılmış.
ZEYNEP : Süs, bezek.
ZİNNUR : Nurlu, ışıklı
ZİŞAN : Şanlı, şerefli - Bir tür lale
ZUHAL : Satürn gezegeninin adı.
ZULAL : Hafif, güzel, soğuk su.
ZÜBEYDE : Öz, asıl
ZÜHRE : Çoban yıldızı, venüs.
ZÜLAL : Saf, temiz, hafif tatlı su.
ZÜLEYHA : Su perisi - Hz.Yusuf’un karısı
ZÜMRA : Akıllı, çabuk kavrayan kadın.
ZÜMRÜT : Cam parlaklığında, yeşil renkte, saydam bir süs taşı.
Ara
Cevapla
(¯`•._ αѕιρяєη
#18
_AL0n3_ Adlı Kullanıcıdan Alıntı:şuheda:şehitler, şehit bedenleri.
böyLe imiş Big Grin
saol bi kizim olursa ismini suheda koyacamda ben anlamini biliom amma digerleride bilsin istedim Big Grin
Ara
Cevapla
DeRiN_SeSsİzLiK
#19
CEREN: Çok hızlı koşan, gözlerinin güzelliğiyle ünlü, ince bacaklı, zarif hayvan; ceylan
tam benım adım yok diye kargasa cıkaracaktımkı buldum
Ara
Cevapla
DeRiN_SeSsİzLiK
#20
CEREN: Çok hızlı koşan, gözlerinin güzelliğiyle ünlü, ince bacaklı, zarif hayvan; ceylan
tam benım adım yok diye kargasa cıkaracaktımkı buldum:yikildim:
Ara
Cevapla


Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum
  İllerin isimleri nereden geliyor CaNaT 0 288 08-25-2009, Saat: 04:10 PM
Son Yorum: CaNaT
  Erkek İsimleri Sözlüğü _AL0n3_ 11 1,450 02-03-2009, Saat: 03:16 PM
Son Yorum: _AL0n3_

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 5 Ziyaretçi
  Tarih: 11-23-2024, 06:53 PM