Ancak hasar aldığında uzun uğraşlarla tedaviye cevap veren belimiz, yaşamımızı alt üst edebilir. Bel fıtığı da en sık karşılaşılan rahatsızlıklardan biridir.
Bel fıtığının nasıl oluştuğunu anlayabilmemiz için, belin yapısına kısa bir göz atalım. Belimizde 5 adet omur kemiği var. Bu kemikler arasında da disk adı verilen kıkırdaklar bulunur. Disk, özel bir bağ dokusu organıdır. Omurganın dayanıklılığına, hareketliliğine ve zorlamalara karşı dirençli olmasına, omurgaya uygulanan şiddetli darbelerin emilmesine ve kuvvetin çevre dokulara dengeli bir şekilde dağılmasına yardımcı olur.
Bel fıtığı, beldeki omur kemikleri arasında bulunan ve adeta amortisör görevi yapan bu disklerin fıtıklaşması sonucu ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Bel bölgemizde bulunan omurgaların arasındaki kıkırdak yapının yırtılarak, omurilikten çıkan sinirleri sıkıştırması sonucunda bel fıtığı oluşur. Kendini belli etmesi ise, önce şiddetli bel ağrısı, arkasından ayağa yayılan ağrıyla başlar.
Tedaviye yatak istirahati ve bazı ilaçlarla başlanır. Bu yöntemle cevap alınamazsa, fizik tedavi uygulanır. Her tedavinin uygulandığı ancak netice alınamayan durumlarda ise, ameliyat son seçenek olarak tercih edilir.
Fıtık oluşumunda, ağır bir yük kaldırmak veya ters bir hareket yapmak gibi pek çok dış faktörün yanı sıra, kişiye bağlı genetik özellikler ve fiziki yapı da önemli rol oynuyor. Yaş ilerledikçe omurlar arasındaki disklerin ihtiva ettiği su oranı da azalıyor. Disk zamanla elastikiyetini kaybediyor ve mikro boyutta çatlaklar oluşmaya başlıyor. Bu çatlakların üzerine yük binince veya kişi yanlış bir hareket yapınca, diskin içindeki yumuşak kısım etrafındaki kapsülü kolayca yırtarak dışarı doğru çıkıyor ve bel fıtığı oluşuyor.
Bel fıtığının oluşumunda rol oynayan dış faktörlerin başında günlük aktiviteler esnasında yapılan bilinçsiz hareketler geliyor. Bu yüzden kesinlikle ağır yük kaldırmamalı, eğer kaldırılacaksa dizler kırılarak çömelmeli, cisim yerden öyle alınmalıdır. Hiçbir nesne uzanarak değil, arada mesafe bırakılmadan alınmalıdır. Ayrıca mutlaka bel ve karın adalelerini güçlendiren egzersizler yapılmalıdır.
Fıtık, çalışma hayatında işgücü kaybına neden olan hastalıklar arasında yüzde 25 ile en büyük yeri kaplıyor. Hayatının belirli bir döneminde bel ağrısı çekenlerin 1/3’inde bel fıtığı oluşumuna rastlanıyor. Bel fıtığı oluşma riski en fazla 30 ile 50 yaş arasında oluşuyor. Erkek ve kadın arasında hastalığa yakalanma riski aynı derecede, ancak hamilelik sırasında alınan kilolar, bu hastalığa yakalanma oranını yükseltiyor. Şişmanlar, zayıf kişilere göre daha fazla risk taşıyor. Sigara, tedaviyi olumsuz etkiliyor. Ağır yük taşıması gerekenler, uzun süre otomobil kullananlar, masa başında sürekli oturan kişiler bu hastalığa çok daha çabuk yakalanıyor. Düzenli egzersiz yapanlar, özellikle bel ve karın kasları gelişmiş kişiler bu hastalığa daha az yakalanıyor.