Ruhun bedene dar geldiği an yüreğinin ağır basan yanı hani
mucizelere ininmak ister ya insan,aynen öyle... öyle, işte bazen
dipsiz kuyularda kalırız ya hani,fezayı yırtardacısına bağırdığımızı
zannederiz de kimse duymaz ya sesimiz ama inadına direniriz
ayaklarımızın altına derin kesikler açsada çakıl taşları,yinede çırpınırız
çırpındıkca battığımızı fark ettiğimiz halde yavaş yavaş yükselir su.
Aslında biliriz dirensekte direnmesekte öleceğimizi ama umuttur işte yaşamak
hayat bitti dediğimiz zamanda başlayamazmı zaten?o zaman kıymete binmezmi...
Ama hayat işte başıda sonuda nefesle başlayıp nefesle biter.
Düşünmenin kar etmediği yer çırpınmanın çabalamanın anlamsızlığının
canımızı yaktığı an ama umut işte o öyle bişeyki
hiç beklenmedik bir anda kuyunun kıyısında sarınmış bir sarmaşık misali
bizi dipsizlikten çaresizlikten kurtaran umut ne esrarlı bir kelime.
Bazen varlığından öte adı bile yetiyor bazense okyanusta paramparca olmuş sandal gibi dağılıveriyor ellerimizde...
Öyle işte kahve fincanımdan yükselen buğuların gölgesini seyrederken dalıp gittim dipsiz kuyulara keşke bizim hayatımızın duvarlarını da sarmaşık misali sarıp
sarmalasaydı umutlarımız.O zaman her şey ne kadar güzel olurdu.
Yaşamak için direnmek için sebeplerimiz olurdu yada insanlar canımızı
yaktığında şımarık bir çoçuk edasıyla acımadı ki diye ukalalığımız olurdu
yada yaralarımızı geçer diye üflemenin bir anlamı olmaz zaman gerektirmezdi
hiç bir yara pıhtılaşıp kalmazdı içimizde hiç bir şey.
Keşke umutlarla bahar yağmurları kadar çok düşse gönül toprağımıza.
Buda bir umut işte olsun nede olsa umutlarımız kadar güçlüyüz ya
buda bir umut olsun ne çıkar...
mucizelere ininmak ister ya insan,aynen öyle... öyle, işte bazen
dipsiz kuyularda kalırız ya hani,fezayı yırtardacısına bağırdığımızı
zannederiz de kimse duymaz ya sesimiz ama inadına direniriz
ayaklarımızın altına derin kesikler açsada çakıl taşları,yinede çırpınırız
çırpındıkca battığımızı fark ettiğimiz halde yavaş yavaş yükselir su.
Aslında biliriz dirensekte direnmesekte öleceğimizi ama umuttur işte yaşamak
hayat bitti dediğimiz zamanda başlayamazmı zaten?o zaman kıymete binmezmi...
Ama hayat işte başıda sonuda nefesle başlayıp nefesle biter.
Düşünmenin kar etmediği yer çırpınmanın çabalamanın anlamsızlığının
canımızı yaktığı an ama umut işte o öyle bişeyki
hiç beklenmedik bir anda kuyunun kıyısında sarınmış bir sarmaşık misali
bizi dipsizlikten çaresizlikten kurtaran umut ne esrarlı bir kelime.
Bazen varlığından öte adı bile yetiyor bazense okyanusta paramparca olmuş sandal gibi dağılıveriyor ellerimizde...
Öyle işte kahve fincanımdan yükselen buğuların gölgesini seyrederken dalıp gittim dipsiz kuyulara keşke bizim hayatımızın duvarlarını da sarmaşık misali sarıp
sarmalasaydı umutlarımız.O zaman her şey ne kadar güzel olurdu.
Yaşamak için direnmek için sebeplerimiz olurdu yada insanlar canımızı
yaktığında şımarık bir çoçuk edasıyla acımadı ki diye ukalalığımız olurdu
yada yaralarımızı geçer diye üflemenin bir anlamı olmaz zaman gerektirmezdi
hiç bir yara pıhtılaşıp kalmazdı içimizde hiç bir şey.
Keşke umutlarla bahar yağmurları kadar çok düşse gönül toprağımıza.
Buda bir umut işte olsun nede olsa umutlarımız kadar güçlüyüz ya
buda bir umut olsun ne çıkar...