[SIZE=4][/SIZE]
Anıların arasına gömdüğünüz yoksulluklarınız, imkansızlıklarınız mıdır?
Mazinin tozlu raflarına istiflemeden fırlatıp attığınız hatırlarınız mıdır?
Hayallarinizi süsleyen “ümit dolu” geleceğe kavuşamamış olmanız mıdır acaba?
Geride bırakılan pişmanlıklar mıdır?
Yaşanmışların içte bıraktığı burukluk ya da tatlı huzur mudur?
Yapamadıklarınızın içinizde bıraktığı özlem midir?
Sevdiklerinizden birer birer ayrılmanız, kopmanız mıdır?
Ayvanın sarı oluşunu fark edememek, ateşin yakıcılığını kavrayamamak mıdır acaba?
Yapayalnızlığın verdiği ıstırap içinde inlemek midir acep?
Dökülen gözyaşlarının sineni ıslatıp, ah vahlarına karışması mıdır?
Hayatı doyasıya yaşayamamak, bu dünyaya gelişin gayesini anlayamamak mıdır acep?
“Dost”um deyip bağrına bastıkların tarafından unutulmanın verdiği acı mıdır acaba?
Unutulmuşluğun verdiği sancı mıdır yaşamak?
Nedir sahiden yaşamak?
** **
İnsan bu günlerde çok arıyor sevdiklerinin aramasını sormasını…
Bir tebessümü, bir “iyi ki doğdun” denilmesini, “iyi ki varsın” iltifatını…
İnsan bu günlerde arıyor arkadaşını dostunu ve anlıyor vefalı olanları…
Yaş ilerledikçe önemli olanın “hediye” almak olmadığını anlıyor insan.
Hatırlanmanın daha büyük bir nimet, daha büyük bir hediye olduğunu kavrıyor insan…
** **
Geçiyor günler…
Vefasızlığın koynundan beslenen günler ve insanlarla kayıp gidiyor yıllar.
Ve ölüm yaklaşıyor…[/SIZE]