TBMM Çevre Komisyonu Başkanvekili ve AK Parti Hatay Milletvekili Mustafa Öztürk bu yaz son 130 yılın en sıcak günlerinin yaşandığını belirterek çölden gelen aşırı ve kavurucu sıcak hava dalgasının deniz göl ve akarsu gibi yüzeysel suların daha fazla buharlaşmasına neden olduğunu bildirdi.
Öztürk yaptığı açıklamada bu yaz dünyada aşırı sıcaklık rekorları kırıldığını anımsattı.
Dünyada son 130 yıldır hava sıcaklığının ölçüldüğünü belirten Öztürk “Bu yıl 130 yılın en sıcak yazıyla birlikte çölden gelen aşırı ve kavurucu sıcak hava dalgası deniz göl ve akarsu gibi yüzeysel suların daha fazla buharlaşmasına neden oldu. Aşırı sıcaklardan dolayı bazı göller akarsular ve dereler kurudu” dedi.
Sıcaklar nedeniyle barajların doluluk oranı ve elektrik üretiminin önemli ölçüde düştüğünü anlatan Öztürk bazı şehirlerde içme suyu temininde sık aralıklarla kısıtlamalara gidildiğini anlattı.
Öztürk “Sık aralıklarla su kesintisinin olduğu şehirlerde vatandaşa sunulan suyun temiz ve hijyenik olması mümkün değildir. Belli süre su bulunmayan şebekeler paslanır ve yeniden su verildiğinde ilk 5-10 dakika paslı su akar. Dolayısıyla sürekli kesilen içme sularının kirli olması kuvvetle muhtemeldir” diye konuştu.
TARIMSAL ÜRETİMİ DE ETKİLEDİ
Öztürk aşırı sıcakların bazı bölgelerde toprağın nemini buharlaştırarak bitkiyi terlettiğini toprağın kuruduğunu söyledi.
Bitkileri ve meyve ağaçlarını sulamak için daha fazla ve sık sulama suyuna ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Öztürk “Tarımsal üretimde kısıtlı sulama ürün kalitesini ve miktarını düşürür. Kalitesi düşen tarımsal ürünleri pazarlamak çok zordur. Kavurucu sıcaklar altında tarımsal alanlarda vahşi sulama yapmak hem toprak hem de su kaynakları için cinayettir” şeklinde konuştu.
Küresel ısınmanın küresel su krizi anlamına geleceğine işaret eden Mustafa Öztürk şöyle devam etti:
“Küresel ısınmadan en fazla etkilenecek olan ülkelerden biri de Türkiye'dir. Bu yüzden suyu doğru yönetmek zorundayız. Aksi durumda ülkemizin Akdeniz ve Güneydoğudan başlayarak çöl iklimi etkisi altına daha fazla girmesi kuvvetle muhtemeldir. Buna 'dur' diyecek önlemleri derhal almalıyız. Bu yaz Türkiye'de çöl ikliminin ilk ciddi izlerini ve işaretlerini gördük. Kavurucu sıcaklar birçok şehrimizde içme suyu temininde ciddi sıkıntılar yaşatmıştır. Birçok bölgemizde tarımsal sulama amacıyla yeterli su temin edilememiştir.
Seviyesi düşen yeraltı su kaynaklarına bu kış temiz su kaynaklarından beslemeler yapılmalıdır. Almanya'da bunun uygulama örneği çoktur. Bu tür uygulamalar yapılmadığı zaman önümüzdeki yıllarda su temininde ciddi sıkıntılar yaşanabilir.”
“GEREKLİ DÜZENLEMELER YAPILMALI”
Küresel ısınmanın su kaynakları üzerindeki olumsuz etkilerinin halka daha fazla duyurulması için her yıl “su günleri” etkinlikleri düzenlenmesini öneren Öztürk “Ülkemizde su kaynakları yeterli değil. Şimdiden ülkemizde su kaynaklarının doğru yönetilmesiyle ilgili gerekli düzenlemeler yapılmalı. Aksi durumda önümüzdeki yıllarda içme suyu sanayi suyu ve tarımsal sulama suyu temininde ciddi sıkıntılar baş gösterecektir” dedi.
TBMM Çevre Komisyonu Başkanvekili Öztürk Türkiye'de kavurucu sıcaklardan dolayı mevcut yüzeysel ve yeraltı su kaynakları bilançosunun havza bazında kış gelmeden önce yapılması gerektiğini belirterek geç kalınmasının tarımsal üretim ve içme suyu temini üzerindeki etkisinin şiddetli olacağını sözlerine ekledi.
Öztürk yaptığı açıklamada bu yaz dünyada aşırı sıcaklık rekorları kırıldığını anımsattı.
Dünyada son 130 yıldır hava sıcaklığının ölçüldüğünü belirten Öztürk “Bu yıl 130 yılın en sıcak yazıyla birlikte çölden gelen aşırı ve kavurucu sıcak hava dalgası deniz göl ve akarsu gibi yüzeysel suların daha fazla buharlaşmasına neden oldu. Aşırı sıcaklardan dolayı bazı göller akarsular ve dereler kurudu” dedi.
Sıcaklar nedeniyle barajların doluluk oranı ve elektrik üretiminin önemli ölçüde düştüğünü anlatan Öztürk bazı şehirlerde içme suyu temininde sık aralıklarla kısıtlamalara gidildiğini anlattı.
Öztürk “Sık aralıklarla su kesintisinin olduğu şehirlerde vatandaşa sunulan suyun temiz ve hijyenik olması mümkün değildir. Belli süre su bulunmayan şebekeler paslanır ve yeniden su verildiğinde ilk 5-10 dakika paslı su akar. Dolayısıyla sürekli kesilen içme sularının kirli olması kuvvetle muhtemeldir” diye konuştu.
TARIMSAL ÜRETİMİ DE ETKİLEDİ
Öztürk aşırı sıcakların bazı bölgelerde toprağın nemini buharlaştırarak bitkiyi terlettiğini toprağın kuruduğunu söyledi.
Bitkileri ve meyve ağaçlarını sulamak için daha fazla ve sık sulama suyuna ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Öztürk “Tarımsal üretimde kısıtlı sulama ürün kalitesini ve miktarını düşürür. Kalitesi düşen tarımsal ürünleri pazarlamak çok zordur. Kavurucu sıcaklar altında tarımsal alanlarda vahşi sulama yapmak hem toprak hem de su kaynakları için cinayettir” şeklinde konuştu.
Küresel ısınmanın küresel su krizi anlamına geleceğine işaret eden Mustafa Öztürk şöyle devam etti:
“Küresel ısınmadan en fazla etkilenecek olan ülkelerden biri de Türkiye'dir. Bu yüzden suyu doğru yönetmek zorundayız. Aksi durumda ülkemizin Akdeniz ve Güneydoğudan başlayarak çöl iklimi etkisi altına daha fazla girmesi kuvvetle muhtemeldir. Buna 'dur' diyecek önlemleri derhal almalıyız. Bu yaz Türkiye'de çöl ikliminin ilk ciddi izlerini ve işaretlerini gördük. Kavurucu sıcaklar birçok şehrimizde içme suyu temininde ciddi sıkıntılar yaşatmıştır. Birçok bölgemizde tarımsal sulama amacıyla yeterli su temin edilememiştir.
Seviyesi düşen yeraltı su kaynaklarına bu kış temiz su kaynaklarından beslemeler yapılmalıdır. Almanya'da bunun uygulama örneği çoktur. Bu tür uygulamalar yapılmadığı zaman önümüzdeki yıllarda su temininde ciddi sıkıntılar yaşanabilir.”
“GEREKLİ DÜZENLEMELER YAPILMALI”
Küresel ısınmanın su kaynakları üzerindeki olumsuz etkilerinin halka daha fazla duyurulması için her yıl “su günleri” etkinlikleri düzenlenmesini öneren Öztürk “Ülkemizde su kaynakları yeterli değil. Şimdiden ülkemizde su kaynaklarının doğru yönetilmesiyle ilgili gerekli düzenlemeler yapılmalı. Aksi durumda önümüzdeki yıllarda içme suyu sanayi suyu ve tarımsal sulama suyu temininde ciddi sıkıntılar baş gösterecektir” dedi.
TBMM Çevre Komisyonu Başkanvekili Öztürk Türkiye'de kavurucu sıcaklardan dolayı mevcut yüzeysel ve yeraltı su kaynakları bilançosunun havza bazında kış gelmeden önce yapılması gerektiğini belirterek geç kalınmasının tarımsal üretim ve içme suyu temini üzerindeki etkisinin şiddetli olacağını sözlerine ekledi.