... susmaların bir sonbaharı olurmuş meğer
yapraklar candan koparmış can dipsiz feryatlardan...
yarım kalmış bir sözüm vardı dinlemedin...
hoyratça hırpaladığın masum zamanlarda küstürmüştün benim gerçeğimi
bir yürek dolusu ağlarken avuçlarında
gözyaşlarımda hiç gizlemedim ki
gecelerin şerrine kapılır da
iki çift lafında sus olur mu sandın yoksa?
bir daha hiç ağlamaz mı sandın avuçlarından düşerse...
buz gibi soğuk bir yağmur damlasıyla kilitlerken dudaklarımda baharı
ruhunun çıplak yalnız kışları geçer mi sandın yoksa?
susmaya alışkındı oysa sana çoğalttıklarım...
keder içinde hazin sabırlar doğururken özlemin
bir dokunsan anlardın canım nasıl da kırgın..
...susmaların ne çok kalabalığı varmış meğer
"gitme" içindeki en yalnız kelime...
sesin bıçak gibi kestiğinde ömrüm yüz çevirdi benden
yine de içinde sen varsın diye beyaz bir masalla avutmadım yüreğimi..
sözlerin tuz basarken yarım kalmışlığımın çıkmaz yollarına
kocaman dağları sımsıkı tuttum içimde
ufacık bir taş parçası düşürmedim ayak izlerine...
yarım kalmış bir sözüm... dinlemediğin...
şimdi son nefesini veremiyor bende...
... gelişi güzel ayrılıklardı benimki..
senin kadar esaslı hiç gitmedim senden...