Seni ben ölümün en sıcak anında sevdim
Sana uzanan bütün yolların kaldırım taşlarında terim vardır sevgili... Kan ter içinde çıkılan bütün yokuşlarda ayak izlerim... Seni ben ölümün en sıcak anında sevdim...
Azrail dayanmıştı kapıma... Bırak diyordu... Ruhunu bana bırak... Olmaz dedim... Defettim azraili... Ruhum dedim, başkasının... Sevdiğimin dedim... Direndim ölmemeye... bulutların gözlerimi kaplamasına, toprağın üzerimi örtmesine direndim... Baş kaldırdım azraile...
Biliyordum çünkü beni ne kadar çok sevdiğini... Ben ruhumu azraile teslim edersem, senin de edeceğini biliyordum... Kendi ölümümden daha çok acı verirdi bu bana... Dayanamaz ve öbür dünyayı da yok ederdim uğruna...
Sen de direniyorsun biliyorum... Yaşamaya, ölmemeye direniyorsun... Haritanın öbür ucundan gelen rüzgârlar söylüyor bunları bana her gece... Seni anlatıyorlar bana... Sıcaklığını dolduruyorlar koynuma... Koruyorlar beni ölümden...
Ama bir gün ne kadar dirensek de karışacağız toprağa... Ne kadar korusa da sevgimiz bizi azrailin dişlerinden, ne kadar başkaldırsak da koynumuza dolan rüzgârların gücüyle Azraili bir gün bırakıp gideceğiz dünyayı arkada...
Aynı kefenle gömsünler bizi ve mavi olsun kefenimiz... umudun rengi mavi... Çünkü biliyorum ki sevgili, umut sadece umutsuzlukta yoktur... Biz yokken de...
Umudunu sıcak tut sevgili... Azrail'e direnen sevda biz ölsek de büyütecek dağlardaki kardelenleri nasılsa....