İnsanlar yaşadıkları hayatları boyunca karşılarına çıkan olanakları, fikirleri, etkinlikleri, sevdiklerini, hobilerini aklınıza ne gelirse her şeyi önem sıralarına koyarlar. Hayatlarını da buna göre programlarlar. İnsanların verdikleri her kararda bu önem sırası vardır. İnsan çok sevdiği birini daha az sevdiğine tercih edebilir, hatta o sevdiğini hayatının merkezi haline bile getirebilir. Artık onun için sevdiğinden daha önemli bir şey yoktur bu hayatta. Bazısı tuttuğu futbol takımı için kendini kahreder ya da sevinçten çıldırır. Kimine göre dünyada en önemli şey paradır, maldır, mülktür. Bunlar hayatının en önemli şeyleridir. Kimi kendini bilime vermiştir, kimisi sanata, ortak noktaları yaptıkları işlerin hayatlarının merkezi olmasıdır. Bazı aileler için çocukları hayatlarının merkezidir, kimisi için hayvanları. Bazısı için şöhret kimisi için de iktidar olmak hayatının en önemli nedenidir. Bu saydığımız örnekler sadece birkaçıdır bu hayatın. Aslında yukarıdakilerin yaptıklarında dinen hiçbir sakınca yoktur. Sakınca şuradadır ki, insanlar şu iğreti hayatın koşturmalarından Allah’ı dini unutmuşlar ya da çok az hatırlamaktadırlar. Bazıları da sahip olduklarını (ki aslında insanın sahip olduğu hiçbir şey yok), Allah’a tercih ederler. Belki onlara sorsanız olur mu öyle şey derler ama oluyor işte.
Cuma namazı vakti geldiğinde insanlar ticaret ve para hırsı yüzünden namaza gitmezse, sevdikleri istemiyor diye namaz kılmazsa, parası, malı, mülkü azalacağını düşünüp zekat vermezse, günlük koşuşturmalar sahip oldukları canlı-cansız her şey Allah’ı anmayı unutturursa, şöhret peşinde koşmak Allah yolunda yürümekten daha güzel görünüyorsa, iktidar güç sahibi olmak için dinin bütün değerleri ayak altına alınıyorsa, haram olmayan helal olan birçok şey bize Allah’ı unutturuyorsa, gelin bunlardan vazgeçelim. Eğer sonsuz ahiret yurdunu şu kısa iğreti hayata tercih ediyorsak Allah’ı ve onun dinini hayatımızın merkezine koyalım. Eğer hayatımızdaki şeyleri önem sırasına göre yapıyorsak ilk sıraya Allah’ı ve onun emirlerini almalıyız. Bir tercih yapacağımız zamanda bizi yaratanı tercih etmeliyiz. Sonuçta hepimizin gideceği yer belli; e kimsede yanına bir şey götürmediğine göre…
Hepimiz (iman eden müminler dahil) Allah’ı ve dinini hayatımızın merkezine koymalı ve ona göre yaşamalıyız. Sonuçta insanın yaşayış tarzını bu şekilde biçimlendirmesinin, haşa Allah’a bir faydası dokunacak hali yok. Bunu Allah’ın bizden istediklerini en iyi şekilde yerine getirebilmek, kendimizi ahiretteki ateş azabından korumak ve Allah’ın rızasını kazanarak bizlere Kuran’da vaat edilen, altından ırmaklar akan cennete girebilmek için yapmalıyız.
Cuma namazı vakti geldiğinde insanlar ticaret ve para hırsı yüzünden namaza gitmezse, sevdikleri istemiyor diye namaz kılmazsa, parası, malı, mülkü azalacağını düşünüp zekat vermezse, günlük koşuşturmalar sahip oldukları canlı-cansız her şey Allah’ı anmayı unutturursa, şöhret peşinde koşmak Allah yolunda yürümekten daha güzel görünüyorsa, iktidar güç sahibi olmak için dinin bütün değerleri ayak altına alınıyorsa, haram olmayan helal olan birçok şey bize Allah’ı unutturuyorsa, gelin bunlardan vazgeçelim. Eğer sonsuz ahiret yurdunu şu kısa iğreti hayata tercih ediyorsak Allah’ı ve onun dinini hayatımızın merkezine koyalım. Eğer hayatımızdaki şeyleri önem sırasına göre yapıyorsak ilk sıraya Allah’ı ve onun emirlerini almalıyız. Bir tercih yapacağımız zamanda bizi yaratanı tercih etmeliyiz. Sonuçta hepimizin gideceği yer belli; e kimsede yanına bir şey götürmediğine göre…
Hepimiz (iman eden müminler dahil) Allah’ı ve dinini hayatımızın merkezine koymalı ve ona göre yaşamalıyız. Sonuçta insanın yaşayış tarzını bu şekilde biçimlendirmesinin, haşa Allah’a bir faydası dokunacak hali yok. Bunu Allah’ın bizden istediklerini en iyi şekilde yerine getirebilmek, kendimizi ahiretteki ateş azabından korumak ve Allah’ın rızasını kazanarak bizlere Kuran’da vaat edilen, altından ırmaklar akan cennete girebilmek için yapmalıyız.