VAKİT GELDİ
Cüneyd-i Bağdâdî, insanlara ilim öğretmek için bir meclis kurdu. Herkes bu sohbetlere gelip istifâde etmeye başladı. Bir gün hıristiyan fakat hıristiyan olduğuna dâir görünüşte bir alâmeti bulunmayan bir genç, Cüneyd-i Bağdâdî'nin sohbet ettiği meclise gelip, Cüneyd-i Bağdâdî'ye şöyle dedi:
"Ey üstâd! Hazret-i Peygamber buyuruyor ki:
"Müminin firâsetinden korkunuz. Çünkü o, Allahü teâlânın nûru ile bakar." Bunun mânâsı nedir?"
Cüneyd-i Bağdâdî bir müddet sustu. Sonra başını kaldırıp;
"Müslüman ol. Müslüman olmak zamânın geldi." buyurdu. Meğer o genç hıristiyan imiş. Hemen zünnârını kesip orada müslüman oldu.
İmâm-ı Yâfiî buyuruyor ki: "İnsanlar, bu hâdisede, Cüneyd-i Bağdâdî'nin bir kerâmeti var zanneder. Halbuki, bu hâdisede onun iki kerâmeti vardır. Birisi, o gencin hıristiyan olduğunu bilmesi, diğeri de, gencin, müslüman olma vaktinin geldiğini bilmesidir."
Kaynak: Evliyalar Ansiklopedisi, İhlas Yayınları
Cüneyd-i Bağdâdî, insanlara ilim öğretmek için bir meclis kurdu. Herkes bu sohbetlere gelip istifâde etmeye başladı. Bir gün hıristiyan fakat hıristiyan olduğuna dâir görünüşte bir alâmeti bulunmayan bir genç, Cüneyd-i Bağdâdî'nin sohbet ettiği meclise gelip, Cüneyd-i Bağdâdî'ye şöyle dedi:
"Ey üstâd! Hazret-i Peygamber buyuruyor ki:
"Müminin firâsetinden korkunuz. Çünkü o, Allahü teâlânın nûru ile bakar." Bunun mânâsı nedir?"
Cüneyd-i Bağdâdî bir müddet sustu. Sonra başını kaldırıp;
"Müslüman ol. Müslüman olmak zamânın geldi." buyurdu. Meğer o genç hıristiyan imiş. Hemen zünnârını kesip orada müslüman oldu.
İmâm-ı Yâfiî buyuruyor ki: "İnsanlar, bu hâdisede, Cüneyd-i Bağdâdî'nin bir kerâmeti var zanneder. Halbuki, bu hâdisede onun iki kerâmeti vardır. Birisi, o gencin hıristiyan olduğunu bilmesi, diğeri de, gencin, müslüman olma vaktinin geldiğini bilmesidir."
Kaynak: Evliyalar Ansiklopedisi, İhlas Yayınları