Geceydi seni bana taşıyan…
Sen geceye yakındın, ben de sana…
Ağır aksak işleyen zamanın düşürdüğü tuzaklardan kurtulup geldin, hoş geldin.
Korkularınla, sırlarınla ve sadece gözlerine derin bakanların görebileceği acılarınla geldin, iyi ki geldin…
Bekleyişlerimin içine hapsettiğim özlemlerim vardı. Soramadığım sorularım…
Hiç dokunmadığım anılarım vardı…
Şimdi özgür bıraktım özlemi.
Şimdi hüzün de sevinç de dolayısıyla yaşanıyor bende.
Sorular cevaplarını buluyor, anılar canlanıyor, çünkü çünkü sen geldin.
Susmak ne kadar çok akıllandırmış beni…
Ne çok biriktirmişim kelimelerimi…
Bir bir dökülürken dilimden sevda sözcükleri senin o tedirgin duruşun bile durduramıyor beni.
Seninle olmanın, seninle yaşamanın ve zamanı sadece seninle paylaşmanın eşsiz hazzını duyumsuyorum, ne iyi ettin de geldin…
Bir büyüysen bozulma!
Bir hayali yaşıyorsak kaybolma!
Hep biz çözecek değiliz ya gerçeğin düğümlerini, bırak kendi halinde kalsın.
Ruhuna talibim ben asıl gerçek bu.
Dedim ya, sen geldin. Bir de mavi var öyle ya…
Nereye saklamıştım maviyi?
Kimlerden gizlemiştim de yok sansınlar istemiştim?
Bak, güneş bile mavi mavi parlıyor görüyor musun?
Yavaş yavaş yok oluyor yüreğimin gri katmanları.
Maviyle anılıyor görebildiğim her şey.
En çok maviye tutkunum ben, bu yüzden mavi sen oluyorsun, çocuk gibi seviniyorum.
Sen maviyle geldin…
Sahi, çocuk olmayı ne kadar özlemişim ben…
Senin içindeki çocukla oynayacak bendeki çocuk.
Yalansız ve saf olacak. Kumdan kaleler yapacak, içine seni koyacak.
Kaleyi yıkacak, seni kurtaracak, kahraman olacak.
Çığlıklar atacak, yorulmayacak, sensiz hiçbir oyunda “ebe” olmayacak.
Korkma, içindeki o çocuk hep yaşayacak, kimsenin zarar vermesine izin vermeyeceğim.
Çünkü sen o çocukla varsın, o çocukla geldin.
Yoktum ben, senden önce yoktum sanki. Sen geldin varlığını bildim.
Sen geldin, bir dokunuşun, bir öpüşün nasıl da büyük bir hazza dönüştüğünü gördüm.
Sen geldin ben oldum, aşk oldum.
Sen geldin…
Ama ne güzel geldin..
Iyiki geldin ..
Sen geceye yakındın, ben de sana…
Ağır aksak işleyen zamanın düşürdüğü tuzaklardan kurtulup geldin, hoş geldin.
Korkularınla, sırlarınla ve sadece gözlerine derin bakanların görebileceği acılarınla geldin, iyi ki geldin…
Bekleyişlerimin içine hapsettiğim özlemlerim vardı. Soramadığım sorularım…
Hiç dokunmadığım anılarım vardı…
Şimdi özgür bıraktım özlemi.
Şimdi hüzün de sevinç de dolayısıyla yaşanıyor bende.
Sorular cevaplarını buluyor, anılar canlanıyor, çünkü çünkü sen geldin.
Susmak ne kadar çok akıllandırmış beni…
Ne çok biriktirmişim kelimelerimi…
Bir bir dökülürken dilimden sevda sözcükleri senin o tedirgin duruşun bile durduramıyor beni.
Seninle olmanın, seninle yaşamanın ve zamanı sadece seninle paylaşmanın eşsiz hazzını duyumsuyorum, ne iyi ettin de geldin…
Bir büyüysen bozulma!
Bir hayali yaşıyorsak kaybolma!
Hep biz çözecek değiliz ya gerçeğin düğümlerini, bırak kendi halinde kalsın.
Ruhuna talibim ben asıl gerçek bu.
Dedim ya, sen geldin. Bir de mavi var öyle ya…
Nereye saklamıştım maviyi?
Kimlerden gizlemiştim de yok sansınlar istemiştim?
Bak, güneş bile mavi mavi parlıyor görüyor musun?
Yavaş yavaş yok oluyor yüreğimin gri katmanları.
Maviyle anılıyor görebildiğim her şey.
En çok maviye tutkunum ben, bu yüzden mavi sen oluyorsun, çocuk gibi seviniyorum.
Sen maviyle geldin…
Sahi, çocuk olmayı ne kadar özlemişim ben…
Senin içindeki çocukla oynayacak bendeki çocuk.
Yalansız ve saf olacak. Kumdan kaleler yapacak, içine seni koyacak.
Kaleyi yıkacak, seni kurtaracak, kahraman olacak.
Çığlıklar atacak, yorulmayacak, sensiz hiçbir oyunda “ebe” olmayacak.
Korkma, içindeki o çocuk hep yaşayacak, kimsenin zarar vermesine izin vermeyeceğim.
Çünkü sen o çocukla varsın, o çocukla geldin.
Yoktum ben, senden önce yoktum sanki. Sen geldin varlığını bildim.
Sen geldin, bir dokunuşun, bir öpüşün nasıl da büyük bir hazza dönüştüğünü gördüm.
Sen geldin ben oldum, aşk oldum.
Sen geldin…
Ama ne güzel geldin..
Iyiki geldin ..