Gözlerin geceyle arkadaş olmuş görmeyeli..
Duruşun denizin durgunluğuna benziyor, bakışlarının ışıkları sönmüş
yılgın,ürkek ve suskun..
Çok şeyi mi kaybettirdi zaman sana, yoksa kazanamadıklarına mı üzülüyorsun?
Kaç ay oldu, kaç koca yıl geçti bensiz?... Sensiz geçtiği gibi..
..Hatırlamıyorum, sanırım uzun oldu.
Ne çok şey değişmiş öyle değil mi, aslında hiçbir şey değişmemişken...
Yaşadıklarımız bir yana hayallerimiz vardı oysa gerçekleştirmek istediğimiz..
Bir tekne kiralayıp denizin gezinip uzun uzun sohbet edecektik.
Denizin mavisi, sessizlik ve biz..
Bisiklet turuna çıkacaktık bir sabah. Bitmek bilmez hayallerimizle yanında ekmek arası umut da kahvaltımız...
Sırtımızda yorgunluğumuz, biraz ilerimizde beklentilerimiz ve biz.
Tıpkı birlikte Nevşehir'de peri bacalarını gezdiğimiz o mutlu gün gibi, hiç bilmediğimiz bir yere gidecektik. Dostluğumuz, heyecanımız ve biz...
Lise anılarımızı konuşup gülüşürken, yine lise aşklarımızı hiç bıkıp usanmadan anlatırken birbirimize birlikte ağlayacaktık.
Yine durup uzaklara bakıp "biz hiç ayrılmayacağız değil mi?" diyecektik bahçede dut ağacının bir dalında sen, bir dalında ben otururken...
Yaşayacağımız çok şey vardı DOSTUM!
Birbirimize söz vermiştik. İleride kızım olursa senin ismini koyacaktım, sende kızın olursa benim ismimi... Dostluğumuz çocuklarımızda da yaşasın demedik mi?
Önemli olan dostluğumuzun kaç sene olduğu değil, az zamana çok paylaşım sığdırmaktı ve başardık da.. Altı seneye sekiz seneye sekiz asırlık yaşam sığdırdık belki de.
Hayallerimiz yaşadıklarımız gibi canlıydı hep. Biz çok farklıydık..
Sahilde çocukluğumuzu konuşurken yine ben sana çok sevdiğim babamı anlatacatım, sen de gözlerini kısıp başını omuzuma yaslayacaktın.Sonra bir fıkra anlatıp beni güldürmek için uğraşacaktın bir yandan gözyaşlarını silerken...
Bir gün ayrılsak da hiçkimse birbirimiz gibi olmayacaktı.. OLmadı da.
Sözlerini bizim uydurduğumuz, hiç duymadığımız bir şarkı söylerdik.. Sonra ben cümleleri birbiri ardına sıralayıp şarkı sonunda şiire çevirirdim.
"Aa nefis oldu bu sözleri hemen yazalım." demeni özledim.
Anılarımızı, hayallerimizi,yaşadıklarımızı ve yaşayamadıklarımızı
ben seni çok özledim dostum!
Nasıl oldu da bir gün gururun o acımasız kapısı çarptı yüzümüze..
Neydi beni bu kadar hoyrat, seni bu kadar umarsız yapan?
"Ne sen beni bir daha ara.Ne de ben." dedirten sudan sebep neydi,inan hatırlamıyorum.
Tartışmalarımız ve barışmalarımız bile keyifle geçerken.. bazen en yetişkin bazen en çocuk olurken bir gün böylesine kopacağımız hiç aklıma gelmemişti.
Ve biten dostluğumuzun ardından akan gözyaşlarımız hiçbirşeyi geri getirmeye yetmedi.
Yoktun! Yokluğun soğuk bir betona düşmek gibi birşeydi.
Ama "HERŞEYDE BİRAZ SEN VARDIN..."
Yıllar sonra seni bir banka gişesinde görmek içimi bir başka acıttı. Hiç değişmemişsin.
Hüzün elbisesi sana yakışmamış sadece.
Konuşmakla konuşmamak arasında tereddüt ettik önce ama beraber geçirdiğimiz günlerin, kardeşliğimizin hatrı vardı.
Ne kadar resmiydik farkettin mi?
"Neler değişti?" dedim.
"Çok şey.." sustun.. "Yoo aslında hiçbir şey" dedin..
Sustuk sonra.
Ama gözlerimiz destan yazdı, olmadığımız senelerin özlemine.
Ne sen bir ben, ne ben bir sen bulabiliriz.Yaşandı bitti bir çok şey..
Hiç birşey eskisi gibi olamazdı zaten.
Bir daha görüşmesek de hayatıma giren herkes seni tanıycak dostum,
Ve kızım olursa senin isminle yaşayacak. bunu bil.
Susma zamanı şimdi..
Mutlu kal Can'dostum
HOŞÇAKAL !
Duruşun denizin durgunluğuna benziyor, bakışlarının ışıkları sönmüş
yılgın,ürkek ve suskun..
Çok şeyi mi kaybettirdi zaman sana, yoksa kazanamadıklarına mı üzülüyorsun?
Kaç ay oldu, kaç koca yıl geçti bensiz?... Sensiz geçtiği gibi..
..Hatırlamıyorum, sanırım uzun oldu.
Ne çok şey değişmiş öyle değil mi, aslında hiçbir şey değişmemişken...
Yaşadıklarımız bir yana hayallerimiz vardı oysa gerçekleştirmek istediğimiz..
Bir tekne kiralayıp denizin gezinip uzun uzun sohbet edecektik.
Denizin mavisi, sessizlik ve biz..
Bisiklet turuna çıkacaktık bir sabah. Bitmek bilmez hayallerimizle yanında ekmek arası umut da kahvaltımız...
Sırtımızda yorgunluğumuz, biraz ilerimizde beklentilerimiz ve biz.
Tıpkı birlikte Nevşehir'de peri bacalarını gezdiğimiz o mutlu gün gibi, hiç bilmediğimiz bir yere gidecektik. Dostluğumuz, heyecanımız ve biz...
Lise anılarımızı konuşup gülüşürken, yine lise aşklarımızı hiç bıkıp usanmadan anlatırken birbirimize birlikte ağlayacaktık.
Yine durup uzaklara bakıp "biz hiç ayrılmayacağız değil mi?" diyecektik bahçede dut ağacının bir dalında sen, bir dalında ben otururken...
Yaşayacağımız çok şey vardı DOSTUM!
Birbirimize söz vermiştik. İleride kızım olursa senin ismini koyacaktım, sende kızın olursa benim ismimi... Dostluğumuz çocuklarımızda da yaşasın demedik mi?
Önemli olan dostluğumuzun kaç sene olduğu değil, az zamana çok paylaşım sığdırmaktı ve başardık da.. Altı seneye sekiz seneye sekiz asırlık yaşam sığdırdık belki de.
Hayallerimiz yaşadıklarımız gibi canlıydı hep. Biz çok farklıydık..
Sahilde çocukluğumuzu konuşurken yine ben sana çok sevdiğim babamı anlatacatım, sen de gözlerini kısıp başını omuzuma yaslayacaktın.Sonra bir fıkra anlatıp beni güldürmek için uğraşacaktın bir yandan gözyaşlarını silerken...
Bir gün ayrılsak da hiçkimse birbirimiz gibi olmayacaktı.. OLmadı da.
Sözlerini bizim uydurduğumuz, hiç duymadığımız bir şarkı söylerdik.. Sonra ben cümleleri birbiri ardına sıralayıp şarkı sonunda şiire çevirirdim.
"Aa nefis oldu bu sözleri hemen yazalım." demeni özledim.
Anılarımızı, hayallerimizi,yaşadıklarımızı ve yaşayamadıklarımızı
ben seni çok özledim dostum!
Nasıl oldu da bir gün gururun o acımasız kapısı çarptı yüzümüze..
Neydi beni bu kadar hoyrat, seni bu kadar umarsız yapan?
"Ne sen beni bir daha ara.Ne de ben." dedirten sudan sebep neydi,inan hatırlamıyorum.
Tartışmalarımız ve barışmalarımız bile keyifle geçerken.. bazen en yetişkin bazen en çocuk olurken bir gün böylesine kopacağımız hiç aklıma gelmemişti.
Ve biten dostluğumuzun ardından akan gözyaşlarımız hiçbirşeyi geri getirmeye yetmedi.
Yoktun! Yokluğun soğuk bir betona düşmek gibi birşeydi.
Ama "HERŞEYDE BİRAZ SEN VARDIN..."
Yıllar sonra seni bir banka gişesinde görmek içimi bir başka acıttı. Hiç değişmemişsin.
Hüzün elbisesi sana yakışmamış sadece.
Konuşmakla konuşmamak arasında tereddüt ettik önce ama beraber geçirdiğimiz günlerin, kardeşliğimizin hatrı vardı.
Ne kadar resmiydik farkettin mi?
"Neler değişti?" dedim.
"Çok şey.." sustun.. "Yoo aslında hiçbir şey" dedin..
Sustuk sonra.
Ama gözlerimiz destan yazdı, olmadığımız senelerin özlemine.
Ne sen bir ben, ne ben bir sen bulabiliriz.Yaşandı bitti bir çok şey..
Hiç birşey eskisi gibi olamazdı zaten.
Bir daha görüşmesek de hayatıma giren herkes seni tanıycak dostum,
Ve kızım olursa senin isminle yaşayacak. bunu bil.
Susma zamanı şimdi..
Mutlu kal Can'dostum
HOŞÇAKAL !