Kumla değil lazerle eskiyor bir kot 20 dolara mal oluyor SON günlerde jean ve denim üretiminde kullanılan ’taşlama’, bir başka deyişle ’kumlama’ yönteminin zararlarını anlatan Mavi Jeans’in patronu Sait Akarlılar, "Bir jean üretiminin Türkiye’de ortalama maliyeti 10 dolar. Kaliteli üretim ve işçi sağlığını göz önünde bulunduran koşullarla üretim yaptığımız için bizde 20 dolar. Ayrıca kumlama yöntemiyle değil lazer teknolojisi ile çalışıyoruz" dedi.
JEAN üretiminde ’taşlama’ diğer bir adıyla ’kumlama’ yapan işçilerin karşılaştığı ölüm tehlikesi sektör temsilcilerini de harekete geçirdi. Sağlıksız koşullarda yapılan merdiven altı üretimden şikayet eden Mavi Jeans markasının sahibi Erak Giyim’in Yönetim Kurulu Başkanı Sait Akarlılar, "Dünyanın en önemli markalarına üretim yapıyoruz. Bunun yanı sıra Mavi Jeans ile dünya markası yarattık. Bunları yaparken işçi sağlığı ve kaliteli üretimi tercih ettik. Biz çarşı pazar firmaları ile çalışmadık, Erak Giyim olarak işçi sağlığı ve kaliteli üretim için bunun iki katı maliyetle üretim yapıyoruz" dedi.
Lazer kullanıyoruz
Denim ve jean üretiminde lazer ve zımpara kullandıklarını anlatan Sait Akarlılar, şu bilgileri verdi: "Üretimimizi ileri teknoloji ile yapıyoruz. Kot kumlama denilen sistem, jeanin eski bir görüntüye kavuşması için yapılıyor. Ancak biz bunu lazer teknolojisi ile yapıyoruz. Bir de zımparalama yöntemini kullanıyoruz. Bu sistemi kurmak çok pahalı. Ancak daha verimli ve daha kaliteli ürün elde ediyoruz. Ayrıca kot kumlama tekniğini günümüz üreticilerinin de kullanmaması gerekiyor."
Kalite maliyeti artırıyor
Dünyanın en büyük markalarına üretim yaptıklarını vurgulayan Sait Akarlılar, şu değerlendirmeyi yaptı: "Bugün Amerika ve Avrupa pazarına üretim yapan bir firmanın hata şansı bulunmuyor. En kaliteli üretimi yapmak zorundasınız. Bugün Türkiye’de bir jeanin ortalama üretim maliyeti 10 dolar. Bizdeki maliyet ise bunun iki katı. Kullandığımız kumaşın kalitesi, uyguladığımız teknoloji ve işçi sağlığını göz önünde bulunduran üretim koşullarımız bu maliyeti 20 dolara çıkarıyor."
Hastalanan olmadı
Türkiye’de merdiven altı üretimin çok fazla olduğuna dikkat çeken Sait Akarlılar, şöyle konuştu: "Bugün kaliteli üretimde dünyada ilk üçe girebiliriz. Bunun için yabancılar bizi tercih ediyor. Bu üretim tesislerinde çalışanlarda bizim için çok önemli. Havalandırma sistemleri, yürüyüş alanları, maskeleri ve güvenlikleri en üst düzeydedir. Bugüne kadar meslek hastalığına yakalanan tek bir çalışanımız olmadı. Her yıl kontrollerini yaptırıyoruz. Ancak herhangi bir sorun ile karşılaşmadık. Çünkü biz teknolojiyi insan sağlığına verimli olarak kullanıyoruz."
Lazer makineleri 125 bin Euro’dan başlıyor
LAZER teknolojinin pahalı bir sistem olduğunu belirten Sait Akarlılar, şöyle konuştu: "Denimin üzerindeki boya lazer ışınları ile yok ediliyor ve ürüne aşınmış eski bir görüntü kazandırıyor. Bu moda Türkiye’de ve dünyada en çok tercih edilenlerden birisi. Bu lazer makinesinin fiyatı 125 bin Euro’yu buluyor. Oldukça pahalı bir sistem ancak en sağlıklı ve en verimli ürünleri bu teknoloji ile elde edebiliyorsunuz."
Taşla yıkamak insan sağlığını tehdit etmez
KOT taşlamanın Türkiye’de yanlış algılandığını da belirten Sait Akarlılar, şu bilgileri verdi: "Kot taşlama denen sistem aslında üretimden sonra taşla yapılan yıkamadır. Bunun sağlık üzerinde herhangi bir riski bulunmuyor. Ayrıca taşla yıkama deniyor. Kot kumlama ise ürüne eskiymiş havası vermek için yapılıyor. Ancak bunun kumlama tekniğiyle yapıldığı hemen belli oluyor ve Türkiye’de büyük üretim tesislerinde bu sistem neredeyse hiç kullanılmıyor."
Mısırlı, Türk işçisi kadar çalışkan değil
GRUP olarak Mısır’da da üretim tesisleri bulunduğuna dikkat çeken Sait Akarlılar, "Biz Amerika’ya yapılan ihracattaki kolaylıklar nedeniyle Mısır’da yatırım yaptık. Ancak Türk insanın çalışkanlığını bu bölgedeki insanlarda göremedik. Üretim maliyetleri düşük ancak bizim işçimiz daha kaliteli ve verimli çalışıyor."
Tekstil ve hazır giyime 200 milyar dolar yatırıldı
TÜRKİYE’de tekstil ve hazır giyim sektörüne bugüne kadar 200 milyar doların üzerinde yatırım yapıldığı bilgisini veren Sait Akarlılar, "İşçilik maliyetleri, döviz kurları, üretim maliyetleri sektörü olumsuz yönde etkiliyor. Açıklanan eylem ve strateji planının daha çok yeni kurulan firmalara yararlı olacağını düşünüyorum. Bu saatten sonra üretimi doğuya taşımamız çok zor. Açıklanan plan ve strateji daha çok yeni firmalar için geçerli olacak" dedi.
Ruhsatsız atölyeler işçiyi tehlikeye atıyor
KOT taşlama işinde çalışan işçilerin meslek hastalıklarına yakalanmalarının medyada yer almasının ardından "merdiven altı" olarak bilinen kayıt dışı atölyelerinde incelemeler başladı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, kot taşlama işinde çalışan işçilerin meslek hastalıklarına yakalanmalarına ilişkin haberleri ihbar kabul ederek, kaydı olmayan iş yerleriyle ilgili denetim yapmak üzere müfettiş görevlendirmesiyle başlayan süreçte işçi ölümleri de dikkat çekiyor.
Ruhsatsız atölyeler
Kot taşlama işleminin sağlık koşullarından yoksun şekilde yapılması genellikle ruhsatsız atölyelerde gerçekleşiyor. İşçilerin de bir çoğu da sigortasız çalıştırılıyor. İşçiler çalışma koşullarının ilkel ve takılan maskelerin yetersiz olduğunu belirtiyor. Ürünlerin ürünlere modaya uygun bir şekilde eski havası verilmek için yapılan çalışmalarda kum kullanılıyor. Korumasız bir şekilde çalışan işçiler bu yüzden akciğerlere dolan kum tanecikleri akciğer dokusunu tahrip ediyor.
Silikozis nedir
Son dönemde kot taşlama işlerinde çalışan işçilerle anılan silikozis hastalığı, çoğunlukla maden ve taş ocaklarında çalışan işçilerle, çömlekçilerde görülen ve silis tozlarının teneffüs edilmesiyle ortaya çıkan bir akciğer hastalığı olarak biliniyor. Kot pantolonların taşlanması sırasında havaya karışan yoğun kum tozlarının, çalışan işçilerin akciğerlerine dolması nedeniyle, bu işlerde çalışan işçilerde de silikozis hastalığı ortaya çıkabiliyor. Hastalığın belirtileri, çalışılan yerdeki toz yoğunluğuna göre uzun yıllar sonra görülebiliyor. Hastalığın başlıca belirtileri öksürük, kanlı balgam ve teneffüs güçlüğü olarak sıralanıyor. Hastalığın ilerlemesiyle akciğer esnekliğini kaybediyor ve teneffüs güçlüğü yaşanıyor.
Rakamlarla dünya jean pazarı
49 milyar dolarlık bir pazar var.
En büyük üretici ve tüketici Amerika.
Amerika tüketimin yüzde 36’sını oluşturuyor.
Avrupa’nın tüketim oranı ise yüzde 33.
Tüketimin yüzde 18’i Japonya ve Kore’ye ait.
JEAN üretiminde ’taşlama’ diğer bir adıyla ’kumlama’ yapan işçilerin karşılaştığı ölüm tehlikesi sektör temsilcilerini de harekete geçirdi. Sağlıksız koşullarda yapılan merdiven altı üretimden şikayet eden Mavi Jeans markasının sahibi Erak Giyim’in Yönetim Kurulu Başkanı Sait Akarlılar, "Dünyanın en önemli markalarına üretim yapıyoruz. Bunun yanı sıra Mavi Jeans ile dünya markası yarattık. Bunları yaparken işçi sağlığı ve kaliteli üretimi tercih ettik. Biz çarşı pazar firmaları ile çalışmadık, Erak Giyim olarak işçi sağlığı ve kaliteli üretim için bunun iki katı maliyetle üretim yapıyoruz" dedi.
Lazer kullanıyoruz
Denim ve jean üretiminde lazer ve zımpara kullandıklarını anlatan Sait Akarlılar, şu bilgileri verdi: "Üretimimizi ileri teknoloji ile yapıyoruz. Kot kumlama denilen sistem, jeanin eski bir görüntüye kavuşması için yapılıyor. Ancak biz bunu lazer teknolojisi ile yapıyoruz. Bir de zımparalama yöntemini kullanıyoruz. Bu sistemi kurmak çok pahalı. Ancak daha verimli ve daha kaliteli ürün elde ediyoruz. Ayrıca kot kumlama tekniğini günümüz üreticilerinin de kullanmaması gerekiyor."
Kalite maliyeti artırıyor
Dünyanın en büyük markalarına üretim yaptıklarını vurgulayan Sait Akarlılar, şu değerlendirmeyi yaptı: "Bugün Amerika ve Avrupa pazarına üretim yapan bir firmanın hata şansı bulunmuyor. En kaliteli üretimi yapmak zorundasınız. Bugün Türkiye’de bir jeanin ortalama üretim maliyeti 10 dolar. Bizdeki maliyet ise bunun iki katı. Kullandığımız kumaşın kalitesi, uyguladığımız teknoloji ve işçi sağlığını göz önünde bulunduran üretim koşullarımız bu maliyeti 20 dolara çıkarıyor."
Hastalanan olmadı
Türkiye’de merdiven altı üretimin çok fazla olduğuna dikkat çeken Sait Akarlılar, şöyle konuştu: "Bugün kaliteli üretimde dünyada ilk üçe girebiliriz. Bunun için yabancılar bizi tercih ediyor. Bu üretim tesislerinde çalışanlarda bizim için çok önemli. Havalandırma sistemleri, yürüyüş alanları, maskeleri ve güvenlikleri en üst düzeydedir. Bugüne kadar meslek hastalığına yakalanan tek bir çalışanımız olmadı. Her yıl kontrollerini yaptırıyoruz. Ancak herhangi bir sorun ile karşılaşmadık. Çünkü biz teknolojiyi insan sağlığına verimli olarak kullanıyoruz."
Lazer makineleri 125 bin Euro’dan başlıyor
LAZER teknolojinin pahalı bir sistem olduğunu belirten Sait Akarlılar, şöyle konuştu: "Denimin üzerindeki boya lazer ışınları ile yok ediliyor ve ürüne aşınmış eski bir görüntü kazandırıyor. Bu moda Türkiye’de ve dünyada en çok tercih edilenlerden birisi. Bu lazer makinesinin fiyatı 125 bin Euro’yu buluyor. Oldukça pahalı bir sistem ancak en sağlıklı ve en verimli ürünleri bu teknoloji ile elde edebiliyorsunuz."
Taşla yıkamak insan sağlığını tehdit etmez
KOT taşlamanın Türkiye’de yanlış algılandığını da belirten Sait Akarlılar, şu bilgileri verdi: "Kot taşlama denen sistem aslında üretimden sonra taşla yapılan yıkamadır. Bunun sağlık üzerinde herhangi bir riski bulunmuyor. Ayrıca taşla yıkama deniyor. Kot kumlama ise ürüne eskiymiş havası vermek için yapılıyor. Ancak bunun kumlama tekniğiyle yapıldığı hemen belli oluyor ve Türkiye’de büyük üretim tesislerinde bu sistem neredeyse hiç kullanılmıyor."
Mısırlı, Türk işçisi kadar çalışkan değil
GRUP olarak Mısır’da da üretim tesisleri bulunduğuna dikkat çeken Sait Akarlılar, "Biz Amerika’ya yapılan ihracattaki kolaylıklar nedeniyle Mısır’da yatırım yaptık. Ancak Türk insanın çalışkanlığını bu bölgedeki insanlarda göremedik. Üretim maliyetleri düşük ancak bizim işçimiz daha kaliteli ve verimli çalışıyor."
Tekstil ve hazır giyime 200 milyar dolar yatırıldı
TÜRKİYE’de tekstil ve hazır giyim sektörüne bugüne kadar 200 milyar doların üzerinde yatırım yapıldığı bilgisini veren Sait Akarlılar, "İşçilik maliyetleri, döviz kurları, üretim maliyetleri sektörü olumsuz yönde etkiliyor. Açıklanan eylem ve strateji planının daha çok yeni kurulan firmalara yararlı olacağını düşünüyorum. Bu saatten sonra üretimi doğuya taşımamız çok zor. Açıklanan plan ve strateji daha çok yeni firmalar için geçerli olacak" dedi.
Ruhsatsız atölyeler işçiyi tehlikeye atıyor
KOT taşlama işinde çalışan işçilerin meslek hastalıklarına yakalanmalarının medyada yer almasının ardından "merdiven altı" olarak bilinen kayıt dışı atölyelerinde incelemeler başladı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, kot taşlama işinde çalışan işçilerin meslek hastalıklarına yakalanmalarına ilişkin haberleri ihbar kabul ederek, kaydı olmayan iş yerleriyle ilgili denetim yapmak üzere müfettiş görevlendirmesiyle başlayan süreçte işçi ölümleri de dikkat çekiyor.
Ruhsatsız atölyeler
Kot taşlama işleminin sağlık koşullarından yoksun şekilde yapılması genellikle ruhsatsız atölyelerde gerçekleşiyor. İşçilerin de bir çoğu da sigortasız çalıştırılıyor. İşçiler çalışma koşullarının ilkel ve takılan maskelerin yetersiz olduğunu belirtiyor. Ürünlerin ürünlere modaya uygun bir şekilde eski havası verilmek için yapılan çalışmalarda kum kullanılıyor. Korumasız bir şekilde çalışan işçiler bu yüzden akciğerlere dolan kum tanecikleri akciğer dokusunu tahrip ediyor.
Silikozis nedir
Son dönemde kot taşlama işlerinde çalışan işçilerle anılan silikozis hastalığı, çoğunlukla maden ve taş ocaklarında çalışan işçilerle, çömlekçilerde görülen ve silis tozlarının teneffüs edilmesiyle ortaya çıkan bir akciğer hastalığı olarak biliniyor. Kot pantolonların taşlanması sırasında havaya karışan yoğun kum tozlarının, çalışan işçilerin akciğerlerine dolması nedeniyle, bu işlerde çalışan işçilerde de silikozis hastalığı ortaya çıkabiliyor. Hastalığın belirtileri, çalışılan yerdeki toz yoğunluğuna göre uzun yıllar sonra görülebiliyor. Hastalığın başlıca belirtileri öksürük, kanlı balgam ve teneffüs güçlüğü olarak sıralanıyor. Hastalığın ilerlemesiyle akciğer esnekliğini kaybediyor ve teneffüs güçlüğü yaşanıyor.
Rakamlarla dünya jean pazarı
49 milyar dolarlık bir pazar var.
En büyük üretici ve tüketici Amerika.
Amerika tüketimin yüzde 36’sını oluşturuyor.
Avrupa’nın tüketim oranı ise yüzde 33.
Tüketimin yüzde 18’i Japonya ve Kore’ye ait.