Uzmanlar, ailesinde birinci derece akrabalarından birinde çikolata kisti bulunan kadınların da bu hastalığın görülme olasılığının yaklaşık 7 kat daha fazla olduğunu belirterek, “Bu kişiler daha dikkatli olmalı, düzenli muayene olmalıdır” dediler.
Memorial Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Altuğ Semiz, başlangıç döneminde vakaların yüzde 50’sinden fazlasının belirti vermediğini, ancak bunun ağrılı adet görme, ağrılı cinsel ilişki, kronik karın ve kasık ağrısı ile kısırlığa sebep olabilen önemli bir sorun olduğunu söyledi. Semiz “Rahim içinde bulunan, her ay gebeliğe ev sahipliği yapacak şekilde hazırlanan ve gebelik olmadığı zaman yeterli hormon desteğinden yoksun kalması nedeniyle adet kanaması halinde dökülen özel hücre tabakasına ‘endometrium’ adı verilir. Endometrioma ise yumurtalık dokusu içinde eski kanın birikmesiyle oluşur ve bu kistin içinde bulunan sıvı görünüm olarak çikolatayı andırır. Bu hücrelerin vücutta rahim dışında başka bir alanda yer alması, endometriozis (çikolata kisti) hastalığı olarak adlandırılır” dedi.
En sık görüldüğü yerin yüzde 75 oranında yumurtalıklar olduğunu anımsatan Semiz, çikolata kistinin üreme çağındaki kadınların hastalığı olduğunu anlattı. Tüm kadınların yüzde 3-5’inde, çocuk sahibi olmakta güçlük çeken çiftlerin yüzde 40′ında ortaya çıktığını anımsatan Semiz, şöyle devam etti:
“Çikolata kisti çok nadir olarak menopozdaki kadınlarda ve çok genç hastalarda görülmektedir. Hangi faktörlerin çikolata kistine neden olduğu bilinmemektedir. İki nedene bağlı olarak ortaya çıktığı düşünülmektedir. İlki genetik yatkınlığı bulunan kadınlarda, karın içerisinde yer alan belirli yüzeylerde veya dokularda hücrelerin yapısal değişikliğe uğraması ve rahim iç tabakası gibi davranmasıdır. İkincisi ise rahim iç tabakasının fallop tüplerinden karın içine taşınmasıyla oluşur ki bu teoriye ‘retrograd menstruasyon teorisi’ denir. Olabilmesi daha mümkün ve mantıklı olan teoridir. ”
“Kesin tanı için cerrahi inceleme şart”
Çikolata kistinin tanısının lezyonların direk olarak görülmesi ve patolojik olarak incelenmesi ille konulabileceğini vurgulayan Semiz, kesin tanı için cerrahi incelemenin şart olduğunu anlattı. Semiz, özetle şunları söyledi: “Öyküde endometriozisten kuşku duyulan hastalarda kısırlık problemi de varsa mutlaka tanısal laparoskopi yapılmalıdır. Endometriozis tanısında en önemli tanısal testlerden biri de ultrasonografidir. Çikolata kistinin kesin ve kalıcı bir tedavisi yoktur. Bu konuda bir uzmanın görüşüne başvurmak her zaman olduğu gibi en doğru başlangıç olacaktır. Ancak örnek vermek gerekirse ağrıyı gidermek ve kısırlığı ortadan kaldırmak için cerrahi tedaviler uygulanır. Tedavi için gebelikte görülen hormonal durumu taklit etmek için doğum kontrol hapları kullanılırken, bir kısım hastada da menopozu taklit etmek amacıyla bazı ilaçlara başvurulmaktadır. Genellikle ayda bir kez yapılan enjeksiyonlar şeklinde uygulanan “GnRH analog tedavisi” uzun süreli kullanımda kemik erimesi, ateş basması gibi menopoz sonrası görülen yakınmalara neden olabileceğinden östrojen içeren ilaçlar ile birlikte verilebilir.”
Kaynak:cumhuriyet.com.tr
Memorial Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Altuğ Semiz, başlangıç döneminde vakaların yüzde 50’sinden fazlasının belirti vermediğini, ancak bunun ağrılı adet görme, ağrılı cinsel ilişki, kronik karın ve kasık ağrısı ile kısırlığa sebep olabilen önemli bir sorun olduğunu söyledi. Semiz “Rahim içinde bulunan, her ay gebeliğe ev sahipliği yapacak şekilde hazırlanan ve gebelik olmadığı zaman yeterli hormon desteğinden yoksun kalması nedeniyle adet kanaması halinde dökülen özel hücre tabakasına ‘endometrium’ adı verilir. Endometrioma ise yumurtalık dokusu içinde eski kanın birikmesiyle oluşur ve bu kistin içinde bulunan sıvı görünüm olarak çikolatayı andırır. Bu hücrelerin vücutta rahim dışında başka bir alanda yer alması, endometriozis (çikolata kisti) hastalığı olarak adlandırılır” dedi.
En sık görüldüğü yerin yüzde 75 oranında yumurtalıklar olduğunu anımsatan Semiz, çikolata kistinin üreme çağındaki kadınların hastalığı olduğunu anlattı. Tüm kadınların yüzde 3-5’inde, çocuk sahibi olmakta güçlük çeken çiftlerin yüzde 40′ında ortaya çıktığını anımsatan Semiz, şöyle devam etti:
“Çikolata kisti çok nadir olarak menopozdaki kadınlarda ve çok genç hastalarda görülmektedir. Hangi faktörlerin çikolata kistine neden olduğu bilinmemektedir. İki nedene bağlı olarak ortaya çıktığı düşünülmektedir. İlki genetik yatkınlığı bulunan kadınlarda, karın içerisinde yer alan belirli yüzeylerde veya dokularda hücrelerin yapısal değişikliğe uğraması ve rahim iç tabakası gibi davranmasıdır. İkincisi ise rahim iç tabakasının fallop tüplerinden karın içine taşınmasıyla oluşur ki bu teoriye ‘retrograd menstruasyon teorisi’ denir. Olabilmesi daha mümkün ve mantıklı olan teoridir. ”
“Kesin tanı için cerrahi inceleme şart”
Çikolata kistinin tanısının lezyonların direk olarak görülmesi ve patolojik olarak incelenmesi ille konulabileceğini vurgulayan Semiz, kesin tanı için cerrahi incelemenin şart olduğunu anlattı. Semiz, özetle şunları söyledi: “Öyküde endometriozisten kuşku duyulan hastalarda kısırlık problemi de varsa mutlaka tanısal laparoskopi yapılmalıdır. Endometriozis tanısında en önemli tanısal testlerden biri de ultrasonografidir. Çikolata kistinin kesin ve kalıcı bir tedavisi yoktur. Bu konuda bir uzmanın görüşüne başvurmak her zaman olduğu gibi en doğru başlangıç olacaktır. Ancak örnek vermek gerekirse ağrıyı gidermek ve kısırlığı ortadan kaldırmak için cerrahi tedaviler uygulanır. Tedavi için gebelikte görülen hormonal durumu taklit etmek için doğum kontrol hapları kullanılırken, bir kısım hastada da menopozu taklit etmek amacıyla bazı ilaçlara başvurulmaktadır. Genellikle ayda bir kez yapılan enjeksiyonlar şeklinde uygulanan “GnRH analog tedavisi” uzun süreli kullanımda kemik erimesi, ateş basması gibi menopoz sonrası görülen yakınmalara neden olabileceğinden östrojen içeren ilaçlar ile birlikte verilebilir.”
Kaynak:cumhuriyet.com.tr