Özellikle karbonhidrat içeren (şeker ve unlu mamuller) zengin bir
yemek yedikten 2-3 saat sonra veya uzun süren bir açlığı takiben kan
şekerinin düşmesi sonucu yaşanan aşırı terleme, çarpıntı, ellerde
titreme, konsantrasyon kaybı, sinirlilik, bulantı, aşırı acıkma hissi
oluşur. Bu yakınmalar karbonhidrat alımından hemen sonra düzeliyorsa, bu
tablo "reaktif hipoglisemi" olarak adlandırılır.
Reaktif Hipoglisemi'nin nedenleri.
Şeker ve insülin metabolizmasında bir düzensizlik olarak özetlenecek
Tip 2 diyabetin erken dönemi, en sık reaktif hipoglisemi nedenidir. Ancak
her zaman sebep bu değildir. Tiroid ve böbreküstü bezleri başta olmak
üzere bazı endokrin organların ürettiği hormonların fazlalığında veya
yetersizliğinde reaktif hipoglisemi bulguları görülebilir. O nedenle
reaktif hipoglisemiden yakınan bir hasta ilkönce bu hastalıklar açısında
ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmeli, diğer endokrin organ
fonksiyonlarında bir düzensizlik yoksa, kişinin tip 2 diyabet adayı
olabileceği düşünülmelidir.
Nasıl gelişir?
Şeker metabolizmasındai düzensizlik, reaktif hipogliseminin en sık
nedenidir. O nedenle bu yazıda yalnızca bu metabolizma düzensizliği
üzerinde durulacaktır. Normalde, gıdalarla aldığımız şeker (ki bunu
yalnızca sofra şekeri olarak algılamamak gerekir, ekmek, makarna, pilav
gibi çok sık aldığımız gıdalarda da şeker vardır) hücre kapısına kadar
taşınır, insulin denilen hormon sayesince hücre içine girer, yanarak
enerjiye dönüşür ve böylece yaşam devam eder. Genetik olarak tip 2 diyabet
gelişimine eğilim mevcut ve egzersiz azlığı, düzensiz beslenme gibi
tamamlayıcı faktörler varsa, şeker hücre içine girmekte zorlanır. Bu
duruma 'İnsulin Direnci' denir. Vücut gelişen insulin direncini
aşabilmek, şekeri hücre içine sokabilmek için, olması gerekenden daha
fazla insulin salgılamaya başlar. Daha fazla salgılanan insulin
sayesinde, yemeklerden veya karbonhidratlı bir gıdanın alımından hemen
sonra şeker düzeyi normal sınırlarda kalır. Bu normal değerlerin
sağlanması ancak fazla miktarda insulinin kana geçmesiyle mümkün
olduğundan, ilerleyen saatlerde kandaki yüksek insulin şekerin düşmesine
neden olacaktır. Kişi bir defada ne kadar fazla karbonhidrat alırsa, o
kadar daha fazla insulin salgılanacaktır.
Nasıl tanı konulabilir?
Daha önce anlatılan yakınmaları olan bir kişide, reaktif hipoglisemiye
neden olabilecek diğer nedenlerin olmadığı anlaşıldıktan sonra 75 gram
glukozla şeker yükleme testi yapmak çoğu kez tanıyı koydurur. Daha önce
5-6 saate kadar uzayabilen yükleme testleri yapılırken, şimdi test
süresini 2 saatle sınırlı tutmak, mutlaka insulin cevaplarını ölçmek
şartıyla eterlidir. Kanda insulin ölçmenin zor olduğu eski zamanlarda,
ilerleyen saatlerde kan şekerinde düşme reaktif hipoglisemi tanısını
koydurmak için gerekli iken, şimdi kandaki insuline çok kolay, çok çabuk
ve ucuz bakabildiğimiz için, bu dönemlerde saptanacak yüksek insulin
düzeyi, ilerleyen saatlerde gelişebilecek olan reaktif hipogliseminin
göstergesi olarak alınabilir. Özetle şeker yükleme testi sırasında alınan
kan örneklerinde insulin değerlerinin çok yüksek, geç saatlerde şeker
değerlerinin düşük oluşu, yakınmaları olan bir kişide reaktif hipoglisemi
tanısı koydurur.
Burada unutulmaması gereken nokta, reaktif hipoglisemin ayrı bir
hastalık olmadığıdır. Reaktif hipoglisemi, yalnızca başka bir hastalığın
bir bulgusudur. Saptandığında yapılması gerek, buna neyin sebep olduğunu
bulmak ve onu tedavi etmeye çalışmaktır.
Tedavide neler yapılabilinir?
Bir kez daha reaktif hipogliseminin yalnızca bir sonuç olduğu
hatırlanırsa, tedavi öncelikle reaktif hipoglisemi nedenini bulmakla
başlar. Nedene yönelik tedavi esastır. Tüm reaktif hipoglisemilerin
yalnızca erken dönem tip 3 diyabetten kaynaklandığını düşünmek, diğer
olası nedenlerin de gözden kaçmasına ve tedavi yanıtsızlığına neden olur.
Glukoz metabolizma bozukluğundan kaynaklanan reaktif hipoglisemilerde
beslenme tedavisi ve egzersiz temel tedavi yöntemleridir. Ancak yanıt
alınamayan vakalarda, insulin miktarlarındaki yüksekliği belgeledikten
sonra hekim kontrolünde ilaç başlanabilir
Gizli Şeker nedir?
>eaktif hipoglisemi, diyabete ilerleyen yolun ilk durağı ise en son
durak olan diyabet ile aradaki basamak 'Gizli Şeker' olarak kabul
edilebilir. Bu dönemde şekere ait, çok su içme-idrara çıkma-ağız kuruması
gib herhangi bir yakınma yoktur. Sorun daha çok kalb damar hastalığı, kan
yağlarında yükseklik ve kilo fazlalığı şeklinde karşımıza çıkar.
Ülkemizde sıklığı nedir?
Ülkemizde 20 yaşının üzerindeki kişilerde gizli şeker sıklığı %
6.7'dir. Yaşam stilindeki farklılıklar nedeniyle her yörede farklılıklar
gösterebilir. En düşük oran daha geleneksel bir yaşam stilinin devam
ettiği Erzurum'da görülürken, İstanbul % 9.2 gibi bir değerle rekoru
elince tutmaktadır.
Nasıl tanı konulur?
Gizli şeker tanısı, ya açlık kan şekerine bakarak (Bozulmuş Açlık
Şekeri) veya şeker yükleme testi (Şekere Toleransta Bozulma) yapılarak
konulur. Normalde açlık kan şekeri 100 mg/dl değerinin altındadır. 2 defa
tekrarlanan ölçümlerle açlık kan şekeri değerinin 126 mg/dl üzerinde
olması durumda başka bir test yapılmaksızın kesin diyabet tanısı konulur.
Ancak açlık kan şekerinin 100-125 mg/dl arasında bulunması ise Bozulmuş
Açlık Şekeri olarak adlandırılır. Bu durumda yapılması gereken tetkik,
şeker yükleme testidir. Şeker yükleme testinde 2. saatte bakılan değer
normalde 140 mg/dl değerinin altında olmalıdır. Bu değer 140-199 mg/dl
arasında bulunursa durum 'Şeker Toleransında Bozulma' (Gizli Şeker olarak
adlandırılan tablo), 200 mg/dl ve üzerine bulursa 'Şeker Hastalığı olarak
kabul edilir.
Şeker yükleme testi yapılırken nelere dikkat edilmeli?
Şeker yükleme testi yapmadan önceki 3 günlük dönem süresince şeker
metabolizmasını etkileyecek doğum kontrol hapları, kortizon, bazı tansiyon
düşürücüler, kortizon gibi ilaçları doktoruna danışarak almamalıdırlar.
Bunun dışında dikkat edilmesi gereken önemli bir konu, herhangi bir
kısıtlayıcı perhiz yapılmamasıdır. Karbonhidrattan daha zengin gıda
alınması gereken bu 3 günlük sürede ekmek, hamurişleri ve tatlılar serbest
olarak yenilir. Bu dönem süresince dikkat edilecek şeylerden biri de eğer
yapılıyorsa bir egzersiz programına ara verilmesi gerekliliğidir. Özetle
daha sedanter ve kötü beslenme şelinde özetlenecek bu 3 günün sonunda,
akşam saat 21.00'de günün son yemeği yendikteN sonra, uyuyana kadar hiçbir
şey yenilmemeli, yalnızca su içilmelidir. Sigara, çay-kahve gibi gıdalar
artık gece alınmazlar. Ertesi sabah hiçbir şey yenilip içilmede mutlak
aç-susuz olarak test başlar, ek bir öneri olmadıkça, şeker yükleme
testinde 2 saat boyunda her yarım saatte bir kan örneği alınır. 2 saat
boyunca kişi gezmemeli, dolaşmamalı, hep oturmalıdır. Belirtilen bu
noktalar dikkat edilmemesi, testin souçlarının yanlış çıkmasına, boşuna
sıkıntı çekilmesine neden olacaktır.
Şeker yükleme testinin zararı var mıdır?
Yanlış bir kanı vardır: 'Benim daha önce şekerim yoktu, şeker yükleme
testinin yapılması bende şekere yol açtı'. Şeker yükleme testinde alınan
şeker miktarı çok önemli boyutlarda değildir. Bu test sadece varolan bir
tablonun ortaya çıkmasını sağlar. Eğer şeker metabolizmasında bir sorun
yoksa, bir tepsi baklava yenilse bile herhangi bir kan şekeri düzensizliği
gelişmeyecektir. Test sırasındaki en fazla yakınmalardan biri
bulantı-kusma şikayetleridir. Verilen glukoz sadace 1 bardakta eritilip
içirilmeye çalışıldığında ortaya çıkan bir yakınmadır. Toplam glukoz 3
bardak suda eritilip, bir miktar limon sıkıldığında böyle bir sorun
gelişmeyecektir.
Gizli şeker önemli midir?
Her şeyden önce, önlem alınmadığında vakaların üçte birinde belirgin
şeker geliştiği için gizli şeker dikkate alınması gereken bir sorundur.
Oranları biraz daha düşük olmakla birlikte, belirgin bir şeker
hastalığında görülen tüm şekere bağlı komplikasyonlar gizli şekeri olan
bireylerde görülebilir. Ancak bizi en çok ilgilendiren sorunlar daha çok
kalb damar hastalıklaıdır. Bu süreç kalb damar hastalıklarının en sık
görünmeye başladığı dönemin başlangıcıdır.
Gizli şeker tedavi edilebilir mi?
Gizli şekerin iki tedavi yöntemi vardır: Yaşam stil değişikliği ve
ilaç tedavisi. Yaşam stil değişikliğinin, yani beslenmenin düzenlenmesi
ve egzersiz başarı oranı çok yüksek bir tedavi şeklidir. Etkin bir
şekilde uygulandığında kişilerin üçte ikisinde gizli şeker tablosu
normale döner. İlaçla tedavide ilacın türüne bağlı olmak üzere, başarı
şansı % 25 - 32 arasında değişir. Yani en iyi, maddi-manevi en ucuz
tedavi, önlemektir. Unutulmaması gereken, gizli şeker tablosu
geriledikten sonra alınan önlemler bırakılırsa, tablonun tekrar ortaya
çıkacağıdır.
yemek yedikten 2-3 saat sonra veya uzun süren bir açlığı takiben kan
şekerinin düşmesi sonucu yaşanan aşırı terleme, çarpıntı, ellerde
titreme, konsantrasyon kaybı, sinirlilik, bulantı, aşırı acıkma hissi
oluşur. Bu yakınmalar karbonhidrat alımından hemen sonra düzeliyorsa, bu
tablo "reaktif hipoglisemi" olarak adlandırılır.
Reaktif Hipoglisemi'nin nedenleri.
Şeker ve insülin metabolizmasında bir düzensizlik olarak özetlenecek
Tip 2 diyabetin erken dönemi, en sık reaktif hipoglisemi nedenidir. Ancak
her zaman sebep bu değildir. Tiroid ve böbreküstü bezleri başta olmak
üzere bazı endokrin organların ürettiği hormonların fazlalığında veya
yetersizliğinde reaktif hipoglisemi bulguları görülebilir. O nedenle
reaktif hipoglisemiden yakınan bir hasta ilkönce bu hastalıklar açısında
ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmeli, diğer endokrin organ
fonksiyonlarında bir düzensizlik yoksa, kişinin tip 2 diyabet adayı
olabileceği düşünülmelidir.
Nasıl gelişir?
Şeker metabolizmasındai düzensizlik, reaktif hipogliseminin en sık
nedenidir. O nedenle bu yazıda yalnızca bu metabolizma düzensizliği
üzerinde durulacaktır. Normalde, gıdalarla aldığımız şeker (ki bunu
yalnızca sofra şekeri olarak algılamamak gerekir, ekmek, makarna, pilav
gibi çok sık aldığımız gıdalarda da şeker vardır) hücre kapısına kadar
taşınır, insulin denilen hormon sayesince hücre içine girer, yanarak
enerjiye dönüşür ve böylece yaşam devam eder. Genetik olarak tip 2 diyabet
gelişimine eğilim mevcut ve egzersiz azlığı, düzensiz beslenme gibi
tamamlayıcı faktörler varsa, şeker hücre içine girmekte zorlanır. Bu
duruma 'İnsulin Direnci' denir. Vücut gelişen insulin direncini
aşabilmek, şekeri hücre içine sokabilmek için, olması gerekenden daha
fazla insulin salgılamaya başlar. Daha fazla salgılanan insulin
sayesinde, yemeklerden veya karbonhidratlı bir gıdanın alımından hemen
sonra şeker düzeyi normal sınırlarda kalır. Bu normal değerlerin
sağlanması ancak fazla miktarda insulinin kana geçmesiyle mümkün
olduğundan, ilerleyen saatlerde kandaki yüksek insulin şekerin düşmesine
neden olacaktır. Kişi bir defada ne kadar fazla karbonhidrat alırsa, o
kadar daha fazla insulin salgılanacaktır.
Nasıl tanı konulabilir?
Daha önce anlatılan yakınmaları olan bir kişide, reaktif hipoglisemiye
neden olabilecek diğer nedenlerin olmadığı anlaşıldıktan sonra 75 gram
glukozla şeker yükleme testi yapmak çoğu kez tanıyı koydurur. Daha önce
5-6 saate kadar uzayabilen yükleme testleri yapılırken, şimdi test
süresini 2 saatle sınırlı tutmak, mutlaka insulin cevaplarını ölçmek
şartıyla eterlidir. Kanda insulin ölçmenin zor olduğu eski zamanlarda,
ilerleyen saatlerde kan şekerinde düşme reaktif hipoglisemi tanısını
koydurmak için gerekli iken, şimdi kandaki insuline çok kolay, çok çabuk
ve ucuz bakabildiğimiz için, bu dönemlerde saptanacak yüksek insulin
düzeyi, ilerleyen saatlerde gelişebilecek olan reaktif hipogliseminin
göstergesi olarak alınabilir. Özetle şeker yükleme testi sırasında alınan
kan örneklerinde insulin değerlerinin çok yüksek, geç saatlerde şeker
değerlerinin düşük oluşu, yakınmaları olan bir kişide reaktif hipoglisemi
tanısı koydurur.
Burada unutulmaması gereken nokta, reaktif hipoglisemin ayrı bir
hastalık olmadığıdır. Reaktif hipoglisemi, yalnızca başka bir hastalığın
bir bulgusudur. Saptandığında yapılması gerek, buna neyin sebep olduğunu
bulmak ve onu tedavi etmeye çalışmaktır.
Tedavide neler yapılabilinir?
Bir kez daha reaktif hipogliseminin yalnızca bir sonuç olduğu
hatırlanırsa, tedavi öncelikle reaktif hipoglisemi nedenini bulmakla
başlar. Nedene yönelik tedavi esastır. Tüm reaktif hipoglisemilerin
yalnızca erken dönem tip 3 diyabetten kaynaklandığını düşünmek, diğer
olası nedenlerin de gözden kaçmasına ve tedavi yanıtsızlığına neden olur.
Glukoz metabolizma bozukluğundan kaynaklanan reaktif hipoglisemilerde
beslenme tedavisi ve egzersiz temel tedavi yöntemleridir. Ancak yanıt
alınamayan vakalarda, insulin miktarlarındaki yüksekliği belgeledikten
sonra hekim kontrolünde ilaç başlanabilir
Gizli Şeker nedir?
>eaktif hipoglisemi, diyabete ilerleyen yolun ilk durağı ise en son
durak olan diyabet ile aradaki basamak 'Gizli Şeker' olarak kabul
edilebilir. Bu dönemde şekere ait, çok su içme-idrara çıkma-ağız kuruması
gib herhangi bir yakınma yoktur. Sorun daha çok kalb damar hastalığı, kan
yağlarında yükseklik ve kilo fazlalığı şeklinde karşımıza çıkar.
Ülkemizde sıklığı nedir?
Ülkemizde 20 yaşının üzerindeki kişilerde gizli şeker sıklığı %
6.7'dir. Yaşam stilindeki farklılıklar nedeniyle her yörede farklılıklar
gösterebilir. En düşük oran daha geleneksel bir yaşam stilinin devam
ettiği Erzurum'da görülürken, İstanbul % 9.2 gibi bir değerle rekoru
elince tutmaktadır.
Nasıl tanı konulur?
Gizli şeker tanısı, ya açlık kan şekerine bakarak (Bozulmuş Açlık
Şekeri) veya şeker yükleme testi (Şekere Toleransta Bozulma) yapılarak
konulur. Normalde açlık kan şekeri 100 mg/dl değerinin altındadır. 2 defa
tekrarlanan ölçümlerle açlık kan şekeri değerinin 126 mg/dl üzerinde
olması durumda başka bir test yapılmaksızın kesin diyabet tanısı konulur.
Ancak açlık kan şekerinin 100-125 mg/dl arasında bulunması ise Bozulmuş
Açlık Şekeri olarak adlandırılır. Bu durumda yapılması gereken tetkik,
şeker yükleme testidir. Şeker yükleme testinde 2. saatte bakılan değer
normalde 140 mg/dl değerinin altında olmalıdır. Bu değer 140-199 mg/dl
arasında bulunursa durum 'Şeker Toleransında Bozulma' (Gizli Şeker olarak
adlandırılan tablo), 200 mg/dl ve üzerine bulursa 'Şeker Hastalığı olarak
kabul edilir.
Şeker yükleme testi yapılırken nelere dikkat edilmeli?
Şeker yükleme testi yapmadan önceki 3 günlük dönem süresince şeker
metabolizmasını etkileyecek doğum kontrol hapları, kortizon, bazı tansiyon
düşürücüler, kortizon gibi ilaçları doktoruna danışarak almamalıdırlar.
Bunun dışında dikkat edilmesi gereken önemli bir konu, herhangi bir
kısıtlayıcı perhiz yapılmamasıdır. Karbonhidrattan daha zengin gıda
alınması gereken bu 3 günlük sürede ekmek, hamurişleri ve tatlılar serbest
olarak yenilir. Bu dönem süresince dikkat edilecek şeylerden biri de eğer
yapılıyorsa bir egzersiz programına ara verilmesi gerekliliğidir. Özetle
daha sedanter ve kötü beslenme şelinde özetlenecek bu 3 günün sonunda,
akşam saat 21.00'de günün son yemeği yendikteN sonra, uyuyana kadar hiçbir
şey yenilmemeli, yalnızca su içilmelidir. Sigara, çay-kahve gibi gıdalar
artık gece alınmazlar. Ertesi sabah hiçbir şey yenilip içilmede mutlak
aç-susuz olarak test başlar, ek bir öneri olmadıkça, şeker yükleme
testinde 2 saat boyunda her yarım saatte bir kan örneği alınır. 2 saat
boyunca kişi gezmemeli, dolaşmamalı, hep oturmalıdır. Belirtilen bu
noktalar dikkat edilmemesi, testin souçlarının yanlış çıkmasına, boşuna
sıkıntı çekilmesine neden olacaktır.
Şeker yükleme testinin zararı var mıdır?
Yanlış bir kanı vardır: 'Benim daha önce şekerim yoktu, şeker yükleme
testinin yapılması bende şekere yol açtı'. Şeker yükleme testinde alınan
şeker miktarı çok önemli boyutlarda değildir. Bu test sadece varolan bir
tablonun ortaya çıkmasını sağlar. Eğer şeker metabolizmasında bir sorun
yoksa, bir tepsi baklava yenilse bile herhangi bir kan şekeri düzensizliği
gelişmeyecektir. Test sırasındaki en fazla yakınmalardan biri
bulantı-kusma şikayetleridir. Verilen glukoz sadace 1 bardakta eritilip
içirilmeye çalışıldığında ortaya çıkan bir yakınmadır. Toplam glukoz 3
bardak suda eritilip, bir miktar limon sıkıldığında böyle bir sorun
gelişmeyecektir.
Gizli şeker önemli midir?
Her şeyden önce, önlem alınmadığında vakaların üçte birinde belirgin
şeker geliştiği için gizli şeker dikkate alınması gereken bir sorundur.
Oranları biraz daha düşük olmakla birlikte, belirgin bir şeker
hastalığında görülen tüm şekere bağlı komplikasyonlar gizli şekeri olan
bireylerde görülebilir. Ancak bizi en çok ilgilendiren sorunlar daha çok
kalb damar hastalıklaıdır. Bu süreç kalb damar hastalıklarının en sık
görünmeye başladığı dönemin başlangıcıdır.
Gizli şeker tedavi edilebilir mi?
Gizli şekerin iki tedavi yöntemi vardır: Yaşam stil değişikliği ve
ilaç tedavisi. Yaşam stil değişikliğinin, yani beslenmenin düzenlenmesi
ve egzersiz başarı oranı çok yüksek bir tedavi şeklidir. Etkin bir
şekilde uygulandığında kişilerin üçte ikisinde gizli şeker tablosu
normale döner. İlaçla tedavide ilacın türüne bağlı olmak üzere, başarı
şansı % 25 - 32 arasında değişir. Yani en iyi, maddi-manevi en ucuz
tedavi, önlemektir. Unutulmaması gereken, gizli şeker tablosu
geriledikten sonra alınan önlemler bırakılırsa, tablonun tekrar ortaya
çıkacağıdır.