Haris el-Muhasibi (rahmetullahi aleyh) tasavvuf ehli büyük bir zattır. Bir gün onun hakkında Ahmed bin Hanbel (rahmetullahi aleyh) ’e şöyle dediler: — Haris el-Muhasibi tasavvuf ile alakalı mevzulardan bahsediyor. Bunlara ayet-i kerime ve hadis-i şeriflerden delil getiriyor. Onu dinlemek istemez misin?
Ahmed bin Hanbel: — Evet dinlemek isterim dedi. Nihayet bir gece yanına gitti. Gece sabaha kadar sohbetini dinledi. Haris el-Muhasibi ve yanında bulunanlarda dinen münasip olmayan bir şeye rastlamadı.
Ahmed bin Hanbel burada gördüklerini şöyle anlatmıştır:
“Akşam ezanı okununca öne geçip namaz kıldırdı. Namaz kılındıktan sonra yemek yedi. Yemeğe oturdular. Haris el-Muhasibi hem konuşuyor hem yemek yiyordu.
Zaten yemek yerken güzel şeylerden bahsetmek sünnete de uygundur.
Yemek yedikten sonra ellerini yıkadılar. Sonra beraberce oturdular.
Herkes yerini alınca: ‘Bir suâli olan var mı?’ diye sordu. Riya ihlâs ve muhtelif hususlarda sualler sordular. Suallere cevap verdi. Ayrıca delillerini de söyledi.
Bu sırada gece bir hayli ilerlemişti. Birisine Kur’an-ı Kerim okumasını söyledi. Kur’an-ı Kerim okundukça ağlıyor inliyor ve gözyaşları döküyorlardı.
Kur’an-ı Kerim okuması bitince Haris el-Muhasibi hafifçe dua yaptı sonra namaza kalktı.” Sabah olunca Ahmed bin Hanbel Haris el-Muhasibi’nin faziletli bir zat olduğunu söyledi ve: “Hakikatin başı onların yanındadır.” buyurdu.
Oğluna da şöyle nasihat etti:
“Oğlum bu insanlardan ayrılma onlarla beraber ol; bütün emirlerin başı (Allahu Zülcelal’in tanınması zühd vera ve güzel ahlak) bunlardadır.”
Ahmed bin Hanbel (rahmetullahi aleyh) bir mezhep kurucusu büyük bir âlim olduğu halde tasavvuf ehline karşı böyle güzel bir itikadı vardı. Siz bizim zamanımızdaki bazı insanların ve bizden önceki insanların tasavvuf hakkında ileri geri sapıkça konuşmalarına bakmayın.
Mezhep kurucusu olan Ahmed bin Hanbel gibi zatlar yatsı namazının abdesti ile sabah namazını kılıyorlardı. Gecelerini devamlı ibadetle geçiriyorlardı.
Kalpleri ve beyinleri münevverdi nurluydu. Bu zamandaki tasavvuf karşıtı insanların kalbi de beyni de paslıdır. Kalbi ve beyni paslı olan bu insanlar ilimden ve Kur’an’dan ne anlıyorlar ki tasavvuf ehli hakkında hüküm vermeye çalışıyorlar?
Hâlbuki kalbi ve beyni münevver olanlar tasavvuf ehli hakkında hep güzel sözler söylemişlerdir. Bizlere Sâdâtı Kiram’ın himmeti altında onlarla beraber yaşamayı nasip ettiği için Allahu Zülcelal’e yüz bin defa hamd-ü senalar olsun. Çünkü onlar bize ışık ve rehber olmuşlardır.
Allahu Zülcelal’in dostları avcı gibidirler.
Avcı ava gittiği zaman nasıl bir şey avlıyorsa; Evliyalar da şeytanın pençesinde olan Allah’ın kullarını Allahu Zülcelal’in yanına getirirler.
Bir insan ömrü boyunca sadece bir kişinin hidayetine vesile olsa onu şeytanın ağzından kurtarıp alsa o kimsenin hayrı bitmez.
Seyda Muhammed Konyevi Hz. (K.S.)
Ahmed bin Hanbel: — Evet dinlemek isterim dedi. Nihayet bir gece yanına gitti. Gece sabaha kadar sohbetini dinledi. Haris el-Muhasibi ve yanında bulunanlarda dinen münasip olmayan bir şeye rastlamadı.
Ahmed bin Hanbel burada gördüklerini şöyle anlatmıştır:
“Akşam ezanı okununca öne geçip namaz kıldırdı. Namaz kılındıktan sonra yemek yedi. Yemeğe oturdular. Haris el-Muhasibi hem konuşuyor hem yemek yiyordu.
Zaten yemek yerken güzel şeylerden bahsetmek sünnete de uygundur.
Yemek yedikten sonra ellerini yıkadılar. Sonra beraberce oturdular.
Herkes yerini alınca: ‘Bir suâli olan var mı?’ diye sordu. Riya ihlâs ve muhtelif hususlarda sualler sordular. Suallere cevap verdi. Ayrıca delillerini de söyledi.
Bu sırada gece bir hayli ilerlemişti. Birisine Kur’an-ı Kerim okumasını söyledi. Kur’an-ı Kerim okundukça ağlıyor inliyor ve gözyaşları döküyorlardı.
Kur’an-ı Kerim okuması bitince Haris el-Muhasibi hafifçe dua yaptı sonra namaza kalktı.” Sabah olunca Ahmed bin Hanbel Haris el-Muhasibi’nin faziletli bir zat olduğunu söyledi ve: “Hakikatin başı onların yanındadır.” buyurdu.
Oğluna da şöyle nasihat etti:
“Oğlum bu insanlardan ayrılma onlarla beraber ol; bütün emirlerin başı (Allahu Zülcelal’in tanınması zühd vera ve güzel ahlak) bunlardadır.”
Ahmed bin Hanbel (rahmetullahi aleyh) bir mezhep kurucusu büyük bir âlim olduğu halde tasavvuf ehline karşı böyle güzel bir itikadı vardı. Siz bizim zamanımızdaki bazı insanların ve bizden önceki insanların tasavvuf hakkında ileri geri sapıkça konuşmalarına bakmayın.
Mezhep kurucusu olan Ahmed bin Hanbel gibi zatlar yatsı namazının abdesti ile sabah namazını kılıyorlardı. Gecelerini devamlı ibadetle geçiriyorlardı.
Kalpleri ve beyinleri münevverdi nurluydu. Bu zamandaki tasavvuf karşıtı insanların kalbi de beyni de paslıdır. Kalbi ve beyni paslı olan bu insanlar ilimden ve Kur’an’dan ne anlıyorlar ki tasavvuf ehli hakkında hüküm vermeye çalışıyorlar?
Hâlbuki kalbi ve beyni münevver olanlar tasavvuf ehli hakkında hep güzel sözler söylemişlerdir. Bizlere Sâdâtı Kiram’ın himmeti altında onlarla beraber yaşamayı nasip ettiği için Allahu Zülcelal’e yüz bin defa hamd-ü senalar olsun. Çünkü onlar bize ışık ve rehber olmuşlardır.
Allahu Zülcelal’in dostları avcı gibidirler.
Avcı ava gittiği zaman nasıl bir şey avlıyorsa; Evliyalar da şeytanın pençesinde olan Allah’ın kullarını Allahu Zülcelal’in yanına getirirler.
Bir insan ömrü boyunca sadece bir kişinin hidayetine vesile olsa onu şeytanın ağzından kurtarıp alsa o kimsenin hayrı bitmez.
Seyda Muhammed Konyevi Hz. (K.S.)