Farsça'da "hediye armağan ya da hibe" anlamına gelen sözcük Türk siyasi lügatında "Astın bağlı bulunduğu kişiye saygı ve bağlılık işareti olarak sunduğu hediye" anlamında kullanılmıştır[1].
Osmanlı Devleti döneminde pişkeş üçe ayrılır:
* Beylerbeyilerin Osmanlı devleti'nde mukim hıristiyan milletlerin patrikleri ve vezirler beratlarını aldıktan sonra kendilerini bulundukları göreve atayan padişaha daha önceden belirlenmiş sabit bir miktarı hediye olarak verirlerdi.
* Eyaletlerde mukataa sistemi çerçevesinde kamu hazinesine aktarılan bir tür açık artırmalı vergi türü olarak bilinir ve kullanılırdı [2].
* Bağlı devletlerin verdikleri yıllık vergi de zaman zaman pişkeş olarak adlandırılırdı.
Üçüncü anlama örnek olarak Osmanlı Devleti'nin 1672 yılında Lehistan Krallığı ile imzaladığı Bucaş Antlaşması'nda yeralan her yıl Osmanlı Sultanı'na 22.000 altın "pişkeş" ödenmesi hükmü verilebilir.
Günümüzde ise ikinci anlamla bağlantılı olarak peşkeş çekmek deyimi daha çok olumsuz anlamda Türk siyasi lügatındaki yerini korumaktadır.
Osmanlı Devleti döneminde pişkeş üçe ayrılır:
* Beylerbeyilerin Osmanlı devleti'nde mukim hıristiyan milletlerin patrikleri ve vezirler beratlarını aldıktan sonra kendilerini bulundukları göreve atayan padişaha daha önceden belirlenmiş sabit bir miktarı hediye olarak verirlerdi.
* Eyaletlerde mukataa sistemi çerçevesinde kamu hazinesine aktarılan bir tür açık artırmalı vergi türü olarak bilinir ve kullanılırdı [2].
* Bağlı devletlerin verdikleri yıllık vergi de zaman zaman pişkeş olarak adlandırılırdı.
Üçüncü anlama örnek olarak Osmanlı Devleti'nin 1672 yılında Lehistan Krallığı ile imzaladığı Bucaş Antlaşması'nda yeralan her yıl Osmanlı Sultanı'na 22.000 altın "pişkeş" ödenmesi hükmü verilebilir.
Günümüzde ise ikinci anlamla bağlantılı olarak peşkeş çekmek deyimi daha çok olumsuz anlamda Türk siyasi lügatındaki yerini korumaktadır.