Sürekli ölümü, öldükten sonra yaşanacak hayatı, öteki dünyada verilecek olan hesabı hatırlayarak güne başlayan bir insanı düşünün. Attığı her adımı “Bunun hesabı bana mutlaka sorulacak!” düşüncesiyle atan bir insan, yanlış adım atabilir mi? Her gün mezarlığa bakarak, “Bir gün bende burada yatacağım. Bu dünyada yaptıklarımın hesabı bana mutlaka sorulacak!” düşüncesiyle, ruhunu diri tutmaya çalışan bir insan, geçici olarak yaşadığı dünyada yanlışlar yapmaktan korkar.
İslam kültürünü, yeryüzünde yüz yıllar boyunca yaşatmış olan Osmanlı geleneğinde, mezarlıkların şehir merkezinde yapılmış olmasının sebebi de tam olarak budur işte. “Mezarlıkları görün! Ölümü unutmayın! Ahrette vereceğiniz hesabı aklınızdan çıkartmayın! Her canlı ölümü tadacaktır!” levhaları gibidir, şehir merkezlerinde kurulan mezarlıklar.
* * * * * *
“Kur’an okumayı öğrenip, namaz surelerini ezberledikten sonra en çok ezberlenen, en çok okunan sure hangisidir?” diye sorulsa hepimiz “Yasin suresi!” diye cevaplandırırız. Perşembe akşamları okunduğu kadar, ölmek üzere olanlara, mezarlıklarda ölülere okunan bir suredir Yasin. Hepimiz öyle alışmışız ki, “Yasin suresini ölüler için indirilmiş bir sure gibi algılıyoruz.
Yasin suresinin konusu yeniden diriliştir.
Surenin neredeyse tamamı ahreti konu edinmiş olmasından sure, “Kur’an’ın kalbi” olarak nitelenmiştir. Ahrete iman, imanın şartlarındandır.
Ahrette verilecek olan hesabı niçin inkar ederler? Dünya hayatını istedikleri gibi keyiflerine göre yaşamak isteyenler, hesap verilecek bir dünyanın varlığını inkar ederek kendilerini haklı göstermeye çalışıyorlar.
Öldükten sonraki hayat, yolun sonu demektir. Fakir de olsan, zengin de olsan, uzun da yaşasan kısa da yaşasan, padişah ta olsan köle de olsan eninde sonunda gideceğin yer mezardır, ahrettir.
“Bir kez geldin dünyaya! Hayatını yaşa!” düşüncesine karşı, “Dünya fani, ahret hayatı baki!” gerçeğini hatırlatır Yasin.
Ruhunuz ölmüşse, beden neye yarar?
Yasin suresi, ölümden sonraki hayat olan ahretten bahsederek, bedeni yöneten ruha, ölüm ve ahreti hatırlatarak ruhu diri tutmayı, sürekli istikametini kaybeden ruha, ölümü hatırlatarak ruhu yeniden diriltmeyi sağlar.
Ailesiyle, komşularıyla kurduğu ilişkilerde, “Sevap – günah var!” düşüncesiyle hareket etmesi gerekir, hesaba inanan insanın.
Ticaret yaparken, ”Hesap var!” düşüncesiyle alış – veriş yapmalı insan.
Bir haksızlıkla karşılaşıp öfkelendiği zaman, ”Ahret var!” diye kendini ferahlatmalı insan.
Herkes eğlenip keyfini bakarken, dünya zevklerden uzak durmaktan zorlandığı zaman, “Ölüm var!” diyerek kendini motive etmeli insan.
Kur’anı’ın kalbi olarak bildiğimiz Yasin suresi de, ayni işlevi yapmaktadır. Dünyada ki dirilere, ölüm ve sonrasında yaşanacak hayatı hatırlatarak, ruhu diri tutmak.
Size verilen nimetleri hatırlayın!
Ölü topraktan ders almamız gerektiğini hatırlatır Yasin. İnsanın temel besin ihtiyaçlarını topraktan giderdiğini, toprak çekirdekleri büyütmemiş olsa insanın hiçbir şeyle beslenemeyeceğini hatırlamamızı ister Yasin. Ölü toprağa can veren Allah, sizi de öldükten sonra diriltecek.
Allah Hayvanları insan hizmet etmek için yaratmış. Arılar ihtiyaçları kadar bal üretmiyor. İnsana hizmet etmek için petek petek bal üretiyorlar.
Tavuklar, sadece yavrulamak için yumurta üretmiş olsaydı, sokaklar hep tavuk dolu olurdu. Ancak tavuklar yumurtalarını kendi gelecek nesillerinden daha çok, bizim için üretiyor.
İnekler, koyunlar sütlerini kendi yavruları için değil, insana hizmet için üretiyorlar. Sadece süt nimetinden mahrum kalsaydı insan, soframızdan neler eksik olurdu hiç düşündünüz mü? Süt, peynir, yağ, çökelek gibi birçoğumuz sofrasını süsleyen nimetleri, Allah’ın emriyle bizim için üreten hayvanlara borçluyuz.
Havaya, toprağa, suya, geceye, gündüze, çekirdekten çıkan çınara, gökten inen yağmura, yerden çıkan sebze – meyvelere, yıldızlara, güneşe, hayvanlara bakarak yaratıcısını hatırlamayan bir insanın ruhu ölmüştür. Yasin bu ölü ruhları diriltmek için okunur.
Bu yazıyı yazarken Meal – Tefsirinden istifade ettiğim Mustafa İSLAMOÄžLU, “Tek dünya inancı ile hayatı zevki sefa ile yaşamak isteyen bir insana, Allah sürekli öteki dünyayı hatırlatarak ruhunu diri tutmaya çalışıyor” diyor. “Sure tamamıyla ahret konusunu işlemektedir. Bunun için ‘Kur’an’ın atan kalbi’ olarak nitelenmiştir. Çünkü ahrete iman, inanç esaslarının kalbi mesabesindedir. Her ayete bu kalpten kan yürüdüğü için, surede söz döner dolaşır hep ahrete gelir. Bu anlamda ahret inancı sadece doğru bir imanın değil, bizzat Allah’a imanında olmazsa olmazıdır.”
Yasin okuyarak ruhunuzu yeniden diriltin.
Mezarlıklarda Yasin okuyanlar, mezara bakınca, kendi akıbetlerini düşünerek mezara hazırlık yapmaları gerektiğini düşünmeliler. Ölmüş birisine Yasin okumanın tek amacı, ölünün ruhunu rahatlatmak değil, bedeni halen diri olanın, ruhunu da diriltmektir.
Ölmüş olan sevdiklerine ve akrabalarının ruhlarına Fatiha ve Yasin okuyanlar, kendi kalplerini Fatiha ile Allah’a açmalı, kendi ruhlarını Yasin ile yeniden diriltmeliler. Yasin, ölmüş olanın ruhunu ferahlattığından daha fazla, yaşayanın ruhunu kendine getirmeli.
Siz ölülerini yeniden diriltemezsiniz! Ancak ölüler, sizi kendinize getirerek yeniden diriltebilirler. Ne ile mi? Üzerine tefekkür ettiğiniz Yasin ile.
Yasin suresini ilk defa tefsirinden okuyan birinin kurduğu şu çarpıcı cümle ile bitireyim yazımı:
“Meğer Yasin, ölülere değil, dirilere indirilmiş bir sureymiş!”
Sait Çamlıca