Yokluğunu kabul etmek böylesine zorken hiç olmama ihtimalini düşünemiyorum bile.
Bekleyeceğim seni.
Zor olacak, çok zor olacak ama bekleyeceğim.
Bu yarım yüreğin diğer yarısı, yani sen...
.Geleceksin değil mi?
Düşlerimden
[b]Göz yaşlarımı resimliyorum[/b]
[b]Şiirlerime.[/b]
[b]yoksun....[/b]
Şimdi seninle uyumak vardı....
seninle
Sakladıkların ne zaman mutlu etti ki seni.
Hayat geçip gidiyor.
En söylenmesi gerekenler.
Bir köşede hiç kullanılmadan çürüyüp gidiyor.
Hem de yürek denen çekmecelerde . .
Suskun matemime bir martı gibi.. Çekmiyorum perdeleri ve söndürmüyorum ışığı.. Ağlamaklı gözlerime bu gece sen geleceksin!
Gülümseyişin yürürken dudaklarında …
Boğazıma kaçmış dünden sesin..
Yutkunmak tadını kaçırmaktır bilirim …
Düştüğüm yerden kanatırken beni özlemin…
Unutuldun, dileğimdin.. Sen benim gözbebeğimdin..
Sensizlik ve sessizlik yüklü sesim, batık bir Eylül gemisi hüznüne bulanıyor..
Her yerim kanıyor ama bir tek yüreğim acıyor.
Amansız bir günde ayrıldım senden,
Ne dünden memnunum, ne de bugünden..
Kalbim şikayetçi oluyor senden,
Sensiz yaşamayı başaramadım..
Beraber inandık, yalnız yanıldım..
"İş ki, çıksın biri, bir habercik getirsin ondan bana!
Çıksın biri, ondan bana birşeyler desin iş ki,
Söyle,
Verdim ona canımı gitti, tellal!
Verdim ona, gitti.."
Oof.. Çok etklendim bunu Yılmaz Erdoğan'dan dinleyince.