Ne büyükmüş dünya!
Nasıl da almış beni avuçlarının arasına..Çizmiş işte bir sınır ve mahkum etmiş sanki beni,dışına çıkmamaya !
Yirmi bilmem kaç yıl....
Çarp onu binlerle,öyle yorgunum işte,öyle vazgeçmiş..
Binip de neyse o işte beni götürecek,
Uzaklara hemde tek başıma gitmeyi göze alabilecek kadar çaresiz...
Çare ne!
Neye çare!
Telafin yok ki senin .. Öyle büyük bir hatasın işte,tek bir düzeltme olanağı bile barındırmayan!
Ve ben ve şimdi,
Başımın ellerimin arasında,hayatın tüm ışıklarına,bir ömrün bütün parlaklığına rağmen en kuytu karanlıklarda kaldığım zamanlarla vedalaşıyorum!
Ne bir beyaz mendil var elimde salladığım,ne de bir kaşık su tez dönülsün diye akıttığım ..
Nasıldı dersen,hani zindan gibi..
Hani mapusluk gibi..
Aslında olmayan bir pencereden güneşi görmeye çabalamak gibi!
Ama soğutuyorum artık bütün acılarımı!
Tepemdeki aya,onun denize sunduğuna baktıkça geçiyor inan..
Bitiyorsun,yitiyorsun...
Bittin bile,yoksun bile inan!
Ve bil,seven bendim,
Sevgiden anlamayan sen!
Ne zaman istersem,yine yaparım!
Emin ol...
Var mı son sözün diye sorarlar ya hani insana,
Bundan sonra sen!
Bana uzak,nereye istersen oraya yakın!
Kal...
Her Nefeste Adını Ciğerlerime Çivilediğim
Kaç Gece Yaşadım Bilmiyorum
Etin Tırnaktan Sökülüşüydü
Gidişin
Yada Tırnağın Etten
Bilmiyorum
Hâlâ Parmaklarımın Ucu
Sızım Sızım
Gidişin
Damarlarımdaki Son Damla Kanın Dökülmesiydi
Bir İstanbul Kaldırımında
Sımsıcak
Dizimdeki Son Dermanı Götürüşündü
Çatlamış Dudaklarımdan Son Damlayı
Alışındı..
Ömrümü Öldürüşündü
Öyle Birşeydi İşte Gidişin
Kaç Geceydi Unuttum
Kaç Mezar Kazdığımı Bana Bıraktıklarına
Kaç Gece Yıldızlara Gömdüm Gözlerini
Kaç Gece
Bulutlardan Kaçıp Geldin Gecelerime
Kaç Fırtına Sakladım Saçlarında
Yüzünü Kaç Gece Dolunaya Gizledim
Bilmiyorum
Can Kırığıydı Senden Kalanlar
Cam Kırığıydı Yüreğimde Bıraktıkların
Canımın Yanığıydı En Büyük Mirasın
Harcadıkça Bitiremediğim
Kaç Geceydi..
İrfan Özcan
tesekkürler yuregıne emegıne saglık
Senin gözbebeklerinde güneş hiç doğdu mu?
[b]Çözüldü düğümleri boğazımın ve ben avaz avaz aşık oluyorum... Sabahı doğurana kadar kaldırımlarını saymak şehrinin yada bir bankta sabahlamak ne adına olduğunu bilmeden, ikisini de taşısam titreyen elerimde gene de çapa atamaz mıyım sahiline? Bilirim yağmur olup ıslatsam kanatlarını, uçamaz kalırsın diyarlarımda. Bilirim kristallerine değerse güneş ışığı mozaiğinde eririm ve bilirim dinerse martı sesleri gülüşlerimizden mutluluk yakalayamadığımız son banliyö olur. [/b]
[b]Bir yanda kozamdan yeni çıkmanın şaşkınlığı diğer yanda bir günlük hayat kapımdayken gene de gözlerinin izdüşümüne kanat çırpıyorum. Sensizliğimi sükuta boyanmış utanç duvarlarından söküp çarpsam geceye, sayfaların kararttığımı zihnimi berraklaştırabilir miyim yada sancılarına razı olup saflığı doğurabilir miyim yetim sabahlarda? Hadi dişine sıkışmış harfleri salıver de aşkın en olunmaz halini yaşasınlar yüreklerde... [/b]
[b]Yazmama adına verdiğim sözleri gömdüm bu gece. Demiştim ya sessizlik bir beden büyük geliyor hücrelerime. Denize döktüğüm kelimelerim cümleler halinde vurmuşlar limanıma. Bense rıhtımıma korkuluklar örüyorken yakalanmışım fırtınalara ve duymamışım hayatın ikinci yarı düdüğünü. [/b]
[b]Her geceye bir ayrılık saplar da kalırsam şiirsiz, bil ki surlarımda açtığın gediktendir. Tut ellerimden de beraber yazalım başlıklarını hayatın ve adına biz diyelim varmadan sonsuza. Her bir heceye doğruluk üflerken efsunlayalım kelimelerimizi ki bitmesin bu şarkı. Hadi aç kollarını da rüzgar sarsın sevgisizliğe kanmış ruhunu… [/b]
[b]ve mürekkep aşka gölgemi vurur… [/b]
Unutma ! Sukutlarda Saklıdır En Derin Haykırışlar...
// aynalarda parmak izin var... kırıklar sarılır deselerde sarılmadı sarılmıyor yar..//
Sessizliğin hükmettiği odamda birbaşımayım yine.Hava soğudu sanki , kimbilir sen yoksun diye belkide bu titreme...
ü ş ü y o r u m...
Üşüyorum...
Kaç adımda biter bu yalnızlık?
Kaç uykusuz gece daha geçirmeli bu hüznü sıyırıp atmak için üzerimden?
Yine cevapsız sorular... Ne kadar da çoğaldılar.Her biri cevaplanmayı bekliyor "Umutsuz Vakalar" ardiyesinde...
Sustuğum kadar konuşuyorum içimden . Sır'larım var bir ben biliyorum , bir de beni bilen... (Allah'ım)
Susuyorum uzunca...
Kirlenmesin istiyorum safhane duygularım.El sürmesinler istiyorum yüreğime.
Tek sana kalayım istiyorum belkide...
Diyemiyorum.
Susuyorum uzunca...
Yanağıma vuruyor fırtına sonrası yağmur.Ağlıyorum.Hani çıksan diyorum karşıma aniden , gülebilsem.Gülebilsek...
Yüreğim ağır gelmeye başladı artık.Anlıyorsun değil mi susmalarımdan?Ağır geliyor ... Belkide fazla geldi bu sevda bana,bilmiyorum ama...
Gitmek için çok geç, görüyorum...
Seviyorum...
...S e v i y o r u m
Duyuyor musun?
...
Ya da... Boşver duyma...
Susuyorum uzunca...
Susuyorum
S u s u y o r u m
...
__________________
kaç defa durdurmak istedim zamanı...dondurmak tüm görüntüleri..zembereği boşalmış bir saat gibi yüreğimdeki hüzün...suskun ve kederli hiç yaşanmamışcasına seninle tüm anılar..sesim yabancı gülüşüm anlamsız, uzak...ezgiler hüzünlü..ve ellerim..ellerim ne çok üşüyor bir bilsen..
önümde bir yol uzuyor...ayaklarım dermansız...hiçbir yere gitmiyor ayaklarım...
şimdi sen hangi bilinmez denizlerdesin...hangi düşleri görüyor hangi rüyalardan uyanıyorsun, hangi sabahlarda,hangi kahkahalarla eğliyorsun gönlünü...dökülüyormu saçların hala umutlarım gibi tel tel...
______________________
Ah işte gönül bu çektiklerinden usanmıyor sözde geçiremiyor kadere ve hiç bişeye .Sel olup akarken duygularım içim buruk bi o kadarda sancılı.Kalemimden senin adın çıkıyor hece hece her satıra..