Korkularına yenildin, bekleme beni...Hadi şimdi dön geriye; güvenli ama bensiz geleceğine yürü sarsak adımlarınla. Bir yangının en kor yerinde misin, yoksa o yangını söndüreceğin inancınla rahatlamış eğri büğrü bir huzurun içinde misin bilmiyorum. Bilmek de istemiyorum. Çünkü sen korkularına yenildin, bekleme beni...
Aşkın belki de en elle tutulabilir yanıdır korkuların karşısında dimdik durabilmek. Karşına çıkan ilk korkuluğa çarparsan yolunu şaşırmış bir karga gibi, ulaşmaya çalıştığın aşka en büyük engel olur o dipsiz kuyu gibi korku, tam gözbebeğindeki. Aşk cesaret ister, korkak yürekleri birleştirmez Eros’un ateşli oku. Tünelin ucunda hiçbir ışık görünmediği zaman bile, o ışığı hayal edebilmektir aşk. Tutunmaktır kimi zaman imkansıza, imkansızla savaşacak cesaretin yoksa asla çıkmamalısın aşk yoluna.
Korku aşkın en büyük düşmanıdır sevgili. Bir kez girdi mi tutku dolu damarlara, kızıl bir alev gibi dolaşan aşkı kurutur tüm vücudunda. Aşkın da bir kimyası vardır unutma. Bulaştı mı korku mikrobu aşkın hayallerle dolu saflığına, iflah olmaz o aşk bir daha..Aşk susabilmektir kimi zaman çığlık çığlığa. En dolu dolu taştığın zamanlarda ket vurabilmektir dilindeki silaha. Ama korkudan değil sevgili, korkudan asla değil. Tam tersine korkudan korkmamak adına kelimelerin diken dolu zırhlarını hapsedebilmektir ağız dolusu öfkenin kucağında. Ama onurluca, ama yüreklice...Asla korkakça değil...
Karşısına çıkan ilk engebede ayağı takılınca yere düşüp kalkamayan bir sevgili hangi sevgiliye güven telkin edebilir ki? Parçalanan bir diz de olabilir yola devam etmenin bedeli, buz gibi yüreklerin karşısında dikilmekte olabilir alevden bir kalkan gibi...Kim bilebilir ki? Her aşkın farklıdır engelleri. Tıpkı her aşkın birbirinden farklı olması gibi. Belki de ortak paydalarındaki tek şey korkusuzluktur tüm sevgilerin. Aşk meydan okumaktır aslında başlı başına. Kimi zaman kurallara, kimi zaman zamana hatta kimi zaman aşık olduğun insana. Güç ister aşk. Mücadeledir çünkü o kimi zaman aşkı tanımayan koskoca bir evrenle, kimi zaman da daha zoru olan kendinle...
Eğer dimdik duracak cesaretin yoksa aynanın karşısında bir başına, hiç niyetlenmemelisin bir aşkta aşkı paylaşan olmaya. Aşk kolay görünse de zor olandır. Hayatımızdaki en keskin virajlarda hiç beklenmedik bir dönemeçte karşımıza çıkan trafik ışıklarındaki kırmızıdır. Frene basabilmenin en zor olduğu yerde durabilmek; duramayacaksan uçurumun dibindekini de göze alıp gaza yeniden basabilecek gücü bulabilmektir. Yeşil kolaydır unutma sevgili sana düşünmen için bir seçenek sunmaz çünkü. Dingin, aynı hızda devam edebilirsin yoluna. Aşk kırmızıdır, ummadığın bir anda frene basmakla, gaza basmak arasındaki çelişkidir. Karar verebilme gücüdür. Karar verebilmekse korkusuzluğu gerektirir. İşte tam bu virajda kaybettin beni sevgili...Korkularına yenildin bekleme beni...
Aşkın belki de en elle tutulabilir yanıdır korkuların karşısında dimdik durabilmek. Karşına çıkan ilk korkuluğa çarparsan yolunu şaşırmış bir karga gibi, ulaşmaya çalıştığın aşka en büyük engel olur o dipsiz kuyu gibi korku, tam gözbebeğindeki. Aşk cesaret ister, korkak yürekleri birleştirmez Eros’un ateşli oku. Tünelin ucunda hiçbir ışık görünmediği zaman bile, o ışığı hayal edebilmektir aşk. Tutunmaktır kimi zaman imkansıza, imkansızla savaşacak cesaretin yoksa asla çıkmamalısın aşk yoluna.
Korku aşkın en büyük düşmanıdır sevgili. Bir kez girdi mi tutku dolu damarlara, kızıl bir alev gibi dolaşan aşkı kurutur tüm vücudunda. Aşkın da bir kimyası vardır unutma. Bulaştı mı korku mikrobu aşkın hayallerle dolu saflığına, iflah olmaz o aşk bir daha..Aşk susabilmektir kimi zaman çığlık çığlığa. En dolu dolu taştığın zamanlarda ket vurabilmektir dilindeki silaha. Ama korkudan değil sevgili, korkudan asla değil. Tam tersine korkudan korkmamak adına kelimelerin diken dolu zırhlarını hapsedebilmektir ağız dolusu öfkenin kucağında. Ama onurluca, ama yüreklice...Asla korkakça değil...
Karşısına çıkan ilk engebede ayağı takılınca yere düşüp kalkamayan bir sevgili hangi sevgiliye güven telkin edebilir ki? Parçalanan bir diz de olabilir yola devam etmenin bedeli, buz gibi yüreklerin karşısında dikilmekte olabilir alevden bir kalkan gibi...Kim bilebilir ki? Her aşkın farklıdır engelleri. Tıpkı her aşkın birbirinden farklı olması gibi. Belki de ortak paydalarındaki tek şey korkusuzluktur tüm sevgilerin. Aşk meydan okumaktır aslında başlı başına. Kimi zaman kurallara, kimi zaman zamana hatta kimi zaman aşık olduğun insana. Güç ister aşk. Mücadeledir çünkü o kimi zaman aşkı tanımayan koskoca bir evrenle, kimi zaman da daha zoru olan kendinle...
Eğer dimdik duracak cesaretin yoksa aynanın karşısında bir başına, hiç niyetlenmemelisin bir aşkta aşkı paylaşan olmaya. Aşk kolay görünse de zor olandır. Hayatımızdaki en keskin virajlarda hiç beklenmedik bir dönemeçte karşımıza çıkan trafik ışıklarındaki kırmızıdır. Frene basabilmenin en zor olduğu yerde durabilmek; duramayacaksan uçurumun dibindekini de göze alıp gaza yeniden basabilecek gücü bulabilmektir. Yeşil kolaydır unutma sevgili sana düşünmen için bir seçenek sunmaz çünkü. Dingin, aynı hızda devam edebilirsin yoluna. Aşk kırmızıdır, ummadığın bir anda frene basmakla, gaza basmak arasındaki çelişkidir. Karar verebilme gücüdür. Karar verebilmekse korkusuzluğu gerektirir. İşte tam bu virajda kaybettin beni sevgili...Korkularına yenildin bekleme beni...