Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.
|
Kimler Çevrimiçi |
Toplam: 399 kullanıcı aktif » 0 Kayıtlı » 397 Ziyaretçi Bing, GoogleBot
|
Son Aktiviteler |
Gidene Mi Zor Kalana Mı ?
Forum: Kişisel Aşk Yazıları
Son Yorum: Gü-lŞ«m-se
05-27-2025, Saat: 09:56 AM
» Yorumlar: 1
» Okunma: 299
|
Türk Askeri Çanakkale'de ...
Forum: Mustafa Kemal Atatürk
Son Yorum: Serdar102
05-05-2025, Saat: 01:07 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 347
|
Bıktım Artık Yalnızlıktan...
Forum: Aşk Hikayeleri
Son Yorum: Serdar102
05-05-2025, Saat: 12:56 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 171
|
Papağan İle Zürafa - Serd...
Forum: Hikaye Uydurma Bölümü
Son Yorum: Serdar102
05-05-2025, Saat: 12:51 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 101
|
Oğlak İle Kartal - Serdar...
Forum: Hikaye Uydurma Bölümü
Son Yorum: Serdar102
05-05-2025, Saat: 12:50 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 51
|
Zübeyde Hanım Doğumevi - ...
Forum: Hikaye Uydurma Bölümü
Son Yorum: Serdar102
05-05-2025, Saat: 12:48 PM
» Yorumlar: 2
» Okunma: 248
|
ÖYLESİ'NE...
Forum: Güzel Sözler
Son Yorum: SunSet
03-26-2025, Saat: 01:27 PM
» Yorumlar: 10
» Okunma: 823
|
Ben Serdar Yıldırım. Bu g...
Forum: Sen Yenisin Galiba ?
Son Yorum: Serdar102
03-12-2025, Saat: 11:38 AM
» Yorumlar: 3
» Okunma: 372
|
Ya Atatürk Olmasaydı? - S...
Forum: Mustafa Kemal Atatürk
Son Yorum: Serdar102
03-11-2025, Saat: 07:20 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 230
|
Bandırma Vapuru - Serdar ...
Forum: Hikaye Uydurma Bölümü
Son Yorum: Serdar102
01-23-2025, Saat: 10:03 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 129
|
|
|
Hüzün Yakışıyor Bu sevdaya... |
Yazar: Orhan-38 - 03-03-2014, Saat: 11:41 AM - Forum: Şiirler
- Yorumlar (7)
|
 |
Ürkek Güvercin Gibi Hayallerim, Dokunsam Uçacak Sanki...
İsimsiz Bir Sevda Bu...
Hani Kitabı Yok Dediklerinden...
Zamanı Yok...
Mekanı Yok...
Hüzün Yakışıyor Sadece Bu Sevda'ya...
Yıldızlar Kayıyor...
Şarkılar Yarım...
Kederler Dökülüyor Yaprak Yaprak...
Ve Kelimeler Kördüğüm Özlemlerin Hakkını Ver Dercesine...
Git Diyemiyorum Hayallere, Hemen Yüreğini Bırakıyor Avuçlarıma...
Çisil Çisil Yağıyor Sessiz ve Derinden, Pervazsızca Sızıyor Gece Nöbetlerine...
Hasret Gibi Eğilip Topluyorum Sessizce...
Nereye Saklansın Kimsesizliğim?
Ne Şehirlere Sığabiliyorum Ne de Şehirleri Yüreğime Sığdırabiliyorum...
Yenik Düşmüş Sözlerim Var Dudaklarımın Arasında...
Ve Şiirlerimin Sesi Kaybetmeyi Kabullenmiş...
Onlar da Beni Ağlamaz Biliyorum...
Oysa Ben Dökülüyorum Sonbahar Gibi Usulca!
Belkilerle Yaşayıp Keşkeleri Barındırsan da Yüreğinde...
Göçüp Gitsen de Kalbimdeki Yerinden...
Ellerin Koynunda Soluk Alsan da...
Gözlerin Başka Gözlere Baksa da...
Ellerin Başka Elleri Tutsa da...
Ben Sana Doyamadan Eller Alsa da...
Sensiz Günlere Gözlerimi Açsam da...
Kayıp Gitsen de Avuçlarımın Arasından...
Yokluğun Izdırap Verse de Hayatım Boyunca...
Bana Hiç Gelmeyecek Olsan da...
Sen Yokluğuyla Acı Veren...
Beni Benden Alıp Götüren...
Varlığına Hasret Kaldığım Sevdiğim...
Sen Benim Hayatımda İyiki Dediğim Tek Nefesimsin...
Seni Bu Kadar Sevmek Benim Günahım Sadece...!!!
Karşılıksız Beklentilerim Olsa da Severim Seni Günahım Diz Boyu Olsun...
''Gönderilmemiş aşk mektupları''
|
|
|
Kehf Suresi 65......82. Ayetler |
Yazar: halukgta - 03-01-2014, Saat: 01:28 PM - Forum: İslam
- Yorum Yok
|
 |
Kur’an bizler için bir rehberdir, gönül gözüdür. Eğer onun rehberliğine hurafe ve sanı karıştırarak anlamaya çalışırsak, doğru anlamamız mümkün olmayacaktır. Allah ayetlerin üzerinde düşünmemizi ve Kur’an ı bir bütün olarak anlamamızı emreder. Bir başka deyişle, bir kısmına inanıp bir kısmının hükmü kalkmıştır dersek, ayetleri anlamamızda mutlaka kopukluklar olacaktır. Çünkü Allah Kur’an ın tümüne iman etmemizi ister.
Kur’an bizlere yol gösterirken, kıssadan hisselere çok önem verir, çünkü bu yol ve yöntemle verilmek istenen ders çok daha iyi anlatılır. Bu kıssaları bir masal gibi dinlerde, ne anlatmak istediğini düşünmezsek, bizlere hiçbir faydası olmaz.
Bu yazımda Kehf suresi 65 ve 82. ayetlerde anlatılan, kıssadan acaba bizler nasıl bir hisse çıkartmalıyız, gelin birlikte düşünelim. Önce ayetleri yazalım.
Kehf Suresi:
65. Derken kullarımızdan bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, kendisine tarafımızdan bir ilim öğretmiştik.
66. Musa ona, “Sana öğretilen bilgilerden bana, doğruya iletici bir bilgi öğretmen için sana tabi olayım mı?†dedi.
67. Adam, şöyle dedi: “Doğrusu sen benimle beraberliğe asla sabredemezsin.â€
68. “İç yüzünü kavrayamadığın bir şeye nasıl sabredebilirsin?â€
69. Musa, “İnşallah beni sabırlı bulacaksın. Hiçbir işte de sana karşı gelmeyeceğim†dedi.
70. O da şöyle dedi: “O hâlde, eğer bana tabi olacaksan, ben sana söylemedikçe hiçbir şey hakkında bana soru sormayacaksın.â€
71. Derken yola koyuldular. Nihayet, bir gemiye bindiklerinde (adam) gemiyi deldi. Musa, “Sen onu içindekileri boğmak için mi deldin? Doğrusu, şaşılacak bir iş yaptın.†dedi.
72. Adam, “Sen benimle beraberliğe asla sabredemezsin, demedim mi?†dedi.
73. Musa, “Unuttuğum için bana çıkışma ve bu işimde bana güçlük çıkarma!†dedi.
74. Yine yola koyuldular. Nihayet bir erkek çocukla karşılaştıklarında, adam (hemen) onu öldürdü. Musa, “Bir cana karşılık olmaksızın suçsuz birini mi öldürdün? Andolsun çok kötü bir iş yaptın!†dedi.
75. Adam, “Sana, benimle beraberliğe asla sabredemezsin demedim mi?†dedi.
76. Musa, “Eğer bundan sonra sana bir şey hakkında soru sorarsam, artık benimle arkadaşlık etme. Doğrusu, tarafımdan (dilenecek son) özre ulaştın (bu son özür dileyişim)†dedi.
77. Yine yola koyuldular. Nihayet bir şehir halkına varıp onlardan yiyecek istediler. Halk onları konuk etmek istemedi. Derken orada yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar gördüler. Adam hemen o duvarı doğrulttu. Musa, “İsteseydin bu iş için bir ücret alırdın†dedi.
78. Adam, â€œİşte bu birbirimizden ayrılmamız demektir†dedi. “Şimdi sana sabredemediğin şeylerin içyüzünü anlatacağım.
79. “O gemi, denizde çalışan birtakım yoksul kimselere ait idi. Onu yaralamak istedim, çünkü onların ilerisinde, her gemiyi zorla ele geçiren bir kral vardı.â€
80. “Çocuğa gelince, anası babası mümin insanlardı. Onları azgınlığa ve küfre sürüklemesinden korktuk.â€
81. “Böylece, Rablerinin onlara, bu çocuğun yerine daha hayırlı ve daha merhametli bir çocuk vermesini diledik.â€
82. “Duvar ise şehirdeki iki yetim çocuğa ait idi. Altında onlara ait bir define vardı. Babaları da iyi bir insandı. Rabbin, onların olgunluk çağına ulaşmalarını ve Rabbinden bir rahmet olarak definelerini çıkarmalarını istedi. BUNLARI BEN KENDİ GÖRÜŞÜME GÖRE YAPMADIM. İşte senin, sabredemediğin şeylerin içyüzü budur.â€
Dikkat ederseniz ayetin başında, Hz. Musa ile karşılaştırılan bir kişiden bahsediliyor. Ayette bu kişinin kim olduğu, ismi belirtilmiyor. Anlatılanları okudunuz, peki bu kişi kim olabilir. Hatırlarsanız bizler, Allah açıkça söylemediği tanıtmadığı halde, bu kişiye HIZIR ismini takmışızdır.
Peki, Hızır toplum içinde ne anlamlara gelir? Birçok rivayet var bu konuda. Ölümsüzlüğe kavuşmuş peygamberdir diyenden tutun, bir işi yaparken yardımcı olan gizli bir güç diyenlerde vardır. Yine bir inanışa göre yeşil, yeşillik bereketli anlamlarına geldiğine de inanılır. Dikkat ederseniz bunların hepsi rivayettir, kesin bir kanıta dayanmaz. Biz yazdığım ayetleri anlamaya çalışırken, bunları hiç dikkate almadan, Allah ın bu kıssasından bizlere neler anlatmaya çalışıyor, onları anlamaya çalışalım. Çünkü Allah bu kişinin kim olduğunu bilmemizi isteseydi, onu da açıkça söylerdi.
Hz. Musa ile karşı karşıya getirilen kişi kim olabilir? Kullarımızdan bir kul dediğine göre, Allah a itaat ve ibadet eden bir yaratılmış olduğunu önce söyleyelim. Ayrıca Allah bu kuluna kendi katından, rahmet ve ilim verdiğini söylüyor. Ama verdiği bu ilmin özelliklerine baktığınızda, geleceği bilen ve gelecekte olacaklara göre insanların yaşamını düzene sokan bir bilgi ya da Allah tarafından verilen emirleri, olaylar olmadan uygulayan konumda olduğunu görüyoruz. Bunun örneği de ayetin en sonunda bahsediliyor ve bakın ne diyor.
(Rabbin, onların olgunluk çağına ulaşmalarını ve Rabbinden bir rahmet olarak definelerini çıkarmalarını istedi. Bunları ben kendi görüşüme göre yapmadım.)
Buradan da anlıyoruz ki Hz. Musa ile Allah tarafından karşılaştırılan ve Allah ın elçisine hayat ve yaşam dersi veren, Allah katından bir kul diye bahsedilen, insan kılığında bir melekten başka bir şey olamaz. Çünkü dikkat ederseniz Allah ın emirlerini yerine getirmekle görevli olduğunu görüyoruz.
Eğer bu kişiye peygamber dersek, bana göre hata yaparız. Çünkü Kur’an ın peygamberler konusunda örnek verdiği ayetlerin hiç birisinde, Allah ın görev verdiği peygamberlere, böyle bir yetki verdiğinin örneğini görmüyoruz. Hz. Musa ve Hz. İsa nın gösterdiği olağan üstü olaylara baktığımızda, çok farklı konumda olduğunu görüyoruz. Peygamberimizin de Kur’an da, geleceği ve gaybı bilemeyeceğinin örnekleri açıkça veriliyor.
Verilen örneklere baktığımızda, iç yüzünü nedenini kavrayamadığımız olayların, nerelere varacağının, ne maksatla oluştuklarının çok dikkat çekici örneklerini görüyoruz. Bu ayetlerde önemle anlatılmak istenen, HİÇ BİR ŞEYİN NEDENSİZ OLMADIÄžI, BAŞIMIZA GELEN VE BİZLERİN İSTEÄžİ DIŞINDA OLAN OLAYLARIN, BİR NEDENE DAYANDIÄžININ, dikkat çekici örneklerle anlatılmasıdır.
Dikkat ederseniz bu olaylar, ayette bahsedilen kişinin isteğiyle değil, Allah ın isteğiyle olduğunu görüyoruz. Hz. Musa bile olayların ilk oluşu ile bir bağlantı kuramadıysa, hiç birimizin olaylar hakkında mantıklı bir bağlantı kurması beklenemez. Çünkü sebep, sonuç ilişkisini bilmiyoruz. Bu ayetlerde geçen olayları okuduğumda, Kur’an da çok dikkat çekici bir ayet geldi aklıma. Bakın Rabbimiz ne diyor Bakara 216. ayetinde.
(Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için HAYIRLIDIR ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir ŞERDİR. Allah bilir de siz bilmezsiniz.)
Ne kadar güzel bir uyarı. Bu uyarıyı hayatımızın her anında dikkate almalıyız. Allah işte ayetlerini böyle güzel örneklerle özümseyerek anlamamızı sağlıyor. Kehf suresinde verilen örnekleri ilk okuduğunuzda, size ne kadar anlamsız gibi geldi değil mi? Bizler hayatımızdaki olayları da aynen böyle görüyor ve bu bakış açımızla değerlendiriyoruz.
Yaradan verdiği bu örneklerle bizleri uyarıyor ve başımıza gelen olaylar karşısında, SÜKÛNETİMİZİ KORUMAMIZI VE ASLA KAYGIYA DÜŞMEDEN, MORALİMİZİ BOZMADAN HAYATIMIZA DEVAM ETMEMİZİN GÜZEL VE ANLAMLI ÖRNEKLERİNİ VERİYOR BİZLERE. Allah Kur’an da her zorluğun sonunda, bir kolaylık vereceğini söyler. Böylece zorluklara göğüs gererek, bu dünyada ki imtihanımızda bizlere güç ve moral verir. Onun içindir ki Kur’an a gerçek anlamda iman eden, sabırlıdır zorluklara karşı daha çok dayanıklıdır.
Yaşantımızda elimizde olmadan meydana gelen, birçok konularda öyle sözler söyler ve toplumda öyle fitneler çıkartırız ki, aynı konuda yıllar sonra söylediklerimize pişman oluyoruz. Din adına da bilgimiz olmadığı halde, tartışmalara giriyoruz ve inanılmaz sözler söylüyoruz. Bakın Allah bu konuda da bizleri nasıl uyarıyor.
Ali İmran 66: İşte siz böyle kimselersiniz! Diyelim ki biraz bilginiz olan şey hakkında tartıştınız. YA HİÇ BİLGİNİZ OLMAYAN ŞEY HAKKINDA NİÇİN TARTIŞIYORSUNUZ? Allah bilir, siz bilmezsiniz
Allah Kehf suresinde verdiği örneklerle, adeta Kur’an ın bir özetini yapıyor bizlere. Ben geleceği bilir ve ona göre gerekli olanları yaparım hükmünün güzel örnekleriyle, hem Hz. Musa hem de bizler, güzel bir eğitimden geçiyoruz bu örnek ayetlerle. Ali İmran 66. ayette de Allah, çok dikkat çekici bir uyarıda bulunarak, sizlere rehber olsun diye gönderdiğim, ayrıca sorumlu tuttuğum kitapta bilgi vermediğim, açıklama yapmadığım hiçbir konuda tartışmayın, fikirler öne sürmeyin diye özellikle bizleri uyarıyor.
Peki, bizler bu uyarıyı dinliyor muyuz? Elbette hayır. Dinlemediğimiz gibi, Kur’an özet bilgidir, her konuda açıklama yoktur diyerek, dinimizi tam ve eksiksiz yaşamak istiyorsak, fıkıh kitaplarına bakmalıyız diyoruz. Yani Kur’an ı yeterli görmeyip, emin olamadığımız, beşeri kitaplara yöneliyoruz. Buna inandırıldığımız için de, Kur’an ın tek kelime bile bahsetmediği konularda tartışıyor, hatta bu sözlere inanmakta bir sakınca görmüyoruz.
Bu kıssadan ben, sabrın önemini de daha iyi anladım. Sabır nefsi bir duygudur, eğer onu Kur’an la, akılla bilgilendirmezsek, eğitmezsek yani rahatlatmazsak, çok fazla bizlere zaman tanıyacağını zannetmiyorum. Onun içindir ki Allah, düşünmeye aklımızı kullanmaya ve yalnız Kur’an ın ipine sarılmaya bizleri davet eder. Allah bu örneklerle, bana güvenin ve yaptıklarınızın karşılığını mutlaka alacaksınız mesajını çok açık vermiştir.
Aslında çok önemli bir başka ders daha veriyor, bu kıssa bizlere. Allah bizlerin sorumlu olduğu Kur’an da, bizler için açık bir hüküm verdiyse, onun nedenlerini anlamakta zorlanıyorsak eğer, sebep sonuç ilişkisini kuramadığımız gerçeğini düşünerek, inancımıza Yaradan a güvenerek yön vermemiz gerektiği, ayetlerde özellikle vurgulanmaktadır.
Ben Kehf suresinde geçen, bu kıssadan bu dersleri çıkardım. Eksiğim, hatam varsa Rabbim affetsin.
Dilerim Kur’an ı, yine Kur’an ın verdiği örneklerden anlamak adına çaba harcayan, inancına hurafe, batıl karıştırmadan yaşayan, Allah ın halis kullarından oluruz.
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
|
|
|
Gelin-Kaynana Kavgası |
Yazar: Xesar - 03-01-2014, Saat: 12:41 PM - Forum: Sözlük
- Yorumlar (2)
|
 |
Tuhaf bir geçimsizlik öyküsüdür, genelde ülkemizde yaygındır.
Sebebini bilim adamlarının bile henüz çözemediği bir durumdur. 
Erkekleri ikilemde bırakıp isyana sürükler.
En güzel açıklaması aşağıda yapılmıştır.
KAYNANA ÇAYDANLIK GİBİDİR, FOKUR, FOKUR KAYNAR,
GELİN DEMLİK GİBİDİR, SİNSİ, SİNSİ DEMLENİR
OÄžLAN BARDAK GİBİDİR, BİR GELİN DOLDURUR, BİR DE KAYNANA
GÖRÜMCE ÇAY KAŞIÄžI GİBİDİR, ARADA BİR GELİR ORTALIÄžI KARIŞTIRIR
ÇOCUK ŞEKER GİBİDİR, ORTALIÄžI TATLANDIRIR
KAYINPEDER DE ÇAY TABAÄžI GİBİDİR, OKKALICA OTURUR
|
|
|
Yine Yağmur Yağıyor Dışarda.. |
Yazar: Orhan-38 - 02-28-2014, Saat: 03:25 PM - Forum: Şiirler
- Yorumlar (3)
|
 |
Yine Yağmur Yağıyor...
Ve Ben Yine Senin Yokluğunla Sırılsıklam Bir Haldeyim...
Her Damlada Sana Olan Özlemim İçime İşliyor...
Ne Çok Yağmur Yağıyor Bu Şehre ve Ben Seni Ne Çok Özlüyorum...
Şimdilerde Hüzün İşliyorum İlmek İlmek, Nakış Nakış...
HasretinleYanan Yüreğimin Kanatlarına Yokluğun Alev Alev Yakarken Benliğimi Sensizlik Örter Gecelerimi...
Sen Gelmeden Işık Sızmaz Artık Yüreğimin Penceresinden İçeri...
Yine Yağmur Yağıyor!
İçimde Yine Sen!
Yine Yarışıyor Gözyaşlarım Yağan Yağmurla...
Birazdan Kara Bulutlar Dağılır...
Yağmur Vazgeçer Bulutlarından...
Ama Ben Sensizliğe Boyun Eğmem İnatla Seni Düşünür, Seni Yaşarım Yokluğunda...
Bu Gece Yağmurla Geldim Sana...
Serin, Islak...
Kırılgan Yüreğimle...
Sanki Geceye Tutsak...
Gülüşlerim Üşümüş...
İçim Kendime Aksak...
Sesim Kendime Ne Kadar Uzak...
Dudaklarım Solgun...
Gözlerim Sönük...
Karanlık Çökmüş Kirpik Gölgelerime...
Zamansız Giyilmiş Sevda Gömlekleri Sırtımda...
İçimdeki Boşlukta Koca Bir Sağnak...
Bu Gece Yağmurla Geldim Sana...
Sana Özlemlerimi Getirdim Avuçlarımda...
Uzan Al Ellerimden Onları...
Kucağımda Sevgilerim Saçayım Her Yanına...
Yağan Karlar Gibi Savrulayım Hayatına...
Gecelerinde Yıldızların Olayım...
Sabahlarına Doğayım...
Sıcacık Isıtayım Yüreğini...
Bana Yıldızlar Kadar Uzak Sevgilim...
Yine Hayallerim Esaretinde...
Yine Coştu Bak...
Sığmadı Yüreğim Bedenime...
İsyanlar Dilimde...
Sevgin Gözlerimde...
Yine Yapayalnız Kalakaldım Kendimle...
Ne Kadar Varsan Hayatımda, Bir O Kadar da Yoksun Yanımda...
İsyanlardayım!
Bu Gece Yağmurla Geldim Sana...
Kurutmaya Islak Düşlerimi...
Isıtmaya Üşümüş Yüreğimi...
Dokun...!
Sessizliğine Sokulduğum Çocuk Gözlerinle Dokun...
Erteleme Beni...
Bu Gece Sil Bütün Acıları...
Yıka Yüreğindeki Eski İzleri!
Ben Seni Düşündükçe Yaşıyorum...
Sen de Düşün ki Çok Uzaklarda Bir Yaralı Var...
Sana Hasret...
Sana Tutkun...
Sana Deli...
Sırtımda Ağır Bir Sevda Küfesi...
Yüreğimde Sensizliğin Acısı...
Titrek Bir Şarkı Dilimde...
Yanlızlığımın En Koyu Demindeyim...
Ertelenmiş Hayatın Vuslatında Sen Yokken Yarım Kalmış Mutluğum...
Gözlerimi Kapatıyorum...
Hasretin Düğümleniyor Boğazıma...!
''Gönderilmemiş aşk mektupları''
|
|
|
Gozlerim Buz Gibi... * Candan Ünal |
Yazar: acemhe - 02-26-2014, Saat: 10:29 PM - Forum: Makale
- Yorumlar (3)
|
 |
Her şeyi kirlettiğin gibi kirletme diye daha fazla, kendi ellerimle parçaladım kalbimi… Senin bile kıramayacağın kadar sert kırdım.
Bir daha kimseyi sevmesin diye değil, aşk senin yüzünden vazgeçmeye değecek kadar basit bir duygu değil ama seni bir daha sevmesin diye, parçaladım kalbimi.
Sana kızgın değilim, sanma yaptıklarım içinde yanan kor ateşten, nefretten, öfkeden. Tam tersi, sana hiç kızgın değilim. Tüm hıncım, kendimle verdiğim savaşta yenilen taraf olmama…
Hoş, hangi tarafım yenilseydi, yine kaybetmiş olacaktım ancak seninle ellerimi kana bulamayacaktım belki.İşin acı tarafı, şimdi bakıyorum aynaya, gözlerim buz gibi. Senden daha sıcak bakmıyorum kendime. Kırgınlığımın çoğu sana belki, kalanını alacak yazdım hesabımda deftere…
Zor olacak biraz yeniden başlamak, mutlaka kırılacak içimde bir yerler. Herkes kadar yalnız, herkes kadar tedirgin ama herkesten biraz daha cesur başlayacağım yeniden sevmeye.
Sevmek dediğin de, denize olta sallamak gibi değil; hani uzun beklersen mutlaka bir balık çarpmıyor. Doğru zamanda, doğru yerde, doğru cümlelerin yoksa cebinde, yanından geçerken aşk, senin farkına bile vermiyor.
Iste o yüzden sarhoş olmuyorum ben, o yüzden içmiyorum. Aşkın gözü zaten görüyor; ya ben sarhoşken yanımdan geçerse diye aklım çıkıyor…
Zaten bu gözlere kim bakar ki şimdi? Buz dağının o soğukluğu varken gözbebeklerimde, hangi çift yeşile dokunsam, ürpertir içini…
O yüzden bekleyeceğim oturup şurada bir yere, ayaklarımı sallandırıp hayatın dalgaları içine, ayağıma çarpan suyu izleyeceğim. Bakarsın zamanla gözlerimdeki buzlar erir de, gönlümdeki coşkuyu yeşertir.
Yoksa bu kalbi adam etmek için çok uzun zaman gerekir….
Candan Ünal
|
|
|
|