| Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.
|
| Kimler Çevrimiçi |
Toplam: 319 kullanıcı aktif » 0 Kayıtlı » 314 Ziyaretçi Applebot, Baidu, Bing, GoogleBot, Yandex
|
| Son Aktiviteler |
Cin Suresi 26-27-28. Ayet...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
, Saat: 10:49 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 9
|
Allah'ın Uyarı Ve İkazlar...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
12-20-2025, Saat: 04:00 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 31
|
Kur’an’da Geçen Evlatlık ...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
12-15-2025, Saat: 11:17 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 45
|
Her Konuda Yaptığımız Gib...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
12-14-2025, Saat: 02:43 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 33
|
Bakara Suresi 10. Ayetten...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
12-10-2025, Saat: 04:55 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 35
|
Allah’a Açılan Kapı Kur'a...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
12-09-2025, Saat: 04:40 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 36
|
Şirk Batağında Yaşadığımı...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
12-06-2025, Saat: 11:19 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 53
|
Nahl 44-64. Ayetler. Resu...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
12-03-2025, Saat: 04:34 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 50
|
Kur'an, Anlaşılması Zor B...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
12-02-2025, Saat: 12:30 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 42
|
Bakara Suresi 43. Ayetin ...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
12-01-2025, Saat: 05:36 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 46
|
|
|
| Akupunktur İle Gençleşmek İster misiniz? |
|
Yazar: Sağlı@k ve Yaşam - 08-07-2012, Saat: 01:50 PM - Forum: Sağlık
- Yorum Yok
|
 |
Yıllara meydan
okumak istiyor ancak botoks, estetik cerrahi gibi girişimlerden ürküyorsunuz… Çin'de
her tür sağlık sorunu için yüzyıllardır uygulanan akupunktur tedavisi, artık ülkemizde
de çok yaygın özellikle estetik alanında… Bahçeci Sağlık Grubu Akupunktur
Uzmanı Dr. Hasan Ali Nogay, “ Son zamanlarda doğal yollarla gençleşmek
isteyenlerin ilk tercihi ‘akulift’ adı verilen bir akupunktur yöntemi. Bu
yöntemle 7-12 seans sonrasında ortalama 5-10 yıl gençleşmek mümkün…†dedi.
-------------------------------
Dünya Sağlık
Örgütü'ne göre 300 hastalık akupunkturla tedavi edilebiliyor. Uzakdoğu ve
Çin'den tüm dünyaya yayılan koruyucu-tamamlayıcı bir tedavi yöntemidir. Uzman
Dr. Hasan Ali Nogay konuyla ilgili şu bilgileri verdi: “Akupunktur yönteminde
minik iğneler, özelleşmiş akupunktur noktalarına uygulanır. [font="]Akupunktur[/font][font="] noktası uyarılınca buradan
başlayan lokal hücresel uyarılar sinirsel iletişim yoluyla beyine ulaşır; beyinden
de ilgili organlara gönderilir. Böylece vücudumuzda zaten varolan kimyasal
maddeler, hormonlar, enzimler salgılanır. Bu da bazı biyokimyasal-hücresel
değişiklikler sebep olduğu için vücudumuzun
"kendini iyileştirme gücü" harekete geçirilerek iyileşme sağlanır. Son yıllarda yüz bölgesine uygulanan kozmetik akupunktura
"akulift" de denilmektedir. Akulift, yüzdeki özel noktalara konulan iğnelerle
yaşlanma belirtilerini azaltan, cerrahi olmayan etkili bir yöntemdir. Yüzde
lokal kan ve lenf dolaşımını artırır, kolajen ve elastin lif üretimini uyarır.
Ayrıca otonom sinir sisteminin uyarılması ve regülasyonu sonucunda , onarıcı
maddeleri harekete geçirerek ciltteki sorunları çözer. Bu yöntemle 7-12 seans
sonrasında ortalama 5-10 yıl gençleşmek mümkün. İşte harika size sonuç alınabilinen
7 kırışıklık:[/font]
1. Kaz ayakları: Gülme çizgileri olarak da bilinir. Önceleri gülümsememizle kendini belli
eden bu çizgiler, yıllar içinde yerlerini sever ve belirginleşirler. Her bir
çizgiye uygulanan “küçük†iğnelerle bu kırışıklıkları terbiye etmek mümkündür.
2.Kaş çatma çizgisi: Gözlerimiz arasındaki bu kırışıklıklar, yıllar
içinde artan stresle daha da derinleşir.
3.Nazolabial oluk: Burun kenarından ağzın köşesine kadar uzanan
hattır. İnce, küçük iğnelerle bu oluk daha yumuşak ve genç bir görünüme
kavuşturulur.
4.Alın çizgileri: Kaşlara paralel yerleşen bu çizgiler de “botox†uygulanmaya çalışılan
kırışıklıklardandır. Bu çizgiler boyunca ince, küçük iğneler uygulanarak son
derece güzel sonuçlar alınmaktadır.
5.Sigara çizgileri: Dudak üstünde, özellikle sigara içilmesiyle
barizleşen; nikotin, karbon monoksit ve hidrojen siyanid’den kaynaklanan
kırışıklıklardır. Mimik kaslarıyla ilişkili olarak da (sigara olmadan)
bulunabilirler.
6.Sarkık gözkapakları: 30 yaş üstünde gözkapağı elastikiyetin azalması,
yerçekimi, uyku problemleri ve dinlenememek bu çizgileri artırmaktadır. Gerek
akupunkturun â€Çi†enerjisini dengelemesiyle gerekse göz çevresindeki
uygulamalarla çok daha “dinç†ve “sağlıklı†bir görünüm elde edilebilir.
7.Gözaltı krizleri: Uyku çizgileri olarak da bilinir. Gözlerin hemen
altında ve yorgunluk anlarında belirginleşen kırışıklıklardır. Akupunktur ile
göz çevresi kasları güçlendiğinde ve elastikiyeti artırıldığında doku kendisini
çok iyi toparlar ve daha genç bir görünüm de elde edilir.
Akupuntur İle Nasıl Gençleşirsiniz?
Cildimiz Üç Tabakadan Oluşur:
1.Epidermis: Cildimizin kumaşı, karakteridir; özelliğini, dokusunu oluşturur.
Keratinosit denilen deri hücrelerimiz, 4-6 hafta içinde kendilerini yeniler.
Retinol, alfa hidroksi asid gibi kozmetik ürünler bu tabakaya etkili olurlar. Yine
“maskelerâ€, “peeling†yapan ürünler ve “nemlendiriciler†de ancak bu tabakaya
etki edebilirler.
Akupunktur, epidermis üzerindeki benzersiz etkisiyle su miktarını
artırıp, yaşlanan cildimizin kırışıklıklarını ve pigmentasyon sorununu çözer.
2.Dermis: Kalınlığını,
nemliliğini ve elastikiyetini verir. Aslında “kozmetik†tabakasıdır. Bununla
beraber birçok kozmetik ürün (krem, solüsyon vs.) bu tabakaya kadar ulaşamaz.
Kollajen, elastin
lifler ve glikozaminoglikanları (matriks) içeren bu tabaka, yaşla beraber
elastikiyetini (hyaluronik asid), suyunu, kalınlığını kaybetmeye başlar. Kollajen
ve “dolgu†ürünlerinin enjekte edildiği, “antiaging†için hedeflenen “kozmetikâ€
bölge dermisdir.
Akupunktur, kendi kollajenini ve konnektif dokusunu
yapması için dermisi uyarır. Cildimizdeki kırışıklıklar hızla düzelir. Cildimiz
daha yumuşak, parlak, sağlıklı bir yapıya kavuşur.
3.Deri altı ve yağ tabakası: Normalde vücut ağırlığımızın %14-20’sini oluşturan
yağ hücreleri, fibroz doku ve kan damarlarından oluşur.. “Liposuctionâ€
uygulanan bölgedir.
Akupunktur, cilt altı
yağ dokusunun yeniden organizasyonunu, yeni damar gelişimi ile “sellülitlerinâ€
iyileşmesini ve cildimizin sıkılaşmasını sağlar.
Akupunktur, sadece
kozmetik değil, vücut, kulak ve diğer mikrosistemler üzerinden etkisini
gösteren bir tedavi sanatıdır. Kişinin zihinsel, fiziksel ve ruhsal denge
haline ulaşmasına ve sağlığını korumasına katkı sağlar.
Geleneksel Çin
Tıbbı yaklaşımıyla, özellikle “ erken yaşlanmadan†sorumlu olan “Dalak Çi
yetersizliği†ve menopozla ilişkisi bilinen “Böbrek Yin yetersizliği†; stresle
baş edememeye bağlı olarak “Akciğer yin yetersizliği†ve “Karaciğer
meridyenindeki†temel değişiklikler üzerinden “etkisini ve faydasınıâ€
göstermektedir.
İyi ve kalıcı sonuç
almak için 7-12 seanslık bir uygulama (2-3 ay) ile birlikte 40 ml/kg günlük su
içilmesi, mevsim renkli(antioksidan) sebze ve meyvelerini tercih etmek; sigarayı
bırakmak, kafein ve alkolden uzak kalınması ve güneş kremleri ile cildin
korunmasını öneriyoruz.
|
|
|
| Günümüzün Popüler Hastalığı Guatr |
|
Yazar: Sağlı@k ve Yaşam - 08-06-2012, Saat: 02:19 PM - Forum: Sağlık
- Yorumlar (1)
|
 |
Guatr her zaman bilinen bir hastalıktı. Ancak günümüzde yaygınlaştı
ve çeşitliliği arttı. Artık 10 kişiden 5’inde görülen hastalığın yanlış
tanı ve tedavisi ise kişinin tüm yaşamını olumsuz etkiliyor. Depresif
şikâyetlerle psikiyatriste başvuran çok sayıda kişi aslında tiroit
hastası olduğunu bilmiyor.
Doç.Dr. Neslihan Kurulmuş
Endokrinolog
Temelde guatr hastalığını yaratan organ ‘Tiroit’ denilen boynun önünde
yer alan 20 gramlık küçük bir doku. Doku küçük ama fonksiyonu çok fazla.
Hormonları üretme mekanizması karışık. Orada rol alan birçok madde,
enzim ve kullanılan elementler var. Bu nedenle mekanizmanın her
basamağında hastalık çıkabilir. Hastalığın en temel nedeni -bizim
ülkemizde de en sık görüleni- iyot eksikliğidir. Buna bağlı olaraktan
tiriotte büyümeler oluşur buna bağlı olarak çalışması değişir. 2000
yılından sonra tuzlar iyotlanmaya başladıktan sonra iyot eksikliğine
bağlı olan tiriot hastalığı azalmıştır. Bu kez de genetik tiriot
hastalığı ve tiriot kanserleri ortaya çıkmıştır.
Doğal yollardan en çok suyla iyot eksikliğini tamamlayabilmek mümkündür.
Dolayısıyla toprak ve toprakta yetişen ürünlerle… Bu yollarla iyotu
alırız. Ama bizim toprağımız da suyumuz da Doğu Anadolu, Karadeniz
özellikle de Batı Karadeniz Bölgesi iyottan son derece fakirdir. Bu
nedenle insanların ortak kullandığı ortak madde tuza iyot eklendi.
Geleneksel tuz kullanımını bırakmış olan her yerde iyotlu tuz
kullanıldığı sürece bir sorun yok.
Nörologlar, kardiyologlar ‘böbreği ve kalbi korumak adına aşırı tuzlu
yemeyin’ diyor. Biz toplum olarak yemeğin tadına bakmadan tuz koyarız.
Günde ortalama bir tatlı kaşığı tuz kalp yetersizliği, böbrek
yetersizliği olmayan, normal sağlıklı birinin yiyebileceği miktardır.
Guartr hastalığının belirtileri
Tiroit organı iki şekilde değerlendirilir. Bir nasıl çalışıyor, hormon
üretimi iyi m? Çünkü tiroit hormonları diğer organlarının sistemlerin
çalışmasını doğrudan etkiler. Dengesi bozulduğunda etkilenmeyen hiçbir
sistem yoktur. En sık görüleni yani yavaşladığındaki belirtileri;
halsizlik ve yorgunluk şikâyetleridir. Saç dökülmeleri, cilt kuruluğu,
kaşıntı, tırnak kırılması, kabızlık gibi bulgularla kendini hissettirir.
Tedavi edilmezse şikayetler giderek çoğalır. Bir süre sonra efor
kapasitesi düşer. Kalp ve solunumla ilgili problemler başlar. Tansiyon
dengesizlikleri görülebilir. Bir süre sonra da kişide yaptığı
değişikliklerle doktora gitme zorunluluğu ortaya çıkar. Doğru tanı
konulmadığında bir süre sonra şikâyetler geçmediği için tekrar doktora
gidilir.
Bu rahatsızlıkta yaş sınırı yoktur, doğumdan ölene kadar her yaş
grubunda rastlanabilir. Ergenlik dönemi, 25-40 yaş arası, kadınlarda
doğurganlık ve menopoz döneminde daha sık görülebilir. Dış faktörlere ve
genetiğe bağlı olarak gelişebilir.
Hastalılara ait bulgular kişisel farklılıklar gösterebilir. Her kişinin
algı düzeyi farklıdır. Ciddi depresyona giren, halsizlik nedeniyle iş
gücü kaybı yaşayan, aşırı sinir- kaygı nedeniyle etraflarıyla kavga eden
hasta tablolarına rastlamak mümkündür.
Tiroit hastalığının en iyi yönü ne kadar ilerlemiş olursa olsun
tedavide yüz güldürücü sonuçlar almanın mümkün olmasıdır. Hastalığın
tipine göre ilaç, cerrahi ya da radyoaktif tedavi uygulanır.
Hipotiroitte ortalama 6-8 hafta içinde sonuç alınıp, tamamen normale
dönülebilir.
Haşimoto nedir ?
Genel tiroit hastalığının içindeki bir gruptur. Tiroit hormon dengesini
bozduğunda genel değişiklikler yapabilir. Haşimato grubu hastalarda
hormonlar normal olduğu halde kişide açıklanamayan deri, tırnak, saç
problemi olabilir. Yine bu kişilerde özellikle kadınlarda adetlerle
ilgili sorunlar yaşanır. Genetik olabilir. Bir insan farkına varmadan
ömrü boyunca yaşayabilir. Ailesinde tiroit hastası olanlar özellikle bu
grupta yer alır.Basit bir kan testiyle tespiti mümkündür. Gerektiğinde
ultrasonla bakılır.
Tiroit hormon düzeyi artığı zaman ‘Hipertiroiti’ adı verilir ve metabolizma hızlı çalışır. Ciddi kilo kaybı yaşanır.
Gözler dışarıya doğru neden çıkar?
Tiroit çok çalıştığı durumda hem tiroit hem de gözler etkilenir. Çünkü
aynı mekanizma gözlerin arkasındaki dokuda da geçerlidir. Orada iş biraz
daha karmaşık ve tedavisi de biraz daha yorucudur. Çünkü tiroiti ve
gözü birlikte kontrol altına almak gerekir. Bazen tiroiti kontrol altına
alsanız bile göz bağımsız olarak ilerleyebilir. Bu da zor olan tiroit
hastalıklarından biridir.
Kansere dönüşür mü?
Her tiroit hastalığı kansere dönüşmez. Tiroit modülü varsa bazı modüller 3-5 yıl içinde kansere dönüşebilir.
Tiroit hastalığı depresyonla karıştırılıyor!!!
Psikiyatri bölümünden çok fazla tiroit hastası endokronologlara
yönlendirilir. Bu tip hastalar depresif şikâyetlerle psikiyatriste
başvurur. Onlara uygulanan ilk test tiroit hormonudur. Özellikle
doktorların bu konuda bilinçlendirmeli gerekir.
Karalahananın içindeki bir madde tiroit hormonunu yaparken bir enzimi
bloke ettiği için tehlikelidir. Suşi içerisinde fazla iyot olduğu için
tiroiti olumsuz etkiler. Uzak doğudan zayıflamak için gelen yosun
tabletleri tiroit hastalıklarını tetikleyebilir. Bunlara dikkat
etmeliyiz.
*Ailesinde tiroit hastalığı olanlar,
*Doğurganlık çağından olanlar kadınlar,
*Ergenlik çağındaki çocukların
Bir kez tiroit fonksiyonunu değerlendirmekte fayda vardır. Özellikle
ailesinde olanlar için bu yaş dönemi çok önemlidir. Çünkü gebelikte
bebeğin sağlığını, ergenlik döneminde beyin- beden fonksiyonu, menopoz
kadın sağlığını etkiler.
Özellikle genetik tipteki tiroit hastalarında bir dönem aktiflenmediği
için bazen testlerde çıkmayabilir ama daha sonra herhangi bir neden
gebelik- lohusalık-stres zemindeki hastalığı tetikleyebilir. İnsanların
senede bir kere tiroit hormonuna baktırması yeterlidir.
|
|
|
| Uçuruma sürüklendiğimizin, artık farkında olalım. |
|
Yazar: halukgta - 08-01-2012, Saat: 06:19 PM - Forum: Kişisel Makaleler
- Yorumlar (4)
|
 |
Bugünlerde, ülkemizin içine sürüklendiği üzücü ve düşündürücü tabloyu, altı yedi yıl öncesinden tahmin edenler, sanırım müneccim değil, gerçekleri görenlerdi. Tabi o günlerde, bugün olacakları söyleyenlerin halini, bugün sizler çok iyi biliyorsunuz.
Evet, gerçektende bu gün bizleri yönetenler, ülkemizi tahmin edemeyeceğimiz kadar, büyük bir tehlikenin eşiğine getirmişlerdir. Şehit haberlerinin eksik olmadığı, hatta normal karşılanmaya başlandığı ülkemizde, adaletsizliğin toplum üzerindeki baskısı, gün geçtikçe ağırlaşmaktadır. Birde bunları yapanlar bu mevkie, toplumun inancını, itikatlarını kullanarak gelmesi, Rabbin Kur’an da uyardığı tabiriyle, halkı Allah ile aldatarak bunları yapmasıdır. Allah Lokman suresi 33. ayetinde bakın nasıl bir uyarıda bulunuyor bizlere.
(O yaman aldatıcı, sakın sizi Allah ile aldatmasın!)
Elbette toplumu Allah ile aldatanların, başarıya da ulaşmaları mümkün olmayacaktır. Allah Yahudi ve Hıristiyanları gönül dostu edinmeyin ve onlara çok fazla güvenmeyin diye bizleri uyarır. İşte Allah ın bu öğüdünü dinlemeyip, Amerika yı ve onun gizli ortağı İsrail in doğrultusunda gidenlerde, elbette ülkesini uçurumun kenarına getirmesi kaçınılmaz olacaktır.
Komşularımızla sıfır sorun politikasıyla işe başlayanlar, Amerika nın ve İsrail in zorlamalarıyla, tüm komşularımızla bizleri düşmen edenler, elbette halkını bilinmeze sürükleyecektir. Kendi düşünceleri ile bu ülkeyi yönetmedikleri, önce söylediklerinin tam tersini yapmaları, birilerinin isteği doğrultusunda hareket ettiğini, sizce göstermiyor mu?
Eğer kendi fikirleri doğrultusunda hareket etmiş olsaydılar, ben eminim ki ne Başbakanımızın söylemleri, nede hükümetin politikası böyle çıkmaza bu ülkeyi sürüklenmeyecekti. Sayın Başbakanım, lütfen Amerika nın oyunlarına gelmeyiniz. Onlara asla güvenmeyiniz. Zararın neresinden dönülürse kardır. Gelin tüm ülkenin siyasetçileri olarak bir araya geliniz, hatalarınızı itiraf ediniz ve bu ülkeyi bölünmeden elbirliğiyle uçurumun kenarından kurtarınız. Bunu yapmazsanız, bu toplum ve tarih sizleri asla affetmeyecektir.
Daha dün Suriye yi yönetenlerle, Sayın başbakanımızın kardeş pozlarını verdikten sonra, birden bire tam tersi politikayla değişmesini demi sorgulayan yok? İsrail e kafa tutar görünenler, gizliden izledikleri politikanın fark edilemeyeceğini mi zannediyorlar?
İsrail den özür bekleniyor. Özür dileyince yapılanlar, hunharca katledilen vatandaşlarımız gerimi gelecek? Bu davranış şekli Yahudi nin, Siyonist in inancında vardır. Çok kısa zamanda ince bir politikayla, İsrail den açıklamalar gelecek, hatta tazminat da verecekler, bunun hazırlığını görüyoruz. Peki, ondan sonra ne olacak? Gizli dostluk, işbirliği, artık açıktan yapılacak.
Lütfen dikkatle düşünelim. Suriye nin bölünmesi, güçsüz hale gelmesi, kimin işine yarar? Bu bölgede adaletin getirilmesini bahane edenler, yıllardır neredeler? Suriye petrol merkezi değil, peki nedir bu ülkenin konumu? Elbette İran dan sonra İsrail in korkulu rüyası olmasından kaynaklanıyor. Yani Sayın Başbakanımız ve hükümetimiz, İsrail in ekmeğine kaymaklı bir yağ sürüyor ki, üzerinde anzer balı var.
Halkımızda uykuya devam, çünkü Allah ın birkaç kez Kur’an da uyardığı, SAKIN SİZLERİ ALLAH İLE ALDATMASINLAR uyarısına, kulaklarımızı tıkadıkta ondan. Allah ın rehberini, anlaşılmaz yaparak yüksek bir yere asıp, beşerin kitaplarını rehber edinirsek, elbette böyle derin bir uykuya dalarız da, kimse uyandıramaz. Çünkü trans haline sokulmuş bir toplum yaratıldı. Böylece her istenen, çok rahat yapılabiliyor. Böyle davranan toplumların ne hale geldikleri, Kur’an da çok açık anlatılıyor.
Amerika ve İsrail in, bundan elli sene önce planladığı, bölgemizde ayrılıkçı bir Kürt devletinin kurulması ve bu devletin İsrail tarafından yönetilmesi planı, yıllardır Amerika ve İsrail tarafından gerçekleştirilmeye çalışılıyor.
Sinsice uygulamaya konan, bu planları ne yazık ki bugünkü hükümetimizin, yanlış politikaları sayesinde, adım adım ve çok hızlı gerçekleştirilmekte olduğunu görmek, beni derinden üzüyor.
Yahudi ve Hıristiyanların oyununa gelen yöneticilerimiz, kendi elleriyle din kardeşlerimize yapamadıklarını, bizlere yaptırmaya çalışıyorlar. Yani Müslüman ı Müslüman a kırdırıyorlar. Bizlerde seyrediyoruz, film seyreder gibi. Çünkü onlar biliyorlar ki, bu bölgeye kendilerinin girmesi çok zor ve tehlikeli. Onun içindir ki bizleri ateşe atıyorlar. Tabi bizleri yönetenlerde, bu tehlikeli planın parçası olduklarının, farkında bile değiller. Yoksa farkındalar mı? Bunu düşünmek bile istemiyorum.
Suriye de insan haklarını öne sürerek, olmadık bahaneler üreten Sayın Başbakanımız, acaba sırf Müslüman diye Myanmar da öldürülen, katledilen din kardeşlerimize, camilerde para toplanmanın dışında ne yapmayı düşünüyor?
Öldürülen, katledilen topluma para ne işe yarar? Avrupa insan hakları, Amerika nın insan haklarından bahseden, menfaat şebekelerini harekete geçirmek gibi bir düşüncesi var mı? Yoksa komşu ülkemiz için geliştirdiği söylemlerinden olan, sabrımızı taşırmasınlar türünden sözleri de, Myanmar da ki din kardeşlerimizi katledenler için söyleyecek mi Sayın Başbakanımız? Bu katliam yeni değil, yıllardır devam ediyor. Acaba neden önlem alınmıyor? Suriye de ki trajedi, bu bölgeden daha mı önemli? Suriye de yıllardır yapılan adaletsizlikler, yeni mi fark edildi yoksa?
Avrupalılar bu katliam dan endişe duyduklarını söylüyorlar. Aman Allah ın ne dert ne keder. Daha öncede Avrupalıların ataları, yapmadı mı aynı katliamları Müslümanlara? Acaba katledilenler Hıristiyan olsaydı böylemi konuşurlardı?
Bu zihniyetle hareket eden bizleri yönetenler, sakın şunu unutmasınlar. Adaleti kendilerine hak görenlerle birlikte olanlar, onlarla işbirliği yapanlar, gerçek adaletin huzurunda bir gün, hesap vermekten asla kaçamazlar.
Komşularımızda yaşanan olayları, ayrılıkçıları dışarıdan destekleyerek, huzursuzluk çıkartarak, parçalanması ve devleti yönetenleri etkisiz hale getirilmesine yardımcı olan, hükümeti yönetenler, olayların sonucunda çıkacak tablonun da hesabını yaptılar mı? Hiç sanmıyorum, çünkü bugünlerde telaş içindeler. Birileri ayrılıkçı bayrağını, dikti bile o bölgeye.
Çok yakında bizleri yönetenler, bu ülkeyi savaşa sürüklerse şaşmamak gerekir. Çünkü yanlış politikalarla, işin içinden çıkılamaz bir duruma getirdiler ülkemizi. Yanlış politikalar, ehil olmayan yöneticilerle, ülkemiz parçalanma tehlikesiyle karşı karşıya. Detayına girmek istemiyorum, çünkü hangi konudan bahsetsek, içler acısı.
Ülkemiz onca tehlikeli dönemlerden geçerken, yine toplumun en hassas konusu olan inancını ön plana çıkartarak, yapılan yanlışlar kamufle edilmeye çalışılmaktadır. Sayın Başbakanımız, hatırlarsınız geçmiş dönemin padişahları, sultanlarının genelinin şan, şöhret ve yaptıkları yanlışların unutulması adına yaptıkları görkemli camilerin, bir benzerini de kendisi yaptırma çabasında. Elbette camiler yapılsın, kimse karşı çıkmaz, buralar bizlerin ibadet yeri, Rahman ile buluştuğumuz mekânlar. Ama belediye Başkanlığından beri Kralların, sultanların hayallerini süsleyen görkemli cami yaptırma çabası düşündürücüdür.
Sayın Başbakanımıza şunu hatırlatmak isterim. Biz Müslümanların ibadet yerleri, Hıristiyan ve Yahudilerde olduğu gibi, görkemli ve ihtişamlı değildir. Tam tersine sade ve gösterişsizdir. Peygamberimizin yaşamını, sünnetini yaşamak isteyen, her yerden görülecek görkemli, ihtişamlı bir cami yaptırmak yerine, görkemli bir kütüphane, ilim tahsil eden eser yaptırarak, toplumumuzu okumaya, ilme yönlendirir ve okuma alışkanlığına sahip olmamız adına çaba gösterirse, işte o zaman unutulmayacak bir eser bırakmış olur. Çünkü okuma alışkanlığı olmayan toplum olarak, ne Kur’an dan haberdarız, nede gittiğimiz yolun farkındayız. Önce toplum okuyup bilinçlenmeli ki, o yapılan camilerde Rabbin huzuruna, şirk koşmadan durabilelim.
Ülkemizin geleceği karartıldı ve ne yazık ki çok üzücü günler bizi bekliyor. Gelecek nesle iyi miras bırakamayacağımız anlaşılıyor. Rabbim yardımcımız olsun. Çünkü toplumumuz hala bazı şeylerin farkında değil. Uçurumun kenarına gelince, ancak fark edecek gibi görünüyor.
Sanırım bizler suçluyuz ve ülke olarak cezamızı çekiyoruz. Çünkü Allah ın bizleri uçurumun kenarından kurtardığı, ülkemizin işgalini önlediği ve lider olarak gönderdiği ATATÜR KÜN kıymetini bizler, hiç ama hiç bilemedik.
Onu anlayamadık ve onun yolundan gidemedik. Toplumu ona düşman ettik. Söylemediklerini onun ağzından söyledik. İşine gelen onu, işine geldiği gibi anlattı, kullandı. Onun arkasına saklanan adaletsizleri, yalancıları, düzenbazları göremedik ülke olarak. Onun ruhunu, onun amacını, yapmak istediklerini anlamak isteyen olmadı bile. Anlamaya çalışanlarda baltalandı ve dışlandı.
Elbette Allah da, bu kıymet bilmezliğimizden dolayı, bizleri cezalandırıyor. Toplum kime oy vereceğini bilmez bir şekilde, güveneceği bir liderin yokluğunun acısıyla, ne yapacağını bilmez bir durumda kıvranıyor. Muhalefetin birlikte hareket etmesini bırakın, biz onlarla yan yana gelemeyiz diyecek kadar birbirine düşmanlıkları var. Ülkenin ne durumda olduğunun, farkında bile olmayan muhalefet, en az bizleri bu hale getiren hükümet kadar sorumludur. Onları da affetmeyeceğiz. Evet, Rabbim, biz tüm bunları hak ettik.
Rabbim ne olursun yaptığımız, değer bilmezlikten dolayı affet bizleri. Bizler büyük hata yaptık. Bizleri bağışla. Sen yücesin bağışlayıcısın, ne olursun bu kez de affet bizleri. Yoksa ülke olarak işimiz çok ama çok zor. Senin yardımına, mutlaka muhtacız Rabbim.
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
|
|
|
| nick |
|
Yazar: Seyduna - 07-29-2012, Saat: 06:08 PM - Forum: İstekleriniz
- Yorum Yok
|
 |
Nickşmşn Seyduna Olarak değiştirilmesini istiyorum
|
|
|
| özledim ! |
|
Yazar: Seyduna - 07-29-2012, Saat: 05:51 PM - Forum: Haykır
- Yorum Yok
|
 |
CANAT , Sibele , Esra abla , Ezberimsin .Yenemuko , yeşaren, Çilek , asi ve mai (:
Hepiniz Çok özlendiniz ,,
|
|
|
| Ramazan ayının bereketi, nuru üzerinize olsun. |
|
Yazar: halukgta - 07-26-2012, Saat: 01:39 PM - Forum: İslam
- Yorum Yok
|
 |
Bereketli Ramazan ayına, şükürler olsun bu yılda kavuşmanın, heyecanı içindeyiz ülke olarak.
Allah bizlere ve bizden önceki toplumlara, oruç tutmamızı özellikle önermiştir. Peki neden? İşte önce bu sorunun doğru cevabını mutlaka bulmalıyız ki, orucun faziletlerinden gereği faydalanabilelim.
Allah Kur’an da indirdiği ayetlerin üzerinde, bizlerin özellikle düşünmemizi, aklımızı kullanmamızı ister. Eğer düşünmeden yerine getirirsek, nefsimizin etkisiyle verilen emirleri, tam anlamıyla yerine getirmekten nefis bizleri alıkoyabilir. Çünkü akıl devre dışı bırakıldığında, inancımızı da güçlü ve doğru yaşayamayız. Onun içindir ki Kur’an ın onlarca ayetinde, Allah bizleri düşünmeye davet eder.
Allah bizlerin, sırf kendisi için aç kalmamızı istemeyeceğine göre, demek ki bu bedenin, ruhun ve nefsin oruca ihtiyacı var demektir.
Oruç Allah ın bizlere emanet ettiği, bedenimizin dinlenmeye alındığı, ruhumuzun ve nefsimizin de terbiye edildiği aydır. On bir ay bizlere hizmet eden, bedenimiz ve onun çalışan organlarının oruç ayında, bakıma alındığı, tabiri caizse bedenin ve organlarının yavaşlatılmış bir çalışmaya girdiği aydır. Tıpkı fabrikaların bakıma alınması gibi. Elbette bu ayda, yalnız bedenimiz ve organlarımız değil, ruhumuzun ve nefsimizin de, çok önemli bir eğitimden geçtiği aydır.
Bu ayın önemini idrak edip, nefsine akılla hükmederek, gereği gibi bu aydan faydalananlara ne mutlu. Ömrünün geri kalan zamanı içinde, daha sağlıklı ve mutlu yaşamak isteyen, Ramazan ayını iyi bir şekilde değerlendirir. Bakın Allah oruç ile ilgili bizlere ne söylüyor?
Bakara 183: Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.
Demek ki Allah orucu tüm kullarına, korunmaları adına emretmiş. Peki, oruca ne zaman başlamamızı ve ne zaman bitirmemizi emrediyor Allah, gelin ona bakalım. Bakara suresi 187. ayetinde bakın nasıl tarif ediyor, herkesin anlayacağı bir şekilde oruca başlanacak vakti.
(Tan yerinin beyaz ipliği, siyah ipliğinden sizce seçilinceye kadar yiyin için; sonra da orucu gece oluncaya değin tamamlayın.)
Yaradan o kadar basit ve açık bir şekilde izah ediyor ki oruca başlama anını, anlamadım demek hiç mümkün değil. Peki, bizler Allah ın emrettiği vakitte mi başlıyoruz orucumuza? Tabii ki Kur’an ile bağımızı koparıp, Allah ile aramıza girenler, bizleri bu konuda da yanıltmaktan çekinmemişler.
Farklılığı dikkat ettiniz mi bilmiyorum, Ramazan ayına başlamadan bir gün öncesinde, sabah ezanı bizim bölgemizde 04;45 de okunuyordu. Sabah ezanı camilerde biraz erken okunur, çünkü ezan sesini duyana bir zaman verilir ki camiye gelebilsin. Yoksa ezan okunduğu zaman, sabah namazının tam vakti değildir. Onun içindir ki sabah namazının farzı hemen kılınmaz, önce sünneti kılınır, farzı için vaktinin girmesi beklenir. Bu arada Kur’an okunur.
Peki, oruca başladığımız ilk günün sabahı, ezan saat kaçta okundu dikkat eden var mı? Bir gün öncesi ile aynımı okundu? Orucun ilk günü, yani ezan okunmasıyla oruca başlama vakti diye ilan ettikleri ilk gün, Sabah ezanı 04;00 de okundu. Yani tüm toplum, hem erken oruca başladı hem de çok daha erken, sabah namazının vakti daha girmeden, namazı kılmaları sağlandı. Ne oldu da birden bire değişti?
Bunun farkında olmayanlar, ilk gün oruca başlamaya geç kaldığını zannederek, çok üzüldüler. Toplumu ezan okunmasıyla oruca başlatanlar ve bu vakitle de istediği gibi oynayanlar, Allah ın oruca başlama vaktini tarif ettiği zamandan, çok önce oruca başlatanlar, şunu sakın unutmasınlar, bunun büyük vebali vardır.
Lütfen havanın durumunu kontrol ediniz. Yaradan ın oruca başlamak için tarif ettiği vakit, yavaş yavaş günün ağarmasına hazırlandığı bir andır. Tıpkı sabah namazını tarif ettiği, Fecr vaktinde olduğu gibi. Ya bizleri oruca başlattıkları bu vakit nasıl bir zaman? Elbette gecenin zifiri karanlığı. Ne sabah namazının kılınma vakti, nede Allah ın oruca başlayın dediği vakte asla uymuyor. Her ikisinin vaktine, daha en az bir saat var. Lütfen sizlerde kontrol ediniz.
İşte bizler sorgulamadan, Allah ın rehberine danışmadan, yaşadığımız inancımıza düşündürücü bir örnek. Elbette bizleri Rabbin rehberinden uzak, kendi hurafe ve nefsi inançları doğrultusunda yönlendirmeye çalışanlar, milyonlarca Müslüman ın vebalini sırtlarında taşıdıklarını, asla unutmamalıdırlar.
Bizler din ve iman adına her konuda yaptığımız gibi, bu konuda da birilerinin güdümünde düşünmeden yaşıyoruz. Şunu sakın unutmayalım. Din ve imanımızı yaşamak şakaya gelmez. Eğer bizler bu Dünyada imtihanımızı yaşıyorsak, bu imtihanımızı başkalarına havale edemeyeceğimizin de artık bilincinde olmalıyız.
Dilerim bu Ramazan ayı, ülkemize ve tüm İslam âlemine sağlık, mutluluk ve huzur getirsin. Yine dilerim toplum olarak, Kur’an gerçekleri ile yüzleşen, onun nuruyla nurlanma çabasını gösteren, Rabbin halis kullarından oluruz.
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
|
|
|
|