Cenabı Allah, "Ben her an yaratıcıyım. Yaratıyorum." (Rahmân; 55/29) buyuruyor.
Tabiatta yaratıyor. İnsanın iç tabiatında yaratıyor. Bünyesinde yaratıyor. Şu hücreler her gün diriliyor, ölüyor. Bu özelliklere baktığın zaman O Rab, o kadar güçlü ki, her an bir işle meşgul. Yani her şeyin faili. Bir başka ifade ile, öznesi. Bu kadar işi gören, her şeye Kadir olan, muktedir olan, Rahman olan, Rahim olan, Hakim olan, hülasa, 99 esma–i ilahinin sahibi ve faili olan Allah’tır O. Benimle senin aranda o Rab olması lazım, O Allah olması lazım. İkinin üçüncüsü, üçün, dördüncüsü O olması lazım... Bu ne demektir? Hem bana benden yakındır O, hem seninle bir araya geldiğim zaman O var. Bir kişi daha ilave edildiği zaman yine O var. Bütün işlerde O var.
Bu, şu demektir: "Kullarım! Ben madem her yerde varım. Ben sana madem senden yakınım. O zaman sen, yaptığın bütün işlerde Bana danışacaksın. Beni hakem edeceksin." Müslüman’ın, Kur’an’da tarif edilen vasfı nedir? Allah’ı hakem kabul etmesi değil mi? İlla herhangi bir kaba idrakin anlayacağı işlerde mi O hakemdir?Benim yaptığım işlerde de hakemdir. Senin yaptığın işlerde de hakemdir. Senin ve benim aramda olan işlerde de hakemdir. Her yerde hakemdir O Allah.
Peki, O’nun bize yanlış ya da doğru dediğini nasıl öğreneceğiz? İşte Kur’an–ı Kerim ortada. "Hocam! Hepimiz hafız değiliz. Bu işin ilmini bilmeyiz. Yani hepimiz, Kur’an’ın ne dediğini mi öğreneceğiz?"
Kulluk dediğimiz bir olay var. Cenab–ı Hak Kur’ani Kerim’de: "Ey iman edenler! Eğer Allah’tan korkarsanız O, size iyi ile kötüyü ayırdedecek bir anlayış verir..." (Enfal, 8/29) buyuruyor. "Bildiklerinizle amel ederseniz bilmediklerinizi Allah size öğretir" (Aclunî, Keşfü’l hafâ, II, s.265,h. no: 2542) buyuruyor Hz. Muhammed (as). Sen, bildiklerinle amel ediyor, ibadette, taatte ısrar ediyorsun. Öyle bir şey oluyor ki, hakikaten hiçbir şey bilmiyorsun. Birden o bilmediğin şeye Allah seni alim yapıyor, arif yapıyor.
Tabiatta yaratıyor. İnsanın iç tabiatında yaratıyor. Bünyesinde yaratıyor. Şu hücreler her gün diriliyor, ölüyor. Bu özelliklere baktığın zaman O Rab, o kadar güçlü ki, her an bir işle meşgul. Yani her şeyin faili. Bir başka ifade ile, öznesi. Bu kadar işi gören, her şeye Kadir olan, muktedir olan, Rahman olan, Rahim olan, Hakim olan, hülasa, 99 esma–i ilahinin sahibi ve faili olan Allah’tır O. Benimle senin aranda o Rab olması lazım, O Allah olması lazım. İkinin üçüncüsü, üçün, dördüncüsü O olması lazım... Bu ne demektir? Hem bana benden yakındır O, hem seninle bir araya geldiğim zaman O var. Bir kişi daha ilave edildiği zaman yine O var. Bütün işlerde O var.
Bu, şu demektir: "Kullarım! Ben madem her yerde varım. Ben sana madem senden yakınım. O zaman sen, yaptığın bütün işlerde Bana danışacaksın. Beni hakem edeceksin." Müslüman’ın, Kur’an’da tarif edilen vasfı nedir? Allah’ı hakem kabul etmesi değil mi? İlla herhangi bir kaba idrakin anlayacağı işlerde mi O hakemdir?Benim yaptığım işlerde de hakemdir. Senin yaptığın işlerde de hakemdir. Senin ve benim aramda olan işlerde de hakemdir. Her yerde hakemdir O Allah.
Peki, O’nun bize yanlış ya da doğru dediğini nasıl öğreneceğiz? İşte Kur’an–ı Kerim ortada. "Hocam! Hepimiz hafız değiliz. Bu işin ilmini bilmeyiz. Yani hepimiz, Kur’an’ın ne dediğini mi öğreneceğiz?"
Kulluk dediğimiz bir olay var. Cenab–ı Hak Kur’ani Kerim’de: "Ey iman edenler! Eğer Allah’tan korkarsanız O, size iyi ile kötüyü ayırdedecek bir anlayış verir..." (Enfal, 8/29) buyuruyor. "Bildiklerinizle amel ederseniz bilmediklerinizi Allah size öğretir" (Aclunî, Keşfü’l hafâ, II, s.265,h. no: 2542) buyuruyor Hz. Muhammed (as). Sen, bildiklerinle amel ediyor, ibadette, taatte ısrar ediyorsun. Öyle bir şey oluyor ki, hakikaten hiçbir şey bilmiyorsun. Birden o bilmediğin şeye Allah seni alim yapıyor, arif yapıyor.