1973 yılında İsveç’in başkenti Stockholm’de bir bankaya giren 3 soyguncu 4 kişiyi rehin aldı. Bankanın çevresi polis tarafından kuşatıldı. Soyguncular teslim olmayı reddetti. Direniş tam 6 gün sürdü. 6 gün sonra polis soyguncuları yakalamak için bankaya girdiğinde inanılmaz bir olayla karşılaştı. Rehineler de soyguncularla birlikte polise direniyordu. Operasyon tamamlandı soyguncular hapse atıldı ve dava süreci başladı. Rehineler
 soyguncular hapse atıldı ve dava süreci başladı. Rehineler soyguncular aleyhine tanıklık etmeyi reddetti. Hatta para toplayıp
 soyguncular aleyhine tanıklık etmeyi reddetti. Hatta para toplayıp soyguncuların savunmalarına yardımcı oldular. Rehinelerden biri
 soyguncuların savunmalarına yardımcı oldular. Rehinelerden biri soygunculardan biriyle daha sonra evlendi. Bu olaydan sonra psikolojide ‘Stockholm Sendromu’ deyimi kullanılmaya başlandı. Mağdur durumdaki kişinin kendisini kaçıran
 soygunculardan biriyle daha sonra evlendi. Bu olaydan sonra psikolojide ‘Stockholm Sendromu’ deyimi kullanılmaya başlandı. Mağdur durumdaki kişinin kendisini kaçıran rehin tutan
 rehin tutan ezen güçlü kişiye boyun eğip sempati duyması ‘Stockholm Sendromu’ olarak adlandırıldı. Ama bu sendrom sadece rehine-soyguncu ilişkisinde değil
 ezen güçlü kişiye boyun eğip sempati duyması ‘Stockholm Sendromu’ olarak adlandırıldı. Ama bu sendrom sadece rehine-soyguncu ilişkisinde değil aşk ilişkilerinde ve evlilikte de kullanılır oldu.
 aşk ilişkilerinde ve evlilikte de kullanılır oldu.
***
‘Stockholm Sendromu’nda kurban baskı gösteren kişinin kendisini öldürebileceğinden korkar. Ölüm korkusu kurbanın hayatta kalma isteğini arttırır. Bir süre sonra kurban
 kurbanın hayatta kalma isteğini arttırır. Bir süre sonra kurban kendisine baskı uygulayan kişi karşısında iyice acizleştiğini hisseder. En küçük bir ihtiyacında bile ona bağlı olduğunu düşünmeye başlar. Baskı uygulayan kişinin zaman zaman ‘bir parmak bal’ misali yaptığı iyilikler
 kendisine baskı uygulayan kişi karşısında iyice acizleştiğini hisseder. En küçük bir ihtiyacında bile ona bağlı olduğunu düşünmeye başlar. Baskı uygulayan kişinin zaman zaman ‘bir parmak bal’ misali yaptığı iyilikler kurbanın gözünde inanılmaz şekilde büyür. Kurban artık
 kurbanın gözünde inanılmaz şekilde büyür. Kurban artık baskıcının şiddet eğilimini göz ardı etmeye başlamıştır. İçinde bulunduğu tehlikeyi de bilinçaltına itmiştir. Kurban tek bağının
 baskıcının şiddet eğilimini göz ardı etmeye başlamıştır. İçinde bulunduğu tehlikeyi de bilinçaltına itmiştir. Kurban tek bağının hayatındaki tek olumlu şeyin
 hayatındaki tek olumlu şeyin baskı uygulayan kişiyle arasındaki ilişki olduğunu düşünür. Bu ilişkiyi kaybetmek istemez. Artık baskıcıdan ayrılmak çok ama çok zorlaşmıştır. Buradaki şiddeti sadece fiziksel şiddet olarak algılamayın. Psikolojik şiddetve baskıda da ‘Stockholm Sendromu’ ortaya çıkabiliyor.
 baskı uygulayan kişiyle arasındaki ilişki olduğunu düşünür. Bu ilişkiyi kaybetmek istemez. Artık baskıcıdan ayrılmak çok ama çok zorlaşmıştır. Buradaki şiddeti sadece fiziksel şiddet olarak algılamayın. Psikolojik şiddetve baskıda da ‘Stockholm Sendromu’ ortaya çıkabiliyor.
***
Kurbanlar böyle bir duruma düştüklerinde ‘Stockholm Sendromu’ yaşadıklarının farkında olmuyor. Ve birçoğu bunu ‘Aşk’ sanıyor. Karşısındaki insanın yaptığı tüm zorbalıkları
 böyle bir duruma düştüklerinde ‘Stockholm Sendromu’ yaşadıklarının farkında olmuyor. Ve birçoğu bunu ‘Aşk’ sanıyor. Karşısındaki insanın yaptığı tüm zorbalıkları uyguladığı tüm baskıları “Beni sevdiği için yapıyor” diyerek hoş görüyor. Olayın saçmalığını
 uyguladığı tüm baskıları “Beni sevdiği için yapıyor” diyerek hoş görüyor. Olayın saçmalığını garipliğini anladığı zaman ise iş işten geçmiş oluyor. Bu kez de ‘bağımlılık’ sorunu yaşamaya başlıyor. Sanki o hayatından giderse
 garipliğini anladığı zaman ise iş işten geçmiş oluyor. Bu kez de ‘bağımlılık’ sorunu yaşamaya başlıyor. Sanki o hayatından giderse hiçbir şey yapamayacakmış gibi hissediyor. Uyuşturucu bağımlılarının mal bulamadığı zaman yaşadıkları ‘yoksunluk krizi’ gibi... Hatta kurbanlar “Onsuz yapamam” diye düşündükleri gibi
 hiçbir şey yapamayacakmış gibi hissediyor. Uyuşturucu bağımlılarının mal bulamadığı zaman yaşadıkları ‘yoksunluk krizi’ gibi... Hatta kurbanlar “Onsuz yapamam” diye düşündükleri gibi bazen baskı uygulayan kişi için de “Bensiz yapamaz” yanılgısına bile kaptırabiliyorlar kendilerini.
 bazen baskı uygulayan kişi için de “Bensiz yapamaz” yanılgısına bile kaptırabiliyorlar kendilerini.
***
Kurbanlar bir gün baskıyı reddetmeye başladığında bu durumdan kurtulmaya çabaladığında inanılmaz zorlu bir süreç yaşıyorlar. Çünkü o güne kadar baskı uygulamaya alışmış
 bu durumdan kurtulmaya çabaladığında inanılmaz zorlu bir süreç yaşıyorlar. Çünkü o güne kadar baskı uygulamaya alışmış karşısındaki kişinin boyun eğmesini benimsemiş kişi
 karşısındaki kişinin boyun eğmesini benimsemiş kişi buna izin vermiyor. Tehditler
 buna izin vermiyor. Tehditler aşağılamalar hatta dayak gırla gidiyor. Biliyor musunuz
 aşağılamalar hatta dayak gırla gidiyor. Biliyor musunuz bu durumda bile kurban kendini suçlayabiliyor. “Ben hata yaptım da o yüzden böyle davranıyor” deyip baskıyı
 bu durumda bile kurban kendini suçlayabiliyor. “Ben hata yaptım da o yüzden böyle davranıyor” deyip baskıyı kaba kuvveti aklamaya çalışıyor. Bir başka deyişle kendini cezalandırıyor. Her şey olup bittikten
 kaba kuvveti aklamaya çalışıyor. Bir başka deyişle kendini cezalandırıyor. Her şey olup bittikten insan kendisini kurtardıktan sonra bile ilişkilerinde sürekli güven sorunu yaşıyor. Karşısındaki insanın kendisini sevdiğine inanamayan biri haline geliyor. Sonuç
 insan kendisini kurtardıktan sonra bile ilişkilerinde sürekli güven sorunu yaşıyor. Karşısındaki insanın kendisini sevdiğine inanamayan biri haline geliyor. Sonuç aşk sandığınız şey aslında sizi eriten
 aşk sandığınız şey aslında sizi eriten tüketen şey olabilir
 tüketen şey olabilir dikkat!
 dikkat!
Mehmet Coşkundeniz...
		 soyguncular hapse atıldı ve dava süreci başladı. Rehineler
 soyguncular hapse atıldı ve dava süreci başladı. Rehineler soyguncular aleyhine tanıklık etmeyi reddetti. Hatta para toplayıp
 soyguncular aleyhine tanıklık etmeyi reddetti. Hatta para toplayıp soyguncuların savunmalarına yardımcı oldular. Rehinelerden biri
 soyguncuların savunmalarına yardımcı oldular. Rehinelerden biri soygunculardan biriyle daha sonra evlendi. Bu olaydan sonra psikolojide ‘Stockholm Sendromu’ deyimi kullanılmaya başlandı. Mağdur durumdaki kişinin kendisini kaçıran
 soygunculardan biriyle daha sonra evlendi. Bu olaydan sonra psikolojide ‘Stockholm Sendromu’ deyimi kullanılmaya başlandı. Mağdur durumdaki kişinin kendisini kaçıran rehin tutan
 rehin tutan ezen güçlü kişiye boyun eğip sempati duyması ‘Stockholm Sendromu’ olarak adlandırıldı. Ama bu sendrom sadece rehine-soyguncu ilişkisinde değil
 ezen güçlü kişiye boyun eğip sempati duyması ‘Stockholm Sendromu’ olarak adlandırıldı. Ama bu sendrom sadece rehine-soyguncu ilişkisinde değil aşk ilişkilerinde ve evlilikte de kullanılır oldu.
 aşk ilişkilerinde ve evlilikte de kullanılır oldu.***
‘Stockholm Sendromu’nda kurban baskı gösteren kişinin kendisini öldürebileceğinden korkar. Ölüm korkusu
 kurbanın hayatta kalma isteğini arttırır. Bir süre sonra kurban
 kurbanın hayatta kalma isteğini arttırır. Bir süre sonra kurban kendisine baskı uygulayan kişi karşısında iyice acizleştiğini hisseder. En küçük bir ihtiyacında bile ona bağlı olduğunu düşünmeye başlar. Baskı uygulayan kişinin zaman zaman ‘bir parmak bal’ misali yaptığı iyilikler
 kendisine baskı uygulayan kişi karşısında iyice acizleştiğini hisseder. En küçük bir ihtiyacında bile ona bağlı olduğunu düşünmeye başlar. Baskı uygulayan kişinin zaman zaman ‘bir parmak bal’ misali yaptığı iyilikler kurbanın gözünde inanılmaz şekilde büyür. Kurban artık
 kurbanın gözünde inanılmaz şekilde büyür. Kurban artık baskıcının şiddet eğilimini göz ardı etmeye başlamıştır. İçinde bulunduğu tehlikeyi de bilinçaltına itmiştir. Kurban tek bağının
 baskıcının şiddet eğilimini göz ardı etmeye başlamıştır. İçinde bulunduğu tehlikeyi de bilinçaltına itmiştir. Kurban tek bağının hayatındaki tek olumlu şeyin
 hayatındaki tek olumlu şeyin baskı uygulayan kişiyle arasındaki ilişki olduğunu düşünür. Bu ilişkiyi kaybetmek istemez. Artık baskıcıdan ayrılmak çok ama çok zorlaşmıştır. Buradaki şiddeti sadece fiziksel şiddet olarak algılamayın. Psikolojik şiddetve baskıda da ‘Stockholm Sendromu’ ortaya çıkabiliyor.
 baskı uygulayan kişiyle arasındaki ilişki olduğunu düşünür. Bu ilişkiyi kaybetmek istemez. Artık baskıcıdan ayrılmak çok ama çok zorlaşmıştır. Buradaki şiddeti sadece fiziksel şiddet olarak algılamayın. Psikolojik şiddetve baskıda da ‘Stockholm Sendromu’ ortaya çıkabiliyor.***
Kurbanlar
 böyle bir duruma düştüklerinde ‘Stockholm Sendromu’ yaşadıklarının farkında olmuyor. Ve birçoğu bunu ‘Aşk’ sanıyor. Karşısındaki insanın yaptığı tüm zorbalıkları
 böyle bir duruma düştüklerinde ‘Stockholm Sendromu’ yaşadıklarının farkında olmuyor. Ve birçoğu bunu ‘Aşk’ sanıyor. Karşısındaki insanın yaptığı tüm zorbalıkları uyguladığı tüm baskıları “Beni sevdiği için yapıyor” diyerek hoş görüyor. Olayın saçmalığını
 uyguladığı tüm baskıları “Beni sevdiği için yapıyor” diyerek hoş görüyor. Olayın saçmalığını garipliğini anladığı zaman ise iş işten geçmiş oluyor. Bu kez de ‘bağımlılık’ sorunu yaşamaya başlıyor. Sanki o hayatından giderse
 garipliğini anladığı zaman ise iş işten geçmiş oluyor. Bu kez de ‘bağımlılık’ sorunu yaşamaya başlıyor. Sanki o hayatından giderse hiçbir şey yapamayacakmış gibi hissediyor. Uyuşturucu bağımlılarının mal bulamadığı zaman yaşadıkları ‘yoksunluk krizi’ gibi... Hatta kurbanlar “Onsuz yapamam” diye düşündükleri gibi
 hiçbir şey yapamayacakmış gibi hissediyor. Uyuşturucu bağımlılarının mal bulamadığı zaman yaşadıkları ‘yoksunluk krizi’ gibi... Hatta kurbanlar “Onsuz yapamam” diye düşündükleri gibi bazen baskı uygulayan kişi için de “Bensiz yapamaz” yanılgısına bile kaptırabiliyorlar kendilerini.
 bazen baskı uygulayan kişi için de “Bensiz yapamaz” yanılgısına bile kaptırabiliyorlar kendilerini.***
Kurbanlar bir gün baskıyı reddetmeye başladığında
 bu durumdan kurtulmaya çabaladığında inanılmaz zorlu bir süreç yaşıyorlar. Çünkü o güne kadar baskı uygulamaya alışmış
 bu durumdan kurtulmaya çabaladığında inanılmaz zorlu bir süreç yaşıyorlar. Çünkü o güne kadar baskı uygulamaya alışmış karşısındaki kişinin boyun eğmesini benimsemiş kişi
 karşısındaki kişinin boyun eğmesini benimsemiş kişi buna izin vermiyor. Tehditler
 buna izin vermiyor. Tehditler aşağılamalar hatta dayak gırla gidiyor. Biliyor musunuz
 aşağılamalar hatta dayak gırla gidiyor. Biliyor musunuz bu durumda bile kurban kendini suçlayabiliyor. “Ben hata yaptım da o yüzden böyle davranıyor” deyip baskıyı
 bu durumda bile kurban kendini suçlayabiliyor. “Ben hata yaptım da o yüzden böyle davranıyor” deyip baskıyı kaba kuvveti aklamaya çalışıyor. Bir başka deyişle kendini cezalandırıyor. Her şey olup bittikten
 kaba kuvveti aklamaya çalışıyor. Bir başka deyişle kendini cezalandırıyor. Her şey olup bittikten insan kendisini kurtardıktan sonra bile ilişkilerinde sürekli güven sorunu yaşıyor. Karşısındaki insanın kendisini sevdiğine inanamayan biri haline geliyor. Sonuç
 insan kendisini kurtardıktan sonra bile ilişkilerinde sürekli güven sorunu yaşıyor. Karşısındaki insanın kendisini sevdiğine inanamayan biri haline geliyor. Sonuç aşk sandığınız şey aslında sizi eriten
 aşk sandığınız şey aslında sizi eriten tüketen şey olabilir
 tüketen şey olabilir dikkat!
 dikkat!Mehmet Coşkundeniz...
 
 
	