| Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.
|
| Kimler Çevrimiçi |
Toplam: 307 kullanıcı aktif » 0 Kayıtlı » 304 Ziyaretçi Baidu, Bing, Yandex
|
| Son Aktiviteler |
Allah’a Şirk Koşarak Yaşa...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-21-2025, Saat: 09:37 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 21
|
Rabbinden Sana Vahyedilen...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-20-2025, Saat: 04:17 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 16
|
Araf Suresi 157. Ayet. On...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-18-2025, Saat: 12:06 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 25
|
İnancını Bu Dünyada Sorgu...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-16-2025, Saat: 03:19 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 28
|
Bizler İnatla, Atalarımız...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-15-2025, Saat: 05:11 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 25
|
Atatürk'ün Çocukluk Anıla...
Forum: Hayatı ve Anıları
Son Yorum: Serdar102
11-15-2025, Saat: 02:39 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 29
|
Ali İmran 78 -79. Ayetler...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-14-2025, Saat: 03:50 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 26
|
Günün Şiiri
Forum: Şiirler
Son Yorum: by-göçmenoğlu
11-14-2025, Saat: 10:13 AM
» Yorumlar: 9
» Okunma: 2,337
|
Adı Bende Saklı Sevgili.
Forum: Şiirler
Son Yorum: by-göçmenoğlu
11-14-2025, Saat: 09:41 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 32
|
Enfal Suresi 12. Ayet. ”V...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-12-2025, Saat: 04:03 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 31
|
|
|
| Bebeğinizi Mutlu Etmenin Yolları |
|
Yazar: MaSaL - 06-13-2011, Saat: 03:33 PM - Forum: Anne ve Bebek
- Yorum Yok
|
 |
Bebeğinizi Mutlu Etmenin Yolları
Bir bebeğin karnının doyurulup, altının temizlenmesi dışında en çok anne babasının sevgisine ihtiyacı vardır. Zaten mutlu ve huzurlu bir bebek ilk bakışta kendini belli eder. Etrafa gülücükler saçan bir bebek, anne babasından gördüğü sevgi ve ilgiye mutluluğu ile karşılık verir. bebek doğduğu andan itibaren anne babasına bağımlı olduğundan tüm mutluluğu da onlara bağlıdır. Ancak bebeğiniz büyüdükçe duygusal ve zihinsel gelişimi açısından size büyük görevler düşer. Bebeğinizin hoşlandığı oyunlar, aktiviteler yaşına bağlı olarak değişiklik gösterir. Onunla birlikte oynamak, onunla birlikte birşeyler paylaşmak anne babanın ihmal etmemesi gereken görevi olmalıdır. Aslında onlar nelerden hoşlandıklarının sinyallerini anne babalarına gönderir. Biraz esnek ve kurallara aşırı bağlı kalmadan bebeğinizi mutlu etmek çok da zor değildir;
1-)Bebeğinizle birlikte oyun oynamak onun için en büyük mutluluktur. Onunla içinizden geldiği gibi oyun oynayabilirsiniz. Bu hem sizi hem de onu son derece mutlu eder. Onu günlük yaşamınızın içine katabilir, birlikte alışverişe çıkabilir, pusetiyle gezdirebilirsiniz. Sizin rahat ve sakin olmanız bebeğinize de yansır. Yumuşak, parlak renkli oyuncaklar onların mutlu olmalarını sağlar.
2-)Banyo saatleri bebekler için rahatlatıcı ve eğlenceli olabilir. Ancak bazı bebekler banyodan korktukları için sorun çıkarabilir. Oysa uzmanlar bunun anneden kaynaklanabileceği görüşünde. anne bebeğini yıkamaktan korkuyor olabilir, sinirli hali bebeğe yansıyabilir. Olaya sakin yaklaşırsanız hem bebeğiniz hem de siz banyo saatlerinden keyif alabilirsiniz.
3-)Uyku bebeğin beslenmekten sonra ikinci önemli ihtiyacıdır. Uykusu gelen bir bebek huzursuzluğuyla bunu belli eder. Yorulup uykusu gelen bebeğinizi hemen uyutmaya çalışmak en iyisidir. Büyüdükçe yanına sevdiği bir oyuncağını alıp yatmaktan hoşlanan bebeğiniz, oyuncağını alıp yanınıza geldiyse uyumak istiyor olabilir. Mesajı doğru alırsanız onu mutlu edersiniz.
4-)Anneler bebeklerinin sevdikleri yiyecekleri bilirler. Zaten bebekler sevdikleri gıdaları kabul edip sevmediklerini reddeder. Yemek konusunda onu zorlamaz, onunla işbirliği yaparsanız yemek saatleri “mutlu saatler” e dönüşür.
5-)Bebeğiniz ilk aylardan itibaren sizin ilginize muhtaçtır. Birlikte geçirdiğiniz dakikalarda ona söyleyeceğiniz sevgi dolu cümlelere cevap veremese bile bu diyalog onu mutlu eder. Onunla konuşurken ara verip size kendince cevap vermesini bekleyin. Bir bakışla, bir gülücükle mutlaka size cevap verecektir.
6-)Minik bebekler dili ve işitme duyuları sayesinde müziğe ve müzik yapmaya yatkındır. Eğer ruh hali uygunsa ona şarkı mırıldanmak onun çok hoşuna gidecektir. Banyo saatlerinde ya da altını temizlerken ona şarkı söylemeniz bebeğinizi çok keyiflendirir.
7-)Bebeğiniz büyüdükçe evi ve etrafı keşfetmek isteyecektir. Ancak bu keşifler sırasında engellenmek onu mutsuz eder. Evde alacağınız bazı önlemlerle onu güvenli ve mutlu bir şekilde etrafı tanımasına yardımcı olabilirsiniz.
8-)İlk yaşından sonra bebeğiniz sosyalleşmeye başlar. Ancak yeni arkadaşlar konusunda ona baskı yapmamalısınız. Herkesle iyi arkadaş olmak zorunda değildir ve bu onun içine kapanık olduğunu göstermez. Siz nasıl herkesle samimi değilseniz bebeğinizde kendine yakın bulduğu bir ya da iki çocukla arkadaşlık edebilir.
9-)Bebeklerin yaptığı aktiviteler aylarına göre değişir. Üç aylık bebeğin yapacağı aktivite bir yaşındaki çocuğunkinden farklı olur. Bebeğinizi başka bebeklerle kıyaslamayın. Onun en sevdiği oyunları seçerek ona yardımcı olabilirsiniz. Bebekler sevdikleri oyunlardan büyük keyif alır.
10-)Bebeğinizin mutlu ve huzurlu olması biraz da anne babanın mutluluğuna bağlıdır. Sürekli gergin ve stresli ortamda bebekler de huzursuz olur. Gergin ve sinirliyseniz bunu üzerinizden atın, sakinleşmeye çalışın. Arada bir kendinize de vakit ayırın. Bol bol gülün ve pozitif düşünmeye çalışın. Rahatlamış anne baba, rahatlamış çocuk demektir.
|
|
|
| Anne-babalara öneriler,Çocukla ilişkide sabırlı davranmak |
|
Yazar: MaSaL - 06-13-2011, Saat: 03:29 PM - Forum: Anne ve Bebek
- Yorum Yok
|
 |

Hazırlayan: Işıl Evrim AKGÜN
1-2 yaş çocuğu…
Genel görüşe göre çocukluğun ikinci evresi 1 yaşında başlar ve 3 yaşına kadar devam eder. Bu dönemde çocuklardaki en dikkat çekici özellik; belirgin kişilik yapısı ve duygusal eğilimlerin ortaya çıkmasıdır. Gerçekten de 1 yaşını bitirmiş bir çocuğun nelere tepki gösterdiği ya da nelerden hoşlanıp hoşlanmadığı net olarak belirginleşmiştir. Bu dönem pek çok bakımdan önemlidir. Öncelikle bağımsızlık evresi olarak tanımladığımız bir süreçtir. Çocuk, anneye olan bağımlılığından uzaklaşıp, kendi ayakları üzerinde durmaya başlar. Doğal olarak da çok hareketlidir. Fiziksel olarak ayakları üzerinde durabilmesi, fiziksel olgunluk göstergesidir. Bu olgunluğa bağlı olarak da kişisel açıdan bağımsızlığı gelişir. Yapabildiklerini fark edip, yeni şeyler yapmanın yollarını araştırmaya başlar ki bu bakımdan çocuğun tehlikelere en açık olduğu dönemdir. Hayatının ilk yılını geride bırakan bir çocuk pek çok yönden gelişim ve değişim gösterir. Henüz net cümleler söyleyemez ama kendisine söylenen hemen hemen her şeyi anlayabilir. Eşyaların yerlerini gösterip, istediklerini belirgin olarak ifade edebilir ve 2 yaşa doğru da anlaşılır şekilde konuşmaya başlar. Gözle görünen fiziksel gelişiminin dışında çocuğun, asıl psikolojik ve sosyal gelişimi bu 1-2 yaşlarda ön plana çıkar.

Anneye ve çevreye bağımlılık
Bilindiği gibi bu evre aynı zamanda çocukların keşif dönemleridir. Keşfederken de bağımsız hareket edebiliyor olması gereken çocuk, eğer bu dönemde sürekli kontrol altında kalırsa ve hareketleri kısıtlanırsa, önce çekingen, ürkek tepkiler vermeye başlayacak ama daha sonra saldırgan ve öfkeli bir tutum takınacaktır. Özellikle anneye olan aşırı bağımlılık duyguları anne ve çevre tarafından da pekiştirilirse, çocuğa kendi başına hareket etme özgürlüğü tanınmazsa, özgüveni düşük, korkak ve içe kapanık bir kişilik oluşturması kaçınılmazdır. Küçük çocuklar doğal olarak anneye ve yakın çevresindeki bireylere bağımlıdırlar. Ancak çocuk büyüdükçe bu bağımlılığın kırılması beklenir. Bu da ancak çocuğun cesaretlendirilmesi ve teşvik edilmesiyle mümkündür. Böylece çevresine ve kendisine güven duygusu geliştirebilir. Ancak sürekli durdurulan, yaptıkları nedeniyle cezalandırılan ya da aşırı kontrol altında tutulan çocukta eziklik, kızgınlık ve utanç duyguları başlar.

Özellikle utanç duygusu önemlidir. Bu duyguyla beraber şüphe de ortaya çıkar. Çocuk yaptığı her şeyde doğru davranıp davranmadığını sorgulamaya başlar, korkaklaşır. O nedenle çocuğun bağımsızlık duygusunun gelişmeye başladığı bu dönemde dikkatle takip edip desteklemek en olumlu yöntem olacaktır. Bilinmelidir ki çocuk ve anne arasında güvene dayalı kurulan ilişki, çocuğun bir yetişkin olduğu ilerdeki yıllarda diğer insanlarla kurduğu ilişkileri doğrudan etkileyecek ve temel oluşturacaktır.

İlk kelimeler…
1-2 yaş, çocuklar için her yönüyle sihirli ve değişime en açık oldukları süreçtir ve artık ilk kelimelerin bilinçli olarak kullanılmaya başladığı dönemdir. Bir de hayat sadece kendilerinden oluşuyormuş tavrı içindedirler ve her istediklerinin yapılmasını istediklerinden zaman zaman ortaya çıkan öfke nöbetleri dikkat çekicidir. Bu döneme özgü bazı davranışları ebeveynleri sinirlendirir ve üzer. Oysa çocuklarda görülen bu davranışlar gelişimlerinin doğal bir parçasıdır. Her şeyi yaptırmak isterler ve istedikleri yapılmadığında şiddetli tepkiler verirler. Kendini yerden yere atan çocuğa kızmak, bağırıp çağırmak işe yaramadığı gibi durumu daha da zorlaştırabilir. Çünkü çocuk bu davranışı annebabasını kızdırmak için yapmaz. O sadece iletişim dili olarak bu tip bir tutumu bilir ve ona uygun davranır.

Yeni yeni konuşmaya başlayan çocuklar duydukları her kelimeyi tekrar etmeye bayılırlar. Aynı şekilde bildikleri ve duymaktan çok hoşlandıkları bazı kelimelerin anne-babaları tarafından da özellikle vurgulanarak tekrar edilmesini isterler. Birçok kez yakın aile bireylerini bunaltacak kadar çok kelimeleri tekrarlarlar. En meraklı ve öğrenmeye en açık oldukları bu dönemde çocuğun konuşması engellenmek yanlış olacağı gibi aksine çocuk bu yönde teşvik edilmelidir. Çocuklar duyduklarını tekrar ederek konuşmayı öğrenirler. Bu nedenle çocukla asla yarım kelimelerle ya da bebek diliyle konuşulmamalıdır. Hem dil gelişimini olumsuz etkilersiniz, hem de konuşmasını geciktirirsiniz. Onun yanında kullanacağınız kelimelere dikkat etmenizde fayda var çünkü sizi can kulağıyla dinleyen çocuğunuz, hemen bu kelimeyi hafızasına kaydedecek ve zamanı geldiğinde tekrarlayacaktır.

Anne-babalara öneriler
Çocukların 1-2 yaşları özellikle anne-babalar açısından gerçekten zordur. Olur olmaz yerlerde tamamen kendilerine dönük istekleri ve bir şey konusunda ısrar etmeleri sıkıntılı anlara yol açabilir. Böyle durumlarda doğal olarak aşırı tepkiler verilse de aslında bilinmesi gereken, bu dönemin gelip geçici bir süreç olduğudur. Ne zaman biteceği ya da daha sakin bir döneme girileceği de tamamen ailelerin tutum ve tepkilerine bağlıdır. Çocuklar ilgi görmek isterler. Bu nedenle:
> Çocuğa saygı göstermek, ilgiyle dinlemek,
> Çocukla ilişkide sabırlı davranmak,
> Mutlaka her konuda konuşmak ve açıklamalarda bulunmak,
> Duruma göre tavır değiştirmemek,
> Belirli bir aile tavrı saptamak ve her koşulda tutarlı davranmak,
> Bir gün “Evet” dediğiniz bir şeye, ertesi gün “Hayır” diyerek çocuğu şaşırtmamak,
> Onunla ortak faaliyetlerde bulunarak birlikte bir şeyler paylaşmak,
> Sürekli uyarılarda bulunup, talimatlar vermemek,
> Paylaşmak istemediğinde zorla bazı şeyleri elinden almamak,
> Ona ait eşyalara ve odasına müdahale etmemek, mahremiyetine saygı göstermek gibi bazı davranışlara dikkat etmek gerekir
|
|
|
| Bağışıklık Sistemi İçin Örnek Diyet Listesi |
|
Yazar: MaSaL - 06-13-2011, Saat: 03:23 PM - Forum: Sağlık
- Yorum Yok
|
 |

Hava sıcaklıklarının birden değişmesine bağlı ani ısı değişikliklerinin hastalıklara yol açmaması için bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi gerekiyor.
Uzmanlar, bağışıklık sisteminin kuvvetlemesi ve hastalıklara karşı vücudun dirençli olabilmesi için bol Oksijenli Havanın faydalı olduğunu, bunun için açık Havada spor yapılması, Pozitif olunması, bol yeşillik yenilmesi, stres ve yorgunluktan uzak durulması, her gece 7-9 Saat uyku alınmasına özen gösterilmesi, işlenmiş hazır gıdalardan, kafein, Alkol ve sigaradan uzak durulması, bunların yerine tam gıdalar, ekinezya ve ginseng gibi bitkisel çaylar ile taze meyve ve sebze sularının tüketilmesi gerektiği önerisinde bulundu.
BAÄžIŞIKLIK SİSTEMİ, OKSİJENLİ HAVADA GÜÇLENİR
Akvardar, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi ve korunması için şu önerilerde bulundu:
''Açık havada spor yapın. Çünkü bağışıklık sistemi, oksijenli bir ortamda güçlenir. Birçok bakteri ve virüs, asidik ortamı sever ve Sağlıklı ortamda yaşayamaz.
Pozitif olun. Mutlu, Pozitif, Gün boyunca kahkaha atan ve arkadaşlarına, ailesine, çocuklarına sarılan ve hayvan besleyip seven bir insanın bağışıklık sistemi bunları yapmayan bir insanınkinden çok daha kuvvetlidir.
Bol bol yeşillik yiyin. Sebzeler, vücudun bağışıklık sistemine yardımcı olan vitaminler, Mineraller ve bitkisel besinlerce zengindir. Lifli yeşillikler ve brokoli, karnabahar ve kabak gibi sebzeler ise besinler ve antioksidanlarca zengindir.
Stres ve yorgunluktan uzak durun. Stres ve yorgunluk bağışıklık sistemimizi zayıflatır ve bu bitkinlik bizi daha kolay hasta eder. Dinlenme ve uyku zamanlarında vücudumuz kendini toparlar ve onarır. Stres seviyenizi azaltmaya çalışın ve gevşemek için kendinize zaman ayırın. Mutlaka her gece 7-9 saat arası uyuyarak, vücuda kendisini toparlaması ve hastalıklarla savaşması için izin verin.
Kötü alışkanlıklardan kurtulun. Paketlenmiş ve işlenmiş hazır gıdalar, kafein, alkol ve sigara bağışıklık sistemini tehlikeye sokan zararlı alışkanlıklardır. Bunları bırakarak yerlerine tam gıdalar, ekinezya ve ginseng gibi bitkisel çaylar, taze meyve ve sebze suları koyun. Bu şekilde bağışıklık sisteminize ve vücudunuzun işleyişine destek verin.''
GÜÇLÜ BİR BAÄžIŞIKLIK SİSTEMİ İÇİN NELER YENİLMELİ?
Brokoli, kivi, enginar, yoğurt, Domates, havuç bağışıklık sisteminin en iyi dostlarını oluşturuyor.
Soya fasulyesinin içeriğinde bulunan isoflavanlar kemik erimesi ve kalp damar hastalıkları riskini azaltıyor.
Sarımsakta bulunan kükürtlü bileşikler, kalp damar hastalıkları riskini düşürüyor.
Meyan kökünde bulunan glikozidler Alerji ve iltihabı azaltıyor.
Omega 3 yağ asitleri adı verilen ve balıkta bolca bulunan yağ asitleri ve proteinli gıdalarda aldığımız arginin amino asidi, bağışıklık sistemi için önemli besin kaynaklarını oluşturuyor.
Yeşil çay, nar, semizotu, pancar, pazı ve tarçın antioksidan özellik taşıyor.
Ekinezya, soğuk algınlığında bağışıklık sistemini güçlendiriyor, fakat çok uzun süre kullanıldığında vücutta bağışıklık kazanıp etkisiz hale gelebiliyor.
Probiyotikler bağırsak florası için faydalı etkilere sahip olan Canlı bakteriler bileşimi, bağırsak sistemini destekleyerek hastalık yapan mikroorganizmaların üremesine engel olabiliyor. Sindirimi kolaylaştırıyor ve bağırsaklarda üretilen vitaminlerin sentezinde rol alıyor.
Bilinçsiz yapılan diyetler ya da düzensiz beslenme de bağışıklık sistemini olumsuz etkileyen nedenler arasında bulunuyor. Bulimia ve Obezite rahatsızlığı olanlarda bağışıklık sistemi zayıftır. Bu nedenle diyetin mutlaka beslenme ve diyet uzmanı kontrolünde yapılması gerekiyor.
BAÄžIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİREN ÖRNEK DİYET LİSTESİ
Kahvaltı: 1 bardak yağsız süt,
4 kaşık müsli,
1 orta boy portakal veya 1 adet nar
Ara: 1 avuç kuru üzüm,
2 tane ceviz içi veya 8 tane badem,
Öğle: 3 köfte kadar ızgara et- tavuk veya balık- (Izgara, haşlama veya fırında),
Nane-tere-marul-maydanoz ve havuçtan oluşan salata (1 tatlı kaşığı zeytinyağı bol Limon ile),
2 dilim tam Buğday ekmeği
Ara: 1 meyveli yoğurt,
1 tatlı kaşığı keten tohumu
Akşam: 8 yemek kaşığı zeytinyağlı brokoli
Semizotu salatası
1 dilim tam tahıllı ekmek
1 orta boy kivi
Ara: 1 fincan yeşil çay 1 fincan ıhlamur
1 dilim ananas ve 6-7 adet çilek.
|
|
|
| Mevsim Dönemlerinde Beslenme Önerileri |
|
Yazar: MaSaL - 06-13-2011, Saat: 03:21 PM - Forum: Sağlık
- Yorum Yok
|
 |
Mevsim geçişleri insan vücudunda çeşitli fizyolojik değişimlere neden olur. Bu dönemlerde beslenmeye özen gösterilmemesi ve sıkı diyet uygulamaları vücudun direncini azaltır.
Gün içinde ısı değişimlerinin çok olduğu ilkbahar ve sonbaharda alt-üst solunum yolu enfeksiyonlarına karşı eğilimler artar, polenlere bağlı mevsimsel alerjiler yaşanır, beyindeki serotonin ve melatonin hormonundaki değişimler söz konusu olur. Bu geçiş dönemlerinde beslenmeye özen gösterilmemesi, özellikle yaza hazırlık döneminde forma girmek, için sıkı diyet uygulamaları da, vücudun direncini azaltır. Bu değişimler, insanları fizyolojik yönden olduğu kadar, psikolojik yönden de etkiler. Bu dönemde kendini iyi hissetmeme, enerji durumunda düşme, uyku bozuklukları, yorgunluk, konsantrasyon bozukluğu, mutsuzluk, sıkıntı ve iştah değişiklikleri gibi belirtiler gösterir. Mevsimsel değişikliklere bağlı kilo artışı ile duygu durum ve davranışlarda mevsimsel değişimlerin negatif etkisinden de söz edebiliriz.
NEGATİF ETKİLERİ AZALTMAK
>Düzenli egzersizle negatif etkiyi azaltmanız mümkün olur.
>Vücudun biyoritmini dengede tutmanın en önemli yolu düzenli ve kaliteli uyku uyumaktır.
>Erken yatıp erken kalkmak, her gün aynı saatte uyumak yorgunluk ve stresi azaltır.
>Pozitif düşünmek ve düzenli egzersiz ile beyin mutluluk hormonu salgılar. Enerji artışı sağlanır, kas iskelet ve sinir sistemini güçlenir.
>Fırsat buldukça güneşli günlerde açık havada yürüyüş yapmak mevsimsel depresyondan çıkmak için önemlidir. Mümkünse oksijenin yoğun olduğu deniz kenarı ve yeşil alanlar tercih edilmelidir.
>Kilo vermek adına, yetersiz ve sağlıksız beslenme programları uygulamaları, aşırı düşük kalorilerle beslenme bizi parmağımızı dahi kıpırdatamayacak hale getirir. Bu nedenle kalori içeriği dengeli besin değeri yüksek gıdalara yer vererek antioksidan içeriği yüksek mevsime uygun taze meyve ve sebzeler tüketerek enerji seviyemizi korur ve performansımızı artırabiliriz. Vitamin ve mineral açısından dengeli beslenmek enerji ihtiyacını destekleyecektir.
MEVSİM DÖNEMLERİNDE BESLENME ÖNERİLERİ
Mevsim değişiklikleri metabolizmayı etkilerken, cildimiz ve saçlarımızda bundan nasibini alın. Dengeli beslenmenin sağlıklı saçlar üzerindeki etkisi tartışılmaz. Saçların kalite, gürlük ve rengi her ne kadar genlerimizle, kalıtımla ilgiliyse de dengeli beslenmenin sağlıklı saçlar üzerindeki etkisi de tartışılmaz. Sağlıklı saçlara sahip olabilmek için Vitamin B2, biyotin, Vitamin C ve çinko içeren besinler tüketmeli, bolbol taze meyve ve sebze yemelisiniz.
SAÄžLIKLI SAÇLAR İÇİN MUTLAKA PROTEİN GEREKİR
Proteinler, saçın büyümesi içingerekli amino asitleri içerir. Baklagiller, fasulye , bezelye ve soya bitkisel proteinlere, et, balık, yumurta, süt ve süt ürünleri hayvansal kökenli proteinlere örnektir.
Sağlıklı saçlar için en kaliteli saç bakım ürünlerini seçin!
DÖKÜLEN, KIRILAN, YIPRANAN SAÇLAR İÇİN...
DEMİR: Demir eksikliğine bağlı gelişen anemi saç dökülmesi ve saç derisinin kurumasına neden olur. Demiren çok kırmızı et, tüm tahıllar, koyu yeşil yapraklı sebzeler, pancar, havuç, hurma, kuru üzüm ve incirde bulunur. C vitamini içeren turunçgiller demir emilimini artırır.
BAKIR, ÇİNKO: Özellikle yumurta,deniz ürünleri, fasulye, ceviz ve süt ile lahana, karnabahar ve diğer yeşil yapraklı sebzelerde bulunur.
SELENYUM:Saç derisi için gerekli bir mineraldir. Deniz ürünleri, soğan, sarımsak, turpgiller, brokoli, karnabahar gibi sebzelerde bulunur
|
|
|
| Kurubaklagiller, bugün popüler olan diyetlerde önemli bir rol alıyor |
|
Yazar: MaSaL - 06-13-2011, Saat: 03:20 PM - Forum: Sağlık
- Yorum Yok
|
 |
Günümüzdeki trend baklagillerin haftada en az iki kere tüketilmesi yönünde
İyi bir protein kaynağı ve yağ içeriğinin düşük olmasına rağmen baklagiller önceleri Batı ülkelerinde verilen diyetlerde pek yer almazdı. Ancak günümüzdeki trend haftada en az iki kere tüketilmesi yönünde...Kurubaklagiller, bugün popüler olan diyetlerde önemli bir rol alıyor . Baklagiller folat gibi B vitamini, potasyum, demir,çinko, kalsiyum, selenyum gibi mineralleri içerler. Posadan zengindir, yüksek kalitede protein kaynağıdır. Kolesterolü azaltır, kan şekerini dengeler, demir içerikleri ile kansızlıkta önerilir. Barğırsak faaliyetlerini düzenlemedeki katkısı ile vücuda pek çok metabolik fayda sağlamanın yanı sıra kilo kontrolüne yardımcı olurlar. Özellikle protein kaynağı olarak lokomotif özellik taşırlar.
Sindirim sistemini düzenleyen doğal takviyelerle kilo vermek artık çok daha kolay!
KAN ŞEKERİNİ DENGELER
Posa bakımından zengin olan kompleks yapıdaki baklagiller, glisemikindeksi düşük olması nedeniyle kan şekerini daha yavaş yükselterek, daha uzun süre kan şekerini dengelerler. Bu da sıklıkla acıkmanızın önüne geçer. Posalı besinler kalp damar sağlığı için önemlidir. Kandaki kolesterolü düşürür. Posalı yiyecekler düzenli yenildiğinde, vücudu zararlı maddelerden temizlemeye yardım eder.
Yağ oranları daha düşüktür ve daha az kalori içerirler. Bu tür besinler çiğnemeyi gerektirdiğinden yemek yemenizi ağırlaştırır, bu da doygunluk hissi yaratarak daha az yemek yemenizi sağlar ve beraberinde yeterli su alınması ile kısa zamanda, uzun süreli tokluk hissi yaşanır. Posanınsu tutabilme özelliği vardır. Posanın kendisi sindirilmediğinden posa oranı yüksek, fakat kalorisi düşük besinler seçilirse kilo vermeniz kolaylaşır. Posalı ürünlere hızlı bir şekilde çok miktarlarda başlanması rahatsızlık verici şişkinlik, gaz ve ağrıy aneden olabilir. Bu nedenle posalıgıda oranının yavaş yavaş belli bir düzen içinde artırılması gerekir. Böylece vücut, bu gıda değişikliğine adapte olabilir.
SOYA VE SOYA ÜRÜNLERİNİN ÖNEMİ
Soya fasulyesi kurubaklagiller arasında pek çok biyolojik fonksiyonları olan kaynaklardır. Ayrıca östrojen etkisi ile sıcaklık basması gibi menopozsemptomlarını hafifletmenin yanı sıra soya ürünlerinin kalp hastalıkları, obezite, kanser, diyabet, böbrek hastalıkları ve osteoporoz (kemik erimesi) önlenmesinde olumlu etkiler gösterdiği saptanmıştır. En fazla yağa sahip olan ise soya fasulyesidir.Soya proteinlerinin, süt proteinlerinin yerine kullanılabilmesi önemli bir özelliktir. Hayvansal proteine allerjisi olan çocuklarda soya proteinleri alternatif olarak kullanılabilir ancak çocuklarda bazı allerjik reaksiyonların soya bazlı ürünler yenildiğinde de görüldüğü saptanmıştır.
NOHUT: Kalsiyum, magnezyum, potasyum, çinko ve folik asit içerir. Yüksek enerji verir. İyi bir bitkisel protein kaynağıdır. Böbrek sağlığını korur ve sindirim sistemini temizler.
FASULYE: Kalsiyum, magnezyum, potasyum, demir ve folik asitiçerir. Kolesterolü düşürür, sindirim sistemini temizler.
BİTKİSEL PROTEİNLERİN ÖNEMİ
Baklagiller, yüksek hayvansal proteinlerin tüketilmesinin riskli olduğu durumlarda, örneğin böbrek hastalarında veya ileri kemik erimesi olan hastalarda kalsiyum kaybını artıracağı için önerilmediği durumlarda bitkisel protein içerdikleri için tercih nedenidir.
AŞIRI PROTEİN TÜKETİMİ
* Aşırı protein tüketimi, özellikle hayvansal protein, kalp hastalığı, felç, osteoporoz ve böbrek taşlarına neden olabilir .
* Bitkisel protein diyeti ile vücutta, kalsiyum tutma özelliği artar, idrar yoluyla kalsiyum atılımı azalır. Bu osteoporoz ve böbrek sorunları riskini azaltır. Fazla alınan protein böbreğin fazla çalışmasına ve yorulmasına neden olur. Bitkisel proteinler böbreğe daha az zarar verir.
PİŞİRME ÖNERİSİ
Fasulye ve mercimekte bol miktarda demir bulunur. Domates ve yeşil biber ile pişirildiklerinde veya taze soğan ile birlikte yenildiğinde içeriklerindeki C vitamini ile demirine milimini kolaylaştırdığı için iyi bir kombinasyon oluştururlar. Baklagiller güveçte pişirilebilir, çorbası, salatası yapabilir, atıştırmalık (Felafel) olarak veya dip malzemesi (Humus) olarak kullanabilirsiniz. Hemen hemen tüm kültür ve bütün dünya mutfaklarına ait tarifler bulabilirsiniz, örneğin bunların arasında Meksika, Hint ve Lübnan mutfağını sayabiliriz..
|
|
|
|