:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi
Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adınız:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 16,696
» Son Üye: Klassohbet
» Toplam Konular: 98,545
» Toplam Yorumlar: 1,065,525

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 327 kullanıcı aktif
» 0 Kayıtlı
» 322 Ziyaretçi
Applebot, Baidu, Bing, GoogleBot, Yandex

Son Aktiviteler
Allah’a Şirk Koşarak Yaşa...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-21-2025, Saat: 09:37 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 22
Rabbinden Sana Vahyedilen...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-20-2025, Saat: 04:17 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 18
Araf Suresi 157. Ayet. On...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-18-2025, Saat: 12:06 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 26
İnancını Bu Dünyada Sorgu...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-16-2025, Saat: 03:19 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 29
Bizler İnatla, Atalarımız...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-15-2025, Saat: 05:11 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 25
Atatürk'ün Çocukluk Anıla...
Forum: Hayatı ve Anıları
Son Yorum: Serdar102
11-15-2025, Saat: 02:39 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 29
Ali İmran 78 -79. Ayetler...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-14-2025, Saat: 03:50 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 26
Günün Şiiri
Forum: Şiirler
Son Yorum: by-göçmenoğlu
11-14-2025, Saat: 10:13 AM
» Yorumlar: 9
» Okunma: 2,337
Adı Bende Saklı Sevgili.
Forum: Şiirler
Son Yorum: by-göçmenoğlu
11-14-2025, Saat: 09:41 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 32
Enfal Suresi 12. Ayet. ”V...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-12-2025, Saat: 04:03 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 31

 
  Seni yine terkedeceğim
Yazar: ZencefiL - 06-09-2011, Saat: 01:07 PM - Forum: Şairlerimiz - Yorumlar (26)

untitled.bmp

Seni yine terk edeceğim
Ve bilmediğim dillerde ağlayacağım
Kirpiğime tuz düşecek
Sevgim kadar büyük değilmişsin diyeceğim
Ve seni yine terk edeceğim

Bir kapı arlığında bırakacağım ellerini
İsimsizlikler doğurmaya yatacağım bu yosun kentinde
Ne ilk gelensin ne son giden
Seni bana terk etmelerine izin vermeyeceğim
Seni her gece terk edeceğim

Aşk cinayetim olacaksın
Ve yanlızlıkların en çoğulu bana kalacak
Düşle çogalttığım bu yaşamın adı
Düşmek olacak

Uzak bir şehirde hiç görmediğim bir kızı seveceğim
O bana sarıldığında
Göğsümde bıraktığın darp izlerin kanayacak
Ve bir çocuk annesini kaybedecek çarşılarda

Ağlamayacak kadar vazgeçecegim senden
Öfkeme bile değmezmişsin diyeceğim smiley.gif
Ve seni yine terk edeceğim

Günler devrildikçe ağıt tutacak sonbahar
Rüzgarlara karanfiller ekeceğim
smiley.gif
Yollarda kaybedeceğim aşkımın ilk harfini
Seni
Kirli kent bakışlı
Bozkır saçlı bir kıza ekleyeceğim

Aşk iki kişilik bir yalandır sevdiğim
Ve iç kanamalı bir aşkın
Mürekkep fırtınasıdır bu şiir

İstersen yanlızlık duvarlara yakışır de
Ve başkalarını sev
Ben sende herkesi terk edeceğim

(kahraman tazeoğlu)

Bu konuyu yazdır

  Son sigarammışsın gibi
Yazar: ZencefiL - 06-09-2011, Saat: 12:52 PM - Forum: Güzel Sözler - Yorumlar (23)

2723465se3.jpg

" Son sigarammışsın gibi yavaş yavaş içime çekiyorum diye o kadar değerli sanma kendini.Unutma ki;üflediğim anda kaybolursun "

Bu konuyu yazdır

  Bilerek Yaptım İtiraf Ediyorum
Yazar: YasSmin - 06-09-2011, Saat: 12:51 PM - Forum: Maxi Geyik - Yorumlar (11)

"Sen benden daha iyilerine layıksın." diyen sevgilime: "O zaman bul, tanıştırda öyle git pırasa* ! dedim. O Nasıl Göz* Oluştur♥

Telefonda Duyduğumuz, Onundα Sαnα Selαmı vαr Lαfı, Dünyαnın En Büyük Yαlαnlαrı Arαsındα İlk 10'α Rαhαtlıkla Girer ♥ Dimi ?


Fatura yatırmaya gttim parayı hazırladm kadın bana ödenecek mi dedi bende yok faturadan seninde haberin olsn diye getirdim dedim


Arkadaşlar Muhteşem Yüzyıl'ın finalini söylüyorum; Kanuni 1566 yılında ölecek ve II. Selim tahta çıkacak. xD

Pantolonun paçasını aşırı daraldan apaci genci bacağını kaybetti "herşeye rağmen dansımi yaparım"dedi gözyaşları sel oldu.

En güzel şapka ; top patladığı zaman topun yarısı ile yapılan şapkadır. Farklı bikere. Bu yaz moda olcak bak görürsünüz..

Bu konuyu yazdır

  Hiç Aklıma Gelmezdi :D
Yazar: YasSmin - 06-09-2011, Saat: 12:21 PM - Forum: Maxi Geyik - Yorumlar (16)

Google'de gitar çalacağım hiç aklıma gelmezdi. Aferin google.


246707_219660801401602_196159323751750_7...5711_n.jpg

:;;D: :;;D: :;;D: :;;D: :;;D:

Bu konuyu yazdır

  Kus(ku)lar
Yazar: YasSmin - 06-09-2011, Saat: 12:12 PM - Forum: Şairlerimiz - Yorumlar (8)

Hükmü gayr-i resmi yoldan azadeyken senden ellerim
Terk-i çogalmis sözlerin uyku vaktindeyim
Heycanla uçusan kuş(ku)lar havalandi içimden hüzne râm olmusken
Güzelligine söylenmis s/özlerin karanlik pusularina kandi gönlüm,
VE… içimde yüregimi tirmalayan koğus soğuklugu
Gözlerimde Gittigin Günün sevimsizligi kaldi yâr
Cehenneme ates biriktirmis sol yanim kaniyor benim
Biraz “Gazze” biraz “Kudüs” ortasinda acilarim
Z/aman simdi yaydan sendeledi tutanaksiz hizla tüm kâhro’luslara dogru..
Gözlerinden kargasalar kaldi yadigar bana..
Ayak direten gitmelerin c/ağlamalari
Sonrada uyku tutmayan kirgiklarim…
Nezaret korkusu sariyor misralarimi simdilerde..
Kimin diline takili kalacagini bilmeden s/üzülen sözlerim var benim..
VE… Kelepce kusatmali devrik cümlelerim …
B/akma öyle yar !
Kayip ilani verildi fail-i meçhul sevgime..
Bulana Hüzün Garantisi Veriliyor Namluya Sürülen Mermi Tadindaki Afisler
Ritmi bozuldu bakislarimin sensiz..
iki cümleden yoksun geçinen ömrün sancisi pedal çeviriyor simdilerde içimde..
sahipsiz yar/alarima kör kuyular kazdim gözlerinin bugusunda..
Bir Gülüsüne Gözlerimin Özgürlügünü İnfaz Ederim yâr
Her gün sükut olurum kendime..
Düğüm Düğüm sususlarimin C/esaretsizlik umuduna yenildim
Kalakaldim uçurum ellerinin tutamadigim kiyisinda..
Giyindi Tüm Cevapsizliklar A’dan Z’ye…
Ve Simdilerde
Sensiz kapimi calanlar tanidim yarim yamalak..
Hemen Hepsi Klasik Söyleside yâr ..
Misafir Dedigin 3 Gün Kalirmis..
Kapisini Mühürledim Yüregimin
Sensiz Evde YOKUZ …
“Kâh-roman”
Mass-Mavi


Kahraman Tazeoğlu

Bu konuyu yazdır

  Yitirilmiş ne varsa
Yazar: ZencefiL - 06-09-2011, Saat: 11:52 AM - Forum: Şairlerimiz - Yorumlar (8)


yalnzvq0.png

Çirkin çiçeklerle dolu katil bahçelerinde dolaştım,
Dalgındım,
Bıçak sırtı yaşamalarım, penceresizliğim
Ve öksüz düşlerim vardı ceplerimde,
Uğultusuzluğumu özlemiştim,
Hala bir ceylan ağlıyordu içimde,
hiç yoktan vurulan..

Senin şehirlerin uyurken,
Benim gözlerimi bıçakladılar.
Kör bir balıkçıyım şimdi,
Denizlere sarılıyorum
Hiç görmediğim vapurlara el sallıyorum
Rüyalarım da yaşlanmıyor

Kaybolan eylül gemilerimi,
Sonbahar sesiyle çağırsam gelir mi?
Ah vurulası yüreğim
Süpüremedin kapından yalnızlığı
Örselenmiş paslı yüreğim

Ellerim yumuk orman karanlıkları omuzlarımda
Ve ardından ağlayan ezgisiz türkülerdi gözlerim
Senin gözlerinin pusuna saklanıp
Senden kalan bu yıkıntılar arsında
Bizi büyüten ellerini aradım,
Öpülesi ellerini

Susuşlara prangalı dil
Kanlı düşler kuyusunda
Ölüm çığlıkları atabilir

Gözyaşı göllerinde durulanmalar vaktinden geliyorum
Sonunu hep unuttuğum
Dilsiz şarkılarım vardı inleten
Şimdi o şarkılar beni unuttu

Yıkık kentler konuşmaz bilirim
Cam kırıkları ve kırık dallar var
İncinen yüreğimin yaralarında
Ve bilir misin?
Güller hiç uyanmaz bu vadide
Gözlerin düşer aklıma
An gelir şavkın vurur yüzüme
O zaman vakit ölüm olur dudağımda
Kaçsam yakama yapışır gözlerin

Yılları ve yolları
Ödünç aldım
Yastığımdaki çukura dolan korkulu geceden
Düş düşkünü çocukluğumu çalmış namlı sevdalılar
Üstüne üstlük sensizim
Yani gölgesiz dolaşıyorum
Artık intiharlarda öldürmez beni
Yüreğimde konaklayan hüzünler
Senden gelir

Al dün gece seninle yoğurdum bu şiiri
Ekmek buğusu mübarekliğinde
Sıcacık
Nasıl olsa sana çıkmayan yol yok
Kaybolabilirim kuytularda
Dalıp dalıp giderim başka diyarlara
Bir gün dönmeyiveririm

Ama sen
Yine de biriktir gözyaşlarını
Belki bir gün
Tutuşturur seni bensizlik
Belki bir gün
Sende beni ağlarsın
Hoyratım benim

Şafaklar düşmüş alnına
Kırlangıçlar uçmuş koynuna
Bak
Hala aynı şarkıda irkiliyoruz

Bu aşkın adresi dursun sende,
Kelepçeli kuşlar
Yuva karmadan gözlerimize,
Belki geri döneriz
Ve geri veririz birbirimize
Yitirilmiş ne varsa


(Kahraman tazeoğlu)

Bu konuyu yazdır

  Çocuk Gelişiminde Babaların Rolü Ne Olmalı?
Yazar: MaSaL - 06-09-2011, Saat: 11:40 AM - Forum: Anne ve Bebek - Yorumlar (1)

Çocuk Gelişiminde Babaların Rolü Ne Olmalı?

4750.jpg
Aile sistemi içinde yer alan her birey birbirini etkiler. Annenin rolü farklı bir etkiyi barındırırken babanın rolü farklı bir etki oluşturur...




Babaları tarafından sevilen çocuklar, genelde duygusal açıdan daha dengeli, daha az öfkelenen, benlik algıları daha yüksek ve dünyaya pozitif bir bakış açısı geliştiren çocuklardır.
Baba çocuk ilişkisini araştıran uzmanlar; bir babanın, çocuğuna verebileceği en önemli armağanın sevgi ile şefkat olduğunu ve baba şefkatinin; depresyon, madde bağımlılığı ve davranış sorunlarına karşı en iyi önlem olduğunu belirtmektedirler.
Anneye düşen rolün babanınkinden ayrıldığı durumlar vardır. Bu gibi durumlarda anne ve baba birbirinin yerini tutamazlar. Yetişmekte olan bir çocuğun örnek alabileceği bir “kadın”, bir de “erkek” modele ihtiyacı vardır. Anne veya baba, bu rollerin ikisini birden oynayamaz.
Çocuk yetiştirirken, sadece babaların yapabileceği bir takım şeyler vardır ki, baba bunu yerine getirmezse anne –ne kadar iyi bir anne olursa olsun– bu görevin üstesinden tam anlamıyla gelemez.
Babanın; bebeğiyle birlikte olması, çocuğuna dokunması, konuşması, oynaması, çocuğuyla ilgili çeşitli kararlara aktif olarak katılması çocuğuyla arasında sıkı bir ilişkinin doğmasına yol açar. Bu da daha sonraki baba - çocuk ilişkisi için çok önemlidir. Baba yoksunluğu durumlarında ise aile bireylerinden, dede amca dayı gibi kişilerin çocukla zaman geçirip model oluşturmaları yararlı olacaktır.
Babalarından ilgi gören çocuklar kendi duygularını daha iyi düzenlerler. Bu çocuklar ayrıca, babaları yaşamlarında etkin olmayan çocuklara göre hem toplumsal becerilerini daha iyi sergilerler hem de okulda daha başarı olurlar.
Babalar, genellikle annelere oranla çocuğun bağımsız davranmasını, çevreyi keşfetmesini daha fazla cesaretlendiren bir tutum içindedirler. Bu, çocuğun zekâsını olumlu yönde etkiler. Babalar çocuklarıyla Oyun oynarken ve etkileşimde bulunurlarken kendilerine özgü bir yöntem kullanırlar. Hayal kırıklıklarıyla baş etmeyi özendirir ve becerilerini geliştirmelerine izin verirler.
Babasıyla yakın ve nitelikli bir ilişkiye sahip çocukların okul başarısı ve zihinsel gelişiminin olumlu etkilendiği tespit edilmiştir.
Babanın en önemli rollerinden biri de çocuğun psikoseksüel gelişimi üzerindeki etkileridir. Babanın aile içindeki tavrı ve çocuğu ile kurduğu yakın, açık, güvenli ilişki; özellikle erkek çocuğun baba ile özdeşimini kolaylaştırmakta ve kendi cinsiyet rolünü geliştirmesine yardımcı olmaktadır.
Aynı şekilde kız çocukları için de babanın rolü, çocuğun karşı cinsi anlaması ve kendine güven geliştirebilmesi açısından önem taşımaktadır. Yetersiz baba modeli, kız çocuklarını özellikle ergenlik döneminde etkilemekte ve bu dönemin sıkıntılarının şiddetli yaşanmasına neden olmaktadır.

Bu konuyu yazdır

  Uyanma diye
Yazar: ZencefiL - 06-09-2011, Saat: 11:38 AM - Forum: Şairlerimiz - Yorumlar (2)


yaln_z_alone_bilqi_yaln_zl_k__yalniz_yal...z__33_.jpg
saçlarını rüzgara satan kıza...

Uyanma diye açık pencereden içeri koşan sesleri yuttum
Şafak söktükçe ben diktim
Dimdiktim
Eğilmedim
Uyansan belki gidecektin

Caddelerde canhıraş kamyon sesleri
Caddelerden kırık farları topladım
Yoksa uyanacaktın
Yaz sıcağında tavla şakırtıları
Kulağından kırık zarları topladım

Bir vakit yastığından saçların aktı
Ak değil karaydı
Uçları kırıktı
Dallarındı
Kırılmış dal uçlarında sabahladım

Uyanma diye
Sayıklamalarını ayıkladım
Sesli harfleri çıkardım
Seslerini kulağına yasakladım
Duysan belki uyanacaktın

Sana bir şiir yaz'dım
Bir şiir sonbahar
Yanında kal'dım
Uykunda firar

Uyanma diye
Gökyüzünden en parlaklarını çaldım
Gecene uzak yıldızlar kaydırdım
Uyanma diye uyanmaları içime sakladım
Sabah ezanlarını senden kaçırdım
Yüzüne baktım
Yüzsüzlüğümden utandım

Derin uykuna düştüm
Rüyana masal

Boyundan geceye düştü yastık
Ellerimle saçlarına yas'tık
Sayamadım kaçtık
Geceyi sana yazdık

Ölme diye nefesini dinledim
Sen aldın ben verdim
Ben verdim sen aldım
Yoksa uyuduğumu sanacaktın
Uyanma diye ben öldüm
Ölmezsem uyanacaktın

(Kahraman Tazeoğlu)

Bu konuyu yazdır

  Yalnızlık Beyin Hücrelerine İyi Gelmiyor!
Yazar: MaSaL - 06-09-2011, Saat: 11:37 AM - Forum: Sağlık - Yorumlar (3)

5570.jpg Araştırmalar, yalnızlığın beyin hücrelerine iyi gelmediğini, beynin idrak ve algılama yetileriyle hafızayı olumsuz etkilediğini gösteriyor


Antalya’da düzenlenen Akademik Geriatri 2011 Kongresi Başkanı Prof. Dr. Servet Arıoğul, yalnız olan insanlarda Alzheimer riskinin, yalnız olmayanlara göre daha fazla olduğunu söyledi. Yaşam süresinin artmasıyla Alzheimer görülme sıklığının da arttığını belirten Arıoğul, yalnızlığın beyin üzerindeki etkisini şöyle açıkladı:
“Yalnızlık depresyona yol açarsa, Alzheimer açısından önemli olur. Çünkü depresyon bellek fonksiyonunu sağlayan hücreleri öldürür. İnsanın tek başına olması, paylaşmaması, konuşmaması, hiçbir faaliyette bulunmaması ve içe dönük yaşaması, sinir hücreleri arasındaki iletişimi bozar. Arkadaş edinme, kahvehaneye, kulübe gitme, sosyal hayatın içinde olma ve paylaşma hastalık riskini azaltır. Konuşma, sohbet etme ve içe dönük yaşamdan kurtulma nöronlar arasındaki bağlantıyı artırır.”
Prof. Arıoğul, izole yaşayan, kendisini eve kapatmış, sosyal ilişkileri olmayan yalnız insanlarda ve özellikle yalnız yaşayan erkek yaşlılarda intihar oranlarının da daha yüksek olduğunu söyledi.
Alzheimer, beynin unutkanlığı önleyen merkezlerindeki nöron, yani sinir hücrelerinin kaybı ve beyin içinde amiloid madde birikimiyle kendini gösteren bir hastalık. Günlük yaşamsal aktivitelerde azalma ve bilişsel yeteneklerde bozulma ile karakterize. Alois Alzheimer tarafından tanımlanan hastalık, demansın yani bunamanın en sık görülen tipi, en önemli belirtisi de unutkanlık.
HER UNUTKANLIK ALZHEİMER’A İŞARET Mİ?
Ntvmsnbc'den Tülay Karabağ'ın haberine göre, Alzheimer’da unutkanlık yakın geçmişten başlayarak yaşanıyor, uzak geçmişi hatırlama ise hastalığın son evresine kadar kaybedilmiyor. Peki, her unutkanlık Alzheimer belirtisi olabilir mi? Prof. Arıoğul, bu soruya, “Unutkanlığın derecesinden çok, tarzı önemlidir. Yani yemeğin ocakta ne kadar beklediği değil, kişinin yemek yaptığını unutması bir soruna işarettir. Anahtarın veya ayakkabının buzdolabına konması patolojik bir durumdur. Unutkanlık bireyin kişisel yaşamını bozuyorsa Alzheimer’dan şüphelenmek gerekir” yanıtını verdi.

40 YAŞINDA BİLE ÇIKABİLİR
Özellikle ailesinde Alzheimer olan bireylerin, giderek artan unutkanlıkları varsa kontrolden geçmelerini öneren Prof. Arıoğul, “Hastalık, genç ve orta yaşta nadir görülüyor ancak genetik faktör varsa 40 yaşında bile görülebilir” dedi.

TARTIŞMA PROGRAMLARI İZLEYİN, SATRANÇ VE BRİÇ OYNAYIN
Hastalığın görülme oranı kadınlarda daha yüksek. Alzheimer’da değiştirilemeyen faktörler ileri yaş, genetik yapı ve cinsiyet. Değiştirilebilir faktörlere dikkat çeken Arıoğul, Alzheimer riskini en aza indirmede etkili olabilecek önerileri ise şöyle sıraladı:

“Depresyondan kaçının, varsa mutlaka tedavi ettirin. Diyabet, hipertansiyon gibi damar yaşlandırıcı faktörlerden uzak durun. Kafa travmalarına karşı dikkatli olun. Elektromanyetik alandan uzak durmak gerektiği de belirtiliyor. Zihinsel ve fiziksel aktivite azlığı, yalnızlık, antisosyal yaşam ve düşük eğitim düzeyi riski artırır. Çünkü eğitim düzeyi de tıpkı sosyal ilişkiler gibi nöronlar arasındaki bağlantıyı artırır. Televizyonda pasif izleyici değil de zihinsel olarak katılımı sağlayacak tartışma programlarını izlemek, yeni yabancı dil ve kelimeler öğrenmek, kitap ve gazete okumak zihni çalıştıran faaliyetlerdir. Ayrıca sudoku gibi bulmacalar, satranç ve briç gibi oyunlar da zihinsel faaliyetleri artırdığı için Alzheimer riskini azaltır.
ORTA YAŞTA ŞİŞMAN, İLERİ YAŞTA FAZLA ZAYIF OLMAYIN
Fiziksel aktiviteden kasıt ise eve bağlı olmayıp haftada 3 kez ve en az birer saat orta tempoda yürüyüş yapmaktır. Beslenmede doymamış yağları tercih etmek, haftada ortalama iki kez balık yemek, Akdeniz tipi beslenmek, bol meyve-sebze tüketmek, sigara içmemek önerilerir. Araştırmalar, orta yaştan itibaren erkeklerde günde 2 küçük, kadınlarda ise bir küçük kadeh kırmızı şarabın hastalık riskini azalttığını gösteriyor. Kilo kontrolü de önemli, çünkü araştırmalara göre, Alzheimer ile kilo arasında; orta yaşta şişman olmamak, ileri yaşlarda ise aşırı zayıf olmamak şeklinde bir bağlantı var.

ÇİNKO VE DEMİRİ GEREKSİZ YERE KULLANMAYIN
Bir de ABD’de yapılan bir araştırma, içme suyundaki alüminyum oranının yüksek olmasının da Alzheimer riskini artırdığını göstermiştir. Ayrıca çinko ve demir preparatlarının gereksiz yere kullanılmasından da kaçınılmalı.”

“Türkiye’de 250 bin Alzheimer hastası olduğu tahmin ediliyor. ABD’de bu rakam ortalama 4 milyon” diyen Arıoğul, Alzheimer belirtilerinin evrelere göre değiştiğini söyledi:
ÖNCE İSİMLERİ UNUTUR, SONRA ÇOCUÄžUNU BİLE HATIRLAMAZ
“Erken evrede silik belirtiler görülür ve unutkanlık yakın geçmişe ait öğeler içerir. İsimleri, çok iyi bildiği bir telefon numarasını hatırlayamaz, konuşurken kelime bulmakta zorlanır, kendisini ifade edemez. Unutkanlık nedeniyle sosyal ilişkilerden uzaklaşır, şüphecilik başlar. Orta evrede isimleri daha fazla unutur, eşyasını kaybeder, adres bulmada zorlanır, soruları tekrarlar, görsel halüsinasyonlar başlar, eşini ve çocuklarını bile tanıyamaz. İleri evrede ise kendi bakımını yapamaz hale gelir, kış ortasında incecik elbiseler giyme, çorbayı çatalla içme, evin içinde anlamsız şekilde dolaşma gibi davranışlarda bulunur.”

ALZHEİMER TEŞHİSİNDE MİNİ MENTAL TEST
Tanı için çeşitli testler yapılıyor. Mini Mental test bunlardan biri. Testte, ‘Şu anda bulunduğunuz yer neresi, nerede yaşıyorsunuz’ gibi 30 soru soruluyor ve 30 puan normal sayılıyor. Puan 24’ün altında ise kural olmamakla beraber Alzheimer riskinin arttığı düşünülüyor. Tanıda hasta hikâyesi, depresyon testi gibi yöntemler de kullanılıyor, kuvvetli şüphelerde ise MR yapılıyor.

PROF. ARIOÄžUL: TÜRKİYE HUZUREVİ GERÇEÄžİ İLE YÜZLEŞMELİ
Alzheimer tedavisinin ilaçla ve bakıma yönelik yapıldığını, Türkiye’de 20 bin huzurevi ve bakım merkezi olduğunu belirten Arıoğul’a göre bu sayı ihtiyacı karşılayacak nitelikte değil: “Alzheimer tedavisinde yaşanan en önemli sorunlardan biri de huzurevi ve bakım merkezlerinin yetersizliğidir. Türkiye, huzurevi gerçeği ile yüzleşmeli ve bu mekânların sayısı artırılmalıdır. Hem sayının artması hem de bu merkezlerdeki kalitenin yükseltilmesi gerekiyor.”

DOÇ. CANKURTARAN: ‘YAŞLI DOSTU HASTANE’YE ÖDÜL
Kongre Sekreteri Doç. Dr. Mustafa Cankurtaran da Alzheimer tedavisinde önemli rol üstlenen ve dünyada yaygın olan ‘Yaşlı dostu hastane’ kavramının Türkiye’de de konuşulmaya başlandığını, Sağlık Bakanlığı’nın böyle hastaneleri ödüllendirme gibi çalışmaları olduğunu söyledi. Konuyla ilgili bir taslak hazırlandığını belirten Doç. Cankurtaran, “Bakanlığın yaşlı dostu hastanelerle ilgili çalışması Haziran ayındaki çalıştayda da konuşulacak” dedi.

HABER TÜRK

Bu konuyu yazdır

  EHEC Virüsünün Belirtileri Nelerdir
Yazar: MaSaL - 06-09-2011, Saat: 11:34 AM - Forum: Sağlık - Yorumlar (4)

EHEC enfeksiyonu nedir? EHEC bakterisinin belirtileri nelerdir? Bu virüsten korunmak için neler yapmak gerekir?



Memorial Şişli Hastanesi Klinik Laboratuvarlar Koordinatörü Doç. Dr. Kenan Keskin, geçtiğimiz günlerde Avrupa ülkelerinde pek çok kişinin ölümüne neden olan EHEC’in su ve gıdalar ile bulaşan bir bakteri olduğuna dikkat çekerek, hastalıktan korunma yolları hakkında bilgi verdi.
Bağırsak enfeksiyonu şeklinde başlıyor
İnsanlar ve sıcakkanlı hayvanların bağırsaklarında yaşayan ve adına “Normal bağırsak florası bakterileri” adı verilen bakteriler bulunmaktadır. Bunların en çok bilineni ise Escherichia coli (E.coli)’dir. Bu bakteri, bağırsakta hastalık oluşturmadan üreyip çoğalır. Buna karşılık E.coli’nin bazı tipleri vardır ki onlar günümüzde Almanya ve diğer bazı Avrupa ülkelerinde ölümlerle seyreden ve bu nedenle kısa sürede dünya gündemine oturan salgın hastalığa yol açmaktadırlar. E.coli bakterici 5 0C-50 0C arsı sıcaklıkta üreyebilmektedir. Bu kadar geniş bir sıcaklık aralığında üreyebilmesi etken lehine bir durum oluşturmaktadır.
Bu hastalık ilk etapta kanlı ishal ile seyreden bir bağırsak enfeksiyonu şeklinde başlamakla birlikte bir kısım hastada böbrek yetmezliği ve kanın alyuvar adını verdiğimiz hücrelerinde yıkımla seyreden ve ölümle ölümcül olabilen, adına “Hemolytic uremic syndrome” (HUS) denilen bir hastalığa doğru ilerleyebilmektedir. Konunun dünya gündemine oturmasının esas sebebi etken bakterinin ve sebep olduğu hastalığın işte bu özelliğidir. Bu tiplerin başında ise O157 H7 tipi gelmekle birlikte bu hastalığa yol açtığı bilinen başka tipler de vardır. Nitekim Almanya’da tanı konulan bazı hastalardan O104 tipinin saptandığı bildirilmektedir. Esas olarak salgınlarda O157 H7 tipinin etken olduğu, sporadik (bireysel) vakalarda ise diğer tiplerin etken olduğu söylenmekteydi ancak bu salgında henüz net bir şey söylemek mümkün değildir. Bu konuda araştırmalar devam etmektedir.
Bakteri zehir üretiyor
Bu ölümcül hastalığa sebep olan E.coli tiplerini diğerlerinden farklı kılan en önemli özellikleri, bunların, “verotoksin” veya “shigatoksin” adını verdiğimiz, çok kuvvetli bir zehir üretebiliyor olmalarıdır. Hastalık bu kuvvetli zehirin etkisiyle oluşmaktadır. İşte bu zehir üreten ve ürettiği zehir sayesinde insanlarda ölümcül hastalığa yol açan E. coli tiplerine bağırsakta kanama yapıcı E.coli anlamına gelen Entero-hemorajik E.coli (EHEC) adı verilmektedir.
Gıdalara dikkat!
5982.jpgBu bakteriler insanlara en sıklıkla yiyip içtiğimiz gıdalarla bulaşmaktadır. Son salgında Almanya’nın İspanya’dan ithal ettiği salatalıkların bulaşmadan sorumlu tutulmuş olmasından dolayı halk arasında “salatalık virüsü” olarak da anılmaktadır. Gerçi daha sonra bu tespitin doğru olmadığı ve salatalığın kaynak olmadığı açıklanmışsa da bu isim halen kullanılmaya devam etmektedir. Eğer kaynak salatalık olsaydı bile yine de bu adlandırma doğru olmazdı, çünkü hastalığın etkeni olan E.coli, virüs değil bakteridir. Bu bakteri insanlara, yedikleri çiğ sebze ve meyveler aracılığıyla bulaşabildiği gibi bunun yanında iyi pişirilmemiş et, tavuk ve süt ürünleriyle veya bakteriyi taşıyan hayvan ve insanlarla direkt temas yoluyla da bulaşabilmektedir. Dolayısıyla bu hastalığın ve onun etkeninin salatalıkla sınırlandırılması konunun önemini azaltabilir ve yanlışlara neden olabilir.
Bu ilk değil
EHEC dediğimiz bakterilerle oluşan ve kayıtlara geçmiş ilk salgın hastalık 1982 yılında ABD’de gerçekleşmiştir. EHEC ve hastalık yapıcı etkileri bu tarihten sonra tıp literatürüne girmiştir. Daha sonra bu konuda başka örnekler de gözlenmiştir. 1996 yılında Japonya’da, bir okul yemeğinden yiyen çocuklar arasında ortaya çıkan salgında 9451 çocuk hastalanmış ve bu salgında kaynağın o yemekte yenilen turp salatası olduğu tespit edilmiştir.
Ne yiyip içtiğiniz çok önemli
Şimdiye kadar gözlenmiş salgınlarda en sık sorumlu olan kaynaklar şunlardır:
• Az pişmiş hamburger
• Taze elma püresi (pastörize edilmemiş)
• Süt, yoğurt ve peynir (Pastörize edilmemiş)
• Et çeşitleri (İyi pişirilmemiş veya pastörize edilmeden hazırlanmış olanlar)
• Meyve ve sebzeler
• İçme ve kullanma suları
• İnsandan insana direkt temas ile
• Hayvanlarla direkt temas ile bulaşım gerçekleşmektedir.
Çocuklar ve yaşlılara özellikle dikkat edilmeli
Hastalığın kuluçka süresi 3-8 gün değişmekte, vakaların çoğunda 3-4 gün arasında olmaktadır. Hastalığa en sık yakalananların küçük çocuklar ve yaşlılar olduğu bilinmekle birlikte halen devam eden salgında bilinenin tersine hastaların büyük bir çoğunluğunu 18 yaş üstü bireyler oluşturmaktadır. Belki de bu salgında etken olan tipin O157H7 dışında bir alt tip olması bu durumdan sorumludur. Salgın zamanı dışında hastalığa yakalananların %3-7 kadar bir kısmında ölümcül olan HUS gelişmekteyken salgın zamanlarında hastaların %20’sinde HUS gelişmektedir. HUS gelişen hastaların ise %5 kadar bir kısmın gelişip de iyileşen hastaların yaklaşık %50’sinde kalıcı böbrek hasarı olmaktadır. Yapılan araştırmalar, kronik böbrek yetmezliği olan çocukların önemli bir kısmında bunun daha önceden geçirilmiş HUS’a bağlı olduğunu göstermektedir. Konunun bu yönü de en az güncelliği kadar önemlidir.
Karın ağrısı, kusma ve ateş görülebilir
Hastalığın başlangıç belirtileri, kramp tarzında karın ağrısı ve kanlı ishaldir. Bu belirtilere bulantı ve kusma ve ateşte eşlik edebilir. Hastalık 10 gün içerisinde iyileşir ama HUS gelişen
hastalarda tablo giderek ağırlaşır, böbrek yetmezliği ve kan hücrelerinde yıkım meydana gelir. Bu hastaların mutlaka hastanede ve durumun ciddiyetine göre yoğun bakım servisinde tedavi edilmeleri gerekir. Bilinçsiz ve doktor kontrolü dışında antibiyotik kullanımı, hastalığın gidişini olumsuz etkileyeceğinden bundan kaçınılması gerekir.
Kişisel temizlik kurallarına uyun
Bu hastalıktan korunmak için yapılması gereken en önemli şey gıda sanitasyonun iyi yapılması ve şahsi hijyen kurallarına çok iyi uyulmasıdır. Sanitasyon konusunda esas işi gıda endüstrisine düşmekte, düzenleyici ve denetleyici olarak ta ilgili devlet kurumlarının üzerine önemli görevler düşmektedir. Her yemekten önce ve tuvaletten çıktıktan sonra ellerin mutlaka sabunlu su ile güzelce yıkanması alınabilecek bireysel önlemleri en kolay, en ucuz ve en etkin olanıdır. Bununla birlikte çiğ yenecek gıdaların çok iyi yıkanması, salgın tehlikesi olduğunda uygun yöntemler kullanılarak dezenfekte edildikten sonra tüketilmesi, pişirilerek yenilen yiyecekleri ise iyi pişirilmesi, yemeğin her yerinin en az 70 0C veya üzerinde sıcaklığa ulaşmasının sağlanması gerekmektedir. Küçük çocuklara ileri yaşlılara ve bağışıklık sistemi bozulmuş olan hastalara bakım yapan bakıcıların bu önlemleri çok dikkatli biçimde uygulamaları çok önemlidir.

Bu konuyu yazdır

  Tarih: 11-23-2025, 10:42 PM