:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi
Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adınız:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 16,696
» Son Üye: Klassohbet
» Toplam Konular: 98,545
» Toplam Yorumlar: 1,065,525

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 310 kullanıcı aktif
» 0 Kayıtlı
» 306 Ziyaretçi
Baidu, Bing, GoogleBot, Yandex

Son Aktiviteler
Allah’a Şirk Koşarak Yaşa...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-21-2025, Saat: 09:37 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 24
Rabbinden Sana Vahyedilen...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-20-2025, Saat: 04:17 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 18
Araf Suresi 157. Ayet. On...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-18-2025, Saat: 12:06 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 26
İnancını Bu Dünyada Sorgu...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-16-2025, Saat: 03:19 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 29
Bizler İnatla, Atalarımız...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-15-2025, Saat: 05:11 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 25
Atatürk'ün Çocukluk Anıla...
Forum: Hayatı ve Anıları
Son Yorum: Serdar102
11-15-2025, Saat: 02:39 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 29
Ali İmran 78 -79. Ayetler...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-14-2025, Saat: 03:50 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 26
Günün Şiiri
Forum: Şiirler
Son Yorum: by-göçmenoğlu
11-14-2025, Saat: 10:13 AM
» Yorumlar: 9
» Okunma: 2,337
Adı Bende Saklı Sevgili.
Forum: Şiirler
Son Yorum: by-göçmenoğlu
11-14-2025, Saat: 09:41 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 32
Enfal Suresi 12. Ayet. ”V...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-12-2025, Saat: 04:03 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 32

 
  Bütün erkekler aynısınız :))
Yazar: YasSmin - 05-21-2011, Saat: 12:16 PM - Forum: Fıkra Genel - Yorum Yok

Newyork'ta ikiz kuleler yıkılmadan önce bir adamla bir kadın kulelerin tepesinde akşam yemeği yiyorlarmış. Romantik bir yer, ortam süper, Newyork acayip güzel, kemancılar, yemek... her şey süper... kadın mest... başlamışlar muhabbete.. adam konuştukça kadın hayran, adam konuştukça kadın hayran.. adam en sonunda konuyu yatağa getirmiş:
-Yatalım mı? demiş..
Kadın, birden ayağa kalkmış;
-Lanet olsun size, bütün erkekler aynısınız.. aklınız fikriniz yatakta deyip kendini camdan aşağıya atmış..

65. katta bir İngiliz camı açmış hava alıyor.. bi bakmış ki kadın düşüyor.. kadını belinden yakalamış..;
-Napıyorsun? demiş.. Kadın ağlamaklı;
-Yaşamak istemiyorum.. demiş.. İngiliz;
-Olur mu hiç, hayat güzel, bak, seninle Londra'ya gideriz..
Kadın;
-eee sonra? demiş..
İngiliz;
-Orada benim şatom var
- eeee sonra?
-Atlara bineriz, av partilerine katılırız..
-eee, sonra?
-en güzel viskileri içeriz
- sonra?
-Şöminemizin karşısına geçeriz..
-eee?
- sonra da yatarız .. demiş İngiliz..
Kadın yeniden ağlamaya başlamış;
-Allah kahretsin, bütün erkekler aynısınız, lanet olsun, aklınız fikriniz yatakta, demiş ve atmış kendini camdan aşağı..

45. katta bir Fransız balkonda hava alıyor.. bir bakmış kadının biri düşüyor, hemen kadını belinden yakalamış;
-Napıyorsun? demiş..
Kadın ağlamaklı;
-nefret ediyorum, yaşamak istemiyorum, hayat çok kötü demiş..
Fransız;
-olur mu.. hayat çok güzel.. seninle Paris'e gideriz..
-eee, sonra??
-cafelerde otururuz..
-ee, sonra?? demiş kadın..
-şanzelizede otururuz..
- sonra??
-en güzel yemekleri yeriz.. en güzel şarapları içeriz..
-eee??
-sonra, müzeleri gezeriz, elele tutuşup Eyfel'e çıkarız..
-eee,sonra?? demiş kadın..
-ordan benim çiftliğime geçeriz..
-eee,sonra??
-yıllanmış bi şarap açarız..
-sonra??
-şarabımızı içeriz..
-eee??
-sonra da yatarız.. demiş Fransız..
kadın yine ağlamaya başlamış;
-lanet olsun size.. bütün erkekler aynısınız, aklınız fikriniz yatakta, deyip kendini tekrar camdan aşağıya atmış...

18. katta Temel balkonda hava alıyor... bir bakmış kadının biri düşüyor, yakalamış belinden hemen;
- ne ediysun?? demiş..
kadın ağlamaklı;
-yaşamak istemiyorum.. demiş..
Temel;
-olur mu, hayat çok güzel daa.. demiş..
-seninle Karadenize gideriz..
-ee, sonra??
-ee,
- çay toplaruk..
-ee, sonra??
-yaylaya çıkaruk..
-ee, sonra??
-ee, horon teperuk..
-ee, sonra??
-baktuk sıkılduk,deniz kenarına ineruk..
-ee, sonra??
-denize açıluruk..
-ee, sonra??
-ee, hamsi tutaruk..
-ee, sonra??
-hamsi tava yeruk..
-ee, sonra??
-hamsi buğlama yeruk..
-ee, sonra?
-hamsikoli yeruk..
-ee, sonra??
-hamsili pilav yeruk..
-ee,sonra
-hamsi çorbası içeruk..
-ee, sonra??
-hamsi reçelu yeruk..
-ee,sonra??
-hamsili ekmek yeruk...
-ee, sonra??
-hamsi çorbası içeruk..
- eeee, yani yatmıycak mıyız..? demiş kadın.
Temel kadına bakmış;
-Orospii!!! demiş, atmış kadını aşağıya...




:lol: :lol: :lol:

Bu konuyu yazdır

  Babam
Yazar: YasSmin - 05-21-2011, Saat: 12:11 PM - Forum: Fıkra Genel - Yorumlar (7)

Telefon çaldı. Okul müdürü açtı.İncecik
bir çocuk sesi:
- Müdür bey,bizim oğlan bugün okula
gelmeyecek. Biraz hastalandı da...
- Peki, siz kimsiniz ?
- Ben mi..Babam...


:lol: :lol: :lol: :lol: :lol:

Bu konuyu yazdır

  İçinizde bu 3 şeyi taşıyorsanız hayat güzeldir...!!
Yazar: YasSmin - 05-21-2011, Saat: 12:01 PM - Forum: Genel - Yorumlar (12)

Köy sakinleri yağmur duasına çıkmışlardı. Bütün köy ahalisi toplandı. İçlerinden... sadece birinde şemsiye vardı.
Bu İNANÇ tır.

Babalar bebeklerini havaya hoplatır, çocuklar gülmekten bayılır. Yere düşübileceğini akıllarına bile getirmezler. Çünkü babaları onu tutacaktır.
Bu GÜVEN dir.

Yatağımıza girerken yarın uyanıp yaşamaya devam edeceğimize dair teminatımız yoktur. Ama yine de ertesi güne dair planlar yaparız.
Bu ÜMİT tir.

Ve bu üçü varsa hayatınız güzeldir...!

Bu konuyu yazdır

  Canın sağolsun kadınım
Yazar: YasSmin - 05-21-2011, Saat: 11:58 AM - Forum: Şiirler - Yorumlar (1)

Tek kelam yetecek
Sabır bitti bitecek
Artık yeter bile diyemiyorum
Kelimlerim yitirmiş manasını
Yüzüm donuklaşmış, kaybetmiş ifadesini
...Olsun diyorum, olsun
Varsın yüreğim taş olsun
Kaybedeyim kendimi
Feda edeyim hayalimi
dinmesin içimdeki sessiz fırtına...
CANIN SAÄžOLSUN KADINIM..!!!

Bu konuyu yazdır

  Babanız öldüğünde büyüyorsunuz..
Yazar: YasSmin - 05-21-2011, Saat: 10:13 AM - Forum: Genel - Yorum Yok

UNUTMAYIN Kİ ;
Kaç yaşınızda olursanız olun babanız yaşıyorsa hala çocuksunuzdur..
Ne zaman ki babanızı kaybediyorsunuz,işte o zaman gerçekten büyüyorsunuz.
Çünkü çınarın gölgesi yok artık üzerinizde.
Sizi fark etmediğiniz halde yağmurdan, güneşten koruyormuş meğer o gölge.

Siz de aile kuruyorsunuz, baba oluyorsunuz,sizin de gölge yaptığınız ve koruduğunuz birileri oluyor ama o gölgeyi çok arıyorsunuz.

Babanız öldüğünde büyüyorsunuz..
Artık soru soracağınız, öğreneceğiniz, azarını duyacağınız,takdirini alacağınız, akşam eve dönerken yolunu gözleyeceğiniz,korkacağınız bir babanız yoksa büyüyorsunuz.

Yarınınızdan sorumlu tuttuğunuz, her istediğinizi almak zorunda olan o kişi yoksa artık...

Hep sessiz ağlayan, suskun seven, en zor dönemde bile yıkılmaz görünen,
sırtınızı dayadığınız çınar ağacınız yoksa artık...
Büyüyorsunuz o zaman işte.

Savaşın ortasında komutansız kalmaktır, babasız kalmak.

Kaç yaşınızda olursanız olun babanız yaşıyorsa hala çocuksunuzdur...

Bu konuyu yazdır

  Tahtakurusunda antibiyotiğe dirençli bakteri
Yazar: MaSaL - 05-21-2011, Saat: 12:27 AM - Forum: Sağlık - Yorum Yok

Kanada'da antibiyotiklere dirençli bakteri taşıyan tahtakuruları bulundu. Buluş, daha önce bu tip böceklerin enfeksiyon yayma yeteneğinin bulunmadığına inanan bilim insanlarını şaşırttı.
Kanada'da faaliyet gösteren ''Providence Health Care'' adlı sağlık hizmetleri örgütüne ait, Vancouver kentindeki St. Paul Hastanesi mikrobiyoloğu Marc Romney başkanlığındaki bir grup araştırmacı tarafından bulunan tahtakuruları, bilimi dünyasında şaşkınlık yarattı. Zira bilim insanları daha önce bu tip böceklerin enfeksiyon yayma yeteneğinin bulunmadığına inanıyordu. Kanada'nın Vancouver kentinde bulunan tahtakuruları ve antibiyotiklere dayanıklı bakteri türlerinde görülen artış üzerine konuyu araştırmaya karar verdiklerini açıklayan araştırmacılar, tahtakurularına, Vancouver'ın yoksul bir kesiminde yaptıkları inceleme sonucu rastladıklarını belirtti.

tahta_kurusu_1.hmedium.jpg
Araştırmacıların tıbbi testten geçirdikleri kişilerin eşyaları ve derileri üzerinde buldukları 5 tahtakurusu üzerinde yaptıkları bilimsel araştırma, tahtakurularında, ''Metisilin'' adlı antibiyotiğe dirençli ''Staphylococcus aerus ile vankomisin'' adlı antibiyotiğe dirençli ''enterokoklar'' adlı iki tip bakteri bulunduğunu ortaya çıkardı.
Yaptığı açıklamada, tahtakurularının enfeksiyonlarla ilişkisin bulunmadığı yönünde daha önce yapılan araştırmalar bulunduğunu belirten mikrobiyolog Romney, bu nedenle buldukları tahtakurularının kendisinde şaşkınlık yarattığını söyledi.
Bilim insanları tahtakurularının, hepatit ve HIV gibi kanla bulaşan enfeksiyonlarla ilişkisi hakkında araştırmalar yaptıklarını anlatan Romney, ancak şu ana kadar tahtakurularının enfeksiyon taşıdıklarına ilişkin bir bilginin bulunmadığını bildirdi.
Elde ettikleri bulguların henüz ön veri niteliğinde olmasına karşın, tahtakurularıyla enfeksiyonlar arasındaki bir ilişkiye işaret ettiğini kaydeden Romney, ''Tahtakuruları hepatit B ve HIV taşıyamasalar bile belki de antibiyotiğe dayanıklı bakteriler taşıyabiliyorlar. Belki de Kuzey Amerika kentlerindeki antibiyotiklere dirençli bakterilerde görülen bu büyük artışa neden olan faktörlerden biri de budur'' diye konuştu.

Bu konuyu yazdır

  Meme estetiğinde 'Kaşıkçı Elması' uyumu
Yazar: MaSaL - 05-21-2011, Saat: 12:26 AM - Forum: Sağlık - Yorum Yok

Meme estetiğinde 'Kaşıkçı Elması' uyumu Sağlık Haberleri

Estetik cerrahlar, meme büyütme ameliyatlarında, meme dokusu ile protezin uyumunun, ''kaşıkçı elması''ndaki pırlanta ve elmas arasındaki uyuma benzetmenin başarılı sonuçlar doğurduğunu söylüyor.
Meme büyütmenin estetik cerrahinin en yüz güldürücü ameliyatlarından biri olduğunu, hastanın ameliyat öncesinde destekli iç çamaşırı kullanmasının, bu operasyon için iyi bir aday olduğunu gösterdiğini anlatan Estetik Plastik Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Volkan Tayfur, ''Göğüs büyütmede ilk seçenek silikon protezdir, ama bu operasyon kişinin kendi yağ dokusu kullanılarak da yapılabilir. Silikon maddesi insan vücudu ile çok uyumludur'' dedi.
Türkiye'de ''göğüs büyütme'' denilince, akla 'ABD'deki gibi büyük ölçülere sahip olunacağı' şeklinde yanlış bir kanı geldiğini ifade eden Tayfur, ''Oysa bizde güzellik anlayışı doğal ve göze az çarpan olduğu için böyle bir durum söz konusu değil. Çoğu hastamızdaki değişiklik, operasyon sonrasında fark edilmez bile'' diye konuştu.

gogus-buyutme-hatun.widec.jpg
Çoğu kadının, dışarıdan nasıl görünmek istiyorsa buna uygun giysiler seçtiğini anlatan Tayfur, hastaya en uygun ölçüye, ayrıntılı provalardan sonra karar verildiğini söyleyen Tayfur, şu bilgileri aktardı:
''Koltuk altından endoskopik göğüs büyütme ameliyatı zahmetli olmakla beraber hiç iz bırakmaz. Kalan iz koltuk altının en derin yerine gizlenir ve zamanla solar. Hastanın tercihi ameliyatın göğüs başından ya da altından yapılması ise bu yöntemler de uygulanabilir. Hangi yöntem seçilirse seçilsin öngörüşmede yapılan uzun provalarla istenen görüntü ortaya konmalıdır. Bu İşlem tıpkı gelinlik provalarına benzer. İç çamaşırı içine yerleştirilen deneme protezleri ile ayna karşısında çeşitli kıyafetler denenir ve yakışan görüntü ortaya konur. Daha sonra bu boyuttaki silikonun kişinin dokusuna uygun olup olmadığı muayene sırasında titizlikle yapılan ölçümlerle belirlenir. Silikonların boyu, eni, yüksekliği kişinin ihtiyacına göre üç boyutlu planlanarak seçilir. Ameliyat, uyutmadan sakinleştiricilerle (sedasyon) ya da genel anestezi altında yapılır. Ameliyat sonrası aynı gün eve dönülür. Ertesi gün duş alınabilir. İlk hafta biraz şiş olan göğüsler kısa sürede yumuşak ve doğal haline kavuşur.''
Doğru teknikle yapılan ameliyatta süt kanallarının zarar görmediğini ve duyunun kaybolmadığını ifade eden Tayfur, son nesil protezlerin çok uzun yıllar sorunsuz kalabilecek özellikte olduğunu bildirdi. Tayfur, ''Göğüs büyütmede, doğal meme dokusu ile yerleştirilen protezin uyumu, kaşıkçı elmasındaki pırlanta dizisi ile içindeki büyük elmas arasındaki kadar mükemmel olmalıdır. Çevresindeki pırlanta dizisi doğal göğüs dokusunu, içindeki büyük elmas ise yerleştirilen protezi temsil etmelidir'' şeklinde konuştu.
[b]'EŞLERİ DEÄžİL, KADINLAR İSTİYOR'
[/b]Opr. Dr. Volkan Tayfur, kadınların göğüs büyütme ameliyatını eşlerinin değil, kendi istekleri üzerine yaptırdığını belirterek, ''Ancak kendine öz güveni artan kadın daha mutlu oluyor, bu da erkeği olumlu yönde etkiliyor'' dedi.
Artık yeni gelişmeler sayesinde bu tür ameliyatların ağrılı olmadığını, hastanın kısa sürede normal yaşamına dönebildiğini ifade eden Tayfur, Türkiye'nin bu konuda dünyanın en iyi ülkeleri arasında yer aldığını söyledi. Yaş ilerledikçe kişilerin ekonomik durumlarında düzelme olduğunu ve yaşamdan beklentilerinin arttığını kaydeden Tayfur, ''Erkekler dış görünüşleri nedeniyle çok fazla eleştiriye maruz kalmıyor, ancak kadınlarda ileri yaşa bağlı değişiklikler daha fazla göze çarpıyor. Bu nedenle kadınların çok gecikmeden küçük müdahalelerle kendilerini yenilemeleri, mutlu bir evliliğin devamına da katkı sağlıyor'' ifadesini kullandı.
[b]GÖÄžÜS ESTETİÄžİNDE SIK SORULAN SORULAR
[/b]Estetik Plastik Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Volkan Tayfur, göğüs estetiği konusunda hastaların sıklıkla sorduğu sorular ve yanıtları ile ilgili şu bilgileri aktardı:
[b]-Göğüslerim büyüsün, ama hiç iz kalmasın istiyorum. Yapabilir misiniz?''
[/b]-Evet. Hepimiz sahip olduğumuz güzelliğin doğal ve Tanrı vergisi olmasını istiyoruz. Eşimizin, sevgilimizin ilerde göğüs büyütme yaptırdığımızı anlamamasını istiyoruz. Bu durumda koltuk altından endoskopik büyütme işlemi tavsiye edilebilir.
[b]-Göğüs büyütme istiyorum, ama eşim beğenir mi bilmiyorum.
[/b]-Evet beğenir. Belki farkında değilsiniz, ama eşiniz sizi küçük göğüslü olsanız da beğenmektedir. Erkeklerin çoğu eşlerinin küçük göğüslü olmasını anlayışla karşılarken esas sorun kadının kendini güzel hissetmemesi ile başlar. Tüm gününü dolgulu iç çamaşırı ile mutlu geçiren kadın, eşinin karşısında kendini eksik hisseder. Bu eksiklik kadının kendine güvenini zedeler. Erkekler bunu anlayamaz. Mutsuz kadının karşısındakini mutlu etmesi ne kadar mümkündür? Bu durumda yapılacak iki şey var. Ya küçük göğüslerinizle güzel olduğunuzu fark edin ya da estetik cerrahi size yardımcı olabilir. Birçok erkek ameliyat sonrası oluşan güzel görüntü kadar kadınının güçlenen öz güveninden etkilenir ve mutlu olur.
[b]-270 cc silikon istiyorum. Yapar mısınız?
[/b]-Hayır. Silikon seçimi yalnız toplam hacimle yapılmaz, iş o kadar basit değil. Son nesil damla silikonlar artık eni, boyu yüksekliği farklı şekillerde geliyor. Nasıl her kadının göğüs yapısı birbirinden farklıysa kullanılacak silikon da ona göre seçilmeli. Üç boyutlu planlama gerekir.
[b]-Göğüs büyütme istiyorum, ama doğal durur mu?
[/b]-Bu çok önemli bir konu. Amerika Birleşik devletlerinde çok büyük göğüs tercih ediliyor. Bu aslında kültürel bir farklılık. Çok büyük evler, devasa arabalar, çok kaslı erkekler ve çok büyük göğüsler. Avrupa ve bizde estetik anlayışı ise çok farklı. Biz çok daha zarif şeylerden hoşlanıyoruz. Bu durum göğüs estetiği felsefesinde de geçerli. En önemli kural, doğal göğsün boyutlarına göre silikon protez seçmek. Olması gereken boyutta seçilen protez çok doğal durur.
[b]-Göğüs büyütme ameliyatı süt vermeye engel midir?
[/b]-Hayır, engel değildir. Silikon süt sıvısına hiç temas etmez ve süt kanallarına uzaktır. Silikonun süte karışmaz bebeğe zararı yoktur. Doğru uygulanan tekniklerde süt kanalları korunur ve zarar görmez. Kişi göğüs silikonu ile rahatça süt verebilir.
[b]-Göğüs büyütme koltuk altı dışında nerelerden yapılır?[/b]
-İkinci yöntem göğüs başının, yani ucunun hemen altından damla silikonu yerleştirmek. Burada zaten renk geçişine bağlı doğal bir çizgi var. Buradan yapılan kesik pek görünmez. Üçüncü yöntemse silikon estetiğini göğüs altı çizgiden yapmak. Dünyada en sık kullanılan yöntem budur. Burası da zaten katlantı şeklinde olduğu için çok görünmez. Tüm bunlara muayene sırasında koltuk altı yapısı, göğüs başı genişliği ve rengi, göğüs altı çizginizin yapısı ve ten renginize göre karar vermek en doğrusudur.
[b]-Göğüslerim arasında farklılık var. Meme büyütme ameliyatında düzeltilebilir mi?[/b]
-İki meme arasında ufak farklar bulunması doğaldır ve yalnız bunun için ameliyat olmak gerekmez. Göğüs büyütme için başvuran birçok kişi bu farkları görmemiştir bile. Eğer fark büyükse meme büyütme ameliyatı sırasında düzeltilir. Bu düzeltme yeni izler oluşturmayı gerektiriyorsa ameliyat öncesi planlamada buna beraber karar veriyoruz.
[b]-Silikonu göğüs altına mı, kas altına mı yerleştiriyorsunuz?
[/b]-Her ikisine de. Ayrıca kas zarı altına da yerleştirilebilir. Göğüs dokusu, altına konacak protezi güzelce gizleyecek, yıllar içinde problem çıkarmayacak kadar kalınsa kasa hiç ellemeden göğüs altına koyulabilir. Bu durumda yeni şekil hemen oluşuyor, ağrı da çok az oluyor. Eğer göğüs inceyse bu yöntem ilk aylarda güzel görünse de sonra problem çıkaracağı için yapılması önerilmez.
[b]-Göğüs büyütme ameliyatı olsam sarkma olur mu?[/b]
-Protez boyutu doğru seçilirse, zaten sarkık bir göğüs büyük protezle zorlanmazsa, doğru ameliyat şekli uygulanırsa böyle bir sorun yaşanmaz. Bununla birlikte silikon estetiği yaptırıp yaşlanınca da aynı şekle sahip olacağını düşünmek hayalperestlik olur.
[b]-Protezler patlar mı, 'protezi patladı' ne demektir?
[/b]-Son nesil protezler patlama ve akmaya çok dirençlidir. Üzerine yatmak, sıkmak, düşmek, spor, cinsel ilişki protezleri patlatmaz. Kurşun mermisi ya da bıçaklanmanın silikonu deldiği görülmüştür. Ameliyattan sonraki ilk günlerde aşırı basınç, trafik kazaları protezin patlamasına değil, dikişlerin açılmasına yol açabilir. Bu durumda tekrar dikiş koymak gerekir.
[b]-Daha önce silikon ameliyatı oldum, ama memnun değilim. Düzeltilebilir mi?[/b]
-Evet, düzeltilebilir. Protez çok küçükse daha büyük, çok büyükse daha küçük protezle değiştirilir. Yeri kaymışsa, protez değiştirilmeden düzeltilir. Göğüste sarkma varsa silikon değişmeden toparlama yapılır. Göğüste kırışıklıklar olabilir, protez göze görünebilir ya da dokununca hissedilebilir. Bu durumda hiç kesmeden yağ transferi ile düzensizliklerin giderilmesi sağlanır.''

Bu konuyu yazdır

  Açık sütte bakteri alarmı
Yazar: MaSaL - 05-21-2011, Saat: 12:24 AM - Forum: Sağlık - Yorum Yok

Açık sütte bakteri alarmı Sağlık Haberleri

Hacettepe Üniversitesi’nden bir grup öğretim üyesinin yaptığı araştırmada, 1 mililitre sütte 500 olan kabul edilebilir bakteri miktarının, açık sütlerde 100 binlere ulaştığı belirlendi.
HÜ Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Enfeksiyon Hastalıkları Ünitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal ile Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Tanju Besler, gıda işleme ve paketleme çözümleri şirketi Tetra Pak'ın desteğiyle gerçekleştirdikleri, ''Ankara'da Satılan Sütlerin Mikrobiyolojik ve Besin Değeri Açısından Değerlendirilmesi'' başlıklı araştırmalarının sonuçlarını açıkladı. Prof. Dr. Serhat Ünal, açık, UHT ve pastörize sütlerin besin değeri ve mikrobiyolojik açıdan değerlendirildiğini belirterek, 2001'deki araştırmada 150, 2010'daki araştırmada da 108 örnek incelediklerini söyledi. Uluslararası standartlarda, 1 mililitre sütte kabul edilebilir bakteri miktarının 500 olduğunu ifade eden Ünal, ''Araştırma kapsamında incelenen açık süt örneklerinde bu sayının 100 bine kadar yükseldiği belirlendi'' dedi.

sut_1.hmedium.jpg
2010 yılı araştırma sonuçlarına göre, açık sütlerdeki mikrobiyolojik tablonun daha kötü olduğunu kaydeden Ünal, ''2001 ve 2010 yıllarında topladığımız tüm sokak sütü örneklerinde kabul edilemeyecek miktarlarda bakteri tespit edildi. Hatta 2010 yılında, 2001 yılında rastlanmayan ek bakteriler de gözlendi'' diye konuştu.
Prof. Dr. Ünal, çiğ sütlerin yapısında bulunan koliform bakterilerin her türlü hastalığa neden olabilecek mikroorganizmaları taşıdığını belirterek, şöyle devam etti: “Bu sütler, kesinlikle tüketilmemeli. İnsan sağlığı için çok büyük tehdit oluşturuyor. Alınan tüm önlemlere ve uyarılara rağmen 10 yıllık süreçte sokakta satılan sütlerde hijyen koşullarında hiçbir düzelmenin olmadığını gördük.''
[b]'BESİN DEÄžERİ DE DÜŞÜYOR'
[/b]Prof. Dr. Tanju Besler de söz konusu araştırmada, açık süt vitamin değerlerinin, uluslararası besin kompozisyon cetveline ve ısıl işlem geçirmiş süte göre çok düşük olduğunu söyledi. Açıkta satılan süt örneklerinde, süte yüksek oranda su ve nişasta gibi maddelerin katıldığını belirlediklerini ifade eden Besler, ''2010 yılında incelediğimiz 108 sokak sütünden 34'ünde katkı maddeleri görüldü. 2001-2010 yılları kıyaslandığında katkı maddeleri nedeniyle besin değerindeki düşüşün yüzde 55 oranında arttığı tespit edildi'' dedi.
Besler, sokaktan alınan sütü, 90 ila 95 derecede 10-15 dakika kaynatmanın, mikropların tamamını öldürebileceğini belirterek, şöyle konuştu: ''Ancak süt kaynatılınca sütün içindeki vitaminler başta olmak üzere besin değerleri yüzde 50 ila 90 oranında azalır. Sütten ancak içindeki besin ögeleri korunduğu zaman yararlanabiliyoruz. Örneğin süt, vücutta enerji oluşumu gibi birçok önemli görevi olan riboflovin (B2) vitamini açısından en zengin kaynaklardandır. Ancak açıkta satılan sütün değerleri incelendiğinde bu vitamin değerlerinin beklenenden çok daha düşük olduğu görülüyor. Kaynatma ise açık sütte zaten düşük olan riboflovin değerini daha da azaltıyor. Araştırma sonuçları işlem geçirmemiş, açıkta satılan sütün, besin değeri ve mikrobiyolojik açıdan tüketiminin uygun olmadığını açıkça gösteriyor.''
[b]'UHT'DEN GEÇMİŞ VE PASTÖRİZE SÜTÜN ZARARI YOK'[/b]
Bir gazetecinin, ''Piyasada birçok markanın ısıl işlemden geçirerek, UHT ve pastörize olarak sattığı süt var. Kiminin litre fiyatı 90 kuruş, kimininki 2 TL. Araştırmayı yaparken bunları dikkate aldınız mı? Bu fiyat farkı neye göre belirleniyor? Marka değeri deniyor ama sütün kalitesi ne durumda? Bu konuda hiç mi problem yaşamadınız?'' sorusunu, Prof. Dr. Besler şöyle cevapladı:
''Bu söylediğiniz çok önemli. Ekonomik açıdan bunu sorgulayan çok ciddi bir insan grubu var. UHT teknolojisinden geçen uzun ömürlü sütle pastörize edilen süt arasında teknolojik olarak hiçbir fark yok. Bunu net olarak söyleyeyim. Dolayısıyla teknolojinin fiyat üzerinde herhangi bir ucuzlatmak veya pahalı hale getirmek gibi bir etkisinin olmadığını lütfen kabul edelim. Şunu da net olarak söyleyeyim; O söylediğiniz, düşük fiyatlı sütlerin, genellikle bulunduğu yerlerdeki satış miktarları çok yüksek. Bazı zincirler 1 TL'ye olan sütü o kadar çok satıyor ki. Yani bir anlamda talebin çok yüksek olması nedeniyle fiyatı aşağıda tutabiliyor. Bu sütlerdeki fiyat farkını oluşturan en önemli kısım tam yağlı, yarım yağlı veya yağsız olması. UHT teknolojisinden geçmiş uzun ömürlü sütlerle pastörize edilmiş sütlerin hiçbirisinin sağlık açısından herhangi bir zararı yok.''

Bu konuyu yazdır

  Stres Açlık Hissini Arttırabilir!
Yazar: MaSaL - 05-21-2011, Saat: 12:17 AM - Forum: Sağlık - Yorum Yok

4829.jpg
Stresle başa çıkma tarzındaki seçimler sağlığımıza, ilişkilerimize ve performansımıza zararlı olabilir.





Günlük yaşam içinde çok kullandığımız bir kelime oldu ‘stres’. Baş ağrısı, uykusuzluk, gerginlik, aşırı yemek yeme gibi birçok durum çözülemediğinde stres kaynaklı diye düşünülebiliyor. Psikologlara göre stres onu zihninde taşıyan kişiye aittir ve her insan her olaya aynı tepkiyi vermez. Birisi çok kaygılanır, diğeri tükenmişlik duygusu yaşar, başkası umursamaz. Benzer türde bir olay farklı kişilerde, hatta bazen aynı insanda farklı zamanlarda farklı tepkiler ortaya çıkarabilir, bu konuda genelleme yapılamaz. Burada en önemli değişken bireye özgü farklılıklar gösteren psikolojik mekanizmalardır.
Bir olayı algılayışımız ve onunla başa çıkabilecek becerilerimizin gücü o olayı stresli veya stres yaratmayan olarak değerlendirmemize sebep olur. Bazı insan kaygılı ve gerilimliyken diğeri olay karşısında soğukkanlı ve sakin olabilir. Bu çok doğaldır. Herkesin kendine özgü stresle başa çıkma tarzı vardır. İşte yeme davranışını etkileyen de bu bireysel yöntemlerdir. Stresle başa çıkma tarzındaki seçimler sağlığımıza, ilişkilerimize ve performansımıza zararlı olabilir.
Stres varoluş süresince hep vardı çünkü her canlı tehlikeyle karşılaşınca kendini korumaya çalışır. Eğer savaşabileceği türden tehlikeyse bununla savaşır ama savaşamayacağı bir durum varsa o zaman kaçar. Stres genellikle olumsuz bir şey olarak düşünülür. Aşırı stres ciddi sorunlar yaratsa da dozunda stresin olumlu bir yanı da vardır. Herkes için değişebilen ama belirli dozda stres, varoluşun olumlu bir özelliğidir ve etkili bir işleyiş için gereklidir. Bu tür stres organizmada fiziksel ve ruhsal gelişmelere, büyümeye ve olgunlaşmaya yol açar. Stresli durumların metabolizmamızda yarattığı etkilerden birisi de hormonların etkilenmesidir. Stresle glikoz metabolizmasını sağlayan ve böbreküstü bezleri tarafından salgılanan önemli bir hormon olan kortizol etkilenir.
Yağ rezervi artar
Kortizolün sinirlilik ve stres hallerinde bedenin göstereceği tepkileri frenleyici etkisi vardır. Stres ve sinirlilik hallerinde bütün vücudumuz bir alarm verilmiş gibi tepkiye hazırdır. Kortizolün yükselmesi durumunda insan bünyesi enerji yakmaktan daha çok enerji üretme ve depolama halinde olur. Haftalarca, aylarca devamlı stres altında olan insanın yağ rezervleri artabilir. Sonuç olarak kortizolün yükselmesi, kişiye kendini daha aç hissettirir. Kendini aç hisseden kişinin eli de sık sık yiyeceklere uzanır! Kortizol salgısı kişiden kişiye değişir. Bazı insanlar strese karşı farklı tepkiler vermek üzere ‘kurulmuştur’. Benzer durumlarda iki kişi farklı seviyelerde kortizol salgılayabilir.
Yüksek seviyelerde kortizol salgılayan kişiler daha çok yemek, özellikle de karbonhidratlı gıdalar seçme eğiliminde olabilirler. Bu yüzden iş değişikliği, boşanma veya bireylerin bir yakınını kaybetmesi gibi durumlarda hızlı ve ani kilo değişiklikleri gözlenebilir. Böyle durumda bireyin kilo vermesi için diyetisyen, hekim ve psikolog işbirliği çok önemlidir.
Gevşeme tekniği kullanılabilir
Kortizol salınımını etkilemeyen stres düzeylerindeyse en büyük yanılgı duygularımızla fizyolojik açlığın birbirine karışmasıdır. Çünkü birçok duygu açlıkla karışır. Güvensizlik, yalnızlık, üzüntü, ağır kayıplar, ayrılık, belirsizlik, endişe gibi duygu durumlarına birey yemeği bir koltuk değneği olarak görüp çareyi yiyeceklerde ararsa geçici ama tehlikeli bir kısır döngü içinde kendini iyi hisseder. Ancak bu durumu çözebilmek için bireyin kendi farkındalığı ve inancı en önemli anahtardır. Çoğu zaman çevremizdeki arkadaşımız veya ailemizdeki bazı bireylerde bu durumu fark edip onlara anlatırız ama çoğu zaman bizi dinlermiş gibi yapıp hiç aldırmazlar İşte bu noktada farkındalık için mutlaka psikolog desteği önemlidir. Birey kendi motivasyonunu keşfetmediği sürece kilo kaybı kısa süreli olur yaşam biçimi ve beslenme alışkanlığında kalıcı çözüm için bireyin adanmışlık diyebileceğimiz ölçüde arzulu olması gerekir.
Stresle baş etmek için problem çözme teknikleri veya meditasyon, egzersiz gibi gevşeme teknikleri kullanılabilir. Meditasyon nefes gibi derinlemesine gevşeme teknikleri sinir sistemi rahatlatır, kasların gerginliğini azaltır. Çok gergin ya da üzüntülü durumlarda gevşeme egzersizleri bu gerilimi tümüyle yok etmez ama azaltabilir.
Sorunun ne olduğunun açığa kavuşturulması da stresin çoğunu hafifletir. Sorunu saptadıktan sonra olabildiğince çok seçenek üretilip çözüme odaklanmak gerekir. Bir çözüm yolu seçme ve eyleme geçmenin ardından sonuçları takip etmek de değişimin devamı için önemlidir.

Bu konuyu yazdır

  Türk cihazına ABD'de büyük ilgi Sağlık Haberleri
Yazar: MaSaL - 05-21-2011, Saat: 12:16 AM - Forum: Sağlık - Yorum Yok

Türk cihazına ABD'de büyük ilgi Sağlık Haberleri

Türk araştırmacıların, hem böbrek taşlarının kırılmasında hem de ameliyatlarda ‘devrim’ yaratmaya aday yeni geliştirdiği robot, ABD Üroloji Kongresi'nde Amerikalı doktorlardan yoğun ilgi gördü.
Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Remzi Sağlam ve ekibi kongrede, vücutta kesik oluşturmadan böbrek taşlarının lazerle kırılması için geliştirdikleri ve "dünyada ilk olma" niteliği taşıdığını belirttikleri robotu tanıtıma çıkardı.
ABD'li üroloji uzmanlarından yoğun ilgi gören yeni cihaz, kongreye de damgasını vurdu. Konuyla ilgili soruları yanıtlayan Sağlam da, ELMED firması olarak mühendisleriyle böbrek taşlarının kırılması konusunda yeni cihazlar geliştirmeye çalıştıklarını söyledi.

20110519_112118_ABD102.widec.jpg
"Böbrek içini hiç kesmeden ve delmeden işlev gören aletlerle böbrek taşlarının lazerle kırıldığını belirten" Sağlam, bu konuda bir adım daha ileri giderek "dünyada ilk defa bir robot geliştirdiklerini ve yeni cihazlarının birkaç ay önce Viyana'da düzenlenen kongrede en iyi çalışma seçildiğini" kaydetti. Yeni cihazı, diğer tüm cihazlardan ayıran "farklılıklar" konusunda bilgi veren Sağlam, şunları anlattı:
"Bugüne kadar bu 'Fleksibil Üreteroskopi' dediğimiz cihaz, elle kullanılıyordu, doktor yoruluyor, radyasyon alıyor, aletler çabuk bozulabiliyordu. Hâlbuki yeni geliştirdiğimiz teknikle bu cihazı robota bağlayarak uzaktan kullanıyoruz, doktor yorulmuyor, oturarak ameliyat yapıyor. Cihaz da daha hassas bir şekilde kullanılabiliyor, daha büyük taşlar tedavi edilebiliyor. Böylece hastalar hiç kesilmeden veya vücutlarına delik açılmadan taşlarından kurtulmuş oluyorlar."
Sağlam, Türkiye'de şu an 2 bin 500 üroloji uzmanı olmasına rağmen, yöntemi öğrenmesi zaman aldığından "flexible retroskopi" yöntemini uygulayan doktor sayısının 20-30 kişiyle sınırlı kaldığına dikkati çekerek, bu cihaz sayesinde bu yöntemi kullanabilen uzman sayısının da artabileceğini kaydetti.
[b]ABD'Lİ DOKTORLARDA HEYECAN YARATTI
[/b]Sağlam, yeni cihazın "dünyada ilk" olduğunu belirterek, "Dünyada bu cihazın benzeri bugüne kadar yok. Daha önce benzerini başka bir yöntemle yapmaya çalıştılar ama başarılı olmamıştı" dedi.
Bu nedenle Avrupalı ve ABD'li doktorların yeni buluştan "çok heyecan duyduklarını" ifade eden Sağlam, kongrede yoğun ilgi gördüklerini ve diğer kongrelere de davet aldıklarını anlattı. Sağlam, "Dünyaca ünlü doktorlar çok ilgi gösterdiler. Hepsi kendi kliniklerine bu robotun bir an önce kurulmasını istediler" diye konuştu.
Ancak cihazı henüz piyasaya çıkarmadıklarını, şu aşamada sadece Ankara'daki hastanelerinde hastalara uyguladıklarını anlatan Sağlam, hastalardan çok olumlu sonuçlar aldıklarını söyledi. Prof. Dr. Sağlam, "Bu cihazı almak isteyenlere henüz piyasaya çıkmadığını ve fiyatının belli olmadığını söylüyoruz. Amacımız bunu daha çok kongrede tanıtmak ve belgelerinin tamamlanmasının ardından piyasaya sürebilmek" dedi.
[b]CİHAZIN TÜRKİYE'DEN ÇIKMASINA ŞAŞIRDILAR
[/b]Sağlam, cihazı geliştirmelerinin devam ettiğini belirterek, şunları kaydetti: "Daha sonra belki kliniklere kurulacak. Gururumuz bu cihazın Türkiye'den çıkmış olması. Dünyaca ünlü ürologlardan biri şunu söyledi: 'Aslında biz böyle bir cihazın ABD veya Avrupa'dan çıkmasını beklerdik ama Türkiye'den çıkması bizim için şaşırtıcı oldu'. Ama biz kendilerine Türkiye'de teknolojinin çok ileriye gittiğini söyledik. İnşallah ilerde Avrupa ve ABD'de Türk cihazları daha çok kullanılacak. Bu cihaz dünyada bir ilk, bu ilkin Türkiye'den çıkması da bizi mutlu ediyor."
[b]BİRÇOK YENİLİKLERİ BERABERİNDE GETİRECEK
[/b]Cihazın üretiminde görev yapan mühendis Sinan Kabakçı, 1,5 yıldır bu konu üzerinde çalıştıklarını, cihazı geliştirmeye devam ettiklerini söyledi. Kabakçı, "Cihaza kongrede büyük ilgi vardı. Yeni bilgiler edindik ve o bilgiler doğrultusunda cihazı daha geliştireceğiz. Tahmin ediyorum cihaz, birçok yenilikleri de beraberinde getirecek" diye konuştu.
Kongre sırasında cihazı incelemeye gelen Amerikalı tanınmış üroloji uzmanı Dr. Dean George Assimos da, izlenimlerine göre, cihazın çok yeni, işlevsel ve özgün olduğunu, böbrek taşına ulaşılmasını kolaylaştırdığı gibi, ameliyatları doktorlar açısından daha rahat hale getirdiğini söyledi. Assimos, cihazın gelecek vaat eden bir teknolojiyi ve birçok potansiyeli içinde barındırdığı izlenimini edindiğini kaydeden Assimos, cihazı denemeyi arzu ettiğini belirtti.
[b]TÜRK FİRMASI ABD PAZARINA GİRDİ
[/b]Öte yandan, Prof. Dr. Sağlam, diğer cihazlarını ABD'de satışa çıkarmak için gereken "FTA Belgesi”ne artık firma olarak sahip olduklarını belirterek, 3 aydır ABD piyasasına çıktıklarını ve ülkedeki değişik hastanelere 20 civarında cihaz sattıklarını kaydetti.
Sağlam, "ABD doktorları bizim cihazlarımızın ameliyat sırasında ellerini ısıtmamasını beğeniyorlar. Bundan dolayı çok mutluyuz, Amerikalı doktorların 'Türk cihazı kullanıyorum, bunu size de tavsiye ederim' demesi tabi ki bizi mutlu ediyor. Yakında ABD'de bir üniversitesiyle işbirliğine giderek cihazlarımızın burada üretilmesine imkân sağlayacağız" diye konuştu.

Bu konuyu yazdır

  Tarih: 11-24-2025, 07:35 AM