:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Lüzumsuz Bilgi Diyarı (Bütün İlginç Sorularınızın Cevabı Burda)
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14
Sirk çadırları niçin daima daire biçimindedir?

18. yüzyıla gelinceye kadarvirgs.gif cambazlıkvirgs.gif ateş yutma vb. gösteriler sokaklarda halkavirgs.gif saraylarda ise asillere yapıyordu.

Philip Astleyvirgs.gif bugünkü modern sirklerin kurucusu kabul edilir. 1763 yılında kurduğu sirkindevirgs.gif ana gösteri ata binilerek yapılanlardı. Astley atlar bir daire etrafında döndüklerindevirgs.gif binicilerin at üzerinde daha rahat ayakta durduklarını bildiğindenvirgs.gif sirk çadırını ve gösteri yerini bir daire oluşturacak şekilde düzenledi ve atların gösteri sırasındavirgs.gif daima daire biçiminde dönmelerini sağladı.

Bir başka sirk sahibivirgs.gif Antonio Franconi'devirgs.gif dairenin en uygun çapının yaklaşık 13 metre olduğunu saptadı kivirgs.gif bu mesafe bugün bile kullanılan ölçüdür.

Son bir not olarakvirgs.gif İngilizce'si 'circus' olan sirk kelimesininvirgs.gif Latince'de daire anlamına gelenvirgs.gif 'circle'dan türediğini de belirtmeden geçmeyelim.
Niçin kurşunkalemlerin çoğu altıgen ve sarı renkte?

Esasında en kolay üretim biçimi kare kesitli kurşun kalemdir ama yazarken elde tutulması pek kolay değildir. Yuvarlak kalemlerin elde tutulması kolaydır ama üretimi pahalıdır. Altıgen kesitli kalemler ise orta yoldur. Yuvarlak kesitli kalemler kadar kullanılması kolay ve üretimi daha ucuzdur.

Sekiz yuvarlak kurşunkalem için harcanan ağaçtanvirgs.gif dokuz altıgen kesitli kalem yapılabilir ve üretim safhası bir kademe daha kısadır. Tabii kivirgs.gif alıcılar için üretim maliyetlerinin pek önemi yoktur. Altıgen kesitli kurşunkalemlerin öbürlerine göre hala on bir kat daha fazla tercih edilmelerinin sebebivirgs.gif belki de konulduğu masada yuvarlanıpvirgs.gif aşağıya düşmemeleridir.

Kurşunkalemlerin dışının sarıya boyanarak satışı 1854 yılına dayanır. Ancak 1890 yılına kadar bu rengi kullanmak çok önemsenecek bir faktör değildi. 1890 yılında Avusturya'da L&C Hardtmuth Co. isimli şirket öyle bir kurşun kalem üretti kivirgs.gif diğer üreticiler de bu kaliteyi yakalamak zorunda kaldılar.

Bu kurşunkaleme meşhur Hindistan elması olan 'Koh-I-Mo-or' adı verilmişti ve altın sarısına boyanmıştı. Ayrıca içindeki siyah renkli kurşun ucuyla birlikte Avusturya-Macaristan imparatorluğunun bayrağını oluşturuyordu.
Bu kurşunkalem o kadar beğenildi ve o kadar başarılı oldu kivirgs.gif sarı renk kurşunkalemdeki kalitenin bir simgesi olarak kaldı. Diğer kurşunkalem üreticileri de bu başarıdan pay alabilmek için ürünlerini piyasaya sarı renkte sürmeye başladılar. Bugün hala piyasada olan dört kurşunkalemden üçü sarı renktedir.

Kurşunkalemlerin içinde kesinlikle kurşun yoktur. Ana madde olarak kullanılan grafit 40 değişik malzeme ile karıştırılarakvirgs.gif yüksek sıcaklıkta çok ince çubuklar haline gelene kadar preslenir. Zaten kurşun çok zehirli bir elementtir. Kurşunkalem denilmesinin sebebi 16. yüzyılda grafiti bulan İngiliz bilimcinin onu bir çeşit kurşun elementi sanmasıdır. Ancak 200 yıl sonra grafitin bir çeşit karbon olduğu anlaşıldı.
Buz neden kaygandır?

Evde cilalı parke üzerinde çorapla yürürken düşme olasılığınızvirgs.gif halıya oranla çok daha fazladır. Çünkü halı ile ayağımız arasındavirgs.gif cilalı parkeye nazaran daha çok sürtünme ve daha fazla temas vardır. Buzlu bir yüzeyin üzerinde ayağımızın kaymasını benzer bir sebebe dayandırabilirizvirgs.gif ancak buz pateni yapanlar pütürlü buz yüzeyindevirgs.gif düz bir buz yüzeyinden çok daha fazla bir hızla kayarlar. Buzvirgs.gif sanıldığı gibivirgs.gif düzgün bir yüzey olduğu için kaygan değildir. Olayvirgs.gif buz pateninin çok küçük yüzeyinin buza basınç yapması dolayısıyla o noktadaki buzun erimesi ve oluşan bu ince su tabakası üzerinde patenin hareket etmesidir.

İnsan ayağının boyunun ortalama 25 santimetrevirgs.gif eninin ise 10 santimetre olduğunu kabul edelim. Ortalama insan ağırlığı olan 75 kg.virgs.gif iki ayakla 500 santimetrekare yere bastığındavirgs.gif her santimetrekareye 0virgs.gif15 kg. ağırlık biner. Topuklu ayakkabı giyen kadınlarda yere basılan alan o kadar küçülür ve basınç o kadar artar kivirgs.gif kadınların topuklu ayakkabı izi sıcak asfaltta kalırvirgs.gif hatta bu basınç nerede ise filinki ile aynıdır.

Ucu neredeyse bıçak gibi olan patenlerin buza değen alanı o kadar küçüktür kivirgs.gif erime ısısını l derece azaltmak için 130 kg/cm2 gereken buz yüzeyini derhal eritir. Buz pütürlü oluncavirgs.gif paten sadece buzun pütürünün çıkıntılarına basarvirgs.gif böylece temas yüzeyi iyice küçülür ve basınç artar ve buz daha kolay eriyerekvirgs.gif paten buz ile arasında oluşan ince su tabakası üzerinde rahatça kayar.

Bu arada buzun bir başka şaşırtıcı özelliğine de değinmeden geçemeyeceğiz. Dişimiz ağrıdığında elimizin üzerine konulan buz bu diş ağrısının azalmasına yardımcı olur. Vücudumuzun herhangi bir yerinde bir ağrı oluştuğundavirgs.gif uyarıcı sinirler buradan orta beyine ağrı sinyalleri gönderirler.

Bu sayede beyin tarafından uyarılarak vücudun doğal ağrı kesicileri olan 'endorfin' ve 'enkefolin' salgılanır. Bu salgıların kaynağa gidebilmesi için sinir sisteminin diğer bölümlerinevirgs.gif ağrı algılarının geçtiği diğer kapıları 'kapat' sinyali gönderilir. El üzerinden gelen ağrı sinyallerinden dolayı salgılanan doğal ağrı kesiciler sonucu yüz sinirlerinden gelen ağrı kapıları beyinde kapanmaktadır.

Diş ağrılarında vücudun başka bir yerinde değil de el üstüne buz konulmasının nedeni bu olupvirgs.gif bu noktaya akapuntur uygulanmasıyla da benzer sonuca ulaşılmaktadır. Baş parmakla işaret parmağı arasındaki bu noktaya HO-KU noktası denilmektedir.
Saatler niçin ileri-geri alınır?

Birinci Dünya Savaşı süresince birçok ülke saatlerini yılın belli aylarında yeniden ayarlamaya başladı. Bunun amacı günün aydınlık saatlerinivirgs.gif insanların uyanık oldukları zamana uydurmakvirgs.gif dolayısıyla evlerde ve sokaklarda yanan lambalar için gerekli enerjiden tasarruf sağlamaktı.

Bugün de aynı uygulamaya devam edilmektevirgs.gif Nisan ayının ilk pazar gününde saatler bir saat ilerivirgs.gif Ekim ayının son pazar gününde ise bir saat geri alınmaktadır. Diğer bir deyişle ilkbaharda size kaybettirilen bir saatvirgs.gif sonbaharda geri verilmektedir.

ABD'de kış aylarında standart zamanvirgs.gif yazlan ise gün ışığından tasarruf zamanı uygulaması kongre kararı olarak kabul edilmiş olmasına rağmen bazı eyaletler bu uygulamayı reddetmiştir. Bu eyaletlerde halen yaz-kış standart zaman uygulaması devam etmektedir.

Yaz günlerinde gün ışığıvirgs.gif yani aydınlık saatler çok daha uzun olmasına rağmen hala tasarruf için saatlerin niçin bir saat ileriye alındığı çoğunlukla anlaşılmaz. Bunun en kısa açıklaması 'gece zamanını da gündüze katmaktır' ama bizler zaten karanlık olan saat 24:00'de değil de 23:00'de yatmamızın ülkemize ne kazandıracağım genellikle anlayamayız.

Saatleri ileri almanın kış mevsimi ile alakası yoktur. Kış aylarında standart zaman uygulanır. Ancak yaz günlerinde çok uzun aydınlık geçen bir zaman süresi vardır. Amaç bu sürenin başlangıcını ileri kaydırarakvirgs.gif akşam olma süresini bir saat uzatmaktır. Yaz günleri hava çok erken aydınlanır. Eğer çiftçi değilseniz saat 05:00'de uyanmanıza gerek yoktur. Ancak gün ışığından tasarrufa gerek duymayarak saatlerimizi ileri almasaydıkvirgs.gif bakın ne olurdu?

Dünyada güneşin 21 Haziranda 04:43'de doğduğu bir yer seçelim. Siz burada yaşıyorsunuz ve saat sekizde işte olmak için saat altıyı çeyrek geçe yataktan kalkmak zorundasınız. Bu seçtiğimiz yerde güneş ufukla 6 derece açı yaptığındavirgs.gif standart saat ile saat 05:11 civarlarında etraf tamamen aydınlanır. Bu durumda ileri alınmış saatler 06:15'I gösterir yani gerçekte siz işe bir saat erken gitmiş olursunuz ama ışığı yakmadan saate bakarvirgs.gif tıraş olup kahvaltı yapabilirsiniz.

Akşamları isevirgs.gif her zaman 24:00'de yatmaya vücudunu alıştırmış bir insanvirgs.gif bir saat önce yatmak zorunda kalmış olur ama hava kararınca gece evde ve sokakta lambaların yanma süresi bir saat kısalmış olur. Gün ışığından tasarrufun sanayinin kullandığı elektrikle alakası yoktur. Onlar gece devirgs.gif gündüz de olsa zaten aynı elektrik enerjisini harcarlar.
Bir saat niçin 60 dakikadır?

Bir günvirgs.gif dünyanın kendi ekseni etrafında bir dönüşü tamamladığında geçen süredir. Bunu herkes bilir. Aslında tam da öyle değildir. Çünkü dünya kendi ekseni etrafında dönüşü sırasında yörüngesi üzerinde güneşin etrafında da döndüğündenvirgs.gif güneşten bakıldığında bir tam devri için geçen süre farklı gözlemlenir. Neyse şimdi biz bunu karıştırmayalım ve bugün bütün dünyanın kabul ettiği zaman sistemine bakalım;

• Bir yıl 12 aydır.
• Bir yıl 52 haftadır
• Bir ay 28-31 gündür.
• Bir ay 4-5 haftadır.
• Bir hafta 7 gündür.
• Bir gün 24 saattir.
• Bir saat 60 dakikadır.
• Bir dakika 60 saniyedir.
• Bir saniye 100 mili saniyedir.

Görüldüğü gibivirgs.gif bir gün kaç saniyedir diye sorulduğunda bile kafadan hesaplanamayacak kadar karışık bir bölünme. Önce gün 24'evirgs.gif sonra 60'avirgs.gif sonra bir daha 60'a bölünüyor. Saniyeden sonraki bölünmeler ise ondalık sistemle gidiyor. İşte çocukların zaman hesaplarında zorlanmalarının sebebi.

Bir günde niçin 24 saat olduğunu kimse bilmiyor. Bu rakamın güneş saatini ilk kullanan Mısırlılardan kaynaklandığı sanılıyor. Yere dikilen yüksek bir taşın gölgesi sabah batıyavirgs.gif akşam doğuya düşüyordu ve Mısırlılar bu arayı altıya bölmüşlerdi. Do-layısı ile bir gün 24 bölüm oluyordu.

12 sayısı 2virgs.gif 3virgs.gif 4 ve 6 ile bölünebildiğindenvirgs.gif o zamanlar en çok kullanılan sayı birimi idi kivirgs.gif bugün bile düzine adı altında sayı birimi olarak kullanılmaktadır. Mısırlılar ayrıca 30 günlük ay ve 360 günlük yıl takvimini uyguluyorlardı. Bugün bir dairenin 360 dereceye bölünmesinin sebebinin de bu olduğu sanılıyor.

Yaklaşık 3 bin yıl öncevirgs.gif bugün Irak olarak bilmen yerde yaşayanvirgs.gif Babilliler ise 60 sayısını matematik sistemlerinde temel olarak almışlardı. 2virgs.gif 3virgs.gif 4virgs.gif 6virgs.gif 12virgs.gif 15virgs.gif 20 ve 30 ile bölünebilen ve 360'ı da bölen bu sayı dakika ve saniyenin birimi olarak alındı. O zamanlar için onluk sistemvirgs.gif yani on sadece 2 ve 5'e bölünebilen zavallı bir sayı idi.
Saniyenin bölümleri ise o devirlerde ölçülemiyorduvirgs.gif ölçüle-bilmeye başlandığında ise dünya ondalık sisteme geçmişti ve bu esas alındı.
Saatin akrep ve yelkovanı niçin sağa dönüyor?

İlk olarak eski Mısırlılarvirgs.gif güneşin her gün düzenli bir hareketle doğupvirgs.gif belirli zamanlarda gökyüzünün aynı noktalarında bulunupvirgs.gif battığını gözlemlediler ve bunun bir günü zaman parçalarına ayırmada kullanılabileceğini keşfettiler. Böylece güneşin bu hareketinden yararlanarak ilk güneş saatini yaptılar. Bu saatvirgs.gif meydanlık bir yere yüksek bir taş koymak ve güneşin hareketi sırasındavirgs.gif bu taşın gölgesini takip etmekten ibaretti.

Mısırvirgs.gif konumu itibari ile kuzey yarım kürede fakat ekvatora da yakın bir ülke olduğundanvirgs.gif güneş doğduğundavirgs.gif gölge hemen tam batıda oluşuyorvirgs.gif güneş yükseldikçe gölge kuzeyevirgs.gif yani sağa doğru hareket ederekvirgs.gif güneş batışında doğu yönüne ulaşıyordu. Yani gölge bugünkü tüm saatlerin akrep ve yelkovanında olduğu gibi soldan sağa doğru dönüyordu.

Daha sonralarıvirgs.gif pendulumluvirgs.gif pilli saatlerde de yön değişmedivirgs.gif hatta sağa doğru dönüşler 'saat yönüne dönüş' diye adlandırılır oldu. Avustralya gibi ekvatorun güneyindeki ülkelerdevirgs.gif güneş doğarken taşın gölgesi güneye düşer ve güneş yükseldikçe sola doğru dönüş yapar. İlk saat orada keşfedilseydivirgs.gif bugün akrep ve yelkovan ters yönde dönüyor olabilirdi.
Buzlanmış yollara niçin tuz dökülüyor?

Kışın çok kar yağışı alan bir bölgede yaşıyorsanızvirgs.gif karayolları görevlilerinin yollardaki buzlanmayı gidermek için tuzu kullandıklarını görmüşsünüzdür. Ancak tuz aynı zamanda dondurma yapımında da kullanılmaktadır. Peki ama tuzvirgs.gif bu iki ters gibi görülen işlevi nasıl becermektedir?

Herkesin sandığının aksine tuz suyun içinde şekerin eridiği gibi erimez. Tuz buzun içine girince onu çözer. Tuz yine kalır ama buz çözüldüğü için artık o su değilvirgs.gif tuzlu sudur ve erime noktası saf sudan daha düşüktür. Buzlanmış yollara tuz döküldüğü zamanvirgs.gif tuz önce buz ile çözümlenerek bir buzlu su tabakası oluşturur ve bu çözeltinin donma noktası düşük olduğundanvirgs.gif sıfırın altındaki sıcaklıklarda bile donmadan kalabilir. Günümüzde ABD'de üretilen tuzun yüzde 45'i yollardaki buzun eritilmesinde kullanılmaktadır.

Bilindiği gibi suvirgs.gif sıcaklığı sıfır dereceye varınca donar. Suya tuz ilavesi ile bu donma sıcaklığı da düşer. Suya yüzde 10 tuz ilavesi donma sıcaklığını -6 dereceye indirir. Yüzde 20 tuz karıştırılmış su ise -16 derecede donar. Ancak yolun veya buzun ısısı -16 dereceden de az ise artık tuzun erimede pek etkisi olmazvirgs.gif sadece buzun üstünde kalarak tekerleklerin kaymasını azaltabilir.

Dondurma yaparken de karışımın çevresinde çok düşük ısıya ihtiyaç vardır. Dondurma karışımının etrafındaki ısının çok düşük olmasıvirgs.gif ancak bu düşük ısıda karışımın donmaması gerekir. Burada eklenen tuz karışımın sıfır derecenin altında bile donmadan dondurmanın oluşturulmasını sağlar.

Hatırlarsanız 'Titanic' filminde okyanus suyunun ısısı sıfırın birkaç derece altında olmasına rağmenvirgs.gif deniz suyunun yüzeyivirgs.gif içindeki tuz nedeni ile hala donmamıştı.
24 ayar altın ne demektir?

Bizde altının saflığını gösterme ölçüsü olarak genellikle 'ayar' kelimesi kullanılırvirgs.gif ama uluslararası piyasada kullanılan kelime 'kırat'tır. 'Kırat' hem altınınvirgs.gif hem de elmas ve diğer kıymetli taşların ölçümünde kullanılan bir birimdir. Elmas ve değerli taşlan ölçmede kullanılan 'kırat'ın bir birimi 200 miligrama (0virgs.gif200 gram) eşittir. Yani 20 gramlık bir elmasınız varsavirgs.gif bu 100 kıratlık bir elmastır. Doğada bulunan elmasın büyüklüğü çok seyrek olarak bir santimetrenin üzerindedir. Bugüne kadar bulunan en büyük elmas 3.106 kıratlık 'Culli-an'dır. Bundan 530 ve 517 kıratlık iki büyük ve 100 küçük elmas işlenmiştir. Altında kullanılan 'kırat' veya 'ayar' ise altının saflığını gösterir. 24 kırat (ayar) altınvirgs.gif içinde karışık başka bir metal olmayan yüzde yüz saf altındır. Tamamen saf altın çok yumuşak olduğundan genellikle bakır veya gümüş ile karıştırılır. Her bir kırat (ayar) altının tümünün 24'de biridir. Örneğin bir bileziğin 24'de 18'i altınvirgs.gif 24'de 6'sı da gümüşten yapılmışsavirgs.gif o bilezik 18 kırat (ayar) altındır.

Altını ölçmede kullanılan bu komik sistemvirgs.gif yaklaşık bin yıl evvelki Almanların Mark isimli bir altın parasından kaynaklanmaktadır. Tamamen saf altından yapılan bu para 4virgs.gif8 gramdı ve elmas ölçü biriminde ağırlığına göre 24 kırat ediyordu. Sonradan içine başka maddeler karıştırıldıkça içindeki altın miktarına bağlı olarak kırat ölçüsü düşürüldü.

Altın beyazvirgs.gif kırmızıvirgs.gif sarı gibi çeşitli renklerde beğenimize sunulur. Altınvirgs.gif bakır ile karıştırılmışsa 'kırmızı altın'virgs.gif gümüş ile karıştırılmışsa 'sarı altın'virgs.gif nikel veya platin gibi metaller içeriyorsa 'beyaz altın' adı verilir.
Yüzme yarışları niçin dört ayrı stilde yapılıyor?

Yüzme yarışları serbest (kravl)virgs.gif kelebekvirgs.gif kurbağalama ve sırtüstü olmak üzere dört ayrı kategoride yapılır. Ancak 'kelebek' gibi her insanın kolay kolay yüzemeyeceği bir sitilin niçin yarışmalara alındığı pek bilinmez. Aslında bütün stillerin orijini kur-bağalamadır. Uluslararası yüzme federasyonu kurulmadan önce başka ilginç kategoriler de vardı.

Örneğin 1900 yılında Fransa'da Sen nehrinde yapılan 200 metre engelli yarışındavirgs.gif yüzücüler sudaki direklere çıkıyorvirgs.gif sandalların altlarından geçiyorlardı. Bilmen en eski yüzüş şekli kurbağalamadın Az enerji harcanması nedeni ile bu stil suda hayat kurtarmada ve keyif için yüzmede de kullanılır. İki kolun ileri uzatılıpvirgs.gif suyun ellerle iki yandan geri çekilmesivirgs.gif bu arada bacakların da senkronize hareket etmesivirgs.gif kurbağaların yüzüşüne benzediğinden bu adı almıştır.

İlk zamanlarda kulaç tamamlandığındavirgs.gif nefes de kol hareketi başlamadan önce alındığı içinvirgs.gif bu arada hız da çok azaldığından dura dura yü-zülüyormuş gibi görünürdü. Gittikçe gelişen bu stilde şimdilerde nefes kolun geri çekiliş hareketinin tamamlanmasından az önce alınmaktavirgs.gif yüzücüler de duraksamadan yüzmektedirler.Kelebek stilin kurbağalamadan asıl farkı kol hareketleridir. Kollar ileri hareketlerini suyun üstünden yaparlar. 1933 yılında ABD'de yapılan bir yarışta Henry Myers adlı bir yarışmacı kurbağalama stili ile yüzüşün kurallara uygun olduğu konusunda ısrar etmiş ve sonuçta yarışa kabul edilmiştir.

Sonradan kelebek stili ayrı bir dal olarak yarışmalara alınmıştır. Başlangıçta yüzücüler ayaklarını kurbağalamada olduğu gibi yana hareket ettirirlerken sonra yunusun kuyruğu gibi çırpmağa başlamışlardır.. Aslına bakarsanız yunusiama olması gereken bu stilin adı herhalde kelebeklerin uçuşuna benzetildiğinden olacak kelebek (İngilizce'de butterfly) olarak kabul görmüştür.

Sırtüstü yüzüş şekli ise 20. yüzyılın başında gelişmeye başladı. Bunda da başlangıçta kol ve ayak hareketleri kurbağalamaya benziyordu. ABD'li Harry Hebner kravl sitile benzer kol ve ayak hareketlerini geliştirdi ve bu şekilde yüzdüğü ilk yarışta kurallara uymadığı gerekçesiyle diskalifiye edildi. Yapılan itirazlar sonunda kurallarda sırtüstü bulunma dışında bir kısıtlama olmadığı ve bu stilin sırtüstü yüzme hızını daha da geliştirdiği anlaşılarak resmi olarak kabul edildi ve Harry'nin madalyası verildi.

Serbest stil de denilen kravl yüzüşünvirgs.gif yüksek dalgalarla mücadele edebilmek için Güney Pasifik yerlileri tarafından geliştirildiği sanılıyor. Bütün yüzüş şekilleri arasında en hızlısı olan bu stil 1902 yılında Avustralyalılar tarafından Avrupa'ya taşındı. Stil Amerika'ya ulaşınca ayaklar her kulaçta önce 4 kezvirgs.gif sonra 1917 yılında iki kadın tarafından daha da geliştirilerek 6 kez çırpılmaya başlandı ve sürat arttıkça arttı.
İngilizce'de hindiye niçin Turkey deniliyor?

Özellikle ABD'de Hıristiyanların şükran günlerinin önemli bir sembolü olan hindi aslında Amerika kıtasının yerlisidir. Vahşi hindi cinsleri Kristof Kolomb kıtayı keşfetmeden de önce Kuzey Amerika'da yaşıyordu. Hatta Avrupa'dan Güney Amerika'ya ilk gelenler Azteklerin bir cins hindi ırkını ehlileştirdikle-rini görmüşlerdi.

Amerikan hindileri Avrupa'ya 1519 yılında İspanyollar tarafından getirilmişvirgs.gif daha sonra bütün Avrupa'da yayılıp 1541 yılında İngiltere'ye ulaşmışlardı. Hayvancağızı gören İngilizlerin kafaları karışmışvirgs.gif o zamanlar Türk toprakları olan Batı Afrika'dan Portekizli tüccarların getirdikleri Afrika hindisi veya yine Türkiye üzerinden getirilen Hint tavuğu sanmışlardı. Sonunda her iki ırkın farklı olduğu anlaşılmıştıvirgs.gif ama bu Amerikan kökenli kuşun adı 17. yüzyılda Amerika'ya göç eden İngiliz göçmenler sayesinde Amerika'da 'Turkey' olarak yerleşti.

Tabii bu Türkiye'nin isminin niçin İngilizce'de hindi anlamında kullanıldığının resmi açıklaması. Bunun yanında uydurulmuş başka tezler de var. Bunlardan biri Kolomb'un ilk yolculuğuna katılan bir Portekiz Yahudi'si Jose de Torres'in hindiyi görüncevirgs.gif İbranice 'büyük kuş' anlamında 'Tukki tukki' diye bağırmasıvirgs.gif diğeri de sürekli batıya doğru giderek Hindistan'a ulaşmayı hedefleyen Kolomb'un Amerika'ya vardığında burayı Hindistan ve hindiyi de Hint tavus kuşu sanarak onu 'Tuka' diye adlandırması ve zamanla bu kelimenin Turkey olarak telaffuz edilmesidir.

Durun daha tezler bitmedi. Bir başka tezde devirgs.gif Kızılderililer hindiye 'Fırke' dediklerinden bu sözcüğün İngilizce'deki telafu-zu ile 'turkey'ye dönüştüğü ileri sürülüyor. Daha başka hindi tezleri de var. Örneğin hindilerin korkunca çıkardıkları seslerin insanlar tarafından turk - turk -turk (törk) diye taklit edilmesiyle zamanla onlara Turkey denilmesine neden olduğu bile iddia ediliyor. Bunda alınıp gücenecek bir şey yok. Türkçe'de de hindi kelimesi Hindistan anlamına çok yakındır. Ayrıca bizde de bir 'Mısır' örneği var.

Hindiler başlangıçta renkli tüyleri nedeni ile kümeslerde süs hayvanı olarak yetiştirilmişlervirgs.gif et kalitelerinin farkına ise 1935'den sonra varılmıştır. Erkek hindiler 130 santim boya ve 10 kilo ağırlığa ulaşabilirlerken dişiler neredeyse yarı ağırlıktadırlar. Vahşi hindiler akarsu ve göl kenarlarında yaşamayı tercih ederler ve tehlike anında 400 metre mesafeye uçabilirler.

Bu arada marketlerde niçin hiç hindi yumurtası satılmıyorvirgs.gif dikkatinizi çekti mi? Günümüzde tavuklar yılda ortalama 250'den fazla yumurtlayabiliyorlarkenvirgs.gif hindiler 100 - 120 adet yumurtlarlar ve yumurtaları 4 -5 kez daha ağırdır. Daha ziyade yeni hindileri üretmekte kullanılırlar.
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14