aslında biz
her iklimde
her satırbaşında vardık
çıklardaydık
bak tükettin içimi düşkıran
sana azaldım
bir kuş gibi ölüyorum her gece
senli ve kırık düşlerimi sattım beş para etmedi
şimdi her dönemeç
avuntusuz çıkmazlara
çıkıyor
yalnızlık üstüme yıkılıyor
ben koluma takıyorum
çünkü şairim... bilirsin
yanımdayken de gurbetimdin
Hep aynı olmak zorunda mı ayrılıklar
Yalnızlığımın sesini kimse dinlemedi…
Ben yalnızlığımı haykırdım ama kimse duymak istemedi…
Bir Çığlıktı Yalnızlığım.
Hepiniz mi sağırdınız?
bir şehri gömüp yüreğine
gittin
hırsız adımların kaldı geride
seni bulmaca oynuyorum
Bir umudun, bir güneşin… Üzerinde senden kokular kalan aynaya her bakışımda gerçeği fısıldıyor bana yansımalar.
Çünkü gitmiştin… Puslu bir zemheri soğuğu vardı havada.
Kış sonuydu gittiğinde, şimdi yaz başı. Bu kadar tirat yaktıktan sonra ardından, halâ merhamet etmeyecek misin?
Ne yani, bir daha dönmeyecek misin?
Şüpheleriniz, beynimi kemirirken "senaryo yazıyorsun" dediniz. Şüpheleriniz, içimi çürütürken "zaman" dediniz. Şüpheleriniz, artık belimi bükerken, yüzüme kapılar çarptınız! Beni, kendi gözümden düşürdünüz. Acı çekiyordum. Ne acı ki, acı çektiğimi canınızı yaktığımda anladınız. Ve daha acı ki, sizin canınız yanınca, benim canım daha çok yandı!
../Zamansız gözyaşlarıma, yuvasız sızılar ekleniyor bu haftasonu doğumlarında. Bugün cumartesi. Ben, geveze susuşlarını bile özledim...
“yaşar gibi yapıp “sence” ölmektense, ölür gibi yapıp “bence” yaşarım daha iyi”
Yabana atma bu aşkı.
Ya içine at, ya bana…
Seni seviyorum!
Yalnız kalabalıktır bazen insan,
Ayrı'lık figürlü kupalardan yudumlarken denize karşı acıları,
Aşk tesadüflerine denk getirip karşılaşmak isterken sevgiliyle
''aşk'tan can damarımız düştü bizim!.
adını ölüme çıkardın kanamalı bir güzergahta.
canımı sokakta bulmadım,
sende buldum''
dediğim düşlere uzanmıştım ki;
kuş gibi uçup gittin..beni toprak' çekti sonra..''