:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi
Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adınız:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 16,696
» Son Üye: Klassohbet
» Toplam Konular: 98,544
» Toplam Yorumlar: 1,065,524

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 282 kullanıcı aktif
» 0 Kayıtlı
» 278 Ziyaretçi
Baidu, Bing, GoogleBot, Yandex

Son Aktiviteler
Rabbinden Sana Vahyedilen...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
, Saat: 04:17 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 6
Araf Suresi 157. Ayet. On...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-18-2025, Saat: 12:06 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 17
İnancını Bu Dünyada Sorgu...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-16-2025, Saat: 03:19 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 24
Bizler İnatla, Atalarımız...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-15-2025, Saat: 05:11 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 23
Atatürk'ün Çocukluk Anıla...
Forum: Hayatı ve Anıları
Son Yorum: Serdar102
11-15-2025, Saat: 02:39 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 26
Ali İmran 78 -79. Ayetler...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-14-2025, Saat: 03:50 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 24
Günün Şiiri
Forum: Şiirler
Son Yorum: by-göçmenoğlu
11-14-2025, Saat: 10:13 AM
» Yorumlar: 9
» Okunma: 2,325
Adı Bende Saklı Sevgili.
Forum: Şiirler
Son Yorum: by-göçmenoğlu
11-14-2025, Saat: 09:41 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 28
Enfal Suresi 12. Ayet. ”V...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-12-2025, Saat: 04:03 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 27
Kendi Uydurmalarını Allah...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-09-2025, Saat: 04:22 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 40

 
  Seversem seni mahvolurum...
Yazar: acemhe - 08-19-2011, Saat: 01:23 AM - Forum: Aşk (Genel) - Yorumlar (21)

[INDENT][INDENT][SIZE="2"]


Affet..
Bende sevgiler mevsimlik değil öyle, hiçbir saat dilimiyle kıyaslayamam düşlerimi.
Sığdıramam ki seni bir ömre..
Eğer seversem seni; Öyle çok bağlanırım ki sana, hayatta her şey olursun benim için.
Ne vazgeçebilirim, ne şüphe edebilirim senden.
Her an yanımda ol isterim, ezberlerim kokunu.
Yerli yersiz gülümserim, düşünsene mutlu olduğumu;ne büyük aptallık!
Eğer seversem seni; Uğrunda öl’mem senin uğrunda yaşarım yaşanacak ne varsa.
Senin için varolurum.
Ellerini tutarım, bir sürü hatıramız olur; şarkılar,şiirler,hediyeler, gidilen yerler, hayaller, yeminler...
Umutlarımız olur senle, kusursuz düşlenmiş gelecek düşlerimiz..
Sinemaya gideriz birlikte yağmura yakalanırız.
Hastalanırsın endişelenirim inan yer bitiririm kendimi sana bir şey olur diye.
Eğer seversem seni; Onca fedâkârlık yaparım senin için, vazgeçerim her şeyden.
Başka şehirden, başka hayattan, başka insanlardan..
Senden başka vazgeçilecek ne varsa vazgeçerim.
Sen bilmezsin, acıtırsın içimi.
An gelir dost olursun şerefsizliğe ‘sensizlik’ olur adın.
Eğer seversem seni; Olur da öpersem ıslak dudaklarını,nefesini hissedersem nefesimde;nefesim olursun boylu boyunca.
Ben bilmem aşk’ı yatırmayı yataklara uyurken üstünü örterim en fazla.
Olur da sarılırsam sımsıkı; dursun isterim tüm zaman kipleri..
Hayatım olursun hepten geleceğim..
Seversem seni, eş dost örnek alır bizi, zaman geçtikçe daha da ‘sen’ olurum..
Eğer seversem seni; ‘GÜN’ olur ‘‘seni sevmiyorum’’ dersin bana.
Yalan dolan sahtelikler girer araya.
Git gide koparsın benden, başkalarının ismi olur ağzında, yeminleri hayalleri unutursun da yarı yolda bırakırsın beni.
Gitmemen için herşeyi yapsam da nafile; oturur ağlarım çocuklar gibi çaresizlik kepazelik sarar başımı..
Zaman geçer anlarım ki yalanmış her şeyanlarım ki aldanmışım sana aldatmışsın beni..
Acı çeker her yanım.
Eğer seversem seni;
Sen tüm şarkıları başkalarına ‘adarsın’ ben gözlerine roman yazarım.
Sen gidersin ben kanarım.
Sonra başkalarına söylersin ''seni seviyorum..kopamam senden..''
Yeminler eder tutarsın ellerini.
Kilitlersin gözlerini gözlerine.
Bilmezsin düşünmezsin bile kimse ‘ben’ değil diye..
Eğer seversem seni; Alırsın hayatımdan tüm nefeslerimi.
Elim yüzüm aşka bulanır sensizlik içinde bir yalnızlık kalır bana.
Kocaman bir ihaneti, acıdan nefesi kokan ufacık bir ömrü; oturur kıçı kırık bir kalemle yazmaya çalışırım.
Yaşanamışlıkları, ölümle mücadelelerimi yazarım gecelerce.
Ben’den eser kalmaz seni seversem...
Eğer seversem seni; Birisi siler beni, hiç özlememiş gibi özlersin..
Birisi küllerimden doğar yeniden sadece onu seversin..
Vazgeçemem senden seni unutamam.
Tutamam ellerini..
Kokun yok, sesin yoksen yoksun;deliririm..
‘Gün’ gelir kazara çıkarır atarsam seni aklımdan kalbimden ruhumdan; bu sefer ne akıl kalır ne kalp ne de ruh!
Sen unutursun beni ölürüm.
Susarsın ölürüm.
Gidersin ölürüm.
Kurşun gibi bir an gelir şakağıma; seversin başkasını ölürüm.
Anladın mı şimdi?
Seversem seni mahvolurum...


[/SIZE]
[/INDENT][/INDENT]

Bu konuyu yazdır

  En Çok Beni Sev-Julia Quınn
Yazar: TutkuM - 08-19-2011, Saat: 12:07 AM - Forum: Kitap - Yorum Yok

en-cok-beni-sev20110708010749.jpg

Kitap Hakkında:
Yazarınız 1814'ün olaylarla dolu bir sezon olacağına inanıyor, özellikle de bugüne kadar evlenmeyi düşündüğüne dair hiçbir işarette bulunmayan, Londra'nın en gözde bekârı Anthony Bridgerton için.
Aslında neden evlensin ki? Söz konusu eksiksiz bir zampara gibi davranmak olduğunda, ondan daha iyisi bulunamaz
LEYDİ WHISTLEDOWN'IN
CEMİYET GAZETESİ, NİSAN 1814
Ne var ki dedikoducu yazarımız bu defa yanılıyordu. Anthony Bridgerton sadece evlilik kararı kalmamış, bir eş adayı da seçmişti! Önündeki tek engel ise seçtiği kişinin ablası Kate Sheffield'dı - kendisi Londra balolarının o güne dek gördüğü en baş belası kişiydi. Nüktedan ve entrikacı Kate, bir yandan bu izdivacı engellemek konusundaki kararlılığıyla Anthony'yi deli ederken, diğer yandan çapkın vikontun erotik rüyalarının başmisafiri oluyordu.
Genel inancın aksine Kate, zampara beylerin zamanla ıslah olup iyi birer koca olabileceklerine inanmıyordu ve Anthony Bridgerton da bu zamparaların arasında en ahlaksız olanıydı. Kate kız kardeşini korumaya kesin kararlıydı fakat kendi kalbinin korunmasızlığı yüzünden de endişe içerisindeydi. Ve Anthony'nin dudakları kendi dudaklarına değdiği anda, Kate ona karşı koyamayacağını anlayıp korkuya kapılmıştı


Eğlenceli Aşk dolu bir kitap.Ben beğendimSmile

Bu konuyu yazdır

  Aşkın gözyaşları 2 -Sinan Yağmur.
Yazar: TutkuM - 08-19-2011, Saat: 12:02 AM - Forum: Kitap - Yorum Yok

[url=javascript:ShowImage('0000000334228')]0000000334228_5_1.jpg[/url]

Yazar: Sinan Yağmur.

Arka kapak.En mahrem bir gecenin, en matemli anında akıyordu gözyaşları. Sırların habercileri, hızına yetişemiyordu gözyaşlarının. Çok konuştuk, biraz da susalım. Susalım ve ağlaşalım. Aşkın Gözyaşları sağanağında, yitik cennetimize yol bulalım.
"5 Aralık 1273; Mevlâna gördüğü rüya ile kan ter içinde uyanır.
Şems’in seneler önce kaldığı odaya girer.
Taş duvarlar, tahta sedir, acem kilimi, odada her ne varsa hepsi Şems kokmaktadır.
Bakışları duvarda gezinir.
Senelerdir, hiçbir şeyin asılı olmadığı duvarda, bir levhayı fark eder.
Okur yazıyı, kopar çığlık, atar kendini avluya.
Karla kaplı taş zemine, yüzüstü düşüp bayılmıştır.


Çok güzel bir kitap.Aşkın gözyaşlarını içimde hissettim...

Bu konuyu yazdır

  Aşkın Gözyaşları-Sinan Yağmur
Yazar: TutkuM - 08-18-2011, Saat: 11:58 PM - Forum: Kitap - Yorum Yok

askin-gozyaslari-tebrizli-sems.jpg

Yazar:Sinan Yağmur.
Yedinci ve en tesirli bıçak darbesi ensesine gelir boynu sağa doğru bükülmüştür. Dervişler yere kapanmasını bekleye dursun. Şems Hz. Peygamberin şu hadisini sesi boğuk mırıldanır: “Allah'a kavuşmayı isteyeni Allah da sever” Dervişlerden birisi sırtına tekmeyi vurur. Yüzüstü taş zemine kapanır, dudağı patlamış, dişleri zemine dökülmüştür Siyah feracesi kanlar içinde bordoya dönmüştür. Saçlarından tutarak kafasını kaldıran dervişin niyeti Şemsin başını gövdesinden ayırmaktır. Baş derviş engeller. Bırakın son nefesini versin. Sonra da en yakın bir kuyuya atın. Kıyafetine sarp atın. Avluyu yıkayın. Sabah ile yola çıkarız. Şems hala son nefesini vermemiştir Sille taşının üzerindeki başını hafifçe göğe kaldırır ve: “Allah ne güzel sevgilidir. Rabbim sana aşığım. Ve bu canı sana hediye ediyorum.” Mevlana içeri girer, mendili koklar eli titreyerek açar. İçinden san kağıda yazılmış bir not çıkar: “Yemin ederim ki ölümümün gözlerinin önünde olmasını isterdim. Gör ki aşk için ölmek ne demekmiş.” Mevlana olduğu yere düşüp bayılmıştır.Geceden sonra doğan ve kalplerin çöllerini cennetlere çeviren bir gözyaşı bu. Çoraklaşmış ve çöle dönmüş kalpler; açın sadrınızı! Aşkın gözyaşları, serin serin, sağanak sağanak, üzerimize damlıyor; bakın gökyüzüne, nasılda aşk yağıyor..

Tavsiye ederim..

Bu konuyu yazdır

  Elif-Paulo Coelho
Yazar: TutkuM - 08-18-2011, Saat: 11:54 PM - Forum: Kitap - Yorum Yok

Paulo Coelho’nun Türkiye’den esinlenerek yazdığı yeni romanı ‘Elif’, Portekizceden sonra ilk kez Türkçeye çevrildi. Kitap 15 Mart’ta Saadet Özen çevirisiyle Can Yayınları’ndan çıkacak. Diğer kitaplarından çok daha kişisel bir deneyimi paylaştığı ‘Elif’te yazar, ‘Türkiye’nin ruhu’na güvenerek çıktığı uzun bir yolculuğu anlatıyor. Brezilyalı yazarın bu kitapta yol arkadaşı ve kitabın başkahramanı ise bir Türk kızı, Hilal.
Okuru yıllar öncesine götürerek, J. olarak bahsettiği ustasıyla tanıştıran Coelho’nun ‘Elif’teki macerası, bunalımlı bir dönemle başlıyor. J.’nin ona bunalımlarını alt etmesi için yollara düşmesini öğütlemesi ve bir medyumun ruhundaki düğümleri çözmek için ‘Türkiye’nin ruhu’na muhtaç olduğunu söylemesi üzerine Coelho, ülke ülke gezmeye başlar. Rusya seyahatinde karşısına Türk kızı Hilal çıkar. Yazarın Rusya’ya gelmekteki amacı Sibirya’yı bir uçtan bir uca trenle kat etmektir. Hilal, bu yolculuğa katılır. Nihayet Coelho ve Hilal, aralarındaki bağı bambaşka bir boyutta keşfeder: İkisi başka hayatlarda birlikte olmuşlardır. Birlikte ‘Elif’i görürler. ‘Elif’, her şeyin başladığı, zaman ve mekân kavramlarının olmadığı boyuttur. Zorlu Sibirya yolculuğunda bir yandan da içlerindeki yaralarla yüzleşirler.
Elif’in kahramanı dünyaca meşhur yazar Paulo Coelho, bir süredir bilgelik yolunda gelişmesinin durduğunu hissetmektedir. Belki de yapması gereken tek şey, esrarengiz ustası J.’nin tavsiyesine uyup, “Gönlünün onu çektiği yere” gitmektir… Rastlantılar Coelho’yu Rusya’ya savurur. 9288 kilometrelik tren yoluyla, bu uçsuz bucaksız ülkeyi baştan sona kat etmeye karar verir. Daha ilk durağından itibaren manevi bir arayışa dönüşen bu yolculukta ona üç kişi eşlik eder: Bir Tao ustası, Rus yayıncısı ve en ilginci, yetenekli bir keman virtüözü olan, Türkiyeli sıra dışı bir genç kadın; Hilal… Coelho ve Hilal, çok geçmeden başka hayatlarda, başka boyutlarda kaderlerinin kesişmiş olduğunu anlar. “Hilal’in yeşil gözlerinin kapılarını” aralayan Yazar, her şeyin aynı yerde, aynı anda bulunduğu noktaya, yani Elif’e ulaşacak ve orada, kendi gerçek benliği ile karşılaşacaktır. Bu uzun yolculuğun her bir anında Hilal’le birbirlerine daha da bağlandıklarını fark eden Coelho, aylar önce, Faslı bir medyumun karısına söylediği şu sözleri hatırlar: “Türkiye’nin ruhu kocanıza bağrındaki bütün sevgiyi verecek. Fakat kanını akıtmadan aradığı şeyi ifşa etmeyecek.”
Coelho, son romanı Elif ‘le, bir kez daha hayatı güzelleştiren hazineleri ve mucizeleri kutluyor. Zamanın, mekanın, yaşadığımız başka hayatların dışında bir yerdeki katıksız aşkın peşinde, ruhun upuzun yolunu kat ediyor. Ama bu kez, bizlere çok tanıdık duraklardan geçerek…

01.jpg

Bu konuyu yazdır

  Otizmde Kalıtsal Etki Sanılandan Fazla!
Yazar: MaSaL - 08-18-2011, Saat: 02:29 PM - Forum: Anne ve Bebek - Yorum Yok

Amerika'da ''Pediatrics'' dergisinde yayımlanan ortalama 8 aylık 664 bebeği kapsayan araştırmasmiliv.gif ağabeyi ya da ablası otistik olan erkek çocukların bu sendroma yakalanma riskinin daha önce yapılan araştırmalarda tahmin edilen yüzde 26'dan fazla olduğunu gösterdi.
Ailede birden fazla otistik çocuğun bulunmasının ise riskismiliv.gif yüzde 32'ye çıkardığı belirlendi.
3 yıl süren araştırmadasmiliv.gif ailesinde otizme rastlanan bebeklerden yüzde 80'e yakınının erkek olduğu görüldü.
664 bebekten 132'sindesmiliv.gif yaygın sosyal etkileşim ve iletişim anormallikleriyle şiddetli derecede sınırlı ilgi ve aşırı yineleyici davranış olarak görülen psikolojik sorunları kapsayansmiliv.gif otistik spektrum bozukluğuna (OSB) rastlandı. Bebeklerin 54'üne otizm teşhisi konurkensmiliv.gif 78'inde otizmin hafif bir türü görüldü.
Araştırmaya imza atanlardan Dr. Sally Ozonoffsmiliv.gif bunun otistik küçük kardeşleri kapsayan bugüne kadar yapılan en kapsamlı araştırma olduğunu belirtereksmiliv.gif daha önce riskin bu kadar yüksek olduğunun belirlenmediğini vurguladı.
Bilim adamlarısmiliv.gif araştırma sonuçlarınınsmiliv.gif ''otizmde genetik etkenlerin önemli rol oynadığına ilişkin çok açık bulgulara rastlandığını'' da gösterdiğine dikkati çekti.
Otizmin nedeni henüz kesin olarak bilinmiyor. Sendromun biyolojik ya da genetik kaynaklı olabileceği tahmin ediliyor.
Otizmsmiliv.gif ilk olarak 1943'te Amerikalı bir çocuk psikiyatristi Leo Kanner tarafından tanımlandı. Kanner ''otizm'' isminismiliv.gif Yunanca ''kendi'' anlamına gelen ''autos'' kelimesinden esinlenerek kullandı. Kanners'in bu ismi kullanma nedenismiliv.gif otistik çocukların kendi içlerine kapanık görünmesismiliv.gif diğer insanlara ilgi göstermemeleri ve onlarla ilişki kurmamaları.

AA

Bu konuyu yazdır

  Reaktif Bağlanma Bozukluğu Nedir?
Yazar: MaSaL - 08-18-2011, Saat: 02:28 PM - Forum: Anne ve Bebek - Yorum Yok

Reaktif Bağlanma Bozukluğusmiliv.gif 5 yaşından önce başlayan ve sosyal ilişki düzeyinde hasarla kendini gösteren gelişimsel bir bozukluktur. Reaktif Bağlanma Bozukluğu’nda beynin stresle başetme merkezi ilgili bir problem olduğu düşünülmektedir. Bağlanma bozukluğu olarak da bilinen Reaktif Bağlanma Bozukluğusmiliv.gif Bipolar Bozukluk ya da Dikkat Eksikliği Bozukluğu tanıları ile karıştırılabilmektedir.

adopting.jpg

Reaktif Bağlanma Bozukluğu çocuklarının temel özelliği; yaşamın ilk yıllarında anneyle çocuk arasında gelişen bağlanmayı gerçekleştirememiş olmalarıdır. Bağlanmasmiliv.gif bebeğin ilk zamanlarında annesininsmiliv.gif çocuğun ağlamasınasmiliv.gif onun ihtiyaçlarını karşılayacak yanıtlar vermesiyle oluşur. Bu ihtiyaçlar; doğru beslemesmiliv.gif yatıştırmasmiliv.gif teselli etmesmiliv.gif rahatlatmasmiliv.gif çocuğu tehlike ve diğer tehditlerden koruma ile giderilir. Bu çocuklar bu bağlanmayı gerçekleştiremediklerinden çevrelerine karşı güven oluşturamamaktadırlar. Güven duygusunun gelişmemesine bağlı olarak da duygusal gelişimde problem yaşarlar.
Reaktif Bağlanma Bozukluğu Olan Çocukların Özellikleri
Reaktif Bağlanma Bozukluğu tanısı almış çocuklar yaşamın ilk yıllarındasmiliv.gif konuşmayı bile
öğrenmeden önce dünyanın güvensiz bir yer olduğunu ve çevresindeki yetişkinlerin ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz olduklarını öğrenirler. Duygularının çevresine koruyucu bir kabuk örerler. Bu da onları yetişkinlere bağımlı olmaktan korumaktadır. Ebeveynlere ya da diğer yetişkinlere bağımlı olmaktansasmiliv.gif ördükleri koruyucu kabuk çocuğun dünya ile baş etmesinde tek araçtır. Korunmak için yalnız kendilerine bağımlı olan bu çocuklarsmiliv.gif bu kabuğu kırmaya çalışan herhangi bir kişiyi tehdit olarak görürsmiliv.gif bu tehdidi sadece duygusal yanına değil tüm yaşamına yönelik algılar.
Reaktif Bağlanma Bozukluğunun Sebepleri

  • o Annenin hamilelikte ve sonrasında uyuşturucu madde ve alkol kullanması
  • o Doğum travması
  • o İstenmeyen gebelik
  • o Çocukluğun ilk üç yılında yaşanan fizikselsmiliv.gif duygusalsmiliv.gif cinsel istismar
  • o Fiziksel ve duygusal reddedilme
  • o Anneden erken ayrılık
  • o Huzursuz ve gergin aile ortamı
  • o Sert ve tutarsız ebeveynlik
  • o Yaşamda çok sık yer değişikliği
  • o Aşırı koruyucu anne-babalık
  • o Yetersiz bakım ve çok bakıcı değişikliği
  • o Travmatik deneyimler
  • o Ağrı içeren hastalıkların nedenlerinin teşhis edilememesismiliv.gif ağrının sürekli devam etmesi
  • o Annenin depresyon geçirmesi
  • o Çok genç ya da yetersiz ebeveynlik
Otizm ve Reaktif Bağlanma Bozukluğu Arasındaki Benzerlikler
Bu iki gelişimsel bozukluk arasındaki benzerlikler aşağıda sıralanmıştır:
  • o Anlamlı yüz ifadesinin olmaması
  • o Sözel uyarana tepkisizlik
  • o Fiziksel teması reddetme
  • o İletişimde nitel bozulma
  • o Ekolali (ses taklidi)
  • o Hayali oyun eksikliği
  • o Tekrarlayıcı davranışlar
Reaktif Bağlanma Bozukluğunda Tedavi
Sosyal iletişim alanında sorun olduğu keşfedildikten sonra:
  • o Aile çocuğu nasıl yönlendireceği konusunda eğitilmeli
  • o Ebeveynlik becerileri artırılmalı
  • o Annenin depresyonu varsa tedavi edilmeli
Eğitim sürecinden sonra Reaktif Bağlanma Bozukluğu tanısı konmuş çocuksmiliv.gif otizmden farklı olarak kısa sürede konuşmaya ve taklit etmeye başlar. 3 aylık tedavi programı ilesosyal-iletişim alanında artmasmiliv.gif tekrarlayıcı davranış bozukluklarında düzelmesmiliv.gif dil becerilerinde artma görülebilmektedir.
Çocukluk deneyimlerimizin etkisinden kurtulmak bizim için bile çok zor olmasına rağmen Reaktif Bağlanma Bozukluğu olan bir çocuk tamamen normal bir yaşam standardı yakalayabilir. Olumlu yönde geribildirim alınabilmesi için RAD’lı bir çocuğun yaklaşık 12 yaşından önce bağlanma terapisine başlaması ve iyileşmeyi istemesi gerekmektedir.
Tedavide Uygulanabilecek Eğitsel Yöntemler
Geleneksel ve davranışçı terapiler reaktif bağlanma bozukluğu taşıyan çocukların eğitimlerinde daha az başarı sağlamaktadır. Doğal olarak geliştirilen yöntemler daha etkilidir ve eğitimlerinde yapılandırma bir gerekliliktir.Yaygın olarak kullanılan bağlanma terapileri çocuğun semptom olarak ortaya çıkan davranışlarını değiştirmekten ziyade çocuk ile ailesi arasındaki bağı güçlendirmek üzerine kuruludur. Bağlanma bir kere gerçekleştiğindesmiliv.gif arzu edilen duygularsmiliv.gif davranışlarsmiliv.gif tutumlar ve düşünme şekilleri de kendiliğinden gelişecektir. Terapi süreçleri iki temel prensip üzerine kuruludur:
Reaktif bağlanma bozukluğu çocuklarının hem sevgiye hem de sınıra ihtiyaçları vardır.
Ebeveynler çocuklarına karşı sevgi dolusmiliv.gif naziksmiliv.gif ilgili olurken bir diğer yandan da açık ve uygun limitler koymalıdırlar. Ebeveynler kontrolü ele geçirmek için tehditsmiliv.gif ceza ve korkuya başvurmamalıdır. Bu metotlar tüm çocuklarda karşıt tepkilerin gelişmesine neden olursmiliv.gif uyum davranışından çok isyankar bir tutuma yol açar.
Bireysel terapiler reaktif bağlanma bozukluğu çocuklarının tedavi sürecinde çok etkili değildir. Bu yüzden aile terapisi daha çok tercih edilir. Ebeveynler terapi sürecinde daima hazır olmalıdır. Oyun ya da konuşma terapisindensmiliv.gif çok geçmiş travmalara yönelik konuşmalar daha etkilidir.
Terapinin diğer önemli bir parçası da ebeveynin eğitimidir. Birçok insan kendi ailelerinin ebeveynlik kalıplarını alırsmiliv.gif fakat bu bir reaktif bağlanma bozukluğu çocukları için genellikle uygun görülmez. Çocuklar anne – baba sevgisini reddettikleri için ailelerin özel beceriler geliştirmeleri gereklidir. Terapi sürecinde ebeveynler desmiliv.gif sevgi istemeyen ve ebeveynini reddeden bir çocuğa sevgi vermeyi ve ebeveynlik yapmayı öğrenirler. Aileler ayrıcasmiliv.gif kendi çocuklarının içsel düşünme mekanizmalarını öğrenirler. Çocuklarının nasıl düşündüğünüsmiliv.gif hissettiğini ve davranışlarını anlamaya çalışmalıdırlar. Ebeveyn eğitiminin bir amacı dasmiliv.gif anne babaları çocuğun acısından korumak ve çocuğun davranışlarından yara almadan duygularını kontrol etmeyi öğrenmektir. Bu beceri çocuğun bağlanma geliştirmesi sırasında ebeveynin sevgisini kaybetmeden sürdürmesine yardımcı olur.
Sonuç olaraksmiliv.gif tedavinin amaçları erken kayıpların telafisismiliv.gif güven duygusunun kazanımısmiliv.gifduyguların şekillenmesismiliv.gif içsel kontrolün gelişmesismiliv.gif karşılıklı ilişkilerin kurulmasısmiliv.gif dışsal yapılara ve sosyal kurallara uygun tepkilerin öğrenilmesi ve yanlış düşünce kalıplarının düzeltilmesi ve özsaygının geliştirilmesidir.

Bu konuyu yazdır

  Üstün Zekalı Çocuğu Nasıl Tanırsınız?
Yazar: MaSaL - 08-18-2011, Saat: 02:27 PM - Forum: Anne ve Bebek - Yorum Yok

Her annesmiliv.gif çocuğunu dikkatle inceleyip ondaki farklılıkları yakalamak ister. Bunun temelinde kendi için özel olan çocuğunun herkes için de özel olma arzusu yatar. Ama bu bazı çocukların diğerlerinden özel olmadığı anlamına gelmez. Bazı çocuklar gerçekten diğerlerinden daha farklı olabiliyor. Bazılarını da biz farklı sanıyoruzsmiliv.gif çünkü çocukların neler yapabileceğini bilemiyoruz.
Gerçekten de çok fazla ve değişik uyarıcılarla yetişen çocuklarsmiliv.gif eski dönem çocuklarına nazaran çok daha çabuk gelişiyorlar. Değişik oyuncaklarsmiliv.gif kitaplarsmiliv.gif bilgisayar ve televizyon sayesinde pek çok şeyi önceden görüyorlar. Bu uyarılardan bazılarının olumsuz etkileri yanı sıra çocuklara kazandırdıkları da oluyor şüphesiz.
İki-dört yaşları arasındaki sinyaller
Sizin çocuğunuz da diğerlerinden farklı mı? Farklı ise hangi alanda daha yetenekli? İşte bu sorulara cevap vermenizi sağlayacak birtakım notlar:
- Artistik becerilerini ya da sayılarla arasını takip edin. Olması gerektiğinden daha fazla realist resimler çiziyorsa ya da basit matematik işlemlerini kafasında yapabiliyorsa çocuğunuzda biraz farklılık olduğunu düşünebilirsiniz.
- Konuşma ve yabancı dil konusunda hızlı bir gelişim kaydedebilir. Yeni konuşmaya başlamış olsa bile kelime haznesi çok çabuk genişler. Hatta çok daha fazla kelimeden cümleler kurmaya başlarlar.
- Çok meraklı ise ve sürekli sorular soruyorsa... Gerçi üç yaşsmiliv.gif çocukların bol soru sormaya başladığı bir dönemdir ama özel çocukların soruları asla bitmez.
- Hiperaktif değillerdir ama son derece hareketli çocuklardır. Aradaki fark da şurada: Hiperaktif olan çocuklar çok hareketlidir ama konsantrasyon zorluğu çekerler ve bir şeye çok kısa süre dikkat gösterirler. Ama bu çocuklar çok hareketli olsalar bile uzun süreli dikkat bütünlüğü sağlayabilirler. Hatta çok ilgili oldukları bir konu ile ciddi bir süre ilgili kalırlar.
- Genişsmiliv.gif karışık ama çarpıcı hayal güçleri vardır. Ve bu özellikleri sayesinde çevrelerinde kendileri gibi çocukları bulursmiliv.gif onlarla diğerlerine nazaran daha yakın olurlar.
- Her çocuğun yaşadığı gelişim aşamalarını çok daha hızlı yaşarlar.
- Kitapsmiliv.gif televizyon ya da filmlerden öğrendikleri bilgileri unutmazlarsmiliv.gif aksine her zaman hatırlar ve bu bilgileri kullanırlar. Hatta sizsmiliv.gif çocuğunuzun bu bilgiyi neredensmiliv.gif nasıl edindiğini bilmezsiniz bile...
Kendileri de fark edebilirler
Yaşları ilerledikçe bu özel çocuklardaki farklılıkları anlayabilmek zorlaşır. Üç-dört yaşlarındaki çocuklar arasında yaşıtlarından daha farklı olduklarını idrak edenler bile çıkabilir. Ama bu onların kendilerini dışlanmış ve yalnız hissetmelerine de sebep olur. Bu da onların durumlarından memnun kalmamalarına neden olur. Hatta birtakım hayal kırıklıkları yaşamaya başlarlar. Çünkü yaşlarından ve yaşıtlarından daha ileri gittikleri için daha hızlı düşünürsmiliv.gif kendilerini fiziksel ya da sözel olarak daha düzgün ifade ederler. Dolayısı ile beklediği karşılığı bulamamaları onları üzer.
Son yıllarda çocukların özel olup olmadığını anlamak için pek çok anne ve baba çocuklarını testlere tabi tutmaya başladı.
Doktorlar öncelikle bu testlerin sadece “özel çocuk keşfi” amacıyla yapılmadığını ailelere açıklamaya çalışıyor. Bu testler belli yaşlarda yapılarak ve belli dönemlerde tekrarlanarak çocuğun gelişimi takip edilebiliyor. Daha yetenekli olduğu alanlar tespit edilipsmiliv.gif onları daha iyi değerlendirmesi amaçlanıyor.
Uzmanlar üç yaşından itibaren çocuklara zeka testinin yapılabileceğini söylüyor. Ancak elde edilen sonuçların kesinliği yok. Daha doğru sonuçlar elde etmek için beş yaşın beklenmesi gerektiği belirtiliyor. Uzmanlar çok zeki ya da özel yetenekleri olan çocuklar arasında da öğrenme zorluğu çekenlerin olduğuna dikkat çekiyorlar. Dolayısı ile özel çocuk olmak demek mutlaka her alanda her şeyi çok çabuk kavrayıp yapabilmek anlamına gelmiyor.
Üstün zeka ve yetenek belirtilerinismiliv.gif mükemmel uzun süreli belleksmiliv.gif geniş sözcük dağarcığısmiliv.gif okuduğunu anlama başarısısmiliv.gif matematiksel akıl yürütme başarısısmiliv.gif tartışmalarda gelişmiş sözel beceriler sergilemesmiliv.gif bilgisayar kullanmada becerikliliksmiliv.gif daha güç işlerde daha başarılı olmasmiliv.gif karmaşıklığı çözebilmesmiliv.gif aşırı yaratıcılık ve yüksek hayal gücüsmiliv.gif sonuca iyi ulaşabilmesmiliv.gif keskin gözlemci olmasmiliv.gif çok ilginç fikirlere sahip olmasmiliv.gif aşırı meraklı olmasmiliv.gif çok soru sormasmiliv.gif yüksek düzeyde enerjisi olmasmiliv.gif algılayıcı olmasmiliv.gif mükemmel espri anlayışı; sanatsmiliv.gif bilimsmiliv.gif geometrismiliv.gif mekaniksmiliv.gif teknoloji ya da müzikte başarılı olma olarak özetleyebiliriz. Ve bu çocuklarda bu özelliklerinin hemen hemen hepsi toplu halde görülebilir.
Üstün zekalı çocuğu nasıl tanırsınız?
Fiziksel özellikler
• Fiziksel gelişim ve sağlıkları diğer çocuklardan daha iyidir.
• Çok enerjiktir.
• Aşırı duyarlı sinir sistemine sahip olmalarısmiliv.gif normal yaşıtlarına oranla daha fazla hareketli olmalarına yol açabilir.
• Bebeklik döneminde daha az uyku gereksinimi duyabilir.
Duyu organları çok keskindir.
• Bebeklerde battaniyeleri üzerinden atmasmiliv.gif giyim eşyalarındaki etiketlerden rahatsız olmasmiliv.gif altlarının ıslanmasına ve gürültüye aşırı tepki gösterme şeklinde kendini belli eder.
• İki ayrı fabrikanın ürettiği meyve suyu arasındaki farkı hemen anlar.
• Kuvvetlidirler ve hızlı olgunlaşır.
Sosyal gelişim özellikleri
• Kendilerinden büyük çocuklarla karmaşık oyunlar oynamak ister.
• Karşısındakilerin duygusmiliv.gif düşünce ve isteklerini tahmin etme yeteneğine sahiptir.
• Lider olma özellikleri vardır.
• Espri yetenekleri gelişmiştir.
Kişilik özellikleri
• Bağımsız olma özelliği gösterir.
• Eline yeni bir oyuncak verdiğinizde saatlerce o oyuncakla ilgilenebilir.
• Yüksek amaç ve ideallere sahiptir.
• Yaşamlarındaki olayları denetim altına alabileceklerine inanırsmiliv.gif kaderci değillerdir.
• Aşırı duygusal olabilir.
• Arkadaşlarına yapılan bir haksızlık bile onların gözlerinin dolmasına neden olabilir. Nesli yok olabilecek türlersmiliv.gif enerji kaynaklarının azalmasısmiliv.gif kirliliğin artması gibi sorunlara aşırı duyarlıdır.
• Mükemmelliyetçidir.
• Özgüvenleri yüksektir.
Zihinsel özellikler
• Kolay ezberleyipsmiliv.gif ezberledikleri bilgileri uzun süre hafızasında saklayabilir.
• Kelime hazineleri geniştir.
• Başladıkları görevleri bitirmek için kendilerine daha fazla fırsat verilmesini ister.
• Erken konuşmaya başlar.
• İki kelimeli cümleleri yaşıtları iki yaşında söyleyebilirkensmiliv.gif onlar bir yaşında söyleyebilir.
• Kendi başlarına okumayı öğrenebilir. Ama kas gelişimi aynı hızı gösteremez.
• Hızlı düşünürlersmiliv.gif ama yazarken kasları o hızı takip edemez. Bu nedenle birinci sınıfta en büyük sorunları yazmayı sevmemek olur.
• Sayılara erken ilgi duyarlar. Üç yaşındaki bir çocuksmiliv.gif 'on bin”lerden bahsedebilir.

Bu konuyu yazdır

  Şair Reklam Yazarı Hasan Sancak ın Dokuz Mehmetçik Şehit Şiiri
Yazar: REKLAM YAZARI - 08-18-2011, Saat: 01:37 PM - Forum: Kendi Şiirleriniz - Yorum Yok

DOKUZ MEHMETÇİK ŞEHİT-KALK AYAÄžA TÜRKİYE
VATAN ELDEN GİDİYOR-SOR SORUŞTUR DE NİYE

Yetmedi mi söyleyin-Ankara ne beklersin
Acı ve sıkıntıyı-içimize eklersin

Bomba ve mayınlarla- yok ediliyor Mehmet
Daha neyi beklersin-kahroluyor cemiyet

Ramazandan sonrası-bekleme artık yeter
Uykudan uyanalım-koklattılar mı eter

Piç bir nesil türedi-ABD taşeronu
Niçin ezmiyorsunuz-yok etmezsiniz onu

Dinleme ABD’yi-kara bir leke Irak
Başkaları orada-niçin bizlere ırak

Nerede füzelerin-hani BBG Evi
Biri öyle dediydi-yapamadı görevi

Mahluklar beklemiyor-dininin emrini yap
Onu da yozlaştırdık-ortadan kalktı sevap

Lailahe illallah-Muhammed söylenmezse
Olmaz diyorum olmaz-dikkat edin bu sese

Şer PKK Doğuda -çocukları vuran o
Dozerleri yakarak-planları kuran o

Korucu anneleri-fabrika haneleri
Yok eden de onlardır-dayı ve nineleri

O Ermeni örgütü-zannetmeyin ki bizden
Bir türlü kurtulmadık-acı ile krizden

Her kucağa oturur-derdi esrar ve Dolar
Bunun için kalplere-durmadan keder dolar

Hah hah yapmayın bir kez-uygulanıyor plan
Irak’ın içlerinden-el kolu sallar dalan

Yularını kopartıp-vatanıma gireni
Niçin yok etmezsiniz-yapsananız freni

Geç konuşma faslını-icraat istiyorum
Alçakları yaşatma-gerçekten kötü durum

Vatan yanıyor vatan-öldürtmeyin askeri
Kandil bize çok yakın-davranmazsınız seri

Bu kadar aciz miyiz-ülke oldu harabe
Alçakların sürüsü-oynatıyor körebe

Dağlarımda gezdirtme-anırtma eşekleri
Kaçanlar nerededir-duyamadık haberi

O mayını koyanın-bir taneyi altına
Koyun bir kez patlatın-hemen yapsın altına

Vallahi ben yaparım-zevk duyarak severek
Siz orda konuştukça-yok olur yurtta yürek

İmralı’da Cellat var-onu sallandırsana
Bir kez olun duyun be-sana diyorum sana

Emirleri verdirtme- boynuna ipi geçir
Leşi ülkeme gömme-yurda dolmamalı kir

Bunu da yapamazsan-milyonlar var yapacak
Terör yurttan eksilmez-milletim ayağa kalk

Sürülerin başı var-en büyüğü Irak’ta
Gözlerde yaş kalmadı-su kaynamaz ocakta

Dağları mesken tutan-istedikçe vuruyor
Mehmetçikler öldükçe-kahpeler kuduruyor

Alçakça yapıyorlar-çıkamıyorlar öne
Mübarek Ramazanda-küfrediyorlar dine

Şiddetle ve silahla-saldıranları vurun
Mehmete ulaşmadan -erkekçe hesap sorun

Masallardan usandık-artık dönün gerçeğe
Hainler saldırıyor-zarar verir peteğe

Bağımsız olan devlet- kahpelere soysuza
Öyle bir şamar atar-kopar baş ile aza

Gücünü ortaya koy-vatan yanıyor vatan
Şehit olanlar varken-uyanmalıdır yatan

Yurda göz dikenler var-çıkartın gözlerini
Bu vatan benim desin-ilgilendirsin seni

Pislettirme yurdumu-bedenleri çürütün
Ateşlerin üstünde-bir kez olsun yürütün

Biz naralar atarız-şerefsizler öldürür
Artık görmüyor muyuz-birileri böldürür

Her yerden çıkıyorlar-köy belde ilçe ve il
Ankara çaresizdir-bunun önemini bil

Türkiyem duy sesimi-vakit geldi geçiyor
Hainlerin sürüsü-Mehmetçiği biçiyor

Şair Hasan’ı duyan-var mıdır ki sanalda
Elmalar yere düşer-kalmadı gitti dalda



Dokuz Mehmetçik şehit-kalk ayağa Türkiye
Vatan elden gidiyor-sor soruştur de niye


HASAN SANCAK
ALAÇAMLI HALK ŞAİRİ
REKLÂM YAZARI
(EÄžİTİMCİ-GAZETECİ)

Bu konuyu yazdır

  Bir Gece Sus Sadece... *Candan Ünal...
Yazar: acemhe - 08-17-2011, Saat: 12:43 AM - Forum: Makale - Yorum Yok

[INDENT][INDENT][SIZE="3"]Çok yorulmuş, çok konuşmuş ama hiç karşılığını alamamış bir yüreğin küçük bir dileğiydi sadece, bir gece sessiz bir uykuya dalmak seninle.

Fazla bir şey istemedim. Hiç konuşmadan geçirilen saatler istedim dip dibe. Sadece birbirimizin gözlerine bakarak kaybolmak ve hiç konuşmadan dokunmak…

Sevişirken gözlerine bakmak, karanlıkta bile seni seyretmek ve kelimelerin aklımı karıştıran sesleri olmadan sana akmak istedim.

Çok mu fazla geldi bu sessizlik? Oysa bilsen konuştukça tükettiğini kendini içimde, bir daha hiç dillenmezdin. Sen sözcüklerle ne zaman dans etmeye başlasan, kendini bitirirsin. Anlamları değişir kelimelerin senin sözlüğünde, beyazı bile ustalıkla kirletebilirsin.

O yüzden sessizlik istedim. Bir gece hiç konuşmadan ve sen tüketmeden yüreğimdekileri, yüreğindekileri; sözsüz, sessiz yaşanacak bir gece diledim.

Bırak kendimi kandırayım, bırak bir gece oyalanayım. Sevişmenin o büyülü dünyasına dalıp kalayım. Bir gece de, kapıdan girdiğinde söylediğin yalana inanıp inanamamayı düşünerek kendime zehretmeyeyim. Sen bu gece hiç ses etme ve sus. Yanaş yanıma sessizce, kollarını belime dola, sımsıkı sarıl sadece. Bir yudum alır gibi şaraptan, öp dudaklarımı, sonra birbirimize karışalım.

Ben bir gece seninle hesapsız, kitapsız, kavgasız ve huzurla uyuyayım. Dağılsın kara bulutlar, ilk aşık olduğum günü hatırlayayım. Gülümseme yayılsın dudaklarıma, alnından öpeyim ve uykuya dalayım koynunda.

Sabah uyan, ben uyansam da hiç kalkmayayım yerimden. Sen işine git, ben de bir gece önce yaşadığımız o muhteşem anıları cebime koyayım, hediye gibi boynuma takayım. Üstümü giyip sessizce o kapıdan çıkayım. Bir daha hiç dönmeyeceğimi bilerek yola koyulayım.

Sen bir gece sus ve elini yüreğime koy. Sarıl sımsıkı ve sev beni sevebildiğince ki; aklımda bu resim kalsın, seni hep öyle hatırlayayım!

Candan Ünal[/SIZE]
[/INDENT][/INDENT]

Bu konuyu yazdır

  Tarih: 11-21-2025, 07:08 AM