:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi
Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adınız:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 16,696
» Son Üye: Klassohbet
» Toplam Konular: 98,545
» Toplam Yorumlar: 1,065,525

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 313 kullanıcı aktif
» 0 Kayıtlı
» 308 Ziyaretçi
Applebot, Baidu, Bing, GoogleBot, Yandex

Son Aktiviteler
Allah’a Şirk Koşarak Yaşa...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-21-2025, Saat: 09:37 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 16
Rabbinden Sana Vahyedilen...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-20-2025, Saat: 04:17 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 14
Araf Suresi 157. Ayet. On...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-18-2025, Saat: 12:06 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 24
İnancını Bu Dünyada Sorgu...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-16-2025, Saat: 03:19 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 27
Bizler İnatla, Atalarımız...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-15-2025, Saat: 05:11 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 25
Atatürk'ün Çocukluk Anıla...
Forum: Hayatı ve Anıları
Son Yorum: Serdar102
11-15-2025, Saat: 02:39 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 29
Ali İmran 78 -79. Ayetler...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-14-2025, Saat: 03:50 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 26
Günün Şiiri
Forum: Şiirler
Son Yorum: by-göçmenoğlu
11-14-2025, Saat: 10:13 AM
» Yorumlar: 9
» Okunma: 2,337
Adı Bende Saklı Sevgili.
Forum: Şiirler
Son Yorum: by-göçmenoğlu
11-14-2025, Saat: 09:41 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 31
Enfal Suresi 12. Ayet. ”V...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-12-2025, Saat: 04:03 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 31

 
  Kızamık
Yazar: Hasretiim - 06-16-2011, Saat: 11:53 AM - Forum: Sağlık - Yorumlar (12)

KIZAMIK
Kızamığı tanımlayan eski Arap he­kimler, çiçek hastalığının bir türü olarak değerlendirmişlerdir. Avrupa’ya VII.( yüzyılda Doğu’dan ve Afrika’dan geldiği düşünülür; o dönemden bu yana zaman zaman salgınlara yol açmıştır.Kaynakwh webhatti.com: smiley.gif
İngiliz hekim Thomas Sydenham, Londra’da 1660 ve 1664′te görülen sal­gınları incelemiş; kızamıkla “büyük hastalık” adı verilen çiçek hastalığı ve kızılın farkını ortaya koymuştur

NEDENLERİ
Kızamığın etkeni olan virüs, hastaların burun ve yutak salgılarıyla çıkan dam­lacıklarda bulunur; ağız ya da burun­dan üst solunum yollarına ya da dolay­lı olarak konjunktiva mukozasına girer. Vücuda girdiği yerde üreyerek düşük miktarda bütün vücuda yayılır.
Daha sonra ikinci kez, çok daha uzun süreli ve kitlesel olarak kana yayılır; bu döneme ilişkin ilk belirtiler virüsün bulaşmasından yaklaşık 9-10 gün soma ortaya çıkar. Hastalık bu aşamadan sonra, 14-15′inci güne değin çok bula­şıcıdır. Virüsün vücuda girmesinden yaklaşık 14 gün sonra döküntülerin başlamasıyla virüsün üremesi azalır; 16. günden sonra genellikle kanda vi­rüse rastlanmaz. Yalnız idrarda bulu­nan virüs bu ortamda varlığını günler­ce sürdürür.
Döküntüler kanda hastalığa özgü antikorların belirmesi ve hastanın iyi­leşmeye başlamasıyla aynı dönemde görülür; kızarıklıkların pul pul dökül­meye başlamasıyla bulaşıcılık dönemi bütünüyle sona erer.

BULAŞMA
Kızamık tüm dünyada yaygın olarak rastlanan doküntülü bir hastalıktır. Et­keni, çok küçük ve vücudun dışındaki kimyasal ve fiziksel etkenlere karşı çok az direnci olan bir virüstür. Hastadan sağlıklı kişilere üst solunum yollan yo­luyla ve özellikle konuşurken ve öksu-rürken çıkan tükürük damlacıkları ara­cılığıyla kolayca bulaşır. Bulaşmanın bu kadar kolay oluşu nedeniyle kızamık genellikle ilkbahar ve sonbahar ayların­da küçük salgınlar halinde görülür. Kı­zamık salgınında hastalığa önce çocuk­lar yakalanır; erişkinlerin büyük bir bö­lümü ile üç aylıktan küçük bebekler salgını, hastalığa yakalanmadan atlata­bilir. İlk bakışta tuhaf görünen bu olay kolayca açıklanabilir.
Vücut ilk kez vi­rüsle karşılaştığında hastalığa yakalanır ve virüse özgü antikor üretmeye başlar. Kandaki bu antikorlar virüsle yeniden karşılaştığında, virüsü etkisizleştirir; böylece hastalığa karşı direnç geliştirılmiş olur. Sütçocuklan anne karnındaki yaşamlarında bu antikorları annelerin­den aldıklarından, erişkinlerin büyük bir bölümü de çocukluk çağında hastalı­ğa tutulduklarından salgından etkilen­mezler.
Hastalığın ileri derecede bulaşıcı ol­ması nedeniyle 2-4 yılda bir kızamık salgınları ortaya çıkar. Bir toplulukta salgın görüldüğünde, bağışıklığı olma­yan bütün bireyler hastalanır ve bağışık­lık kazanır; bu nedenle, hastalığa yaka­lanacak yeni bireylerin ortaya çıkması için belli bir süre geçmesi gerekir.

KIZAMIK BELİRTİLERİ
Kızamıkta sıklıkla belirgin olarak birbi­rinden ayrılabilen dört dönem gözlenir: Kuluçka dönemi, döküntü öncesi dö­nem (prodrom dönemi), döküntülü dö­nem ve iyileşme dönemi.
Bulaşma kuluçka döneminde anın­da başlar, virüs 8-12 gün boyunca vü­cutta belirti vermeden ürer. Normal olarak 10. günde döküntü Öncesi dö­nem başlar, ateş hızla yükselir ve ağız­da yanağın içinde, azıdişleri hizasında kırmızı bir alanla çevrili küçük beyaz lekeler belirir; bu lekeler ilk tanımla­yan hekimin adıyla anılır (Koplik lekeleri). 2-3 günden fazla sürmeyen bu donemde çocuk isteksiz, yorgun ve uy­kuludur; iştahı azalmıştır, aksırır, hırıl­tılı, inatçı ve kuru bir öksürüğü vardır; sulanan ve kızaran gözleri güçlü ışık­tan rahatsız olduğundan ışıklı ortamlardan uzak durur. Bu aşamada kızamığa henüz tanı konmamış olsa da son dere­ce bulaşıcıdır ve çocuğun enfeksiyonu aile bireylerine yayma olasılığı yük­sektir.
Ateşin geçici olarak azalmasıyla doküntülü dönem başlar. Döküntüler baş­langıçta düz, sınırlan belirgin pembe renkli küçük lekeler biçimindedir; daha sonra hafifçe kabanr, büyür, sayılan ar­tar ve giderek koyulaşıp kırmızılaşır. Döküntüler çıkarken ateş yeniden yük­selir ve çocuğun genel durumu kötüle-şir. Sürekli yatmak ister ve çok yorgun­dur, gözleri kolayca sulanır, aksırıklar yerini gerçek bir soğuk algınlığına bıra­kır, Öksürük hâlâ hıntılı ve çok rahatsız edicidir, özellikle küçük çocuklarda is­hal görülür. Döküntülerin ortaya çıkma­sından üç ya da dört gün sonra, ateş hızla düşer; kırıklık hali, öksürük ve so­ğuk algınlığı kaybolur, çocuk rahatla­mış görünür. Döküntüler de ilk ortaya çıktığı bölgelerden başlayarak hızla so­lar.
Kızarıklıkların pullanarak dökülme döneminin ardından çocuğun tümüyle iyileştiği söylenebilir. Döküntüler hiç­bir iz bırakmadan hızla kaybolur; özel­likle yüz ve boyun çevresindeki deri pul pul dökülür. Ne var ki, hastalığın bu son evresi her zaman fark edilmez, özellikle hastalığın hafif geçtiği olgu­larda hiç görülmez.

KOMPLİKASYONLAR
[Tüm olguların yaklaşık yüzde 6’smda komplikasyonlar görülür; iki yaşma ka­dar ve erişkinlerde bu oran daha yüksek olabilir. En sık rastlananlar solunum sistemi komplikasyonlandrr; döküntülerin orta­ya çıkmasından önceki dönemde ve dö-küntülü dönemde başlayan ve olguların büyük bir bölümünde kızamık virüsü­nün doğrudan etken olduğu bronş-akciğer iltihapları (bronkopnömoni) ile genellikle bakteri kökenli enfeksiyonla­ra bağlı olarak iyileşme döneminde gö­rülen bronş-akciğer iltihaplan ayırt edil­melidir. İlki özellikle küçük çocuklarda çok ağır geçer ve virüs kökenli oldu­ğundan antibiyotik tedavisiyle tedavi edilmez. Geç dönemde görülen bakteri kökenli bronş-akciğer iltihaplarında, ateş, irinli ve balgamlı öksürük İle solu­num güçlüğü görülür. Bu tablo, antibiyotiklerle tedavi edilebildiğinden pek tehlikeli sayılmaz. smiley.gif
Bir başka solunum sistemi kompli-kasyonu da üç yaşından küçük çocuk­larda görülen ve solunum güçlüğüne neden olan gırtlak iltihabıdır (larenjıt).
Geçmişte çok sık görülen irinli ku­lak iltihabı (otit) antibiyotik tedavisinin uygulanmasından sonra giderek azal­mıştır; virüs kökenli İltihabın yerleştiği ortakulak mukozasında bakterilerin üre-mesiyle oluşur.
Kızamık komplikasyonlarından en tehlikeli olanı son yıllarda daha sık gö­rünen beyin iltihabıdır (ensefalit). Bin olgudan birinde görülen beyin iltihabı sıklıkla 2-9 yaş arasında ortaya çıkar. İyileşme döneminde ateşin yeniden yükselmesiyle başlar, havale nöbetleri ve koma görülür. Ender rastlanan bazı olgularda çok erken dönemde, döküntü­ler ortaya çıkmadan önce de başlayabi­lir. Klinik belirtiler genellikle çok de­ğişken ve ağırdır. Çocuğun 1-2 gün içinde ölmesine yol açan biçimleri de vardır.

TİPİK OLMAYAN BİÇİMLER
Kızamık tipik olmayan biçimlerde de «taya çıkabilir. Bu durum hastalığın gidişinde normal olmayan durumlardan, değişik belirtilerin çok hafif ya da çok şiddetli ortaya çıkmasından kaynakla­nabilir.
Döküntüler, hatalı tanıya neden ola­cak kadar kızamıkçığa benzeyebilir; çevreden yalıtılmış ve soluk lekeler ya da içi sıvı dolu kesecikler biçiminde ve yaygın kanamalarla başlayabilir. Ağır belirtiler daha çok kötü besle­nen ve Önceden geçirdiği hastalıklar ne­deniyle zayıf düşmüş çocuklar ile bu hastalığın önemli bir ölüm nedeni oldu­ğu azgelişmiş ülke bireylerinde gözle­nir.
Döküntü ortaya çıkmadan önce kıza­mık tanısı koymak, hastalığın bulaşıcı olup olmadığı da bilinmiyorsa, çok güçtür. İlk belirtiler (ateş, soğuk al­gınlığı, öksürük vb) kesinlikle hastalı­ğa özgü değildir ve grip gibi üst solu­num yolları enfeksiyonlarında da gö­rülür. Erken dönemde görülen Koplik değişik belirtilerin çok hafif ya da çok şiddetli ortaya çıkmasından kaynakla­nabilir.Döküntüler, hatalı tanıya neden ola­cak kadar kızamıkçığa benzeyebilir; çevreden yalıtılmış ve soluk lekeler ya da içi sıvı dolu kesecikler biçiminde ve yaygın kanamalarla başlayabilir.


Ağır belirtiler daha çok kötü besle­nen ve Önceden geçirdiği hastalıklar ne­deniyle zayıf düşmüş çocuklar ile bu hastalığın önemli bir ölüm nedeni oldu­ğu azgelişmiş ülke bireylerinde gözle­nir. lekeleri tanı açısından büyük önem ta­şır. Kızamığa özgü döküntüler gerek özellikleri, gerek ortaya çıkış biçimi (kulakların arkasından başlayıp yüze ve vücuda yayılması) açısından tanıyı kolaylaştırır. Gene de döküntünün yu­karıda betimlenenden farklı olabilece­ği de unutulmamalıdır; lekeler kimi zaman çok küçük ve soluk, kimi za­man da büyüktür ve içi sıvı dolu kü­çük keseciklerle kaplıdır. Kimi zaman döküntülerin altındaki kılcal damarlar çatlar ve kanamaya benzer bir görü­nüm ortaya çıkarsa da çok önemli de­ğildir. Döküntülerin görünümü hasta­lığın gidişini hiçbir zaman etkilemez. Koplik lekeleri başka hiçbir hastalıkta görülmediğinden, kızamağın erken dönemde, Özellikle bulaşıcılığın en yüksek olduğu dönemde tanınmasını sağlar.

TEDAVİ
Kızamık virüsünü yok eden özel bir ilaç olmadığından belirtileri hafifietmeye yönelik tedavi uygulanır. Kon-junktivit için gözler ılık borik asitle yı­kanır ve gözkapaklan özenle temizle­nir. Soğuk algınlığı sırasında günde birkaç kez burna damar büzücü damla damlatılırsa çocuk daha kolay soluk alıp verebilir. İshal başlasa da özel bir tedavi gerekmez, çocuğa bir iki gün sı­vı besinler verilir. Yalnızca solunum sistemi belirtilerinin ağır olduğu az sa-,yıdaki olguda, antibiyotik tedavisi ge­rekir.
Hasta evinde uygun koşullar sağ­landığında rahatlıkla tedavi edilebilir ve komplikasyonlardan korunur. Bes­lenme ve ortam özellikle önemlidir. Küçük hasta en az on gün yalnız kala­cağından, özellikle nezleli ve döküntülü dönemlerde odasının rahat ve konforlu olması, iyi havalanması, ama hava akımının olmaması, oda sıcaklı­ğının 20°C kadar olması ve odanın aşın aydınlatılmamış olması gerekir. Bu arada hastanın yalıtılmasının da (karantinaya alınmasının) tartışmalı olduğunu belirtmek gerekir. Çünkü hastalığın en bulaşıcı olduğu aşama, henüz tanı konulamayan döküntü ön­cesi dönemdir.
Hastalık sırasında sıvı ya da yarı sı­vı, kolay s’ndirilen, sebze çorbası, sütte ezilmiş bisküvi, taze meyve suyu (özel­likle şekerli limonata ve portakal suyu) gibi besinler verilmelidir. Özellikle iştahın az, ateşin yüksek olduğu döküntülü evrede çocuk yemek için zorlanmpmalıdır.
133-199x300.jpg
KORUNMA
Günümüzde en etkili korunma yöntemi kızamık virüsüne Özgü insan gammaglobülinidir. Salgınlarda ve çocuğun sağlığının başka hastalıklar nedeniyle kötü oldu­ğu dönemlerde korunmaya önem ve­rilmelidir. Gammaglobülin, bulaşma­dan Önce uygulandığında, kızamığı et­kili bir biçimde önler; geç uygulandı­ğında etkisizdir, yalnızca belirtileri hafifletir. Kızamık çocuklarda erişkin­lere göre daha ağır geçtiğinden en iyi önlem gammaglobülin kullanılarak hastalığın hafif geçmesini sağlamak­tır.
İki ya da üç yaşından küçük ço­cuklar dışındaki bireylerde bulaşmayı önlemektense koruyucu önlemlere ağırlık vermek önerilir. Hastalığı ge­çiren çocuğun vücudunda kızamık vi­rüsüne özgü antikorlar üretildiğinden yaşam boyu bağışıklık kazanılır.
Kı­zamık aşısı da korunma sağlayabilir; bu amaçla tavuğun embriyon hücrele­rinden elde edilen ve etkinliği azaltıl­mış bir kızamık virüsü türü kullanılır. Aşı, tek dozda derialtına şırınga edi­lir. Bebeklere dokuz aydan başlayarak kızamık aşısı yapılabilir. Bu durumda yüzde 95 koruma sağlanır. Bir yaşın­da yapılan aşılarda İse, koruma oram yüzde 99′dur. Salgın durumlarında al­tı aylık bebekler de aşılanabilir. Ama aşının sonradan yinelenmesi gerekir. Aşıdan sonra çocuk çok hafif bir en­feksiyon geçirebilir, ve kalıcı bağışıklık kazanır.
KIZAMIK-MEASLES-RUBELA-MORBİLLİ:Kızamık, RNA grubundan “Paramiksovirüs” ailesine ait bir virüsün yol açtığı, aniden gelişen ateş ve deri belirtileriyle seyreden bulaşıcı bir hastalıktır. Kızamık yalnız İnsanlarda görülür. Çok bulaşıcı olan bu hastalık, genellikle çocukluk çağlarında ortaya çıkmaktadır. Günümüzde kızamığa karşı insanların aktif olarak bağışıklık kazanmaları olasıdır. Bu aktif bağışıklık kazanmanın olmadığı yıllarda 2-3 yılda bir kızamık salgınları görülmekteydi. Kızamık genellikle okul çocuklarında ortaya çıkmakla birlikte herhangi bir yaşta da görülebilir. Kızamık hastalığına yakalanmış bir kimse, virüsün vücuda girmesinden 5 gün sonra ve hastalık belirtilerinin görüldüğü İlk 5 gün boyunca hastalığı başkalarına bulaştırabilir. Hastalığın etkeni olan virüs solunum yoluyla vücuda girmektedir. Virüs önce burada çoğalır, daha sonra da kan yoluyla bütün vücuda dağılır. Virüsün vücuda girmesiyle kızamık hastalığının ilk belirtilerinin görülmesine dek kuluçka devresi yaklaşık 12 gündür. Kuluçka devrinden sonra hastalığın belirtileri ortaya çıkmaya başlar. İlk gelişen belirtiler ateş yükselmesi, halsizlik, göz kapaklarında şişme, ışıktan rahatsız olma, göz yaşarması, burun akıntısı ve öksürüktür. Bu ilk belirtiler 1-8 gün sürebilir. Bundan sonra deri ve mukoza belirtileri gelişir. Bu dönemde ilk belirti genellikle ağız içi mukozasında ortaya çıkan ve “Koplik lekeleri” denilen oluşumlardır. Koplik lekeleri, ortası beyaz renkte, çevresi kızarık, en ortasında çok küçük mavimsi bir noktacığın bulunduğu mukoza döküntüleridir. Daha sonra yüzde kızarık deri lekeleri belirir. Bunlardan bazıları kabarıktır. Yüzdeki bu kızarık lekeler daha sonra boyuna, oradan da gövdeye yayılırlar. Bu lekelerin belirmeye başlamasından üç gün sonra lekeler bacaklara ulaşır. Deri belirtileri başladıkları sıraya uyarak üç gün içinde kaybolurlar. Yani ilk kaybolan deri belirtisi yüzde, en son kaybolanlar da bacaklarda bulunanlardır. Bu lekelerin oluşmalarıyla kaybolmaları toplam olarak 6 günlük bir süreyi gerektirir. Hastalık bazı komplikasyonlar a yol açabilir. Bunlar pnömoni, kornea ülserleşmeleri, keratit, körlük, miyokardit, ansefalomiyelit [beyin omurilik iltihapları) biçimindedir. Hamile kadınlarda kızamık geliştiğinde % 20 vakada rahim içindeki çocuk Ölmektedir.Hastalığın özel bir tedavisi yoktur. Hastalığın bulaştığı düşünülen kimselere kilo başına 0,25 nü. “gama globulin” (immün globulin G) ilk beş gün içinde zerk edilirse, kişi kızamığa karşı pasif olarak dirençli kıluıabilir. Pasif bağışıklık kazandırma Özellikle 3 yaşın altındaki çocuklar, hamile kadınlar, bağışıklık sisteminden rahatsızlığı bulunan ve tüberküloz hastaları için çok Önemlidir. Canlı, zayıflatılmış kızamık virüsü aşılarıyla aktif bağışıklık kazandırılabilir. Ancak bu aşılar hamile kadınlara, tüberkülozlulara, lösemi ya da lenfoma hastalarına uygulanmamalıdır. Kızamık aşısı normal koşullarda 1 yaşın altındaki çocuklara uygulanmamalıdır .

SORU-CEVAP
Ateş çok yüksek olabilir mi? Çocuk huzursuzlaşabilir mi?
Özellikle hastalığın başlangıç döneminin ağır geçtiği olgularda ilk belirti 40°C’ye çıkan, hatta daha da yükselen ateştir. Kimi za­man havale nöbetleri de görülebilir ve bronş-akciğer iltihabı geli­şebilir.

images?q=tbn:ANd9GcRHhy28p0gx75hS3-oYeEB...hH5cfl&t=1

Bu konuyu yazdır

  Ameliyat Öncesi Ve Ameliyat Günü - Burun
Yazar: Hasretiim - 06-16-2011, Saat: 11:52 AM - Forum: Sağlık - Yorumlar (2)

Ameliyat öncesi dönem hastanın ameliyat olmaya karar verdikten,ameliyata girene kadar yaşadığı zamandır.


Bana göre ; hastanın bu zaman zarfında yaşadığı olaylar ve hissettikleri çok önemlidir.Hasta bu zaman zarfında doktorunu seçer,onunla ilk görüşmesini yapar,bu dönemde doktoru ile iyi iletişim kurması çok önemlidir.


Bu dönemde doktoru ile sağlıklı,güvene dayalı bir ilişki kuran hastaların ameliyatla ilgili kaygıları da oldukça azalıyor.

Ameliyat öncesi dönemde hastalarıma bazı tavisyelerim oluyor,bunlardan bazıları:

Doktorunuza ne istediğinizi iyi anlatın.
Doktorunuza ne istemediğinizi de iyi anlatın.
Beklentileriniz gerçekçi olsun.
Burun şekli kadar nefes almak da önemlidir.
Ameliyatın nasıl yapılacağını iyice anlayın.
Ameliyatın sınırlarını iyice anlayın.
Komplikasyonları ve nasıl başa çıkıldığını iyice anlayın.
Ameliyat öncesi nelere dikat etmeniz gerektiğini iyice anlayın.
Ameliyat sonrası nelere dikkat etmeniz gerektiğini anlayın.
Ameliyat önce ve sonrasında pozitif olmaya çalışın, aklınıza kötü şeyler getirmeyin (pozitif olan hastalar bu dönemleri çok kolay atlatıyorlar).
Sigara kullanıyorsanız ameliyattan en az 4 hafta öncesinden sigarayı bırakmanız ameliyat konforunuz açsından çok önemlidir.
Ameliyattan önce burun akıntısı, boğazda yanma gibi grip belirtileri veya başka bir hastalık belirtisi farkederseniz lütfen doktorunuza bunu bildiriniz.
Ameliyat sonrası yanınızda 1 kişi refakat etmesi uygun olacaktır, ayrıca ameliyat sonrası araba kullanmayı tavsiye etmediğimizden hastaneden çıkışnızda sizi eve bırakacak kişiyi ayarlamanız yararlı olacaktır.
Ameliyattan en az 6 saat öncesinden itibaren yeme-içme olmamalıdır.Ameliyatınız sabahsa gece 12 den sonra , ameliyat öğleden sonra ise sabah kahvaltıdan sonra hiçbir şey yenilip içilmemelidir.
Ameliyattan 1 hafta öncesinden aspirin türevi ilaçlar kesilmelidir.
Ameliyattan önceki akşam ılık bir duş alarak erken yatınız.Ameliyat öncesi dinlenmiş bir vucüt önemlidir.


AMELİYAT GÜNÜ
Ve en heyecanlı gün. Ameliyat günü geldiğinde lütfen pozitif olmaya çalışınız. Aklınıza kötü şeyler getirmeniz sadece sizi ve sevdiklerinizi gereksiz yere endişelendirecektir. Ameliyathaneye girdiğinizi ve uyandığınızda yepyeni bir görünümünüz olacağını düşünün.

Bayanlar ameliyat günü hastaneye gelirken takı takmamamlı,makyaj yapmamalı,eller ve ayaklarda oje varsa çıkarmalıdırlar.

smiley.gif
Dar ve baştan geçen kıyafetler yerine geniş, önden düğmelenen kıyafetler tercih edilmelidir.


Hastaneye ameliyat saatinden bir kaç saat öncesinden gelmeniz, kan tahlileri, anestezi doktor görüşmesi ve sizin hastane ortamına adapte olmanız açısından iyi olacaktır.

Hastanede doktorunuz adına yatış işlemi yapıdıktan sonra odanıza alınacaksınız. Hemşire kolunuzdan ameliyat öncesi gereken tahliller için kanınızı alacak. Bu işlem çok kısa sürdüğü için canınız çok acımayacaktır. Bir süre sonra sizi uyutacak olan hastaneye bağlı çalışan anestezi uzmanı doktorunuz sizi muayene edecek ve kan tahlillerinizi kontrol ederek genel anestezi alıp alamayacağınıza karar verecektir.

Anestezi muayenesi sonrası hastalarımı odasında ben de şahsen görüyorum, onu motive etmek için onunla konuşuyorum. Ameliyat sonrası dönemde bir çok hastam bana bunun ameliyat öncesi gerginliklerini aldığını belirtmişlerdir.

Ameliyathane hazırlıkları tamamlandıktan sonra hemşire sizden amliyathane kıyafetini giymenizi isteyecek ve size bir ilaç verecektir. Daha sonra ameliyathaneye götürüleceksiniz.

Ameliyathaneler her zaman çok soğuktur…hastalar her zaman böyle düşünürler ,burada soğukluktan kastedilen şey hem oda sıcaklığı hem de genel görünümdür.Ancak biz cerrahlar için ameliyathane belki de hayatta en sevdiğimiz,en mutlu olduğumuz ve en iyi hissettiğimiz yerdir.Benim için de bu durum geçerli buna ek olarak burun ameliyatı yapmak bana ayrı bir mutluluk ve ayrı bir keyif veriyor.

Ameliyathane masasına yattıktan sonra kolunuza serumlar takılacak ve anestezi uzmanı sizi,uyanmanız sırasında yaşayacaklarınız ile ilgili bilgilendirecek.Daha sonra kolunuza takılmış olan serumdan sizi uyutacak olan ilaçları vererek ve sizi uyutacaktır.Bu andan sonra hiç bir şey hatırlamayacak ve hiç bir ağrı-sızı duymayacaksınız..

Siz uyurken, günümüzün gelişmiş anestezi cihazları ile vücudunuzun tüm yaşamsal faaliyetleri izlenerek, her şeye anında müdahale edilebilmektedir.Anestezi ilaçlarıda artık çok güvenlidir ve uyanma sonrasında çok vücuttan çok kolay atılabilmektedir.

Ameliyat öncesi dönemde dikkat etmeniz gereken noktalar ve ameliyat günü yaşayacaklarınız kısaca bunları içeriyor…Umarım bu yazıyı okumak ameliyatla ilgili korku ve gerginliğiniz biraz da olsa azaltmış ve sizi rahatlatmıştır.

Op. Dr. A.Emre İLHAN Kulak-Burun-Boğaz Hastalıkları

Bu konuyu yazdır

  Ameliyat Sonrası Burun Estetiği
Yazar: Hasretiim - 06-16-2011, Saat: 11:50 AM - Forum: Sağlık - Yorumlar (2)

Burun estetiği yaptırmak isteyen birisi için herhalde en korkutucu ve en merak edilen dönem ; ameliyat sonrası dönemdir. Ameliyattan çıkıp odanıza götürülmenizle başlayan bu süreç tüm hayatınız boyunca sürecektir. Ameliyattan sonra insanlar burunlarının yeni şeklini hemen almasını istiyorlar ve bu yeni görünümleri ile aile fertleri ve arkadaşlarının iltifatlarını almak için sabırsızlanıyorlar. Bu durum, yüzünün bir parçasına estetik ameliyat yaptıran biri için bence çok normal çünkü insanlar güzel ve yüzü ile uyumlu bir buruna sahip olmak için bu kadar stres ve zorluklara katlanmanın sonucunu hemen almak istiyorlar. Haklılar, ancak işin aslı biraz daha farklı.

Estetik burun ameliyatı sonrasında göz çevresinde oluşan şişlik 3-4 günde azalarak kaybolur.Burunda da ciltaltı dokularında oluşan ödem sonucunda şişlik oluşur.İşte bu ödemden kaynaklanan burun şişliği daha yavaş dağılır.6.aya kadar giderek azalır ve 6.ay – 12. ay arasında tamamen kaybolur. Bunun anlamı ameliyatta burna verdiğimiz yeni şeklin tam olarak ortaya çıkması için 6 ay – 1 sene geçmesidir.Bu da hastanın ameliyat sonrası dönemde sabırlı olmasını gerektirir.

Ödem önce burun sırtında ve ortasında en son uç kısım ve burnun alınla birleştiği yerde azalır.Ödemi azaltmak için doktorunuz size burun üstüne masaj yapmanızı önerebilir.

Ameliyat sonrasında dikkat edilmesi gereken noktalar

Burnunuzu hekiminiz tarafından size belirtilen zamana kadar temizlemek amacıyla sümkürmeyiniz.Gerekli olduğunda yumuşak bir mendille sürerek temizleyebilirsiniz.

Eğer var ise burun altındaki gazlı bezi değiştirebilirsiniz.

Burnunuzun üzerine konan bantlar ve alçı operasyondan yaklaşık olarak 1 hafta sonra muayenehanede çıkarılacaktır.Alçı ve bantları asla çıkarmayınız ve kuru tutmaya çalışınız. smiley.gif

Uzun süre çiğnemeyi gerektirecek yiyeceklerden kaçınınız.Bunun dışında herhangi bir yemek kısıtlaması yoktur.

Fazla fiziksel aktiviteden kaçının ve her zaman dinlendiğinizden fazla dinlenmeye gayret gösterin.

Dişlerinizi yumuşak bir diş fırçası ile kibarca fırçalayabilirsiniz.Üst dudağınıza çok fazla dokunmamaya gayret ederek burnunuzu hareketsiz tutmaya çalışın.

En az 10 ila 14 gün uzun telefon görüşmeleri ve uzun konuşma gerektirecek aktivitelerden kaçının.

Yüzünüzü yıkayabilir.Ve ılık suyla duş alabilirsiniz.Burnunuzun üzerindeki özel alçı suya dayanıklıdır.

En az 1 hafta aşırı yüz hareketlerinden kaçınınız.

1 Hafta boyunca önden düğmeli kıyafetler giyiniz.Boyundan geçen dar kıyafetler giymeyiniz.

6 hafta boyunca mecbur olmadıkça güneşe aşırı maruz kalmaktan kaçının solaryuma girmeyiniz.Güneş ışığı burnunuz ve yüzünüzde ödeme ve bunun sonucunda şişliklerin artmasına ve daha geç iyileşmeye sebep olur.
1 ay boyunca yüzmeyiniz ve tenis,basketbol gibi burnunuza travma gelebilecek sporlardan en az 3 ay uzak durunuz.

Bantlar ve alçı çıkarıldıktan sonra burun ,göz çevresi ve üst dudakta halen var olan şişlik veya renk değişikliği konusunda endişelenmeyiniz ,genellikle 2- 3 hafta içinde tamamen gerileyecektir.Bazı hastalarda burun çevresindeki şişliklerin tamamen kaybolması için 6 ay gerekmektedir.
Sadece doktorunuz tarafından reçete edilen ilaçları kullanınız..
4 hafta boyunca burnunuzun üzerinde ağırlık ve şekil bozukluğu yapabileceğinden gözlük kullanmayınız.

Operasyondan 2-3 gün sonrasında kontakt lensler kullanılabilir.
Burnunuz üzerindeki bandajlar doktorunuz tarafından çıkarıldıktan sonra burnunuzun üstünü vaselin intensive care lotion ile kibarca temizleyebilirsiniz.

Op. Dr. A.Emre İLHAN Kulak-Burun-Boğaz Hastalıkları

Bu konuyu yazdır

  Kaşla Göz Arası
Yazar: YasSmin - 06-16-2011, Saat: 11:50 AM - Forum: Maxi Geyik - Yorumlar (2)

Kaşla göz arasında halt karıştıran canlıya 'ERKEK'; yakalayınca erkeğin kaşıyla gözünün yerini değiştiren canlıya 'KADIN' denir

Bu konuyu yazdır

  Survivor Adası :D
Yazar: YasSmin - 06-16-2011, Saat: 11:49 AM - Forum: Maxi Geyik - Yorumlar (11)

Taçminin de dip boyası gelmiyor, kaş bıyık uzamıyor, bacak ve koltukaltından bahsetmiyorum bile. Böyle adaya can kurban be.


Confusedmile2: Confusedmile2: Confusedmile2: Confusedmile2: Confusedmile2:

Bu konuyu yazdır

  Yemek Borusu Yangılanması
Yazar: Hasretiim - 06-16-2011, Saat: 11:49 AM - Forum: Sağlık - Yorum Yok

Yemek borusu çeperlerinin iç kısmını örten mukozanın yangılanması. Yemek borusu yangılanması ivegen ya da süreğen bir biçimde olabilir. İvegen yemek borusu yangılanması çeşitli şekillerde kendini gösterir.

Nezle kökenli yemek borusu yangılanmasında mukoza kızarır, şişer, sümüksü madde ile kaplanır. Yemek borusu yangılanmasının bu türünde önemli rahatsızlıklar meydana gelmez. Bu tip bir yangılanma kimyasal, ısısal, mekanik bir takım etkenlerin bölgesel etkisi ile başgösterir. Bazen de tifo, çiçek, kızıl, kızamık gibi bulaşıcı hastalıklar esnasında patlak verir.

İrinli yemek borusu yangılanması kaza ile yutulan sivri cisimler ya da yanlışlıkla veya intihar maksadı ile vücuda alınan asit sülfirik, asit hidroklorik, sud kostik gibi yakıcı maddelerin yemek borusu çeperlerinde açtıkları yaralar sonucu meydana gelir. Mukozanın altında bir irin tabakası toplanır; bu irin yemek borusunu şiddetli bir şekilde sıkıştırır. Ateş yükselmesi görülür. Tedavide sülfamitlerden ve penisilinden yararlanılır.

Ülserli yemek borusu yangılanması yukarıda adı geçen yakıcı maddeler tarafından meydana gelen ağır zehirlenme hallerinde ortaya çıkar. Bazen de ülserleşmeler çok derin olurlar ve yemek borusu çeperi tamamen delinir.smiley.gif

Ülserli peptik yangılanma mide ağzı bölgesinin yukarısında mide ülserine benzer bir ülserin yerleşmesi sonucu oluşur. Nedeni mide ağzı yetmezliği yüzünden mide özünün mideden geri dönüşüdür.

Bu konuyu yazdır

  Bohçan Kadar Değerim Olsun..
Yazar: # Pè®iM§ii # - 06-16-2011, Saat: 11:43 AM - Forum: Aşk (Genel) - Yorum Yok

aynalar ne kadar yalan söyleyebilirse, okadar yalancıyım işte,
ne bir eksik ne bir fazla,
zamanı tutturamadım yine...


martılar ne kadar seviyorsa uçmayı bende okadar seviyorum işte uçurumları,
ne eksik bir adım nede fazla bir yanım,
gözlerinin kıyısındayım yine...

hapse düşmekten bir farkı varmı ki seni sevmenin,
ne senden kaçabiliyorum
nede kalbinin başucunda yerim...

bohçan kadar değerim olsa oda yeterdi aslında,
mevsimim geldiğinde kışlıklar arasından çıkarsan,
sarsan sarmalasan yüreğine giyinsen,
o bile yeterdi bana inan...

güneş ne kadar kavuruyorsa dudakları,
deniz ne kadar hırçınsa kayalara karşı,
rüzgar ne kadar esiyorsa hoyratça kıyılara,
bende seni öyle seviyorum günahlarının bütününü kendim çekermişcesine...

cennet bahçesinden koparılmış olmalı bu gözler,
yoksa bu denli iç yakamazdı bu sözler,
ayrılıklar bu denli yakmasaydı canı
hiç bir insan bırakmak istemezdi bu tatlı hayatı...


Gürkan Akan...

Bu konuyu yazdır

  Yemek Borusu Kasılması
Yazar: Hasretiim - 06-16-2011, Saat: 11:39 AM - Forum: Sağlık - Yorumlar (2)

Yemek borusu çeperi üzerinde bulunan daire şeklindeki kas tellerinin kasılması. Yemek borusu kasılması normal olarak yemek borusu çeperinin daralmasına yol açar. Bunun sonucunda yemek borusu az ya da çok ölçüde daralır. Yemek borusu kasılması, çeşitli yemek borusu çeperi hastalıkları esnasında görülür.

Bu hastalıklardan başlıcaları kanser, ülser ve yemek borusu yangılanmasıdır. Bunun yanısıra kafa içi yaraları da yemek borusu kasılmasını meydana getiren başlıca sebeplerden biridir. Bağırsak kurdu hastalıklarına tutulan küçük çocuklarda da yemek borusu kasılmasına tesadüf edilmektedir.

Bunlardan başka bir de birincil, idyopatik ya da esas yemek borusu kasılması adı verilen bir kasılma vardır. Bu tür bir kasılma hiç bir hastalık haline bağlı değildir. Yemek borusu kasılmasının sebebi ne olursa olsun yemek borusu çeperlerinde meydana gelen spazm şeklindeki kasılma krizleri çoğu kez kısa bir süre devam eder.

Tedavi güzel avrat otu ile kasılmayı giderici etkileri olan ilaçlar yardımı ile sağlanır. Bu ilaçlar sayesinde yemek borusunda bulunan yuvarlak kas tellerinin gevşetilmesi ile kasılma krizi geçiştirilir. Bunun yanı sıra yemek borusu kasılmasına yol açan temel hastalığın (kanser, ülser, bağırsak kurtları, yemek borusu yangılanması) da tedavisi gerekir.

Bu konuyu yazdır

  Kulak çöpü kullanırken dikkat
Yazar: Hasretiim - 06-16-2011, Saat: 11:37 AM - Forum: Sağlık - Yorumlar (2)

zugw0o.jpg

Orta kulak enfeksiyonları, 'barotravma' denilen basınç değişiklikleri, kulağa sokulan yabancı cisimler, kulak zarının delinmesine yol açan başlıca etkenler olarak biliniyor.
Uzmanlara göre, ani veya yavaşça gelişen işitme kayıplarında hekime gitmek gerekiyor. Özellikle burun tıkanıklığı, sinüzit, genizden ileri derecede akıntı, yüz ağrısı şikayetleri bulunanlar, östaki tüpü tıkalı olanların, uçak yolculukları ve su altına dalmaktan uzak durmasını tavsiye eden uzmanlar, "Dış kulak yolu yabancı cisimlerle, kulak çubuklarıyla temizlenmemeli. Silah atışları yapanlar, patlayıcılarla çalışan asker veya maden işçileri kulaklık kullanmalı" uyarısında bulunuyor.

Yırtılmanın çocuk veya yetişkinlikte olması arasında konunun ciddiyeti açısından farklı olmadığını belirten Kulak Burun Boğaz Uzmanı Op. Dr. Adem Cenkçi, her yırtılma olayında ameliyatın şart olmadığını söyledi.

Travma sonucu gelişen ve kulak zarında sadece yırtılmaya neden olan olaylarda kulak zarının genelikle 4-7 günde kendiliğinden kapandığına dikkat çeken Op. Dr. Cenkçi, "Kulak zarında belli bir doku kaybı olduysa onarım yavaşlar. Bir de ani gelişen kulak zarı veya orta kulak enfeksiyonlarına bağlı oluşan kulak zarı deliklikleri, uygun antibiyotik tedavisiyle genellikle 1 haftada kapanır. Ancak yetersiz tedavi veya kulağa su kaçması durumlarda enfeksiyon kronikleşebilir." şeklinde konuştu.

Cenkçi, "En güncel yöntem, kulak zarı deliğinin altına greft denilen dokuların yerleştirilmesi. Greftler ya hastanın kendisinden ya da başkalarından elde edilir. Biz compose otogreft denilen, kıkırdak ve zar içeren yapıları, dış kulak yolunda herhangi bir kesi yapmadan yerleştiriyoruz. Ayrıca koyduğumuz kulak zarının iyi tutulması için orta kulağa hyaluronic asit denilen dolgu maddeleri yerleştiriyoruz. Kulak zarı deliği yeni oluşmuşsa, ilaç tedavisi 4-7 gün sürer. Delik küçülüyorsa takiple 1 ay içinde kendiliğinden kapanabilir. Kapanmıyorsa ve kendi haline bırakılırsa, kulakta enfeksiyon başlar ve işitmeyi gittikçe düşürür. İleride kulak kemiğini eritebilecek derecede ilerlemiş kulak enfeksiyonlarına neden olur." diye konuştu

Bu konuyu yazdır

  Nemli burun iyidir
Yazar: Hasretiim - 06-16-2011, Saat: 11:36 AM - Forum: Sağlık - Yorumlar (1)

i4qtfm.jpg

Soğuk algınlığı ve grip hakkında yanlış bilinenler ve bu rahatsızlıkları yenmek için 77 yol

Uzmanlar kış aylarında bastıran grip ve soğuk algınlığına karşı alınabilecek önlemleri araştırarak “77 Way To Beat Colds And Flu” (Soğuk Algınlığı Ve Gribi Yenmek İçin 77 Yol) isimli kitapta derledi

Soğuk algınlığı ve grip hakkında doğru kabul edilen gerçeklerin birçoğu bilimsel araştırmalarla çürütülüyor. İşte bu hastalıklar hakkındaki yaygın yanlışlar:

Grip ve soğuk algınlığına soğuk havalar neden olur. Soğuk algınlığı ve gribin en etkili olduğu zaman, kasım ayından başlar ve şubatın sonuna kadar sürer. Kışın içerideki havanın etkili olarak değişmediği kalabalık ortamlarda daha uzun süre kalınır. Böyle ortamlar, virüslerle temasa geçmek için oldukça elverişlidir.

Islak saçla dışarı çıkma, cereyanda kalmayın. Hava durumunun soğuk algınlığı ve grip üzerinde çok az bir etkisi var. Bu hastalıkların yayılmasına sebep olan yeterince havalandırılmayan ortamlarda çoğalan virüsler. Aileden birinde virüs varsa diğer fertlerin de hastalanma olasılığı yüzde 40.

Ayakları sıcak tutun. Gribe yakalanmak için virüsle direkt olarak temas kurmak gerekiyor.

Soğuk algınlığı öpüşmeyle bulaşır. Uzmanlara göre hastalığın öpüşmeyle bulaşma olasılığı burun ve solunum yollarıyla bulaşma olasılığından neredeyse 100 kat daha az. Ancak hastanın eli mikrop barındırdığı için öpmekten kaçının.

İyileşmenin yolu tavuk suyuna çorba

YILLARDIR anneler tarafından kullanılan ve etkileri bilimsel olarak kanıtlanan soğuk algınlığı ve grip tedavileri:

Tavuk suyuna çorba: Bilim adamları, bir kase tavuk suyuna çorbada bulunan bir proteinin bu hastalıklara karşı koruma sağladığını ortaya koydu.

Kendinizi sıcak tutun ve dinlenin: Böylece vücut hastalıklara karşı direnç göstermek için daha çok enerjiye sahip olur.

Gargara yapın: Bir yemek kaşığı kurutulmuş ahududu yaprağı, 2 fincan kaynar su, bir çay kaşığı bal alın. Yaprakları sıcak suyun içinde 10 dakika bekletin. Bal ekleyin. Oda sıcaklığına gelene kadar bekletin ve günde 4 kez gargara yapın. Boğaz ve burna iyi gelecektir.

Sıcak içecekler: Susuzluğu önler, tahriş olan boğazı yatıştırır, nefes yollarını açar. Yatmadan önce tüketilen sıcak bir içecek uykuya dalmayı kolaylaştırır.

Buhar banyosu: Bir demlikte su kaynatın. İçine okaliptus, çam, biberiye ya da kekik yağı damlatın. Başınıza bir havlu koyarak 10 dakika buharı soluyun. Günde 2-3 kez deneyebilirsiniz.

C vitamini: Özellikle turunçgillerde bolca bulunan C vitamini soğuk algınlığının devamlılığını yüzde 50’ye kadar düşürmeye yardımcı olur.



Kaloriferin üzerine içi su dolu kaseler koyun

SOÄžUK algınlığı ve grip konusunda nemin önemi çoğunlukla göz ardı edilir.Virüsler burundan içeriye girdiğinde burun duvarlarındaki tüyler ve mukus sıvısına yapışır ve etkisiz hale getirilir. Merkezi ısıtma sistemi kadar havalandırmalar da ortamın nem oranını azaltır ve burun kuruyarak bu özelliğini yitirir. Nemin yüzde 50-60 arasında kalmasına özen gösterin. Nemi korumak için:

Kalorifer gibi ısı kaynaklarının yakınına içi su dolu küçük kaseler yerleştirin. Bu suyu düzenli olarak değiştirmeyi unutmayın.

Oda ve ofisinizde bitki yetiştirin. Bitkiler, yaşamak için neme ihtiyaç duyar ancak karşılığında havaya oksijenin yanında nem de salar. n İçinde ilaç olmayan sadece tuzlu su bulunan bir burun spreyi satın alın. Günde birkaç kez kullanın ya da burnunuzun kurumaya başladığını hissettiğinizde uygulayın. Sprey, burnu nemli tutarak soğuk algınlığı, grip ve toz parçacıklarının burundan atılmasına yardımcı olur.

Burundan nefes almak burnun kurumasına neden olur. Nasıl nefes aldığınızı yakınlarınıza sorarak öğrenin.

Burun deliklerini nemlendirmek için vazelin kullanın. Sabah uyanınca ve akşam yatarken burna bir parça vazelin sürmek burnun dışarıdan gelebilecek soğuk algınlığı ve grip virüslerine karşı daha etkili savaşmasını sağlar.

Bu konuyu yazdır

  Tarih: 11-23-2025, 01:35 AM