:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi
Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adınız:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 16,696
» Son Üye: Klassohbet
» Toplam Konular: 98,545
» Toplam Yorumlar: 1,065,525

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 320 kullanıcı aktif
» 0 Kayıtlı
» 315 Ziyaretçi
Applebot, Baidu, Bing, GoogleBot, Yandex

Son Aktiviteler
Allah’a Şirk Koşarak Yaşa...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-21-2025, Saat: 09:37 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 17
Rabbinden Sana Vahyedilen...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-20-2025, Saat: 04:17 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 15
Araf Suresi 157. Ayet. On...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-18-2025, Saat: 12:06 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 24
İnancını Bu Dünyada Sorgu...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-16-2025, Saat: 03:19 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 27
Bizler İnatla, Atalarımız...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-15-2025, Saat: 05:11 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 25
Atatürk'ün Çocukluk Anıla...
Forum: Hayatı ve Anıları
Son Yorum: Serdar102
11-15-2025, Saat: 02:39 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 29
Ali İmran 78 -79. Ayetler...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-14-2025, Saat: 03:50 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 26
Günün Şiiri
Forum: Şiirler
Son Yorum: by-göçmenoğlu
11-14-2025, Saat: 10:13 AM
» Yorumlar: 9
» Okunma: 2,337
Adı Bende Saklı Sevgili.
Forum: Şiirler
Son Yorum: by-göçmenoğlu
11-14-2025, Saat: 09:41 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 31
Enfal Suresi 12. Ayet. ”V...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-12-2025, Saat: 04:03 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 31

 
  Reaktif Hipoglisemi Nedir?
Yazar: Hasretiim - 06-15-2011, Saat: 06:12 PM - Forum: Sağlık - Yorum Yok

Özellikle karbonhidrat içeren (şeker ve unlu mamuller) zengin bir
yemek yedikten 2-3 saat sonra veya uzun süren bir açlığı takiben kan
şekerinin düşmesi sonucu yaşanan aşırı terleme, çarpıntı, ellerde
titreme, konsantrasyon kaybı, sinirlilik, bulantı, aşırı acıkma hissi
oluşur. Bu yakınmalar karbonhidrat alımından hemen sonra düzeliyorsa, bu
tablo "reaktif hipoglisemi" olarak adlandırılır.

Reaktif Hipoglisemi'nin nedenleri.

Şeker ve insülin metabolizmasında bir düzensizlik olarak özetlenecek
Tip 2 diyabetin erken dönemi, en sık reaktif hipoglisemi nedenidir. Ancak
her zaman sebep bu değildir. Tiroid ve böbreküstü bezleri başta olmak
üzere bazı endokrin organların ürettiği hormonların fazlalığında veya
yetersizliğinde reaktif hipoglisemi bulguları görülebilir. O nedenle
reaktif hipoglisemiden yakınan bir hasta ilkönce bu hastalıklar açısında
ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmeli, diğer endokrin organ
fonksiyonlarında bir düzensizlik yoksa, kişinin tip 2 diyabet adayı
olabileceği düşünülmelidir.

Nasıl gelişir?

Şeker metabolizmasındai düzensizlik, reaktif hipogliseminin en sık
nedenidir. O nedenle bu yazıda yalnızca bu metabolizma düzensizliği
üzerinde durulacaktır. Normalde, gıdalarla aldığımız şeker (ki bunu
yalnızca sofra şekeri olarak algılamamak gerekir, ekmek, makarna, pilav
gibi çok sık aldığımız gıdalarda da şeker vardır) hücre kapısına kadar
taşınır, insulin denilen hormon sayesince hücre içine girer, yanarak
enerjiye dönüşür ve böylece yaşam devam eder. Genetik olarak tip 2 diyabet
gelişimine eğilim mevcut ve egzersiz azlığı, düzensiz beslenme gibi
tamamlayıcı faktörler varsa, şeker hücre içine girmekte zorlanır. Bu
duruma 'İnsulin Direnci' denir. Vücut gelişen insulin direncini
aşabilmek, şekeri hücre içine sokabilmek için, olması gerekenden daha
fazla insulin salgılamaya başlar. Daha fazla salgılanan insulin
sayesinde, yemeklerden veya karbonhidratlı bir gıdanın alımından hemen
sonra şeker düzeyi normal sınırlarda kalır. Bu normal değerlerin
sağlanması ancak fazla miktarda insulinin kana geçmesiyle mümkün
olduğundan, ilerleyen saatlerde kandaki yüksek insulin şekerin düşmesine
neden olacaktır. Kişi bir defada ne kadar fazla karbonhidrat alırsa, o
kadar daha fazla insulin salgılanacaktır.

Nasıl tanı konulabilir?

Daha önce anlatılan yakınmaları olan bir kişide, reaktif hipoglisemiye
neden olabilecek diğer nedenlerin olmadığı anlaşıldıktan sonra 75 gram
glukozla şeker yükleme testi yapmak çoğu kez tanıyı koydurur. Daha önce
5-6 saate kadar uzayabilen yükleme testleri yapılırken, şimdi test
süresini 2 saatle sınırlı tutmak, mutlaka insulin cevaplarını ölçmek
şartıyla eterlidir. Kanda insulin ölçmenin zor olduğu eski zamanlarda,
ilerleyen saatlerde kan şekerinde düşme reaktif hipoglisemi tanısını
koydurmak için gerekli iken, şimdi kandaki insuline çok kolay, çok çabuk
ve ucuz bakabildiğimiz için, bu dönemlerde saptanacak yüksek insulin
düzeyi, ilerleyen saatlerde gelişebilecek olan reaktif hipogliseminin
göstergesi olarak alınabilir. Özetle şeker yükleme testi sırasında alınan
kan örneklerinde insulin değerlerinin çok yüksek, geç saatlerde şeker
değerlerinin düşük oluşu, yakınmaları olan bir kişide reaktif hipoglisemi
tanısı koydurur.

Burada unutulmaması gereken nokta, reaktif hipoglisemin ayrı bir
hastalık olmadığıdır. Reaktif hipoglisemi, yalnızca başka bir hastalığın
bir bulgusudur. Saptandığında yapılması gerek, buna neyin sebep olduğunu
bulmak ve onu tedavi etmeye çalışmaktır.

Tedavide neler yapılabilinir?

Bir kez daha reaktif hipogliseminin yalnızca bir sonuç olduğu
hatırlanırsa, tedavi öncelikle reaktif hipoglisemi nedenini bulmakla
başlar. Nedene yönelik tedavi esastır. Tüm reaktif hipoglisemilerin
yalnızca erken dönem tip 3 diyabetten kaynaklandığını düşünmek, diğer
olası nedenlerin de gözden kaçmasına ve tedavi yanıtsızlığına neden olur.
Glukoz metabolizma bozukluğundan kaynaklanan reaktif hipoglisemilerde
beslenme tedavisi ve egzersiz temel tedavi yöntemleridir. Ancak yanıt
alınamayan vakalarda, insulin miktarlarındaki yüksekliği belgeledikten
sonra hekim kontrolünde ilaç başlanabilir

Gizli Şeker nedir?

>eaktif hipoglisemi, diyabete ilerleyen yolun ilk durağı ise en son
durak olan diyabet ile aradaki basamak 'Gizli Şeker' olarak kabul
edilebilir. Bu dönemde şekere ait, çok su içme-idrara çıkma-ağız kuruması
gib herhangi bir yakınma yoktur. Sorun daha çok kalb damar hastalığı, kan
yağlarında yükseklik ve kilo fazlalığı şeklinde karşımıza çıkar.

Ülkemizde sıklığı nedir?

Ülkemizde 20 yaşının üzerindeki kişilerde gizli şeker sıklığı %
6.7'dir. Yaşam stilindeki farklılıklar nedeniyle her yörede farklılıklar
gösterebilir. En düşük oran daha geleneksel bir yaşam stilinin devam
ettiği Erzurum'da görülürken, İstanbul % 9.2 gibi bir değerle rekoru
elince tutmaktadır.

Nasıl tanı konulur?

Gizli şeker tanısı, ya açlık kan şekerine bakarak (Bozulmuş Açlık
Şekeri) veya şeker yükleme testi (Şekere Toleransta Bozulma) yapılarak
konulur. Normalde açlık kan şekeri 100 mg/dl değerinin altındadır. 2 defa
tekrarlanan ölçümlerle açlık kan şekeri değerinin 126 mg/dl üzerinde
olması durumda başka bir test yapılmaksızın kesin diyabet tanısı konulur.
Ancak açlık kan şekerinin 100-125 mg/dl arasında bulunması ise Bozulmuş
Açlık Şekeri olarak adlandırılır. Bu durumda yapılması gereken tetkik,
şeker yükleme testidir. Şeker yükleme testinde 2. saatte bakılan değer
normalde 140 mg/dl değerinin altında olmalıdır. Bu değer 140-199 mg/dl
arasında bulunursa durum 'Şeker Toleransında Bozulma' (Gizli Şeker olarak
adlandırılan tablo), 200 mg/dl ve üzerine bulursa 'Şeker Hastalığı olarak
kabul edilir.

Şeker yükleme testi yapılırken nelere dikkat edilmeli?

Şeker yükleme testi yapmadan önceki 3 günlük dönem süresince şeker
metabolizmasını etkileyecek doğum kontrol hapları, kortizon, bazı tansiyon
düşürücüler, kortizon gibi ilaçları doktoruna danışarak almamalıdırlar.
Bunun dışında dikkat edilmesi gereken önemli bir konu, herhangi bir
kısıtlayıcı perhiz yapılmamasıdır. Karbonhidrattan daha zengin gıda
alınması gereken bu 3 günlük sürede ekmek, hamurişleri ve tatlılar serbest
olarak yenilir. Bu dönem süresince dikkat edilecek şeylerden biri de eğer
yapılıyorsa bir egzersiz programına ara verilmesi gerekliliğidir. Özetle
daha sedanter ve kötü beslenme şelinde özetlenecek bu 3 günün sonunda,
akşam saat 21.00'de günün son yemeği yendikteN sonra, uyuyana kadar hiçbir
şey yenilmemeli, yalnızca su içilmelidir. Sigara, çay-kahve gibi gıdalar
artık gece alınmazlar. Ertesi sabah hiçbir şey yenilip içilmede mutlak
aç-susuz olarak test başlar, ek bir öneri olmadıkça, şeker yükleme
testinde 2 saat boyunda her yarım saatte bir kan örneği alınır. 2 saat
boyunca kişi gezmemeli, dolaşmamalı, hep oturmalıdır. Belirtilen bu
noktalar dikkat edilmemesi, testin souçlarının yanlış çıkmasına, boşuna
sıkıntı çekilmesine neden olacaktır.

Şeker yükleme testinin zararı var mıdır?

Yanlış bir kanı vardır: 'Benim daha önce şekerim yoktu, şeker yükleme
testinin yapılması bende şekere yol açtı'. Şeker yükleme testinde alınan
şeker miktarı çok önemli boyutlarda değildir. Bu test sadece varolan bir
tablonun ortaya çıkmasını sağlar. Eğer şeker metabolizmasında bir sorun
yoksa, bir tepsi baklava yenilse bile herhangi bir kan şekeri düzensizliği
gelişmeyecektir. Test sırasındaki en fazla yakınmalardan biri
bulantı-kusma şikayetleridir. Verilen glukoz sadace 1 bardakta eritilip
içirilmeye çalışıldığında ortaya çıkan bir yakınmadır. Toplam glukoz 3
bardak suda eritilip, bir miktar limon sıkıldığında böyle bir sorun
gelişmeyecektir.

Gizli şeker önemli midir?

Her şeyden önce, önlem alınmadığında vakaların üçte birinde belirgin
şeker geliştiği için gizli şeker dikkate alınması gereken bir sorundur.
Oranları biraz daha düşük olmakla birlikte, belirgin bir şeker
hastalığında görülen tüm şekere bağlı komplikasyonlar gizli şekeri olan
bireylerde görülebilir. Ancak bizi en çok ilgilendiren sorunlar daha çok
kalb damar hastalıklaıdır. Bu süreç kalb damar hastalıklarının en sık
görünmeye başladığı dönemin başlangıcıdır.

Gizli şeker tedavi edilebilir mi?

Gizli şekerin iki tedavi yöntemi vardır: Yaşam stil değişikliği ve
ilaç tedavisi. Yaşam stil değişikliğinin, yani beslenmenin düzenlenmesi
ve egzersiz başarı oranı çok yüksek bir tedavi şeklidir. Etkin bir
şekilde uygulandığında kişilerin üçte ikisinde gizli şeker tablosu
normale döner. İlaçla tedavide ilacın türüne bağlı olmak üzere, başarı
şansı % 25 - 32 arasında değişir. Yani en iyi, maddi-manevi en ucuz
tedavi, önlemektir. Unutulmaması gereken, gizli şeker tablosu
geriledikten sonra alınan önlemler bırakılırsa, tablonun tekrar ortaya
çıkacağıdır.

Bu konuyu yazdır

  Psikolojisi Bozuk Deve
Yazar: YasSmin - 06-15-2011, Saat: 06:10 PM - Forum: Maxi Geyik - Yorumlar (1)

Deveye naber dedim


''nerem doğru ki.'' dedi. Psikolojisini bozmuşsunuz lan hayvanın Smile))

Bu konuyu yazdır

  En Zor An
Yazar: YasSmin - 06-15-2011, Saat: 06:08 PM - Forum: Güzel Sözler - Yorum Yok

''Hayatın en hüzünlü anı, mevsimine kapıldığın kişinin bahçesinde açabilecek bir çiçek olmadığını anladığın andır."

Bu konuyu yazdır

  Bel spazmının nedenleri ve tedavisi
Yazar: Hasretiim - 06-15-2011, Saat: 04:25 PM - Forum: Sağlık - Yorumlar (1)

Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Akif Güleç, bel ağrısının, bel fıtığının yanı sıra kireçlenme, romatizma, mikrobik hastalıklar, tüberküloz, tümörler, jinekolojik gastroenterolojik ve ürolojik gibi birçok hastalığın da habercisi olabileceğini söyledi. Güleç, toplumun yüzde 80'inin hayatı boyunca en az bir defa şiddetli bel ağrısından şikayet ettiğini belirtti. Tıpta 'Disc hernia' başlığı adı altında incelenen bu rahatsızlığın halk arasında bel fıtığı, siyatik, lumbalji, lumbago, bel kalması, bel spazmı gibi isimlerle bilindiğini ifade eden Güleç, stres, masa başında uzun süre çalışma, hareketsiz yaşam tarzı, ortopedik olmayan yataklarda yatma, dizler bükülmeden yere doğru eğilerek çalışma ya da ağır cisimler kaldırma nedeniyle bel fıtığının ortaya çıkabileceğine dikkati çekti. Güleç, ''Bel ağrısının nedeni çoğunlukla 'bel fıtığı' olmasına karşın birçok hastalığın da bel ağrısına yol açabileceği bilinmelidir. Bel fıtığında hastanın, çok şiddetli ağrı, adım dahi atamama, kas spazmı, ayaklarda uyuşma gibi şikayetleri oluşur'' dedi. Tedavinin esasını kesin yatak istirahatı ve hastanın eğitiminin teşkil ettiğine dikkati çeken Güleç, birtakım ilaçların sıcak uygulaması ve korselerin yararlı olduğunu, nadiren cerrahi tedaviye başvurulduğunu sözlerine ekledi

Bu konuyu yazdır

  Fil hastalığı (elefantiyazis)
Yazar: Hasretiim - 06-15-2011, Saat: 04:23 PM - Forum: Sağlık - Yorumlar (1)

Gerçekte fil hastalığı, tropikal bölgelerde görülen bir asalak hastalığıdır. Ancak, ona benzeyen başka belirtiler de aynı adla anılmaktadır. İnsanı öncelikle adıyla ürküten fil hastalığı (elefantiyazis), tropikal bir hastalıktır. Ama lenf yollarının tıkanmasına bağlı başka şişmelere de aynı ad verilmektedir. Lenf damarları yoluyla büyük miktarlarda su ve artık madde dokulardan uzaklaştırılır. Gerçek fil hastalığına yani asalak kökenli olanına Batı ülkelerinde pek rastlanmaz. Zaman zaman görülen vakalar, lenf sisteminin kanser hücreleriyle tıkanması ya da radyoterapi sonucu hasara uğramasından kaynaklanan durumlardır. smiley.gif


17ny.jpg
25xa.jpg
33xy.jpg

Nedenleri

Tropikal ülkelerde hastalığın nedeni asalak solucanlardır. Bu solucanların çeşitli türleri vardır, ama en sık rastlanılanı Wuchereria Bancrofti'dir. Solucanın insan bedenine giriş yolunu kavramak için yaşam çevriminin bilinmesi gerekir. Solucan, çoğalmak için yumurta bırakır. Bunlar, "larva" denen küçük, gelişmemiş biçimlere dönüşür. Larvalar, sivrisineklerle taşınır ve sineğin soktuğu insanlara geçerler. Daha sonra lenf sistemine yönelirler ve orada gelişip erişkin solucanlar haline gelirler. Erişkinler bir yıl kadar süren bir dönemden sonra kana da karışabilirler. Ancak, asıl hasar yaptıkları yer lenf yollarıdır. Solucanlar genellikle lenf damarlarını tıkayıp iltihaba yol açarlar. Sonuç olarak da, genellikle bacakların alt kesiminde ve üreme organları çevresinde ağrılı şişlikler ortaya çıkar. Hastalığa neden kanser ise, şişliğin nedeni kanser hücrelerinin lenf damarlarını tıkamasıdır. Radyoterapide (kanser tedavi yöntemlerinden biri) ise, damar tıkanıklığından çok, doku hasarı ön plandadır. Ama, sonuç aynıdır smiley.gif



Belirtileri

Hastanın ilk görebileceği belirti, ısırılmadan sonraki üç ay ile iki yıl arasında ortaya çıkan ağrılı şişliklerdir. Şişliğe basınca parmağın bir çukur bırakması tanı için yeterlidir. Üreme organları bölgesi etkilendiğinde ise idrar yapmak zorlaşır. Zamanla, tıkanma sonucu deri kalınlaşır, pütürlü bir hal alır ve renk değişikliği olur. Alttaki doku da kabalaşıp sertleşir, deri fil derisini andırır.


58cd.jpg

Tedavi

Rahatsızlık verici olmakla birlikte, tropikal fil hastalığı, yaşamı tehdit edici bir hastalık değildir. Solucan "dietil - karbamazin" adlı bir ilaçla yok edilebilir. Şişliğin inmesi için de, bacak yükseğe kaldırılır ve lenf sıvısının tıkanıklığı aşması için varis çorapları kullanılır. Sıcak ülkelerde fil hastalığının kökünü kazımanın en etkili yöntemi, larvaları taşıyan sivrisineklerin yayılmasını ve üremesini önlemektir. Tehlikeli bölgelere yapılan gezilerde sivrisineklere karşı cibinlik altında uyumak ve böcek ilacı kullanmak gibi önlemler alınmalıdır.

Bu konuyu yazdır

  Kilo verdiren 31 öneri!
Yazar: Hasretiim - 06-15-2011, Saat: 04:21 PM - Forum: Sağlık - Yorumlar (1)

İşte karbonhidratlı gıdaları azaltarak beslenmeyi hayatınızın bir parçası haline getirecek 31 ipucu.

kilo1.jpg

1. Yemek yerken başka bir şey yapmayın.
Yemek yerken başka şeyler düşünmekten kaynaklanan otomatik yeme alışkanlığınızdan kurtulmak için sofranıza düşüncelilik ve bilinçlilik getirmeye çalışıyorsunuz. Bunu yapmanın en iyi yolu, yeme zamanınızı yemeye ayırmak, gazete okumaya yada televizyon izlemeye değil. Bu ne kadar çok yapabilirseniz o kadar iyi ve ne kadar yediğinizi farkettiğinizde o kadar daha az tüketeceksiniz!smiley.gif


2. Yavaş yiyin ve her lokmanın tadına varın.
“ Büyükannem en iyisini bili.” kategorisinden başka bir ipucu. Yemeğinizi yavaş yavaş ve iyice çiğnemek, çatalınızı her lokmadan sonra tabağınıza bırakmak ve aslında yediğinizin tadını çıkarmak kilo vermekte yardımcınız olabilir. İşte nedeni. Beyin midenizden “Yeter, doydu.” mesajını yeterince yeseniz bile 20 dakikadan önce almıyor. İşte CCK hormununun görevini yerine getirmesi ve “Yeter” sinyalini vermesi bu kadar zaman alıyor. Bu nedenle genellikle hızlı yiyenler beyinleri doydukları sinyalini alıncaya kadar aşırı yerler. Bedeniniizn muhteşem iletişim ağının avantajlarını kullanıp doğal iştah kontrolünü güçlendirerek uzun bir yol alabilirsiniz, ancak ona çalışmak için yeterli zamanı vermek şartıyla. Aynı zamanda, yavaş yemek ve yemeğin tadını çıkarmak, size ilk planda kilo aldıran bilinçsiz ve düşüncesiz yemenin de önüne geçiyor.

3. Yemeğinizin büyük kısmını günün erken saatlerinde yiyin.
Adele Davis her zaman "Kahvaltıyı bir kral, öğle yemeğini bir prens, akşam yemeğini ise bir fakir gibi ye." derdi. Haklıydı. Önemli bir araştırmaya göre kahvaltıda 2000 kalori alan bir kişi (gün boyunca başka hiçbir şey yememek şartıyla) zayıflarken, aynı öğünü akşam yediğinde kilo alıyor. Kan şekerinizi ve insülin seviyenizi kontrol altına almak için yiyeceklerinizi gün boyuna dağıtın, ancak akşam çok yememeye dikkat edin.

4. Her gün kahvaltı edin.
Kahvaltıyı atladığınızda diğer bir çok kötü yan etkinin yanı sıra aynı zamanda insülin salımınız izleyen öğünde olması gerektiğinden daha yüksek olacaktır. Kan şekeriniz düzensizleşir. Atıştırmalara daha fazla ihtiyaç duyarsınızdır. Her halükarda, aç gezip açlığınızı kahveyle bastırıyorsunuz. Siz de sabahları iştahı olmayanlardansanız, bunun nedeni büyük bir ihtimalle bu doğal olmayan yeme alışkanlığına şartlandırmanızdır. İştahınızın geri gelmesi için bir protein karışımı ile işe başlayabilirsiniz. Sabahları aç olmayan kişiler bile bu karışımları özellikle lezzetli ve fazladan çilek, frambuaz, kiraz gibi meyvelerle yada bir kaşık fıstık ezmesi ile yapılmışsa kolaylıkla içebilirler. Sonuç olarak, gerçek bir kahvaltıya geçiş yapmalı ve bu kahvaltının protein ve iyi yağ içerdiğinden emin olmalısınız. Eğer fazladan bir neden isterseniz: En az 7 araştırma fazla kilolu olma ile kahvaltıyı atlama arasında bağlantı olduğunu gösteriyor.

5. Her öğünde protein alın
Her öğün içerisinde protein barındırmalıdır. İdeali aslında her atıştırmada da olması. Protein insülin üzerinde karbonhidratların yaptığından daha az etki yapar, daha tatmin edicidir ve yakılması ve sindirilmesi için daha fazla enerjiye (kaloriye) ihtiyaç vardır. Vücut proteini (ve yağı da) ihtiyacınız olan bir madde olarak tanımlar ve bu nedenle, bağırsakla beyin arasında mesaj gönderen ve artık doyduğunuzu söyleyen iştah-kontrolu mekanizmaları proteinlerle (karbonhidratlarla olduğundan) daha iyi çalışır. Büyük bir Protein-Karbonhidrat oranı kan şekerini dengeler ve insülin salınımını azaltır. Yeni bir araştırmanın iddiasına göre, özellikle protein içinde bulunan aminoasitlerden biri olan lösin, kilo kaybı sırasında yağ kaybına rağmen kas kütlenizin korunmasını sağlar.

6. Kendi yemeğinizi getirin.
Hastalarımın en önemli problemlerinden biri dışarı çıktıklarında yada ofiste tıkılı kaldıklarında yemek düzenlerini nasıl sürdüreceklerini bilmemeleridir. Bunun nedeni büyük bir ihtimalle, tüm dünyamızın çabuk ve kolay ıvır zıvır yiyeceklerle ve satış makinelerine sığmayan tavuk göğüsleri ile çevrili oluşudur. Koşulların kurbanı olmayın. Kendi yaşamınızın kontrolünü elinize alın. Öğle yemeklerinizi yada en azından atıştırmalıklarınızı yanınızda götürmeyi düşünün. Vücut çalıştıranlar bunu yıllardır yapıyorlar. Siz de yapabilirsiniz.

7. Su için.
Şaka yapmıyoruz. Su yağ kaybına etki ede(bili)r. Eğer ketojenik (yüksek yağ laımlı diyet) yapıyorsanız, (Atkins endüksiyon safhası, 1. Protein gücü safhası, etc.), ketonları dışarı atmak ve kaybettiğiniz yağdan harcamak önemlidir. Ketojenik diyette olmasanız bile, kabızlığı önlemek ve böbrek ve karaciğer çalışmasını en üst miktara çıkarmak gereklidir (karaciğerin vücudumuzdaki asıl yağ yakıcı fabrika olduğunu ve doğru çalışmazsa yağ mekanizmasınında çalışmayacağını aklınızdan çıkarmayın.) Günde sekiz bardak minimum miktardır ve bir çok kilolu kişi için yeterli bir miktar değildir.

8. Kahvaltı, öğle ya da akşam için somon balığı....
Bütün ipuçları herkese uygun değil ancak bunu uygulayabilirseniz çok kazançlı olacaksınız. Ne yazık ki, çiftlik somonu - genellikle restoranlarda bulunan – diğer çiftlik hayvanlarının saahip lduğu bütün problemlere sahiptir. Balıklar ağıllarda yetiştirilip tahılla beslenir ve antibiyotik verilir. Tahılla beslenme ve hareket eksikliği nedeniyle deniz somonundaki kadar kaliteli omega 3 yağı bulundurmazlar. Ancak deniz balıklarında her zaman düşük de olsa bir civa riski bulunur. O zaman ne yapmalı? Her halukarda somon yemenin çok büyük faydaları var ve bu yüzden de tavsiye ediyorum. Eğer vahşi Alaska somonu bulursanız çok iyi. Yine de, konserve somonun şaşırtıcı derecede farklı sağlıklı ve lezzetli çeşitleri olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Kuzey pasifik kırmızı somon balığı en iyisidir.

9. “Ekmek” yerine lahana yapraklarını kullanın.
Yeşil salata yapraklarını kullanabilirsiniz ancak kırmızı lahana daha serttir. Büyük sert bir lahana yaprağı ya da yeşil salatanın dış yapraklarını kullanarak -- hazır hindi, gerçek hindi, tavuk hatta hamburger -- istediğiniz herhangi bir çeşit et ile bir sandviç (yada tahılsız bir dürüm) hazırlayabilirsiniz. Tavuğu birkaç avokado dilimi ile ya da dana etini domatesle deneyin. Bu ipucunu “ Kendi yemeğini getir.” ile bağlayabilirsiniz.

10. Bir kahve öğütücüsü edinin ve onu keten tohumları için kullanın.
Bu her zaman ortalıkta dolaşan sağlık önerilerinden biridir ancak şu nedenden düşük karbonhidratlı diyet yapanlar için yararlı olabilir: Keten tohumu (keten tohumu yağının aksine) sadece kolon kanseri gibi hastalıklara karşı koruyucu önemli bir lif kaynağı değil aynı zamanda kilo kaybındada önemli rol oynar.Lif kan şekeri salınımını azaltır ve tokluk hissi sağlar. En azından bir düzine araştırma lifin kilo kaybına etkisini göstermiştir. Ayrıca, keten tohumu iltihap giderici etkisinin yanında kalbi koruyucu etkisi belirlenmiş Omega - 3 ALA (alpha linolenic acid) yağı için önemli bir kaynaktır.İltihap kimyasalları (cytokines) diğer kaynakların dışında yağ hücrelerinde üretilir, bu nedenle şişmansanız daha fazla iltihap problemi yaşama riski taşırsınız. Sonuçta, taze öğütülmüş keten tohumu programınıza fevkalade bir ektir.

11. Sardalya: Konservedeki sağlıklı yiyecek
Sardalyalar hızlı, basit ve ucuz birinci sınıf protein ve omega - 3 yağı kaynağı olarak görmezden gelemezsiniz. Sardalyanın yararlarını ünlü New York’lu beslenme uzmanı Oz Garcia ile verdiğimiz seminerler ve Florida’ya yaptığımız yolculuk sırasında hızlı ve basit bir iyileşme sonucu öğrendim. Çok yorucu bir programımız vardı ve etkinlikler arasında bir şeyler atıştırmak için neredeyse hiç vaktimiz yoktu.Oz ne zaman kan şekerinin düştüğünü yada enerjisinin azaldığını düşünmeye başlasa, hemen durur ve en yakın bakkala yada küçük dükkana girip bir konserve sardalya kapardı! Böylece, bu yiyeceğin ne kadar enerji verici ve doyurucu olduğunu ilk elden öğrendim! Eğer düşük kaloirli proramınız izin veriyorsa, sardalyaları biraz düşük karbonhidratlı, az şekerli Wasa ekmeği gibi krakerlerle yiyin. Eğer bizimkinden farklı olarak daha rahat şartlar altındaysanız, yeşil salata üzerine sardalya mükemmel bir düşük karbonhidratlı öğün olur. En iyileri (eğer bulabilirseniz) sardalya yağı ile paketlenmiş olanlardır. Soya yağı yada pamuk yağı ile konservelenmiş olanları almayın, omega –6 oranları çok yüksektir.


12. Günlük programınıza yoğurt ya da kefir ekleyin.
Mayalı süt ürünleri içinde sağlıklı ve vücudunuz için yararlı bir çok bakteri barındırır ve sindirim sorunları olan bir çok insan tarafından bile iyi tolere edilir. Gerçek yaşayan mayalı tam yoğurt yemelisiniz (altta tonlarca meyve bulunan abur cubur değil.). Daha da iyisi, kefir kullanın. İşte karbonhidrat içeriği: Paketlerin söylediği kadar çok değil. Aslında ½ kap yoğurt, kefir ya da ayran sadece 2 gr. effektif karbonhidrat demektir! Bu nasıl olabilir? Bunun nedeni karbonhidratların hükümet tarafından ölçülmesi. Yiyeceğin içindeki tüm su, protein, yağ ve külü hesapladıktan sonra geriye kalanı karbonhidrat sayıyorlar. Bu durum süt de dahil bütün yiyecekler için geçerlidir ancak mayalı süt ürünleri için değil. GO-Diet ünlüsü Dr. Jack Goldberg’in de işaret ettiği gibi, süt mayalandığında daha sonra tüm süt şekerini (laktoz) yiyecek ve onu laktik aside, yani sütü kesecek ve ürüne özgü tadını verecek olan maddeye, çevirecek olan laktik asit bakterisi ile aşılanır. Yani hükümetin hesapladığı ve içinde bulunduğunu düşündüğü süt şekeri gitmiştir yani mayalanma sürecinde laktik asit bakterisi tarafından dönüştürülmüştür. ½ kap yoğurtta kalan karbonhidratın gerçek miktarı 2 gramdır ve bu Goldenberg’in kendi laboratuvarında ölçülmüştür. Benim tavsiyem tam yağlı bir kefir ya da yoğurt almanız ve her gün tadını çıkarmanızdır.

13. Tahılları yeşillerle değiştirin.
Tahılların dünyadaki herkes için en sağlıklı yiyecek olmayabileceğini söylemek için bir çok neden var. Dr. Joseph Mercola’ya göre, tahıllar çok az C vitamini ve hiç A vitamini içermez ve 2 önemli B vitamini eksikliği tamamiyle aşırı tohum tüketimi ile ilişkilendirilir. Lifler kahvaltılık gevrekler ve ekmek gibi işlenmiş tahıllarda çok cüzi miktarlarda bulunur ve bunun istisnası çok azdır. Her halükarda, sebze ve diğer kaynaklardan da elde edilebilir. Bir çok kişi tahıllarla sorun yaşamazken, eğer kilo probleminiz varsa durum farklıdır. Karbonhidratlarınızı en azından çoğu zaman sebzelerden karşılayın. “Diabet: Korunma ve tedavi” adlı kitabın yazarı Dr. C. Leigh Broadhurst, bir keresinde bana, eğer aşırı kilolu ve diyabetli hastalarının tek bir değişiklik yapmasını istese en çok etki edecek olanın buğday tüketimini kesmeleri olacağını söylemişti. Bunu dikkate alın.

14. Yeşil içecekler için.
Yeşil içecekler arpa, buğday çimi, magma ya da her hangi bir yeşil yiyecek karışımından yapılmış içeceklerin genel ismidir. Bağışıklık sistemi için iyi uyarıcılardır. Yeşil içecekler inanılmaz besleyicidirler ve genellikle şaşırtıcı oranda bitki besin vevitamin içerirler. Çok iyi alkalize edicidirler (ve bu nedenle yüksek et diyetlerini iyi dengelerler.), genellikle organik kaynaklardan üretilirler, kalorileri düşüktür ve genellikle 3-4 gram (düşük-glisemik) karbonhidrattan fazlasını içermezler. Bu miktar en sert endüksiyon safhası diyetlerinden yapmıyorsanız önemsizdir (onlarla bile iyi uygulanabilir. Onları bir çok sağlık yiyeceği ve tam yiyecek dükkanında bulabilirsiniz ve mutlaka programınıza eklemeyi düşünmelisiniz.


15. Badem yiyin – ancak onları bölüştürün.
Kuruyemişler düşük karbonhidratlı yaşam tarzına çok uygundurlar ancak aynı zamanda kilo kaybını da yavaşlatabilirler çünkü fazla yenmesi kolaydır ve kalorice yüksektirler. Eğer keuryemişleri programınızın kilo kaybı safhasında yiyecekseniz, onları uygun porsiyonara bölün. 15 badem bir porsiyondur. Eğer büyük torbalarla satın alıyorsanız, atıştırmak için tüm torbayı beraberinizde almayın, porsiyonlara ayırın, küçük torbalara koyun ve torbanın gerisini bırakın.

16. Eğer tatlı istiyorsanız, çilek ve peynir yada krema isteyin.
GO-Diet’ten Dr. Jack Goldberg bunu tavsiye ediyor ve ekliyor: “Eğer isterseniz, masada kalorisiz tatlandırıcı ile tatlandırabilirsiniz.” Eğer bunu evde krema ile yapıyosanız ve tatlandırıcı ya ihtiyacınız varsa, xylitol deneyin.

17. Protein çubuklarına dikkat edin.
Bunlarla çok dikkatli olmalısınız. Bu yeni yeme alışkanlığına adapte olduğunuz ilk iki haftada kullanımlarını kesinlikle tavsiye etmiyorum. Pazar bu yeni şekerlemelerle – yani abur cuburlarla – doldu ve tahmin edebileceğiniz gibi, çubuklar “en kötüden fena değile” kalitede farklılık gösteriyorlar. En iyileri sadece Designs for Health bulunan Paleobar , Sears laboratuvarlarının Omega – 3 Zone (Her markette bulunan Zone çubuklarıyla karıştırmayın.) ve her yerde bulunan Atkins çubukları.
Bütün protein çubukları aynı şekilde üretilmemiştir ve enerji çubuğu anlamında tamamiyle bir pazarlama tekniğidir. Beslenme anlamında enerji olarak basitçe “kalori” demektir ancak üreticiler bir çucuk yemenizin sizi maraton koşturacağı hissine kapılmanızı isterler. Ancak öyle değil. Aslında, “enerji” çubuklarının çoğu karbonhidratla doldurulmuştur. Neredeyse hepsi hidrojene yağlar (geçiş yağları) içerir. Protein çubukları aslında daha çok protein ve dahaz karbonhidrat içerirler ancak yine de paketleri okumalısınız. Bazıları 330 kalori kadar yüksektir ve pek de atıştırmalık değildirler. Ek olarak, sorbitol ve mannitol gibi tatlandırıcılar içerebilirler, ki bunlar şeker alkolüdür ve eğer karbonhidrat hesabı yapıyorsanız hesaba katılmalıdır. Özellikle mannitol şişkinlik yapabilir. Ve üstelik, sevgili Dr. Atkins (gliserol olarak da bilinen) gliserini hesaba katmaz ve çubuklarında sadece 2 ya da 3 gram karbonhidrat olduğunu söyler. Bu çelişkilidir: Gliserol – kokusuz, renksiz, şeker tatlı bir sıvı—tatlandırıcı olarak sayılır ve karbonhidrat olarak değerlendirilir, ancak Atkins kan şekerini şekerin etkilediği gibi etkilemediğini söyler ve çubuklarındaki net (effektif) karbonhidratların içinde sayılmaması gerektiğini belirtir. Belki, belki de değil. Bir çok düşük karbonhidratlı diyet yapan kişi kilo kaybı hızını yavaşlattığını söyler, diğerleri değil. Her durumda, gerçek yiyecekler kullanın ve bu çubuklardan en azından bu yeni yeme şekline alışıncaya kadar uzak durun.

18. Dışarıda yerken ekmeği geri gönderin.
Garsonun masaya koymasına bile izin vermeyin. Eğer konursa iki şey olabilir: ya yersiniz, ya yemezsiniz. Eğer geri göderirseniz birinci şıkkı eleyebilirsiniz.


19. Benimle beraber tekrar edin: Meyve suyu sağlıklı değildir, hiçbir zaman da olmadı.
Dev yiyecek şirketlerinin en büyük pazarlama zaferlerinden biri Amerika’yı meyve suyunun sağlıklı olduğuna ikna etmek oldu. Bazı aptal şeker yüklü hafif içeceklerin aslında yüzde 10 gerçek meyve suyu içerdiğini gururla söyleyen reklamlar var. Meyve suyu meyve değildir (ve aslında kalori tutkunları için meyveye de en azından başlarda dikkat edilmelidir.) Meyve suyu tamamiyle ve abitçe abur cuburdur. Şekerle yüklenmiştir, içinde gerçek meyvenin lifleri yoktur, yüksek glisemik yükü vardır ve diyet programınıza başka yerde kolaylıkla bulacağınız birkaç değersiz vitamin dışında verebileceği hiçbir şey yoktur

20. Şu “yasal” tatlılardan kaçının.
Bir şeyin düşük karbonhidratlı olması, onun kalorisiz olduğu ve kesinlikle çok miktarda yiyebileceğiniz anlamına gelmez. Düşük yağ diyeti yapanların düştüğü hataya düşmeyin, çok miktarda abur cbur yiyp bunun düşük yağlı olduğunu düşünmüşlerdi. Bir çok düşük karbonhidratlı ve lezzetli tatlı var ve arada sırada yemek güzel olabilir ancak aşırı yemeyi tetikliyorlarsa tatlılardan uzak durun. Eğer düzenli bir şekilde gerçek yiyeceğin yerini almaya başlıyorlarsa bu da hiç iyi değil ( düşük karbonhidratlı çubuklarla aynı problem).

21. Proteince zengin atıştırmalıkları beraberinizde taşıyın.
Makineleri, havaalanı dükkanlarını ve 7/11 ları unutun. Atıştırmalıkları protein (ve yağ) anlamında gerçek yiyecek gibi düşünmeye başlayın, aynı avlanan ve toplayan atalarınızın vahşi oyunu sessizce oynarken ara verip gürültü ile yedikleri gibi. Kuruyemişleri, peyniri (tel peynir (string cheese) iyi bir seçim olabilir.), katı yumurtayı, düzensiz ve plastik torbada bırakılmış tavuğu. Bu karışıma eğer programınız el veriyorsa bir parça meyve de ekleyebilirsiniz. Ancak yapmamanız gereken zayıf olmak ya da kalmak istiyorsanız bir torba cips, kraker ya da çikolata parçalı bisküvi almamak!

22. Şeker atıştırmak? Kavrulmuş bademleri deneyin.
İşte tatlı isteğine karşı temiz bir çözüm: Biraz çiğ bademi tereyağında kavurun, yada pişirip üzerrine erimiş tereyağı ilave edin. İsterseniz biraz deniz tuzu ekleyin. Ancak poriyon kuralını unutmayın.

23. Şu mükemmel iştah bastırıcısını deneyin
1 yemek kaşığı tahini ve organik soyayı karıştırın. Karışımı sap kereviz ve yeşil salata hatta Wasa ekmeği gibi düşük karbonhidratlı atıştırmalıkların üzerine sos olarak kullanın. İştahınızı tatmin edecek ve mineral eksikliklerini azaltacaktır.

24. İştah bastırıcı Amino asit
Xylitol ile tatlandırılmış ve bir ya da iki kaşık yoğun kremada çözülmüş (ya da yarı yarıya) bir yemek kaşığı toz glutamin (bir amino asit) en ağır şeker isteğini bile bastıracaktır.


25. İşte hemen bir sebze hayranı olmanın yolu
En kararlı sebze sevmeyen kişi bile bir tabak kızarmış sebze ile baştan çıkarılabilir. Bir tutam sebze – her türlü biber ve kök sebze: havuç, yabani havuç, pancar ve soğan bu yöntemle uyumludur.- alın, kesin ve bir kızartma tavasına koyup biraz zeytin yağı ekleyin. 30-40 dakika fırında pişirin. Kızartma hiç tatmadığınız bir lezzet ve tatlılık verecek.

26. Makarnayla hasar tespiti yapın.
Hiçbir zaman makarna yemeyi tamamiyle bırakmanıza gerek yok, özellikle de bir kere istediğiniz kilonuza ulaştığınızda. Ancak al dente pişirerek glisemik yükünü önemli ölçüde azaltın. Ne kadar az pişirirseniz, uzun nişasta molekülü zincirleri birbirine o kadar yakın kalır, enzimler tarafından kırılması o kadar zorlaşır, böylece makarnanın kan şekeriniz üzerindeki etkisi azalır. Daha da iyisi, yeni düşük karbonhidratlı yüksek lifl makarnalardan alın ve onu al dente pişirin.

27. Renkli alışveriş
Ortalıkta dolaşan beslenme bilgilerini takip etmek için her zmaan kadın dergilerini okurum. (erkek dergilerini de okurum ancak sadece makaleler için.) Şimdiye kadar okuduğum en iyi önerilerinden biri şuydu: Renkli alışveriş. Eğer bütün antioksidan, proanthocyanidin ve bitki kimyasalları adlarını ezberlemek istemiyorsanız, paranızla en iyi beslenme seçimini yaptığınızdan emin olmanın yolu kasada menünüzde olanlara bir göz atmak. Avrupa açık hava pazarlarının çekilmiş güzel kartpostal resimlerine benziyor mu? İçinden yeşiller, kırmızılar, turuncular hatta maviler fışkırmalı. Bütün bu renkler sebze ve meyvelerde var çünkü bunlar vücudunuzda belirli bir amaca hizmet edecek doğal antioksidanlar. Eğer aldıklarınızın rengi mukavvaya benziyorsa bir yerde yanlış yapıyorsunuz.
smiley.gif
28. Dış koridorlarda alışveriş edin.
Yediğiniz şeker, ilenmiş yiyecek ve gereksiz karbonhidratlardan aldığınız kalorileri sihirli bir şekilde azaltmak ister misiniz? İşte basit bir hile: Süermarketlerin iç kısımdaki koridorlarından uzak durun. Bütün iyi şeyler dışarıdakilerde. Zamanınızı süpermarketin dış kenarında harcayın. (İyi bir çiftin tesadüfle bulması bir sır olarak gözükebilir ancak sonunda kimse bir yabancıya “Bu gevrek kutusunun taze olduğunu nasıl söyleyebilirsin?” diye sormaz.)

29. Yemek kitabı alın.
Eğer bana “Ne yiyebilirim?” diye soran ya da sürekli aynı şeyleri yemekten sıkılan ve şikayet eden her hastam için sadece beş sent alsaydım, şimdi en zengin beslenme uzmanlarından biri olmuştum. Bu kitap için araştırma yaparken sorunun cevabı bana çok açık gelmeye başladı. Acemi çaylaktan (ben) usta aşçıya kadar her tür kabiliyet ve ilgi için yazılmış düzinelerce, ben düzinelerce diyorum, şaşırtıcı yemek kitabı ve tarif var. Düşük karbonhidratlı yeme için ise sadece tavuk ve sebze için olduğundan daha çok bulunuyor.


30. "Tamamen doğal" tamamen iyi demek değildir.
Pazarlamacıların diğer bir başarısı da bizi etiketinde doğal yazan her şeyin bir şey olduğuna ikna etmeleridir. “Tamamen doğal” terimi kontrolsüz, son derece anlamsız bir terimdir. Her hangi biri her hangi bir şey için bu terimi kullanabilir. Bu durum dondurulmuş akşam yemekleri, “enerji” çubukları hatta süermarketinizin et kısmında özensiz kesilmiş tavuklar için geçerli. Normalde yemeyecekleri “ doğal” bir diyetle beslendiklerini, “doğal” antibiyotiklerle beslendiklerini, “doğal” olarak ve kendiliklerinden küçük tavuk parçalarını bölündüklerini ve “tamamen doğal” köpük kutulara konduklarını mı kastediyorsunuz? Doğal terimini unutun. Zehirli mantarlar tamamen doğal, ham petrol de öyle, ancak bunları yemiyoruz. Gerçek yiyecek arayın, mümkünse barkodu olmasın. Geniş bozkırlarda atalarınızla beraber olsaydınız ne toplayacağınızı, avlayacağınızı, yetiştireceğinizi, koparacağınızı, hangi balığı tutacağınızı düşünün. Bu doğal yiyecektir, onu yiyin.

31. Etiketleri okuyun ve gerçek bir şeker detektörü olun.
Üreticilerden kullandıkları malzemelerin miktara oranlı bir şekilde listesini yapmaları istenir, ilk malzeme en büyük oranlı maddeyi gösterir, en sondaki en düşük oranlıyı. Bir çok üretici bu doğru olsa bile en çok kullanılan malzemenin şeker olduğunu söylemeyi sevmez. Bu nedenle etiketlemeyi arklı şeker şekillerinde oranlayarak yaparlar: sükroz, glükoz, mızır şurubu, mızır tatlandırıcısı, dekstroz, früktoz, laktoz, maltodekstrin, ters çevirilmiş şeker, konsantre meyve suyu, sorbitol, xylitol, mannitol, arpa maltı, malt extresi ve en kötüsü yüksek fruktozlu mısır şurubu. Bütün bunların küçük miktarlarda karışımının konulması ile, elinizde tuttuğunuz ürünün temel maddesinin şeker olduğunu belirtme zorunluluğundan yasal olarak kurtulurlar. Eğer yediğinizin içinde kaç çay kaşığı ekstra şeker olduğunu bilmek istiyorsanız, etiketteki şeker miktarını dörde bölün. Bazı gevreklerin her porsiyonunda ne kadar şeker olduğunu öğrendiğinizde çok şaşıracaksınız, ve bu porsiyonların ne kadar küçük olduklarını gördüğünüzde de.

Bu konuyu yazdır

  Ben seni elbette özleyeceğim
Yazar: ZencefiL - 06-15-2011, Saat: 03:59 PM - Forum: Aşk (Genel) - Yorumlar (2)

sesnizsevdim.jpg

[SIZE="5"][COLOR="Red"]

Ben seni elbette hatırlayacağım.
Kırılan bütün hayallerimde sen aklıma geleceksin,
Umutlarımda da…
Gün doğumları seni aklıma getirecek,
Yanaklarımı öperek uyandırmanı hatırlayacağım.
Ağlayacağım belki ve gözyaşlarım bile gözlerimi terkedecek.

Ben seni elbette hatırlayacağım.
Yeni tanıştığım birinin adı seninki olacak,
Ya da saçları seninki gibi,
Ya da göz rengi,
Konuşma şekli belki,
Bir şekilde anımsatacak bir şey mutlaka seni.
Haberin olmadan birkaç defa daha,
Öldüreceksin beni…

Ben seni elbette hatırlayacağım.
Duvardan kaldırdığım resminin açık renkli izi kalacak.
Bende unuttuğun bir eşyayla bulaşacağım ummadığım bir anda,
Bir saç tokası belki, bir ruj ya da…
Ekikliğini farkettirecek bir parçanı bırakacaksın geride,
Yastığımın altına saklanmış tek bir tel saçını mesela…

Ve ben seni özleyeceğim mutlaka.
Hiçbir el senin gibi dokunamayacak asla tenime,
Başım hiçbir omuza yakışmayacak bir daha.
Elimdeki elin bilmediğim bir ‘el’ olduğunu hissedeceğim sevgilim olsa bile.
Ve sende başka bir el tutuyor musun diye geçireceğim içimden.
Sen unutacağını mı sanıyorsun sonundaa, çınlamayacak mı kulakların?
İçtiğim sigaraya bile sürekli senden bahsederken…
[/COLOR][/SIZE]
E. K.

Bu konuyu yazdır

  Fener'den Diarra'ya servet
Yazar: MaSaL - 06-15-2011, Saat: 01:27 PM - Forum: Spor - Yorum Yok

Fener'den Diarra'ya servet
Fenerbahçe, Lassana Diarra için müthiş bir rakamı gözden çıkardı.


15.06.2011 10:20


diarra_4.jpg
Orta sahaya dünya çapında bir yıldız arayan Fenerbahçe, listesindeki isimlerden biri olan Lassana Diarra için müthiş bir rakamı gözden çıkardı. Bir yönetici, Real Madrid'in satış listesine koyduğu Fransız yıldız için 20 milyon euro ödemeye hazır olduklarını söyledi. Fenerbahçeli bu yönetici, "Bazı futbolcular karşınıza çıkar, o zaman vereceğiniz paranın çok fazla önemi yoktur. Diarra listemizde. Yaşı, kariyeri, gücü ve olası katkısı ortada. Diarra gibi oyuncuya 20 milyon euro verilir" ifadesini kullandı.
Orta sahasını dünya çapında bir isimle takviye etmeye kararlı olan Fenerbahçe, dört koldan saldırıyor! Sarı-lacivertli yöneticiler, İngiltere, Fransa, İtalya ve İspanya'da gizli gizli pazarlıklar yapıyorlar. Listedeki isimlerden biri de Real Madrid'li Lassana Diarra. 26 yaşındaki Fransız oyuncunun Real'den ayrılması gündemde. Teknik direktör Jose Mourinho, 'Lass' için henüz kararını vermedi ama gönderilmesi daha muhtemel gibi görünüyor. Ancak 26 yaşındaki yıldızın fiyatı el yakıyor! Real Madrid'in 20 milyon euro'luk değer biçtiği Diarra, gözden çıkarılması halinde Premier Lig'i tercih edeceğini gizlemiyor. Chelsea, Arsenal ve Portsmouth formaları giyen Lass'ın adı ManU, Liverpool ve Tottenham'la anılıyor

Bu konuyu yazdır

  Kaka Amerika Kupası'nda yok
Yazar: MaSaL - 06-15-2011, Saat: 01:25 PM - Forum: Spor - Yorum Yok

Kaka Amerika Kupası'nda yok
Mano Menezes, Real Madrid'in yıldız oyuncusu Kaka'nın kendisini aradığını söyledi.


15.06.2011 10:00


real_madrid_kakayi_satiyor.jpg
Brezilya Milli Futbol Takımı'nın Teknik Direktörü Mano Menezes, Real Madrid'in yıldız oyuncusu Kaka'nın kendisini aradığını ve Amerika Kupası kadrosunda yer almak istemediği bilgisini ilettiğini söyledi.
Menezes, Kaka'nın, ameliyatlı dizini güçlendirmek istemesini gerekçe göstererek milli takımdan affını istediğini belirtti.
SporTV adlı kanala açıklamalarda bulunan Menezes, Real Madrid'in savunma oyuncusu Marcelo'nun da milli takım kadrosuna dahil edilmeyeceği ima etti

Bu konuyu yazdır

  Trabzonspor'a Kanoute önerisi
Yazar: MaSaL - 06-15-2011, Saat: 01:24 PM - Forum: Spor - Yorum Yok

Trabzonspor'a Kanoute önerisi
Sevilla'nın Romaric ile birlikte Kanoute'yi de Trabzonspor'a vermeye hazır olduğu iddia edildi.


15.06.2011 10:34


kanoute.jpg
İspanyol Marca gazetesi, Ramoric transferinde büyük yol alan İspanyol kulübünün, Karadeniz ekibine Malili golcüyü de teklif ettiği ve transferinde kolaylık sağlayacağını söylediğini yazdı.
1,5 MİLYON EURO

Gazete, Kanoute için Sevilla'nın 1.5 milyon euro bonservis bedeli belirlediğini de ekleyerek, bu rakamın Trabzonspor tarafından da olumlu bulunduğunu ileri sürdü. Bu transferi, ülkesinde tatilde bulunan Kanoute'nin vereceği cevaba endeksleyen Sevilla, golcüden olumlu görüş alması halinde bu transfer gerçekleşebilecek. Kanoute için özellikle Arap ülkelerinden transfer teklifleri gelmesine rağmen tecrübeli futbolcu bu teklifleri reddederek en az bir yıl daha Avrupa'da futbol oynamak istediğini belirtmişti. Kanoute'nin Sevilla ile halen bir yıllık sözleşmesi bulunuyor. [url=http://www.masalca.net/][/url]

Bu konuyu yazdır

  Tarih: 11-23-2025, 06:53 AM