:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi
Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adınız:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 16,696
» Son Üye: Klassohbet
» Toplam Konular: 98,545
» Toplam Yorumlar: 1,065,525

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 297 kullanıcı aktif
» 0 Kayıtlı
» 293 Ziyaretçi
Baidu, Bing, GoogleBot, Yandex

Son Aktiviteler
Allah’a Şirk Koşarak Yaşa...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-21-2025, Saat: 09:37 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 16
Rabbinden Sana Vahyedilen...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-20-2025, Saat: 04:17 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 15
Araf Suresi 157. Ayet. On...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-18-2025, Saat: 12:06 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 24
İnancını Bu Dünyada Sorgu...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-16-2025, Saat: 03:19 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 27
Bizler İnatla, Atalarımız...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-15-2025, Saat: 05:11 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 25
Atatürk'ün Çocukluk Anıla...
Forum: Hayatı ve Anıları
Son Yorum: Serdar102
11-15-2025, Saat: 02:39 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 29
Ali İmran 78 -79. Ayetler...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-14-2025, Saat: 03:50 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 26
Günün Şiiri
Forum: Şiirler
Son Yorum: by-göçmenoğlu
11-14-2025, Saat: 10:13 AM
» Yorumlar: 9
» Okunma: 2,337
Adı Bende Saklı Sevgili.
Forum: Şiirler
Son Yorum: by-göçmenoğlu
11-14-2025, Saat: 09:41 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 31
Enfal Suresi 12. Ayet. ”V...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-12-2025, Saat: 04:03 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 31

 
  Ateşi varsa kola içirmeyin!
Yazar: MaSaL - 06-15-2011, Saat: 07:08 PM - Forum: Anne ve Bebek - Yorumlar (1)

Kafein içeren kola ve çay gibi içeceklersmiliv.gif idrar söktürücü etkilerinden dolayı su kaybına sebep oluyor. Çocuğun ateşi varsa bunları içirmeyin.
Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Kliniği Şef Yardımcısı Dr. Ülkü Tıraşsmiliv.gif aileleresmiliv.gif "Ateşli çocuğa kola ve çay içirmeyin" uyarısında bulundu. Bebeklik ve çocukluk çağında anne ve babaları en çok endişelendiren durumların başında "ateş" geliyor.

En çok 3 yaşın altında görülüyor
Aileler kendilerinde telaş uyandıran bu durumla sık sık karşı karşıya kalıyor. Enfeksiyon hastalıkları en sık olarak bağışıklık sistemi olgunlaşmasını henüz tamamlamamış olan 3 yaşın altındaki bebek ve çocuklarda görülüyor.

Bu açıdan anne ve babaların ateşin nasıl oluştuğusmiliv.gif nasıl ölçülüp değerlendirildiğismiliv.gif ateşe neden olan ciddi bakteri enfeksiyonlarının belirti ve bulgularının neler olduğusmiliv.gif ne zaman ve nasıl tedavi edilmesi gerektiği konularında bilgi sahibi olması önem taşıyor. Dr. Ülkü Tıraşsmiliv.gif ateşinsmiliv.gif vücudun farklı virüssmiliv.gif bakteri ve diğer mikroorganizmalarla savaşın nedeni ile ortaya çıktığını belirtti.

Ateş ölçümünde el yerine termometre kullanın
"Ateşin en sık görülen sebebi enfeksiyonlar olupsmiliv.gif çocuklar hayatlarının ilk beş-altı yılında çok sık viral enfeksiyona bağlı ateşli hastalık geçirebilir" diyen Tıraşsmiliv.gif ateşten şüphelenildiğindesmiliv.gif çocuğun vücut ısısının mutlaka ölçülmesi gerektiğini işaret etti.
Traşsmiliv.gif çocuğun alnına dokunularak hissedilen vücut ısısının güvenilir olmadığını ifade edereksmiliv.gif bu konuda termometre kullanımını önerdi.

İnsanlar için ortalama normal vücut ısısının 37 derece olduğunu bildiren Tıraşsmiliv.gif "Eğer çocuğunuzun vücut ısısı makattan 38 derece üzerindesmiliv.gif kulaktan 37.8 derecesmiliv.gif koltukaltından 37.2 derece üzerinde isesmiliv.gif ateşli kabul edilebilir" diyerek aileleri uyarıyor.

Doğru bilinen yanlışlar
Tedavi konusunda aileler tarafında çok fazla doğru bilenen yanlış uygulama yapıldığını bildiren Tıraşsmiliv.gif anne ve babaları dikkat etmesi gereken noktaları şöyle sıraladı:

-3 ay ve altındaki tüm bebeklerin mutlaka tıbbi değerlendirilmesi gereklidirsmiliv.gif

-Susuzluğu engellemek içinsmiliv.gif vücut sıvısını eksik bırakmamak gerekirsmiliv.gif

-Yüksek ateşsmiliv.gif özellikle küçük çocuklarda hızlı su kaybına sebep olarak dehidratasyon yaratabilir. Susmiliv.gif çorbasmiliv.gif meyve suları verilebilecek iyi seçeneklerdir. Kafein içeren kola ve çay gibi içeceklersmiliv.gif idrar söktürücü etkisinden dolayı su kaybına sebep olacağındansmiliv.gif içirilmesi engellenmelidirsmiliv.gif

-Yemek istemeyen çocuklar beslenmek için zorlanmamalıdır. Çocuğunuz ne yemek istiyorsa kabul edilebilir miktarlarda izin verilmelidirsmiliv.gif
-Okula giden çocuklar ateş 24 saat yükselmeyinceye dek evde istirahat etmelidirsmiliv.gif

-Alınsmiliv.gif şakaklarsmiliv.gif koltukaltısmiliv.gif kasıklar ve bacak arkalarına ıslak ve ılık kompres uygulanmasısmiliv.gif ateşi düşürmede oldukça etkili bir yöntemdir. Soğuk su ve alkolsmiliv.gif ateşte daha fazla yükselmeye sebep olabilecek titreme yaratacağındansmiliv.gif kullanılmamalıdır. Uygulanan kompresler sık sık değiştirilmelidir.

-Aşırı kıyafet giydirmesmiliv.gif ateşin daha fazla yükselmesine neden olabileceğindensmiliv.gif çocukları çok az giydirmelismiliv.gif uyuturken giysiler daha da azaltılmalıdırsmiliv.gif

-38smiliv.gif9 dereceden daha düşük vücut ısısına sahip ateşli çocukların çoğundasmiliv.gif eğer çocuğun genel durumu iyi isesmiliv.gif ilaç ihtiyacı olmayabilir. 38smiliv.gif9 derece üzerinde ateşli isesmiliv.gif asetaminofen veya ibuprofen içeren ateş düşürücülersmiliv.gif çocuğunuzun yaşı ve kilosuna göre verilebilir. Çocuğunuzun yaş ve kilosuna göre önerilen dozu bilmiyorsanız doktorunuza danışmalısınız.

-12 yaş ve altındaki çocuklarda aspirininsmiliv.gif ateş düşürücü olarak önerilmiyor.

Bu konuyu yazdır

  Anne ve babalara uyarılar
Yazar: MaSaL - 06-15-2011, Saat: 07:06 PM - Forum: Anne ve Bebek - Yorumlar (1)

Çocuğunuzu sürekli ikaz ettiğiniz halde bu uyarıları görmezden mi geliyor? Acaba yanlış nerede?
Anne-baba olarak sık sık ağzınızdan “yapma” kelimesi çıkıyor mu? “Şunu yapma” demenin çocuğa yol gösterici olacağını düşünüyor olabilirsinizsmiliv.gif ancak uzmanlar çocukların “yapma” kelimesini çoğunlukla göz ardı ettiklerini ya da duymazdan geldiklerini söylüyor.

İşte çocuğa neden “yapma” dememeniz gerektiği ve asıl sizin yapmamanız gereken diğer dört şey:

“Yapma” demeyin

Anne-babalar çoğunlukla yapılmasını istedikleri şey yerine yapılmamasını istedikleri şeyleri belirtme eğilimindedirler. Oysa “yapma” kelimesi çoğunlukla o şeyi çocuğun aklına düşürmeye yarar. Örneğin 8 yaşında bir çocuğa “dolaba girme” dediğiniz zaman odadan çıktığınız anda yapacağı ilk şey dolaba girmek olacaktır. Onun yerine “bunu yapmanı istiyorum”smiliv.gif “şunu yaparsan şu olur” demek daha etkili olacaktır.

“Neden” aramayın

Çocuk bir kuralı ihlal ettiğinde “neden böyle yaptın” ya da “bunu kim başlattı” demeyin. Bunun yerine olumlu şeylere odaklanın. Sorular çocuğu uzaklaştırırsmiliv.gif tarafsız ifadeler kendini rahat hissettirir. “Şu şekilde davranmanı istiyorum” ya da “şunun yapılması gerekiyor” deyin. Ve uzatmayın. Çok uzatmak sadece çocuğu tartışmayasmiliv.gif karşı çıkmaya ve hatta yalan söylemeye teşvik eder.

Kıyaslama yapmayın

Çocuğunuza kız ya da erkek kardeşini davranış modeli olarak göstermeniz yararlı olmazsmiliv.gif çünkü her çocuk kendine has ve farklıdır. Kıyaslamalar yapmak çocuğun özgüvenini zedelersmiliv.gif onu motive etmeyeceği gibismiliv.gif öfke duymasına da neden olur. Dolayısıyla kıyaslamak yerine sadece olmasını istediğiniz şeyi belirtin.

Aşırı uzun açıklamalar yapmayın

Çocuğunuza bir sorununu çözümlemesinde yardımcı olurkensmiliv.gif siz ne kadar fazla konuşursanız çocuk da o kadar az düşünür. Çocuk ne kadar fazla konuşursasmiliv.gif o kadar da fazla düşünür. Bir şeyi gereğinden fazla şekilde ayrıntılı olarak açıklarsanızsmiliv.gif çocuğun kavramasına engel olursunuz ve çocuk söylediklerinizin hepsini tek seferde anlayamayacağı için kısa sürede kendisini sizin sözlerinize kapatır.

Konuyu dağıtmayın

Çocuğunuz önemli bir sorun ile size geldiğindesmiliv.gif ne yapmış olduğuna odaklanmayın. Bunun yerine ne hissettiğinizi anlatın ve daha fazla bilgi almaya gayret edin. Anne-babalar çocuklarını gerçekten dinlerlersesmiliv.gif ergenlik döneminde uyuşturucusmiliv.gif şiddet ya da diğer kötü alışkanlıklar konusunda daha rahat olmaları mümkün olur.

Çocuklara “yapma” demek çoğunlukla faydalı olmaz. Yetişkinlere “yapma” demenin etkili olup olmadığına ise bu önerileri ne şekilde değerlendirdiğinize bakarak siz karar verin.

Bu konuyu yazdır

  Şeker boğaz ağrısına iyi geliyor
Yazar: Hasretiim - 06-15-2011, Saat: 06:26 PM - Forum: Sağlık - Yorumlar (1)

Boğaz ağrısına sert şekerler iyi geliyor. Sert şekerleri emerken tükürük bezleri harekete geçiyor, dolayısıyla yutkunma artıyor, sıcak içecekler içmek boğaz ağrısını gidermekte yeterli... smiley.gif

Fransız "Prescrire" tıp dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, sert şekerleri emerken tükürük bezleri harekete geçiyor, dolayısıyla yutkunma artıyor, şekerlerin yanındaysa sıcak içecekler içmek boğaz ağrısını gidermekte yeterli bir yöntem.

Larenjit, farenjit, anjin gibi sık sık rastlanan boğazla ilgili hastalıkların birkaç gün içinde kendi kendine geçtiğini ve ilaçlarla tedavi edilmesine gerek olmadığını belirten araştırmacılar, vakaların yüzde 90'ının virüse bağlı boğaz iltihabı olduğunu, bunun da antibiyotikler, kortizonlu veya iltihap önleyici ilaçları kullanmayı gerektirmediğine dikkati çekti.

1150 kişi üzerinde yapılan 4 araştırmanın sonuçlarına göre bilim adamları, pastiller, şuruplar ya da antimikrop, antiseptik içeren ilaçların, şeker, bal ya da sıcak içeceklerle kıyaslandığında elle tutulur yararı bulunmadığını vurguladı.

Araştırmaya katılanlardan rastgele seçilen bir grup, 2-3 gün boyunca ambroksol içeren pastilden günde en fazla 6 tane olmak üzere aldı, diğer grubaysa placebo (sahte ilaç) verildi. Araştırmaların sonunda, placebo pastillerin etkisi 2 yetişkin hastadan birinde "iyi" ya da "çok iyi" olarak değerlendirildi. Bununla beraber 12 yaşın üzerindeki gençlerde ambroksol içeren pastil ve placebo pastilin etkisi arasında fark görülmedi.

Araştırmacılar, boğaz ağrısının sadece birkaç gün sürdüğünü, sıcak içeceklerin virüslerin çoğalmasını sınırlandırdığını şekerlerinse tükürük bezlerini harekete geçirdiğini belirterek önerilerde bulundu smiley.gif

"Boğazınızın iki tarafı ağrıyorsa sert şekerlerden emin. Normalde belirtiler 4-5 güne kadar geçecektir. Bu süre zarfında doktorunuza telefonla durumunuz hakkında bilgi verebilirsiniz. Vakaların yüzde 10'unda iltihap bakteri kökenlidir ve antibiyotikle tedavi edilmesi gerekir. Eğer belirtileriniz aynı şekilde 5 günden uzun sürüyorsa ya da kulak ağrısı gibi yeni bir gelişme söz konusuysa doktora gidin

Bu konuyu yazdır

  Burun akıntısı deyip geçmeyin
Yazar: Hasretiim - 06-15-2011, Saat: 06:25 PM - Forum: Sağlık - Yorumlar (1)

Kafa travması nedeniyle de olabilir…

Beyin travması, tümör, doğuştan kaynaklanan bazı beyin-omurilik anomalileri nedeniyle, beyin-omurilik sıvısı burun akıntısı olarak gelebiliyor. Bu nedenle uzmanlar, burun akıntısının basit bir şey olarak görülmemesi gerektiğine dikkat çekti.

Kulak Burun Boğaz Uzmanı Op. Dr. Adem Cenkçi, çocukluk çağında çok sık görülen şikayetler arasında yer alan burun akıntısının sadece soğuk algınlığında olmadığını söyledi. Cenkçi; “Yeni doğanlarda, burunda darlık, tıkanıklık gibi doğumsal burun anomalileri ve akut sinüzit ile bronşit, kızamık, boğmaca gibi hastalıkların başlangıç dönemlerinde de su gibi burun akıntısı görülür. Bazen burun akıntısı ve burunda şişme, nazal mukozanın, soğukhava, nem değişiklikleri, sigara içilmesi, baharatlı yiyecekler tüketilmesi, stres gibi çeşitli uyarılara verdiği tepkidir. Kafa travması, tümör, doğuştan kaynaklanan bazı beyin-omurilik anomalileri nedeniyle burundan beyin omurilik sıvısı akıntı olarak gelebilir.” dedi. smiley.gif

Alerjiye bağlı burun akıntısı da görülebileceğini belirten Op. Dr. Adem Cenkçi, “Bunlar mevsimsel ya da yıl boyu devam edebilir. Burun akıntısı temiz ve su gibidir. Akıntı ile beraber aksırık, göz rahatsızlıkları tabloya eşlik eder” diye konuştu. Buruna yabancı cisim kaçması sonucu oluşan akıntının ise tek taraflı, kötü kokulu ve kanlı olabileceğini vurgulayan Dr. Cenkçi, bazı ilaçların da burun akıntısına neden olduğunu söyledi.

Bu konuyu yazdır

  Grip
Yazar: Hasretiim - 06-15-2011, Saat: 06:24 PM - Forum: Sağlık - Yorum Yok

Grip

Üst solunum yollarında meydana gelen viral bir hastalıktır. Influenza A, Influenza B ve Influenza C virüsleri gripe neden olur. Bu hastalık öncelikle bakteriyel bir hastalık olmadığından öncelikle antibiyotiklerle tedavisi mümkün değildir. Kuluçka süresi 2-3 gündür. 38°C üzerinde bir ateş dikkat çekicidir.
Grip Sebepleri


Influenza A, Influenza B ve Influenza C virüslerinin neden olduğu viral bir enfeksiyon hastalığıdır. Bu hastalık öncelikle bakteriyel bir hastalık olmadığından öncelikle antibiyotiklerle tedavisi mümkün değildir. Ortomiksoviridak virüs ailesindendir. PEKİ HASTA KİŞİ İLE TEMASTAN KAÇ GÜN SONRA GRİP OLMA OLASILIÄžI VARDIR ?

Gripte kuluçka süresi 2-3 gündür. Yani 2 gün sonrada başlayabilir 3 gün sonrada başlayabilir. Hatta hepimiz grip olduktan sonra hafiye gibi geriye giderek kimden aldık diye suçlu ararız.
PEKİ GRİP HASTALIÄžI ORTALAMA NE KADAR SÜRER ?

2 ile 5 gün içersinde geriler. Ortalama 1 hafta sürer. Ancak nadiren 2 haftaya kadar uzayabilir. Bu gibi durumları hemen hekiminizle görüşünüz. Bazen gribin seyrine göre ve vücut direncinize göre başka komplikasyonlar olabilir. Hekimiz size ilave ilaçlar verebilir.
Grip Aşısı

Grip olma riskini azaltmanın diğer bir yolu da grip aşısıdır.
GRİP AŞISININ KİMLERE ÖNERİLİR ?
  • 65 yaş ve üzerindekiler
  • Grip aşısı kronik kalp ve akciğer hastalığı olan yetişkinler ve çocuklar (astımlı çocuklar da dahil).
  • Böbrek hastalığı olanlar
  • Diyabet(Şeker hastalığı olanlar)
  • Bağışıklık sisteminde yetersizlik veya baskılanma durumları (kanser hastaları, AIDS enfeksiyonu olanlar, organ nakli yapılmış olanlar, steroid ilaç alanlar, kemoterapi ya da radyoterapi uygulananlar)
  • Kan hastalıkları tedavisi görmüş veya hastanede görmekte olanlar(Hemoglobinopatisi olanlar)
  • Sağlık personeli ve hastane çalışanları
  • Okul, fabrika gibi topluluklarda
  • Bakımevlerinde kalan ve sürekli hastalığı olanların hepsi
GRİP AŞISI NE ZAMAN YAPILMALIDIR ?

Grip aşısı ne zaman yapılmalıdır sorusu herhalde en sık sorulan sorulardandır.

Bizim gibi kuzey yarım kürede yaşayanlarda salgın kış aylarının başlangıcında yapılmalıdır. Bu genelde eylül ekim ve kasım aylarıdır. Ayrıca mart nisan ayında ikinci salgın dönemi olduğundan eylül ekim ve kasımda aşı yapılmayanlar var ise bunlara kış aylarında aşı yapılabilir. Burada ne kadar erken davranılırsa koruyuculuk daha etkin olmaktadır. Her yıl aşı yeniden hazırlanır. Bu sebeple yeni aşıların gelmesi bazı ülkelerde gecikebilir. Yine de ideali eylül ayı içinde yaptırmaktır. Mayıs-Ağustos ayında güney yarım küreye gidecek, kış ve sonbaharda ülkelerinde aşılanmamış kişiler için hekim uygun görürse aşı yapılabilir.

Grip Nasıl Bulaşır

En hayati sorulardan biridir. Gribin nasıl bulaştığını bilirsek bize bulaşma olasığınıda azaltmış oluruz.

En sık Tokalaşma ile bulaşır.

Yakın konuşma

Öpüşme

Kalabalık ortamlarda bulunma

Evet en önemlisi de masumca yapılan tokalaşmadır ve en sık bu yolla geçer. Hasta olan kişilerin burunlarından eline bulaşan virüsü (Örneğin ele burunu silerken bulaşır.) bizler tokalaşarak alırız. Eğer elimiz temizce yıkamazsak virüs elimizi ağzımıza burnumuza götürdüğümüzde bizede bulaşacaktır.

PEKİ TOKALAŞMAYLA GEÇİYORSA NE YAPMALIYIM ?

Normal hayat akışı içinde mecbur kalmadıkça tokalaşmamak belki işe yarar gibi gözüksede tokalaşmak zorunda olduğumuz anlar olacaktır. Daha az sıklıkla tokalaşmak riski azaltacaktır. Ancak hayatta öyle anlar vardır ki tokalaşmanız kaçınılmaz olacaktır. Ancak burda da imdadımıza bilim adamları yetişiyor. El yıkama ile (an az sabunlu su ile 2 dakika) tokalaşsak bile hastalığın geçmesini önleyebiliriz. O zaman korunma salgın dönemlerinde yada hasta olduğunu düşündüğünüz ortamlarda az sıklıkla tokalaşma ve el yıkamaktır.

DAMLACIK ENFEKSİYONU NEDİR?

Aşağıdaki resim hapşıran bir adamın ağzından çıkan damlacıkları göstermektedir. Görüldüğü gibi büyük bir alan yayılan bir durum söz konusu. özellikle tıp fakültelerindede çok sık gösterilen bu resme dikkatinizi çekmek istedik. Ancak damlacık enfeksyonu denilen ve özellikle toplu yerlerde yada yüzünüze hapşırırken ortaya çıkan bu durum "tokalaşmak" kadar virüsü yayabilir.

img0024.jpg

Grip Belirtileri

Ani Başağrıs

38-39 C ateş

Vücutta genel ağrı ve kırgınlık (Sırt, kol, bacaklarda olmak üzere)

Yorgunluk

Genelde kuru öksürük

Bazen burun tıkanıklığı , hapşırma ve -Boğaz ağrısı

Üşüme,titreme,terleme


Kimler Grip Açısından Risk Altında ?
Kalabalık ortamlarda bulunanlar yüksek risk altındadır.
Yuvaya giden çocuklar
ilkokul öğrencileri
Yaşlı ve bakım evi kalanlar ve çalışanlar
ileri yaştaki insanlar
Kalp ve hipertansiyon hastaları


Kronik akciğer hastalığı olanlar

Hastanelerde sağlık personeli

Diyabeti olanlar (Şeker hastalığı)

Böbrek hastalığı olanlar
Hemoglobinopatiler denilen kan hastalığı grubundakiler

Vücut bağışıklık sisteminda zaaf yaratan hastalığı bulunanlar (İmmünolojik hastalıklar)
Grip Acil Durumlar


Aşağıdaki durumlarda

-3 aydan büyük bebeklerde grip var ve yüksek ateş var ise (Havale geçirme riski 3 aydan büyük bebeklerde ateş olduğunda son derece yüksektir.) hemen bir hastane aciline başvurunuz veya 112 ye haber veriniz.

-Grip hastalığını takiben nefes darlığınız var ve kısa kısa nefes alıyorsanız hemen bir hastane aciline başvurunuz veya 112 ye haber veriniz.


-Gripten sonra şiddetli ve geçmeyen baş ağrısı var sa veya Biliç bulanıklığınız var ise bir hastane aciline başvurunuz veya 112 ye haber veriniz.

Ayrıca
-Göğüs, kulak ve sinüzit bölgenizde ağrınız var
-39 C'yi geçen ateşiniz var ise
-Balgamlı öksürük
-Yutkunurken zorlanma ve ağrı ise hekiminize baş vurunuz.

Grip Tedavisi
Uzamamış veyahut beraberinde ikincil viral veya bakteriyel enfeksiyonlar olmayan kalsik grip tedavisi belirtileri yok etmeye yönelik tedavidir. Bunlar;
-istirahat
-Bol C vitamini ve
-Bol su tüketmenin yanında
-Piyasada anti gribal olarak nitelenen ilaçlar belirtileri hafifletmeye yönelik hekimlerce uygulanır.Bu ilaçlar ağrı kesici ateş düşürücü ilaçlardır. Bunların içinde genelde paracetamol denilen ağrı kesici ve ateş düşürücü vardır.Kaynakwh webhatti.com: smiley.gif
-Ayrıca burunda kaşıntı ve hapşırık var ise hekiminiz antihistaminikler verebilir. Bu ilaçların birinci jenerasyonu uykuya eğilimi artırır. Bu sebeple araç kullancaksanız bu ilaçların ikinci jenerasyonunu hekiminiz reçete ettirmeniz gerekmektedir.
-Ayrıca burun akınıtısı için dekonjestan denilen akıntı giderici (fıs fıs türü) ilaçları hekiminiz verebilir.
-Eğer öksürüğünüz var ise hekiminiz size öksürük şurubu başlayacaktır.
ANNELER DİKKAT !!! 18 yaşından küçük çocuklarınıza grip sırasına salisilat (Asetilsalisilik asit ) içeren ağrı kesici ateş düşürücüleri rastgele vermeyiniz. Bu ilaçla aniden karaciğer yetmezliği ve grip arasıda ilişki vardır. Ani karaciğer yetmezliği ve karaciğer nakline kadar giden ağır tablolara sebep olabilir
PEKİ SOÄžUK ALGINLIÄžI ( NEZLE ) İLE GRİP AYNI ŞEY MİDİR ?

HAYIR değil ve çok birbirine karıştırılır.
üst solunum yollarında yani kulak burun boğaz da viruslerle oluşan hastalıklara soğuk algınlığı ( nezle ) denir. Soğuk algınlığına sebep olan 100 lerce virüs vardır. Bunların belli başlıcaları Rhinovirus, Coronavirüsler, Parainfluenza Virüsü, Respiratuar Sinsisyal Virüslerdir. Grip e ise influenza A B ve C virüsü sebep olur. her iki hastalığında belirtileri birbirinden çok farklıdır. Soğuk ve nemli hava, yorgunluk, stres, beslenme eksikliği gibi faktörler soğuk algınlığını kolaylaştırır. Gripteki gibi en sık tokalaşma ile bulaşır.
Soğuk algınlığının ( nezle ) belirtileri:
-Boğaz ağrısı
-Hapşırma aksırma
-burun akıntısı ve tıkalı burun
-Ses kısıklığı
-Nadiren ateş(genelde 38 altında) , nadiren baş ağrısı ve nadiren tüm vücutta kırgınlık
-Sebep: 150-200 çeşit değişik virüs (Rhinovirus, Coronavirüsler, Parainfluenza Virüsü, Respiratuar Sinsisyal Virüs ...)


-Sebep: influenza A B ve C virüsü

GRİP AŞISI NE ZAMAN YAPILMALIDIR ?
Grip aşısı ne zaman yapılmalıdır sorusu herhalde en sık sorulan sorulardandır. Bizim gibi kuzey yarım kürede yaşayanlarda salgın kış aylarının başlangıcında yapılmalıdır. Bu genelde eylül ekim ve kasım aylarıdır. Ayrıca mart nisan ayında ikinci salgın dönemi olduğundan eylül ekim ve kasımda aşı yapılmayanlar var ise bunlara kış aylarında aşı yapılabilir. Burada ne kadar erken davranılırsa koruyuculuk daha etkin olmaktadır. Her yıl aşı yeniden hazırlanır. Bu sebeple yeni aşıların gelmesi bazı ülkelerde gecikebilir. Yine de ideali eylül ayı içinde yaptırmaktır. Mayıs-Ağustos ayında güney yarım küreye gidecek, kış ve sonbaharda ülkelerinde aşılanmamış kişiler için hekim uygun görürse aşı yapılabilir.

Bu konuyu yazdır

  Hayat ;
Yazar: YasSmin - 06-15-2011, Saat: 06:23 PM - Forum: Güzel Sözler - Yorum Yok

Hayat ; Seni kaç kişinin aradığı, kiminle çıktığın, çıkıyor olduğun veya çıkacağın demek de değildir.
Hayat, ayakkabıların, saçın, derinin rengi de değildir.
Nerede yaşadığın veya hangi okula gittiğin de değildir.
Aslında hayat ; Notlar, para, giysiler, girmeyi başardığın ya da başaramadığın okullar da değildir.
Hayat ; Kimi sevdiğin ve kimi incittiğindir.
Kendin için neler hissettiğindir.
Güven, mutluluk, şefkattir.
Arkadaşlarına destek olmak ve nefretin yerine sevgiyi koymaktır.
Hayat ; Kıskançlığı yenmek, önemsemeyi öğrenmek ve güven geliştirmektir.
Ne dediğin ve ne demek istediğindir. İnsanların sahip olduklarını değil, kendilerini olduğu gibi görmektir.
Her şeyden önemlisi hayatı, başkalarının hayatını olumlu yönde etkilemek için kullanmayı seçmektir.
İşte hayat bu seçimden ibarettir..!
Hayat sanatın kendisidir.
İnsanların en acizi dost edinemeyen, ondan daha acizi ise dost kaybedendir...



Bu söz nasıl duygular uyandırmış bakalım bende =) ;
[SIZE=3]Üzgünüm ; çünkü ben hayatı dostlarımı mutlu etmek için yeniden yazdığım için,
Üzgünüm; çünkü ben zararın neresinden dönersen kardır deyip sevdiklerimi uyardığım için,
Üzgünüm; kardeş dediklerime güvenip sırtımı dönüp sırtımdan bıçaklamalarına olanak verdiğim için,
Üzgünüm; kimseyi bir sevda uğruna satışa sokmadığım için,
Üzgünüm; mutlu olmak için mutlu etmek gerekiyormuş sözüne uymaya çalıştığım için,
Üzgünüm arkadaş üzgünüm beni sırtımdaki hançerle ortada bıraktıkları için...
Ve bundan sonra düşene bir tekme de ben atarım çünkü o eli tutması gerekenler çoktan itti...
Peki niçin? =)

[/SIZE]

Bu konuyu yazdır

  Kolesterol Nasıl Düşürülür
Yazar: Hasretiim - 06-15-2011, Saat: 06:19 PM - Forum: Sağlık - Yorum Yok

Kolesterol beyin, sinirler, kalp, bağırsaklar, kaslar, karaciğer başta olmak üzere tüm vücutta yaygın olarak bulunan ve yaşam için gerekli olan mum kıvamında yağımsı bir madde. İnsan vücudu kolesterolü kullanarak hormon, D vitamini ve yağları sindiren safra asitlerini üretiyor. Tüm bunlar için kanda çok az miktarda kolesterol bulunması yeterli. Kanda artan kolesterol, kan damarlarında birikiyor ve kan damarlarının sertleşmesine, daralmasına yol açıyor. Kolesterolün organlara giden kan damarlarında birikmesi, o organa ait hastalıkları ortaya çıkarıyor. Kalbi besleyen atardamarlarda kolesterol birikimi olursa kalp krizi; böbrek damarlarında kolesterol birikimi olursa yüksek tansiyon ve böbrek yetmezliğine yol açabilir. Uzmanlar, kolesterol seviyelerinin düzenli olarak kontrol edilmesi ve kaydedilmesinin önemine dikkat çekiyor.
Kandaki kolesterol miktarının yüksek olması sağlığı ciddi bir şekilde tehdit eder. Bazı damarların iç yüzeyinde birikerek damarların yavaş yavaş tıkanmasına sebep olur. Bu tıkanma, kalbe giden kan miktarının azalmasına ve dolayısıyla kalp ve damar hastalıklarına yol açar. Yüksek kolesterol hiç belirti vermeden sinsice gelişir ve yüksek kolesterolu olan insanlar kendilerini son derece iyi hissedebilirler. Bu nedenle bütün erişkin çağdaki hem kadın hem de erkeklerin belirli aralıklarla kolesterollerini ölçtürmeleri gerekir.
Kolesterol seviyesini etkileyen en önemli faktör besinler yolu ile aldığımız yağların türü ve miktarıdır. Yağlı sığır ve koyun eti, tam yağlı süt ve peynir, tereyağı gibi ürünlerden ve margarinden mümkün olduğunca uzak durmak gerekir. Tercihen yemeklerde zeytinyağı ve soya yağı ve mısırözü kullanmak en doğrusudur.

Kolesterol artık dert değil
Yeni araştırmaların bulgularına göre eski bildiklerimizin tam tersine kolesterol ihtiva eden yumurta ve yağlar yendiği zaman insanda kolesterol yapmıyor.
Time dergisi son sayısında “Kalbiniz için yiyin”, “Kolesterol için iyi haberler” başlıklarıyla kapak konusu olarak verdiği haberde, kalp için tehlikeli olarak kabul edilen margarin, yumurta ve tuz gibi gıdaların sanıldığının aksine sağlığa yararlı olduğunu iddia etti.
Yeni araştırmaların bulgularına göre eski bildiklerimizin tam tersine kolesterol ihtiva eden yumurta ve yağlar yendiği zaman insanda kolesterol yapmıyor. Süpriz olarak nitelendirilen bu sonuçlara göre uzak durduğumuz yumurtanın kalp için tehlikeli ve zararlı olduğu söylenemeyeceği belirtiliyor. İnsan kanında bulunan yüksek kolesetrol, tansiyon ve kalp için hâlâ tehlikeli kabul edilse de, her yağlı ve tuzlu yiyecek yendiği zaman kolesterol oranı artmıyor hatta bazen azalabiliyor. Diğer taraftan zeytinyağı ve diğer çiçek yağları, salmon ve tuna balığı yüksek orandaki kolestirolü düşürüyor ve kan dolaşımını hızlandırıyor.

En iyi kolesterol düşürücü Lipitor
Dünya çapında kullanılan kolesterol düşürücü en önemli iki ilaç olan Lipitor ve Pravachol arasındaki savaşta, ilk raundu Lipitor kazandı. Araştırmaya göre, Pravachol alan hastaların kötü kolesterolü 18 ay sonunda 110’a inerken, Lipitor kull******rınki 79’a düştü. Kolesterol düşürücü ilaçlar, özellikle kalp krizi riskini azaltmak amacıyla kullanılıyor. Araştırmalar, statin adı verilen bu grup ilaçlardan bazılarının kolesterolü diğerlerinden daha fazla düşürdüğünü de ortaya koydu.
Kolesterol ilaçlarının kansere etkisi yok
Kolestrol seviyesini düşürmek için kullanılan Statin grubu ilaçların kanser riskini ne artırdığı ne de azalttığı bildirildi. ABD’nin Connecticut Üniversitesi’nden bilim adamları, toplam 87 bin hastanın katıldığı 26 çalışmayı incelediklerini ancak bu faydalı ilaçların kanser üzerinde bir etkisi olmadığı sonucuna vardıklarını söyledi. Amerikan Kanser Derneği’nin, ABD’de 132 bin 136 hasta üzerinde yaptığı ve yeniden incelenen araştırmasında 815 hastada kalın bağırsak kanseri vakasına rastlandığı, ancak bu hastalar arasında statin grubu kull******rla kullanmayanlar arasında bir fark belirlenemediği belirtildi. Statin grubu ilaçların bazı kanser türlerini engelleyebileceği yönünde bazı araştırmalar yayımlanmıştı.
Kalbin düşmanı kolesterolABD’nin Penn State Üniversitesi’nde 21-62 yaş arasındaki çok sayıda hasta üzerinde yapılan ve sonuçları American Journal of Clinical Nutrition dergisinde yayınlanan araştırmalara göre; “flavonoid” maddesi yönünden zengin olan kakao, siyah çikolata, siyah çay, elma, baklagiller, portakal ve üzüm suyu, kötü kolesterol (LDL) seviyesini düşürerek kalp krizi riskini azaltıyor, damar hastalıklarını ve damar sertliğini de önlüyor.
Araştırmaya konu olan hastaların kan plazmalarında inceleme yapan araştırmacılar, yukarda sözü edilen beslenme diyetinin iyi kolesterolü (HDL) ise yüzde 4 oranında yükselttiğini gözlediler. Uzmanlar, “flavonoid” meyve ve sebzelerde de bol miktarda bulunduğunu belirtiyorlar.
İyi ve kötü kolesterol
Yapılan istatistiklere göre; kalp krizlerine yolaçan sebeplerin başında kolesterol, yüksek tansiyon, sigara ve şeker hastalığı geliyor. Bu istatistiklerden de anlaşılacağı gibi, kalbimizin baş düşmanlarından biri olan kolesterol olduğu herkes tarafından kabul ediliyor.
Halk arasıda iyi e kötü huylu kolesterol olarak adlandırılan kolesterol türlerinin vücuttaki etkileri de farklı oluyor. Kötü huylu kolesterol (LDL), organlara ve damarlara kolesterol yüklerken, iyi huylu kolesterol (HDL) tam tersine, fazla kolesterol yüklenen organlardaki fazla kolesterolü yok etmekle yükümlü. Araştırmalar kanda LDL’nin artmasının, kalp-damar hastalıklarına yakalanma riskini artırdığını ortaya koyuyor. Bu sebeple de “kötü huylu kolesterol” olarak tanınıyor. HDL ise, tam tersine kalp-damar hastalıklarına yakalanma riskini azaltıyor. Dolayısıyla halk arasında “iyi huylu kolesterol” olarak isimlendiriliyor.
Kolesterol konusunda uzmanların fikir birliğine vardıkları en önemli tesbit şu: Kandaki kolesterol oranının artması, kalp-damar hastalıklarına yakalanma riskini artırmaktadır. Kanda kolesterol oranının artması ise beslenme alışkanlıklarımızla doğru orantılıdır. Bunun için bazı yiyeceklerden vazgeçmek, bu sinsi rahatsızlığın getirdiği risklerden kurtulmamıza yardımcı olacaktir.
Şeker hastaları da dikkatli olmalı
Yüksek kolesterol ve kalp-damar hastalıkları ile şeker hastalığı arasında da sıkı ilişki olduğunu belirten uzmanlar, bu tür rahatsızlığı olan kişiler kandaki yağ oranını düzenli olarak takip etmeleri uyarısında bulunuyor. Uzmanlar, pekçok şeker hastasında kolesterolün bir türü olan LDL’ye rastlandığını ve bu kolesterolün genellikle yüksek seyrettiğini ifade ediyorlar.
Karaciğerde yağlanma ve kolesterol yüksekliğinin tedavisi diyettir. Öncelikle karaciğerde yağlanma yapan bir hastalık var mı diye bakmak gerekli testleri yapmak lazım. Karaciğer yağlanmalarında karaciğer fonksiyonları bozulur. Sarılık, hazımsızlık, pıhtılaşma bozuklukları, amonyak yükselmesi gibi çeşitli hastalıklara yol açabilir. Bunun için bir dahiliye veya gastroenteroloji uzmanına muayene olmanızı tavsiye ederim. Kolesterol için yağlı yiyeceklerden ve sakatattan uzak durun. Acıkmadan yemek yemeyin ve doymadan sofradan kalkın.
Bunlar yasak
Katı yağlar, tereyağı
Sakatat
İşkembe çorbası
Kabak ve ay çekirdeği
Krema, kaymak, pasta
Yumurta (haftada bir)
Yağda kızartmalar
Tavuk ve balık derisi
Koyun ve kuzu eti
Yağlı peynir ve süt
Salam, sucuk, sosis
Alkol

Bunlar serbest
Badem, ceviz, fındık (az)
Haşlama ve ızgara dana eti
Sebze ve meyveler
Yağsız beyaz peynir ve süt
Zeytinyağı ve zeytin
Baklagiller (bol)
Tavuk ve balık

Kolesterolü bitkiyle yenin
Yüksek kolesterolü olan kişilere, Afrika’da yetişen Psyllium adındaki bitkinin elyafından üretilen ilaç tavsiye ediliyor. ABD’nin Kentucky Üniversitesi araştırmacılarından James Anderson, Psyllium bitkisinden üretilen tabletlerin kolesterolü yüzde 5 düşürdüğünü açıkladı. Psyllium bitkisinin Afrika’da yerli halk tarafından ilaç yerine kullanıldığı biliniyor. Pysllium elyafı tabletlerinin, aynı zamanda kalp krizi riskini de yüzde 10-15 önlediği açıklandı. smiley.gif

Simit, kolesterolü düşürüyor
ABD’de yapılan araştırmalarda, susamın vücuttaki kolesterolü düşürdüğü belirlendi. İnternette yayınlanan bir habere göre; susamın, karaciğerin kolesterol üretmesini engellediği bildirildi. Susamın, kötü kolesterolü (LDL) düşürdüğü ve içindeki tekli doymamış yağ (monounsaturated) nedeniyle, iyi kolesterol (HDL) düzeyini yükselttiği belirtildi. Araştırmacılar, uygun kolesterol düzeyinin sağlıklı kalbin müjdecisi olduğunu kaydediyor.

Kolesterole yeni formül
ABD’de yapılan bir araştırmada, içinde E vitamini bulunan sütün kolesterolü düşürdüğü tespit edildi. Süte karıştırılarak içilen E vitamininin kandaki yağlara daha çabuk ve daha fazla oranda ulaştığını belirleyen uzmanlar, bu uygulamanın, E vitamininin su ile alınmasından daha faydalı bulunduğunu belirtti. 48 şahıs üzerinde 10 hafta süren araştırmalarda, her gün 2 bardak, E vitamini karıştırılmış ve yağ oranı yüzde 1 olan süt verildi. E vitaminini 30 miligram ile 200 miligram arasında süte karıştırarak veren araştırmacılar, 200 miligram E vitamini karıştırılmış sütün, vitamini kandaki yağlara daha çabuk ve daha fazla oranda ulaştırdığını tespit etti. Süte düşük dozda karıştırılan E vitamininin ise fazla etkili olmadığı belirlendi. Araştırmada, E vitamininin portakal suyu ile alınmasının daha az etkili olduğu gözlendi. Araştırmanın 4. haftasında, içinde 200 miligram E vitamini olan sütten her gün iki bardak içenlerde toplam kolesterol oranının yüzde 9, kötü kolesterol (LDL) oranının ise yüzde 10.7 oranında düştüğü belirlendi.
Kalbi kurtaran ‘gen’ bulundu
Yeryüzünde milyonlarca insanın musdarip olduğu ‘kolesterol’ ve buna bağlı kalp rahatsızlıklarının kaynağı belirlendi. Bilim adamları, 40 yıllık araştırmalardan sonra, vücudun ‘iyi kolesterol’ seviyesini düzenleyen
bir gen buldular.
“ABC1” olarak bilinen bu gendeki bozukluklar, fazla miktardaki kötü kolesterolün (LDL)
ve diğer yağların, hücreler ve kandan arındırılması için gerekli proteinin üretilmesini engelliyor.
Bu gen olmaksızın, kötü kolesterol seviyesi ve kalp hastalıklarına yol açan diğer yağların kontrolsüz olarak arttığı belirlendi. Bilim adamları, bu keşfin kalp hastalıkları araştırmalarında bir gelişme olduğunu, çünkü kalple ilgili (kardiyovasküler) sorunları olan milyonlarca insandaki HDL seviyesinin normalin altında olduğuna dikkat çektiler. Gen, vücudun iyi kolesterolü (HDL) hiç üretmediği nadir bir irsî hastalık olan ‘Tangier’ hastalığının sebepleri üzerinde araştırma yapılırken bulundu.
“ABC1” geni üzerinde yapılacak araştırmaların, ‘kolesterol’ ve kalp rahatsızlıklarının tedavisinde önemli bir çığır açması bekleniyor.

Kolesterole aşı darbesi
Farelerde denenen yeni tip bir aşının, yüksek kolesterol nedeniyle damarlarda lipid birikimini önleyebildiği belirlendi. ABD’de Cedars Sinai Tıp Merkezi uzmanları ile İsveçli bilim adamlarının yaptıkları ortak çalışmada, mutasyona uğratılmış ve yüksek kolesterol bulunan fareler denek olarak kullanıldı. Protein oluşturan sentetik bileşimlerden yapılan aşının, farelerin damarlarında lipid birikimini yüzde 60-70 arasında azalttığı gözlendi. Araştırmayla ilgili bilimsel rapor, Atlanta’da yapılacak Amerikan Kardiyoloji Koleji’nin bilimsel genel kurulunda açıklanacak.
Kolesterolü büyük olanlar yaşadı!
ABD’li uzmanlar, kanlarındaki kolesterol parçacıkları büyük olan kişilerin 90 yıl ya da daha fazla yaşayabildiğini tesbit etti. American Tıp Derneği gazetesinde yayınlanan bir araştırmada doktorlar, ‘’Kanda serbest dolaşan kolesterol parçacıkları, küçük olduğu takdirde kan damarlarının çeperlerine çok daha kolaylıkla yapışabiliyor. Bu birikim sonunda daralan damardan kan geçişi azaldığından, hasta kalp krizi ya da felç gibi tehlikelerle karşı karşıya geliyor.’’ dedi.
Genetiksel
Araştırmayı gerçekleştiren Albert Einstein Üniversitesi’nden Nir Barzilai başkanlığındaki heyet, 90 ve yukarı yaşlarda bulunan kişilerde iyi (HDL) ve kötü (LDL) kolesterol parçacıklarının normalden fazla olduğunu ortaya koydu. Barzilai, parçacıkların büyük olmasına sebep olan değişikliğin uzun yaşama açısından önemli olduğunu vurguladı. Bu arada egzersiz yapmanın, kandaki kolesterol parçacıklarının büyümesine yol açtığı da belirlendi. Uzmanlar, kolesterol parçacıklarının ebatındaki değişikliğin genetik olduğunu belirtti. Öte yandan kolesterol parçacıklarını büyüten bir kolesterol ilacı üzerinde çalışmalara başlandığı bildirildi.

Bu konuyu yazdır

  Hayvanlardan bulaşabilen hastalıklar
Yazar: Hasretiim - 06-15-2011, Saat: 06:16 PM - Forum: Sağlık - Yorum Yok

Hayvanlardan bulaşabilen

Günümüzde hediyelerin içeriği değişim göstermekte ya da bizler de ev hayvanı sever bir toplum olmak yolundayız. Doğum günü hediyesi, mezuniyet hediyesi vb birbirimize sevimli kedi, köpek ya da benzeri evcil hayvanlar hediye ediyoruz.

Hayvancılık ise zaten ülkemiz kaynaklarının başında geliyor.

Gerek sevgi kaynağı gerek ekonomik yaklaşım olsun hayvanlarla temas edenlerin hayvanlar aracılıyla bulaşan ya da hayvanlardan bulaşan hastalıkların en azından bulaşma yolunu bilmelerinde fayda var diye düşünüyorum.

Hastalıkları yazmaya başlamadan önce de vurgulamak istiyorum, tüm bu hastalıklar,
Hayvanların düzenli kontrolleri,
Aşılanmaları,
Hayvanlarla temas sonrası ellerin yıkanması,
Hijyen kurallarına dikkat edilmesi ile önlenebilir.

Bu hastalıkların sık görülenleri;

Toksoplazma (Toxoplasmosis): Kedilerin dışkılarında bulunan parazit yumurtalarından ağız ve solunum yoluyla alınması ile bulaşır. Hastalık kadınlarda erken doğuma neden olabiliyor.

Şarbon (Anthrax): Hastalıklı sıcakkanlı hayvanların derisi üzerinde bulunan basilin insanlara deri, yiyecekler ve solunum yolu ile alınması sonucu bulaşır.

Brusella (Brucellosis): Hasta olan koyun, keçi, sığır gibi hayvanların süt, salgı ve diğer atıkları ile doğrudan temas sonucu bulaşan bir hastalıktır.

Kuduz (Rabies): Beyinde öldürücü tahribat yapan hastalık yarasaların, kedi, köpek ve tüm etçillerin ısırığı, tükürüğü ve solunum yoluyla bulaşır.

Salmonella (Salmonellosis): Hasta domuz, sığır, at, köpek, kedi, vahşi hayvanlar ve kuşların dışkısında bulunan bakterinin bulaştığı su ve besinlerin oral yolla alınması ile insana bulaşır.

Leptospiroz: Çoğunlukla yabani memeli hayvanlar, özellikle fare ve kemirgenlerin idrar ve kanı ile kontamine olmuş toprak ya da suyla bulaşır.

Psittakoz (Psittacosis, Papağan Hastalığı): Muhabbet kuşu, güvercin, papağan, hindi, ördek ve kazların dışkısından yayılan tozların solunmasıyla insana bulaşır.

Lyme Hastalığı: Geyik, köpek ve fareden kene ısırığı ile bulaşır.

Veba: Kedilerin ısırması, tırmalaması ile ve pirelerle geçebilir.

Tularemi: Özellikle tavşanlarda görülür. Kedilerin ısırma ve tırmalamasıyla da bulaşır.

Bunların dışında Sporotrichozisi, Toxacaracanis, Echinococosis gibi mantar ve parazit enfeksiyonları kedi ve köpeklerden insana geçebilen diğer hastalıklardır.

Hayvanların sevgisinden mahrum kalmayın, onları koruyup sevmekten de vazgeçmeyin! Gerek insan gerek hayvan aracılığıyla bulaşan tüm hastalıklara karşı üzerimize düşen, onları sokağa atmak ya da uzak kalmak değil.. koruyucu önlemlerimizi almaktır.

Bu konuyu yazdır

  Beyin Kanaması Nasıl Anlaşılır
Yazar: Hasretiim - 06-15-2011, Saat: 06:14 PM - Forum: Sağlık - Yorum Yok

Beyin Kanaması Nasıl Anlaşılır..? smiley.gif



Bir toplantıda, bir
hanım düşüyor ve arkadaşlarına bir şeyi olmadığını söylüyor.
Tökezlediğini sanıyorlar, üstüne başına çeki düzen verip oturtuyorlar.
Biraz sarsılmış görünüyor ancak akşamın geri kalan kısmını da eğlenerek
geçiriyor. Daha sonra kocası tüm dostlarını arayarak eşinin hastahaneye
kaldırıldığını bildiriyor ve hanım sabaha karşı vefat ediyor. Teşhis beyin
kanması. Norolojistin söylediğine göre böyle bir durumda hasta 3 saatin
içinde getirilebilseymiş, durumu duzeltebilirmiş. smiley.gif

Bir insanın beyin
kanaması geçirmekte olduğu nasıl anlasılır:
1. Tebessüm etmesini isteyin.
2. İki kolunu birden kaldırmasını söyleyin.
3. Basit bir cümle söylemesini isteyin : Bu gün hava güneşli... gibi
Bunlardan birini yapamıyorsa hemen acili arayın.
Belki bir hayat kurtarmada yardımcı olursunuz.

Bu konuyu yazdır

  Sevgili Dediğin
Yazar: YasSmin - 06-15-2011, Saat: 06:13 PM - Forum: Güzel Sözler - Yorum Yok

Sevgili dediğin güzelliğiyle seni kendine aşık eden değil, Sana kendin olabilme şansını verendir.."

Bu konuyu yazdır

  Tarih: 11-23-2025, 05:51 AM