:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi
Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adınız:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 16,696
» Son Üye: Klassohbet
» Toplam Konular: 98,546
» Toplam Yorumlar: 1,065,526

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 665 kullanıcı aktif
» 0 Kayıtlı
» 661 Ziyaretçi
Baidu, Bing, GoogleBot, Yandex

Son Aktiviteler
Batılı, Hurafeyi Atalarım...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
, Saat: 10:36 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 9
Allah’a Şirk Koşarak Yaşa...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-21-2025, Saat: 09:37 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 27
Rabbinden Sana Vahyedilen...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-20-2025, Saat: 04:17 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 20
Araf Suresi 157. Ayet. On...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-18-2025, Saat: 12:06 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 29
İnancını Bu Dünyada Sorgu...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-16-2025, Saat: 03:19 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 29
Bizler İnatla, Atalarımız...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-15-2025, Saat: 05:11 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 25
Atatürk'ün Çocukluk Anıla...
Forum: Hayatı ve Anıları
Son Yorum: Serdar102
11-15-2025, Saat: 02:39 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 32
Ali İmran 78 -79. Ayetler...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-14-2025, Saat: 03:50 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 26
Günün Şiiri
Forum: Şiirler
Son Yorum: by-göçmenoğlu
11-14-2025, Saat: 10:13 AM
» Yorumlar: 9
» Okunma: 2,340
Adı Bende Saklı Sevgili.
Forum: Şiirler
Son Yorum: by-göçmenoğlu
11-14-2025, Saat: 09:41 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 32

 
  Gezegenin en tuhaf canlısı!…
Yazar: Hasretiim - 05-03-2011, Saat: 03:40 PM - Forum: Hayvanlar Alemi - Yorum Yok

tuhaf-canli.jpg smiley.gif

Bir anda deniz yılanı, aslanbalığı, vatoz, deniz yıldızı ya da yassı balık gibi pek çok deniz canlısına dönüşebilen bu ahtapot, yüzyıllarca yıl kendisini bir başka canlı gibi göstermiş.


1998′de Güneydoğu Asya açıklarında resmen keşfedildiği kayıtlara geçtiğinde “Mimic Octopus” ya da “taklitci ahtapot” olarak adlandırıldı. İlk bakışta ne olduğunu anlamak çok zor. smiley.gif


Bilim adamları zaten bu yüzden 1998′e kadar varlığından haberdar olunmadığını savunuyorlar. “Taklitçi ahtapot”, tehlike anında, duruma göre yılan balığına, yassı balığa, aslanbalığına, deniz yıldızına, dev yengeçe, vatoza, denizanasına dönüşebiliyor. Sadece görüntüsü değil, hareketleri de onları taklit ediyor. Bir voleybol topu büyüklüğündeki ahtapot kolaylıkla bir kola kutusuna girebiliyor.

Bu konuyu yazdır

  Mavi Balinalar Hakkında Bilgi ve Fotoğrafları
Yazar: Hasretiim - 05-03-2011, Saat: 03:36 PM - Forum: Hayvanlar Alemi - Yorum Yok

Bu dünyada yaşayan tüm zamanların en büyüğü o. Ama artık yok oluyor.

canli1.bmp

Bilim adamları, Mavi Balina için alarm verdi. Soyu tükenmek üzere. Oysa o, tüm zamanların en büyüğü. Gezegenimizde yaşamış olan dinozorlar bile onunla boy ölçüşemez. Ama insanoğlu onun da sonunu getirmek üzere. Acımasızca avlandı, ve geriye sade 5 bin kadarı kaldı.

Okyanusların devi Mavi Balinalar şimdiye kadar tam olarak tartılamadı. Boyutlarından dolayı, ağırlığını ölçecek bir sistem yok. Ancak şimdiye kadar avlanan Mavi Balinalar, parçalar halinde ölçüldü, tartıldı. İşte şaşırtıcı rakamlar:

Ağırlığı 180 ton.
Boyu 27 metre. En büyüğü 33 metreye ulaşabiliyor.
Sadece dili 2.7 ton. Yani bir fil ağırlığında.
Kalbi 600 kiloya ulaşabiliyor.
Atardamarının çapı 23 santimetre.
Yani doğmuş bebek Mavi Balina, bir su aygırı kadar.
İlk günlerde 24 saatte 90 kilo alıyor.

canli2.bmp

canli3.bmp


1.jpg

Bu dünyada yaşayan tüm zamanların en büyüğü o. Ama artık yok oluyor. Evet, mavi balinadan bahsediyoruz...

2.jpg

Mavi balinalar 35 metreyi bulan boyu ve 140 tonu geçebilen ağırlığıyla, gelmiş geçmiş en büyük hayvan olduğuna inanılan bir deniz memelisidir.

3.jpg

Daha çok bireysel ya da anne ve yavrusunu içeren çiftler halinde yaşarlar...

4.jpg

2-3 yılda bir ve yaklaşık bir yıllık gebelik süresi sonunda tek yavru doğurarak üreyen bu balinalar, dünyanın ispermeçet balinasından sonraki en yüksek sesli ikinci hayvan türüdür.


80 yıla kadar yaşayabilecekleri öngörülen mavi balinaların tek doğal düşmanı ise katil balinalardır.

6.jpg

Bilim adamları, Mavi Balina için alarm verdi. Onların soyu tükenmek üzere.

7.jpg

O, tüm zamanların en büyüğü. Gezegenimizde yaşamış olan dinozorlar bile onunla boy ölçüşemez. Ama insanoğlu onun da sonunu getirmek üzere. Acımasızca avlandı, ve geriye sade 5 bin kadarı kaldı.

8.jpg

Okyanusların devi Mavi Balinalar şimdiye kadar tam olarak tartılamadı. Boyutlarından dolayı, ağırlığını ölçecek bir sistem yok. Ancak şimdiye kadar avlanan Mavi Balinalar, parçalar halinde ölçüldü, tartıldı. İşte şaşırtıcı rakamlar:

9.jpg

Ağırlığı 180 ton.


Boyu 27 metre. En büyüğü 35 metreye ulaşabiliyor.

11.jpg

Sadece dili 2.7 ton. Yani bir fil ağırlığında.

12.jpg

Kalbi 600 kiloya ulaşabiliyor.


Atardamarının çapı 23 santimetre.

14.jpg

Yani doğmuş bebek Mavi Balina, bir su aygırı kadar.

15.jpg

İlk günlerde 24 saatte 90 kilo alıyor.

16.jpg

17.jpg

18.jpg



Bu konuyu yazdır

  Tilkiden Daha Kurnaz Karga
Yazar: Hasretiim - 05-03-2011, Saat: 03:35 PM - Forum: Hayvanlar Alemi - Yorum Yok

Tilkiden Daha Kurnaz Karga



Bir karga türü, hedefine ulaşmak için doğru sırayla üç ayrı alet kullanabiliyor.

Eskiden ilköğretime yeni başlayan çocuklara alfabede okutulan ilk masalda, akıllı tilki kargayı konuşturarak ağzındaki peyniri düşürtürdü. Ancak son on yılda yapılan doğa ve laboratuvar gözlemleri, kargaya haksızlık edildiğini ortaya koyuyor. Son olarak, Yeni Kaledonya kargası denen bir türün problem çözme becerisinin, insanın en yakın akrabası olan şempanzelerinkini aratmadığı tespit edildi.


100421-kargazekasi2.widec.jpg

Daha önce öteki karga türleri de laboratuarlarda marifetlerini göstermişti. Kimisi önlerine konan metal tel parçalarını bükerek kanca haline getiriyor ve bununla derin bir kap dibine konmuş küçük yem kovasını çıkarıyor, kimisi kısa bir çubuk kullanarak önce yeme ulaşmak için gereken uzun çubuğa erişiyor, kimisi de kafesin erişilmez bir yerindeki yiyeceğe ulaşmak için takım kurarak çalışıyordu. Hatta, bir kap içindeki suda yüzen solucana erişebilmek için kabın içne taş atarak suyun seviyesini yükseltenler de vardı.
Ama bunların bu alet kullanma becerisini doğada da sergiledikleri görülmemişti. Bir tür hariç: Pasifik Okyanusu’nda bir ada olan Yeni Kaledonya’da yaşayan bu türün, dallardan kancalar yaparak, ya da kenarlarını çentikledikleri yapraklarla kovuklardaki kurtları avladıkları gözlendi.
Şimdiyse Auckland Üniversitesi’nden (Yeni Zelanda) bir ekip yakalayıp geçici olarak bir kuş serasına koydukları yedi adet Yeni Kaledonya kargasının sorun çözme becerisini ölçmek için karmaşık bir deney düzeneği hazırlamışlar. Ekip, kuşları yakalamakta çok zorlandıklarını da belirtiyorlar.
Deneyde, önce kuşların erişemeyeceği bir yere lezzetli bir parça yiyecek yerleştiriliyor. Karga buna erişebilmek için uzun bir çubuk kullanmak zorunda. Ancak yem erişilmez bir yerde, bir kafesin içinde, gagayla uzanılamayacak bir uzaklıkta. Bu çubuğa erişmenin tek yolu, daha kısa bir çubuk kullanarak kafesin kenarına yaklaştırmak. Gelgelelim, kısa çubuk da bir iple karganın tüneğinin altına sarkıtılmış.
Çalışmayı yöneten Prof. Russell Gray, kargaların yiyeceği almak için gerekli uzun çubuğa uzanabilmek için önce ipin ucundaki kısa çubuğu ele geçirmek gerektiğini kavramaları gerekiyordu diyor.
Deneyde kargalar iki gruba ayrılmış. İlk gruptaki üç kuşa, deney düzeneğinin çok aşamalı haliyle tümüyle baş başa bırakılmadan önce, her parçasını deneme fırsatı verilmiş.
Kuşlardan beklenen, tüm düzenekle karşılaştıklarında, zaten yapabildikleri eylemleri doğru sırada yapmaları. Sonuçta üç kuşun her biri üç aşamalı problemi ilk denemelerinde çözmeyi başarmış.

100421-kargazekasi.small.jpg

İkinci gruptaki kargalarsa alışık olmadıkları bir teste girmişler. Daha önce yiyeceğin doğrudan ipin ucuna bağlı olduğu, ya da uzaktaki yiyeceğin çubuklarla yaklaştırılabileceği durumlarla karşılaşmışlar. Ama, ipin ucuna yiyecek değil de bir aletin bağlı olduğu ya da bir alete erişmek için başka bir alet kullanmaları gereken bir durumla ilk kez karşılaşıyorlar.
Yine de, üç aşamalı teste giren bu kuşların hepsi de yiyeceğe ulaşmayı başarmış.

Kuşlardan Sam adlı olanı, önce düzeneği 110 saniye süreyle gözledikten sonra aşamaları hatasız olarak gerçekleştirmiş. Casper adlısı da, başta ipin işlevini daha geç kavrasa da yine ilk denemede yiyeceği mideye indirmiş. Öteki iki kuşsa hedeflerine üçüncü ve dördüncü denemelerinde ulaşmış.

Bu konuyu yazdır

  Menemen
Yazar: YasSmin - 05-03-2011, Saat: 03:32 PM - Forum: Fıkra Genel - Yorum Yok

İzmir'den trene binen yaşlı teyze, kondüktöre Ege şivesiyle:

- "Menimen'e gelence beni haber et yavrııım, unutma" der.

Gecenin ilerleyen saatlerinde Menemen'i geçer geçmez yaşlı teyzenin Menemen'de ineceği kondüktörün aklına gelir hemen makiniste gidip haber verir.

Makinist de:
- "Gecenin bu saatinde teyzeyi buralarda indiremiyeceğimize göre geri geri gideceğiz soran olursa "tren makas değiştiriyor deriz".

Bir yarım saat geri geri giderek Menemen'e gelinir ve Kondüktör, teyzeye gidip haber verir:

" Hadi teyze Menemen'e geldik."

Teyzem:
- "sağol yavrııım...",deyip çantasndan hapını çıkarıp içer


Big Grin Big Grin Big Grin Big Grin Big Grin Big Grin

Bu konuyu yazdır

  Siz Hiç
Yazar: YasSmin - 05-03-2011, Saat: 03:30 PM - Forum: Şairlerimiz - Yorum Yok

Çok küçük bir yalanı,çok büyük bir orantıda dinlediniz mi?
Çok büyük bir yalanı,söylediniz mi?
Gecikmiş bir gizlemi, birikmiş bir özlemi sakladınız mı?
Gelmeyecek bir gideni, olmayacak bir nedeni, beklediniz mi?
Bir gerçeği erken, bir açlığı tokken,anladınız mı?
Hep mi hep ölecekmiş gibi, hiç mi hiç ölmeyecekmiş gibi,yaşadınız mı?
Yalanı sürmeye sürmeye,yanlışı görmeye görmeye,saklandınız mı?
Doğruluğun yönünde, doğruların önünde,aklandınız mı?
Ortamsız bir yaşamda, yaşamsız bir ortamda,harcandınız mı?..

Özdemir Asaf

Bu konuyu yazdır

  Dünyanın En Büyük Öpücüğü
Yazar: Hasretiim - 05-03-2011, Saat: 03:30 PM - Forum: Hayvanlar Alemi - Yorumlar (1)

Dünyanın En Büyük Öpücüğü


Resimdeki görüntüler aslında bir tatil aşkına ait... Onlar Baja yarımadasındaki San Ignacio koyunda çıktıkları turda gri balina yavrularına rastlayan turistler.

100603balinayiop1hlarge.jpg

Merak duygusu yavrulardan birini turistlerin yakınına kadar getiriyor ve turistlerden biri ayağına kadar gelen fırsatı kaçırmayıp onu öpüyor.

Amerikalı ve Kanadalı turistler balinaları görüntülemeye çalışırken telaştan tekneden düşme tehlikesiyle bile karşılaşıyor.

Önyargıların aksine balinalar insanların etrafında genelde kendilerini rahat hisseden ve onlarla oynamaktan hoşlanan canlılar.

100603balinayiop2standa.jpg

Fotoğrafları çeken Michael Nolan da, 19. ve 20. yüzyıllarda avlanma yüzünden soyları tükenme noktasına gelen gri California balinalarının kendilerine yapılanları affetmiş ve unutmuş olmasının inanılmaz olduğunu söylüyor.

Bu konuyu yazdır

  Tek Hücreli Canlılar Nelerdir?
Yazar: Hasretiim - 05-03-2011, Saat: 03:29 PM - Forum: Hayvanlar Alemi - Yorum Yok

Tek Hücreli Canlılar Nelerdir?


Bir hücreden oluşmuş canlılardır.Bunların beslenme,solunum,boşaltım ve üreme gibi bütün yaşamsal faaliyetler bir hücrede toplanmıştır.Bu canlıların büyük bir kısmı sulu ve nemli ortamda yaşar.Yeşil su yosunu,diyatome,amip,terleksi hayvan,kamçılı hayvan suda yaşayanlardır.

VİRÜSLER

Genellikle yapıları yönetici molekül ve protein kılıftan oluşmuştur.Virüsler ancak ''Elektron mikroskobu''ile görülebilirler.Işık mikroskobu ile görülemezler.Bir virüs bakteriyle karşılaştırıldığında bakterinin yanında çok küçük bir boyuta sahiptirler.Bu boyut nm (nanometre,yani metrenin milyarda biri) birimi ile ölçülebilirler.

Virüsler genellikle 15 nm ile 450 nm arasında bir büyüklüğe sahiptir. Bu nedenle sadece elektron mikroskopunda görülür.Hayatsal olmaması, yönetici moleküllerinin DNA veya RNA olabilmesi, konak hücre içinde canlı, hürce dışında cansız olmaları virüsleri prokaryot ve ökaryot hücrelerden ayırır.Bitkilerde, hayvanlarda ve bakterilerde yaşayan virüsler hastalık etkenidirler.Bakterilerde yaşayan virüslere BAKTERİYOFAJ veya FAJ denir. Konak olarak bakterileri kullanan fajlar, bakteri içine kendi DNA’sını gönderir. Protein kılıf dışarıda kalır. Virüs DNA’sı bakteri içinde kendini eşler, yeni protein kılıflar oluşturur. Bakteri parçalanır, oluşan virüsler serbest kalır. Bazen de bakteri içine giren faj DNA’sı ona hiç zarar vermeden kalabilir ve birlikte yaşayabilirler. Bakteri bölünerek çoğaldıkça içindeki virüs DNA’sı da çoğalabilir.

Ökaryot çoğalan (hastalık yapan) virüsler genellikle hücreye yönetici molekülünü göndermez, olduğu gibi girer ve çoğalır. Hücre zarındaki glikoproteinlerin “virüs almaç”ı olarak da görev aldığı, bu yüzden her virüsün farklı dokuların hücrelerine girip çoğalabildiği sanılmaktadır.

Virüslerin yönetici moleküllerine azotlu bazların türevleri (daha büyük molekülü olanlar) katıldığı için konak hücrenin lizozom enzimlerine karşı dayanıklı olduğu tahmin edilmektedir.Genellikle hayvansal virüslerde yönetici moleküller DNA, bitkisel virüslerde RNA’dır.RNA ihtiva eden virüslerde enzim bulunur. Enzim sadece konak hücrenin zarını eritmekte kullanılır. Sarı humma virüsleri karaciğerde, kuduz virüsleri beyinde ve omurilikte, çiçek, kızamık, siğil virüsleri deride çoğalır.

Hücre canlı ve öldürülmüş virüslerde muamele edilirse İNTERFERON salgılar. Kızamık, kabakulak, kızıl hastalığı geçirenler kolay kolay bu hastalıklara yakalanmazlar.



BAKTERİLER

Prokaryot hücrelerdir. Monera alemi içinde yer alırlar. Dünyada bulunmadığı yer yok gibidir. Bakteriler 0.2-2 mikron genişliğinde 2.60 mikron boyunda canlılardır. Işık mikroskopunda yuvarlak (küre), virgül, çubuk, sprial şekillerde görülürler. Bakteriler bu şekillerine göre dört gruba ayrılırlar.

1. Küre biçiminde olanlar (Kok)
2. Çubuk şeklinde olanlar (Basil)
3. Burgu biçiminde olanlar (Spirillum)
4. Virgül şeklinde olanlar (Vibrio)

Koklardan ikişerli bulunanlara diplakok, tesbih dizisi gibi olanlara streptokek, üzüm salkımı gibi olanlara stafilokok denir. Koklar ve basiller koloni meydana getirirken sprilillumlar nadir koloni oluşturur.

Bakterilerin gram boyası ile boyananlarına gram(+) pozitif, boyanmayanlarına gram(-) negatif adı verilir.

Yapısı: Bakteriler bir zar ile, bu zar üzerindeki güçlü ve sert bir hücre çeperi ile örtülüdürler. Hücre çeperi protein ve karbohhidratlardan yapılmıştır. Bu çeper mumsu ve sümüksü yapıdadır. Bu çeper hücrenin korunmasını ve belli bir şekilde olmasını sağlar. Çoğu bakteride çeper yapısında seliloz bulunmaz. Bazı bakterilerde çeper dışında kapsül bulunur. Kapsül çoğunluk karbonhidratlardan oluşmuş bir yapıdadır. Yapışkan ve hücreyi koruyucu özelliktedir. Kapsüllü bakterilerin çoğu hastalık yapıcıdır. Bakterilerin içinde ortalama % 90’ı su olan stoplazma bulunur. Bakterilerde çekirdek zarı ve çekirdekçik yoktur. Tipik bir mitoz bölünme görülmez. Çekirdek materyali stoplazma içinde yer alır. Hücrenin kromozomları stoplazma içindeki DNA dır. Koromozomları daima monoploid (n) sayıdadır. Stoplazma içinde glikojen protein ve yağ tanecikleri bulunur. Ribozom ve kofullar küçük ve stoplazma içine dağılmış durumdadır. Bakterilerde mitokondri, kloroplast, golgi aygıt, endoplazmik retikulum gibi zarla çevrili organeller bulunmaz. Mitokondri yerine mezozom, kloroplast yerine tilakoit denilen zar kıvrımları bulundurur.


Bakteri içinde metabolik olayların düzenlenmesini sağlayan enzimler stoplazmik içinde bulunur. Bir kısmıda hücre zarının iç yüzeyinde dizili olarak bulunur. Bu sayede sıvı içinde yüzerek hareket ederler. Ancak toz taneciklerine, su damlacıklarına tutunarak uzak mesafelere taşınabilir.

Beslenmeleri: Bakteriler beslenmeleri bakımından çok çeşitlilik gösterir. Ototrof olanları arasında fotosentez ve kemosentez yapanları bulunur. Fotosentez yapanlara fotosentetik bakteriler (örneğin kükürt bakterileri), kemosentez yapanlara kemosentetik bakteriler (örneğin azot bakterileri) adını alır.

Heterotrofların sarofit (çürükçül) olanları, parazit olanları vardır.
Çürükçül olanlardan büyük bir kısmı faydalı bakterilerdendir. Bu bakteriler bitki ve hayvan artıklarını parçalayarak, organik ve inorganik maddeler haline çevirerek yeniden kullanılmalarını sağlarlar. Saprofit bakteriler organik maddeleri hücre dışı sindirim ile parçalayan gelişmiş bir enzim sistemine sahiptir.

Bazıları üzerinde yaşadığı konak canlıya fayda sağlar. (Mutualizm). Parazit bakterilerden insanda hastalık meydana getirenlere PATOJEN BAKTERİLER denir. Bunlardaki endotoksin ve ekzotoksin denilen maddeler konak canlıya zarar verirler. Parazitlerin ortama en iyi uyum sağlayanları konak canlıyı öldürmeyenleridir.

Solunum: Bakterilerin çoğu oksijenli solunum (aerob) yapar. Bununla ilgili enzimler mitokondri yerine hücre zarı üzerinde bulunur. Bazı bakteriler ise oksijensiz ortamda yaşayabilir, (anaerob) örneğin taşınınca ölürler. Bir kısmı da hem oksijenli, hem de oksijensiz ortamda yaşayabilir. Normal olarak, oksijenli ortamda yaşayanlar kısa bir süre oksijensiz ortamda yaşayabilen bakteriler bulunur. Bu tip bakterilere geçici anaerob bakteri adı verilir. (Örneğin tifobasili). Normal olarak oksijensiz ortamda yaşayan, ama kısa bir süre için oksijenli ortamda yaşabilen bakterilere de geçici aerob adı verilir. (örneğin E. coli bakterileri)

Üreme: Bakteriler bölünerek (Eşeysiz olarak) çoğalırlar (mitozla geometrik oranda artar). Bakteriler uygun şartlarda çok hızlı bölünürler. Bir bakteri 20 dakikada bir bölünerek geometrik dizi ile artar. Ancak bu hızlı artış bir süre sonra su ve besinlerin bitmesi ve zararlı artıkların ortamda giderek çoğalmasıyla yavaşlar, populasyonun büyüme oranı da giderek azalır. Bakteriler zaman zaman (iki bakteri yan yana gelerek) eşeyli üreme yaparlar. (Aralarındaki stoplazmik köprü ile gen alış verişi yaparlar.) Bakterilerin bu şekildeki eşeyli üremesine KONJUGASYON adı verilir.



Uygun olmayan ortamlarda bakteriler ENDOSPOR oluşturarak varlıklarını sürdürürler. Şartlar düzelince canlılık faliyetlerini hızlandırıp çoğalabilirler.



BİR HÜCRELİ CANLILARA ÖRNEKLER

Bir hücrelilerin hepsi sularda yaşarlar.
Kökbacaklılar
Örnek : Amip
Özellikleri:
— Vücudun belli bir şekli yoktur.
— Beslenme ve hareketleri yalancı ayaklarla olur.
— Eşeysiz olarak bölünmeyle çoğalırlar

Kamçılı hayvan
Örnek : ÖGLENA
Özellikleri :
— Kloroplastları vardır. Fotosentez yaparlar.
— Işığa duyarlı göz lekeleri vardır.
— Kamçıyla yüzerek hareket ederler.
— Eşeysiz olarak bölünmeyle çoğalırlar.
— Hem bitki hem de hayvan özelliği gösterirler.

SPORLULAR
Örnek : Sıtma Plazmodyumu
Özellikleri :
— Hepsi parazittir
— Hareket organelleri yoktur.
— Eşeysiz olarak sporlanarak çoğalırlar
— Sıtma plazmodyumu “anofel” denilen sivrisineklerin tük-
rük bezinde yaşar. Sivrisineğin insan kanını emmesiylesmiley.gif
insana bulaşır. İnsanda “sıtma hastalığı” nı yaparlar.
Sıtma hastalığı “kinin” denilen ilaçla tedavi edilir.

HAŞLAMLILAR
Örnek : Terliksi hayvan (paramezyum)
Özellikleri :
— Hareketleri kirpiklerle(ince titrek tüyler) olur.
— Eşeysiz olarak bölünerek çoğalırlar.
— Besinlerini ağızla alırlar.
— Boşaltım kontraktil kofullarla olur.
— Bir hücrelilerin en gelişmiş örneğidir.

Bu konuyu yazdır

  Hayvanlarda İlkyardım
Yazar: Hasretiim - 05-03-2011, Saat: 03:26 PM - Forum: Hayvanlar Alemi - Yorum Yok

Hayvanlarda İlkyardım


Güneş Çarpmasında (Hipertermi) İlkyardım

Çevresel fiziksel ve medikal faktörler hayvanlarda güneş çarpma riskini arttırır. Sıcak nemli hava yetersiz hava aşırı egzersiz şişmanlık kısa tüylülük gibi hazırlayıcı faktörler hipertermi riskini yükseltir.

Hipertermi durumunda ilkyardımda dikkat edilmesi gereken noktalar :

*

Güneş çarpmasına maruz kalmış hayvanlarda ani fakat dikkatli bir şekilde vücut iç ısısı düşürülmelidir.
*

Soğuk suyla ıslatılmış havlularla hayvan sarılabilir veya soğuk duş yaptırılarak hayvanın ısısı düşürülebilir.
*

Soğuk banyo uygulaması perifere gidecek kan miktarını azaltır ve böylece hayvanda ısı düşmesi sağlanmış olur. Hayvan sahibi rektal ısıyı alabiliyorsa rektal ısının normal değere düşmesi durumunda soğuk uygulamaya son verilebilir.
*

Hastanın durumunun ağır olduğu durumlarda en kısa zamanda hasta en yakın veteriner kliniğine taşınmalıdır.

Yanıklarda İlkyardım

Yanık herhangi bir ısıya maruz kalma sonucu doku bütünlüğünün bozulmasıdır. Yanık genellikle sıcak su veya buhar teması sonucu meydana geldiği gibi sıcak katı maddelerle temas asit / alkali gibi kimyasal maddelerle temas elektrik akımı etkisiyle de meydana gelebilir.

Yanığın ciddiyetini belirleyen faktörler :

1.Etkilenen vücut bölgesi

2.Yanığın derinliği

3.Yanığın yaygınlığı

4.Enfeksiyon riski

5.Hayvanın yaşı


Yanıklarda ilkyardım sistematiği :

*

Hayvan hala yanıyorsa panik yaratmadan ateş kaynağından uzaklaştırılır

Hayvanın hayati bulguları kontrol edilir

Solunum yolunun yanıktan etkilenip etkilenmediği kontrol edilir

Yanık bölgesine en az 15-20 dakika tazyiksiz soğuk su uygulanır (yanık yüzeyi büyükse ısı kaybı çok olacağından önerilmez)
*

Baş boyun bölgesindeki yanıklarda ödem oluşabileceği düşünülerek hayvanın boyun veya göğüs tasmaları çıkarılmalıdır

Hijyen ve temizliğe çok dikkat edilmelidir
*

Su toplamış kesecikler patlatılmamalıdır
*

Yanık bölge üzerine ilaç ya da yanık pomadı gibi maddeler de sürülmemelidir

Yanık üzeri temiz bir bezle örtülmelidir

Yanık bölgesine basınçlı bandaj uygulanmamalıdır

Zaman kaybedilmeden veteriner kliniğine taşınmalıdır.


Donmalarda İlkyardım smiley.gif

Donma aşırı soğuk nedeni ile soğuğa maruz kalan vücut bölgesine yeterince kan gitmemesi ve bu bölgede kanın pıhtılaşması sonucu dokuda hasar oluşmasıdır.

Donmada ilkyardım sistematiği :

*

Hayvan ılık bir ortama alınarak soğukla teması kesilir

Hayvan yan tarafına yatırılarak üzerine battaniye örtülür

Hayvanın hareket etmesi önlenir

Donmadan dolayı su toplammış bölgeler şekillenmişse bunlar patlatılmaz bu bölgelerin üstü örtülür

Donmuş bölge ovulmaz kendi kendine ısınması sağlanır

Hayvanı ısıtma işleminden sonra hala halsizlik varsa bezle sargı uygulanabilir

Zaman kaybedilmeden veteriner kliniğine taşınır.


Göz Hastalıklarında İlkyardım

Delici cisim yaralanmaları kimyasal maddelerle gözlerin teması glakom ve göz çıkıkları gözlerde ilkyardımı gerektiren durumlardır.

Bu durumlarda hasta sahipleri ya da ilkyardımcının yapabilecekleri asgari ilkyardım işlemleri şunlardır :

*

Gözler herhangi bir kimyasal madde ile temas etmişse en az 5 dakika bol su ile yıkanmalıdır smiley.gif

Göz çıkıklarında hayvanlarda çok ağrı olabilir. Bu durumlarda hayvanın gözünü nemli bir havluyla yerinde tutmalı ve hayvanın kontrolsüz hareket etmesi önlenmelidir

Hayvanın aşırı hareket etmesi yeni yaralanmalara neden olabilir
*

Göze batan yabancı cisimler hayvan sahipleri tarafından uzaklaştırılacak durumda olsalar bile kesinlikle hayvan sahipleri bu işlemi yapmamalıdır

En kısa zamanda veteriner kliniğine taşınmalıdır

Bu konuyu yazdır

  Tavşan ve Tavşan Yetiştiriciliği
Yazar: Hasretiim - 05-03-2011, Saat: 03:21 PM - Forum: Hayvanlar Alemi - Yorum Yok

Tavşan ve Tavşan Yetiştiriciliği

b-194556-tavsan.jpg


Dengeli beslenmenin önem kazandığı günümüz toplumunda doğal olarak hayvansal kaynaklı gıda maddelerinin yeri tartışılmaz. Et üretiminde büyük ve küçük baş hayvan populasyonunun arttırılma olanakları, meralarımız göz önünde tutulacak olursa sınırlıdır. Bu durumda et ihtiyacımızın karşılanmasında bir seçenek olarak evcil hayvan üretiminin büyük bir potansiyel olduğu açıkça görülmektedir. Tavşancılığın küçük evcil hayvan yetiştiriciliği içerisinde çok önemli bir yeri bulunmaktadır. Eti için yetiştirilen diğer hayvanlarla karşılaştırdığımızda tavşanın özelliklerini şöyle sıralayabiliriz: Bir tavşandan yılda 6-7 batın ve her batında ortalama 8 yavru alınabilmektedir. Bir yavru iyi bakım besleme sonucu 2,5-3 aylıkken kesime gelmekte ve 1200 - 1500 g arasında yenilebilir et vermektedir.

Evcil tavşan eti; beyaz, gevrek, kemik oranı düşük ve çok lezzetli bir ettir. Protein oranı yüksek (% 20-21 ), kalorisi (1749 kcal/kg ), yağ oranı (% 10-11 ) ve kolesterol miktarı (50 mg/kg ) diğer birçok etten düşük olan tavşan etinin pişirilmesi de son derece kolaydır. Tavşan etinden her çeşit yemek yapılabildiği gibi % 10 oranında karıştırılarak sucuk, sosis, salam olarak da değerlendirilmektedir.

Tavşanın beslenmesi de diğer hayvanlara göre kolaydır. Yediği yem maddelerini kolayca ete çevirebilir. Bu hususta tavşanı ancak balıklar ve etlik piliçler geçebilmektedir. Tavşanlar sadece 2.5-3 kg yem yiyerek 1 kg et tutabilmektedirler. Diğer evcil hayvanlarda 1 kg et için tüketilen yem miktarı daha fazladır. Bu miktar koyunlarda 9 kg, sığırlarda ise 10 kg civarındadır.

Tavşanın diğer önemli bir verim yönü de kürküdür. Birinci kalite tavşan kürkleri manto, etol, şapka gibi giysilerin yapımında kullanılır. Daha düşük kaliteli kürkler oyuncak, terlik yapımında yünü alınmış deriler ise yapıştırıcı ve yem sanayinde değerlendirilmektedir. Tavşan tüyü ya da yünü ise yüksek keçeleşme özelliği ve koyun yününe oranla 2 kat fazla ısı tutma kabiliyetiyle şapkacılıkta ısrarla aranmaktadır. Tavşan gübresi ise yüksek azot ve fosfor oranı ile iyi bir sebze gübresi olarak değerlendirilmektedir.Tavşanın deney hayvanı olarak da çok geniş kullanım alanı bulunmaktadır. Ülkemizde bu talep giderek artmaktadır.

Bu konuyu yazdır

  Neden Denizatının Erkeği Doğurur?
Yazar: Hasretiim - 05-03-2011, Saat: 03:18 PM - Forum: Hayvanlar Alemi - Yorum Yok

Neden Denizatının Erkeği Doğurur? smiley.gif


Deniz atları, “ovovivipari” adını verdiğimiz özel bir üreme tipine sahip. Bu üreme tipinde, yumurtalar dışarı bırakılmıyor ve vücut içerisinde taşınıyor. Bu nedenle de, yumurtalar açıldığında dışarı çıkan yavrular, sanki “anne tarafından doğuruluyorlarmış” gibi görünmelerine karşın, aslında sadece yumurtalarından çıkıyor. Deniz atlarındaki durum ise, sadece ve sadece, yumurtaları vücudu içerisinde taşıyan ebeveynin dişi yerine erkek olması.

deniz_ati.jpg smiley.gif

Yani aslında erkekler “doğurmuyor”. Bu üreme tipinde, gerçek bir hamilelik ya da plasenta oluşumu söz konusu olmadığı için (yumurtaların vücutta bir boşlukta üst üste durduklarını düşünün) de, herhangi bir fizyolojik sorun olmuyor. Çiftleşme gerçekleştikten sonra, döllenen yumurtalar, bir tüp yardımıyla dişinin vücudundan erkeğe aktarıyor ve açılıncaya kadar da erkeğin vücudunda taşıyor.

Bu konuyu yazdır

  Tarih: 11-25-2025, 02:06 PM