:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi
Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adınız:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 16,696
» Son Üye: Klassohbet
» Toplam Konular: 98,546
» Toplam Yorumlar: 1,065,526

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 572 kullanıcı aktif
» 0 Kayıtlı
» 568 Ziyaretçi
Applebot, Baidu, Bing, GoogleBot

Son Aktiviteler
Batılı, Hurafeyi Atalarım...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-24-2025, Saat: 10:36 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 12
Allah’a Şirk Koşarak Yaşa...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-21-2025, Saat: 09:37 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 27
Rabbinden Sana Vahyedilen...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-20-2025, Saat: 04:17 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 20
Araf Suresi 157. Ayet. On...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-18-2025, Saat: 12:06 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 29
İnancını Bu Dünyada Sorgu...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-16-2025, Saat: 03:19 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 29
Bizler İnatla, Atalarımız...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-15-2025, Saat: 05:11 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 25
Atatürk'ün Çocukluk Anıla...
Forum: Hayatı ve Anıları
Son Yorum: Serdar102
11-15-2025, Saat: 02:39 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 32
Ali İmran 78 -79. Ayetler...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-14-2025, Saat: 03:50 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 26
Günün Şiiri
Forum: Şiirler
Son Yorum: by-göçmenoğlu
11-14-2025, Saat: 10:13 AM
» Yorumlar: 9
» Okunma: 2,340
Adı Bende Saklı Sevgili.
Forum: Şiirler
Son Yorum: by-göçmenoğlu
11-14-2025, Saat: 09:41 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 33

 
  Kayaların Oğlu
Yazar: cyrano - 04-28-2011, Saat: 01:30 AM - Forum: Yerli Şarkı Sözleri - Yorum Yok

1923`ün ılık bir Ekim sabahında
Kayaların toprağa dikine saplandığı yerde doğdum
Toprak anayla kaya babanın oğluyum ben
Toprak anam sevgi dolu, bereket dolu
Toprak anam sessiz, ama toprak anam dopdolu
Toprak anam toprak anam Anadolu
Babamsa sağı solu belli olmaz
Bir gürledimi yer yerinden oynar
Göğsünde çatırdamalar olurmuş
Onun için derdi, onun için sayısız irili ufaklı
Kaya parçaları vardır bu topraklarda
Ve sen benim oğlum
Ve sen kayaların oğlu
Bu taşı toprağı birarada tutacaksın
Kolay değil kayaların oğlu olmak
Kuzeyden esen rüzgara
Güneyden gelen kavurucu sıcağa
Karşı koruyacaksın onları
Kolay değil, kolay değil
Kayaların oğlu olmak
2023`ün ılık bir ekim sabahında
Bacaklarımda hafif bir uyuşma ile uyandım
Ve sankı yüz yıllık ulu bir çınar gibi
Kök salmaya başladım o sabah
Ve ilk kez sağımda solumda asırlardır
Durmakta olan diğer çınarları farkettim
Doğudan hafif bir seher yeli yükseldi
Ve asırlık çınarlar benide aralarına aldılar
Ve 2023`ün ılık bir ekim sabahında
Yeni bir kayaların oğlunun doğuşunu
Beraberce seyre koyulduk


Barış Manço

Bu konuyu yazdır

  Her aklına geldiğinde kırılgan sesiyle sessizce "Seni Seviyorum " diyordu...
Yazar: acemhe - 04-28-2011, Saat: 12:30 AM - Forum: Aşk Hikayeleri - Yorumlar (9)

[INDENT]emotionalbyusername92in8.jpg

Aynanın karşısında uzun uzun inceledi yüzünüvirgul.gif
Elleri sırayla dokundu gözaltlarına virgul.gifsaçlarına
Kendisi bile hayret ediyordu
-Bu benmiyim dedi ?
Her şeyden vazgeçmiş dünyaya küsmüş haftalardır evde pcnin başında oturuyordu
Neden !!!
Gelirmi iki çift laf edermiyiz yada görürmüyüm diye...
Ufak bir tebessüm oturdu birden yüzüne
Ne gelen vardı nede giden haftalardır
Boş bir hayalin peşinden sürükleniyor bir yandan da herşeyi mahvediyordu aslında
Kaçmaya çalışan ilgisiz bir adammış gibi görünen adamdan, aşk dolu bir adama dönüşmesini bekliyordu...
Birbirleri için hissettikleri şefkat ve sevgi
Bir annenin yada babanın çocuğuna hissettiği gibi sonsuzdu aslında
Ama bunu asla göstermezler ve hep gizlerlerdi......
Eskiden konuşmaların arasında bazen uzun uzun bu konuyla ilgili konuşur ama yinede açıkça kimse itiraf etmezdi....
Özlemişti konuşmayı
Göremesede sesini duymak iyi geliyordu aslında
Her telefonu çaldığında heyecanla eline alıyor ama beklediği arama bir türlü gelmiyordu
Ne kadar da çaresizim diye düşündü
Ne kadar da çok sevmişim bilemeden !
Neden diyor du hep neden ???
Ama nedeni yoktu sevmenin....
(OYSA O BUNU HENÜZ BİLMİYORDU... )

Yada belirli başlı bir kuralı.....
Her aklına geldiğinde kırılgan sesiyle sessizce "Seni Seviyorum " diyordu...
Seviyorum
Bazen kendine ve ona olan öfkesi kızıl bir duman gibi yayılıyordu içine
Sonra yavaşça soğuyarak küçülüyor küçülüyor ve yerini yine hasrete bırakıyordu
Sürekli aynı Şarkıyı dinliyordu

İstanbul saklısın bizi
Boğazında düğümlesin
Kimseler göremesin
Bulamasın ikimizi...

Sanki Şarkı ona tüm gerçekleri anlatıyor
Israrla yüzüne vuruyordu
Oysa her seferinde kabullenmek istemiyor
Küçük bir çocuk gibi mızıkçılık yapıyordu...
Onunla saklanmak istiyordu....
Kalan ömrünü onunlageçirmek ve hatta yaşlanabilmek....
Yüreğinde dayanılmaz bir acı hissetti birden
Acaba yaşlana bilecekmiydi...
Bu mümkün olacakmıydı ?????
Herşey kader dedi
Alalade düzledi saçlarını
Gözlerinin altına biraz kapatıcı sürdü
En azından bir nebze olsun kurtulurum bu kötü renkten diye düşündü
Son defa baktı kendine birazda acıyarak
Bir kaç saniye daha baksa ağlayacaktı belkide
Hemen çekildi aynanın karşısından
İçeri dönüp oturdu pcnin başına.....


[INDENT]alıntı
[/INDENT][/INDENT]

Bu konuyu yazdır

  ''Gelmek''
Yazar: mavisben - 04-27-2011, Saat: 04:57 PM - Forum: Güzel Sözler - Yorumlar (2)

Hadi gel.. Gel dadan ömrüme.
Ama kırmadanNokta.gif sarsmadan..
Gelirken uzatma yolları. Getirme! yanında vadesi dolmuş vaadlerini..
Geride bırak iki yüzlü saadetlerini.
Hadi..!!

Göster bütün maharetlerini deNokta.gif
''Gelmek'' nasıl bir fiilmiş 'cümle' alem görsün..

Bu konuyu yazdır

  Boşluklar ve Ben
Yazar: mavisben - 04-27-2011, Saat: 04:55 PM - Forum: Aşk (Genel) - Yorumlar (2)

Ne anlatmalıyım sana. Yüreğim acıyor. Ellerim sıyrık içinde... Yenildim. Yine bilmem kaçıncı kez yenildim.
Yeminlerim, asık yüzlü kararlarım, asla olmazlarım....... hiç biri kar etmedi. O, gelişi hep bilinen ama çaresiz
teslim olunan kasırga gibi. Direnmeyeceğim. Bir idam mahkumu gibi teslim olacağım.

Kimse yok, ellerimi bırakma, düşeceğim..."

Gece kanıyor sessiz ve derinden. Yüreğim iki parça, ay gibi. Ellerim kanıyor, sar onları.
Ellerim sana kanıyor, tut onları.......tutabilirsen. Sorularına cevap alamamayı sevmezsin ya,
aslında hep cevaplarını bilmediğim sorular var hayatta. Durmadan onları soruyorsun.
Oysa konuşacak ne çok şey var. Şu huzursuz insan kalbinin sukun bulduğu cennet bahçelerinden
söz etmek isterdim mesela. Kalbim sakinleşirdi belki.Sonra masallardaki peri kızlarından bahsetmedik.
Hani hep bir sırları vardır da ifşa ederlerse bir güvercin olup uçup giderler.
Gülüyorsun içinden, "Peri kızı mı sanıyor bu kendini?", diyorsun. Biliyorum. Ama sen bilmiyorsun...

Hayat; benim için boşlukları doldurabilme becerisi

Geceyi kanatıyor bakışların. Sessizce iniyor üstümüze rahmet. Taa derinlerde kimsesizlik. Ben mi?
Ben boşlukları dolduruyorum; boş sandalyeleri, boş saatleri, fill in the blanks'le belirtilen kelime arası boşlukları,
avare boş gönülleri... Eyvallah etmiyorum ne sana, ne neon ışıklı hayatlara ya, yine de bir parçam kalıyor orada.
Çekilmiyor hayat ya da çekemiyorlar bizi, bilmiyorum. Boş ver. Saçlarını okşayıp, dudağındaki tebessüm oluyorum,
usulca kalbine dokunuyorum sonra.

Ey aşk! Son hamleni yap şimdi. Hazırım...

Yoruldum. Dipsiz bir kuyuya düşüyor gibiyim. Çırpındıkça daha hızlı, daha hızlı düşüyorum.
Tutunmaya çalıştıkça parçalanıyor ellerim. Ey aşk, hadi gel! Buradayım. Yeter uykusuz gecelerim,
yürek çarpıntılarım, kor gibi yakan hasretlerle geçen günlerim.
Ne mümkün sevgili ve ne mümkün toprak.

Ey aşk! Hazırım. Son hamleni yap şimdi....

Bu konuyu yazdır

  Mustafa Necati Sepetçioğlu - Kapı Romanı kitap özeti
Yazar: Hasretiim - 04-27-2011, Saat: 03:42 PM - Forum: Kitap - Yorum Yok


KAPI

Romanın Tanıtımı

M.N.Sepetçioğlu’nun tarihi romanlar dizisinin üçüncü kitabıdır. “Dünki Türkiye Dizisi” Külliyatı içinde yer alır. Eser, on üç defa basılmıştır. İlk baskı 1973, on üçüncü baskı 1989 yılında yapılmıştır.

Muhteva

Tarihi romanlar dizisinin bu üçüncü kitabında işlenen en önemli konu,Türkler üzerinde oynanan entrikalar ve bunların doğurduğu sonuçlardır. Romanda, Batıni mezhebinden olan Hasan Sabbah taraftarlarının ve Hıristiyan din görevlilerinin halkı kışkırtarak verdikleri zararlar işlenir. Özellikle bu entrikalarda kadınlar kullanılır. Nitekim Melikşah’ın sarayına girerek oradakileri birbirinr düşüren ve Melikşah’ı zehirleyen Ziba adında Batıni mezhebinden bir kadındır.

Yine Ersagun Bey’i engellemek için araya bir kadın koyarlar, ama Ersagun Bey aklını kullanarak bu durumdan kurtulmayı başarır. Yazar,bu entrikaların her devirde olabileceğini belirterek, türk milletini uyarır.

Eserde işlenen yan temalardan birisi de güvendir. Romanda,güvenin insanı ayakta tutan unsur olduğu belirtilerek birtakım şeyleri başarmak için güvenmenin gerekliliği ısrarla vurgulanır.

İnanç, eserin başından sonuna kadar hakimiyetini koruyan diğer bir yan temadır. Romanda Kılıçaslan’ın isyan edişi karşısında endişeye düşenler gözler önüne serilir. Nitekim inançsız kişiler,taş heykellere benzetilerek,gün gelip bu heykellerin yıkılabileceği belirtilir.

Geçmişe,geleneklere bağlı olunmasının gerekliliği romanda vurgulanan konulardan bir diğeridir. Geleneklerin yaşatılmasının gerektiği, çünkü geleneklerin geçmişle gelecek arasında adeta bir köprü vazifesi gördüğü çeşitli şekillerde dile getirilir.
Bu romanda yer alan diğer bir tema aşktır. Akça Kız’ın yağmura olan aşkı yer yer dile getirilerek romana farklı bir boyut kazandırılır.

OLAY ÖRGÜSÜ

Roman toplam üç bölümden oluşmuştur. Üçüncü bölüm yer yer alt bölümlere ayrılmıştır.
Olay örgüsünün eksenini Türkler üzerinde oynanan entrikalar oluşturur. Roman, Ağustos ayının on dördünde bir manastırda başlar. Batıni mezhebinden olan Hasan Sabbah’ın adamlarından Salih Dai ve Ziba adındaki kadın manastıra gelerek Piyer Emit’i Türkler aleyhine kışkırtırlar. Onlara, Piyer Ermit’in arkadaşı Çulsuz Gotiye de yardım eder. smiley.gif smiley.gif

Ancak Ziba pişman olur ve gerçekleri Piyer Ermit’e açıklar. Ziba’nın itirafı üzerine Salih Dai Ziba’yı öldürür ve onun cesedinin yanına Türklere ait bir para külçesi koyarak Ziba’yı öldürenin bir Türk olduğuna Piyer Ermit’i inandırır.

Olay örgüsü bu entrikalar sonucu toplanan haçlı ordusunun Türkler üzerine yürümesiyle gelişir. Ancak savaşmasını bilmeyen bu insan yığını çabuk mağlup olur. Çulsuz Gotiye Türklerle yaptığı bir çatışmada ölür ve Piyer Ermit ise şuurunu yitirir.

Olay örgüsünde iç çatışma olarak nitelendirebileceğimiz çatışmanın eksenini Kılıç Aslan oluşturur. Kılıç Aslan,Ersagun Bey ve Çaka Bey ile sürekli çatışma içine girer. Çatışmanın sebebini Kılıç Aslanın güvensizliği oluşturur. Bu çatışmanın ilki Arap İmam’ın evinde yapılan toplantıda Çaka Bey ile Kılıç Aslan arasında yaşanır.

Çatışma,Kılıç Aslan’ın “bırakalım bu meseleyi” demesiyle kısmen neticelenir. Ayrıca bu toplantıda Çaka’nın geleceği hakkında kararlar alınır. Olay örgüsü alınan bu kararın ertesi günü Çaka, Aça Kız,Virna ve Ersagun Bey’in kızının İzmir’e doğru yol almasıyla hız kazanır.

Çaka Bey,Ağustosun yirmi altısında “Demirci” şehrine ulaşır. Bu arada Malazgirt zaferinin yıldönümü kutlanmaktadır. Çaka Bey,Ahi dergahında ağırlanır. Orada bulunan Çavdar Onbaşı,Karakurt Hafız’ın isteği üzerine Çaka Bey’e destek bulmak amacıyla Teke Midas ve Kostak Ahilya ile görüşmeye gider. Tekne konusunda onlarla anlaşır ve bunu Karakurt Hafız’a bildirir. Bu arada Yağmur Bey, Salih Dai tarafından tutsak edilir ve Salih Dai’nin istediği bilgileri vermediği için türlü işkencelere maruz kalır.

Olay örgüsü Kılıç Aslan’ın düğün hazırlıkları ile renk kazanır. Kılıç Aslan ,Ersagun Bey’in kızı Selcen’le evlenmek üzeredir.

Çaka Bey İzmir’de başarılar elde eder. Ancak Kılıç Aslan ın sarayında misafir olduğu bir zaman zehirlenerek öldürülür. Onun ölümünden kısa bir süre sonra Kılıç Aslan Maldiya’yı(Malatya) alır. Musul üzerine yürür ve Habur ırmağı kıyısında Çavlı ve ordusuyla yaptığı savaşta başarısız olur. Vaka,Kılıç Aslan’ın Habur ırmağına atını sürüp,kaçmaktansa ölmeyi yeğlemesiyle son bulur.

ŞAHIS KADROSU

“Kapı” romanı oldukça geniş bir şahıs kadrosuna sahiptir. Romanın baş kahramanını tespit etmek oldukça zordur. Çünkü her bölümde bir kahraman ön plana çıkar. Bununla birlikte romanın sonuna kadar varlığını sürdüren kişiyi göz önüne alarak baş kahramanın Kılıç Aslan olduğunu söyleyebiliriz.

Romanda ikinci,üçüncü dereceden kahramanların yanında,dekoratif unsur durumun- daki kahramanlarla da karşılaşırız. Yazar, kahramanların fiziki tasvirlerine fazla yer vermez,onları daha ziyade psikolojik yönleriyle tanıtır.

Kılıç Aslan:Süleyman Bey’in oğlu olup,yirmi yaşlarında genç,hırslı,gururlu bir sultanı temsil eder. Melikşah’ın sarayında büyümüş ve Melikşah’ın ölümüyle tahta geçmiştir. Babasının ölümü onu çok sarsmış;güvensiz,inançsız,için e kapanık bir şahıs olmuştur.

Çaka Bey:Çavuldur Boyu’ndan bir beyin oğludur. Romanda yakışıklı,yiğit bir denizciyi temsil eder. Ersagun Bey onu iyi yetiştirmiştir.

Ersagun Bey: Romanda yerinde verdiği fikirlerle devlet yönetiminde etkili bir şahsiyati tamsil eder. Saygılıdır;haksızlığa,hakarete maruz kalsa bile susmayı yeğler.

Piyer Ermit: Duygusal,sevgi dolu bir manastır keşişidir. Fiziki yönü itibariyle zayıf vucut yapısına sahip,uzun kırçıl sakallı,kırk yaşlarında birisi olduğunu öğreniriz.

Karakurt Hafız: İslam ahlakıyla yoğrulmuş,geleneklerine sıkı sıkıya bağlı,tecrübeli,mantıklı hareket eden bir şahsiyettir.

Şövalye Gotiye:menfaatlerini her şeyden üstün tutan,çıkarcı bir şahsiyettir. Lakabı “çulsuz”dur. Piyer Ermit’in çocukluk arkadaşıdır. Romanda karşı gücün en önemli temsilcisidir.

Ziba(Hristiyano): Hasan Sabbah taraftarlarından hain bir kadındır. Asıl adı Ziba’dır ancak Piyer Ermit’i baştan çıkarmak için gittiği manastırda kendini Hristiyano diye tanıtır. Ziba romanda karşı gücü temsil eder.

Salih Dai: Hasn Sabbah taraftarlarından biridir. Türkler aleyhine çeşitli entrikalar çevirir. Karşı gücün en önemli temsilcilerinden biridir.

Romanda Akça Kız,Virna,Hasan Ahi,Çavdar Onbaşı,Yağmur Bey,Kostak Ahilya...gibi ikinci,üçüncü dereceden pek çok şahsiyet mevcuttur.

MEKAN

Romanda geniş mekan Anadolu’dur. Roman,Klermont(kuzey Fransa’bir yer) şehrine yakın bir yerde,Manastırda başlar. Birinci bölümde iç mekanlar göze çarpar. En önemli iç mekan manastırdır. Mekanla insan arasında kurulan yakınlık dikkati çekecek yoğunluktadır. Mekan insan psikolojisine göre şekillenir.

III:bölümde Urumeli(Rumeli) geniş mekan olmak üzere Demirci,Mağnezya(Manisa) şehirleri karşımıza çıkar. Bu bölümde de iç mekanlar ağırlık kazanır. Romanda kısa da olsa Maldiya(Malatya) dan da bahsedilir. Romanın bitiş mekanı ise Habur çayının bulunduğu yerdir.

ZAMAN

Romanın sosyal zamanı Selçuklular’ın son dönemleridir. Romanda bu zaman kuvvetle hissettirilir. Ferdi zaman Kılıç Aslan etrafında oluşturulur. Bütün olaylar hemen hemen onun etrafında gelişir. Vaka zamanı ağustos ayının on dördüdür.

Zaman kronolojik bir düzen halindedir. Ancak geriye dönüş tekniği kullanılarak bazı hadiseler hakkında bilgiler verilir. Geçmişteki kazanılan zaferler(Malazgirt) unutulmayarak haldeki zamanda da kutlanır. Romanda öğünler de belirtilir. Akşam,ikindi,öğle,sabah kavramları kullanılır.

BAKIŞ AÇISI VE ANLATICISI

“Kapı” romanı, üçüncü tekil kişi ağzından,hakim bakış açısı ile kaleme alınmıştır. Anlatıcı her şeyi bilen,gören,yeri ve zamanı geldikçe okuyucuya açıklamalarda bulunan bir anlatıcıdır.

Yazar,kahramanları tanıtırken hakim bakış açısını pek kullanmaz. Kahramanları kahraman bakış açısıyla verir. Mesela, biz Çaka Bey’i Ersagun Bey’in bakışıyla tanırız.
Romanda kahramanlar anlatıcının sözcüsü durumundadır. Yazar düşüncelerini kahramanlar vasıtasıyla aktarır. Çoğulcu bakış açısı romana inandırıcılık vasfı kazandırmıştır.

Yazar Hakkında:

Mustafa Necati Sepetçioğlu,1932 yılında Tokat’ın Zile ilçesinde doğmuştur. “Babası bir ara Zile Belediyesi Rüsumat Dairesi amirliği yapmış,ticaretle uğraşmış Abdurrahman Sepetçioğlu’dur. Yazar,çocukluğunu memleketinde geçirmiştir. İlk ve orta öğrenimini de memleketinde yapmıştır. Sepetçioğlu,Zile ortaokulu’nda Türkçe öğretmeninin yönlendirme-siyle edebiyata ilgi duymuş ve lise yıllarında yazı hayatına başlamıştır.

Liseyi Sivas, Tokat,Bursa ve İstanbul Haydarpaşa liseleri olmak üzere çeşitli yerlerde okumuştur. Haydarpaşa lisesi’nde okurken Mahir İz ve Nihal Atsız’ın yakınlığını görmüş,İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji bölümü öğrencisiyken de A. Hamdi Tanpınar ve Mehmet Kaplan’ın öğrencisi olmuştur.

İlk kitabı olan “Abdürrezzak Efendi” hikayesi yayınlandığında fakülte son sınıf öğrencisidir. Fakülteden 1957 yılında mezun olmuş,İstanbul Adalar Belediyesi Şube Müdürlüğü ile memuriyet hayatına atılmıştır. 1963’te Kızılay Neşriyar Müdürü,1963-66 yılları arasında da SSK İstanbul Hukuk İşleri Müdürlüğü’nde İdare Amiri olarak bulunmuştur. 1967 yılında SSK Şişli Hastanesi Müdürü olmuştur.1968-74 yılları arasında MEB Basımevi Müdürü olarak çalışan yazar, Milli Eğitim Derleme Müdürlüğü’nden emekliye ayrılmıştır.”

“Sepetçioğlu hikaye,tiyatro,roman ve destan türlerinde eserler yazmıştır. Hikaye ile yazı hayatına başlayan yazar,oyunlar kaleme aldıktan sonra 1970’li yıllarda romana geçmiştir. Hikayeleri ve romanları arasında epey farklar vardır. Hikayeleri, “güncel”, romanları ise “tarihi” vakaları içermektedir. Hikayelerde kişilerin tek tek duyguları,yaşayışları,toplum psikolojisinin şairce tahlilleri içinde ele alınırken,romanlarında toplumdan da öte,milletin ve devletin geçmişi,geleceği,varolması ile ilgili meseleler üzerinde durulur.”

Oldukça velüd bir yazar olan Sepetçioğlu romanlarında saf Türkçeyi kullanmıştır. Uzun ve gereksiz cümleler kullanmaktan kaçınmış,güzel ve seçkin eserler vermiştir. Yazar edebiyatın hemen her dalında eser vermiştir.


Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi,C.7,s.517-518,Dergah Yay.,İst.-1978

Ahmet Kabaklı,Türk Edebiyatı,C.V,T.E.V.Yay.,s.527 ,İst.-1980.

Bu konuyu yazdır

  Nasıl da, yorgunum
Yazar: MaSaL - 04-27-2011, Saat: 03:34 PM - Forum: Aşk (Genel) - Yorumlar (2)

yorgunumog1.jpg

Nasıl dasmiliv.gif yorgunum...

Yıllarsmiliv.gif ne çok hırpalamış benliğimi...

İçimdeki aydınlık;

Dışımda titrek bir akis olmanın ötesine gidemiyor...

Aslında ötesi var mısmiliv.gif bilmiyorum...

Ötelerle desmiliv.gif ilgilenmiyorum...

Hemsmiliv.gif ötelenmeye de alıştım...

Şiddetli rüzgardan sonra kırılan;

yeryüzündekismiliv.gif bütün filizlerin mahzunluğu var üzerimde...

Belkismiliv.gif rüzgara küstüm...

Belki desmiliv.gif dalgalara küskün kıyıların yılgınlığıdırsmiliv.gif üzerimdeki...

Ya da; gecenin gündüze kavuşma sevdasının;

İmkansızlığıdır; yaşama dair umudum...

Hayattan ne umduğumu dahi; unuttum...

Birsmiliv.gif şansızlığım unutmadı beni; bir desmiliv.gif hoyrat zaman...

Yıllar çok hırpaladı benliğimi; nasılda yorgunumsmiliv.gif yaşamaktan....

Belki de; yaşamak için savaşmaktan...

Bu konuyu yazdır

  Dayakçı Anne Olmamak İçin...
Yazar: MaSaL - 04-27-2011, Saat: 03:25 PM - Forum: Anne ve Bebek - Yorumlar (1)

Dayakçı bir anne olmayı hiç istemiyorum. Ama, dört yaşındaki oğlum herkesi rahatsız edici davranışları ile beni zıvanadan çıkartıyor.oğlumun zarar verici davranışlarını ortadan kaldırmak, başkalarına saygılı birisi olarak yetiştirmek istiyorum. Ceza vermekten nefret ediyorum. Ama bunu yaptığımda, hiç olmazsa işe yarasın. Pratik önerileriniz var mı?

Ceza vermekten nefret etmeyen anne-baba pek az. Cezanın tam ne işe yaradığını, nasıl etkilediğini bilmediğinizde, hem pek sevmediğiniz bir işi yapmış, hem de yaptığınız hiçbir işe yaramamış oluyor. O zaman, hem cezadan, hem kendisinden nefret etmeye başlayan anne-baba da pek çok. Birkaç temel ilkeyi buraya aktarayım:

· Verdiğiniz ceza çocuğun anlayabileceği düzeyde olsun. Çocuğunuz hangi davranışının neden cezalandırıldığını anlayabilecek yaşa gelene kadar ceza yöntemini kesinlikle kullanmayın. Çocuklar cezanın anlamını en erken 2 yaş civarında, dil gelişimindeki hamlelere paralel olarak kavramaya başlarlar. Çocuk ne için cezalandırıldığını bilemediği için, cezalandırıldığı davranışa benzer davranışların hepsinden vazgeçer. Gelişimi için gerekli olabilecek keşif duygusunu da yok etmiş oluruz. iki yaşının altındaki çocuklarda, klasik disiplin için aceleci olmayın. Uyku-beslenme düzenini tutturmak, keşif davranışı için gereken güvenliği sağlamak, ona örnek oluşturacak şekilde davranmak yetip de artabilir.
· Verdiğiniz cezalar etkili olsun. Uygulamalarınız etkili olmuyorsa ne yaptığınızı bir kez daha düşünün. Bir yerde hata yapıyor olabilir misiniz? Çocuğunuz konuşmaya başladıkça onu da bu sürece dahil edebilirsiniz. Kendisini kontrol edebilmesi için neyin işe yarayacağını, kendisini kontrol edemediğinde ne yapmanız gerektiği hakkında fikrini sorun ( verilen her fikir uygulanmak zorunda değildir, unutmadan). Geleneksel olarak dayakla cezalandırılan durumlarda, mola yönteminin dayaktan daha etkili olduğunu gösteren bir çok çalışma var.
Mola yönteminin özü, çocukla ilişkiyi kısa bir süre için (yaşına göre 3-5 dakika) askıya almaktır. Bu çocuğu belirlenmiş süre boyunca, yalnız bırakmak anlamına gelir. Yalnızlık, yaşı elverişli ise, fiziki olarak da olabilir. Ama, daha önemli olan, tanımlanan sürede, çocukla iletişimi kesmektir. Anne ya da babanın ilgisini bir süre için olsun kaybetmekten daha büyük bir ceza olabilir mi? Biz büyükler için bile anne-babamızın suratını biraz asık görmek, içimizde pek hoş olmayan duygular yaratabilir.
Vicdan yapmak, sebepsiz surat asmak ile moladaki soğukluk arasında bir önemli fark var: Çocuk iletişimin neden askıya alındığını bilmelidir. Sebep molanın sonrasında net biçimde anlatılmış olmalıdır. “Molaya gittin, çünkü kardeşinin saçlarını yoldun” gibi bir açıklamayı hemen molanın bitiminde öğrenmek, bir daha saç yolmama konusunda iyi bir mesaj sayılabilir.
· Verdiğiniz cezalar “münasip” olsun. Ceza çocuğun yaşına, gelişim düzeyine, huyuna-suyuna ve cezalandırılan davranışın orantılı olmalı. Verdiğiniz ceza hiçbir zaman çok ağır olmasın. Hele üç yaşından küçüklerde çocuğunuzun güvenliğini zora sokan ciddi durumlar dışında ceza yöntemini kullanmaktan kaçının. Çocuğunuzun her hatasını, her hoşunuza gitmeyen davranışını cezalandırırsanız, daha ciddi sorunlar karşısında etkili bir yönteminiz kalmayabilir.
· Ödüller ve cezalar anında verilmeli. Gecikmeli verilen her ödül ve ceza, (örneğin,sene sonunda teslim bisiklet, akşam baban geldiğinde verilen oda cezası) neden verildiği tam anlaşılmadığından, anında tarihe karışır. Teşvik etmek ya da ortadan kaldırmak istediğimiz davranışlar üzerine etkimiz de sıfıra yakın olur.

Prof.Dr.Yankı Yazgan

Bu konuyu yazdır

  Uzak Saatler - Kate Morton
Yazar: Hasretiim - 04-27-2011, Saat: 03:24 PM - Forum: Kitap - Yorum Yok


Hakkında

EdieBurchill, annesiyle hiçbir zaman çok yakın değildi. Bir gün, uzun zaman önce kaybolan, zarfında Milderhurst Kalesi’nden gönderildiği yazan bir mektup alınca, annesinden şüphelenmeye başladı. Kızından bile uzak duruşu eski bir sırrı gizliyordu belki, kim bilir? smiley.gif

Edie’nin annesi on üç yaşındayken Blythe ailesiyle birlikte yaşamaya, Milderhurst Kalesi’ne götürülmüştü. Buna karar veren ise gizemli bir kadın, JuniperBlythe’ti. Juniper, ikiz ablaları ve yazar babası Raymond’la birlikte yaşıyordu. Milderhurst Kalesi’ne gelir gelmez Edie’nin annesinin hayatında yeni bir sayfa açılmıştı. smiley.gif

Elli yıl sonra, annesinin sakladığı sırların peşinden koşan Edie de, Milderhurst Kalesi’nin ve tuhaf Blythe kardeşlerin çekimine kapılacaktı.

Edie, yıkık dökük kalenin içinde annesinin geçmişini araştırmaya başladığında Milderhurst Kalesi’nin taşları arasına gizlenmiş başka sırlar da ortaya çıkacaktı...

121100.jpg

Künyesi

Kate Morton
Artemis Yayınları
» Roman
Fiyatı : 28,00 TL
sayfa, ISBN: 9786054482184

Bu konuyu yazdır

  1 Kadın 2 Salak - Fatih Aker
Yazar: Hasretiim - 04-27-2011, Saat: 03:17 PM - Forum: Kitap - Yorum Yok


Hakkında

Güzel ve akıllı 1 Kadın’ın ve tehlikeli 2 Salak’ın başrollerinde olduğu romantik bir gerilim.

Aynı anda, aynı kadına aşık olan iki arkadaşın, aşkla, rekabetle, ihanetle, gururla imtihanı. Kaliteli mizah anlayışıyla süslenmiş mükemmel bir kurgu.

Okurun yine elinden bırakamayacağı bir Dizüstü Edebiyat romanında bu kez bir ilki denedik. Kitap okuma deneyimine yepyeni boyutlar katan bir uygulamayı hayata geçirdik:

Türkiye’nin ilk mobil etkileşimli kitabı

Okur, Fatih ve Livio’nun macerasına tat katan ayrıntılara müzik, fotoğraf, video ve konum bilgisi olarak ulaşabilecek. Bigumigu desteği ile gerçekleştirdiğimiz bu uygulamayı bundan sonra devam ettirmek ve geliştirmek hayalimiz. Kısaca özetlemek gerekirse, kitabın sayfaları arasına yerleştirdiğimiz barkodları, cep telefonlarınızın kamerasıyla okutarak, internet üzerinden sürpriz içeriklere ulaşabileceksiniz. Ayrıntılı açıklama kitabın içerisinde. smiley.gif

121101.jpg

Künyesi

Fatih Aker
Okuyan Us Yayınları
» Roman
» Edebiyat
Fiyatı : 16,00 TL
Nisan 2011, 239 sayfa,
ISBN: 97860540545890

Bu konuyu yazdır

  Kara Lord Darth Vader Star Wars - James Luceno
Yazar: Hasretiim - 04-27-2011, Saat: 03:16 PM - Forum: Kitap - Yorum Yok


Hakkında

Kara Lord Sidious'un entrikalarıyla kafası karışan, yoldan çıkan Anakin Skywalker ortadan kalkmış ve yerini Darth Vader'e bırakmıştı.

Anakin Skywalker'ın dostu ve eski Üstadı Obi-Wan Kenobi'yi öldürmeye çalıştığı noktadan kara bir hayalet yükselmişti. Bir zamanlar Jedi Tarikatının gördüğü en güçlü Şövalye olan bu kişi şimdi karanlık tarafın hizmetkarı, yüreklere korku salan bir Sith ve galaksinin acımasız yeni İmparatorunun intikam meleği olmuştu.

Diğer taraftan Outer Rim'deki bir dünya olan Murkhana'da Jedi Üstatları Roan Shryne, Bol Chatak ve Padawan Olee Starstone Ayrılıkçıların kalesine düzenlenen bir saldırıya komuta etmekteydiler ve herşeyin onların aleyhine dönmek üzerine olduğuna dair hiçbir fikirleri yoktu. Üçü de infazdan sağ kurtulmayı başarsa da en büyük tehlike hala -ifadesiz maskesinin arkasında parçalanmış bir kalp, zehirlenmiş bir ruh ve intikam ateşiyle kavrulan kurnaz bir beyin taşıyan- Darth Vader'in seri ve kızıl kılıcının ucunda onları bekliyordu. Hayatta kalmayı başarabilmiş bir avuç Jedi'ın Güç'ün aydınlık tarafının korunması ve galaksinin kurtarılması için ne pahasına olursa olsun hayatta kalması şarttı.

121107.jpg

Künyesi

James Luceno
Arkabahçe Yayıncılık
» Bilim
Fiyatı : 21,00 TL
Nisan 2011, 312 sayfa,
ISBN: 9789759050795

Bu konuyu yazdır

  Tarih: 11-26-2025, 04:45 AM