| Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.
|
| Kimler Çevrimiçi |
Toplam: 572 kullanıcı aktif » 0 Kayıtlı » 568 Ziyaretçi Applebot, Baidu, Bing, GoogleBot
|
| Son Aktiviteler |
Batılı, Hurafeyi Atalarım...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-24-2025, Saat: 10:36 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 12
|
Allah’a Şirk Koşarak Yaşa...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-21-2025, Saat: 09:37 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 27
|
Rabbinden Sana Vahyedilen...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-20-2025, Saat: 04:17 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 20
|
Araf Suresi 157. Ayet. On...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-18-2025, Saat: 12:06 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 29
|
İnancını Bu Dünyada Sorgu...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-16-2025, Saat: 03:19 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 29
|
Bizler İnatla, Atalarımız...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-15-2025, Saat: 05:11 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 25
|
Atatürk'ün Çocukluk Anıla...
Forum: Hayatı ve Anıları
Son Yorum: Serdar102
11-15-2025, Saat: 02:39 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 32
|
Ali İmran 78 -79. Ayetler...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-14-2025, Saat: 03:50 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 26
|
Günün Şiiri
Forum: Şiirler
Son Yorum: by-göçmenoğlu
11-14-2025, Saat: 10:13 AM
» Yorumlar: 9
» Okunma: 2,340
|
Adı Bende Saklı Sevgili.
Forum: Şiirler
Son Yorum: by-göçmenoğlu
11-14-2025, Saat: 09:41 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 33
|
|
|
| Çocuklarda Kistik Fibrozis |
|
Yazar: MaSaL - 04-27-2011, Saat: 03:15 PM - Forum: Anne ve Bebek
- Yorum Yok
|
 |
Çocuk ve erişkinlerde görülen kronik solunum yolu tıkanıklıkları ve enfeksiyonlarla seyreden bir kalıtımsal bir hastalık olup daha çok beyaz ırkta görülür. Hayatın erken evrelerinde oluşan pankreas yetmezliği ile çocukluk çağının ağır kronik solunum yolu hastalığının ana nedenlerindendir. Hastalarda ayrıca burunda polip, sinizüt, pankreatit de görülebilir. Siroz ve karaciğer yetmezliği gelişebilir.
Genetik:
Kistik fibrozis beyaz ırkta her 3000 doğanda 1 olasılıkla görülür. Avrupalılarda daha çok görülür. Asya'da daha nadir görülür
Fizyopatolojik temel bulgular 4 grupta incelenebilir.
Mukus sekresyonun (vücut salgıları) temizlenme bozukluğu,
Mukus sekresyon suyunda azalma,
Ter ve diğer vücut salgılarında tuz yüksekliği,
Solunum yollarında kronik yaygın iltihap, ağrı,şişme, kızarıklık.
Kistik fibroziste hava yollarında enfeksiyon daha çok olur. Kronik bronşiolit, bronşit ilk akciğer bulgusudur. Pankreas küçük, bazan kistiktir
Bulgular:
Öksürük en sık bulunan bulgudur, önceleri kurudur sonra balgamlı bir hal alır. Büyük hastalarda sabah ve aktiviteden sonra da görülür. Balgamın görünüşü enfeksiyon olduğunu düşündürür. Bazı hastalar uzun süre belirti vermeyebilir.
Hastalarda kronik öksürük, ıslık sesine benzeyen solunum sesi sık görülür. Yaşamın ilk yıllarında, bebeklikte en çok görülen bulgu ıslık gibi, tiz seslerle oluşan nefes alıp vermedir. Egzersiz yapamama, nefes darlığı, kilo alamama, büyüyememe tabloya eklenir. Akciğer bulguları alevlenince hastaneye yatırarak etkin tedavi gerekir.
Çocuklarda göğüs ön arka çapının arttığı görülür. Solunum sesi gürültülü ve hırıltılıdır. Çomak parmak görülür. Parmak ucu, dudak, burun ucu gibi yerlerde morarma geç dönem bulgusudur. Yeterli hava alınmaması nedeniyle akciğer dokularının büzüşmesi, ciğerlerden kan gelmesi, göğüs zarı boşluğunda hava toplanması 1 yaştan sonra görülür. Kistik fibrozisli yeni doğanların %10-15'inde sertleşmiş mekonyum (anne karnındayken bebeğin bağırsaklarında oluşan ve doğumdan sonra yapılan ilk siyah renkli kaka) kitlesi bağırsağı tıkar. Karın şişliği oluşur ve 24-48 saat süreyle mekonyum yapmama mevcuttur.
Hastaların %85'inden fazlasında ekzokrin pankreas yetmezliğine bağlı hazım bozukluğu vardır. Sık, bol, yağlı kaka yapma mevcuttur. Çok yemesine rağmen kilo alamaz. Gaitada gözle yağ damlacığı görülebilir. Hastanın karnı şiştir. Yağda eriyen vitaminlerin eksikliği görülebilir.
Kistik fibrozisli hastaların % 8 inde şeker hastalığı görülür. Göz, böbrek ve diğer vasküler bozukluklar olabilir. Seksüel gelişim geri kalabilir. Erkeklerin % 95'i azospermiktir fakat seksuel fonksiyonlar genelde bozulmaz, hidrosel ( testislerde sıvı toplanması), inmemiş testis, kasık fıtığı daha çok görülür. Terle fazla tuz kaybedilirse (özellikle sıcak havalarda, ve gastroenteritte) tuz yerine konmalıdır.
Tedavi:
Hastanın ailesi ve kendisi eğitilmelidir. Akciğer tutulumunda doğru tanı ve başlangıç tedavisi için hastaneye yatırılmalıdır. Hasta 3 ayda bir mutlaka görülmelidir. Kızamık, boğmaca ve grip için mutlaka aşılanmaıldırlar. Doktor, hemşire, solunum terapisti, dietisyen ve psikiyatrist ile birlikte bakım programı uygulanmalıdır. Oral sıvı alımı çok iyi sağlanmalıdır (özellikle yaz ayları). Pankreas enzimleri, yağda eriyen vitaminler yerine konulmalıdır. Yağı düşük, protein ve kalorisi yüksek diet verilmelidir.
Dr.Ruhi Çakı
|
|
|
| İnsanlar Uyurlar Ölünce Uyanırlar - Emre Dorman |
|
Yazar: Hasretiim - 04-27-2011, Saat: 03:14 PM - Forum: Kitap
- Yorum Yok
|
 |
Hakkında
Pek çok insan dünya hayatının geçici ışıltısına aldanıp istek ve arzularının peşinde yok yere tüketir ömrünü. Tıpkı bir yaprak misali savrulur durur yaşam içinde. Bir gün öleceği gerçeğini unutup ölüm sonrası için kayda değer bir hazırlık yapmadığı gibi değersiz ve anlamsız bir şekilde yaşar hayatını. Oysaki ölüm, yaşamın ikiz kardeşidir. Yaşamla birlikte var edilmiştir. Alınan her bir nefesin yarısı yaşam, yarısı ölüm için alınır. Ölüm bize bu kadar yakındır.
Ömür, anne karnı ile toprak altındaki iki karanlık arasında yakılan bir kibrit alevi gibidir. Alev almasıyla sönmesi an meselesidir. Göz açıp kapar gibi geçecek ve bir gün son bulacaktır. Uyanmak için uyumak gerekiyordu önce. Ölmek için yaşamak. Ve biz yaşıyorduk. Yaşıyorken de uyuyorduk. Derin bir uyku içindeyken kendimizi, yaşıyor sanıyorduk.
Bu gerçek ile yüzleşmeye, dünya uykunuzdan uyanmaya ve yaşamınızı sorgulamaya cesaretiniz var mı? Eğer yok ise bu kitabı elinizden bırakabilir, yaşantınıza kaldığınız yerden devam ederek sizin için ayrılan sürenin sonuna gelebilir ve hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayıp, hiç yaşamamış gibi ölebilirsiniz. Kaçınılmaz olan ölüm ile yüzleşmeden önce, yüzleşin kendinizle.
|
|
|
| Karın mı ? Devletin mi ? |
|
Yazar: MaSaL - 04-27-2011, Saat: 03:09 PM - Forum: Fıkra Genel
- Yorumlar (4)
|
 |
Birgün büyük bir oluşum her milletten ajan seçmek üzere daha önceden belirlenmiş kişileri görüşmeye çağırmış.. Önce Amerikan'ı odaya almışlar ve sormuşlar, "Karın mı, devletin mi??" "Devletim" demiş Amerikan hiç düşünmeden.. "İyi" demişler.. "O zaman al şu... silahı ve yan odadaki karını öldür" Amerikan silahı almış.. Sonra birden durmuş ve "Yapamayacağım" demiş.. Fransız'ı almışlar odaya, "Karın mı, devletin mi??" "Devletim" demiş.. "İyi" demişler.. "Al şu silahı.. Karın yan odada.. Git ve onu öldür.." Fransız silahı almış, kapıya gitmiş.. Sonra birden durmuş "Yapamayacağım" demiş.. Temel'i çağırmışlar.. "Karın mı, devletin mi?" Temel hemen yanıtlamış, "Devletim" "Al şu silahı, yan odadaki karını vur" Temel silahı almış, yan odaya geçmiş.. Odadan önce bir silah sesi ardından da kırılan camın sesi gelmiş.. Temel odadan çıkınca sormuşlar "Ne oldu?" Temel yanıtlamış, "Verdiğiniz silah kuru sıkı çıktı.. Ben de karıyı camdan attım..".
|
|
|
| Emzirmede Tehlike İşaretleri |
|
Yazar: MaSaL - 04-27-2011, Saat: 03:04 PM - Forum: Anne ve Bebek
- Yorum Yok
|
 |
Aşağıdaki durumlarda annenin ve bebeğin mutlaka doktor tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir.
- Üçüncü günden sonra günde 6 bezden daha az ıslatması
- Üçüncü günden sonra siyah, yeşil ya da koyu kahverengi dışkılama olması
- Günde 3-4 sarı dışkılamadan az olması (dördüncü günden bir aya kadar)
- Günde 8 kezden daha az beslenmesi
- Bebeğin sürekli bakım ister, daima aç ve hiç bir zaman memnun görülmemesi
- Bebeğin istisna olarak "iyi"olması, nadiren ağlaması ve 4-6 saatten fazla kesintisiz uyuması
- Sütün gelmesi, ancak yutma sesinin duyulmaması
- Meme başının çoğu emzirmede ağrılı ve hassas olması
- Memelerde belirgin tıkanma olması (memeler çok serttir ve emzirmeden sonra yumuşamaz)
- Bebeğin günlük tartı artışının 15-30 g’dan az olması
- Bebeğin doğumdan sonra onuncu günde doğum tartısına ulaşamaması
Memede oluşabilecek mastit ve mantar enfeksiyonu gibi durumlar vakit geçirmeksizin tedavi edilmeli, emzirmeye ara verilmesi önlenmelidir.
Hastane kaynaklı patojenlerin oluşturduğu mastitler dışında emzirmenin devam etmesi gereklidir. Emzirmenin bebeğe bir zararı olmadığı gibi ,oluşacak bir meme absesinin de önüne geçebilir.
Meme absesi oluşmuşsa, absenin olduğu taraftan emzirme yapılmamalı, sağlam memeden emzirmeye devam edilmelidir.
Memenin ve meme başının büyüklüğü emzirmeyi etkilemez. Meme büyüklüğünü belirleyen salgı bezleri değil, yağ dokusu miktarıdır. Bu nedenle meme büyüklüğü ne olursa olsun tüm anneler yeterli süt üretebilirler. Emzirme pozisyonu uygun olan bir bebek meme başı küçük de olsa meme başını uzatarak etkili bir şekilde emebilmektedir. Meme başının düz ya da çökük olması sorun yaratabilir. Meme başları çökük olan anneler son üç aydan başlayarak günde bir kaç kez meme başı masajı yapmalıdırlar. Bebeğin emdikçe çökük olan meme başını çıkartacağı da unutulmamalıdır.
Emzirme öncesi ve sonrasında memelerin temizlenmesi ya da yıkanmasına gerek yoktur. Bu işlemler meme başı ve aerolanın tahriş olmasına neden olabilir. Aeroladaki Montgomery tüberküllerinden salgılanan yağlı, kokulu,antibakteriyel madde memeyi doğal olarak korur.
Emziren anneler ellerini her emzirmeden önce bol su ve sabun ile yıkamalıdırlar.
|
|
|
| GüÇlü ve İyimseR Çocuk Yetiştirmek |
|
Yazar: MaSaL - 04-27-2011, Saat: 03:03 PM - Forum: Anne ve Bebek
- Yorum Yok
|
 |
Anne baba olarak en önemli işlerimizden biri çocuğumuzdaki pozitif duyguları ve özellikleri ortaya çıkarmaktır. İşte anne babalara çocuklarına iyimserliğin ve güvenli bağlanmanın tohumlarını atıcı bazı öneriler...
.
Anne baba olarak en önemli işlerimizden biri çocuğumuzdaki pozitif duyguları ve özellikleri ortaya çıkarmaktır. İşte anne babalara çocuklarına iyimserliğin ve güvenli bağlanmanın tohumlarını atıcı bazı öneriler...
Yaşamın Kaçınılmaz Terslikleri İle Mücadele Edebilen İyimser Çocuklar Yetiştirebilmek
Yaşam sürprizlerle doludur. Karşımıza büyüklü küçüklü pek çok hoşluklar çıkabileceği gibi, sevimsiz engellerle de karşılaşabiliriz. Kimimiz bu hoşlukları ve engelleri abartılı bir şekilde algılar ve bunlara takılıp kalır iken, kimimiz de hoşlukları da engelleri de doğal süreçler gibi algılayarak üstlerinden atlar ve yolumuza devam ederiz. Çevremize göz atacak olur isek, yaşamın keyfini süren iyimserlerin yanı sıra, yaşamın güçlüklerine kolayca teslim olan, yaşamla ilgili negatif tahminlerde bulunan pek çok kötümser de görebiliriz. Tüm psikolojik araştırmalar gösteriyor ki ne kadar kötümser iseniz depresyona girme ihtimaliniz de o kadar yükseliyor. O halde anne babalara yeni bir görev daha düşüyor. İyimser bir bakış açısına sahip, yaşamın kaçınılmaz terslikleri ile baş edebilen pozitif çocuklar yetiştirmek.
Bazı ailelere iyimserlikten bahsettiğimizde “her şey, dünya ve ben ne kadar harikayız” diye dolaşan çocuklar istemiyoruz derler. Çünkü her şeyin harika olduğu bir dünyada yaşamıyoruz. Çok da haklılar. Bizim kastettiğimiz şey de “boş iyimserlik” değildir. Pozitif düşünce sürekli neşeli şeyler düşünmek değildir. “her gün, zaman geçtikçe, giderek daha iyi... olacağım” gibi bir düşünce ile güçlükleri yenebilmektir. ‘İyimserlik’ in doğruluk payı yüksek olmalıdır. Sadece neşeli pozitif ifadeler başarılarınızı ve anlık ruh halinizi olumlu biçimde yükseltemez. İyimserlik gereksiz olumluluktan çok, negatif olmayan düşüncelerin gücünden faydalanma üzerine çalışır. İyimserlik kendinizi neşelendirmek için kullanacağınız kavramlardan çok uzaktır. Örneğin, ‘Ben özel bir kişiyim’, ‘Hayatım hep daha iyiye gidiyor’, ‘İnsanlar bana bayılıyor’...vs. Bu tip cümleler kısa bir süreliğine kendinizi iyi hissetmenize sebep olacaktır ama sizi hedeflediğiniz noktalara ulaştırmayacaktır..
Kötümser düşünmenin yüksek bedelleri vardır. Yapabilecekleri hiçbir şey olmadığına inanırlar. Problemlerin sonsuza dek süreceğine ve değiştirilemeyeceğine inanırlar ve çözüm aramazlar. Bu tarz negatif inançlar genellikle doğru değildir. Pek çok kötümser durumu felaketleştirir. Tüm potansiyel nedenler içinden en kötüsünü seçer. Depresyona yatkın çocuklar da problemleri ile ilgili en kötü senaryoya odaklanırlar. Kontrol edilemez bir biçimde kendilerini suçlarlar. En negatif yorumları yaparlar. Daha iyimser ve doğru alternatifler üretemezler. Probleme katkıda bulunan diğer faktörleri görebilen çocuklar, enerjilerini problemin farklı noktalarına yönelterek, problemi çözebilirler.
Ancak iyimserlik, bir şeyler kötü gittiğinde başkalarını suçlamak değildir. Problemlerde size düşen sorumluluğu sahiplenmektir ve onların çözümünde yardımcı olmaktır. Bunun yanı sıra, üzüntülerden veya kızgınlıktan kaçmak da değildir. Negatif duygular, hayatın bir parçasıdır ve onu zenginleştirir. Ne kadar büyük problemlerle karşılaşırsanız karşılaşın, iyimser düşünmeyi otomatik hale getirmiş çocuk en ufak umut ışığının olduğu durumlarda, zorlukları yenmeyi başaracaktır. İyimserlik, iyi aile modelinin veya güçlü ahlaki değerlerin yerine geçemez.. İyimserlik, sadece bir araç ama çok güçlü bir araçtır.
Aslında küçük çocuklara dikkat edecek olursanız doğuştan gelen pozitif bir bakış açıları olduğunu görürsünüz. Onlar doğal iyimserler oldukları için sevimlidirler ve mutludurlar. Pozitiflik çocukların gelecekteki tüm çevresel ve içsel kaynakları kullanabilmeleri için güçlü bir kredidir.
Bir çocuk kötümser ise bunun büyük bir kısmını, annesini babasını ve saygı duyduğu öğretmenlerini, büyüklerini gözlemleyerek öğrenmiştir. Çocuğunuz özellikle sorunlar karşısındaki davranış kalıplarınızı, söylediklerinizi ve yaptıklarınızı adeta bir sünger gibi emer. Olayları yorumlama biçiminizin çocuğunuz tarafından aynen kopyalanma ihtimali çok büyüktür.
Yorumlamada üç önemli ayrım vardır. Kalıcılık, yaygınlaştırma ve kişiselleştirme. Kötümser biri karşılaştığı engellerin değiştirilemez olduğuna ve yaşamında pek çok şeye mal olacağını inanır. Kötümser kişilerin pek çoğu kötü kaderlerinin gelecekte de sürerek onlara pek çok fırsat kaçırtacağını, başarısız ilişkilere neden olacağını, sürekli kaybeden sıradan, alelade kişiler olacaklarına inanırlar. Hatta problemin kendi kabahatleri olmadığını anladıklarında dahi, durumun değişmeyeceğine inanırlar ve değiştirmek için çabalamazlar. Genellikle de ortaya çıkan probleme kendilerinin neden olduğuna inanırlar.
Küçük bir çocuk olumsuz bir duygu hissettiğinde saklanacak sıcak, güvenli, tanıdık bir yer arar. Böyle bir yeri varsa tehlike geçene dek burada saklanır. Böyle bir yeri yoksa tehlike karşısında donar kalır. Çocuğunuzla aranızda güvenli bir bağ oluşturmanız önemlidir. Güvenli bağlanan çocuklar, güvensiz bağlanan çocuklara göre etrafı kolayca keşfederek, kontrolleri altına alırlar. Güven hissettikçe yaşamda yeni şanslar aramak için kendilerini hazır hissederler. Keşfetmek ve başarmak pozitif duyguları sürekli tetikler. Pozitif duygular sizi sürekli yukarı doğru çıkaran bir spiral gibidir. Alışkanlık haline getirilmiş negatif duygular ise aşağı doğru inen bir spiralde ilerlemeye yol açar. Bu spiral depresyona dek iner ve zaman geçtikçe kronikleşir.
O halde anne baba olarak en önemli işlerimizden biri çocuğumuzdaki pozitif duyguları ve özellikleri ortaya çıkarmaktır. İşte anne babalara çocuklarına iyimserliğin ve güvenli bağlanmanın tohumlarını atıcı bazı öneriler:
Çocuklar en fazla anne babalarının kendi aralarındaki çatışmalarda kullandıkları yorumlama ve problemi çözme biçimlerini kopyalarlar. Çoğu kez de bu çatışmalardan yaralanırlar. Ama çatışmadan kaçmakta çözüm değildir. Birbirlerini çok seven kişiler bile arada bir çatışabilirler. Anlaşmazlık hayatın bir parçasıdır. Önemli olan çocuklara çatışmaların nasıl çözümlendiği konusunda model olmaktır. Çatışmaların ve kavgaların zararlarını azaltmak için şunları yapabilirsiniz.
- Çocuğun önünde fiziksel şiddet kullanmayın. Buna bir şeyler fırlatmak ve kapı çarpmak da dahil. Bu tür davranışlar çocuğu haddinden fazla ürkütür.
- Eşinizi çocuğun önünde kalıcı ve genelleştirilmiş bir lisanla eleştirmeyin. Ör: “senin baban hayatta hiçbir şeyi beceremez”, “senin annen bencilliğin en iyi örneğidir”.
- Birbirinize küsmeyin, çocuğun gözünden kaçmaz.
- Çocuğunuzdan taraf tutmasını istemeyin.
- Uzlaşma ile sonlanmayacağından emin olduğunuz bir tartışmayı çocuğun önünde başlatmayın
- Saldırmak yerine, duygularınızı güvenli bir şekilde ifade edin.
- Kızgınlığınızı kontrol ederek model olun. Sakinleşmek için yavaşlayın ve kendinize zaman verin.
- Çatışmaları çocuğun önünde çözün ve anlaşmazlıkların sevginin bir parçası olduğunu, doğal olduğunu çözülebilir olduğunu hissettirin.
- Şayet eşinizi çocuğun önünde eleştirecekseniz tüm kişiliği ile ilgili eleştiriler yapmayın; o anda o durma özel eleştiri yapın. Ör: “baban böyle yorgun olunca, biraz sinirli oluyor”.
Tüm bunların yanı sıra anne baba olarak bebeklikten itibaren özellikle şunlara dikkat etmelisiniz:
- Çocuğunuzu çok uzun süre yatakta yalnız başına ağlatmayın. İhtiyaçlarını zamanında karşılamaya çalışın. Çocuğunuzu çok uzun süre ıslak ya da aç bırakmayın.
- Mümkünse -özellikle ilk birkaç ay- uyanır uyanmaz ve akşam yatmadan önce mutlaka sizi görsün.
- Çocuğunuza önceden tahmin edilemeyen durumlar yaşatmamaya çalışın. Bu onları çaresiz, sinirli, üzgün ve pasif bir duruma düşürür. Örneğin; önceleri düğmesine basıldığında ses çıkaran bir oyuncak bozulduğu için artık ses çıkarmıyor ise, ancak durup dururken aniden ses çıkarıyor ise bu durum çocuğunuz için ‘önceden tahmin edilemeyen’ bir durumdur. Çocuğun bu oyuncak üzerinde hiçbir kontrolü kalmamıştır.
- Yeni bir durum ile karşılaştığında ona küçük ve başarılabilir adımlar verin ve yaşatın. Örneğin; çocuğu su ile tanıştıracaksanız, önce küçük su fışkırtmaları ile başlayın. Daha sonra bileklerinden başlayarak su seviyesini yükseltin.
- Çocuğunuza seçim olanakları tanıyın. Örneğin; yemekleri ağzın tıkıştırmayın. Masadaki yiyeceklerden hangisinden başlamak istediğini sorun. Açık büfede tabağını kendisine hazırlatın. Mümkünse giysi seçimini de kendisi yapsın.
- Çocuğunuzu saatlerce mama sandalyesinde, pusette, oyun parkında bırakmayın. Keşfetmesi, çevreyi araştırması için fırsatlar tanıyın. Etrafına biraz çaba ile.keşfedebileceği yeni objeler bırakın. Güvenliksiz bir duruma gelmediği sürece yaptığı keşifleri engellemeyin.
- Bir şeylerin üzerine tırmanma,büyük bir ayıcığı kaldırma, bisiklet, paten kullanma çocuğun kendine güven duygusunu arttıracaktır.
- Bebeğinizle senkronize oyunlar oynayın. O elini iki kez vurunca siz de vurun. O ‘oooo…’ deyince siz de ‘oooo…’ deyin. Bu durumdn çok hoşlanacak ve gülecektir. Siz de gülün. Bebeğiniz sevdiği kişileri hareketleri ile etkileyebildiğini düşünecektir.
- Onu sık sık kucaklayın. Bol fiziksel temas kullanın.
- Ceza vermek durumunda kaldı iseniz, cezanın nedenini anlamasını sağlayın. Nedeni anlamaz ve sadece sizden korktuğu için davranışını düzeltir ise, ‘güvensiz’ bir birey olmaya aday olabilir.
- ‘Hayır’ kelimesini limitli kullanın. Kendiniz için hoş olmayan her durumda ‘hayır’ demeyin. Bu kelimeyi gerçekten tehlikeli durumlarda kullanın. Hoşunuza gitmeyen durumlar için ‘daha yavaş…’ gibi farklı söylemler kullanın. Yaklaşmasını istemediğiniz objeleri ‘hayııır’ demeden sadece kaldırın ve erişemeyeceği bir yere koyun.
- Övgüyü yerinde, zamanında ve yeterli miktarda kullanın. Neden övüldüğünü anlamasını sağlayın.
- Çocuğunuza ‘güvenlik mesajları’ verin. Örneğin; doktora aşı olmaya gidecekse, orada yaşayacağı küçük acıyı önceden basit bir dille anlatın. Ama bu küçük acının onu ilerideki büyük acılardan nasıl koruyacağını açıklayın.
- Uykuya yatmadan önce ‘yatak sohbetleri’ yapın.O gün başınıza gelen iyi ve kötü olayları paylaşın. Sıkıntılarından arınarak uykuya dalmasını sağlayın.
- Çocuğunuzun önünde sergilediğiniz kendi yorumlama stillerinize dikkat edin. Kötümser yorumlama biçimlerinizden arınmaya çalışın. Çocuğunuzun kötümser yorumlarına tanık olur iseniz, ona olası diğer iyimser alternatifleri farkına varması için yardım edin.
Olcay Güner
Klinik Psikolog
DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü
|
|
|
| Fotoğraf Neyi Anlatır - Murat Karagöz |
|
Yazar: Hasretiim - 04-27-2011, Saat: 02:55 PM - Forum: Kitap
- Yorum Yok
|
 |
Hakkında
* Walter Benjamin - Fotoğrafın Küçük Tarihi * Andre Bazin - Fotoğraf Görüntüsünün Varlık Bilimi * Rosalind E. Krauss - Fotoğrafı Yeniden Keşfetmek * Beyhan Özdemrir - Çağdaş Sanat Akımları ve Fotoğraf * Merter Oral - Fotoğraf ve Toplumsal Değişme * Jean Baudrillard - Yokoluş Sanatı * Orhan Alptürk - Baudrillard ve Fotoğraf * Sadık Tumay - Kimliğin Hiper Gerçek Boyutu ve Fotoğraf * Ahu Antmen - Çağdaş Sanatta Fotoğraf Kullanımı ve Türkiye'de Fotoğraf Temelli Sanat Üzerine Düşünceler * Birsel Matara - 80'den Günümüze Türk Fotoğraf Sanatına Genel Bir Bakış * M. W. Marien - Siyasetin İfadesi-Fotoğrafı Düşünmek * Göran Sonesson - Fotografik Göstergebilimin Kısa Tarihi
Künyesi
Murat Karagöz
Hayalbaz Yayınları
Fiyatı : 22,00 TL
Nisan 2011, 279 sayfa,
ISBN: 9786056060021
|
|
|
| Haremden Mektuplar - M. Çağatay Uluçay |
|
Yazar: Hasretiim - 04-27-2011, Saat: 02:54 PM - Forum: Kitap
- Yorum Yok
|
 |
Kitap Özet
Padişahın haremine dahil kadınlar, çok sıkı bir disiplin altında yaşarlardı. Dairelerinde böyle kapalı yaşadıkları gibi, gezinti ve göçlerde de bu hususlara çok dikkat ederlerdi.
Babüssaâde'den ayrılınca da perdeleme ve maskeleme siyasetine ehemmiyet verilirdi. Binecekleri araba ve kayıklar, kat kat örtülerle, kafeslerle donatılır, içeridekileri göstermeyecek şekilde yapılırdı. Kadınların vardıkları yerde de haremağaları tarafından çok sıkı tedbirler alınır, yabancılar tarafından görülmemeleri sağlanırdı.
Bu itibarla sultanları bahçede ve saray dışında gezerken, dolaşırken de seyretmek pek o kadar kolay bir şey değildi. Durum böyle iken, bâzı romanlarda, bilhassa son zamanlarda çevrilen filmlerde, Kadın Efendi ve sultanların hayatlarını ifade etmek için onları açık saçık göstermek tarihî hakikete uyar mı? Bu, hakikaten yaşanan bir tarihin akisleri veya uydurma şekilleri midir, bunun üzerinde insafla, iz'anla durmak ve düşünmek icabeder.
Haremden Mektuplar
M. Çağatay Uluçay
Ötüken Neşriyat
Fiyatı : 10,00 TL
Nisan 2011
179 sayfa
ISBN: 9789754378337
|
|
|
| Harem - M. Çağatay Uluçay |
|
Yazar: Hasretiim - 04-27-2011, Saat: 02:52 PM - Forum: Kitap
- Yorum Yok
|
 |
Kitap Özet
Harem, dünya ile ilgisini kesmiş yasak bir şehirdi. Harem hakkında dışa sızabilecek malûmat harem ağaları ya da içerde yaşayan kadınlardan elde edilebilirdi. Fakat tarihin şahadetiyle de anlaşılıyor ki, ne haremden çırak edilenler, ne de harem ağaları haremin mahremiyetine gömülen haber ve malûmatı dışarıya sızdırmışlar, görüp işittiklerini içlerine hapsetmişler ve onlarla birlikte öbür dünyaya göçmüşlerdir. Şayia, rivayet kabilinden duyulan haberleri ise çok dikkatli ve ihtiyatla kabul etmek lâzımdır; hareme ait hatıralar daha sonraları yazılmıştır.
Harem
M. Çağatay Uluçay
Ötüken Neşriyat
Fiyatı : 15,00 TL
Nisan 2011
316 sayfa
ISBN: 9789754378344
|
|
|
| Tayyimekan - Arif Muti |
|
Yazar: Hasretiim - 04-27-2011, Saat: 02:52 PM - Forum: Kitap
- Yorum Yok
|
 |
Kitap Özet
Kaderiniz sizin elinizde Ama nasıl?
Beden ve ruh bütünlüğü, ruhun bedenden çıkması, ruhun kaç gram geldiği derken bir şeyi unuttuk: Henüz bir bedene kavuşmamış ruhlar neredeler?
Zamanın ve mekanın olmadığı bir evren: Tayyimekan. Her evren gibi orada da şifreler, olasılıklar, ırklar ve savaşlar var. Tayyimekan'da; bedene kavuşacak olan bir ruhun heyecanına, imkansızı isteyen bir bilim adamının azmine, yıllar önce oğlunu kaybetmiş bir annenin acısına, bilinmezliğe doğru giden bir bilgenin seyahatine ortak olacaksınız.
Hayal gücünüzün sınırlarını zorlamaya başlayın, Arif Muti'nin keşfettiği evren hareketleniyor, Tayyimekan efsanesi başlıyor.
Tayyimekan
Arif Muti
Cinius Yayınları
Fiyatı : 16,00 TL
Nisan 2011
ISBN: 9786051272207
|
|
|
| İçimdeki Savaş - Burçin Zeytin Özcan |
|
Yazar: Hasretiim - 04-27-2011, Saat: 02:51 PM - Forum: Kitap
- Yorum Yok
|
 |
Kitap Özet
"Size diyorum ki siz çok değerlisiniz, sizden bu dünyada bir tane daha yok. Her şey sizin hizmetinizde. Yürüdüğünüz toprak, oturduğunuz sandalye, aklınıza gelebilecek her şey; gelin birlikte hayatın anlamını keşfedelim, kök salalım dünyaya.
Özgürlüğe olan dirençli kuvvetin yaşama adına edindiğin garip, acı tecrübeler ve sen yaşamsın aynı benim gibi... Onun gibi... Bizim gibi...
Benliğini mi unutuyorsun? Bu kendine sabotaj... Eğer sen değilsen kimse değilsin. Budur, böyledir, bu kadardır...
Arayıp da bulamadığın neymiş bir bak... Aradığın aslında sadece senin gönlünde... Gönlüne bakmayı unutma sakın!
İyi şeylerden başka bir şey düşünme!
Çünkü, düşünce, suret dokumasının ipliğidir.
Güzelleşen, iyi olan her düşünceden doğan her suret güzeldir, iyidir.-Mevlana Celaleddin Rumi-
İçimdeki Savaş
Burçin Zeytin Özcan
Sokak Kitapları
Fiyatı : 13,00 TL
Nisan 2011
137 sayfa
ISBN: 9789944205504
|
|
|
|