Unutmuştum demirden olduğunu,
Seni açacak anahtarın bende olmadığını...
Seni kendi bileğime takamadım hiç
Ve bıraktım...
Şimdi yalnız olmaya mahkumların
Kelepçesisin sen.
Ve sende yalnızsın,
Hatıralarının hayaletleriyle başbaşa...
Öyle bir hayat yaşıyordum ki
Cenneti de gördüm cehennemi de
Öyle bir aşk yaşadım ki
Tutkuyu da gördüm pes etmeyi de
Bazıları seyrederken hayatı en önden
Kendime bir sahne buldum oynadım
Öyle bir rol vermişler ki
Okudum, okudum anladım
Kendi kendime konuştum bazen evimde
Hem kızdım hem güldüm halime
Sonra dedim ki “söz ver kendine”
Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin
Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin
Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin
Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin
Öyle bir hayat yaşadım ki, son yolcukları erken tanıdım
Öyle çok değerliymiş ki zaman
Hep acele etmem bundan anladım
masalimizin adini koydum..hani pamuk prenses yedi cüceler
kirmizi baslikli kiz gibi..ama bizimki mavi...
Mavinin Kalbi..ve Biz..
Masalimizin mutlu bitecegini biliyorum....
Sen...en kiymetlim Sevmek ufak kalir sana hissettliklerimin yaninda..
Yalan olmayan..Hic görülmememis..Tertemiz ..
Masmavi bi Askla asigim sana..
Asigim sana...
Asigim sana...
Ayrılık mı asıl acıtan,
Yalnızlığım mı...bilmiyorum
Aslını istersen uzun zamandır ayırtedemiyorum
Gözlerimde bölük pörçük kelimeler sana dair
Hangisine değsem...çamur
Hangisine değsem...yaş
Hangisine değsem...toz oluyor ortalık
Ben artık diren(e)miyorum...!
Heryer,herşey karanlık,önümü göremiyorum...
Var mı ötesi...
Var mı çaresi...
Hayat üstüme üstüme gelirken
Ben...ses çıkar(a)mıyorum
(içimdeki ateşe rağmen boğuluyor(muy)um...)
Geceleri sabaha erdiremiyorum
Ya da sanırım;
Uyumuyorum...bilmiyorum
Aslını istersen uzun zamandır farkına varamıyorum
Kinci değilim...asla
Ama içim soğudu bikere,içimdeki onca yangın sönmese bile
İflah olmayı beceremez bu gönül...
En büyük hatam,
Kalbinde gerçek aşka yer olmayan birine gönül düşürmekti belki...bilmiyorum
Aslını istersen uzun zamandır neden aramıyorum
Bi garip hüzünlerde,
Bi garip derinliklerde,
...sadece ağlıyorum...
Özledim seni
...
Ayrılık yüreğimi karıncalandırıyor nicedir...
beynimi uyuşturuyor özlemin...
Çok sık birlikte olmasak bile benimle olduğunu bilmenin bunca zaman içimi
nasıl ısıttığını yeni yeni anlıyorum.
Yokluğun, hatırladıkça yüreğime saplanan bir sızı olmaktan çıkıp mütemadiyen
bir boşluğa Sabahları seni okşayarak başlamaları akşamları her işi bir
kenara koyup seninle başbaşa konuşmaları
özlüyorum; oynaşmalarımızı, yürüyüşlerimizi, sevimli haşarılığını, çocuksu
küskünlüğünü...
Nasıl da serttin başkalarına karşı beni savunurken; ve ne kadar yumuşak, bir
çift kısık gözle kendini, ellerimin okşayışına bırakırken.
Gitmeni asla istemediğim halde, buna mecbur olduğunu görmek ve sana bunları
söyleyemeden 'git artık' demek.
'Beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk kavuşacaksın mutluluğa' demek
sana ne de zor..
Seni görmemek ve belki yıllar sonra karşılaştığımızda bana bir yabancı gibi
bakmanı istemek senden...
yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek
Uzaklarda bir adam sevdim
Kendimin ne yanına dönsem onu anlatırdı
Ömrümün ne yanına kaçsam onu tutardı.
Adı neydi? Umudumun içinden geçti.
Adı neydi?
Gri, dumanlıydı gözleri
Kor parçaları gizlenirdi derinlerinde
Öptüğümde dudaklarımı yakardı gözleri.
Sevdiğinde gün batar gibi
Sevdiğinde akşam gibi bakardı.
Çocuktu gözlerinin külleri
Özlediğinde yetim gibi bakardı.
Uzaklardan bir adam sevdim
Beni ıssızlığına aldı.
Adı neydi?
Her sesi hoşça kal der gibiydi
Her bakışı bırakma beni...