Bugün Canım ölmek Çekiyor..
Nasıl olucak bilmiyorum ; ama ölesiye bi istekle ölesim var bugün ..
Belki acımazsızlığa acıyacağım tutmuştur kimbilir !
bi boşlukta habersizce kalmak istiyorum ya da gitmek ..
ama sonunu düşünmemek istiyorum !
bu kez ne sonunu ne de başını bilmek istemiyorum bu hikayenin ..
İlk kez başladığım bi öyküyü yarım bırakasım ;
yarım bırakıp gidesim var ..
Nerelere ? Nereye ?
Rotası Belirsiz .. UzZaklara !
sadece gitmek , ölmek ..
Adına ne dersen de yok olmak istiyorum ..
Belki sonsuzluğa belki dönüşü olan kısa yada uzun bir yolculuğa
delicesine gidesim varr !'
[SIZE=2]Beni tutan ne bilmiyorum ;
Gitmek istesem Kal ! diyen olur mu ?
Hiç sanmıyorum ..
Ve şu an bunların cevaplarını bile bilmek istemiyorum ..
Canım ölmek çekiyor ..
Daha Ötesi ..
Ölemiyorum .. Ölmüyorum .. Ölme .. Öl ..
[/SIZE]
.. Sadece Hayat O kadar Acımasız Ki Onun Kadar acımasız olmak isteyip olamadıkça ..
.. [SIZE=4]Acıyorum .. Acıtıyorum .. Acınıyorum ..[/SIZE]
-Dinliyorum..ne ufacık bir heyecan görüyorum ne de bir sevinç belirtisi.. bu ilişkide tutku baştan karalara bile az gelir.. kendini bırakmanı istiyordum oysa.. öyleki eteklerin zil çalsın.. delicesine mutlu ol.. mevleviler gibi dans et.. Ben derimki bırak şansın seni yönetsin.. aklını degil kalbini dinle ama kalbinin attıgını duymuyorum.. koca bir ömür tüket fakat bir kez bile aşık olma.. yaşamış bile sayılmaz insan.. ama denemek zorundasın..açık ol..
kim bilir.. fırtına her an çıkabilir...
Sana seni çağıran cümlelerle sesleniyorum…
Yorgunluğun çöktüğü bu akşamüstü kendimi tüm gün ekmek teknesini çalıştıran bir hamal gibi hissediyorum. Sırtımı karanlığa gömen günün siyaha kavuşan anlarına dokunuyorum. Nasır tutan sözcüklerle hasbıhal ediyorum ve sana seni çağrıştıran cümlelerle sesleniyorum. Hasret risalesinin ortasına düşen, yaprak yaprak dertlerime açıyorum bahar gelmeden. Seni hatırladığımda, her sen vaktimde gülümsüyor bakışlarım. Ağaç kovuğu sayfalarıma ab-ı hayat oluyor kömür karası adın. Bir kitap düşüyor zihnime, adını sana sakladığım. Sana “seni ne kadar özledim” diyesim geliyor. Hayaline sus pus oluyorum. Hani bir şey anlatacak fincan sanki kulaklarına kadar açılmış ağzı ve öfkeli. Konuşsa biliyorum sen diyecek “Sen var ya sen aptalın biri”… Neyse ki o konuşmuyor ben duymuyorum. Kasabanın tozuna, dumanına karışıyorum sonra. Yüzü şefkatle aydınlanmış gençlik zamanlarına gayri ihtiyari tutunuyorum. Ve sen hala çok güzelsin benim için. Sözlerini bir kaşık çaya değişecek oluyorum sustuğun zamanlar. Kalbinde tökezliyor ruhum. Hiç ummadığım bir el ayırıyor bizi, çınarlık sorunlarım dökülüyor çay bahçesine. Gözlerini karıştırıyorum yudumlamadan önce. Acaba bana bakıyor musun? Hiç olmazsa ara sıra düşünüyor musun?
Beni alıyor bir meltem, girdabına sözlerinin. Sevmediğini hissediyorum. Bir yanımda deniz bir yanımda sen, hangisine intihar etsem bilemiyorum. Bir de gökyüzü, mutluluk kadar uzak olduğum. Talihsizliğimi süpürüp atsın diyorum bu kuşlar. Ama onlar da benim gibi gözlerine dalmışlar. Ağlama sakın…
Bir hıçkırış kadar uzağım
Ayrılığa / yani çok yakın
Anladım;
Bu gece düşlerime yakın
Sırları açık,
Ruhu çelimsiz..
Anladım bende gideceğim sende
Sırtımda bir gölge
Yarım yamalak..
Anladım;
Gözlerimin denklemi gözlerinde çözülür
Ruhumun zehrini ellerin öğütür..
/Hadi efkarını sal geceye
Sancılarda büyütür sevdayı elbet../
Tutsak değildir aşk acılara,
Yalnız değildir gölgedeki martı..
Kesiştiğimiz noktalarda sevebiliriz bizi
Çeliştiğimiz zamanlarda besleriz tutkuyu..
Direndim;
İsyan kokan gecelerde
Umutların ırzına geçen paçavra yüreklere..
Ve bilendi kalemim ölümün canhıraş çığlıklarıyla!
Sen!
Ey sevgili;
Kuşlarla uçurduğum mavi şiirleri yüreğine sar sevgili
Rüzgarın fısıltısı getirecek sana sevdamın delilini..
Kapkara gecelere dayan sevgili!
Tutkumu,sevincimi al senin olsun
Hayalini geri ver yeterki
Varlığını bilmek yetiyor sancılarıma..