Hiç kalbin ağrıdı mı sebepsizce,
Hiç için titredi mi sıcak yaz geceleri,
Dolunaya baktığında hissettin mi hiç
Yapayalnız derin bir karanlıkta olduğunu,
Ve acı bir şekilde farkına vardın mı,
Kalabalık içinde sessizce dolaştığını…
Düşündüğün şeyi bilmeden uzaklara takılır gözlerin;
Ellerin bilmediğin elleri tutar sanki,
Tuttuğun el sana huzur verir de;
Sen o huzurla bir türlü rahatlayamazsın…
Boğazında kelimeler düğümlenir, yutkunursun;
Bakışların buğulanır, gözlerini kısarsın,
Tek damla düşmesin diye çabalarsın;
Bilirsin ilk düşen damla habercisidir; sağanakların,
Bilirsin sağanakların ardından körelir; duyguların,
Bilirsin ki içindeki yangınlar büyür sağanaklarda…
Sen bilirsin ama kalbin bilmez bunları,
Yaşadıkça yaşar sevdalar kalbinde,
Büyüdükçe büyür kalbin, her sevdayı saklar içinde,
Gün gelir sığmaz olur kalbin göğsüne,
Taşıyamaz olur bedenini, artık yorulur…
Duyguların ağır gelir; ezilirsin
Bir gün açıklanmamış duygularınla köşende,
Teslim olursun ölüme,
Sessizce
Yüreğim soluksuz yorgun
Anlatamıyor kimselere
Seni çok özlediğimi
İçimde kırık bir kapı
Açık kalmış sensizliğine
Gecelerim alıp başını gitmiş sanki
Çığlık çığlığa çaresizlik
Dün gibi karşımda gözlerin
Dün gibi boynumda kalan kokun
Ellerin aklımda...
Yok böyle doğmamalı sabah üstüme
Uyan konuşalım yeniden
Ayrılığın rengi vurmadan sabaha
El bas yüreğime
Yemin et sevdamızın üstüne
Seni benim kadar seven olursa hiç bakma bile geriye
Ölümüne git yolun açık olsun sevgilim
Seni Bekleyişimin Adı Yok...
Aslında bir kibrit kafi gündüzleri tutuşturup,
Gecenin gerdanına dizi dizi yıldızlar yapmaya.
Hani sabahın boyu yetişse uzanıp öpecek alnından Ay’ı
Bir de hep geç kalınmış ömrün son deminde gelmese ölüm
Belki böylesi dar gelmez giyindiğimiz mutluluklar
Mevsimlerin peşine takılıp ta,
Hüznü oradan oraya taşıyan yağmurlar gibiyim..
Sıcak avuçlarda buhar olup göğe karışan
Soğuk bakışlarda buz kesip anlamdan alabildiğine uzaklaşan
Seni bekleyişimin adı yok,
Hasreti çeke çeke uzaklara götüren çok vagonlu trenlerin de.
Hani giden gider de, geçmişi kalırya geride,
Onu hep yaşlı gözlerle bekleyen.
Zamanla dilindeki özlemi kırıverir zaman, en hassas yerinden
Çok geçmeden, çok geçiyor yokluğunun üzerinden,
Haram saatler diziliyor boğazıma uzadıkça sensizlik,
Tenhasına sere serpe uzandığım düşler de yetmiyor
Yorgun arzularımı kışkırtmaya
Verdiğim sözlere saklanmış militan kılıklı yalanlar yakayı ele veriyor bir bir
Tutuklayıp aynalara hapsediyorum
Sonra vicdanım delil yetersizliğinden serbest bırakıyor
Seni bekleyişimin adı yok
Dursun diye duvarlara çivilediğim zamanın da
Payıma düşen yalnızlığın zirvesinde,
Saçlarımla gizlice siyahını paylaşıyor gece.
O zaman, bu şehir bir kez daha düşüyor gözümden
Kalabalık kaldırımlarında adım adım eziliyor günahlarımın gölgesi
Sanki ben değildim külçe külçe acıların sahibi
Ağır korkuların ezip yel değirmelerine verdiği
Savrulmuş bedenimin, rüzgarında ölmeden dirildiği
Sanki sen değildin bırakıp giden
Üstüne üstlük hiç gelmemişken
Seni bekleyişimin adı yok
Kurulmamış köprülerden geçmeye çalışan benliğimin de
Şiirlerim şahit olsun ki
İki satır arasına sığmıyor yalnızlığım
Ne nokta anlatabiliyor kararsızlığımı
Ne de virgül koyabiliyorum yılların ardına
Yenik düştü keşkelerim oynadığım oyunlara
Yine de teslim olmadım
Ama sen, namluda hüzün
Beni tam on ikiden vurdun
Seni bekleyişimin adı yok
Gelmeyişinin de…!
Hayat bizi o kadar acı imtihanlarla yokluyor ki, sabrımızın tükenme noktasına geldiği yerin şafağına takılıyor vazgeçemediğimiz,özlemini içimizde biriktirdiğimiz yakıcı,firari tutkular..Sevda sokağına düşüş öykümüz,insan olduğumuz duygunun başlangıcından bu yana bir tanımışlık kokar.Acıyı içimize sığdırdığımız anlar farklı olsada dile gelilş şekilleri, sabrımızın taştığını haykırışları o kadar aynı ve bir o kadar da sadıktır ki düşman olduğumuz taraflarımız dahi durgun sularımızın üstüne serili verir....
Sevgimizin karşılıksız kaldığı anlarda, bize kattığı o yakıcı acısı arabesk gelsede, gerçeklik dünyamızın doruk noktalarına ulaşır.Hayatta bir insanı sevmek mi? Sevginizi bütün samimiyetinizle üzerine giydirdiğiniz kahramanlardan vazgeçmek mi daha zor?...
Acısını tahayyül dahi edemediğiniz anların ihanetine uğratıyor gözbebekleriniz çaresizliğinizin tükendiği noktada.Yağmurun çatlamış toprakla buluştuğu zamanlardaki yumuşaklığını ve bıraktığı tatlı serin kokuyu bilirsiniz.Sevmekte yürek acımızla çaresizliğimizden taşan yağmur buluştuğunda yüceleşiyor.Gerçekliğin sizi şaşırtacak en uç noktalarına bu anlamda ulaştırıyor.
Sevmek....Ruhumuzun uzun korudorlarında mistik bir tual edasıyla düşlerimizin şafağındaki mutluluğun tek resmidir..Acılarda hayatımızı önemli kılar.UNUTMAYIN! En usta ressam dahi kusursuz bir resmin ana hatlarını KARA KALEMİ’yle atar...
Yokluğunla Var Olmayı Denedim Durdum..
“Ünlem” Dedin Korktum!
"Virgül” Dedin Konuştum!
“Nokta” Dedin Sustum!
“Ayraç” Dedin Ve Kayboldun..
İsmimi İsminden Ayıran İşareti Sen Buldun..
Bense; Yine Yokluğunda Var Olmayı Denedim Durdum..
Kırılmak Üzere Olan Bir Kalemle, Kızıldan Siyaha Çalan Bir Günde Sana Şiirler Kurdum..
Hayat Denilen İki Çığlık Arası Bir Nefesten İbaret Olan Oyunun Acı Sahnesi Saydım..
İçimi Bu Denli Yakmaya Senli Yanlarımdan Başladım..
Düsüncelerde boguluyorum..
Ayrildigimiz saatten beri dünyam degisti sanki.
Hala kabullenemedim sensizligi,halbuki konusurken nefes almakta
zorlansamda [SIZE=1]üstüne gittim Kelimelerin..[/SIZE]
Susmam gerekti oysa sonu kendi ellerimle getiriyordum.(farkina varmadan)
Karsi koyamadim..önüne gecemedim isyanimin..Öyle doluymuski icim..!
Ve dirensemde bitmisti..
Kopmustu benden kelimeler..
Sensizlige attigim ilk adimlar zor gelmedi aslinda..Ama gitgide agirlasiyor..
Basta görmemezlikden geldim disa vurmadim icimde sizlayan acilari!
Icime bastiran biseyler vardi..sanki!
Simdi cöküyorum anlamsizliga..
Dedim ya seni cok seviyorum..ama ihaneti görmemezlikden gelebilecek kadar degil..Ama sana Helalim diyebilecek kadar !
Mavi masalimdin benim..Masal gibiydin cünkü
-kimsenin sevmedigi ve sevemiyecegi kadar cok sevdin beni
Maviydin..Maviyle tanidim seni ilk görüdgüm günde söz verdigim gibi
Hep mavide andim seni..
Simdi söndü tüm maviler..ve Masalimiz bitti !
Hermasal mutlu sonla bitecek degil ya..Mavi masal mutsuz bi sonsuzlukta
yok oldu!
-Artik-
Maviler Haram..Masallar Yalan..
- *Seni uçurumdan aşağı iterken nasıl elim titremediyse aşağıya düşüşüsünüde gözümü kırpmadan izleyebilirim. ''
Küçük bir kız çocuğuyum ben..
kandır kandırabildiğin kadar..yüreğim avuçlarının içinde..ez ezebildiğin kadar..