Gökyüzünde dünyayı yaşarken sonsuz özgürlüğümle birlikte,
yaşamı arıyordum ne olduğunu bilemeden...
Bir su damlasıydım, güneşin ışıklarında renklerle oynayan,
karanlıklarda yıldızlarla konuşan...
Mutluydum rüzgarla birlikte maviliğe savrulurken,,
mutluydum kuşlarla kanat çırparken,,
mutluydum gökkuşağı olup renkleri saçarken Takılmışken
bir bulutun peşine, görürdüm yaşayanları yeryüzünde.
Hepsi zamanla koşar gibi, hep bir şeylerin peşinde...
Bazen bir kuşun kanadına karışır, uçardım onunla,
rüzgâra karşı çığlıklarla birlikte.
Yaşamı sorardım kuşlara, nedir diye?
Özgürlük derlerdi bana...
Göklerde özgürce kanat çırpabilmek, rüzgâra başkaldırmak.
Ama yağmur yağdığında özgürlükleri elinden alınır, ağırlaşan
kanatları daha fazla çırpınamazdı damlalar karşısında..
Sığınırken bir kaya kovuğuna, özgürlüklerini teslim ederlerdi yağmura,
sessizce...
Karıştım bir gün yağmur damlalarının arasına, gücü hissedebilmek için...
Toprağa karışmak istedim, çoğalmak istedim,azgın bir
nehir olup akmak istedim, deniz olmak istedim, yaşamı bulmak istedim,
yaşam olmak istedim...
Terk ettim gökyüzünü güneşe veda edemeden...
Altımda gittikçe büyüyen yeryüzü beni kendine doğru hızla çekerken
daha da büyüdüm,çoğaldım.
Koşmaya başladım bir an önce toprağa kavuşabilmek için.
Yaşamı hissedebilmek için... Yaşam olabilmek İçin...
Toprağa İlk dokunuş, ilk sarılış...
Sıcaktı toprak, gökyüzünün olamadığı kadar...
Beni sarmaladı şefkatle, beni içine aldı sevgiyle...
Sevdim onu...
Seviyorum dedim yaşamayı seninle birlikte...
Toprağın derinliklerinde,karanlık sıcaklıklarda güveni hissettim...
Zaman geçtikçe büyüdüm,çoğaldım...
Yerimde duramaz hale geldim...
Güneşi özledim...Yıldızlara merhaba demek istedim....
Terk ettim toprağı. Sıcaklığını, şefkatini.
Bir sabah çiçekler açarken gökyüzünü gördüm yeniden...
Öylesine mavi, öylesine sınırsız, öylesine özgür...
Aktım, gittikçe büyüyerek...
Beni sarmalayan toprağa dokunarak aktım...
Nereye gittiğimi bilemeden...
Sadece yaşamı öğrenebilmek için aktım...
Benimle çiçekler açtı ağaçlarda, topraktan otlar fışkırdı delicesine...
Ben onlara yaşamı sunarken, cevap veremediler bana
sonra bir sabah, daha güneş ışıklarını serpmeye başlamamışken dünyaya,
uzaklarda maviliği gördüm...
Gördüm orada canlılığı,başkaldırmışlığı,hasreti...
Kavuşmak istedim bir an önce, sarılmak istedim...
Koynuna girmek istedim bir sevgili gibi...
Sevişmek istedim onunla...
Yaşamı istedim ondan.. Dokunduğumda denize,balıklar kaçtı benden,
suyum karıştı denize...Bir oldum onunla..
Ufacık bir damlaydım, bulut oldum,toprak oldum,
deniz oldum, okyanus oldum.
Kapladım dünyayı canlılığımla. dalgalarla oynarken
derinliklere karıştım...
Derinliğin sessizliğinde güzellikleri Buldum...
Yaşam gizlenmiş güzellikler midir diye sordum denize?
Cevap alamadım...
İnsan olmak istedim...
Yaşamın ne olduğunu öğrenirim diye...
Döl oldum genç bir erkeğin ateşli vücudunda...
Yıldızlı bir gecede can oldum bir dişiyle...
Büyümeye başladım içinde olduğum insana fark ettirmeden...
Büyüdüm, büyüdüm..
Aynı toprak gibi sıcakve karanlık bu yer bana güven verdi, huzur verdi...
Zaman geçtikçe, yerime sığamaz hale geldim...
Güneşe sarılmak istedim...Yıldızları görmek....denizle konuşmak istedim...
Yaşamı insanlara sormak istedim...
Işıkla tekrar kavuştuğumda özgürlüğümü hissettim yeniden...
Küçük bir su damlasıyken gezdiğim gökyüzünü yeniden görebilmek
mutluluk verdi..
Büyüdüm zamanla... Diğer insanlarla birlikte, zamanla birlikte...
Sordum insanlara
- yaşam nedir diye?.. Cevap veremediler...
Bir gün aşık oldum birisine, neden diye sormadan kendime...
Bir kuş gibi özgürce, bir nehir gibi delicesine akarak,
bir deniz gibi sınırsızca sevdim birisini...
O zaman anladım ki;
YAŞAM SEVGİDİR...
SADECE SEVGİ.