| Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.
|
| Kimler Çevrimiçi |
Toplam: 293 kullanıcı aktif » 0 Kayıtlı » 288 Ziyaretçi Applebot, Baidu, Bing, GoogleBot, Yandex
|
| Son Aktiviteler |
Batılı, Hurafeyi Atalarım...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-24-2025, Saat: 10:36 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 12
|
Allah’a Şirk Koşarak Yaşa...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-21-2025, Saat: 09:37 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 27
|
Rabbinden Sana Vahyedilen...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-20-2025, Saat: 04:17 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 20
|
Araf Suresi 157. Ayet. On...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-18-2025, Saat: 12:06 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 29
|
İnancını Bu Dünyada Sorgu...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-16-2025, Saat: 03:19 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 29
|
Bizler İnatla, Atalarımız...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-15-2025, Saat: 05:11 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 25
|
Atatürk'ün Çocukluk Anıla...
Forum: Hayatı ve Anıları
Son Yorum: Serdar102
11-15-2025, Saat: 02:39 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 33
|
Ali İmran 78 -79. Ayetler...
Forum: İslam
Son Yorum: halukgta
11-14-2025, Saat: 03:50 PM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 26
|
Günün Şiiri
Forum: Şiirler
Son Yorum: by-göçmenoğlu
11-14-2025, Saat: 10:13 AM
» Yorumlar: 9
» Okunma: 2,340
|
Adı Bende Saklı Sevgili.
Forum: Şiirler
Son Yorum: by-göçmenoğlu
11-14-2025, Saat: 09:41 AM
» Yorumlar: 0
» Okunma: 33
|
|
|
| İnternet hızı 5 yılda 50 kat arttı |
|
Yazar: MaSaL - 04-25-2011, Saat: 10:42 PM - Forum: Güncel Haberler
- Yorum Yok
|
 |
Türkiye, İnternet Haftası’nı 2011 yılında 6,7 milyon ADSL kullanıcısı, VDSL2 teknolojisi ve 50 Mbps ve 100 Mbps’ye kadar çıkan hızlarla kutluyor. Son 5 yıl içinde maksimum bağlantı hızını 2 Mbps’den 100 Mbps’ye çıkaran Türk Telekom, 1,5 milyon olan ADSL hattı sayısını 6,7 milyona ulaştırmayı başardı.
Türkiye’nin öncü iletişim ve yakınsama teknolojileri şirketi Türk Telekom, İnternet Haftası nedeniyle Türkiye’nin internet dönüşümünde hangi noktada olduğuna ilişkin çarpıcı rakamlar açıkladı. 2005 yılından bu yana sürdürdüğü yatırımları ile Türkiye’nin internet dönüşümüne öncülük eden Türk Telekom, bugün sayıları 6,7 milyonu bulan ADSL kullanıcısının ihtiyaçlarını, hızı 100 Mbps’yi bulan çok sayıda internet paketi seçeneğiyle karşılıyor.
100 Mbps ile yarım saniyede şarkı, bir dakikada film indirilebiliyor
Son 5 yıl içinde maksimum bağlantı hızında 50 kat artış sağlayan Türk Telekom’un 2011 yılında ulaştığı 100 Mbps bağlantı hızı, 2005 yılında maksimum ADSL bağlantı sadece 2 Mbps idi. ADSL’de 16 Mbps'ye kadar hızları sağlayan Türk Telekom, VDSL2 teknolojisiyle 50 Mbps ve 100 Mbps’ye kadar hız paketleri sunuyor. 2005 yılında 2 Mbps ile bir şarkı 18 saniyede, bir film ise 53 dakika 40 saniyede indirilebilirken bugün 100 Mbps ile bu süreler şarkı için 0,4 saniye ve film için ise 1 dakika 4 saniyeye düşmüş durumda.1
Ortalama data kullanımı son iki yılda yüzde 139 arttı
İnternette yüksek hız ve kapasite ile geniş bant hizmetleri doğrultusunda kişi başına data kullanımı da Ocak 2009 - 2011 dönemleri arasında yüzde 139 oranında artarak 15,41 Gb’yi ulaşmış bulunuyor. Bu rakamlar artan hızlar ile kullanıcıların interneti daha fazla kullandığını gösteriyor.
Yurtdışı çıkış hızı 20 katına çıktı
Türk Telekom son 5 yılda gerçekleştirdiği yatırımlarla yurtdışı çıkış hızını 20 kat artırarak 30 Gbps’ten 590 Gbps’e çıkardı, kırsal alandaki 10.270 santrali dijitale dönüştürdü. Sahip olduğu fiber optik kablo ağını büyüterek 133 bin km’ye ulaştı. Türk Telekom’un sağladığı, Türkiye’nin en büyük, en güçlü IP altyapısı ile yüksek hızlı internet, IPTV, Web TV ve video gibi geniş bant hizmetlerini sunmak mümkün hale geldi.
ekoayrıntı
|
|
|
| Cep Telefonunda Yeni Devrim! |
|
Yazar: MaSaL - 04-25-2011, Saat: 10:42 PM - Forum: Güncel Haberler
- Yorum Yok
|
 |
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) akıllı telefonlardaki kablosuz teknolojiyi geliştirmeyi hedefliyor. Akıllı telefonlar özellikle hareket halindeyken çevrede bulunan en yüksek kaliteli kablosuz ağa bağlanıyorlar, siz ilerledikçe de bu kablosuz ağlar değişiyor ve akıllı telefonunuz yeni güçlü kablosuz ağlara bağlanıyor. Bu döngü her zaman hızlı ve kolay olmuyor.
MIT'in geliştirdiği 4 yeni protokol bu kesintileri yüzde 50 oranında azaltıyor ve akıllı telefonlarının GPS'ini, hız ölçerini ve cayroskopunu kullanıyor. Geliştirilen ilk protokol sayesinde hareket halindeki bir akıllı telefonunun bağlantı sağlaması yüzde 40 oranında daha hızlı bir hal almış. İkinci bir protokolde hareket halindeki akıllı telefonunun bit oranı daha yüksek ancak arada zayıf sinyaller veren istasyonları kaçırması engellenmiş. Sonuç olarak yüzde 50 oranında daha iyi bağlantı sağlanmış.
Üçüncü protokol akıllı telefonlardan çok istasyonlara yönelik. Bir istasyon akıllı telefondan belirli bir süre sinyal gelmediği zaman o telefonun bağlantıdan çıktığını anlıyor. Ancak bunu anlayana kadar o telefona boşuna sinyaller göndermeye devam ediyor, bu da boşuna güç ve zaman kaybına neden oluyor. Üçüncü protokol sayesinde istasyonlar telefonların bağlantısının kesildiğini daha kısa zamanda algılıyor. Dördüncü ve son protokol ise hareketi kullanarak ağlar ya da kablosuz olarak bağlanan arabalar için yön tayinini yapıyor.
ekoayrıntı
|
|
|
| Elektronik ürünler 'kriz' dinlemedi |
|
Yazar: MaSaL - 04-25-2011, Saat: 10:41 PM - Forum: Güncel Haberler
- Yorum Yok
|
 |
Elektronik sektörü ile ilgili araştırmalar yapan GFK'nın Küresel Direktörü Juergen Boyny elektronikte perakende satış gelirlerinin 2008'de 556 milyar Euro iken, 2009'da yılında yüzde 5 azalarak 532 milyar euro seviyesine indiğini, 2010 yılında ise beklenmedik bir yükselişle yüzde 19 artış göstererek 632 milyar euroya ulaştığını söyledi. Boyny perakende satış gelirlerinin 2011 yılında, yüzde 6 artış göstererek 668 milyar euroya ulaşmasını beklediklerini de ifade etti.
Otoritelerce dünyanın en önemli elektronik fuarı olarak gösterilen İFA Berlin'in İspanya'daki tanıtım toplantısında konuşan GFK Küresel Direktörü Juergen Boyny, global tüketici elektroniği harcamalarının 2010 yılında beklenmeyen bir büyüme gösterdiğini, büyümenin 2011'de de devam edeceğini söyledi.
2005 yılından kriz yılı 2008'e kadar olan süreci de değerlendiren Boyny, "Tüketici elektroniği harcamaları 2005'te 444 milyar dolar iken, 2006'da yüzde 20'lik bir artış göstererek 534 milyar dolara yükselmiş. 2007'de ise 2006 yılına göre yüzde 14.3 bir büyüme gerçekleşerek 611 milyar dolara ulaşmıştı. 2008'de, 2007'ye kıyasla yüzde 13.7'lik bir büyüme gerçekleşerek, tüketici elektroniği harcamaları 694 milyar dolara ulaşmıştır" şeklinde konuştu.
Çin ve Latin Amerika'nın payı artıyor
Global perakende satış gelirlerinde Avrupa'nın payının 2008 yılında yüzde 35 iken, 2009'da yüzde 32'ye gerilediğine vurgu yapan Boyny, "2010'da yüzde 29'a gerileyen bu oranın bu yıl yüzde 28'e düşmesi öngörülüyor. Kuzey Amerika'nın 2008'den bu yana yüzde 21 olan payının bu yıl da dreğişmesi beklenmiyor. Güney Amerika ise, 2008 ve 2009 yıllarında yüzde 9 olan payını 2010 yılında yüzde 10'a yükseltti, 2011'de ise yüzde 12'ye çıkması öngörülüyor. Çin'in 2008'de yüzde 10 olan payı 2009 ve 2010'da yüzde 12 olarak gerçekleşirken bu rakamın 2011 yılında yüzde 13 olması öngörülüyor. 2008 yılında yüzde 9 olan Japonya'nın payı 2009 ve 2010 yıllarında yüzde 10 olarak gerçekleşirken 2011'de yüzde 8'e düşmesi bekleniyor.
Asya Pasifik'in geri kalanının ise, 2008 yılında yüzde 12 olan payı 2009 yılında yüzde 11'e düşerken 2010'da tekrar yüzde 12'ye yükseldi. 2011 yılında da bu rakamın yüzde 12 olarak gerçekleşmesi bekleniyor. Ortadoğu ve Afrika'nın payı ise 2008 yılından 2010 yılına kadar yüzde 5 oranında seyrederken 2011 yılında bu rakamın yüzde 6'a yükselmesi öngörülüyor" dedi.
Japonya 2011'de ayak bağı olacak
Euro cinsinden yıllık global perakende satış gelirlerinde büyüme oranlarının farklılık içerdiğini dile getiren Boyny, "2010'da perakende satış gelirlerinde yüzde 7 olan Avrupa'daki büyümenin 2011'de yüzde 3.2'e gerilemesi bekleniyor. Büyüme oranı Kuzey Amerika'da yüzde 21'den yüzde 4'e, Güney Amerika'da ise yüzde 39'dan yüzde 27'ye gerileyecek. 2010'da yüzde 26'lık bir büyüme gösteren Çin'in 2011 yılında yüzde 9'luk bir büyüme göstermesi bekleniyor" diye koınuştu. 2010'da yüzde 24'lük bir büyüme gösteren Japonya'nın 2011 yılında yüzde 18'lik bir gerileme yaşayacağına dikkat çeken Boyny, Asya Pasifik'in geri kalanında ise 2010'da yüzde 23 olan büyüme oranının bu yıl yüzde 8 olarak gerçekleşeceğini öngördü.
2010'da yüzde 19 büyüme gerçekleşen Ortadoğu ve Afrika'da 2011 büyüme beklentisi yüzde 15. Geçen yıl dünya genelinde yüzde 19 olan büyümede bu yıl için beklenen oran ise yüzde 6 düzeyinde.
"Fuarda ticaretin artmasını bekliyoruz"
İFA Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Rainer Hecker, global krizden dolayı yaşanan kısa süreli düşüşten sonra pazarın tekrar iyileştiğini söyledi. Hecker, "Pozitif perakende satış ve tüketici taleplerinin IFA tarafından Eylül ayında Berlin'de düzenlenecek fuarda yüksek hacimli ticaret oluşturmasını bekliyoruz. 2011'de IFA iş dünyası ve tüketici için dünyanın en geniş ve en önemli ticari fuarı olma yönündeki rolünü pekiştirecek" dedi.
IFA'nın uluslararası perakende ticareti, endüstri ve medya alanında öncü rolünü sürdüreceğini kaydeden Messe Berlin Direktörü Christian Göke, fuara yönelik yoğun bir talep olduğunu, söyledi. Göke, "Talebi karşılayabilmek ve tüm sergicileri barındırabilmek için geçici bir salon daha kuracağız" dedi. E-kitap ve tablet PC'ler içeren medya dünyasının, IFA e-Kütüphanesinde temsil edileceğini anlatan Göke, 2010'daki iki yeni özel showun başarısını takip ederek, konsepti IFA 2011'de bir adım öteye taşıyacaklarını kaydetti.
Tablet PC'ler büyümeye devam ediyor
20 ülkedeki verilere göre, Eylül 2010'dan itibaren hızlı bir yükseliş dönemine giren tablet PC satışları, Aralıkta 357 milyon euro değerinde 615 bin 602 birimlik satışa ulaştı. Ocak 2011'de ise 155 milyon euro değerinde 274 bin 41 birimlik satış gerçekleşti. Tablet PC'lerde Alman pazarının Japon pazarından daha büyük olduğuna vurgu yapan Juergen Boyny, "2010'un tamamında Avustralya'da 116 milyon euro değerinde 190 bin 463, Almanya'da 326 milyon euro değerinde 530 bin 868, Japonya'da ise 161 milyon euro değerinde 292 bin 105 adet satıldı" dedi.
Cep telefonu "out", akıllı telefon "in"
2008 yılında akıllı telefonlara yüzde 6'lık bir harcama yapılırken, bu oranın 2009'da yüzde 7'ye, 2010'da ise yüzde 10'a yükseldiğine dikkat çeken Juergen Boyny, "bu yıl bu oranın yüzde 16'a çıkmasını bekliyoruz" diye konuştu. Cep telefonlarında ise 2008'de yüzde 20 olan payın 2009'da yüzde 18'e, 2010'da ise yüzde 15'e düştüğüne dikkat çeken Boyny, bu yıl oranın yüzde 12'ye düşmesinin beklendiğini açıkladı.
Dizüstü bilgisayar satışları artıyor
LCD televizyonların 2008'de yüzde 13 olan payı 2009'da yüzde 15'e, 2010'da ise yüzde 16'ya yükseldi. 2011 yılında bu oranın yeniden yüzde 15'e düşmesi bekleniyor. Mobil PC'lere yapılan harcama 2008'de yüzde 14 iken 2009 ve 2010'da yüzde 15 olarak gerçekleşti. 2011'de bu rakamın yüzde 16'ya çıkması bekleniyor. Masaüstü bilgisayara yapılan harcama 2008 yılında yüzde 9 iken 2009 ve 2010'da yüzde 8 olarak gerçekleşti. 2011 yılında bu rakamın yüzde 7'ye düşmesi bekleniyor. 2010 yılında çıkış yapan Tablet PC'lerin 2011'de pazardan yüzde 3'lük bir pay alması bekleniyor.
ekoayrıntı
|
|
|
| Klavyeleri çöpe attıracak yazlım |
|
Yazar: MaSaL - 04-25-2011, Saat: 10:39 PM - Forum: Güncel Haberler
- Yorum Yok
|
 |
Türkiye’de ve dünya çapında ilkleriyle, üniversite ve sanayi işbirliğinin başarılı örneklerinden ve tamamen yerli mühendislerden oluşan Sestek, GVZ FreeTalk ile kalemi rafa kaldırıp, klavyeleri çöpe attıracak.
İnovatif ve farklı çözümleriyle geleceğin teknolojisi üzerine çalışan şirket “sesi yazıya, yazılı metni sese çeviren ve bilgisayarı sesle kumanda etmeye yarayan yazılımı” ile alışkanlıkları değiştirecek.
GVZ FREETALK NEDİR?
Yazılım bilgisayar ve mikrofonla çalışıyor. Dışarıdan yüklenen ses dosyalarını, ses kayıtlarını tanıyıp, yazıya çeviriyor. Konuşmaları yazıya döküyor, elektronik ortamdaki metinlerin anlaşılabilir bir biçimde ve ‘insan sesi’ doğallığında seslendirilmesini sağlıyor.
Yazılım sayesinde, bilgisayarda ‘yazı yazılabilen, tüm office uygulamalarının yanı sıra, ‘internet explorer’da, hesap makinesinde ve Dos uygulaması gibi yazı yazılabilen alanlarda kullanılıyor.
Bununla da kalmıyor, ‘facebook’, ‘twitter’ gibi sosyal ağların yanı sıra ‘msn messenger’ ve ‘Skype’ gibi uygulamalarda da kullanılıyor. Kısacası bilgisayarda yazı yazılabilen her alanda çalışıyor. Yazılım bazı faks cihazlarıyla da uyumlu sesle faksı kontrole imkân sağlıyor.
Speech to Text Ailesi adı verilen bu yazılım doktorlardan hukukçulara, öğrencilerden işadamlarına, öğretmenlerden, yazarlara ve gazetecilere kadar geniş bir kesime hitap ediyor.
Yazılımın FreeTalk çeşidi normal kullanıcılara yönelik iken MediTalk doktorlara, JustTalk da avukat, hakim ve savcılara hitap ediyor. Patoloji, radyoloji ve kardiyoloji gibi uzmanlık alanlarındaki doktorlar için sadece o alanda eğitilen yazılım yalnız doktorların dilini konuşuyor. Hukukçulara yönelik olarak hâkim, savcı ve avukatlar için hazırlanan JustTalk adı verilen yazılım hukuki terimlerle zenginleştirilmiş!
Haber 7 Ekonomi Editörü Hakan Göksel; Sestek Direktörü Serdar Karadayı ile sesi yazıya çeviren GVZ Free Talk hakkında konuştu. Karadayı ‘konuşmayı yazıya dökme’nin çok geniş bir kavram olduğundan bahsetti.
Karadayı, Sistemin ABD de yıllardır kullanıldığı bilgisini verdi. İngilizce’nin yaklaşık 65 bin kelimeyle konuşulan kolay bir dil olduğunu, sondan eklemeli ve cümle yapılarının Türkçe’deki kadar devrik olmadığını hatırlattı.
Türkçenin zor bir dil olduğunu söyleyen Karadayı, Türkçe’de sadece “gözüm” kelimesinden 4 bin kelime türetilebildiğini söyleyerek yazılımın mantığını şöyle özetledi “Örneğin ‘gözüm’ dediğinizde ve bilgisayar ‘gözün’ yazdığında, bizce yüzde 80 doğru yazıyor sizce yüzde 0, çünkü sonuç anlam beklentilerinizi karşılamıyor.”
“Kim konuşursa konuşsun sesi algılıyor yazıyor”
Yazılım, konuşmacıdan bağımsız çalışıyor. Kim konuşursa konuşsun sesi algılıyor ve yazıya çeviriyor. Karadayı, yazılımın 400 kelimelik ve en fazla bir saat süren ses alıştırılmasıyla başarı şansının çok daha yükseleceğini söylüyor.
Karadayı sistemle ilgili olarak şunları aktardı“ Aslında bu bir akıllı sistem. Konuşmacıdan bağımsız çalışıyor ve kim konuşursa konuşsun sesleri algılıyor ve yazıya çeviriyor. Yapılacak ses alıştırmalarıyla yazılımın başarı yüzdesini arttırmak da mümkün.
Arkada bir sözlüğü olduğunu düşünün, kök-ek tanıma mimarisine sahip… MediTalk’ta sözlük biraz kısıtlı, onların zaten diyecekleri sınırlı. Doktorlar arasında ürünün ihtiyaç boyutu çok yüksek özellikle Patoloji, Radyoloji ve Kardiyoloji gibi uzman doktorlar zamanlarının çoğunu rapor yazmaya ayırıyor ama bu yazılım sayesinde artık zamandan tasarruf edebiliyorlar.
Ama FreeTalk’ta da güncel yaşam kelimeleri var. Eğer söylediğiniz kelimeleri yazmıyorsa bunu sözlüğe ekleme şansız var. FreeTalk’ın ayrıca şöyle bir özelliği var, örneğin gitmek fiili sözlükte yok mesela; bunun yerine git var. Önce git kelimesini alıyor sonra ona gelebilecek ekleri sıralıyor morfolojik olarak.”
Sesi yazıya dökerken başarıya etki eden faktörler
Karadayı yazılımın başarısından bahsederken “insanlarda aslında şöyle bir algı var. Neden yüzde 90 da yüzde 100 değil? Aslında bu imkânsız! Telefonla konuşulurken bile insan karşıdaki sesi yüzde 100 duyamaz. Örneğin ben Sestek’ten arıyorum diyorum, karşımdaki destek anlıyor. Yüzde 100 olamaz. Yüzde 90 bile büyük bir başarı. İnsan kulağı bile %95 duyar” diyor.
Karadayı ürünün başarısını etkileyen unsurları da şöyle anlatıyor: Kayıt alınan mikrofon kalitesi, ortamdaki birden fazla sesin olması başarıyı etkiliyor. Anlaşılır ve tane tane konuşulduğu sürece ürünün başarısı artıyor.
Bunun yanı sıra ürünü bir de sesinizle eğittiğinizde başarı yüzdesi 5-6 puan artabiliyor. Çok hızlı konuşulduğu durumlarda yazılım zaman zaman karıştırabiliyor.
Konuşurken zaman zaman sesiniz yüksek ya da alçak çıkabiliyor, bu gibi durumlarda, önceden yapılan ses eğitimi, sesin içerisindeki frekansları algılayarak, ne kadar farklı ses tonuna sahipsiniz bu yönde eğitebiliyorsunuz.
En fazla birkaç saniye gecikmeyle yazıya döküyor
Normal günlük konuşmadaki hıza göre, en fazla birkaç saniye gecikmeli ve çoğu zaman anında yazabiliyor.
Windows uyumlu olan yazılım, bilgisayar işlemcisini biraz fazla kullanmasından dolayı özellikleri yetersiz bir bilgisayarda yavaş çalışabiliyor. Fakat bu yavaşlık üründen değil, işlemciden kaynaklanıyor. Bilgisayar ne kadar iyi ise sistem de o kadar hızlı çalışıyor.
Kullanamama alanların bunlarla da sınırlı değil, Twitter, Facebook, Google gibi uygulamalarda açma kapama ve yazı yazma işlemini gerçekleştirebiliyorsunuz.
Sadece sesi yazıya değil yazıyı sese de çeviriyor
Karadayı, programda sadece sesi yazıya dökme özelliğinin olmadığını, yazılı metinleri sese çevirme özelliğinin de olduğu belirtiyor. Örneğin herhangi bir makalenin sese çevrilip iPod gibi cihazlarla istenilen yerde dinlenebileceği bilgisini veriyor.
Bu anlatılan özelliklerin yalnızca ‘deşifre modu’na ait olduğunu, bunun yanı sıra ‘komut modu’ özelliğiyle bilgisayarı sesle yönetmeye imkân tanındığını aktarıyor. Üstelik sisteme “interneti aç, word’ü aç” gibi komutlar eklemek de mümkün!
Yazılım 1 yılda çok yol kat etti
Bu yazılımın yaklaşık 1-1,5 senedir piyasada olduğunu söyleyen Karadayı, ürünün ilk çıktığı döneme göre çok geliştiğini anlattı.
Karadayı “Ürünü ilk doktorlarla çıkartmıştık. Şu andaki durumu için ilk hali demek doğru olmaz. Ürün bir hayli gelişti. İlk çıkışı da başarılıydı. Ama biz şimdi daha hızlı yapabilir miyiz diye üzerinde uğraşıyoruz.
Örneğin kelime doğruluğu yüzde 70, harf doğruluğu yüzde 90, tüm çalışmalarımız, bunu nasıl artırabiliriz üzerine yoğunlaşıyor.
Zaman zaman da kullanıcı ara yüzünde değişiklikler yapıyoruz. Bunun yanı sıra başka hangi meslek gruplarını ekleyebiliriz diye çalışıyoruz. Aslında bu süreçte sadece arka plandaki sözcükler değişiyor. Terimler ekleniyor ” dedi.
“Biz arkada yapay zeka kuruyoruz”
Yazılma her türlü kelime veya terimler yüklenebiliyor olmasına rağmen neden farklı meslekler için ayrı ürünler ürettiklerini sorduğumuz Karadayı bu soruya şöyle cevap verdi:
Günlük konuşma için hazırladığımız yazılımımızı alıp terimler ekleyebilirsiniz fakat örneğin MediTalk gibi başarılı olmaz. İş sadece kelime eklemekle de bitmiyor. Biz aynı zamanda arkada akustik bir model kuruyoruz. Yani yapay zeka kuruyoruz, örneğin bu kelime buraya gelebilir, gelemez gibi…
Dilbilgisi kurallarını da uygulayabiliyor
Yazılımın, ‘kelime mi, harf mi yoksa cümle mi?’ analiz ettiğini sorduğumuz Karadayı, “Ar-Ge çalışmasında 2 temel metodu kullanabiliyorsunuz, bir kelime tanıma, bir de kök-ek mekanizması var. (Ama meslek grupları için daha doğru değil) bu mekanizma daha çok son kullanıcılar için ve bu sayede sözlükte bulunmayan kelimeyi çıkartabiliyoruz” diye cevap verdi.
Türkçe’de ğ, ç, ş gibi harflerin olduğunu bunlarla ilgili sorun yaşanıp yaşanmadığını sorduğumuzda Karadayı, “bunların tamamının sistemde tanımlanmamış olduğunu ve kök ek yönte mi sayesinde sorun çıkmadan kullanılabiliyor” dedi.
Karadayı yazılımın, Türkçe’deki dilbilgisi kurallarıyla da uyumlu olduğunu, harf yumuşaması, harf ya da hece düşmesi gibi özelliklere rahatlıkla uyum sağladığını anlattı.
GVZ FreeTalk’ın fiyatı
Pazar alanının çok geniş olduğunu belirttiğiniz GVZ Free Talk’ın pazarlama stratejisiyle ilgili sorularımızı cevaplayan Karadayı, ürünü nihai kullanıcıya ulaştırmak için herhangi bir pazarlama stratejisine başvurmadıklarını söyledi.
Hastanelerle çalıştıklarını, Yargıtay ve Adalet Bakanlığı ile yoğun temaslarının olduğunu ve yazılımın 500-600 kadar hakim tarafından bireysel olarak kullanıldığı bilgisini verdi.
Ürünün fiyatının 150 lira ile 3000 lira arasında değiştiğini aktara Karadayı, bilgisayar şirketleri aracılığıyla nihai kullanıcılara ulaşmak istedikleri belirtti.
Basit olan yazılımda da profesyonel olanda da fiyatların uygun olduğunu söyleyen Karadayı, ürünle birlikte bir de profesyonel kulaklık da verdiklerini söyledi.
Ürün pazarı ile ilgili finansman sorunu olmadığını fakat perakende satışta ilgili fizibilite çalışması yapmadıklarını ifade etti. Reklam maliyetlerinin pahalı olması nedeniyle bireyselden çok kurumsal tarafa yatırım yaptıklarını aktaran Karadayı, daha önce Netokur programıyla ilgili bir bilgisayar üreticisi ile anlaşarak başarılı sonuçlar aldıklarını anlattı. Fakat bu ürün için henüz bir anlaşma sağlamadıklarını söyledi.
‘Sestek’te Amiral Gemisi Olacak Ürün Çok’
Ürün için agresif bir pazarlama politikası belirlemediklerini, Sestek bünyesinde amiral gemisi olabilecek daha başka ürünlerin de olduğunu, ağırlıklarını daha çok kurumsal tarafa verdiklerini anlattı. Fakat ilerde bir distribütör bulup onun agresif bir pazarlama stratejisi benimsemesini sağlayabileceklerini aktardı.
Çağrı merkezlerine yönelik çözümlerinden bahseden Karadayı, örneğin çağrı merkezine yapılan aramayı yazıya dökebilen, müşterinin o anki ruh halini analiz edebilen ürünler geliştirdiklerini anlattı.
Text To Speech adını verdiğimiz uygulama ile yazılı metni, insan sesine çok yakın bir şekilde çevirebiliyoruz. “
Ürünün cep telefonlarına yönelik versiyonları üzerinde de çalıştıklarını belirtilen Karadayı cep telefonundaki kayıtların da aktarılabileceğini fakat sesteki kalite kaybından dolayı çok büyük başırı beklenmemesi gerektiğinin altını çizdi.
SES TEKNOLOJİLERİ HOLLYWOOD’A DA GİRDİ
Ses alanında rakiplerinin bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az olduğunu, bu bağlamda daha çok -Amerikalı ve İsrailli şirketlerin faaliyet gösterdiği bildirdi. Yapılan iş yoğun bir know how gerektiriyor.
Sestek’in dünyada rakipsiz olduğu alanlardan biri Voice Conversion. Müzik ve film endüstrisinde kullanılıyor. Yazılımı Amerika için yapılıyor. Karşıdaki insanın sesini kendi dilinize çeviriyor. Lisans hakları Amerika’da olan ürünün patent hakkı ve yazılımı Türk bilimadamlarını ait. Kısaca yerli ses teknolojisi Hollywood’a da girmiş durumda. Bu yazılımda sinemalarda kullanılan alt yazılar yakında tamamen kalkacak. Altyazılar seslendirilecek ve seslendirilmiş hali oyuncunun bizzat kendi sesinden Türkçe bilmediği halde konuşuyormuş gibi verilebilecek. Bu yazılım dünyadaki ilk ticari patente sahip. Sestek’in yazılımını geliştirdiği ürünün pazarlanması milyonlarca dolar yatırım gerektirdiğinden Amerika tarafından yapılıyor. Gelecek yıllarda yurtdışına daha fazla açılmayı amaçlayan Sestek, Text To Speech adını verdikleri üründe, İngilizce ve Azerice versiyonlarından sonra Almanca, Rusça, İspanyolca, Farsça gibi dillerde de çıkartılacak.
Karadayı, bireysel anlamda hiçbir sıkıntılarının olmadığını, kurumsal müşterilerde 2000 yılından bu yana ‘yabancı iyidir’ algısıyla savaştıklarını ve bunu yıkmayı başarabildiklerini anlattı.
SESTEK ŞİRKETİ
Ses ve iletişim teknolojileri, çağrı merkezi uygulamaları ve müşteri hizmetleri otomasyonu alanlarında faaliyet gösteren Türkiye’nin en büyük ses teknolojileri şirketi Sestek, 2000 yılında kuruldu.
Tüm faaliyetlerini yoğun bir ar ge çalışması etrafında şekillendiren ileri teknoloji şirketi Sestek, silikon vadisinin Ar-Ge anlayışını türkiyede uygulayabilen ve üniversite ve sanayi işbirliğini sağlayan ender ve başarılı örneklerden …
Tamamı türk mühendislerden oluşan 35 kişilik uzman ekibiyle her yıl en hızlı büyüyen teknoloji şirketleri arasında yer alıyor.
2009 yılında 2,5 milyon TL ciro elde eden Sestek, 2010 yılında bu rakamı 4,5 milyon TL’ye taşıdı. Şirket 2011 yılında ise %50 büyüme hedefliyor.
Şirket, ses ve iletişim teknolojileri alanında bireyselden kurumsala geniş bir kullanıcı kitlesine en yeni ve en farklı çözümler sunuyor. Ürettiği çözümlerle hayatın kolaylaşmasına, yaşam standardının yükselmesine, iş verimliliğinin ve hizmet kalitesinin artmasına katkıda bulunuyor.Kalite, istikrar ve satış sonrası desteğiyle müşterinin beklentilerine en iyi şekilde cevap vermeyi amaçlayan şirket inovatif çözümleriyle geleceğin teknolojilerini müşterileriyle buluşturuyor.
Ses teknolojileri alanında uzman Prof. Dr. Levent Arslan ve Yrd.Doç.Dr. Murat Saraçlar önderliğindeki Sestek firması,bankacılıktan sağlığı çok farklı sektörlerde kurumsal ve bireysel çözümler sunuyor .
Şirket, kurulduğu 2000 yılından bu yana, alanında yeniliği hayata geçirdi. Bünyesinde dilbilim uzmanı görevlendiren şirket alanında çok daha nitelikli ve kesin sonuçlar alabilmek için seslendirme çalışmalarını özel ses stüdyosunda gerçekleştiriliyor.
Sestek, farklı alanlara yönelik geliştirdiği çözümlerin yanı sıra görme engellilerin hayatını kolaylaştıran çözümleriyle de dikkat çekiyor. Şirket görme engellilere yönelik ürün gamının yöneticiliğini de eski Altınokta Körler Derneği Başkanı Çağrı Bey’e yaptırıyor. Şirketinin geliştirdiği özel yazılımlar, 80000 görme engelli vatandaşın bilgisayarlarında kullanılıyor.
Sestek Kilometre Taşları
2001 Türkiye’nin ilk konuşma tanınma uygulanması
2001 Görme engellilere yönelik dünyanın ilk Türkçe konuşan yazılımı (Netokur)
2001 Türkiye’nin ilk sesli bankacılık uygulaması (koçbank-fonobank hisse döviz )
2002 Dünyanın ilk konuşmacı dönüştürme uygulaması
2002 Türkiye’nin ilk bütünleşik mesaj sistemi (THY-Unified Messaging)
2002 Dünyanın ilk Türkçe bilgisayar kumanda yazılımı (Komutanlar )
2003 Türkiye’nin ilk sesle kumanda edilebilen beyaz eşya entegrasyonu (Arçelik )
2004 Türkiye’nin ilk Türkçe uyumlu, Cisco IP santral ile entegre otomatik operatör- Voice Mail entegrasyonu
2005 Türkiye’nin ilk TTS (text to speech) ile seslendirilen internet gazetesi (Sabah)
2006 Türkiye’nin ilk TTS (text to speech) ile müşterilerin otomatik aranması ve işlem yaptırılması projesi
2007 Sestek-GVZ birleşmesi
2007 Türkiye’nin ilk SR+TTS teknolojileriyle entegre VAS Servisi (Turkcell 8080 finans hattı )
2008 Dünyanın ilk Türkçe Speech Analytics yazılımı
2009 Karel santrallere entegre voice mail yazılımı
2010 Konuşma tanıma yazılımı ve müşteri temsilcisinin güçlerini birleştirerek sağladığı müşteri memnuniyeti ve maliyet avantajı ile çağrı merkezlerinde çığır açan Seamless Agent yazımı.
Kaynak: Haber7
|
|
|
| Bu linklere sakın tıklamayın! |
|
Yazar: MaSaL - 04-25-2011, Saat: 10:39 PM - Forum: Güncel Haberler
- Yorum Yok
|
 |
Antivirüs yazılım firması Eset, sosyalmedyakullancılarını istismarlara karşı uyardı. Web sayfalarının içeriğinde yer alan kimi linklere dikkat edilmesini öneren firma, "Sosyal medyada gördüğünüz ya da e-postanıza gelen 'şok şok' ya da 'şok eden video' gibi bağlantılara tıklamaktan kaçının. Bilmediğiniz sitelere yönlendiren bağlantılara tıklamayın" ikazında bulundu.
Eset, Japonya'da meydana gelen depremin sosyal mühendislik kandırmacası olarak sanal dünyada kullanıldığını belirledi. Firma, siber suçluların Kara Şapkalı Arama Motoru Optimizasyonu yaptığını vurguladı.
Optimizasyon internetten yapılan arama sonuçlarının manipülasyonu olarak tanımlanıyor. İndeks zehirlemesi de denilen bu tehditte kullanıcılar zararlı ya da sahte web sitelerine yönelendirilerek aldatılıyor.
Eset uzmanları, zararlı yazılımlardan korunmak için şu tavsiyelerde bulunuyor:
"Sosyal medyada gördüğünüz ya da e-postanıza gelen 'şok şok' ya da 'şok eden video' gibi bağlantılara tıklamaktan kaçının. Güvenilmeyen haber sitelerinde dolaşmayın. Bilmediğiniz sitelere yönlendiren bağlantılara tıklamayın. Bilinmeyen yardım vakıflarına ve fonlara asla para göndermeyin. Güncel bir antivirüs yazılımı kullanın."
Öte yandan Eset'in zararlı yazılım toplama sistemi Threatsense.net tarafından derlenen istatistiksel verilere göre INF/Autorun virüsleri, yüzde 5,79 ile şubat ayında olduğu gibi mart ayında da en yaygın tehdit olarak başı çekiyor. INF/Autorun, genellikle USB belleklerde bulunan ve otomatik olarak çalıştırılması gereken dosyalarda yer alan zararlı yazılımları ifade ediyor.
En yaygın tehditler arasında ikinci sırada yer alan Win32/Conficker ise (yüzde 4,29) Windows işletim sisteminde bulunan kimi açıkları istismar ederek sistemlere bulaşan bir solucan türü. Üçüncü sıradaki Win32/PSW.Online Games ise özellikle çevrimiçi oyuncuları hedefleyen ve oltalama amacı ile kullanılan bir truva atı türevi.
ekoayrıntı
|
|
|
| Türkiye'nin ilk Enerji Teknokenti |
|
Yazar: MaSaL - 04-25-2011, Saat: 10:37 PM - Forum: Güncel Haberler
- Yorum Yok
|
 |
Enerji konusunda Ar-Ge yapmak üzere, Türkiye’nin en aktif enerji kuruluşları İTÜ Enerji Enstitüsü sınırları içerisinde bir araya geldi. Enerji alanında üniversite-sanayi işbirliğinin en güzel örneği olmaya aday Enerji Teknokenti, akademik dünyayla enerji sektörünün önde gelen şirketleri arasında sinerji sağlanmasını amaçlıyor. İTÜ ile enerji şirketleri arasındaki anlaşmaya İTÜ Rektörü Prof. Dr. Muhammed Şahin, TÜGİAD Başkanı Murat Coşkunkan, ARI TEKNOKENT Genel Müdürü Nazire Peker ve Prof. Dr. Altuğ Şişman imza attı.
70 BİN KİŞİNİN 11 BİNİ İTÜ'DE AR-GE ÇALIŞMASI YAPIYOR
İmza töreninde konuşan İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muhammed Şahin, İTÜ olarak son 2 yıldır tam bir girişimci üniversite modelini ortaya koyduklarını belirterek, ''Toplam 11 bin kişi gelecek yılın sonuna kadar İTÜ'de, hem üniversitemiz hem de Türkiye için AR-GE çalışması yapıyor olacak. Şu anda Türkiye'deki AR-GE personeli sayısı ise 70 bindir. Bu inanılmaz bir rakam. Bu İTÜ'nün neler yapacağının somut bir göstergesidir.'' dedi. Şahin, Türkiye'nin ilk Enerji Teknokenti'nin kurulmasıyla ilgili ARI Enerji Teknokenti ile enerji şirketleri arasında düzenlenen imza töreninde yaptığı konuşmada, Enerji Teknokenti için başlangıçta 5 bin metrekarelik bir alan ve 4 milyon dolarlık bir yatırım öngörüldüğünü belirtti.
BİLİŞİM, ENERJİ VE HAVA-UZAY-ULAŞIM EN ÖNEMLİ KONULAR
Türkiye ve dünyanın bilişim, enerji, hava-uzay-ulaşım olarak 3 önemli konusu olduğunu anlatan Şahin, İTÜ'nün hedeflerinin bunlarla örtüştüğünü belirtti.
Bu anlamda bilişimle ilgili çalışmaları geçen yıl başlattıklarını söyleyen Şahin, ''Enerji ile ilgili işbirliğimizi bugün imzalayacağız. Geriye hava ve uzay kalıyor. Onunla ilgili de çalışmalarımız var. Aynı modelle üniversitemize getirmeye çalışıyoruz.'' dedi.
Şahin, Teknokent ve AR-GE alanında başlayan projelerin 2012'de tamamlanacağını belirtti. Şahin ''Bu teknokent AR-GE projelerimizin bütçesi de 60 milyon liradır. Bütün bunlar gelecek yıl tamamlanacak. Bunlar tamamlandığında TÜBİSAD 3 bin, ARI-1 ve 2, 2 bin; ARI-3, 4 ve 5 4 bin, Türkiye Genç İşadamları Derneği (TUGİAD) başlangıç olarak bin, İTÜ öğretim üyeleri de bin kişilik AR-GE personeli çalıştıracak. Toplam 11 bin kişi gelecek yılın sonuna kadar İTÜ'de, bu kampüs alanı içinde hem üniversitemiz hem de Türkiye için AR-GE çalışması yapıyor olacak. Şu anda Türkiye'deki AR-GE personeli sayısı ise 70 bindir. Bu inanılmaz bir rakam. Bu İTÜ'nün neler yapacağının somut bir göstergesidir. ''
''Türkiye'de başarıyı yakalamak ne kadar zorsa, yakalanan başarıyı muhafaza edebilmek de o kadar zordur'' diyen Şahin, dünyadaki konumu muhafaza edebilmek için koşmak gerektiğini kaydetti.
İTÜ VE 10 ENERJİ ŞİRKETİNİN ORTAK PROJESİ
TÜGİAD Başkanı Murat Coşkunkan ise projeyi çok önemsediklerini belirterek, “Yaklaşık bir yıl önce Reel Sektör Temsilcileri, Sivil Toplum Kuruluşları ve İstanbul Teknik Üniversitesi bir araya gelerek İTÜ Enerji Enstitüsü bünyesinde ‘SEKTÖREL DANIŞMA KURULU’ oluşturuldu. TÜGİAD – İTÜ Yenilenebilir Enerji Platformu (TİYEP), ülkemizde örneğine ilk kez rastlanılan Endüstri Destekli Araştırma Görevi (EDAG) projesini hayata geçirdi. Bu gün ise burada yeni bir projenin hayata geçirilmesi adına toplandık. Bu önemli projenin hayata geçirilmesini sağlayanlara teşekkür ediyorum.” dedi.
İTÜ Enerji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Altuğ Şişman, endüstri ile yakın işbirliği içerisinde olan, verilen lisansüstü eğitimin endüstrinin ihtiyaçlarına göre sürekli güncellendiği, endüstrinin desteklediği laboratuarlarda araştırma gruplarının çalıştığı bir Enerji Enstitüsü oluşturduklarını belirtti.
Konuşmaların ardından Rektör Prof. Dr. Şahin, İTÜ Enerji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Şişman ve 10 enerji şirketi, Türkiye'nin ilk Enerji Teknokenti'nin kurulmasıyla ilgili anlaşmayı imzaladı.
İMZA TÖRENİNE KATILAN ŞİRKETLER:
Target Enerji Üretim Teknolojileri ve Sistemleri-Alp G. ONYURU/Genel Müdür
Ericom Telekomünikasyon ve Enerji Teknolojileri-İlker AYDIN/Yön.Kur.Başk.
Mavi Solar-Fatih KAVASLAR/Yön. Kur. Başk.
Drotel Telekomünikasyon Ltd.-Hakan AYDOÄžAN/Genel Müdür
Greenway Güneş Sistemleri-Serdar ERTURAN/Yön.Kur.Üy.
Eurogaz Ekipman ve Danışmanlık. -Ufuk ÜNAL/Yön.Kur.Başk.
Arıkanlı Holding (ArıEn)-Prof. Dr. Şener OKTİK/Enerji Gn.Koor.Yrd.
Permosan-Berat ALTIN/Yön.Kur. Başk.
İdeal Teknoloji-Prof. Dr. Engin TÜRE-Baş Danışman
Barok Yatırım Enerji Üretim-Tekin ERTAN-Yön. Kur. Üy.
ekoayrıntı
|
|
|
| Demiryolu Eskişehir'i daha cazip yapacak |
|
Yazar: MaSaL - 04-25-2011, Saat: 10:35 PM - Forum: Güncel Haberler
- Yorum Yok
|
 |
AK Parti Eskişehir Milletvekili aday adayı Dr. Mustafa Emeksiz, "Eskişehir'in demiryolu ile limana bağlanması uluslararası büyük yatırımcıların şehrimizde yatırım yapmalarını önemli oranda teşvik edecektir, il birçok yatırımcı için daha cazip bir mekan olacak" dedi.
Eskişehir Özel Sakarya Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mustafa Emeksiz, AK Parti'den Eskişehir Milletvekili aday adayı olmasından sonra yaptığı açıklamada siyasete girmesinin nedenlerini açıkladı. Uzun süredir başta Eskişehirliler olmak üzere Eskişehir çevresinde bulunan il ve ilçelerde yaşayan vatandaşlara sağlık sektöründe hem hekim hem de sağlık yatırımcısı olarak hizmet ettiklerini ifade eden Emeksiz, "Eskişehirli hemşehrilerimize en kaliteli sağlık hizmetini en hızlı şekilde vermenin gayretinde olduk. Onların sağlıklarına kavuşmalarına vesile olmak ve daha mutlu yaşayabilmeleri için geceli gündüzlü çalıştık. Elbette sağlık çok önemli ve belki ondan daha kıymetli bir hizmet sunmak da mümkün değil insana. Ancak sağlık haricinde de insanlarımıza, hemşehrilerimize hizmet etmenin, hizmet vermenin mümkün olduğunu görmeye, düşünmeye başladık. Hem hemşehrilerimiz hem de birçok siyasi partiden öteden beri bir takım teklifler ve teşvikler vardı. Ancak biz siyaset vasıtasıyla da hemşehrilerimize hizmet etmenin zamanının henüz gelmediğini düşündüğümüzden ve kurulma aşamasında bulunan sağlık yatırımlarımızla daha yakından ilgilenmemiz gerektiğinden teklifleri geri çevirmek zorunda kaldık. 12 Haziran 2011 tarihinde gerçekleştirilecek milletvekili seçimleri öncesinde bu ısrarlı talepler tekrar karşımıza çıkınca biz de milletvekili aday adaylığımızı kamuoyuna duyurduk" dedi. Milletvekili seçildiği taktirde Eskişehir'de gerçekleşmeyi düşündüğü projeleri anlatan Mustafa Emeksiz, "35-40 bin kişilik UEFA standartlarında yeni bir stat projesi, Eskişehir'in demiryolu ile limana (Eskişehir-Gemlik) bağlanma projesi, Kuzey ve Güney çevre yolları projesi, Lojistik Köy Projesi, 3. üniversitenin (vakıf üniversitesi) kurulması, Termal Sağlık tesislerinin kurulması, tarihi, kültürel değerlerin turizme kazandırılması, Eskişehir'in 3. ilçeye kavuşturulması projelerini hayata geçireceğiz" dedi.
'PROJELER BİR AN ÖNCE BİTİRİLMELİ'
Eskişehirlilerin hak ettikleri hizmeti alması için mevcut projelerin bir an önce bitirilmesi gerektiğini belirten Mustafa Emeksiz, "Öncelikle mevcut projelerin bitirilmesi için, gecikmeye sebep olan sıkıntıların aşılması gerçekleştirilecektir. Örneğin Eskişehir'e yapılacak yeni stadın yeri ve yapılış şekli henüz netleşmemiştir. Muttalip'e stat yapılmasının arzulanması tepkilere neden olmaktadır. Bu yüzden stadın Eskişehirli hemşehrilerimiz ve Eskişehirspor taraftarlarının arzu ettiği yerde, yeni yerinde veya bir başka yerde gerçekleştirilmesi yönünde irade gösterilmesi ve stadın şehre bir an önce kazandırılması gerekmektedir. Zira Eskişehir'e UEFA kriterlerinde yeni bir stat yapımı 4 yıldan beri konuşulmakta ancak yeri bile henüz netleştirilememiştir. Eskişehir sıcak sular (termal) bakımından oldukça büyük bir potansiyele sahip olmasına rağmen hamamlar haricinde doğru düzgün bir termal sağlık tesisine sahip değildir. Bu potansiyelin harekete geçirilmesi için bir takım yatırımcıların harekete geçirilmesine ve cesaretlendirilmelerine ihtiyaç bulunmaktadır. Eskişehir'in demiryolu ile limana bağlanması uluslar arası büyük yatırımcıların şehrimizde yatırım yapmalarını önemli oranda teşvik edecektir. Eskişehir deniz ile bağlantısı olmadığı için Çin otomobil devi Chery'nin yüzlerce milyon dolarlık yatırımını kaçırmıştır. Şehrin liman bağlantısına kavuşması birçok yatırımcı için daha cazip bir mekan haline gelmesini sağlayacaktır" şeklinde konuştu.
ekoayrıntı
|
|
|
| Boğaza yapılacak üçüncü köprüde demiryolu olacak |
|
Yazar: MaSaL - 04-25-2011, Saat: 10:34 PM - Forum: Güncel Haberler
- Yorumlar (1)
|
 |
Ulaştırma Bakanı Habib Soluk, İstanbul Boğazı'na yapılacak üçüncü köprünün demiryolu da ihtiva edeceğini anımsatarak, ''Ancak demiryolu, karayolu ile aynı platformu mu paylaşacak yoksa askı köprü şeklinde mi olacak bunu 23 Ağustos'ta teklifleri aldığımızda göreceğiz'' dedi.
Basın mensuplarıyla Telekomevi'nde yemekte bir araya gelen Soluk, gazetecilerin sektöre yönelik sorularını yanıtladı.
İstanbul Boğazı'na yapılacak üçüncü köprü ihalesine ilişkin gelişmelerin sorulması üzerine Soluk, Kuzey Marmara Otoyolu Projesi'nin toplam 414 kilometre uzunluğunda olduğunu ve projede yer alan köprüden karayolunun yanı sıra demiryolu da geçeceğini hatırlattı. Soluk, şöyle konuştu:
''Üçüncü köprü demiryolunu da ihtiva edecek. Ancak demiryolu, karayolu ile aynı platformu mu paylaşacak yoksa askı köprü şeklinde mi olacak, bunu 23 Ağustos'ta teklifleri aldığımızda göreceğiz. Köprüye giriş çıkışları doğu-batı olarak düşünürsek 2x4 karayolu, 2x1 demiryolu olacak. Şu anda 6'sı yabancı, 6'sı yerli olmak üzere 12 firma şartname satın almış. Şartname satın alan firmalar, Rus, Fransız, İtalyan, İspanyol, Avusturya firmalarıdır. Daha da şartname satılacağını düşünüyoruz. Orası da en az İstanbul-İzmir otoyolu kadar maliyeti olan, büyüklüğü olan bir projemiz.
Yine bu kapsamda Manisa-İzmir arasında herkesin baş belası haline gelmiş bir tepe varmış, ben şahsen bilmiyorum. Sabuncubeli denilen bir yer. Sabuncubeli'ye 2,8 kilometre tünel uzunluğu, bağlantı yolları ile 4 kilometre uzunluğunda projeyi yap-işlet-devret olarak çıktık. Oraya yabancı firmaların iştiraki yok ancak yerli firmalardan 14-15 firma şartname aldı.''
-ANKARA'DA METRO MALİYETİ 3 MİLYAR 171 MİLYON LİRA-
Ulaştırma Bakanı Soluk, Ankara ve İstanbul'da yarım kalan metroların inşaatlarına Ulaştırma Bakanlığının ne zaman başlayacağına yönelik soru üzerine, bu konuda son aşamaya geldiklerini söyledi.
İzmir'in 3 Aralık 2010'da yaptığı başvurunun değerlendirilmesine yönelik çalışmaların sürdüğünü ifade eden Soluk, ''Bu yıl Adana'nın talebi oldu, değerlendiriliyor'' dedi.
Yarım kalan metrolara yönelik belediyelerin ilgili şirketlerle olan sözleşme yükümlülüklerinin sonlandırılması ve yeni bir iş şeklinde kendilerine teslimini beklediklerini anlatan Soluk, şunları kaydetti:
''Ankara Gar Projesi'ni yaptırırken DPT ile bir sıkıntımız oldu. Belediyenin Ankara Gar'ın devamında Tandoğan'dı, DPT'nin önerisi ise Maltepe'ye kadar uzamasıydı. Henüz bir netlik kazanmış değil. Devralacağımız yerler Keçiören-Gar ve Kızılay-Ümitköy metroları. Bu metrolarla ilgili son aşamaya geldik. Hatta biz Bakanlık olarak Ankara Büyükşehir Belediyesi ile aramızdaki devir protokolünü de netleştirdik. DPT'ye yatırıma alınmasıyla ilgili müracaatımızı yaptık. Önümüzdeki hafta Bakanlar Kurulu kararı çıktığında metroların ihale ilanına hemen çıkabilecek durumdayız.''
Ankara'da metroların kalan kısımlarının maliyetinin elektrifikasyon, çeken ve çekilen araçları dahil olmak üzere 3 milyar 171 milyon lira olduğunu bildiren Soluk, eğer ihale süreçlerinde aksama, şikayetler ve mahkemeler nedeniyle uzama olmadığı takdirde metroların yer tesliminden itibaren 2 yılda tamamlanacağını belirtti.
Toplam 44,4 kilometre uzunluğundaki metroların inşaatına aynı anda başlayacaklarını ancak şu andaki durumlarına göre aynı anda bitmeyebileceklerini ifade eden Soluk, İstanbul'da ve Ankara'da kamu çıkarları doğrultusunda aynı firmalarla işe devam edilebileceğini, nitekim Ankara'daki metroların sinyalizasyonunu aynı firmanın aynı sözleşme şartlarıyla sürdüreceğini söyledi.
Soluk, İstanbul'daki metroların maliyetinin ise henüz kesinleştirilmediğini bildirdi.
-''TURKCELL ÜZERİNDE TAKİBİMİZ SÖZ KONUSU''-
Başka bir gazetecinin sorusu üzerine de Soluk, Bursa-Bilecik Hızlı Tren Projesi yeterlilik ihalesinde teklif veren 8 firmadan 7'sinin ön yeterlilik aldığını, bir firmanın ise alamadığını belirtti.
Bu firmanın Kamu İhale Kurumu'na (KİK) itiraz edince sürecin uzadığını ifade eden Soluk, KİK'in bu firmanın ön yeterliliğe dahil edilmesine yönelik düzeltme kararı verdiğini bildirerek, ''Projenin zaman olarak biraz gecikmesine neden oldu. Önümüzdeki hafta öyle tahmin ediyorum ki yapım ihalesiyle ilgili bu 8 firmaya tekliflerini vermeleri için kanun gereği 40 günlük süreçle birlikte ihale ilanına çıkacağız'' diye konuştu.
Soluk, Turkcell'in yönetiminde herhangi bir değişiklik olasılığını değerlendirmesinin istenmesi üzerine, şu ifadeleri kullandı:
''Turkcell bir şirkettir. Dolayısıyla bu şirketin idaresi bir noktada bizi bağlamıyor, bir noktada bağlıyor. Bu firmalara 17 senelik sözleşmeyle verilen imtiyaz sözleşmesinin tamamlanmasıyla devlete ait olduğunu düşündüğümüzde diğer GSM şirketlerinde olduğu gibi Turkcell üzerinde de bizim bir takibimiz söz konusudur. Yüzde 34,5 hissenin halka arz edildiği bir şirketimizdir. Yüzde 34,5 hissenin korunması ilgili kurumların görevidir. Burada SPK devrededir, BTK devrededir. Kurallar içerisinde devam edecektir ve seçimi yapılacaktır.''
Antalya'da pilot olarak uygulamaya geçen Acil Haberleşme Sistemi'nin tüm ülke çapında yaygın hale getirilmesine yönelik çalışmanın sorulması üzerine Soluk, bu konuda Ulaştırma Bakanlığının görevlendirildiğini ancak iki ayrı sistem konusunda görüş farklılıkları olduğunu söyledi. Soluk, bu sistemlerden birisine karar verileceğini ve ardından da ihaleye çıkılacağını kaydetti.
Soluk, başka bir soru üzerine karayolu ve demiryolu güzergahları boyunca fiberoptik altyapı kurulmasına yönelik bir çalışma içerisinde olduklarını, buna ilişkin yönetmelik hazırladıklarını bildirdi.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) gelirlerinin bir kısmının ar-ge'ye ayrılmasına yönelik düzenlemede son duruma ilişkin soruya Soluk, ''Ar-Ge'yi ilgilendiren bir maddemiz vardı. Bu maddede o günün şartlarında paranın kullanılmasına yönelik Maliye'nin yeterli görmediği bir kelime nedeniyle bu Evrensel Pay'dan gelen paranın kullanılmasında bir sıkıntı yaşadık. Ama şu anda yasal düzenleme ile o kapı açıldı. Yönetmeliğimiz hazırlandı, üniversitelerden, ilgili kurumlardan görüşler alındı. Ondan sonra yönetmeliğimizi yayınlayacağız ve ar-ge çalışmalarıyla ilgili desteklemeleri de o fondan yapacağız'' yanıtını verdi.
Otoyolların özelleştirilmesine yönelik bir başka soruyu da Soluk, ''Otoyolların işletme devir hakları Özelleştirme İdaresi'nce yürütülüyor. Zannediyorum nihai noktaya henüz gelmediler'' diye yanıtladı.
Soluk, Ulaştırma Bakanlığının seçimlerin ardından iki ayrı bakanlık olarak faaliyet gösterip göstermeyeceğine yönelik soru üzerine bu konuda bir bilgisi olmadığını söyledi. Soruyu yönelten basın mensubunun bu cevabın ''politik'' olduğu eleştirisine de Soluk, esprili şekilde ''Ben bağımsız bakanım. Politikayla ilgisi yok'' dedi.
ekoayrıntı
|
|
|
| Türkiye yerli trenine kavuştu. İşte trenin özellikleri: |
|
Yazar: MaSaL - 04-25-2011, Saat: 10:33 PM - Forum: Güncel Haberler
- Yorum Yok
|
 |
Türkiye yerli trenine kavuştu. İşte trenin özellikleri:
Türkiye Vagon Sanayi A.Ş’de (TÜVASAŞ) üretilen ilk yerli dizel tren seti törenle raya indirildi.
Törende açılış konuşmasını yapan TÜVASAŞ Genel Müdürü İbrahim Ertiryaki, dizel tren setinin devrim niteliğinde bir proje olduğunu belirtti. Dizel setle ilgili bilgi veren Ertiryaki, aracın saatte 140 kilometre hız yapabildiğini, yolcuların isteği şekilde ayarlayabildiği uçak tipi koltuklara sahip olduğunu söyledi.
Araçlarda anons sistemi, LCD ekranlar, üçlü setlerde 196 koltuk, dörtlü setlerde 286 koltuk bulunduğunu belirten Ertiryaki, "Her bir tren setinde çift taraflı kumanda kabini mevcuttur.
Maksimum yolcu konforu sağlamak amacıyla tam otomatik iklimlendirme , UIC şartlarına uygunelektronikkontrollü otomatik kapı ve fren sistemine sahip araçlarda en sonteknolojikullanılmaktadır. Bu projenin toplam kapsamı 84 araçtan oluşmaktadır. 84 aracın 12’si 3’lü, 12 seti de 4’lü üzere üretimi gerçekleştirecek ve TCDD’ye teslim edilecektir." dedi.
YILDIRIM SERÜVENİNİ ANLATTI
Ulaştırma eski Bakanı Binali Yıldırım, ise törende yaptığı konuşmada her Türk vatandaşının övüneceği, gurur duyacağı tarihi ve önemli bir gün yaşandığını söyledi. Yerli üretimin serüvenini anlatan Yıldırım, 2002’de hükumet kurulduğunda Ulaştırma Bakanı olarak 2003 yılı başında TÜVASAŞ’a bir ziyaret yaptığını belirterek, "50 yıldan fazla Türk demiryollarına hizmet eden bu fabrikada 'daha güzel neler yapabiliriz?' konuştuk . ‘Niye kendimiz kendi trenimizi yapamıyoruz, niye kendi modellerimizi geliştiremiyoruz.
Gerek biz gerek vatandaşlarımız yurt dışına gittiğimiz zaman oradaki Avrupa’daki, Uzakdoğu’daki tren setlerini görüp imreniyoruz. Bizim onlardan neyimiz eksik. Bu ülke insanı tarihe mührünü vurmuş, 600 yıl dünyaya hükmetmiş, medeniyetlerin en güzelini, insanlık dersi vermiş bu ülke insanı bunu yapamaz mı’ dedik. Arkadaşlarımız ‘yaparız’ dedi. Böyle başladı bu serüven. Ama gönlüm arzu ederdi ki bu görevi bırakmadan bu trenle seyahat edeyim. Varsın olsun, geç olsun güç olmasın. İşte treni de yaptınız, sağ olun, var olun." diye konuştu.
"12 YILDA 10 BİN KİLOMETRE YÜKSEK HIZA UYGUN DEMİRYOLU YAPACAÄžIZ"
Cumhuriyetin 100. yılına kilitlendiklerini, 100. yıla büyük hedefler koyduklarına dikkat çeken Yıldırım, önümüzdeki 12 yılda 10 bin kilometre yüksek hızlı demiryolu yapacaklarını vurguladı. Bugün 11 bin kilometre ömrünü tamamlamış demiryolu hattından 5 bin 400 kilometresini yeniledikleri bilgisini veren Yıldırım şunları kaydetti: "Garlarımızı istasyonlarımızı tamamen elden geçiriyoruz. Ama önümüzdeki 12 yılda 10 bin kilometreye varan yüksek hızlı demiryolu yapacağız.
Yine 4 bin kilometreye varan normal demiryolu hattı yapacağız. Her yıl 800 kilometre mevcut demiryolu hattımızı da yenileyeceğiz. Böylece 100. yıldaTürkiyebatısıyla, doğusuyla , kuzeyiyle, güneyiyle 25 bin kilometre o dev demiryoluna kavuşmuş, gelişmiş, müreffeh bir Türkiye olacak. O zaman demiryollarının refah ve ümran yolu olduğu gerçek anlamda yaşanacak. Bir çok şeyi başarıyoruz. Şimdi artık savaş gemimizi de yapıyoruz. Her tür ticari gemiyi de yapıyoruz. Hızlı tren setlerimizi de yapıyoruz. Artık çağımızı da yapacağız, uydumuzu da uçuracağız. İşte Türkiye’nin varacağı hepimizin arzu ettiği nokta bu."
"DEMİRYOLU SADECE DEMİRYOLU DEMEK DEÄžİLDİR"
Demiryollarının, sadece demir yolu değil, bu ülkenin kaderini değiştiren kurum olduğuna dikkat çeken Yıldırım, kurtuluş savaşındaki mücadelede demiryollarını gördüklerini vurguladı. Atatürk’ün ‘Demiryolları bu ülkenin ümran yoludur, refah yoludur’ sözünü hatırlatan Yıldırım şöyle konuştu: “Ama göl gör ki bu demir yollarını Cumhuriyetin kuruluşundan başlatılan o hamle 1950’deotomobilçıkıyor ondan sonra kaderine terk ediliyor. 1950 yılı ile 2002 arasında 1 yılda yapılan demiryolu miktarı sadece 18 kilometre. Yılda 18 kilometre demir yolu yapılmış 60 yıl boyunca.
Yani demiryolu yapılmamış mevcut da korunamamış. Vahim bir durum. 2002 yılında göreve geldik. 50 yılın 60 yılın ihmalini, unutulmuşluğunu, ortadan kaldırmak lazımdı. Şimdi onun için kolları sıvadık. Arkadaşlarımızla ahdettik. Türkiye’ye hızlı treni getireceğiz diye. Getirdik mi. Hızlı treni Eskişehir’den Ankara’ya yürüttük. Türkiye Avrupa’nın 6.cı, dünyanın 8. Yüksekhızlı trenişletmeciliği yapan ülkesi haline geldi. ABD Ulaştırma Bakanı geldi hızlı treni görünce dünyanın süpür gücüyüz ama Türkiye’deki gibi bir hızlı trenimiz yok dedi. İşte bunu dedirten sizin evlatlarınız, siz bunu başardınız tebrik ediyorum. “
"DEMİRYOLLARINDA DAHA YOLUN BAŞINDAYIZ"
Bununla da yetinmediklerini, Türkiye’nin hızlı tren rayını ,normal ray, buji takımını, bağlantı elemanlarını, hızlı tren makasını da yapacak, otomasyonunu , alt ve üst yapısını da yapacak dediklerini belirten Yıldırım,bugün bunların hepsini başardıklarını ifade etti. Bu işlerle de yetinmeyip artık dünyaya da tren setleri yaptıklarını dile getiren Yıldırım konuşmasını şöyle sürdürdü: "İşte TÜVASAŞ, Bulgaristan’dan, AB ülkesinden sipariş aldı.
Irak’a vagon ihraç etti. İşte TÜLOMSAŞ ABD’nin General Elektrik ile anlaşma yaptık. Yeni nesil lokomotifi Eskişehir’de yapmaya başladık. ngiltere’ye de ilk siparişini yaptı ve teslim etti. Demiryollarımız nereden nereye geldiğinin örneğini sizinle paylaşıyorum. Bunu vefakar, cefakar demiryolcular yaptı siz başardınız. Demiryollarında daha yolun başındayız.
Siz yeter ki yapın. 82 tane set siparişi var. Hiç kaybınız yok, çalışın, üretin ülkenin de, insanın da yüzünü güldürün. Bir olalım, beraber olalım ülkemizi Cumhuriyetimizi 100. Yılına birlikte taşıyalım. Bu önemli bir hizmetti. Bu hizmeti 8 yıl boyunca bekledik. Bu gün artık bu gün yaptıklarımızla övünmek değil, bundan sonraki işimiz ileriye bakmak."
ekoayrıntı
|
|
|
|