:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Düşünce Dünyasının AbideLeri.. (alfabetik Sırayla)
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18
Us konusunda İbn Sinâ ayrı bir düşünce ortaya atmıştır. Ona göre us beş türlüdür. Özdeksel usvirgs.gif bütün insanlarda ortak olupvirgs.gif kavramayıvirgs.gif bilmeyi sağlayan bir yetenektir. Bir yeti olarak işlek usvirgs.gif yalınvirgs.gif açık ve seçik olanı bilirvirgs.gif eyleme yöneliktirvirgs.gif durağan bir güç niteliğinde değildir. Eylemsel usvirgs.gif kazanılmış verileri kavrar ve ikinci aşamada bulunan ustan daha üstündür. Kazanılmış usvirgs.gif kendisine verilen ve düşünebilen nesneleri bilir. Aşama bakımından usun olgunluk basamağında bulunur. Bu aşamada usun kavrayabileceği konular kendi özünde de vardır. Kutsal usvirgs.gif usun en yüksek aşamasıdır. Bütün varlık türlerinin özünüvirgs.gif kaynağınıvirgs.gif onları oluşturan gücüvirgs.gif başka bir aracıya gereksinme duymadanvirgs.gif bir bütünlük içinde kavrar.

İnsanvirgs.gif ayrıntıları duyularla algılarvirgs.gif tümelleri usla kavrar. Tümelleri kavrayan yetkin usvirgs.gif nesneleri anlama yeteneği olan etkin usa olanak sağlar. İnsan usunun algıladığı ayrıntılarvirgs.gif kendi varlıkları dolayısıyla değilvirgs.gif nedenleri yüzünden vardır. Usvirgs.gif bu kavranabilir nesneleri kazanabilmek için ilkin duyu verilerinden yararlanır. Sonra duyu verilerini usun genel kurallarına göre işlemden geçirirvirgs.gif yargıları ortaya koymada onları aşar.

Yaratılış konusunda İbn Sinâvirgs.gif varlığın sıralı düzenindevirgs.gif "bir'den bir çıkar" ilkesine dayanır. İlk "bir"virgs.gif zorunlu varlıkvirgs.gif Tanrı'dır. O'nun varlığı yalnız kendisini gerektirir. Var olmavirgs.gif Tanrı'nın özünden gelen gerekimdir. İlk neden ilk gerçekliktir. Tanrı'dan ilk us ortaya çıkar. Çokluk bu usla başlar. Bundan da felek ve nefsin usları türer. Her ustan davirgs.gif o usun özü ve cismi oluşur. Us cismi aracısız olarak devindiremeyeceği içinvirgs.gif uslar sırasının sonunda etkin usvirgs.gif akıl bulunur. Ondan da dünya ile ilgili nesnelerin maddesivirgs.gif cisimlerin biçimleri ve insan özleri doğar. Etkin usvirgs.gif tümünün yöneticisidir. Yaratılış önsüzdür ve yeri de maddedir. Maddevirgs.gif soyut ve tüm varlığın öncesiz olanıvirgs.gif nefsin eylem alanıvirgs.gif sınırı ve tüm parçaların kaynağıdır. İlk usvirgs.gif kendisini ve zorunlu varlığı bilir. Buradan ikilik doğar. İlk us kendinde olanaklıvirgs.gif ilk varlık için ise zorunludur. Her tikel feleğin ilk kımıldatıcısı vardır. İlk kımıldatıcıları eyleme sokan tinsel varlıklardır. Her feleğin de iyiliğini düşünen kımıldatıcı bir nefsi vardır. Nefsin eylemivirgs.gif etkin usa ulaşır.
Evrenin varlığıvirgs.gif zorunlu olanvirgs.gif Tanrı'yı gerektirir. Başka bir varlığın etkisiyle var olan evren sonsuz olamaz. Devinmevirgs.gif nesnenin özünde saklı güçten doğar. Her nesnenin özünde devindirici bir güç vardır. Nesne kendini kendinin etkin öznesi değildir. Bu güçvirgs.gif nesneye biçim de kazandırır.
İbn Sinâ ¤¤¤¤fiziği genelde Aristoteles ¤¤¤¤fiziği ile Yeni-Platonculuk ve Kelam'ın bireşimidir. Konusuvirgs.gif ilkler ilkivirgs.gif tüm oluşlarınvirgs.gif yaratışlarınvirgs.gif varlık bütününün kaynağı olan Tanrı'dır. Tanrıvirgs.gif bütünlüğü nedeniyle nesnelerdevirgs.gif olay ve eylemlerde görünüş alanına çıkar. Varlık vardırvirgs.gif yok olamaz.

Varlık üç bölüme ayrılır:

1. Olanaklı varlıkvirgs.gif nesnelerle ilgili değişiminvirgs.gif oluş ve bozulmanın egemen olduğu varlıktır. Bu varlık ortamında görülen ne varsa belli bir süre içinde başlar ve biter.

2. Kendiliğinden olanaklı varlık. Olanaklı olmasına karşınvirgs.gif ilk nedenle ilişkilerinden dolayı zorunluluk kazanır. Tümellerinvirgs.gif yasaların bulunduğu evren. Gök kürelerin usları böyledir.

3. Kendiliğinden zorunlu varlıkvirgs.gif ilk neden ya da Tanrı'dır. Değişmez ve çoğalmaz. Çokluklar ondadır. Tanrısal zorunluluk ilkesi tüm yaratılanların da temel ilkesidir.

İbn Sinâ'nın benimsediği tanrıbilim dört ana konuyu içerir; Evrenvirgs.gif ötedünyavirgs.gif ahiretvirgs.gif peygamberlikvirgs.gif Tanrı.

Evren yaratılmıştır. Yaratıcı ve varedici Tanrı'dır. O Kelamcılar'ın dediği gibi özgün yapıcı değildirvirgs.gif zorunludur. İlk neden önsüz ve sonsuzdur. Evrenin yaratılmasıvirgs.gif Tanrı'nın daha önceden varoluşunu gerektirir. Evrenin bütününde yer alan gök katları tanrısal evrenin varlıklarıdırvirgs.gif bunların özleri meleklerdir. Madde dünyasında oluş ve bozulma vardır. Onların tanrısal niteliği yoktur. Bu yaratma olayı da bir fışkırmadır.

Ölümvirgs.gif tinin gövdeden ayrılmasıdır. Gövdelerden ayrılan tinlerin geldikleri kaynakta toplanmaları insanda ötedünya kavramını oluşturur. Ruhvirgs.gif tinsel bir tözdürvirgs.gif ölümsüzdür. Gövdeye egemendir. Ruh gövdeye girmeden önce etkin usta vardı. İnsana bireyselliğini kazandıran odur. Gövdenin yok olmasıvirgs.gif ruhun varlığını etkilemez. Dirilme tinseldir.
İnsanları yaratan Tanrıvirgs.gif onlara verdiği özgür istençle iyi ile kötüyü seçme olanağı sağladı. İstenç özgürlüğüvirgs.gif usla utku arasındaki çatışmadan ve ilkinin üstünlüğünden doğar. İnsan elinden çıkan bütün bağımsız eylemler tanrısal kayra ile gerçekleşir. Özgür istenç tüm insanlarda vardır. Peygamberler de bu bakımdan birer insandır. Ancakvirgs.gif onlarda insanların en yüceleri olan bilginlerdevirgs.gif bilgilerde olduğu gibi bir seziş vardır. Bu üstün seziş gücüvirgs.gif kavrayış yeteneği peygamberlerin etkin us ile buluşmalarınıvirgs.gif gerçekleri kavramalarını sağlar. Bu üstün güç ve kavrayış vahy adını alır. Üstün anlayış gücü taşıyan meleklervirgs.gif vahyi peygamberlere ulaştırırlar.
Tanrıvirgs.gif özü gereği bilicidir. Kendi özünü bilmesi yaratmayı gerekli kılar. İbn Sinâ İslam dinine ve Kuran'a dayanarak bilmeyi yaratma olarak niteler. Yaratma eylemi Tanrı'nın kendi özüne karşı duyduğu sevgiden dolayıdır. Tanrı tümelleri bilir. Tikellerle ilgili bilgisi devirgs.gif tümel nedensellikleri bilmesindendir.

Madde ve biçimin ilişkileri üzerinde bilimleri iç bölümde ele alırlar:

1. Maddeden ayrılmamış biçimlerin bilimi: Doğa bilimleri ya da aşağı bilimler.

2. Maddesinden iyice ayrı biçimlerin bilimi: ¤¤¤¤fizikvirgs.gif mantık gibi yüksek bilimler.

3. Maddesinden ancak zihinde ayrılabilenvirgs.gif kimi yerde ayrı kimi yerde bir olan biçimlerin bilimi:

Matematikvirgs.gif geometrivirgs.gif orta bilimler. Zihin bu biçimleri doğru olarak maddesinden soyutlar.

Felsefe isevirgs.gif kuramsal ve pratik diye ikiye ayrılır. Kuramsal olanvirgs.gif bilmek yeteneğiyle elde edilen bilgileri kapsar. Doğa felsefesivirgs.gif matematik felsefesi ve ¤¤¤¤fizik gibi pratik felsefevirgs.gif bilmek ve eylemde bulunmak üzere elde edilen bilgilere dayanır.

İbn Sinâvirgs.gif gerek Doğu gerekse Batı filozoflarını etkiledi. Gazalivirgs.gif özelliklevirgs.gif ruh anlayışında ondan etkilendi. İbn Sinâ'nın deneyci yanıvirgs.gif Gazali'yi kuşkuculuk'a götürdü. Yapıtları 12.yy'da Latince'ye çevrildivirgs.gif ünü yayıldı. Tanrıbilimci filozof Albertus Magnusvirgs.gif tin ve us ile güçleri konusunda İbn Sinâ'dan yararlandı.

Başlıca Yapıtları:

El-Kanun fi't-Tıbvirgs.gif (ö.s)virgs.gif 1593virgs.gif ("Hekimlik Yasası");

Kitabü'l-Necatvirgs.gif (ö.s)virgs.gif 1593virgs.gif ("Kurtuluş Kitabı");

Risale fi-İlmü'l-Ahlakvirgs.gif (ö.s)virgs.gif 1880virgs.gif ("Ahlak Konusunda Kitapçık");

İşarat ve'l-Tembihatvirgs.gif (ö.s)virgs.gif 1892virgs.gif ("Belirtiler ve Uyarılar");

Kitabü'ş-Şifavirgs.gif (ö.s)virgs.gif 1927virgs.gif ("Sağlık Kitabı").
ACONTIUSvirgs.gif Jacobus:


( ? -1565) İtalyan düşünür. Aristoteles mantığını yeni bir yorumla tanrıbilime uygulamıştır. Tam olarak yılını bilemediğimiz 16. yy başlarındavirgs.gif Taranto'da doğdu. Yaşamıvirgs.gif ilk gençlik dönemivirgs.gif ailesi ve öğrenimi konusunda kesin bir bilgi yoktur. Kimi kaynakların bildirdiğine görevirgs.gif çağdaşı bilgeler gibi Acontius da serüvenlerle dolu gezilere çıkmışvirgs.gif reform olaylarından etkilenerek italya' dan göç etmiştir. Önce Bale' a sonra da yapıtlarının çoğunu yayımladığı Strasbourg' a yerleşmiştir. Ardından İngıltere' ye gitmiştir.ti. Orada kendisine savaş tekniği konusunda yazdığı kitaptan ötürü kraliçe buyruğuyla mühendislik aylığı bağlanmıştır. Reformcu bir Protestan olan Acontius' a göre mantıkvirgs.gif gerçeği bulma ve başkalarına bildirme öğretisidir. Bu öğretinin başlıca dayanağı da yöntemdir. Yöntemvirgs.gif "gerçeği aramavirgs.gif bilgiyi sağlayan verilerin edinilmesini izlemevirgs.gif kazanılan bilgiyi başkalarına aktarma yoludur." Bilgiyi sağlayanvirgs.gif onu biçimlendiren ve ona bütünlükvirgs.gif geçerlik kazandıran yöntemdir. Bilgi edinmenin iki yolu vardır: Biri ilk gereç niteliğinde olan olayların algılanmasıvirgs.gif öteki de olaylar arasındaki neden sonuç bağlantısının bilinmesidir. Bu işlemleri denetleyen yöntem iki bölümlüdür. Birincide derin araştırmavirgs.gif olayların kaynağınavirgs.gif kurucu öğelerine varmavirgs.gif ikincide ise "gösterme"virgs.gif ortaya koyup açıklama söz konusudur. Derin araştırmavirgs.gif nedenlerle sonuçları kavramaya ve aralarındaki bağlantıyı bulmaya yarayan matematiğe özgü bir çözümlemedir. Bu işlem doğuştan bilgiler için de geçerlidir. Acontius her alanda kullanılabilecek olan çözümleme yöntemini tanrıbilim konularım içeren Stratagematum Satanae Libre Octo ("Sekiz Kitapta Şeytanın Oyunları") adlı kitabında uyguladıvirgs.gif ileri sürdüğü düşünceleri kanıtlamadavirgs.gif önce amacını açıklarvirgs.gif sonra genel ilkelerle bu amaç-düşünce arasındaki bağlantıyı kurar. Böylecevirgs.gif neden-sonuç ilişkisini bulur. Acontius'unvirgs.gif kendinden sonra gelenler üzerinde etkisi uzun sürdü. Onun düşüncelerini benimseyenler yaratıcıvirgs.gif bağımsızvirgs.gif üstün bir bilge olduğunuvirgs.gif tanrıbilimi ve mantık alanında yenilikler getirdiğini ileri sürdüler. Özellikle yazı dili konusunda Orta Çağ' ın ağırvirgs.gif sıkıcı anlatımını bırakıp akıcıvirgs.gif kolay anlaşılırvirgs.gif yalın bir söyleyişi olduğu görüşünü savundular. Ona karşı çıkanlar ise tanrıbilim alanında aşırılığa vardığınıvirgs.gif alışılmış yoldan çıkıp genel ilkelere aykırı davrandığını ortaya atarak yapıtlarını acı bir dille eleştirip yerdiler. Bütün olumluvirgs.gif olumsuz eleştirilere karşın Acontlusvirgs.gif mantık alanındavirgs.gif çağdaş çözümsel yöntemin ilk uygulayıcılarından sayılır.

• YAPITLAR: Arttum aç Saenüarum Rationevirgs.gif 1558virgs.gif ("Sanatların ve Bilimlerin Yöntemi"); Jacobi Acontil Tridentini de Methodevirgs.gif 1558virgs.gif ("Jacobus Acontius' un Yöntem Üstüne Üç Görüşü")virgs.gif Stratagematum Satanae Libre Octovirgs.gif 1565virgs.gif ("Sekiz Kitapta Şeytanın Oyunları.") • KAYNAKÇA:
1) Türk ve Dünya Ünlüleri Ansıklopedisi.
2) Felsefe Ansıklopedisi. Cemil Sena
Jamblichos

(Tahminen 270 - 330) Kendisinden kalan birkaç parça dokümandavirgs.gif onun felsefesinin tam anlamıyla hayalci birtakım görüşlere dayandığını görüyoruz. Bu dokümanlarda Jamblichosvirgs.gif görülen şeylerden çok görülmeyen şeylerdenvirgs.gif meleklerdenvirgs.gif şeytanlardanvirgs.gif daimonlardan... söz eder. Onun öğrencileri Jamblichos'a "Kutsal" unvanı vermiş ve hocalarına mucizeler yüklemiştir.

Sonraki gelişiminde Yeni Eflâtunculuk tümüyle efsaneye dönüşmüştür. Yani bu felsefe bir süre sonra çeşitli ulusların çeşitli zamanlarda inandıkları bir yığın efsane ile dolu olan bir ilahiyat olmuştur.

İlkçağın son döneminde bir dinsel kaynaşmavirgs.gif yani çeşitli dinlerin birbiriyle kaynaşması olayı karakteristik bir görünüm kazanmıştır. Bu dönemdevirgs.gif özellikle Romalılarvirgs.gif şu ya da bu dindeki Tanrıların reel bir varlığa sahip olduklarına inanıyorlardı. Bu arada bu Tanrıların güçlü ya da güçsüz oldukları da benimseme görüyordu. O kadar kivirgs.gif bilinmeyen Tanrıların sayısının bilinen Tanrılardan fazla olduğu söyleniyordu.

Nitekim bu dönemde yazılmış olan bir Hıristiyan eserinden öğrendiğimize göre Atina'da bir tapınma yeri yapılmış ve üzerine de "Bilinmeyen Tanrı İçin" yazısı yazılmıştır. Bu dönemdevirgs.gif Tanrıların bedenine inanıldığı içinvirgs.gif Tanrılara saygıda kusur olmasın diyevirgs.gif bilinmeyen Tanrılara ayrılmış tapınakların yalnız Atina'da değilvirgs.gif hemen her yerde kurulmuş olduğunu düşünebiliriz. Sayısız Tanrıları kapsayan bir Panteon'da ilahiyat biliminin oluşması doğaldır.

Bu dönemde ilahiyat için en temel ortam görevini Yeni Eflâtunculuk üstlenmiştir. Yeni Eflâtunculuğun kendisinin de sonunda bir ilahiyat şekline geldiğini biliyoruz. Tüm dinlerin birbiri içine girdiği İlkçağın son dönemivirgs.gif sayısız Tanrılardan oluşan Panteon'un başınavirgs.gif en yüksek Tanrı olarakvirgs.gif Yeni Eflâtunculuğun "Bir"ini. koymuştur.

Bu dönemin çok Tanrıcılık (politeizm) akımı yönünden dikkat çekici ismi imparator Julianus Apostata'dır. Konstantin M.S. 300 yıllarında Hıristiyanlığı resmen tanıdı. Fakat onun yeğeni ve de kendisine Roma tahtında halef olan Julianusvirgs.gif can çekişen Roma dinini yeniden canlandırma girişiminde bulunmuştur.

Bunun için Hıristiyanlığın yayılmasına engel olmak istemişvirgs.gif bu yönde pekçok önlemlere başvurmuştur. Bu nedenle kendisine "apostata Murted" denilen Julianusvirgs.gif teorik alanda Yeni Eflâtunculuk sistemine dayanır. Felsefî söylevlerinde Jullianus'uvirgs.gif hocasıvirgs.gif Jamblikos'a bağlı bir öğrenci olarak görüyoruzvirgs.gif onda da karışık bir teolojiye rastlıyoruz.

Yeni Eflâtunculuğa dayanarak Hıristiyanlığın karşısına çıkmak isteyen Roma dini başarısızlığa uğradı. Çünkü Yeni Eflâtunculuk daha çok bilginlerevirgs.gif aydınlara seslenen bir dünya görüşü sunuyordu. Bu felsefe sistemi bir yandan kurgucu bir hayal gücününvirgs.gif öte yandan skolastik bir zekânın ürünüdür. Yani bu felsefe içinde; bir kavramlar sistemivirgs.gif bu kavramlar sistemi ile ilişkilendirilen ve hayalciliğin ürünü yapılan Tanrı kurguları yanyana bulunurlar.

Yeni Eflâtunculuğun son dönemlerinin dikkat çeken temsilcilerinden birivirgs.gif tam ve mükemmel matematikçi olan Proklos'tur.
William James

Pragmatizmin kurucusu olan Amerikalı filozof. İrlanda asıllı zengin bir göçmen ailenin çocuğudur. Çocukluğu Avruğa'da seyahatlerde geçti. Önceleri düzenli bir öğrenim göremedi. Sonradan Harvard'da tıp ve tabiat bilimleri tahsili yaptı. 1869'da tıp doktoruvirgs.gif 1885'de Harvard'a profesör oldu. Burada fizyolojivirgs.gif biyolojivirgs.gif felsefe ve psikoloji dersleri verdi. İlk önemli eseri Psikolojinin Prensipleri'dir (1890). Felsefi sistemin esaslarını Pragmatizim (1907) adlı kitabında ortaya koydu. Felsefi görüşü pratiklik faydalılık ve verimlilik kavramlarına dayanır.

James'e göre bilgivirgs.gif kişilikvirgs.gif bilinçvirgs.gif gerçek düşünce gibi şeyler faydalılık verimlilik pratiklik ölçüsüyle değerlendirilir. Mühim olan teori değil iş ve uygulamadır. Hayatta var olanvirgs.gif uygulanabilen ve bir etki meydana getiren şey gerçektir. Zihnen ve soyut olarak ne kadar doğruu olur veya görünürse görünsün pratiği olmayan ve hayatta bir etki meydana getirmeyen şey ise bir değer ifade etmez ve gerçek de sayılmaz.

William James (1842-1910) hem gerçekçiliğin hem de pragmatizmin kurucusu sayılabilir. Dr. Whitehead'in son kitapları gerçekçilerin yöntemlerini uygulayarakvirgs.gif az çok Bergsoncu denilebilecek bir ¤¤¤¤fiziğin savunmasını yapar. Birçok filozofvirgs.gif epeyce bir mantık gösterisinden de kaçınmayarakvirgs.gif Einstein'ın doktrinlerinin Kant'ın zaman ve uzayın öznel olduğu yolundaki kanısına bilimsel bir temel oluşturduğu görüşünü benimsemektedir. Görülüyor ki olgulardaki belirginlikvirgs.gif mantıktaki belirginlik kadar net değildir. Bununla berabervirgs.gif mantıktaki belirginlikvirgs.gif düşüncelerin sınıflandırılmasını olanaklı kılan bir çerçeve oluşturması açısından yarar sağlar.
Karpokrates

(M.S. II. yüzyıl) Platoncu Yunan filozofu. İskenderiye'de dersler vermiş bir gnostik ilahiyatçı olan Karpokratesvirgs.gif Platon'un Tanrıvirgs.gif idea ve ruhlarla ilgili görüşlerini benimsedi. Sonradan bu fikirleri Hıristiyanlık ile garip bir şekilde bağdaştırdı. Ona göre dünya ilk saflıklarını kaybeden ve ebedi madde ile birleşmiş melekler tarafından yaratılmıştır. Dünyanın kendisi devirgs.gif mülkiyetvirgs.gif evlilikvirgs.gif siyaset ve din gibi yapma engellerle insanları bölmüş ve Tanrı ilkesinden kopmuştur. Bu bakımdan dünya kötüdürvirgs.gif dolayısıyla yasalarda hiçe sayılmalıdır.

Karpokratesvirgs.gif bu kurtuluşavirgs.gif Tanrıbilim vaya gnostik ile ulaşılabileceğini savunur. Pythagorasvirgs.gif Platonvirgs.gif Aristoteles bunu başarmışlardır. Yahudi İsa'nın da benimseyerek salık verdiği kurtuluş budur. Karpokrates'in çömezlerinin en ünlüsü oğlu Epiphanos'tur. Karpokrates taraftarları Akdeniz bölgelerine yayıldılarvirgs.gif Pagan ayin usullerine Hıristiyan terminolojisini uyguladılar ve kendilerini büyücülüğe verdiler. Bazı metinlerdenvirgs.gif IV. yüzyıl'da Kyrenaik'de Karpokratesçi eğilimlerin var olduğu anlaşılmaktadır.
KARNEADES:


Şüpheci çığırvirgs.gif Arkesilaos’un Akademia başkanlığında yerine geçenlerden Kyreneli Kardeades’te (214-129) büyük bir ilerleme göstermiştir. O da Arkesilaos gibi başlıca Stoa ile tartışır.; Arkesilaos Zenon ile savaşmıştıvirgs.gif Karneades is Khrysipppos ile savaşır. Karneades de başlıca eleştirmesini yine Stoalıların bu “ doğruluğun kriteriumu” kavramınavirgs.gif kataleptik tasavvur anlayışına yönelmiştir. Ona görevirgs.gif doğru ve yanlış tasavvurları birbirinden ayırt edebilecek güvenilir bir ölçüvirgs.gif bir belirti elimizde yok. Karneades Stoa’nın yalnız bu doğruluk anlayışını eleştirmekle kalmamışvirgs.gif öğretinin bütününe karşı çıkmıştır. Şüpheciliğinivirgs.gif Arkesilaos ile ölçüldüğündevirgs.gif çok daha ilke bakımından temellendirmiş olan Karneades için güvenilecek bir doğruluk ölçüsü yokturvirgs.gif çünkü bu ölçü ya duyu algılarında ya da düşünmede (akılda) aranabilir. Duyu algılarının hepsi relatiftir. Örneğin aynı kule uzaktan yuvarlakvirgs.gif yakından dört köşe görünürvirgs.gif aynı bir gemi üzerinde bulunana duruyorvirgs.gif kıyıda bulunana yürüyor görünür; böylece her algının karşısınavirgs.gif karşıtı çıkarılabilir. Düşünmenin (aklın) de güvenilir bir kaynakvirgs.gif bir dayanak olmadığını göstermek içinvirgs.gif Karneades dialektik güçlükleri ele alıp Megaralıların ileri sürdükleri şaşırtıcıvirgs.gif bozuk sonuç çıkarmaları (sophismavirgs.gif paralogisma) gösterir. Bu yüzden düşünce ile yapılan belirlemeler de algılarınkinden daha az relatif değiiler.
Stoalılargleam.gifir önerme (axioma) ya doğrudurvirgs.gif ya da yanlıştır diyorlardı. Buna karşı Karneades “yalancı sofismi” ile çıkar; bu önerme hem doğru hem yanlıştır. Bir Stoalı Karneades’ e “ Sen doğru bilinemez diyorsunvirgs.gif ama hiç olmazsa bu ‘doğru bilinemez’ sözünün doğru ve bilinen bir şey olması gerekir” demiş. Buna karşılık Karneadesvirgs.gif kendi önermesinin de kural dışı kalamayacağını söylemiş: yani kendi savının da mutlak doğruluğu yokvirgs.gif bu bakımdan ancak olasılı bir değeri var: bu da ancak sübjektif bir kanı. Burada Karneades’in olasılık öğretisiyle (probabilism) karşılaşmaktayız. Olasılık virgs.gif bilinemeyen doğru’nunvirgs.gif bize kapalı olan doğru’nun bilgisinin yerine geçen şeydir ve pratik hayat için teorik temel budur. Bu anlayışa Karneadesvirgs.gif tasavvurda bir sübjektifvirgs.gif bir de objektif yön ayırmakla varmıştır: Her tasavvur ilkin objenin bir bilgisivirgs.gif bir yansısıdır; ikinci olarak sübjektif bir şeydirvirgs.gif süjenin bir durumudur. Objektif olarak tasavvur doğru ya da yanlışvirgs.gif gerçek ya da gerçek değildir; sübjektif bakımdan da az ya da çok olasıdırvirgs.gif yani bizde az ya da çok bir inanma yaratırvirgs.gif bize dışarıdaki bir objeyi az ya da çok karşılıyor görünür. Bize doğruluğu olası görünen bir tasavvuruvirgs.gif bu tasavvur başkalarıyla çelişik olmadıkçavirgs.gif kabul eder ve ona uyarız. Yalnız bu kabulümüzün sadece sanı (doxa) olduğunu da bilmeliyizdir. Bundan dolayı şüpheci bir bilgenin özel belirtileri şunlar olabilir: Zekice bir ihtiyatvirgs.gif her şeyi her yönünden görmeye çalışmakvirgs.gif bilgimizinvirgs.gif bilgimize güvenimizin sınırlarını açık olarak bilmekvirgs.gif bütün olanakları hesaba katmak. Stoa felsefesinin bütününün eleştirmeden geçiren Karneadesvirgs.gif bu arada Stoa’nın teolojisini de ele alır. Karneades’e göre: Bir kerevirgs.gif her ulusta tanrı inancının olduğu tanıtlanmış değildir; her insanda var deniyorsavirgs.gif buna karşı Tanrıtanımazların (atheist) bulunduğu gösterilebilir. Sonra: Stoalılar için bu dünya yetkindirvirgs.gif dolayısıyla akıllı ve ruhludur; bu dünyada akıllı varlıklar varvirgs.gif dolayısıyla dünyanın nedeni akıllıdır. Buna karşılık Karneades: Aynı kanıtlama yolu ile dünya için başka şeyler de söylenebilir; örneğin bu dünyayı kitara çalan varlıklar yaratmıştırvirgs.gif dolayısıyla dünya da kitara çalıyorvirgs.gif bu sonucu çıkarabiliriz diyor. Sonra: Yıldızlar hareket ediyor diyevirgs.gif bundan onların canlı ve tanrısal oldukları sonucu da çıkarılamazvirgs.gif bu hareket pekala doğal bir biçimde de açıklanabilir. Karneadesvirgs.gif bir devirgs.gif Stoa’nın Tanrısal bir soluğun ( pneuma) bütün evrenin gelişmesini yönettiğivirgs.gif ona biçim kazandırdığı düşüncesine şiddetle çatar. Evrenin gelişmesinin periodik olduğu düşüncesini de Karneades şöyle çürütüyor: Bir dönemin sonunda bütün varolanları kemirip bitiren ateşinvirgs.gif artık kendisinin besleyecek bir şey kalmadığı içinvirgs.gif kendinin de sönmesi gerekir. Tanrının insanları koruyup kayırdığıvirgs.gif onlarla ilgilendiği düşüncesi de Stoalılarınvirgs.gif doğru olamazvirgs.gif çünkü bunu yalanlayacak bir yığın örnek gösterilebilir; sözgelimi birçok iyi insanların hali hiç de parlak değil. Deniliyor kivirgs.gif kötü insanlar ama sonunda cezalarını buluyorlar; öyle de olsavirgs.gif tanrıların kötü insanları hiç yaratmamaları daha doğru olmaz mıydı? Aklın insanlara tanrıların en değerli armağanı olduğu söyleniyor: ama insanlar bu değerli armağanı ne kadar kötüye kullanıyorlar ve bu armağan ne de şüpheli şey! Stoalıların pek değer verdikleri kahinliği (mantike) de Karneades pek yersiz bulur: kahinlik ne ile ilgili? Duyuların objeleri ile mi? Burada duyu organlarına inanırız. Bilimin objeleri ile mi? Burada da uzmanlara –fizikçilerevirgs.gif hekimlerevirgs.gif tarihçilere –danışırız; güneşin yerden ne kadar büyük olduğunuvirgs.gif bir geometrik şeklin niteliklerinin ne olduğunuvirgs.gif her halde virgs.gif kahinden sormayız; ¤¤¤¤lerimizin ne olduğunu da filozoftan öğreniriz. Geriye sadece rastlantılı olanı bilmek kalıyor kahinevirgs.gif ama rastlantılı olanıvirgs.gif yani bir nedeni olmayan şeyi kahin nasıl bilebilir? Stoalıların astroloji’ye inanmalarını da Karneades şöyle eleştirir: Bu inanç doğru olsaydıvirgs.gif aynı yıldız altında doğanların alınyazılarının bir olmasıvirgs.gif tersine olarak davirgs.gif alınyazıları bir olanların (örneğin aynı savaşta ölenlerin) aynı yıldız altında doğmuş olmaları gerekirdi; oysa bu böyle değil. Karneades ruhun davranışlarında özgür olabildiğivirgs.gif dış nedenlere bağlı olmadığı düşüncesindedir. Stoalıların dediği gibi her şey kader tarafından belirlenmiş olsaydıvirgs.gif hiçbir şey elimizde olmazdı; bir takım şeyler elimizde olduğuna görevirgs.gif her şey kader tarafından belirlenmiş değildir.
Gottfried Wilhelm Friedrich fon LEİBNİTZ:

Leibnitzvirgs.gif bir filozof için bile sıradışı sayılabilecek çapta bir dahiydi. Ondan daha önce bulmuş olmasına karşınvirgs.gif ondan bağımsız olarak kalkülüsü buldu ve yine Newton’dan önce yayımladı. Matematikçiler bugün Newton’un değil Leibnitz’in notasyonunu kullanmaktadırlar. Kinetik enerji kavramını da Leibniz buldu. Buluşunu yayımlamamakla birliktevirgs.gif matematik mantığını da yine Leibnitz buldu. Eğer yayımlamış olsaydıvirgs.gif bu alan yarım yüzyıl daha ileride olurdu. Leibnitz bütün zamanların en büyük matematikçilerinden biri olmasının yanındavirgs.gif en etkili olmuş filozoflardan biriydi. Leipzig Üniversitesi’nde görev yapan bir ahlak felsefesi profesörünün oğluydu. Henüz öğrenciyken 21’inde profesörlük teklifi alacak kadar göze batmıştı. Fakatvirgs.gif bir hayat adamı olmak istediğinden bu öneriyi geri çevirdi. Meslek yaşamının büyük bölümünüvirgs.gif bir saraylıvirgs.gif diplomatvirgs.gif kütüphaneci ve Hannover Düklerinin hizmetinde bir aile tarihçisi olarak geçirdi (Düklerden biri raslantı eseri İngiltere Kralı I. George oldu). Bütün bu sıfatlarla yolculuklara çıktı. Bu yolculuklar ve yayımlanmış yazıları (yaşlandığında ihmal edilmiş ve unutulmuş olsa da) Leibnitz’in herkesin tanıdığıvirgs.gif hayranlık duyulan bir sima haline gelmesine neden oldu. Fakat bütün bu süreçte gizli gizli çalışan Leibnizvirgs.gif yaşarken yayımlanmayacak eserler ortaya çıkardı. Yazarkenki düzensizliğini dokunaklı bir dille anlatır: “Bir şey yapıyorumvirgs.gif sonra birkaç ay içinde neredeyse tamamen unutuyorum; ayıklamaya zaman bulamadığım sayfalar arasında kaybolduğumdavirgs.gif her şeye yeniden başlamam gerekiyor”. 7
TEMEL AYRIM: Biri bize “kapı komşularım kızıl saçlı bir adamla onun şişman karısıdır” dersevirgs.gif bu tamamen doğru olabileceği gibi aynı şekilde doğru da olmayabilir. Bunu kanıtlamanın tek kesin yoluvirgs.gif yanda (sözgelimi siyahvirgs.gif sarı saçlı ya da dazlak değil de) kızıl saçlı bir adamın yaşayıp yaşamadığınıvirgs.gif (sözgelimi zayıf bir eşin ya da eşsizliğin tersine) şişman bir karısı olup olmadığını ve yandaki evde sadece bu ikisinin oturup oturmadığını belirlemek için dikkatli bir araştırma yapmaktır. Fakatvirgs.gif bize “yandaki komşum bekar ve şişman bir karısı var” denirsevirgs.gif bu önermenin yanlış olduğunu ortalığı ayağa kaldırmaya gerek duymadan biliriz. Bunu kanıtlamak için araştırma yapmaya gerek yoktur; çünkü “bekar”virgs.gif evlenmemiş adam demektir; dolayısıylavirgs.gif yandaki komşu hem bekar hem de eşli olamaz. Bu önerme kendi içinde çelişkilidirvirgs.gif o nedenle doğru olması olanaksızdır. Leibnitzvirgs.gif bütün hakikatlerin mutlaka bu iki mantık türünden birine ait olduklarını ileri sürdü. Ya belli bir önermenin doğru ya da yanlış olduğunu bulmak için olguları incelememiz gerekir ya da önermeninvirgs.gif kendi kullandığı terimlere göre doğru ya da yanlış olduğu durumlarda olguları incelemeden bir hükme varabiliriz. İkinci türdeki önermelerin doğruluğunu virgs.gif dışlarına bakmadanvirgs.gif bizzat onları çözümlemek suretiyle belirleyebileceğimiz içinvirgs.gif felsefe tarihinde bu tür önermelere “analitik önerme”virgs.gif diğerine de “sentetik önerme” adı verilecektir. Bu iki terim bugün yaygın olarak kullanılmaktadır.
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18