03-23-2009, Saat: 07:46 PM
EMPEDOKLES:
Empedokles Sicilya Adasının güney kıyılarında bulunan Akragas ( ya da Agrigentum) şehrinden. Ailesinin şehrin siyasi hayatında pek sözü geçermiş; kendisi de bir aralık başta bulunmuş
krallık bile önerilmiş kendisine
ama kabul etmemiş
demokrasiyi öğütlemiş. Fizikçi
hekim
hatip
mucizeler gösteren ve arındıran rahip olarak Güney İtalya kentlerinde dolaşmış.Ölümü de efsaneleştirilmiştir: Kendisini Etna Yanardağına atmış olduğu söylenir – belki de onu Tanrılaştırmak için yapılan çabalardan biri bu – siyasi sürgün olarak Peloponnes’te ölmüş olması ihtimali daha büyük. “Peri physeos” (Doğa üzerine) ve “ Katharmoi” (Arınmalar) adlı iki eseri vardır. Empedokles’in öğretisinin çıkış noktası
bir yandan Parmenides’in savıdır: Meydana gelme ile yok olma diye bir şey yoktur aslında. Ama öbür yandan da Empedokles duyuların bize gösterdiği bir olguyu
meydana gelme ile yok olmanın görünüşünü
bu olayları açıklamaya çalışır. Ona göre
insanların meydana gelme dedikleri şeyi temel maddelerin bir karışması
yok olma dedikleri de bu karışmanın dağılmasıdır. Çok büyük parçalardan kurulmuş olan temel maddelerin kendileri
(bunlara Empedokles
Rizomata panton= her şeyin kökenleri diyor) meydana gelmemişlerdir
yok olmazlar
değişmezler
bunlar Parmenides’in bengi varlığı gibidir. Doğa bilgisinin gelişmesinde çok önemli bir yeri olan öğe (element) kavramını ilk olarak ortaya koyan Empedokles olmuştur denilebilir.Öğe
burada
kendi içinde bir cinsten
niteliği bakımından değişmeyen
artık bölünemeyen
yalnız çeşitli hareket durumlarına geçebilen madde demektir. Bu anlayışla da
Parmenides’in “Varlık” kavramı işe yara bir hale getirilmiş oluyordu.Bu öğeler de
Empedokles’e göre
dört tane imişler: Toprak
su
ateş
hava. Empedokles’e göre
bu dört öğe
evren yapısının ancak gereçleridir. Evren bu gereçlerden kurulmuştur. Dört öğenin kendileri
tıpkı Parmenides’in “Varlık”ı gibi değişmez tözler olduklarından
bunların kendisinde bir hareket nedeni bulunamaz; yani bunlar kendiliklerinden birbirleriyle karışamazlar
kendiliklerinden bir karışmayı bozamazlar. Onun için doğa açıklamasında
bu dört öğenin yanı sıra bir de hareketin bir nedeni
hareket ettirici bir güç de gerek. Empedokles’e göre
dört ana – öğeyi birbiriyle karıştıran
bunların karışımlarını yeniden çözen neden de sevgi ile nefrettir. Empedokles’in bu anlayışında
madde ile kuvvet (oluşu sağlayan neden)
ilk olarak
iki ayrı ilke olmuşlardır. Aynı zamanda bir hekim olan Empedokles
canlıların dünyasına da yakın bir ilgi göstermiştir. Ona göre
bitkiler ilk organizmalardır ve hayvanlar gibi canlıdırlar. Empedokles’in insan üzerinde de ilgi çekici gözlemleri var: Kan
insan hayatının ana-taşıyıcısı ve düşünmenin merkezidir. Kanda öğeler
en olgun bir biçimde birbiriyle karışmışlardır. İnsanın bütün yetenekleri
bu karışımın olgunluğuna bağlıdır. Bir doğa bilgini olarak duyuların gösterdikleri üzerinde önemle duran Empedokles’in sensualist bilgi öğretisine göre
biz evreni biliyoruz
çünkü biz de onunla aynı özdeniz
biz kendimiz de dört öğeden kurulmuş olduğumuzdan
aynı öğelerden kurulmuş olan bir varlığı biliriz.
Kaynak:
Felsefe Tarihi
Prof. Macit Gökberk
Remzi Kitabevi
Empedokles Sicilya Adasının güney kıyılarında bulunan Akragas ( ya da Agrigentum) şehrinden. Ailesinin şehrin siyasi hayatında pek sözü geçermiş; kendisi de bir aralık başta bulunmuş
















































Kaynak:
Felsefe Tarihi
Prof. Macit Gökberk
Remzi Kitabevi