03-23-2009, Saat: 07:40 PM
KARTEZYEN ŞÜPHE
Descartes
bir matematik dehasıydı ve bu alanda cebirin geometriye uygulanmasından oluşan yeni bir kod buldu. Bu kol
analitik geometri ya da koordinat geometrisi olarak çeşitli adlar altında bilinir. Descartes
aynı zamanda
diyagramı da buldu. Bir diyagram üzerinde yer alan herkesin bildiği o iki çizgi onun adını taşımaktadır. Bunlara Kartezyen koordinatlar denir; Kartezyen de
Descartes adından türetilmiş bir sıfattır. Matematiğin apaçık ve tümüyle güvenilir kesinlikleri Descartes’i heyecanlandırmaktaydı. Böylece
matematiğe kesinliğini veren şeyin
bilginin öteki alanlarına uygulanıp uygulanamayacağını düşünmeye başladı. Eğer bu mümkün olabilirse
hiçbir şeyin kesin olarak bilinemeyeceğini savunan Septikleri kolayca çürütebilecek bir şey olacaktı elimizde. Fakat
bundan da önemlisi
modern anlamıyla bilimin üzerinde inşa edilebileceği dünya hakkında kesin bilgi elde etmenin bir yöntemine kavuşabilecektik. Descartes
matematiğin
kesinliğini şu bir dizi nedene borçlu olduğunu sonucuna vardı. Matematik tanıtlamalar
son derece basit az sayıda öncülden başlamaktaydı; bu basitlik
(iki nokta arasındaki en kısa mesafe düz bir çizgidir önermesinde olduğu gibi) o denli temel ve apaçıktı ki onlardan şüphe etmek olanaksızdı. Daha sonra
her seferinde mantıksal bir adım atılarak bu tanıtlamalardan tümdengelimsel biçimde ilerlenirdi. Her adım
yanlışlanamaz
çok basit ve yine kesindi. Daha sonra
–ki bu matematiğin büyüsüne kapılmış herkesi kendinden geçiren bir şeydir – her biri basit ve apaçık olan öncüllerden yine her biri basit ve apaçık olan mantıksal adımlarla ilerlerken
ne basit ne de apaçık olan sonuçlara vardığınızı fark edersiniz: Önünüzde öngörülmemiş buluşlarla dolu bir dünya açılmaya başlar. Bu buluşların çoğu şaşırtıcıdır ve uygulamada büyük yararları vardır; ayrıca hepsinin doğruluğuna güvenilebilir. İnsana
keşfedilmeyi bekleyen bu dünyanın bir sonu yokmuş gibi gelir. Descartes’in yaptığı gibi
matematikçiler beklenmedik yeni yollar açmışlar hep. Şimdi
bu yöntemi matematiksel olmayan bilgilere tastamam uygulamak mümkün müdür
diye sorar Descartes. Matematiğin dışında doğruluğundan şüphe edilemez önermeler bulabilirsek
onları
tümdengelimsel kanıtlamalarda öncül olarak kullanabiliriz; bu durumda
onlardan mantıksal olarak çıkarsadığımız herşey doğru olmak zorundadır. Bu bize
bilgi yolunda buluşlarına yüzde yüz güvenebileceğimiz yöntemsel bir temel sağlayacaktır. Fakat
böyle öncüller var mıdır? Yoksa
matematik ve mantık dışında
kesin olarak bilebileceğimiz bir şey yok mudur? Bu tür kesin öncüller arayışında Descartes üç evreden geçti. İlkin
doğrudan ve dolaysız deneyi önüne koydu. Çıplak gözle kilise kulesine ya da bir bölümü suya batmış şu ağaca baktığımda
elbette duyularımın dolaysız tanıklığına güvenebilirim. Ama heyhat! Araştırma sırasında
doğrudan gözlemin bizi sık sık yanılttığı ortaya çıkmaktadır. Gündüz altın gibi parlayan
günbatımında kızıllaşan şu kilise kulesi
diğer zamanlarda gri görünmektedir. Suya girdiği noktada eğik görünen şu dalın
sudan çıkartıldığında düz olduğu görülüyor. Dolayısıyla
onlara ne kadar doğrudan baksam da
aklım ne kadar uyanık ve tetikte olsa da
gerçekte şeylerin bize göründüğü gibi olduklarından asla emin olamayız.
Felsefenin Öyküsü
Bryan Magee
Descartes







































Felsefenin Öyküsü
Bryan Magee