Diffrence en genel anlamda

her şeye “ilk” olan ya da her şeyin “merkez”inde duran düşünülebilecek her türden terimi adlandırmanın olanaksızlığını adlandırmaktadır. ¤¤¤¤fızik olmayan

¤¤¤¤fizikten başka bir düşünce olanağının önünü açmak için

yazının

kendinde bulunan bır “anlam” ya da “doğru dile getirme amacı güdüşüyle tanımlanan ¤¤¤¤fizik dilinin bütün ¤¤¤¤fizik içerimlerinden tümüyle kurtarılması zorunludur. Bu sonuca ulaşmak için Derrida

bir dizi değişik yazma stratejisi geliştirmiştir. Bu stratejilerden biri

kendi içinde bütünlüklü tek bir kitap olarak okunmaya izin vermeyecek biçimde aynı metinde sonsuz sayıda metin üretmektir. Nitekim Derrida Glas (Matem Çanı

1974) adlı yapıtını

bu biçimde parçalara ayırarak

bir anlamda parçalayarak yazmıştır. Kitabın ana yapısı

ilk sütunda Hegel’in (giz

örtü) anlayışıyla ilişkili çeşitli konuların incelendiği

ilk sütunun tam yanına yerleştirilen ikincisindeyse Genet’nin yazılarında düzenli olarak karşılaşılan bir giz türü olarak Jean Genet’nin imzasının çok yönlü bir incelemesinin yapıldığı iki ayrı sütundan oluşmaktadır. Glas üzerine söylenebilecek bir dolu şey olmakla birlikte

bunlardan ula ki en önemlisi

kitabın Sartre’ın Aziz Genet adlı incelemesinde yarı Hegelci bir gözle Genet’nın yazılarını özetlemış olmasından duyulan rahatsızlıkla Genet’nin yazılarını kurtarmak adına uygulanmış bır yapısöküm örneği olarak okunabileceğidir. JDerrida’ nın sıkça başvurduğu bır başka yapısöküm stratejisi de geleneksel gösterge kavramını özellikle sorunsallaştırmak amacıyla tasarlanmış différance gibi birtakım metinsel imler üretmektir. Bu imler yalnızca birer yeni sözdük geliştirme arayışına karşılık gelmezler

Çünkü bunlar ne sözlüktürler ne de gösterge (örneğin Fransızca’da “ayrım” anlamına gelen différence sözcüğünden bozmadır); bunlar daha çok anlaşılırlığa karşı kendi dirençlerine ya da korunaklarına dikkat çeken

an tam anlamıyla belirlenemeyen yapısökümcü ifadelerdir. Différance “Varlık” türünden her hangi bir şey üzerine enson sözün söylenemezliğini açığa vuruyor olması

kimi yapısöküm yorumcularınca “olumsuzlamacı tanrı bilim” biçiminde yorumlanması sonucunu doğurmuştur. Derrida aralarında görünen yakınlığın kaçınılmaz olduğunu

ama bu ikisini

yani yapısöküm ile olumsuzlamacı tanrıbilimi eşitlemenin bulunuş ¤¤¤¤fiziğinin kendinden geçirici yaşantısını yeniden kesinlemek anlamına geleceğini bildirmektedir. Bunun yerine Derrida

bütün deneyimlerin gelecekte neler olacağını bilen bir peygamberlik konumuna indirgemeksizin “şimdi ile burada bulunma”yı kesintiye uğratan

yapısı sökülemez mesihvari bir söz verme ile yapılandırıldığını ileri sürmüştür. Belki de bu noktada

Herakleitos’un oluşu kesinleyişi dc Derrida’nın söz verme yaşantısına değgin açıklaması aynı düzlemde düşünülürse

Herakleitos’un “oluş” anlayışı Derrida’nın différance’ la demek istediğine en yakın düşünsel konum olarak değerlendirilebilir. Bu tür bir Herakleitos okuması

Derrida’nın açıkça yapısökümcü yönlerini Heidegger’in göz ardı ettiğini düşündüğü Nietzsche’nin yazılarında da bulunabilir. Heıdegger’e göre

Nitzsche’nin metinleri tek bir anda tek bir düşünürün tekil düşüncelerini yansıtmaktadır. Derrida

Heidegger’in bu savına Nietzsche’nin yazma biçeminin değişik yönlerine dikkat çekerek karşı çıkar. Buna göre

Nietzsche belli bir anlamı ya da doğruyu dile getirmek yerine

yazılarında daha çok alışıldık geleneksel yorumlama kaynaklarını baştan boşa çıkaran metinsel sorunsalları gündeme getirmiştir. Derrida bu düşüncesini Mahmuzlar Netzsche’nin Biçemleri adlı çalışmasında

Nictzsche’nin metinlerinde yer yer geçen “Şemsiyemi unutmuşum” tümcesinin yorumlama bakımından üzerine “karar verilemez” oluşuna parmak basarak tanıılamaktadır. Burada gösterilmeye çalışılan

bırakın metnin tek bır anlamı olmasını

metinde karşılaşılan herhangi bir “şey”in dahi bir özdeşliği olmadığıdır. Bu düşünce uyarınca Derrida

Nıetzsche’nin metinleri demek yerine “Nietzsche’nin imzaları” demeyi daha uygun bulmaktadır. Bunun yanında Derrida

Nietzsche’nin biçemlerini çoğaltmanın doğruluğunu savunmakla birlikte

Nietzsche’ nin birtakım anlam hareketlerine ilişkin belli çekinceler koymaktan da geri kalmaz. Sözgelimi Derrida’ya göre “kadın” sözcüğü Nietzsche’de “doğru olmayan” ın eğretilemesi olarak geçmektedır hep. Bu yüzden

Nietzsehe’nın metinlerınde “kadın” sözcüğünün geçtiği yerler Derrida için yapısöküme alınması gereken özel yerlerdir. Ayrıca Nietzsche’de karşılaşılan anlam hareketlerinin yol açtığı şiddete de dikkat çeken Derrida

aşırılığın mantığını şeyleştirmeden aşırı uç konumların taşıdığı yıkıcı gizilgücü patlatacak bir stratejinin arayışı içindedir. Bu açıdan bakıldığında yapısöküm sıyasal olan üzerine düşünmenin bir yolu olarak da değerlendirilebilir.
Nitekim daha ilk yazılarından başlayarak Derrida’nın adalet ile şiddet arasındaki ilişkiyle ilglendiği üstünden atlanamayacak bir olgudur. Derrida’nın başlıca yapıtları zaman dizinsel olarak şunlardır: L’écriture et la Différance (Yazı ve Ayrım

1967); La Voix de la Phénomene (Ses ve Görüngü

1967); De la Grammatalogie ( Yazıbilime Dair

1967); Marges de la Phlisohie(Felsefenin Kıyıları

1972); La Disémination (Yayılım/Saçılma

1972); Positions (Konumlar

1972); Glas (Matem Çanı

1974)L’archéologie du frivol(Sıradan Şevlerin Kazıbilimi

1976); Le Vérité en peinture (Resimde Doğruluk

1978); La Carte postale de Socrate a Freud et de la(Sokrates’ten Freud ıle Ötesine Kartpostallar

1980): Spurs

Nietzsche’s Style (Mahmuzlar: Nıetzsche’nin Biçemleri

1981

ikidilli basım); Psyché (Psykhe

1987): De l!Esprit (Tin Üzerine

1989); Limited Inc. (Limitet A.Ş.

1990) ve L’Autre Cap (Otekinin Kulağı

1991).
Felsefe Sözlüğü - A.Baki Güçlü; Erkan Uzun; Serkan Uzun; Ü.Hüsrev Yoksal

Bilim ve Sanat Yayınları