Ne zormuş sana sevmek… Bir sıcak gülüş, bir içten dokunuş, bir samimi itiraf ne kadar uzakmış senin için.
Ne yapsam olmuyor! Ne versem yetmiyor sana
Aşk senin için hayatta gerekli en son şey
Bu yüzden sana sunduğum ne varsa aşk adına, yetersiz, anlamsız ve nafile… Öyle farklı yerlerden bakıyoruz ki hayata ben sadece seni görüyorum, sense benden başka herkesi
Çok uzak bir dünyada sadece kendini anlamaya çalışarak, farkedemiyorsun bile sana sunduklarımı
Senin özlemlerin başka, senin isteklerin bencil, aşk senin imkansızın
Sevmek senin en büyük korkun
Sevdikçe eksilirim sanıyorsun, oysa her sevda yeniler bir yüreği
Ve aşk bu hayatın en ölümsüz gerçeğidir sevdiğim
Kaçarsan hesap sorar duyguların
Kimse değil, sen üzülürsün en çok…
Yılların ardından, yüreğine katamadığın yüreklerin acısı sardığında
ruhunu artık senin için çarpan bir kalbin yokluğuyla başbaşa kalırsın ve o zaman hissedeceğin kızgınlıkla kendini asla affedemezsin
Bu yüzden artık vazgeç korkularından ve bir kez olsun özgürlüğü yalnızlıkta aradığın için sana kırgın yüreğini dinle…
Gerekirse aşka esir ol ama özgürlük adına kimsesiz bırakma yüreğini
Kimsesizlik esaretten daha ağır gelir sevdiğim…
Kilitledim Ruhumu.....
Aşkımın mutluluğunu işkencesiyle yaşadım
Sebebsizliğine küfredip
Soru işaretlerini zihnime tıkadım
Ben kimsesiz biryerde yaşar gibi,
Odamın en kuytu köşesinde hapis kaldım!
Geceleri kurduğum hayalin, rüyasıyla uyandım
Heyecanlarımı yüreğime kelepçeleyip,
Aylarca orada bıraktım.
Soyutlaşmış benliğimi serbest bırakıp ben
Yokluğumla savaştım!
Yağmurda tuttuğum elini, ağlayarak yine,
Yağmurda bıraktım..
en acı ölüm umutsuzluktur...
Denizde bir kum tanesi de olsa, umuttur umut Yaşamaya sebep
Hiç bitmez istekleri insanoğlunun Kendimizi bilir bilmez biran önce büyümeye can atarız Böylece salmaya başlamış işte köklerimizi hayata “Keşke hiç büyümeseydim” demeye başladığımız vakit, çaresizliğimi kabul eder ve devam ederiz yürümeye, büyümeye Ağır ağır, isteksizce Kimi zaman bir el iter sırtımızdan usulca, koşaradım kimi zaman Bağlanmak için bir umut ararız, yığınla buluruz Önce iyi bir okul bitirmek isteriz, ardından iyi bir iş Nice sevgiler gelir geçer hayatımın orta yerinden, kiminde acı çeker, kiminde çektiririz Bir eksilip, bir çoğalırız Kaybederiz bilmeden, hiç aklımızda yokken kazanırız Böylece oturur benliğimiz, köklerimiz daha da derinlere iner Umutsuz kaldığımız zamanlar da olur elbet Hayat bu; her şey ne zaman hep çok güzel oldu ki İsyan boşa; ne çocukluğumuz geri dönebilir, ne değiştirmeye yeter gücümüz geçmişi Hep tutunacak bir dal buluruz, ya da dallarımızı onaracak birilerini
Umutsuz kaldığımız vakit, öldük demektir
Yaşamaya sebep, seni seçtim Umudumsun
Kolu kanadı kırık kuşlar gibiyim şimdi Bırak uçmaya, ayaklarımı yere basmaya yok mecalim Uykusuz üç beş gecenin ardından iki kadeh içmiş gibiyim Anlayacağın, bende mevsim hazan, hüzün soluyorum havadan Köklerimden birkaçı sarsılmış, kopacak gibiyim yerimden Ne kadar umutsuz kalsam da sensizliğimle, umut doluyum yine de işte Hayat bu; her şey ne zaman hep çok güzel oldu ki İsyan boşa; ne seni yar edebilirim kendime, ne dönebilirim artık gözlerimim sana değmediği yıllara Tutunacak bir dalım var yine şükür ki, sesin çare olur yüreğime
Umutsuz kaldığımız vakit, öldük demektir
Yaşamaya sebep, seni seçtim Umudumsun
Geceye ses Dudağıma sus Yüreğimin en ince teli şimdi Deniz mavi Martıya çığlık Saçlarıma lodos Tenimde üşüten sisli bir şehir kokusu
Yalnızlık
Her solukta yalnızlık Her gözyaşında bir ölüm Her yürek kanamasında bir atım
Koca bir lodos geçti saçlarımdan O zamanlarda denize daha doymamıştım şimdilerde de O engin mavilikte beni kendine çeken neydi bilmiyorum Mavi olması belki Belki bir dostun yüzünü ancak onda görebilmemBelki de
Hayır, hayır'' belki de'' yanlış kelime Kesin ve net
Ben maviyim
Ve deniz kadar deniz
çığlık kadar martı
köpük kadar dalga olan
benim
Koca bir lodos geçti yüreğimden Martılar o zamanlarda, uzak bir deniz kızı masalı söylüyordu kulağımaŞimdilerde ise martılar daha çok çatıların üstünden uçmaya başladı
Suların maviliğini yüreğime koyduğum kadar, koyamam gökyüzünün maviliğini Gözlerimi kapadığımda görebildiğim bir hayal şimdilerde o deniz
Uçsuz, bucaksız Karadeniz
Yosun kokulu, demli çay kıvamlı, efkar dumanlı bir bakış, gözlerimden geceye damla damla inen
Marmara gözlerimi aldatamıyorum baktıkça karşı sahilli deniz
Yüreğim gecenin lacivertine kanadı kanayacak derken Acil servis müpdelası ellerim, yaralarımın üstüne parmağını bastırıyor
Gözbebeklerimde Kız Kulesi sureti Dudağımdaki ıslık çok eski zamanlardan bir hüzün
Ben, dudaklarımı susturdum da mürekkep izlerim susmadı geceye
Geceye ses Dudağıma sus
Yüreğimin en ince teli şimdi
Denize mavi martıya çığlık
Tenimde üşüten bir şehir kokusu
Yalnızlık
Her solukta yalnızlık
Her göz yaşında bir ölüm
Her yürek kanamasında bir atım
Koca bir ''SUS'' olurum sonra geceye
Sus!
Susar dudaklarım susmasına da Parmaklarım gecenin en matemli yerine susuşlarımı konuşturur
Ürkek güvercin gibi hayallerim
Dokunsam uçacak sanki…
Isimsiz bir sevda bu…
Hani
Kitabı yok dediklerinden…
Zamanı yok…
Mekanı yok…
Mevsimler ve hüzün yakışıyor sadece…
Yıldızlar kayıyor
Şarkılar yarım…
Kederler dökülüyor yaprak yaprak…
Ve kelimeler kördüğüm…
Özlemlerin hakkını ver dercesine…
Ne farkeder…
Benim bütün rüyalarım seninle…
Ayışığı sussun
Kimsesiz sahillerde…
Üşüsün yakamozlar ve
mehtap ağlasın
bulutlar üstünü örttüğünde
deniz vurgunluğunu anlatsın
yorgun düşmüş geceye…
intiharı yaşasın dalgalar
içimde ki kelimelerle…
yosun kaplasın kum tanelerimi…
ne farkeder…
benim bütün rüyalarım seninle…
git diyemiyorum hayallere…
hemen
yüreğini bırakıyor avuçlarıma…
çisil çisil yağıyor
sessiz ve derinden…
Pervazsızca sızıyor
Gece nöbetlerine,
Tövbekar nefesini ağırlıyor
Yine de unuttuğum birşey var
Hasret gibi…
Eğilip topluyorum sessizce
Tıpkı bana benziyor…
Ne farkeder…
Benim bütün rüyalarım seninle…
Nereye saklansın kimsesizliğim…
Tanklar geçiyor üzerinden ağır ağır
Ne şehirlere sığabiliyorum
Ne de şehirler yüreğime…
Yenik düşmüş sözlerim var
Dudaklarımın arasında…
Ve şiirlerimin sesi
Kaybetmeyi kabullenmiş…
Onlar beni ağlamaz biliyor
Oysa ben
Dökülüyorum sonbahar gibi usulca…
Ne farkeder…
Benim bütün rüyalarım seninle…
Bir ses değildi beklediğim, yada çığlık
Yada belirgin bir şey değildi bu gece ki uykusuzluğumun nedeni
Bir fısıltı beklemekte yüreğim uzaklardan
Bir ışık belki,
Belki küçücük bir gülümseme senden gelecek olan benliğime
Ama ne olursa olsun seninle ilgili…
Ne olursa olsun senden…
Uzak diyarlara yol alırken sen ,
Yargısız infazlara kurban ettiğim yüreğimi kan revan içinde attın bir göl kenarına sevgili…
Balıklara yem olan bir hiçliğin içinde kaybolmaktayım şimdi
Ve beklemekteyim…
Evet sadece beklemekte
Hadi bir fısıltı yeter yeniden canlanmama ,
Bir ses değil
Diyorum ya, yada bir çığlık
Ufacık bir esinti gelsin yeter senden bana sebepsiz
Bir gariban şarkının içine gizle mesela umutlarımı
Ve yolla bana bulunduğun ülkenin denizinden şişe içinde yüzünde gülümseyişin
Yar…
Sadece bağırsam sana böyle…
Yarrrrrr…
Desem duyar mısın gittiğin yerlerden sesimi?
Duyup ta fısıltılarla karşılık verir misin yüreğime sevgili?
Yar,
Özler misin sen de benim seni özlediğim gibi?
Ah ne çok sevmişim halbuki yüreğini
Ve ne çabuk kaybetmişim sahip çıkmam gerekirken yüreğimi…
Hadi bir fısıltı gönder n'olur,
N'olur hafif bir esintiye emanet et gülümsemeni
Kokunu yolla bana,
Yolla ki bileyim senin de özlediğini beni…
Yarım kalmış ruhum bilsin, seninde eşlik ettiğini…
Her bir şeyim tamken yaşamda, sen yoksun ya her şey yarım hayatımda…
Ve ben infaz ettiğin yüreğimin başında özlemekteyim seni sevgili
Her özlediğimde yanmakta canım ve her yanışta daha fazla özlem doldurmakta yüreğimi…
Ve…
Ve, bir ses değildi beklediğim, ya da çığlık
Yada belirgin bir şey değildi bu gece ki uykusuzluğumun nedeni
Bir fısıltı beklemekte yüreğim uzaklardan
bir kalp çiz sevdiğim
bir kalp çiz sevdiğim
içine senin ve benim adımın baş harflerini yaz
ama öyle sıradan olmasın yazdığın.
gözbebeğim,yazmış olmak için de yazma sakın!
her çiziğe sevgini kat, hoşgörünü, anlayışını..
kat ki, en ufak darbe dahi yapmasın darmadağın.
hatta istersen karakterli kıl onları
değme hattatlara taş çıkarsın bu yapıtın.
birtanem, yazarken öyle bir yol izle ki
kalp ile harfler bir bütünmüş gibi göze çalınsın.
ve 'tek yürekde iki can' ahengini o denli iyi resmet ki
bakanlar gıpta etsin canımcım, kıskanmasın.
nurdan özcan /
[b]Gözyaşı Değil mi
Vakitli vakitsiz,iner gözlerden
Nice dünyaları tarumar eder
Etkilenir acı tatlı sözlerden
Her demde her can bu bedeli öder
Yalan dünya doğdu doğalı hep var
Hicran kabullendi vuslatsa kovar
Kimi bir yol bulur başından savar
Yaş döktürmek için göze kin güder
Sevdaya düşene bir gün acımaz
Boşalır gözlerden kimse tutamaz
Belli belirsizce akar kurumaz
Dur durak bilmeden sel olur gider
Mecnun'a Kerem'e dostça göründü
Göz içlerine hep yaşla büründü
Ezelden kirpikte yüzde süründü
Gözyaşı değil mi her hali keder
Azda olsa neşe, fazlası keder
Ağrıya sızıya hep eşlik eder
Döküldüğü yerin sonu hep heder
İnsan ağlatırken derdin var mı der
Engin NAMLI[/b]
Nedenini sorma (u)mutsuzLugumun..
ne cennet kokabiliyorum, ne cehennem yanabiliyorum..
kendimsiz bir kent kuruyorum yoklugunun sokagina..
usuyorum..
HaYaL
Bu aksam bir sizi duyup etimde
Kadin, kadin diye içimi oydum
Ruhuma bir serin yer istedim de
Alnimi mermerin üstüne koydum
Birden karanliklar sökülüverdi
Odama bir hayal dökülüverdi
Karsimda kivrildi,bükülüverdi
Onu gözlerimle çirılçiplak soydum
Artik ben ne günah olsa islerim
Yumusak yastiga geçti dislerim
Bir an kadar sürdü can verislerim
Ey kadin bu aksam sana da doydum.
Necip Fazıl Kısakürek