Merhaba dost yalnızlığım;
Hoşgeldin, sefalar getirdin gönül evime.
Buyur geç her zamanki yerine, sana yüreğimin sıcaklığını almış
bir fincan kahve ikram edeyim.
İçine şeker yerine dostluğumu, süt yerine sohbetimi koyayım .
Neler gördük seninle, neler yaşadık yalnızlığım!
İhanet hırkasını sırtına geçirmiş ne "dost" yüzleri tanıdık.
Bilmedik, bilemedik yalnızlığım, bunu bize öğretmediler.
Duygu simsarlarının elinde, saf duygularımızın,
üç-beş kuruşa satıldığına şahit olmadık mı?
Yüreğimizden her vuruluşumuzda, her kanayışımızda,
insana duyduğumuz sevgiye sarılmadık mı?
Dönüp dönüpte yaramızı kendimiz sarmadık mı?
İnsanların ikinci yüzlerini sonradan öğrenedik mi, acıyla, hüzünle..
Ahh yalnızlığım!
Bilmedik bilemedik bize bunu öğretmediler.
Yüzümüze vuran yalancı bir güneşe açmadık mı
gönlümüzün tüm çiçeklerini.
Oysa bilemedik yalnızlığım, her yalancı baharın ardından, zemheri bir ayazın geleceğini.
Kaç kere vurulduk, kaç kere ayaza vurduk, üşüdük, titredik,
ne boralara ne fırtınalara verdik yüreğimizi.
Kanadık, incindik bin acı sözle,.
Bilmedik, bilemedik..
Bunları bize öğretmediler yalnızlığım
Bunca şeye rağmen gönlümüzdeki filizleri hep canlı tuttuk,
saldık köklerini filizlerimizin toprak anaya,.
belki şu an zayıf ve cılız ama direniyor.
Biliyorum bir gün o da güçlenecek..
Tıpkı yüreğimizdeki küçük,
masum kız gibi, gözleri ufukta, hep ileriye ve.............
Yalnızlığım
bir yıldızla çiğ tanesi
paylaştılar karanlığı
bir ayazla dağ ateşi
bölüştüler yalnızlığı
keşke ben de kar olsaydım
bir dağ bulupta yağsaydım
efkar dolu bu başımı
bir omuza yaslasaydım
yalnızlığım yalnızlığım
kalp yarası yalnızlığım
taşı bile yosun sarar
seni kiminle paylaşayım
bir rüzgarla gül yaprağı
yaşadılar bu duyguyu
bir dalgayla ay ışığı
seviştiler gece boyu
bir sarmaşık dal olsaydım
özlemine sarılsaydım
tek başına böyle değil
bir omuzda ağlasaydım
Ziyade olsun zoraki gülüşlerin
Belki içinden ağlamak gibi...
Susunca tüm seslerin
Bir yudum ateş mi ısmarladın
Cehennemden
Saatleri mi çalabildin geceden
Haberi var mıydı gündüzlerin
Böyle miydi her şey önceden
Peki neden
Yok saymadan olmayanlar yaşanmadan
Varlığın sorgulanmadan
Susuzdu ateşimiz
Kıskançlık çalmasaydım
Susar mıydı sesimiz
Başka bir ateşle ellerimiz
Sonrası felaket gözlerimiz...
Sonrası saatsiz zamanlardı..
Ama acı doğurdum yine..
Ne kahvenin eski tadı var şimdi
Ne fincanda fal
Ve ne de tabakta uzayıp giden dilekler...
Bulutlar bile sessizce ağlamayı kestiler artık
Rüzgar saçlarını taramayacak güllerin...
Yıldızlar da neşelendirmekten vazgeçti geceleri
Bir daha doğmayacak güneşe inat...
Ve bundan sonra
Gülmek de hayal oldu benim için
Tıpkı ağlamak gibi...
...
Ve Ceplerime Doldurduğum Uçurumlar Yeter Bütün İnsanlığa
Şimdi Kapattım Kapıları İsteseniz de Gelemezsiniz ki Yanıma...
-Bakma öyle !
Böylesi sabahlardır
Bende yansıyan
Bulutlardır
Gülüşümde renk
Tenimde sıcak
Güneştir
Denizdir bazen
Dilimde umut
Dikenli tellerde
Çocuk yanımdır
Suskunluğum-
-Durma öyle !
Gülünce sen
Aralanır
Şehrin üstünde sis
Güneş düşer
Yedi yamaçtan
Süngerleşir göğsüm
Tenim çeker
Ellerimde izmarit
Dumanında hayalin
Tütsülenir dudakların
Canım çeker
Susarım
Bakma öyle !
Sandık arasından çıkarıp anıları
Fırlatırım kağıt uçağımla
Ha gözlerimden düşmüş kağıda
Ha kağıt çakılmış toprağa
Aynı batar sancısı
Uzağında
Yasaklı yolların yedivereni
Yaprağında kelebekti aşk
Hangi mevsimindeyim söyle
-Durma öyle !
Göğsünde yedi mevsim
Dikenim belki de
Her battığımda
Sevda açar kırmızı
Yorgun yıllar
Yara bere sözler içinde
Kadınım
Tek sensin
Sığındığım
O zaman !
Çık da gel
Gözlerimdeki karanlıktan
Çatlak duvarların ardında
Toz duman anılardan
Çık da gel !
Sessiz çığlığımdan
Bir tını düşsün
Lal yemiş düşlerime
Üşüyen ellerimi tut sadece...
Gerisi bana yeter...
Sevda Gözyaşını Dökünce Güle
Sevda gözyaşını dökünce güle,
Şebnem güzelliği getirmiş dile,
Sümbül boynun eğip sevgisi ile,
Hasbıhale dalmış, dalış o dalış.
Menekşe gözünde sevgi yeşermiş,
Aşka uzanmayan sevda beşermiş,
Göz ışırsa kalbe sevda düşermiş,
Kalpten sevda almış, alış o alış.
Papatyaya güneş vurmuş çığ gibi,
Sanki mavi koyda, sular sığ gibi,
Bakışların kalpten işler tığ gibi,
Dantel izi kalmış, kalış o kalış.
Türkü mayalanmış duyguya akar,
Gözler birleşende aşk ordan bakar,
Aşkın ateşi var, alevler yakar,
Bağra ateş salmış, salış o salış.
Yürekte aydınlık, mutluluk nerde?
Sevinç yürek olsun kalmasın yerde,
Gözler de umuttan nezih bir perde,
Gönül sazı çalmış, çalış o çalış.
dokunmasınlar...
Gönlüm düştü, sende buldum kendimi,
Gülüm; yüreğinin içine düştüm...
Dokunmasınlar bize, dokunmasınlar,
Gönlündeki bana dokunmasınlar,
Ve bendeki sana; dokunmasınlar...
Zulmü de güzeldir; yar ediyor sa,
Taa iliklerime kar ediyorsa,
Her bakışın beni öldürüyorsa,
Gerçekten ölsem de; dokunmasınlar,
Sevdama,dünyama dokunmasınlar...
Kırk yıl aç bıraksan, gönlüm senle tok,
Sen varsan; dünyada; sanki ölüm yok,
Kirpiklerin olmuş; ateşten bir ok,
Atıp beni yaksan, dokunmasınlar,
Gönül yangınıma; dokunmasınlar...
Ruhlar yücelerde, kalpler neşede,
Tenler aşkta, gözler; hep temaşada,
İzbe olsun; bir tenhada, Köşede,
Buluşmuşsak bize dokunmasınlar,
Gülüme, canıma; dokunmasınlar...
KOYNUNA AL BENİ
sevdalar donmuş kalmış mı zamanın yitik koşusunda..
artık bir kararım kalmamış yürüyüşümde
bir tek sana varacak ya yollarım..
ben senin sevdanda kara büyüye tutulmuş gibi
yaşıyorum efsanelerde
adı yalan da olsa
seksen günde devri alem yapıyor sevdam
teninde… gözlerinde… varlığında
aşk ne büyük bir bela yarabbi
başım dönüyor güzelliğinde
mehtaba selam durmuş ışık misali
ben de boğuluyorum aydınlığında..
karanlık yollar nereye kadar gider..
ah yaşanmamışlıkta yatıyor şeytan denen azap
kitaplar alıyorum avuclarıma..
bir kahramalik türküsü söylüyor yüreğim..
ah sevişmeleri özlediğim aklıma geliyor..
ya da seni belki de..
ne yapsam sana düşüyor yollarım
yine de kimseye anlatamamak seni..
bir tek kendimde yaşamak sevdanı
kahrediyor baharların taşkın sevinci
yapayalnız kalıyorum sevdanla
ah hayata dert anlatmak ne mümkün
gurbete düşmüş gibi kalıyorum ortada
özlemin yakıyor beni
ben hiç bu kadar öksüz kalmadım
gel topla beni buralardan..
ç****izlik değil beni öldüren..
ben aşk ateşinde eriyenim..
güneş neyi aydınlatacak
yatağımda sensizlik hüküm sürerken
ah büyüyor sevdan içimde...
ben düşlerimde seninle cennetler yaratırken..
beni sarmalayışların hiç yanımdan gitmemişken..
yine de yalnızlık türküleri söylemek
ve hasretinden kavrulmak gecelerce..
belki senin yetmezliğin değil
benim aşkına doymazlığımdan
sen bile yetmezken bana
ben kime yeterim ey sevdası varlığından bahar yaratan kadın..
bir göl kıyısında açan nilüferler gibi
köksüz mü yakalandık sevdanın ışığına
burda ne yapıyorum ben..
sana uzak bunca yoldan sonra..
ah sevdası ruhumu kavuran kadın..
seni sevmenin ödülü bunca hasret içinde yanmak...
şimdi söyle ne düşünüyorsun
bir kara delik misali yutsan da bütün anlamlarımı..
ah bilmiyorsun büyüyor sevdan içimde..
seni sevmekten alıkoymak şeytanın harcı bile değil..
şeytan dünkü küçük çocuk belki
sevdamın yakan kavuran kırmızılığında
bir sevda türküsü söylediğim belki de bu..
başım bir hoş biliyorum..
sarhoşluğum senden kalma yine de..
ben seni ne zaman ansam sevdaya düşüyor yolum
ah saçlarında evrenin izlerini taşıyan kadın...
sevdanın renklerinde ressamlar intihar ediyor ç****izliklerinde...
tarihler duruyor yerinde
ve bilgeler felsefe yaratıyor durmaksızın..
özlü sözler dökülüyor durmadan..
nasıl anlatsam sevdamı daha
benim yorgunluğum sevdanı yaşamaktan değil.
yokluğuna anlamlar yüklemekten
yine de sana sitemim çiçek açar
sana kem söz donar kalır..
uçurumların başında açan çiçekler misali
kimselerin görmediği hecelere bölünür
düşlerimde bir sokak görüyorum
erguvan çiçeklerine bürünmüş...
dudaklarına kilitlendi bütün arzularım.
aşkı yaşamak teninde..
ah kar yağıyordu eskiden.. sen daha yokken
bahar gelmemişti belki de..
erguvanlar tohuma düşmüşlüğün şehvetindeydi daha..
ah yar tenine hasretlerim koşuyor..
ne yapsam engellenemez bir çığ gibi tutkum
bir çocuktum ben sevdana düştüğümde...
hic kimse görmezken beni..
ben sevdanda öğreniyordum yaşamı..
büyüyordum büyüyordum..
ve arzularım yakıyordu erguvanları..
yakıyordu sokakları..
ah bu tutku… bu kırmızı sesler
geceler boyu güğüslerinin diriliğinde aşk şiirleri yazdım..
gecelerce dudaklarının davetkarlığında
aşk masalları düşürdüm çoçuk aklıma
ben seni bunca masumiyet içinde sevdim ya...
yine de sevdanla büyüdüm..
sevdanla erkek oldum beki de..
soluğumda bir volkan düşüyor sana dair..
yakıyorum geçmişe dair ne varsa..
yakarken tutuştururken tutkun geçmişimi.
yine tutkunla aydınlanıyor yolum... yarınım
yarına dair ne kalır sen olmazsan..
sevişmeleri ekmesek saksımıza..
hangi serçe ziyaret eder penceremizin pervazını..
hangi dalga akar apak hesapsızca..sonsuzca
al beni koynuna yar ..
hiç ihtiyacım olmamıştı sıcaklığına bu denli..
belki kaybolmuşluğumu sileceksin
belki yitmişliğimi bitireceksin..
al koynuna beni yar..
oyun arkadaslığının masumiyetinde
okul yolunun yoldaşlığında sar beni
sevdandan baharlar bağışla
al beni koynuna yar
hiç bir sey sorma bana.
ne nerden geldiğimi
ne de seni ne kadar sevdiğimi..
sadece dudaklarını ver dudaklarıma..
dudakların okusun dudaklarımdan hasretini
al beni koynuna yar
sonra düşsün sevdanın ışıltılı heceleri dudaklarından
sevdayı anlat bana sevişir misali
ben sarhoşluğuna sığınmışım
sen ayıklığın sevdasında avut hasretlerimi..
okşa saçlarımı
ve sevdayı anlat dudaklarının çocuksuluğunda......
Gassan Satar
Seni Bekleyişimin Adı Yok..
Aslında bir kibrit kafi gündüzleri tutuşturup
Gecenin gerdanına dizi dizi yıldızlar yapmaya.
Hani sabahın boyu yetişse uzanıp öpecek alnından
Bir de hep geç kalınmış ömrün son deminde gelmese ölüm
Belki böylesi dar gelmez giyindiğimiz mutluluklar
Mevsimlerin peşine takılıp ta
Hüznü oradan oraya taşıyan yağmurlar gibiyim...
Sıcak avuçlarda buhar olup göğe karışan
Soğuk bakışlarda buz kesip anlamdan alabildiğine uzaklaşan
Seni bekleyişimin adı yok
Hasreti çeke çeke uzaklara götüren çok vagonlu trenlerin de.
Hani giden gider de geçmişi kalırya geride
Onu hep yaşlı gözlerle bekleyen.
Zamanla dilindeki özlemi kırıverir zaman en hassas yerinden
Çok geçmeden çok geçiyor yokluğunun üzerinden
Haram saatler diziliyor boğazıma uzadıkça sensizlik
Tenhasına sere serpe uzandığım düşler de yetmiyor
Yorgun arzularımı kışkırtmaya
Verdiğim sözlere saklanmış militan kılıklı yalanlar yakayı ele veriyor bir bir
Tutuklayıp aynalara hapsediyorum
Sonra vicdanım delil yetersizliğinden serbest bırakıyor
Seni bekleyişimin adı yok
Dursun diye duvarlara çivilediğim zamanın da
Payıma düşen yalnızlığın zirvesinde
Saçlarımla gizlice siyahını paylaşıyor gece.
O zaman bu şehir bir kez daha düşüyor gözümden
Kalabalık kaldırımlarında adım adım eziliyor günahlarımın gölgesi
Sanki ben değildim külçe külçe acıların sahibi
Ağır korkuların ezip yel değirmelerine verdiği
Savrulmuş bedenimin rüzgarında ölmeden dirildiği
Sanki sen değildin bırakıp giden
Üstüne üstlük hiç gelmemişken
Seni bekleyişimin adı yok
Kurulmamış köprülerden geçmeye çalışan benliğimin de
Şiirlerim şahit olsun ki
İki satır arasına sığmıyor yalnızlığım
Ne nokta anlatabiliyor kararsızlığımı
Ne de virgül koyabiliyorum yılların ardına
Yenik düştü keşkelerim oynadığım oyunlara
Yine de teslim olmadım
Ama sen namluda hüzün
Beni tam on ikiden vurdun
Seni bekleyişimin adı yok
Gelmeyişinin de
Asktan Hic Korkmadim
Asktan korkmadim hic
Aski sensiz yasamaktan kactim hep
Binlerce sevgi yeserdi tenimde
Koparip attim uzaklara
Senin ismini tasimayan her cicegi hoyratca
Sokup attim tenimden
Uykularima gecirdim tirnaklarimi
Dusler sensiz olunca
Uykularimi sokup attim sicakliklarindan
Sen olmayinca yanginlar bile soguk
Atesler bile yakmaz
Ben asktan hic korkmadim
Sensiz sevismelere emanet edecegim diye tenimi
Yuregim uzatti ellerini sonsuzluklara
Dudaklarima muhur vurdum
Sensizlik solugu en buyuk dusman
Soluksuz kaldim gecelerce
Yine de cekmedim icime kokunun degmedigi nefesleri
Siyah beyaz bir dunyaya yelken actim
Sensizliginde hic bir renge teslim etmedim
Teslim etmedim yuregimi tek bir an bile
Bakislarimi prangaladim
Gulusunun olmadigi her goruntuye
Kiyamadim gozlerime
Kiymadim sensizligi bakislarima doldurmaya
Ben asktan hic korkmadim sevgili
Aski sensiz yasamaktan
Aski senden uzakta yasamaktan korktum…
Gassan Satar
Bir Şiirdir Seni Yaşamak
Bir şiirdir seni yaşamak
Hecelerinde dolaşmak ürkek ve derinden
Sevmek seni en güzel yerinden
O çiçek kokulu yüreğinden
Bir şiirdir seni yaşamak
Mısralarınla yatıp kalkmak
Hiç uyumamak gezinmek geceler boyunca
En derin anlamlarının en ücrâ köşelerinde
Bir şiirdir seni yaşamak
Beyit beyit okumak, inceden inceye
Kavramak seni iyice
Bir beyitinden bin, bin beyitinden
Tek bir mânâ çıkarmak bilgece
Dolu dolu yaşamak seni şiircesine
Şiirce seni yaşamak sevdâlı bir şiircesine
(a)