Yüreğimdeki sancılar bıraktığın yerde
İçimde hayata "Merhaba" demenin gecikmişliği var.
Hani ben biraz erken gelseydim dünyaya ya da sen geç gelseydin diyorum.
Yıllar önce karşılaşsaydık keşke
O zaman bu gecikmişlik başımı bu kadar ağrıtmazdı ve böylesi tükenmezdim
Oysa ben bir ömrü seninle geçirmek isterdim ve sana adanmışlığım hiç yıpratmazdı beni biliyor musun ?
Şu gecikmişlik çaresiz bir dert işte Oysa imkansız aşklar için yaratılan biri değildim
Doğrularım cebimdeydi her zaman Her şey insanlar içinmiş!
Şimdi gündüzlerim de karardı günün yirmi dört saatini gecede yaşıyorum
Biliyorum ki hala ortak paylaşımlarımız var mesela aynı gökyüzünü aynı yıldızları paylaşıyoruz
Benim pencereme konan güvercin kim bilir belki senin pencerenden yol aldı bana
Kim bilir belki sende keşke hayata daha geç gelseydim diyorsun
Gecikmişlik canımı çok acıtıyor sevdam
Bazen rüyalarımda buluşuyorum seninle dilim tutuluyor anlatamıyorum yine derdimi
"Sensizlik çok zor!" diyemiyorum
Olmadık zamanlarda göz yaşlarım isyan edip aktığında
"gözüme bir şey kaçtı" numaralarıma da kimse inanmıyor artık
Böyle bir ayrılığı ne sen isterdin ne de ben
Biz de bilirdik beraber yaşlanmanın alâsını
çizginin altına ve üstüne yüreklerimizi sığdırıp terk etmezdik elbette sevdamızı
Duygularımız birinci kareden bininci kareye zıpladığında da
"Neler oluyor? Dur!" talimatı vermezdik kalplerimize
Biliyorum gitmeliydin aşkım anlıyorum seni büyüdüm artık
Ne zaman bir fincan kahve içsem ve ne zaman radyoda o şarkı çalsa
"gitmeliydi yoksa seni terk eder miydi ?" deyip avutuyorum kendimi
Şunu unutma Türkü GözLüm;
Bir gün yol aldığın denizde yelkenleri dolduran hırçın bir rüzgara rastlarsan
kulağına fısıldayacağı şarkıyı dinle! hırçınlığı geçecektir
...eLveDa Türkü GözLüm...
Artık biliyorum büyüdüm sanırım
Anlıyorum seni...
Alıntı...
Susuzluktur Aşk
Bilmem ki nedendir,
Sana akışım, bitimsizce yazışım...
Ve şarkılarına katılmak isteyişim,
Oluklarından akan suların...
Bana erinçlik
ve esenlik veren duygu bu mudur?
Yoksa bu, aşk denilen düşlerin soluğu mudur?
Bin gözeli akışlarının efsununa mıdır susuzluğum?
Bilirim oluklarından dizginsiz sular şakır...
İstediğince, istediğin yana akarsın...
Hangi yana koşsam susuzluğum başlıyor...
Sana ulaşmaya ölü toprak,
Kavuran çöl olmak da yetmiyor..
.
Oysa,
Damla damla aksaydın yeterdin yanmışlığıma...
Sen çağıl çağıl akarken oluklarından,
Bense kurudum,
Çatladım oylum oylum,
Susuzluk bozkırlarında...
Ama bilmelisin ki
Susuzluktur aşk,
O yaşar ben ölürüm
KÖMEN
Sümbül Gönüllü Yar
Canlı ışık dalgarlarında
Ben düşler yolcusuyum
Issızlıklar yüreğimi boğar
Ve suskun aryaları
Işıkkuşlarına borçluyum
Bir yıldız ki mavi yanar
Masmavi sağılır gözlerime
Sümbül gönüllü yar
Gökçek yürekli bir dolunay
KÖMEN
Sürgün Veriyor Sevgiler
Yine bir yürek sürgünündeyim
Condostuna uzanırken dallarım
Yarınlara sürüyor eşkınlarım
Güneşimi gölgeleyen dikenlerin
Boy vermeyen sürgünlerinden öte
Ah can dost!
Yalınayak korkusudur diken
Yalın yüreklerde ise ekin
Haramandır mevsimlerden erken
Destelenmiş dikenleri sevinin
Döğen taşları gibi sürgünlerdeyim
Sap samandan ayrıladı işte
Dikenler yine diken kalır
Yol alır bir taze filiz
Candostundanyana sürgünlerdeyim
KÖMEN
SEVGİSİZ YÜREK OLMUYOR
DİLİM HAYKIRAMADI SANA OLAN HASRETİMİ
ADIN BEYNİMDE HER DAİM KAZILI KALDI.
GİTME DEMEK İSTESEM DE SÖYLEYEMEDİM Kİ
GÖZLERİM GÖZLERİNDE YÜREÄžİM SENDE REHİN KALDI.
SEVGİSİZ YÜREK OLMUYOR SÖZÜM ONA USLANDI
ÜMİTLER SENDE HASRETLER BENDE KALDI.
GÖZÜMDEN AKAMAYAN YAŞLAR YÜREÄžİMİ ISLATTI
ASTIM KURUSUN DİYE GÜNEŞE SANIRIM RENGİ ATTI.
AMACIM KAFA TUTMAK DEÄžİL SANA OLAN SEVDAMA
ÖZLEMİMDEN DOLAYI GÖNLÜMDE MED CEZİRLER BAŞLADI.
NOKTA KOYAMADIM BEN ASLA BU SEVDAYA
SEVGİN KALBİMDE DUYGULARIM BU SATIRLARDA GİZLİ KALDI.
ALINTI
Şimdi Öldün Yüreğim
Sevmek neyine gerekti yüreğim
Bir düş perisine tutulmak mavi mavi
Kapılarak gitmek bir denizin okşayan dalgalarına
Neyine gerekti
Ah yüreğim neyine gerekti...
Bir çığırtkan martı bile olamadın
Sesin yankılanmadı dalkıranlarda
Yakamozlar yuttu suskunluğunu
Ah kevgir gibi delik deşik kanamalı yüreğim
Anlatamadım
Anlamadın
Sana sözümü dinletemedim
Bütün özlemlerimi pırangaladım artık
Tutukladım bütün düşlerimi
Yalnızlığımı en koyu karalıklara hapsettim
Acılarıma, umutlarıma kül bastırdım
Ah kevgir gibi delik deşik kanamalı yüreğim
Düşlerimin burağı
Aymaz deli tayım benim
Anlatamadım
anlamadın
Sana sözümü dinletemedim
Öldün işte
Şimdi öldün yüreğim....
KÖMEN
Takılmadım Geçen Zamana
Bir plak gibi umursuzca dönen zamanı
Durdurmalı anları, durdurmalı yılları
Dört mevsimi yakasından tutarak
Tek mevsime, ilkbahara uyarlamalı
Durdurulamıyor ne zamanlar, ne de anlar
Katranına kilitlenmiş, yontucu bir mezamir var
Akrebi döndükçe saatin her tik takında
Yelkovanında saklı duran nice yalanlar var
Aşkın kapısını kilitledim artık, sevgileri yükledim umuda
Bilirim ki, sevginin rahminden doğacak rengarenk goncalar var
Hüzünler, girdaplar, acılar ve düş kırıklıkları yaşanırken
Vuslatın yolunda adımlarken, nice ölüşleri yaşamak da var
Ecem yaptım sevgiyi, düşlerime ise perim
Adına yaşamaksa sevgi, zehir bile içerim
Yüreğim gökler kadar yüce, gönlüm okyanus kadar derin
Alırım dost yüzleri bir bir, canım derim, canan derim, can derim
KÖMEN
Tan Basmadan Oradayım
Bir başınaydın
Kurnaların sıcacık akışına karşın
Yaşamın küvetinde bütün sıcaklığınla sen vardın.
Bir yeşilliğe, bir ahtapot denizine doğru yürüyordun.
Yarım kalmış şarkılar dudaklarına uzaktı...
Camların üzerinde mızrap mızrap dolaşıyordun...
Buydu demek özlemin ve duaların sınırında terleyen alaşım.
Buydu demek damarlarda nabızlaşan dolaşım...
Ah canparesi!
Yaşamın ahtapot kollarında, kanarcasına yalın-ateşe yürümekti sevi...
Daha yeni yeni öğrenecektin bunları.
Ağır gelecekti, çekilmez olacaktı...
Taşınmaz bir yük gibi çökecekti yüreğindeki toz pembe dünyaya.
Yinede çağrıların güvercin kanalarınca uçuşacaktı
düşlendiğin umut ve ufuklarına, mısra mısra...
Buralara yağmur yağıyor...
İpince,yumuşacık ve incitmeyen
Ama iliklere, yürek oylumlarına değin işleyen bir yağmur.
Şu karşıda, iki dağ arasında
Işık kuşlarından bir gökkuşağı köprüsü oluşuyor...
Tıpkı aramızda oluşan dugu ve düş köprüsü gibi...
Az önce penceremi açarken
Uzun ipekli bir kumaş gibi dağılıyordu,
Tatlı bir esintinin akışında mavi düş perileri ufuklar ötesine...
Tam unttuğumu sandığım anda
Nedendir aklıma geliyorsun yeniden...
Sigara kullanmadığımı biliyorsun...
Öyleyse burnumda tüten nedir?
İçki de kullanmıyorum ama nedense esrik haldeyim...
Anladım kurtulamayacağım seni anmakla...
Ben alıp veriyorum sanki her nefesini...
Çıkıp adım adım sevi yurdunu gezelim diyorum içimden
Ta derinlerdeki içime...
Ve bana duman ol yüksel diyorsun.
Bak, duman duman yükseliyorum işte.
Oysa sensizliği yudumluyorum gerçekte...
Unutulmuşluğumu, yalnızlığımi yudumluyorum nefes nefes...
Sarı sancılı dolamalar içinde...
Sen akıyorsun gözlerimden her içlenişte....
Dumanlar içinde kaldım;
Yağmur bulutlarıyla sana taşınıyorum...
Ve tan basmadan,
Yıldızlar uykuya yatmadan oradayım cançiçeğim.
Bitmez geleceğe dair hayaller ve düşler
Bitmez yaşama dair şu inişler ve yokuşlar
Ya çıkar bir düzlüğe basamaklar aşk olur
Ya iner derinlere bin bir renkli düş olur
KÖMEN
Tınmıyorum
Yüreğimin içinde kor alev bir korku var
Dört bir yanım oyma mermer afrodit
Halime güler oldu baharlar, yazlar
Tınmıyorum kimseyi ve yaşamı
Nasıl olsa ocunda ölüm var
KÖMEN
Tolunay Sagusu
Bu gece ne güzelsin,ne sevimli ve ne sıcaksın Tolunay...
Şimdiye kadar görmediğim bir aydınlık,
bir başka gökçelik var bu gece sende...
En lirik tınılarımı fısıldarken ulaşılmaz güzelliğine,
orada umursmaz gülücüklerin
dönülmez yolculukları taşıyor toluylara Tolunay...
Son kez mi sindiriyorum yoksa bunca güzelliğini,
son kez mi taşıyorum içimin girilemez karanlıklarına dalgar dalgar..
Gözlerim dolageliyor Tolunay...
Derinlerinde çevriklerin döndüğü ırmaklarımla sana akıyorum bu gece...
Ve belki de son kez sana akıyorumTolunay.
Derler ki; gökyüzü ile yeryüzü iki sevgiliye benzer(miş)
Biri ağladığında öteki gülermiş...
Söyle tolunay;
sen de sevdin mi,
içine içine ağladın mı hiç?
Bir gün,
eğer bir gün hiç umulmadık bir anda bana,
taş kesilen yüreğin ılıkça erir de bir ışıl ışıl böceğine kapılır
ve o minicik ışığa muhtaç olursan...
bu muhteşem güzelliğini gönlümün karanlık sularından öte taşırsan...
İşte o gün çıldırmanın zamanı gelmiştir Tolunay...
Oysa ben çıldırmak istemiyorum.
Ah tolunay!
Umut veren, ama güven vermeyen bir ışıksın sen...
Az sonra aydınlığını alarak, ufuklar ötesi karanlıklara taşıyacaksın
Ve sana güvenip de, sevimi nasıl verebilirim ki Tolunay...
Ardına bakmadan umursamazca gittiğin yolların gerisinde,
bende üç şey kalacaktır Tolunay.
Canını cenderede kavuran bir yürek,
umut dağıtan sözlerin ve gözlerin...
Bir şeyler söylemene gerek yok Tolunay.
Bir gün nasıl olsa her şey olacağına varacaktı belki de
Tolunay senden, son kez dileğimdir
benim zamanımı öldür,
öldür ki sözlerin ve gözlerin bende kalsın
KÖMEN