:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Kömen şiirleri
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41
Başımız Kıldan İnce Sevdanın Karşısında

Yıllarca bitmedi,sürüyor özlemim, elemim
Baş tutmuyor yüreğimdeki yaralar
Günışığına kırıştı alnım yandım
Gece karanlıklarına...
Gönlüm dizginsiz bıçkındır benim

Aç, açık, yoksun ve yoksul gezdim tınmadım
Direndim onulmazlıklarına yaşamın
Başeğmedim kimseye
Özgür yaşadım gönlümce

Taşa çaldım yazgıyı, keçeyi suya
Lakin parça parça geri döndü
Kan sızdı gözlerimden
Gerdim perde perde
Yazın sıcağına, kışın soğuğuna

Nasır nasır üstüne birikti
Onulmazlıklar onmadı
Ama başım dik, duygularım asi
Bir Tanrı huzurunda eğildi başım
Bir de sevdamın karşısında
Gelgörki şimdi isyanlardayım

KÖMEN
Başkaldırı

Bütün yıldızlar kaybolmuş
Kaybolmuş samanyolu hepten
Yer gök bellisiz
Kent silinmiş, ıssız ve karanlık
Caddeler bomboş, insanlar da yok
Ne çıkar bir tanem
Sen varsın, düşlerim var ya
Yeni bir dünya, yeni bir kent kurarım,
Seninle ve aşkınla dopdolu, apaydınlık

Körolası yazgıda yalnızlık varmış
Yaşadığın o yöreye gidilmezmiş
Sadece düşlemek varmış, sahip olmuşçasına
Yalnızlık bir ölüm gibi çökmüş her yanıma
Ne çıkar ışıkkuşum
Sen varsın. düşlerim var ya...

Toprak bozkır suya muhtaç
İnsan da bir tutam sevgiye
Gece nasıl da evecen boğmak için
Sarıveriyor uzun kollarıyla her yanı
Ne çıkar cançiçeğim
Sen varsın, düşlerm var ya...

Sensizliği nasıl öldürebilirim bilmem ki
Meylerin esrikliğinde sızıp kalmakmıdır çare
Ve kendimi azad etmek mi yazgının insafına
Başlkadırım var bunlara bir tanem
Ne çıkar Canciğer parem
Sen varsın, düşlerim var ya...

Lanetledim yalnızlığımı
Sensiz kendimi lanetledim
Yazgıya sitemim var, lakin
Sen varsın, sevdan var
Düşlerim var ya
Yeni bir dünya, yepyeni bir kent kurarım
Aşkınla ve seninle dopdolu, apaydınlık,
Senki benim için başlıbaşına bir yaşam
Ve apaydınlık bir dünyasın cançiçeğim

KÖMEN
824546b.jpg
Ben Dağların Oğluyum

Dağlar dağladı beni’’ der kentliler kimileyin.
Kimi dağlamış ki dağlar, kentlilerin birbirlerini dağladığı gibi? ..
Ben görmedim.
Hiç göreniniz oldu mu?

Ne dağlar dağladı beni, ne ıssız dağ bucakları, derin vadileri…
Ve ne de karanlıkları ormanların..Kentte yittiğim gibi, yitmedim dağlarda. Salın beni dağlarıma, ben dağların oğluyum.

Irmakları, pınarları, dağlara özgü ürünleri aç, susuz ve açıkta bırakmaz kişiyi, bilen olursa eğer.
Üşütmedi beni karı, kışı, fırtınası dağların. Orada güç bendim…
Sadece ben!
Rüzgar eker, bulutlarla yağardım sağnak sağnak…
Yakmazdı beni dağ yamaçlarının güneşi. Dağ esintilerince korunurdum. Salın beni dağlarıma, ben dağların oğluyum.

Gökleri avuçlardım doruklarda… Yıldızları toplardım; mızıkçı yıldızları bir bir… Turaçlar, kelebekler sevgililerimdi dağlarda… Ve dağ meltemleri özgürlüğümdü, alabildiğine…
Dağlardı erinçliğim, dağlardı esenliğim…
Salın beni dağlarıma, ben dağların oğluyum.

Ayıp yoktu dağlarda. Daha günah bile girmemişti.
Oraları apayrı bir dünya ve yaşamın ta kendisi idi…
Sevmek, sevilmek sonsuz ve genişti…
Yaratan’a daha yakın, yalana dolana çok daha uzak…
Her şey kendi doğasınca özgür, varlığınca yaşardı orada… Ve orada bilmek bulmanın yasasıydı sadece.
Salın beni dağlarıma, ben dağların oğluyum.

Bildirmeceye yer yoktur dağlarda. Tanımak, görmek, yaşamak en kutlu yasaydı…
Şu kaya, o yamaç, şu ağaçlar, çiçekler… Ürkek marallar, keklikler, saldırgan kurtlar ve şahinler… Mis kokulu çayır-çim, pınarlar…
Yasa belli…
Dağlar yar yar, dağlar oylum oylum…
Salın beni dağlarıma, ben dağların oğluyum.

Kimler taşıdı kente beni, dağlarımdan bilmem ki, kentin şu karmaşık kalabalığına? ..
Yürüyen bir orman gibi insanlar.
Duygusuz duyarsız…
Ezip geçen bir yığın ayak izleri…
Herkes bir tek şeyin peşinde… Para! ! ! Yaşatan erk ve erek bu… Totem ve tabu hep bu…
Paraya yer yoktur dağlarda. Tek erek yaşamaktır…
Dağlarda toplumları yutan uygarlık canavarı da yok…
Alın başınıza çalın uygarlığınızı, felsefenizi, tekniğinizi…
Kentin habis ruhuna uyamıyorum…
Salın beni dağlarıma, ben dağların oğluyum.

Yıldızlarla körebe, ışık kuşlarıyla saklambaç oynamak ve mehtapla kucaklaşmayı istiyorum, gökçek sularda…
Ötüşken böcekler ninnilerini çağırsınlar bana…
Serinliği okşasın beni uykularımda dağların…
İlk ben içmeliyim tan basımlarında soğuk sularını pınarların.
Kuşların sabah şarkılarını ilk ben dinlemeliyim…
Salın beni dağlarıma, ben dağların oğluyum.

Yıldırdı kentin kimyasal kokusu, sosyolojik dokusu…
Ben, ben olmak istiyorum…
Yapaylıktan, sanallıktan, ****************lik – mekanik bir varlık olmaktan…
Yalandan, yolandan yıldım…
Ben artık dağlarıma gidiyorum.
Kartallarla yarışmak, karacalarla konuşmak
ve marallarla buluşmak istiyorum…
Salın beni dağlarıma, ben oralarda ölmek istiyorum.
Çünkü ben,
Ben dağların oğluyum

KÖMEN
Ben Destanların Ecesi

(Bilinmeyen sözcüklerin anlamları parantez içindedir)

Bengitaşlar yazar beni. Toylarını, şölenlerini tarih benimle yaptı. Utkularıma (Zafer) tanıktır tarih. Tarihin kılavuzu benim, tarih benimle var oldu.

BEN DESTANLARIN ECESİ TARİH YAPAN ATALARIN OÄžLUYUM

Doğduğumda yüzümü gökmaviye dönmüşüm. Göklere değin yükselmişim. Kut almışım görklü(Güzel) Tanrı’dan. Umay Anam ışıl ışıl göklerden geldiğimi fısıldamış kulağıma. Bir kez emmişim anamı. Süt Gölü süt, Baykal, Balkaş yaşamıma erk vermiştir. Altaylarda, Tanrı Dağlarında laçinlerle (Avcı kuş-Kartal-şahin) yarışmışım kanat kanat... Alangovalarla (Alageyik) tırmanmışım yalçın doruklara...

BEN DESTANLARIN ECESİ TARİH YAPAN ATALARIN OÄžLUYUM

Beni yalçın dağlara, aşılmaz doruklara, uçsuz-bucaksız bozkırlara sorun. Coşkun ırmakların, uçarsuların(Şelale) , kut ağaçlarının seslerini dinleyiniz isterseniz... Onlar da beni anlatacaklardır. Tunalar... Volgalar... Renler... Senler... Ve ulu çınarlar... Ardıçlar... kut ağacı kayınlar... Her bir yerinde acunun (Dünya) binlerce yılı bu günlere taşısınlar diye izler bırakmışım... Çentikler atmışım granit kayalara...

BEN DESTANLARIN ECESİ TARİH YAPAN ATALARIN OÄžLUYUM

Boz yeleli deli taylarımı sulamışım Polar’da, Renler’de, Senler’de... Dizginsiz eşinir taylarımı kişnemeye görün. Boranlarla yarışır, kıtaları aşarlardı. Ayaklarımı yere vurduğunda, yer titrer, yürüdüğümde yer de yürürdü ardımdan...

BENDESTANLARIN ECESİ TARİH YAPAN ATALARIN OÄžLUYUM

Görklü Tanrı “ Durma! Yürü! “ demiş. Tarih boyunca acunda adımlamadığım, otağımı kurmadığım yer kalmadı. “Yürüdüm! ” Törünteyler, Alpamışlar, Kürşatlar... Ayzıtlar, Selcenler, Bengisular yürümüştür ardımdan kuşak kuşak... Alp yürekli, demir bilekli adsız yiğitlerim pusatlandığında (Silah kuşanması) dağlar baş eğmiş, taşkın dizginsiz ırmaklar dinginleşerek geçit vermiş ve acun küçülmüştür önümde...

BEN DESTANLARIN ECESİ TARİH YAPAN ATALARIN OÄžLUYUM

Umay anaların, Kuştay ninelerin, bilge dede ve kut yüklü babaların oğlu, uruglarımın(Halk) gözde ecesiyim... Onlarla tanımışım acunu. Onlardan öğrenmişim dürüstlüğü, mertliği, onuru, övüncü, sevgiyi ve erdemleri... Seviyi görklü Almıla’nın maral gözlerinde, çakınlayan(Şimşek-Yıldırım) bakışlarında bulmuşum... Töreyi akkızlarımın yüreğıinde büyütmüş, saygınca sarılarak ölesiye korumuşum...Savaş bilgeliğimi Demirkan Metelerden almışım.

BEN DESTANLARIN ECESİ TARİH YAPAN ATALARIN OÄžLUYUM

Altaylarda kayın, bozkırlarda yılkı, Anadolu’da bir ulu çınar olmuşum... Bezeklendirmişim (Süsleme) otağlarımla Deliormanı, Istırancayı binbir renk... Kamçatkadan İber’e, Altaylardan Alpler’e, Prineler’e at koşturmuşum. Oralarda dilimi, yazımı, izimi bırakmışım. Kartal kanatlı alaşlarla(Bayrak) ...
Acunun gün batımındaki yad(Yabancı) uruglar diz vurarak baş eğmişlerdir karşımda. Güneşi doğuran ulu toluyla(Okyanus) , güneşin uykuya girdiği toluya...Gökle kucaklaşan denizlerle acunun ayak koyduğu denizlere değin egemenlik kurmuşum.

BEN DESTANLARIN ECESİ TARİH YAPAN ATALARIN OÄžLUYUM

Kimi yerde Arkıl Ata Ulu Türk, kimi yerde Yesevi, Yükneki, Yunus ve Hacı Bektaşi Veli olmuşum... Bilgiyi, sevgiyi işlemişim kişilerin yüreklerine nakış nakış... Ama unutmuşum. Unutturmuşlar bütün bunları bir bir. Görklü Tanrı’nın “ Durma! Yürü! “ buyruğunu tınmamışım sonraları... Yerinde mızmızlanmayı erk almak sanmışım... Kararnlıkların(Dost görünen düşman) kapanlarına düşmüşüm, onlara sığınç olmuşum daha sonraları...
Yağı (Düşman) şölenlerinde, albız (Can alıcı) kurgularında, çaşıt (Casus-ajan) toylarında ve körmös (Şeytan-Körşeytan) ağlarında yitirmişim kendimi...
Dün bir ergenekondan çıkışım acuna baş eğdirirken, bu gün bir başka Ergenekon’da sıkışarak, diz burdurduğum yad uruglara baş eğer olmuşum...
Yine yağıların, çaşıtların, kan emici albızların kuşatısı altındayım. Ve acunda insanlık açlık, yokluk ve yoksulluk içinde... Savaşlar... İç çatışmalar... Kan-kıyım... Küme küme ölümler...

BEN DESTANLARIN ECESİ TARİH YAPAN ATALARIN OÄžLUYUM

Alper Tungalardan Metelere, Oğuz yabgudan ulu Ata Mustafa Kemal’e uzayan kutlu bir tarihin ucuyum... Şimdi Anadoluyum, Ulu Türkistan’ım... Ama yarınlarda, dünlerde Olduğu gibi ve çilekeş insanlık adına bir büyük acunum..

BEN DESTANLARIN ECESİ TARİH YAPAN ATALARIN OÄžLUYUM

Yağıya yar diyenler dünlerde beni tınmadı, tanımadı...Bugün de öyle. Ama ben onurluyum, ben töreliyim ve suskunum... Söz sırası daha bana gelmedi Tarihin yeniden tınılamasını bekliyorum.

Unutulmasın ki, ben destanların ecesi tarih yapan ataların oğluyum ve bu gün Anadoluyum.

KÖMEN
Ben Sensiz Yaşayamam ki

Ben sensiz yaşayamam ki
Can sende, yürek sende, ruh sende
Sana adaklı ruhumu, yüreğimi tarumar edemem ki...

Özlemse özlem, hüzünse hüzün, acıysa acı...
Sevda adına reçetemde her şey yazılı...
Umutlar, düşler ve hayaller..
Vuslatın istencini nasıl da evecen kılıyor

Sensizlik nabzımın durduğu noktadır
Ölümse terk edilişimin başlamasıdır
Ben sevdandan uzak yaşayamam ki

Zillerini toprağın derinliklerine salan
Bir ağaç gibidir sevdamız
Yaprağımız dökülse,
Dallarımız kırılsa,
Gövdemiz biçilse
Kökten fışkırır, filize durur, yeniden goncalanır...
Goncalanır sevdamız

Ben sensiz yaşayamam ki
Ben seni unutamam ki
Kanarım, yanarım, dahası ölürüm...
Kül olur savrulurum zifir karanlıklara
Sensiz her yan bir tamuya döner,
Kurtlar kuşlar figana durur ve ben yaşayamam
Ben sensiz yaşayamam ki...

KÖMEN
KÖMEN kolay calisma degil bunlar ilham kaynagisin bravo yüregine saglik....
Güzel yüreğinize sağlık ..

Daha öncede şiirlerinizi bir sitede takip ediyordum .. Smile

Duygusuzda olduğunuzdan dolayı teşekkür ederim ..
1151871b.jpg
Bengisu

Dumanlanıp morarıyor her yan
Sen yoksun, yine yalnızım
Dallarda ay suskun
Gökte yıldızlar
Gecenin ayazında donmuşlar gibi
Gölgeden kanatlarıyla, bir düş perisi süzülürken
Sükutuyla tenime dokunan sıcaklığı
doluşuyor içime dualar gibi

Mavi dumanlı karlı dağların
Emiyor pırıltılarını batan güneşin
Ve su sesi, toprağın içten gülümsemesinde
Ay aydınlığının sedeften gölgesi gibi
Cana can veren sevgiliyi, nasıl da özlemişim

[b]Renginin sihirli halesi buram buram [/b]
İçin için sararken susamışlığımı
Bu titreyen büyü, bu gizemlilik, bu efsun
Bir gökkuşağı ki asumanda şiirce
Akıyor sevincime, akıyor benim

Rayihası tatlı bir çılgınlıktır biliyorum
Gecenin derinliğinde suskunca bir bengisuyum
Akıyor yüreğime, dursuz duraksız...
Düşlermde sevmenin, erincini yaşıyorum

KÖMEN
1152810b.jpg
Beni Gözlerin Öldürsün

Bana bir söz desin ki gözlerin
Derinliklerinde süren mavi yolculuğumun
Gölgelerine düşsün aydınlığı gözlerinin
Hüznümün sıcacık belleğine
Erinçler yağdırsın ışık ışık
Ve kuşça sevinçler

Gözlerin öldürecekse beni böyle öldürsün

Bana bir söz desin ki gözlerin
Güz gözlerime taşısın bulutlarını
Ay ağıda dursun ve yıldızlar yasa
Yok etsin bahtıma yansıyan bütün renkleri
Saklama gözlerini gözlerimden
Yaksın, yıksın kevgir yüreği
Ne diyecekse bırak gözlerin desin

Gözlerin öldürecekse beni böyle öldürsün

Bana bir söz desin ki gözlerin
Hallacım ol, lincime hazırlan desin
Bırak istediğini istediğince söylesin
Toprak damar damar emsin bedenimi
Mutlu olacaksa sevinecekse gözlerin
Bana öl desin

Gözlerin öldürecekse beni böyle öldürsün

KÖMEN
908868b.jpg
Beni Gülüşün Öldürür Sevinçten

Gözlerini aç ey gül!
Bilirim neler çektiğini...
Bir kelebeğin kozasından,
Bir gülün tomurcuğundan sıyrılışında
Çektiği sessiz acıyı da bilirim...

Sürme beni sürgünlere.
Yaralanmiş yüreğimi deşme ey gül!
Nice zamandır incindim, yandım,
Piştim sevgi yollarında...
Düştüm ardınca bir kelebeğin...
Beni uzaklaştığım sevgi yollarına taşır diye.
Sabrımı düşlere, enişlere, yokuşlara böldüm....
Çıkarmıyım diye ak günelere?
Sahi çıkarmıyım, gülermiyim ey gül? .
Sende mi korkuyorsun sevmekten ey gül...
Bensizlikse yaşamak istediğin,
Yüzüme gül, sadece yüzüme gül, ey gül!
Beni ancak gülüşün öldürür...
Sevinçten....
Böyle ölüşün hakkını çok görme bana
Ey gül! ! !

KÖMEN
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41